Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
18 KASIM 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
H j l v U i l U I T J J . ekonomi(2 cumhuriyet.com.tr 13
ŞİRKETLER
DURU. yenilenen Duru
Lady Güzellik sabunu
sensini tüketıcılerin
begenisine sundu. Yeni
sabunlar. farklı cilt
tiplerine uygıın ve her
çeşitte farklı faydalar
içeriyor.
DUBONMT ŞARAF
BlTİĞt eskilerin
keyifli içkisi
"kınakına" şarabını ev
yapımı içki üretme
teknikleri ile tekrar
hayatımıza sunuyor.
Şaraba şifalı bir madde
olan kininin
katılmasıyla yapılan
kuvvet ve sıhhat iksin
şarap, Tunalı Hilmi
Caddesi'ndeki butikte
yerini aldı.
THEMARMARA
tSTANBUL, Şeker
Bayramı tatilini
sevdikleriyle geçirmek
isteyenlere. 30 Kasım-8
Aralık tarihleri arasında
seçecekleri 3 geceyi
kapsayan özel bir
program hazırladı.
BAYER hazırladığı
websitesi
www.agrilarikeser.com
ve 0800 211 0261 ağn
danışma hatlanyla, ağn
ve tedavi konusunda
halkı bilinçlendiriyor.
Merak edilenler
uzmanlarca üç gün
içinde cevaplandınyor.
NESTLE'nin yeni
beyaz-sütlü çikolatası
Milkybar, 80 gramındaki
iki bardak dolusu sütle
çocuklann süt ihtiyacım
karşıhyor.
PLAYMAIS, patlamış
mısır tanelerini un haline
getirdikten sonra,
doğaya ve insan
sağhğına tamamen
zararsız katkı maddeleri
kullanarak ürettiği
çevTeci oyuncaklanyla
çocuklann
yaratıcılıklannı
geliştiriyor.
ULKER veHERO AG,
bebek maması üretimi
için işbirliği yaptı. Ortak
firma, biberon maması,
kaşık maması pazannda
faaliyet gösterecek.
Fındık, buğday, mısır, soğan üretene de, seracılık yapana da aynı destek veriliyor
Tanmda çarpıktabloEkonomi Senisi - AKP hü-
kümetinin "acil eylem pla-
nTnda önlem alınacak alan-
lar arasında yer alan tanmda
doğrudan gelir desteği öde-
meleri (DGD) çarpık bir des-
tek tablosu oluşturuyor. AKP,
tanm konusunda öncelikle
"üriin sigortası, tanm bflgi
sisteminin geliştiriimesi, çift-
çi örgütlerinin kurulması"
konusunda söz venyor.
Adaletslz uygulama
Seçün bildirgesinde de
DGD'nin yaygınlaştınlarak
süreceğini deklare eden AKP
aynca pamuk, ayçiçeği gibi
ürünlerde prim sisteminin de
devam edeceğini açıklıyor.
Ancak bütün sübvansiyonla-
nn yerine getirilen DGD'nin
"üretimi arttıracak önletn-
ler" içermemesi tanmın en
temel sorunu haline geldi.
DGD ödemelen üretilen
ürün dikkate alınmadan de-
kara göre uygulanıyor. Bu-
nun sonucunda çiftçilere sağ-
lanan destek-açısından ada-
letsiz uygulamalara neden
oluyor. Bu yıl Türkiye çapın-
da yaygınlaştınlan doğrudan
Bir dekar alandan şeker-
pancan üreticisi 225 milyon
lira, fındık üreticisi 160 mil-
yon lira, buğday üreticisi 75
milyon lira, ayçiçeği üretici-
si 85 milyon lira, mısır üreti-
cisi 125 milyon lira, tütün
üreticisi 240 milyon lira ge-
lir elde ediyor. Seracılıkta ise
• Bütün sübvansiyonlaraı yerine getirilen
doğrudan gelir desteğinin "üretimi
arttıracak önlemler" içermemesi, tanmın
en temel sorunu haline geldi.
gelir desteğinde, bir dekar
alanda fındık, çay yetiştirene
de buğday, mısır, soğan pata-
tes üretene de, seracılık yapa-
na da aynı destek ödeniyor.
