25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 EKİM 2002 ÇARŞAMBA 2 OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr AÇI MUMTAZ SO YSAL Taş Devpinde Zariflik PULIT2ER Arerıka'nın en unlu yazarlık odulu Jjstin Kaplan ıse ^ a r k Tvvain'ın yaşamı uzerıne yazdığıhtaplabuodıilualanlardanbın Geçenlerde, ojul Bush'un sos/al v/eekonomıksorunlara bakışını "nağarz adamlığ' drye adlandınnca buyuk gurultu kopartmştı Başkan'm Irak konusundakı kovboy soylemlcnyle kuvvet Kullanma olasılığı one çıktıkça, bj nıtelendırme daha da geçerlı gelmeye başlıyor ınsanlarc. Ama Â/nerıka, çelışkıler. aykırılıklar ve şaşırtıcı davranışlarulkesı Devietın başı konusunda boylesıne sı/rı sozter soyleyen aynı Jtıstın Kaplan, Başkan'm eş Laura Bush'tan "Seyaz Saray'da Mark Tvvaın U2snne konuşmaklutfunda bulunurmusunuz" dıye çagrı alrrış ve "Fırst Lady"n\r\ o sohbet toplantısına gıdıp koruşmuş Aynı şey Başkan m Iraktutumunu "tehdıtpolıtıkası" sa/an Davıd L Lewıs "ın başınagelıyor 0da Pulrtzer oaullu oruda Başkan ın eşı "Hariem aydınlanmasının yazarları' konusunda konferans ıçın Beyaz Saray'a çajırabılı/or Irak tanşmalan dışında, Bush'un çevre ve sosyal konulardakı goruşlerını ınsafsızca eleştıren Ursula Smıth de, çağn uzenne, bıriıkte kıtap yazdığı Lında Peavy'yı /anına alıp Bayan Bush'un edebıyat sohbet- lernden bnnekatılarak "Vahşj Batı'nınkadınyazaıian" İ onusunda konuşma yapıyor şte boyle Vaktıyle oğretmenlık ve kutuphanecılık yapmışolan Ba>an Bush, herkese parmak ısırtan bu davranışlarıyla eşmın yarattığı genel ızlenımı yumuşatnnaya 'Amerıka yalnız o değıl, ben de Arrenka)ım demeye çalışıyor Gerçekten de Amenka bu Bır yanda sabahtan akşama kadar "Gaddar Saddam" laflanyla çok açık bır petrol savaşını ortbas etmeye çaiışan yuzlerce televızyor kanalının şamatası ve masum altı kışıyı rasgele otdurerek VVashıngton caddelenne dehşet salan bır sapık bır yanda da dunyanın en nıtelıklı unıver- sıtelerı, tıp merkezlerı araştırma kurumları ve evınde edebıyat toplantılan duzenleyıp en sıvn kalemlen konuşturan bır başkan eşı A ma, tam boyle olduğu ıçındır kı, şaşırtıcı bır A^Amenka'nın golgesındekı dunya da şaşkın O buyuk askerı kudret ve teknolojı ustunluğu ınsanlara bır turiu guven vermıyor, ınsanlık hem urkuntu hem de acıma^la bakıyor Amerıka'ya Özguriuk vedemokrası omeklenyledolu bırtanhın, goz kamaştıncı bılgı bınkımının ve haydutlar, sapıklar kadar çok lyı yetışmış zarıf ınsanlann da ulkesı olan Amerıka dunyayı urkutuyorsa bunda, korku ve acı vermekten oteye gelışmışlık ve zengınlık adına acıma duygusu veren bır yan yok d ^ 1 Sağ ve Sol Partilerdeki Aymazlıklar Ülkemızm sağ kanat partılen, gerek tek başlanna, gerekse koalısyonlarla bugune değın Turkıye'yı düze çıkaramamışlardiT Ulusal eğıtım ve ulusal ekonomı polıtıkalan ızleyeceklenne, dışandan esen, daha çok sağdan esen ruzgârlar doğrultusunda polıtıkalar izlemışlerdır M. İskender ÖZTURANLI Ogzala www.ogzala.com Tel. 0.212. 293 91 95 252 30 39 E sla yunan mıtolojısı- ne gore Neptunus de- nızlermtannsıdır Bır gemıcı açık denızde şıddetlı bır firtınaya yakalanmıştır Gemınınheransu- lara gomulmesı ışten bıle değıl- dır Kaptanımız boyle bırdurum- da dumenını kırmamaya karar vermıştır Dalgalararasındabatıp çıkarken, Ey Neptunus, dıye hav - kırmıştır, "Sen beni ister baör, k- terkaravaqkar.bendümenimikır- rnadan dosdoğru gideceğnn.