Oysa, üretilen ürüne göre bir
dekar alandan çiftçinin sağ-
Iadığı gelir, çok farklılık gös-
teriyor.
dekardan elde edilen gelir
birkaç milyar liradan başlı-
yor. Dekar başına 13.5 mil-
yon lira olan devlet desteği-
nin oranı ise buğdayda yüz-
de 18, mısırda yüzde 11 olur-
ken tütünde yüzde 5.6"da. şe-
kerpancannda yüzde 3.6'da
kalıyor. Çiftçilere, dekar ba-
şına 13.5 milyon lira olmak
üzere, 500 dekara kadar alan
için destekleme ödemesi ya-
pılacak.
850 milyon
lira ödeniyor
Ancak, Türldye'de çok
yüksek düzeyde arazi parça-
lanma sorunu yaşandığı için,
çiftçi başına yapılan ortalama
ödeme, 850 milyon lira düze-
yinde kalıyor. Uzmanlar, Tür-
kiye'de ortalama tanm arazi-
sı büyüklüğünün 60 dekar ol-
duğunu belırtiyor. Ancak, or-
talama arazi büyüklüğü, özel-
lıkle Karadeniz Bölgesi'nde
10 dekara kadar düşüyor. Gü-
neydoğu Anadolu'da ise 100
dekann üzerine çıkıyor. DGD
ödemelen genel seçim önce-
sinde işlemleri hızlandınla-
rak başlatılmıştı.
DGD kapsamında 17 ildcki çiftçilere top-
lam 380 trilyon lira ödeme yapıkh.
T ^ "1 Ucuz maliyet,yüksekkârlılık üretim
m JwZTfwZM\\Mc*l\$ ÇiftUği sayısını 700 'ün üzerine taşıdı
yatınmcıyı cezbediyor
MtVE ZEYBEKOĞULLARI Süleyman, ihracatçının 10 dolara mal et- şitli ülkelerinden et alımı için gelen talep-
tiğıhediyelikyumurtakabuklannıgönde- lerin ise, kapasite yetersizliği sebebiyle
Türkiye'de bitme noktasma gelen hay- receği ülkeye göre 50-100 dolara sattığı karşılanamadığını belirtti. "Türldye'de
vancılığın canlandınlmasında çare olarak bilgisini veriyor. hayvancıhk kabnadı" diyen Türkiye De-
görülen devekuşu yetiştiriciliği, ucuz ma- tlk önce dünyanm çeşitli ülkelerinden vekuşu Derneği Başkanı Mustafa Kaya
liyeti ve yüksek kâr marjı ile yatınmcıla- damızlık devekuşu ithali ile başlayan ve ise 10-15 sene önce hayvan ihraç eden bir
n çekmeye devam ediyor. yumurtalannın değerlendirilmesiyle de- ülkede, devletçe desteklenmeyen hayvan-
Türkiye'de yaklaşık 7 yıllık bir geçmişi vam eden süreçte yeni eğilim, Avrupa mar- cılığm ortada bırakıldığmı dile getiriyor.
olan devekuşu yetiştiriciliği, bugün yurt ketlerinde büyük ilgi gören devekuşu eti- Bakanlann çeşitli dönemlerde devekuşu
çapında sayısı 700'ü aşan çiftlikle büyük nin pazarlanması ve satışı olarak ağırlık yetiştiriciliğininyaygınlaştınlması içingi-
bir pazar konumuna ulaşmış durumda. kazanıyor. Çiftliklenn rişimcilerin destekîeneceği yönündeki
Üreticiler ve yatınmcılar, ürün çeşitliliği ve üretimin çoğalma- |CJ5^L açıklamalan bir sonuca ulaşmazken,
sayesinde birçok sektöre hitap etmesinin, sıyla, damızlık özellik- İ ^ H r 1998 "de Mustafa Taşar'ın Tanm Bakanlı-
bu işkoluna ilgiyi çığ gibi büyüttüğünü leri taşımayan deve- ^KF i^Hk ğ> döneminde "Tûrkrve Hayvan-
ifade ediyorlar. kuşlannın kesilmesi ^m ^^M y g y cıhğuu Geliştirme Pröjesi"
Devekuşundan elde edilen ürünleringı- ihtiyacı doğduğunu M f ^M^ •Hkp*' kapsamında düşük faizli
dadantekstileveilaçsanayisine kadarpek söyleyen Süleyman, 0 1 ^ R h t ^Ef^ '
c r e
* uygulamasına da son
çok alanda kullanılıyor oluşunun, dünya- Avnıpa'nın çe- m ^ ^ ^ ^ B ^ , H n verilmiş durumda.