*1 Ve bu kararlılıkla karaya ulaşabıl- mıştır Açık denızın ortasında ve firtınah bır havada dumen kır- mak, tehlıkelenn en buyuğudur Bu konuda akıllı \ e tutarlı olmak gereklıdır Denızyollannda. ka- rayollannda, ha\> ayollannda dume- nı doğru durust kullanamazsanız gıdeceğınız yere ulaşamazsınız Batarsınız, devnlırsınız, duşersı- nız Dumen, bu kadar onemlı bır duzenektır Partılerde dumen, genel baş- kanlaruıelınevenlmışhr Bırpar- tuıın hden dumenı ıyı kullana- mazsa, kendısını de orgutunu de ulkesını de duze çıkaramaz Kı- mı zaman dumenı kıracak, kımı zaman da kırmadan dosdoğru gı- decektır Duz yolda dumenı kır- maya kalkışırsa, kolayca uçuruma suruklenebılır Dolambaçlı yolda dumenını kırmadan gıtmek ıster- se turlu kazalara neden olur Du- menı yennde \e zamanında kır- mak ya da kırmamak onemlıdır Partıler ılkelı olmak zorunda- dırlar Daha once belırledıklen program ve tuzuklennde yazılı kurallan uygulamak, ulusa v erdık- len sozu tutmak ve dumenı kır- madan hedeflenne yurumekle yu- kumludur Ilkelennden odun ve- ren v e sureklı dumen kıran partı- ler seçımlerde bırkaç oy fazla al- salar bıle, çok lasa zamanda aldık- lan oylann çoğunu yıtırebılırler Bu nedenle bır sol partı seçımler- den once bır sağ partıyle ıttıfak kurmaya kalkışarrıaz Kıirarsahem partı programına hem de eşyanın doğasına aykın bır durum yarat- mışolur Herparu seçımlerden on- ce Yunanlı gemıcı gıbı dumenını kırmadan yurumek zorundadır Duşuncelen. dunya goruşlen oz- deş olan partılenn yetkılı kurul- lannda alınan kararlar sonucun- da bır seçım ıttıfakına gırmelen. kuşkusuz bu soy ledıklenmızın dışındadır Ne yazık kı ulkemızde sol ve sağ duşunce darmadağındır Bu neden- le de partıler. krmınle bırlıkte ola- caklannı bılemez durumdadırlar Sağ sağla. sol solla bırlıktelık ku- racağına, sol sağla sağ da solla bırlıkte olmaya çalışmışhr Bılın- dığı gıbı dunyada usrun bu- kışı yoktur Ustun olarak nıtelenenkı- şılere yakından baktığımızda, bı- zım gıbı kışıler olduklannı goru- ruz Ne var kı ulkemızde sol bır partı, ustun bır kışı olarak belır- ledığı sağ duşuncelı bır kışry le ıt- tıfak kurmaya kalkışmış ve kur- muştur Bu nedenle de ortalık bus- butun kanşmışhr Aynca partıle- nn seçımden once ıttıfak kurma- lan başka, seçımden sonra koalıs- yonlara yonelmelen başka şev- dır Bılındığı gıbı koalısyon sozcu- ğu Latınce "coalesere"den çık- mıştır Bu sozcuk daha sonra Fran- sızcava geçmış, "coantjon" bıçı- mıne donuşmuştur Ve kaynaş- mak anlamına gelmektedır Gu- zel bır sozcuktur kaynaşmak soz- cuğu Duşuncelen aynolsadaın- sanlığın v e uygarhğrn temel ılke- lennde, temel kavTamlannda bır- leşebılmek, ne guzel bır davTanış bıçunıdır tkı ayn duşunce dızge- suıın bazı ortak noktalarda uyuş- ması. kaynaşması ne kadar olum- lu bır gorunumdur M a bu aşa- maya ulaşmak ıçın her şeyden on- ce hoşgorulu olmak gereklıdtr Çunku doğanın ılk yasası olan hoşgoruyu tanımav anlann bır ara- da bulunmalan v e yaşamalan ola- naksızdır Koalısyonlann