daki bütün ülkelen devekuşu yetiştiricüi- JflR ^ ^ ^ H ^ K H I Yüksek verim ve garantili kazanç
ğine ittiğine işaret eden Mustafa Süley- ^»—flB»*^. j f f l ^^^^^rfflf seçenekleriyle devekuşu yetiştiri-
man Üretim Çiftlığı'nın sahi- ^ ^ ^ ^ t f f i â J N G l ^ H ^ L J ^ H ^^^^[ Wa
c m
ğ
m m
sektöre "çare" olarak gir-
bi Mustafa Süleyman, gi- ^ ^ r f | | ^ H ^ B f l | ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H ^ ^ ^ B J ^ A dığini söyleyen Kaya, gelinen nok-
der kalemlerinin Avrupa fl^^^^^^^^^^H^^^^^^^^HpL H tada, damızlık alışverişindenetalış-
ve Amerika'ya oranla ^ H B R ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H l H l ^ ^ ^ ^ ^ E verişine dönen üretıcilenn, bu sene-
"çok ucuz" olduğu Türki- ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ İ H ^ f e » ^ H l ^
e n m
baren kesime yönelecekleri-
ye'de. yatınmcının avantajına dıkkat ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H H ^ ^ B ni kaydettı. Şu anda devekuşu eti
çekiyor. "Dünya işi" olarak tanımladığı ı ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ l ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H ^ ^ B satışı yapılan Metro Grossmarket-
devekuşu yetiştiriciliğinden cıddi paralar ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H f l
e r
i'
e
Bonmart marketlerin yetki-
kazanılabileceğini söyleyen Süleyman, 5 v ^ ^ V ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H y
l l l e n
ügıden memnun olduklannı
bındolarcıvanndakıkısıtlıyaünmlannda ^ ^ ^ H j ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H f ve yakın dönemde satışlannın arta-
sahibine üç yılda döndüğünü kaydediyor. ^ ^ H R ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H F cağını söylüyorlar. Piyasada deveku-
^ ^ H t P ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ H P şu eti satışına başlayan ilk firma ol-
Ihracat firsatl kaçiyor ^^m v H ^ ^ ^ ^ M H ^ duklannı kaydeden Metro Grossmar-
^HH
v
"
!
^^^^^^Bp^ ketler Satınalma Müdürü AtiDa Venişen,
Bu işle uğraşanlann ortak hareket ede- flK ^^Kf^" alımlansiparişüzerindengerçekleşürdık-
mediklerinden yakman Süleyman, bu yüz- ^ | | H b ^ H l e r i m
t^1
"1
^0 1
- Ki'o fiyatı 16 ile 24 mil-
den ihracata yönelik büyük firsatlar kaçı- ^ ^ H L ^ H yon arasında değişen devekuşu etinin. pa-
nldığını söylüyor. Başta Yunanistan ol- I H K A W ^ H
n a İ 1 o l u
§
u
nedenıyle tüketiciyi uzaklaştı-
mak üzere dığer ülkelere satılan deveku- edileVürMersa^avide ^ B rabileceğıni dile getıren Yenişen, "Ancak
şuyumurtasrndan yapılan süs eşyalannın, d a d a n t e k s t i ] e ü a c a , ^ d a r ^Mfc- Tûrkh'e'debuişleuğraşanfınnalarprofes-
ıhraç edilen tek ürün olduğunu bildıren pekçok alanda kullanılıyor. S B f i f e yoneDeştikçeetinfr>andaduşecektir"dedi.
Üreticiden AKPye
Planda
eksikler
var
ANKARA(.4NKA)-
Türkiye Ziraatçılar
Derneği Genel Başkanı
tbrahim Yetkm,
AKP'nin Acil Eylem
Planı'na"EtwBaM4
Kurumu'nun
özerkkştirümesT
maddesini de eklemesini
istedi. Yetkin, yapOğı
açıklamada. AKP Genel
Başkanı Tayyip Erdoğan
tarafuıdan duyurulan
Acil Eylem Planı'nın
tanm sektörüne ilişkin
bölümlerini olumlu
karşıladıklaruıı bildirdi.
Planda eksiklikler
olduğunu belirten
Yetkin, "Zjraat
Bankası'ıun tarunsal
kredi faiz oranlannı
düşürmea, tarunsal
KİTlerin önemH bir
a>ağı olan Et ve Bahk
kurumu'nun
özefleştinne
çıkarularak özerk bir
>aprva tekrar
kavuşturulması, tütün ve
şeker yasalannın revize
edilmesi, yem bitkflerinin
üretiminin teşvik
edilmesi, Mecüs'te
bekleven Toprak
Yasas'nın çok acil bir
biçimde ete ahnarak
cıkarümasida
önemlidir" dedi.
DÜNYA EKONOMÎSİNE BAKIŞ /ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA erginy@tr.net
16 Kasım tarihli Financial Times'in başyazısı-
nın başlığı "Küresel ekonominin marşı basmı-
yor" diye çevrilebilir. Yazısında, Financial Times,
bizim bir süredir anlatmaya çalıştığımız bir geliş-
meyi vurgulayarak "Yeni küresel ekonomiye
hoş geldiniz diyor": Artık, temel özellikleri, ya-
vaş ekonomik büyüme, her an bir resesyona düş-
me ya da uzun süreli bir deflasyonist sarmala ka-
pılma tehlikesi ve kronik siyasal istikrarsızlık olan
bir dönemde yaşıyoruz. Diğer bir deyişle 1990'lar-
daki hızlı büyüme, mali pıyasalardaki canlılık ve
genişleme dönemi geride kaldı. Şimdi dünya eko-
nomisindeki olası ekonomik ve siyasi gelişmele-
ri çözümlemeye çalışırken bunları akılda tutmak
gerekir.
Marş niye basmıyor?
Bu sorunun en kestirme, basite indirgenmiş ce-
vabı şöyle: Dünya ekonomisindeki "kapasite faz-
lası" sorunu, şirketleri yeni yatınm, üretim yap-
maktan, işçi kiralamaktan caydırryor. Bu kapasi-
te fazlasının basıncını emen borsa köpüğü de de-
lindi. Bu fazlalık alınmadan dünya ekonomisine bir
canlılık gelmeyecek. Biraz daha gelişmiş bir açık-
lama Morgan Stanley Dean Witter'in baş eko-
nomıstı Stephen Roach'ın 15 Kasım tarihli bilgi
notunda vardı. Roach'a göre 1990'larda köpük-
ler şişerken oluşan variıklarla (assets), o zaman-
ki variıkların getirilerinin kalıcı olduğu varsayımıy-
la yaratılan yükümlülükler (liabilities) arasında, var-
lıkların getirileri düşmeye başlayınca, büyük bir
uyumsuzluk oluştu. Küresel çapta yaşanan bu
uyumsuzluk, öncelikle kendini emeklilik fonların-
daki açıklar, giderek finanse edilmesi zorlaşan ca-
ri açıklar, banka sistemlerindeki karşılıksız ala-
caklar, şirketlerin, altından kalkılamaz noktaya
ulaşan borç yükü olarak açığa vuruyor.
Somut olarak ABD'de tüketici talebi, sanayi
üretimi geriliyor (WSJ, 15/11), yabancı sermaye
girişiyle finanse edilen cari açık sürdürülemez bir
'Yeni Küresel Ekonomi'
noktaya yaklaşıyor. dolar zayıflıyor. Bu ortamda,
önceki hafta Federal Reserve, faizleri 50 puan
birden indirdi. Ama borsa buna cevap vermedi
hatta düşmeye devam etti. Ancak çok ilginçtir,
Saddam, BM denetçilerini kabul edeceğini açık-
layınca borsalar canlandı (buradaki hikâyeye aşa-
ğıda değineceğim). Japonya'da banka sistemi 47
trilyon Yen'lik bir karşılıksız alacaklar sorununun
altında eziliyor. Almanya'da ve Ingiltere'de ha-
yat sigortası ve emeklilik fonları sektöründe yü-
kümlülüklerini şu veya bu oranda karşılayamayan
şirketlerin sayısı artıyor, hem de nüfusun ortala-
ma yaşının yükselmekte olduğu bir dönemde.
ABD'de de. tüketim ve üretim kapasitesi, dolayı-
sıyla beklentileri çok yüksek bir kuşak emekli ol-
maya başladığı için, benzer bir senaryo tıızla ge-
lişiyor.