temel ılkesı, bır partının programından buyuk odunler v ermeden başka bır partının kımı ılkelennı benımse- yerek bır uzlaşma yapmalan, or- tak bır program uygulamalandır Çağdaş koalısy onlarboyle bır du- şuncenın urunlendır Ulusal ıstenç, kımı vakıt bırpar- tıye tek başına ıktıdar olma ola- nağıtanımaz Hele 23 partının se- çune katıldığı bır ulkede oylann dağılması sonucunda belırlı bır partı, hukumet kuracak çoğunlu- ğueldeedemez îşte o zaman çe- şıtlıseçeneklerduşunuhır Sağaya- kın ya da sola yakın partıler ara- sında koalısyon hukumetlen ku- rulur Daha adaletlı bır seçım sıs- temı olan ''ııispiternsirsıstemının uygulandığı tum ulkelerde, bu gı- bı durumlarla karşılaşmak doğal- dır Parhlerdeınsanlargıbıdır Sağ- da da olabılırler. solda da Çağdaş bır duzlemde bulunmalan koşu- lu ıle bundan zarar değıl, ancak yarar doğar Bu gerçeğın berum- senmesı. uygarlığın benımsen- mesı demektır Ne var kı soldakı partıler gıbı sağdakı partılenn de hoşgoru dedığımız kuralı tanıma- lan, ozgurluk % e eşıtlık sevgısını benımsemelen. çağdaşlıktan ve uygarlıktan vana olmalan gerek- lıdır Bugune değın yaptıklan gı- bı sola karşı bır duşmanlık cep- hesı kurmaya kalkışırlarsa, ışın ıçınden çıkamazlar Aynca Turk de\Timının kazanımlanna aykın davTamrlarsa, yalnız kendılenne zarar v ermekle kalmazlar. toplu- ma da çok buyuk zararlar \ erebı- lırler Ulkemızın sağ kanat partüen, gerek tek başlanna, gerekse ko- alısyonlarla bugune değın Turkı- ye'yı duze çıkaramamışlardır Ulusal eğıtım ve ulusal ekonomı pohtıkalan ızleyeceklenne, dışa- ndan esen, daha çok sağdan esen ruzgârlar doğrultusunda polıtıka- lar izlemışlerdır Aynca sağın bu- yuk bır kesımı aymazlık \e bağ- nazlığın pençesı altındadır Kök- tendıncılığın ve gencılığın ege- menlığuıden kurtulamamıştır Gunumuz Turkıye'sınde huzur- suzluğun başlıca nedenı, sol du- şuncemn ulkede çoğunlukta olma- suıa karşın, parlamentoda azın- lıkta kahnasıdır Solun yuzde otuz beş oya sahıp olduğunu soyleyenler vardır Bu doğru bır yaklaşım değıldır Bo- luk porçuk sol yuzde otuz beş oya sahıptır Ama bırleşık bır solun oy- lannın yuzde ellının ustune çıka- cağında hıç kuşku yoktur Ne var kı Turk solu bır turlu aklını başı- na toplayamamış, bırieşık bır guç odağı oluşturamamıştır 3 Kasım seçımlenne de dağınık bıçımde gıtmektedır Bu nedenle bır sol partının tek başına ıktıdar olma- sı olanaksızdır UmudumuzTurk halkının sağgorusune kalmıştır Eğer Turk halkı kullanacağı oy- larla ellı yıllık sağ partılenn ıktı- danna son venr de bır sol koalıs- yon kurulmasını gerçekleştırebı- lırse, kendı yazgısını da ulkenın yazgısuıı da değıştırmış olacak- tır Şımdılık, solun halk tarafindan bu-leştınlmesınden başka bır kur- tuluş yolu yoktur Soldakı partı- ler belkı o zaman halktan utana- caklan ıçın bırlıkte yaşamanın er- demıne ve mutluluğuna kavuşa- bıleceklerdır DOĞA YÜRÜYÜŞLER» 252 30 39 13Ekim2002 Erikli Yaylası / Alıçyayla / Delmece / Çiğdem Yaylası 20 Ekim 2002 Yanıkdere / Sudüşen / Domuzderesi-Kurtköy Tıp ve Hukuk îlişkisi Üzerine Ertuğrul KAZANCI Eğıtımcı/Hukukçu AKÇAKOCA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Da\acı Akçakoca Orman lşletme Mudurluğu tarafın- dan