Bu koşullarda dünya ekonomisinin makinesini
çalıştıracak enerji (talep) nereden gelecek belli
değil. Merkez ülkelerde, şimdilik neo-liberalizmi
terk edip talep arttırıcı, kâr amacı gütmeden ya-
tınmlan teşvik edici ve düzenleyici Keynesgil po-
litikalara, sosyal piyasa politikalanna dönüş ola-
sılığı yok denecek kadar zayıf. Çevre ülkelerde
yoksullaşma ve IMF politikalan altında çürüme
devam ediyor. Gelişmiş ülkeler, mali yardımlara,
piyasalarını açmaya ilişkin Doha toplantısında
verdikleri sözlerin hiç birini tutmadılar. Hatta The
Guardian'ın ekonomik editörü Larry Eliot'un vur-
guladığı gibi, ABD ve Avrupa'da korumacılık. ta-
rımı destekleyici eğilimler arttı (16/11). Üstelik bir
de gündemde en az üç mali kriz olasılığı var.
Arjantin geçen hafta Dünya Bankası'na olan borç-
lannı ödeyemedi, bir kez daha iflas etti, hem de
açıkça IMF'yi suçlayarak (The Economist,
14/11). IMF Uruguay'ın da yakında iflas bayrağı
çekeceğini düşünüyormuş, ama esas kaygı ya-
ratan ülkeler Türkiye ve Brezilya. Her ikisinin de
borç servisini sürdürebilmeleri için büyük çaplı
mali yardıma. hatta borç ertelemesine gereksi-
nimleri var. IMF-Dünya Bankası'nın sağlayacağı
fonlar da bir borç krizini engelleyemezse bu kez,
The Economist'e göre salt bu ülkeler değil, bu
iki kurum kendilerini büyük bir mali sorunla karşı
karşıya bulabilirler.
Dünya ekonomisinde tek bir parlak nokta var.
Ama bu da jeopolitik dengeler açısından iyi ha-
ber değil. Bloomberg, önceki hafta toplanan
ASEAN ülkeleri toplantısında, liderlerin ülkelerini
boğan talep yetersizliği baskısını hafrfletmek için
umutlannı, hızla büyümeye devam eden Çin eko-
nomisinin ve 1.3 milyariık nüfusunun tüketim gü-
cüne bağladığını aktanyordu (13/11). Bu, bölge ül-
kelerinin Çin'e bağımlılığının giderek artmakta ol-
duğunun, Çin'in bölgesel bir büyüme motoru,
bir ekonomik süper güç olarak yükseldiğinin bir
göstergesi. Üstelik Bloomberg'e göre dolar za-
yıfladıkça, ABD cari açığının finansmanı zorlaşır-
ken, parası doları izleyen Çin'in rekabet gücünün
ve dış ticaret fazlasının arttığına, Çin'in bu yıl
ABD'den daha çok yabancı sermaye çektiğine
işaret ediyor.
Askeri sınai kompleks ve mali sermaye
"Yeni Küresel Ekonomi" bağlamında söz je-
opolitiğe gelmişken, ABD'de geçen hafta su yü-
züne çıkan ilginç bir gelişmeye değinelim yazıyı
bitinmeden. Önce bir hatırlatma: Bush yönetimi-
nin iktidara gelişini, 11 Eylül sonrası gelişmeleri
çözümlerken, ABD devlet makinesinin dümeninin,
uluslararası mali sermayeye yakın kesimlerden
sanayi tekellerine özellikle, petrol, kimya, meta-
lürji ve silah sanayii şırketlerine yakın "askeri sı-
nai kompleks" olarak da bilinen bir fraksiyonun
eline geçtiğine, bunun da dünya yüzeyinde "kay-
nak savaşlarını" hızlandıracağına işaret etmiş-
tik. Geçen hafta mali sermaye ve "askeri sınai
kompleks" arasındaki uyumsuzluğun derinleş-
mekte olduğuna gösteren bir gelişmeyi izleme
şansımız oldu. FED ekonomiyi desteklemek için
faizleri indirdiğinde düşmeye devam eden borsa,
Saddam'dan olumlu bir cevap gelmesiyle yeni-
den yükseldi.
Mali sermayenin, bu ilginç tepkisinin arkasın-
da iki neden var sanınm. Birincisi, askeri sınai
kompleksin, doğal kaynak ve toprak ele ge-
çirme, diğer bir deyişle imparatorluk proje-
sinin dünya ekonomisinde yaratmakta oldu-
ğu siyasi istikrarsızlık, ekonomik belirsizlik (do-
ların değeri ve petrol fiyatları) mali sermayenin
değerlenme süreçlerini olumsuz etkiliyor. Ikin-
cisi; savaşın, ABD ekonomisinin çok hassas
dengeler üzerinde durmaya çalıştığı bir dönem-
de gündeme gelmesi doların değeri üzerinde
olumsuz etki yapıyor, borsanın toparlanması
için elzem olan yabancı sermayeyi caydırıyor
(Örneğin: Joe Quinlan/ Rebecca McCugrin,
"Savaş ve ABD'ye yönelik yabancı sermaye
uyuşmuyor", Global Economic Forum
15/11). Üstelik, doların düşmeye devam etme-
si halinde, yabancı yatırımcılann ABD kâğıtla-
nnı boşaltmaya başlaması gibi büyük birtehli-
ke de var. Japon bankalan, karşılıksız alacak-
lar krizini ellerindeki dolar kâğıtlarını satarak
aşabilirler, ama bunun yaratacağı (ekonomik
ve siyasi) etkiden korkuyorlar. Ancak, doların
gerilemesine bağlı olarak ABD kâğıtlarından
kaçış genelleşmeye başiarsa, Japon bankala-
rı da, bir siyasi yük almadan, bu trene kolaylık-
la atlayabilirler. Böyle bir dinamik, ABD borsa-
lannda şiddetli bir çöküşe neden olarak ABD
mali sermayesinin küresel egemenliğini sarsar!
"Yeni Küresel Ekonomi", eskisinden farklı ola-
cak gibi duruyor. Ne dersiniz?
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Sermaye
Birikimi Sorunu
Seçim sonuçları değerlendirilirken, hiçbir bi-
çimde göz ardı edilmemesi gereken nokta, Tür-
kiye'nin sermaye birikim süreci ve sonrasıdır.
Önceki yıllann korumacı ortamını bir yana bı-
rakırsak, son 20 yıl boyunca sermaye birikimi iki
aşamadan geçti; ilk on yıl, aşırı parasal destek-
lerle sağlanan dışsatım ve buna koşut olarak tu-
rizm ve konut alanındaki yatırımlar, ekonominin
büyümesini sürükledi. Piyasa ekonomisine geçil-
diği söylemine karşın, hükümetin kendi zengi-
nini yaratması politikası sürdü. Yabancı ser-
mayeyi de yanına alan yerli sermaye, üretim ye-
rine turizm ve ticaret gibi hizmet kesimlerine, son-
ra da para ticaretine yöneldi.
Yaklaşık 1990 sonrasında ise dışsatım, turizm
ve konut alanlannın her üçü de, iç ve dış geliş-
melersonucu tıkandı; dahadoğrusu sermaye bi-
rikimi tıkandı. Sonuçta, ekonomi çalkantılara
sürüklendi; ekonomik büyüme yerini yüksek
oranlı küçülmelere bıraktı ve bu çöküntü 2001
ağır bunalımıyla noktalandı. Seçim sonuçları bu
çöküntünün çok açık ilk göstergeleridir.
Yeni bir hükümet kuruluyor. Sermaye birikimin-
deki tıkanma nasıl aşılacaktır? Asıl belirleyici
soru budur.
• • •
Türkiye'nin sermaye birikimi sürecinin başlıca
üç yolu olabilir.
Bunlardan en uçta olanı, Genç Parti'nin dile
getirdiği, sözüm ona ulusalcı ya da millici birikim
modelidir. Desteksiz atışla IMF ve yabancı ser-
mayeye kafa tutarak, ekonomiyi dünyaya kapa-
mayı öngören bu yaklaşım, çok açık bir nasyo-
nal sosyalist nitelik taşır. Türkiye'nin böyle bir
ekonomi politikası izlemesine, bunun istenmesin-
deki dayanaksızlıklar bir yana, ne iç ne de dış nes-
nel koşullar elverişlidir.
Ikinci yol, AB üyeliğine gidişi de göz önünde tu-
tarak, girişimci sermayenin piyasa koşullannı tam
anlamıyla yerine getirmesi, yani 'oyunu' faullü
değil, kurallarına göre oynamasını sağlamak-
tan geçiyor. Sermayenin üretici özelliğinin güçlen-
mesi bu dönüşümü sağlayacak bir sektörel ye-
niden yapıianma, kayıt dışı ekonomiyi adım adım
kayıt altına alma ve etkin bir vergi ve bütçe dü-
zenlemesi ile saydam bir devlet yapısı oluşturu-
labilir. Devlet, rant dağıtıcısı olmaktan çıkar.