da\alılar aleyhme açılan tazmmat davasında venlen ara karan u\annca, Dosvamız davalılarından Kazım Demıre da\a dılekçesı butun araştırmalara rağmen teb- lıg edılemedığınden davahnın duruşmanın atılı bulundu- gu 7 11 2002 gununde mahkememızde hazır bulunması \e da\a ıle ılgılı ıbraz etmek ıstedıklen belgelen duruş- ma gunune kadar gondermesı ve%a duruşmava getırmesı gerektığı duruşmava gelmedığı veva bır \ekıl tarafın- dan temsıl edılmedığı takdırde \argilamava vokluğunda de\am edıleceğı \s İcarar \enlecegı vonunde ılanen teb lıgattır Basın 45834 T ıp ve hukuk, toplum- sal yaşamnı ıkı esas oğesıdır Insanlan, hastalıklara karşı koruma- ya, ıyıleştırmeye çalışarak rahatsızlıklann ruhsal ve bedensel nedenlennı araş- nnp, acılan dındırmeye ça- lışan bılım kolunu tıp oluş- turur Hukuk ıse ınsan hak- lannı, yasalar, ahlak kural- lan, gelenek ve gorenekler çerçevesmde duşunsel ve eylemsel açıdan duzenle- yen bır sıstemler butunu- dur Tıp ve hukukun genel tanımlarrndan çıkan sonuç ılışkısı odur kı sağlıklı bır yaşamsallık ıçınde ınsan haklannın gerçek anlamda sağlanması bır toplumsal ıdeal olarak karşımızda dur- maktadır Tıp ve hukuk bağ- Iamı bu denlı onemlı v e ust bır ınsanı olçuttur Hippokrates, tıbbın bır bılım olarak gelışmesıne yol açan, klrnık hekımhğı- nı gerçekleştıren ve tıbbı rrutolojık kanşıklıktan kur- A T I LI U N I V E R S I T E S I • ingılızce oğretım • Tamamı yurtdışında eğıtım gormuş, deneyımlı ve konularında uzman akademık kadro ıle kalıtelı oğretım • Kesıntısız Oğrenım Sıgortası • Burslu oğrenım olanağı • Oğrenım ucretlerınde taksıtlendırme olanağı • Yurtdışındakı unıversıtelerle oğrencı değışım ve transter olanağı • 250 000 m2 kampus alanı • Oğrencı / kapalı alan oranı 16 rm • Oğrencı / akademısven oranı 6 • Bılgısayar / oğrencı oranı. 3 2002-2003 ÖĞRETİM YILINDA EK KONTENJANLA^ ÖĞRENCİ ALINACAK BÖLÜMLER MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ AKIN • Mekatronik Muhendisliği (Ek kontenjanla ılk kez oğrencı alınacaktırj • Üretim Muhendisliği (Ek kontenjanla ılk kez oğrencı alınacaktır) • Endustrı Muhendisliği • Bılgısayar Muhendisliği • Elektrık-Elektronık Muh. • Inşaat Muhendisliği İŞLETME FAKÜLTESİ • lşletme • Iktısat • Uluslararası İlışkıler • Turkçe lşletme • Turizm Işletmecılıği • Halkla İlışkıler FEN -EDEBİYAT FAKÜLTESİ • Ingılız Dılı ve Edebıyatı • Matematık • Mutercım - Tercumanlık (*) Tercihlerin "OSYM Ek Yerleştirme Kılavuzu 2002"ye gore yapılması gerekmektedır. ATILIM UNIVERSITESI ATILIM VAKFI TARAFİNDAN KURULMUŞTUR Unıversıtemızde oğretım ücrete tabıdır Ayrıntılı Bılgı içın w w w j t i l i m . e d u . t r Atılım Yerleşkesı Kızılcaşar Koyu 06836 Incek A N K A R A Tel 0 312 460 20 2 0 Pbx) • Faks 0 312 460 20 37 38 • e maıl ınfoSatılım edu tr. ^ ^ T l L IATILIM GRLBL taran ısımdır Tıp alanında deneyımler sonucu elde edılmış esaslan, kurallar dızısı olarak kov an da odur Hıppokrates'ın ınsanlık dunyası ıçın gelışttrdığı tıp kurallan v e bu kurallan uy- gulayanlann sorumlulugu bugun ıçın de geçerlıdır "Hippokrates vemini", tıp fakultelennı bıtıren hekım- lenn dûnvanın her yoresın- de tum cıddı>etlenyle dıle getırdıklen ınsanı sorumlu- luk anlayışının bır toplum- sal sozleşmesıdır Bu ye- mını eden bırhekım, en ku- sursuz ve en ozenlı bır şe- kılde elındekı olanaklann tamamını seferber ederek kendını ınsanlığın dırlık ve esenlığıne adamaktadır Kevfılık, ış gormezlık ve basıt maddesel çıkarlann çok uzennde apayn nıte- lıklı bır gorev yuklenmek- tedır tnsanın "yaşam hak- kını" doğrudan ılgılendı- ren bu- meslegı ıcra etmek- tedır Bo>lesıne etkm ve onemlı bır mesleğı, Hip- pokrates kurallannı çığne- verek, bılınçb savsamalar- la zedeleyerek, kusur uze- nne kusur ışleyerek ve nı- hayet saygırdığını bozarak yapanlara karşı hukuk, ce- zaı vaptınmlanyla devTe- ye gırmektedır Çunku, ar- tık •'vaşamhaklanınihlali" soz konusudur' İnanılmaz bir saptama: "Benı Turk hekimlerine emanet edıniz" sozu Ke- mal Ataturk'undur Bır onurlandırmav; ı ıfade et- mektedır Gerçekten de sağ- lık alanında yuzyıllann çı- lelenyle bılınçsızce uğraş- tınlmış bır toplum ancak cumhun>et rejımının, ola- naklan zorlavıp başanlar kazanmasıyla mutlu olabıl- mıştır Tıp fakultelen çoğaltıl- mış genel sağlık hızmetle- n vaygınlaştınlmış, dış ül- kelerle bılımsel ilışkıler art- tınlmış v e tıp alanrnın one- mıne dev letçe dıkkat çekı- lerek. onculuk edılmıştır Lnıversıtelenmız gerçek- ten esash bır tıpeğıtımı v er- mektedırler Özverüi he- kinıler.binİMrguçhıklericin- de \e yetersız koşullarda bu ulke insanının sağlığını ko- rumava ve acılannı dindir- meye koşmaktadırlar. Ya- kın tanhten gunumuze doğ- ru uzanan gerçek bızce bov - ledır Ama, Ankara Unrver- sıtesı Adlı Tıp Anabılım Dalı Başkanlığı'ndan ge- çenlerde yapılan ve "Cum- hurivet gazetesinde" yer alan "AnadoiuAjana" kay- naklı açıklama, tu> ler urper- tıcı bırbaşka gerçeğı de ser- gılemektedır Buna gore "Hekım vanılgBisavryia açı- lan davalarda son yıDarda ciddi bır arnş okluğu" bıl- dınlerek, "Hakkında dav'a açılan doktoriann vıızde 66'sının kusuriu bulundu- ğu" belırtılmektedır "Ka- dm ha^hLl^n ve doğum uzmaru doktoriann \-uzde 25'i hakkında dav^ açıldı- ğf" aynca ıfade edılerek, "Acil öp birimlennde çah- şan hekimlerte genel cerra- hi uzmanlannın kusur açı- suıdan doğum doktorlannı izlediği'' dıle getınlmekte- dır "Dunva genelinde en fazla yakınılan ve haklann- da dava açılan hekimlerin kadın-doğum hastahklan uznıanlan olduğuna" ozel- lıkle gonderme yapılmak- tadır Gerçı, bu bıldınmde ılk satırlannda sankı, "Her 100 hekimin 66'sı kusurhı- dur" anlatımı varsa da bu- nun avnntüı açıklamasinın "Haklannda dava açılan doktoriann yüzdeoramşek- linde" anlaşılması gerek- mektedır Her meslekte olduğu gı- bı tıp alanında da ılgıhler- ce yakınmalar > apılıp, sav- lar ılen surulebılır Bu do- ğaldır Doğal olmayanın ıse, açılan da\ alarda "•>r uzde66 kusur bulunduğunun \ar- gı yoiuvia saptanmasıdır" Işte burası inanılmaz bır hukuksal sonuçtur Saptanan ınsanı felaket, Hıppokrates yemınının ba- zı hekımlerce nasıl da çığ- nendığınuı açık kanıtıdır Gerçı hastalıklarını onemsemeven ve son çare hekune gıden bır ulkenın halkıyız Sağlık gorevlıle- nnın çetın koşullarda ve orantısız hasta sayısıyla ade- ta boğuştuklannı da bıh> o- ruz \ma, acıl başvuru kıs- mındakı ışlemın "Ükanda uzmanlara mı yoksa pra- tisven hekimlere mi bıra- kıldığını?'' kuşkulu yakla- şımlar olarak vıllardir top- lumca tartışmaktayız'. 