IMF'ye muhtaç olmayan bir ekonomik sağlamlık;
işsizlikle ve yolsuzlukla savaşım; eğitim ve sağ-
lığa yatınm, kısaca ekonominin sosyal ayağı da
tamamlanır.
Sosyal demokrasinin altyapısını sağlamlaştıra-
cağı anlayışıyla CHP'nin önerdiği bu yaklaşım se-
çimlerde yeterii desteği görmedi.
Üçüncü yol eski yöntemdir. Öyle görülüyor ki,
yeni hükümet geleneksel birikim süreçlerini ye-
niden deneyecektir. Görülen, yeni hükümetin ser-
maye birikimi anlayışının da kendi zenginlerini
yaratmak, onları daha da güçlendirmek biçimin-
de olacağıdır. Ekonomik bunalımın yıkıcı etkileri-
ni hafifleteceği beklentisiyle orta ve küçük boy iş-
letmeler başta olmak üzere, sermaye sahipleri
seçimlerde AKP'ye destek verdiler. Bu desteğin
karşılığının yolu, zorunlu olarak eski sermaye bi-
rikimi politikasmı tekrar etmekten geçiyor.
Nitekim, hükümetin kuruluşu sırasındaki ilk
açıklamalar, kayıt dışılığa dokunulmayacağı, mil-
letvekili ve bakanlann rüşvet ve yolsuzluk nede-
niyle kovuşturulabilmelerinin önemsenmediği,
banka hortumculannın yaptıklarının yanlarına kâr
kalacağı sonucunu veriyor. Kamuya ait kent ar-
salannın rantlarının dağıtımı, kamunun elindeki
lojman, arazi ve binalann satışı bu sermaye biri-
kimi anlayışının başiıca yöntemleridir. Tamamla-
yıcı olarak bunlara, karayolu yapımına gidilmesi
ve konut sektörünün canlandınlması da iki önem-
li öğe olarak eklenecektir. Yol ve konut yapımı sı-
nırlı bir ölçüde de olsa, yeni iş alanları yaratacak-
tır. Aynca, bu işlerde kullanılacak girdiler, araç ve
gereçler yerii üretimle karşılanırsa ekonomide bu-
na bağlı bir canlanma beklenebilir. Eğer bu yol
izlenirse ya da bu sermaye birikimi anlayışı uy-
gulanırsa, ekonomi düzlüğe çıkamaz; istikrarlı bir
büyüme sürecine giremez; eski yapı ve anlayış-
lar rant dağrtımına dayalı dar, ufuksuz ve yeter-
siz politikalar sürer gider. Bu sermaye birikimi
politikası, yıllardır yaşananların birkaç kez kanıt-
ladığı gibi, yeni bunalımlara gebedir. Yani eko-
nomiyi uzun dönemli ve kalıcı bir büyüme süre-
cine götürecek çerçeve ve donanımdan çok
uzaktır.
(Bu satırların yazıldığı sırada AKP'nin acil ey-
lem planı açıklandı. Bu konudaki değerlendirme-
leri önümüzdeki günlerde yapacağım.)
Tüketici Konseyi toplamyor
• ANKARA (AA) - Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı başkanlığında oluşturulan Tüketici
Konseyi'nin 6. toplantısı bugün Ankara'da
yapılacak. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile sivil
toplum kuruluşlarmın temsilcilerinden oluşan
73 kişilik Tüketici Konseyi, yann yapılacak 6.
yıllık toplantısında 2002 yılında yaşanan
önemli tüketici sorunlannı ele alacak. Konsey
toplantısında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
bürokratlan, tüketicilerin korunmasma yönelik
hazırlanan yasal düzenlemeler hakkında
üyelere bilgi verecek.
!
BKONOHİ
1936: Filyos-Çatalağzı demiryolu
işletmeye açıldı.
1940: Üzerinde Inönü portrelerinin
yer aldığı ilk kâğıt paralar tedavüle
çıkanldı.
1968; Aksa AKrelik Kimya Sanayii
kuruldu.
1965c Aksu Enerji, Isparta'da ku-
ruldu.
1