1993 yılında Moldova Cumhunyetı başkentı Kı- şuryev'de kurmav albay kar- deşımuı anı ana pek de ya- şamsal olmayan rahatsızlı- ğında ılk mudahalenın se- kız uzman hekımce yapıl- masına tanık olmanın anı- sı belleğımdedır Herolum sonucu tıp mahkemesınde y argılanma yontemının de ışletıldığını oğrenmıştım Bızdekı bır vansıma da şudur neredej'se canını tes- lun edecek durumdakı bır hastanuı, "yönetsel neden- lerieoradan orava gonderü- mesinL mudahakden kaçı- nılmasını" basında sıkça okumaktayız 1 Boylesıne uygulama, eğer abartısız bu- gerçekçe affedılemez bu" tutumdur Sonuç: Bızce, hukuksal yaptı- nmlann tıp alanında zorun- lu olarak devreye gırmesı başlı başına facıadır Yargı yoluyla saptanmış kusur oranı üp hızmetlennde han- gı ölçutte yerederse "yaşam hakkı'' da o denlı ıhlal edıl- mış olur Hukuk, "ağırsav- sama, kast derecesindedir'1 der Anlaşılan odur kı, ge- rek ulkemızde gorulen ve gerekse de dunyanın her koşesıne sıçrayan. sorum- suzluk, ınsanı değerlere sırt çevuıne \e sadece madde- sel hesaplan onemseme tıp alanını da kısmen çevrele- mış gorunmektedır Kanıtlanan hukuksal so- nuçtan elbette seçkm, ozve- nlı ve toplumsal değerlere saygın hekımlenmızı ozen- leayntutanz Amabılınç- lı kusurlar dızısını bırbın ardı sıra ıcra eden hekım- lenn de "insannk suçu"ış- levenlere ozgu gehştınlmış veya gelışttnlecek hukuk- sal yaptınmlar kategonsı- nın ağırhklı olçutunden ce- zalandınlmalannı ısrarla ongoruruz Çunku, çoğun- luğunu takdırle değerlen- dırdığımız ve ınsanlığa ada- lı bır mesleğın mensuplan arasmda lekelı uyeler asla olmamalıdır En doğal ve en vazgeçıl- mez olgu bulunan yaşam hakkını bılınçle ıhlal eden- lenn ne kendı meslektaş- lan arasında ve ne de top- lum onunde bağışlanacak yanlan yoktur PENCERE Tatil Dönüşü Vaktıyle Muzaffer llhan Erdost bır Ingılız teker- lemesı soylemıştı Bır kadeh vıskı ıçtığım zaman Bır başka adam olurum O bır başka adam Bır kadeh vıskı ıster Sofradaydık önumde kadeh duruyordu, ıçtığım zaman bır başka adam mı olacaktım? Tekerlemeyı bu koşede vaktıyle yayımlanan bır yazıda çoğaltmıştım Bır kadını sevdığım zaman Bır başka adam olurum O bır başka adam Bır kadın sevmek ıster Kurgulan surdurebılınz: Bır kıtap okuduğum zaman Bır başka adam olurum O bır başka adam Bır kıtap okumak ıster • Tutkunun guzelı de var Çırkını de Bır koltuğa oturduğum zaman Bır başka adam olurum O bır başka adam Daha yuksek bır koltuğa oturmak ıster Her sabah sıcak yatağında uyanan ınsan, bır gun oncekı ınsan değıldır Kafka'nın 'Değışım' adlı romanındakı Gregor Samsa bır sabah uyandiğında kendısını hamam- boceğı olarak bulmuştu Sırtustu yatıyordu Nasıl ayağa kalkacaktı? Yuzukoyun donmesı bı- le olanaksızdı Tam bır karabasan 1 Bır sabah hasta olarak uyanabılırız, değışımı he- men duyumsanz, ama, her sabah bır gun daha yaş- landığımızı algılamak kolay mı'' Şeyh Sadi demış kı - Her soluk alışta, omurden bır soluk eksılıyor Pekı, nedır ınsandakı bu tutku? Bır gazete sahıbı olduğum zaman Bır başka adam olurum O bır başka adam Bır gazete sahıbı daha olmak ıster Yeter mı?.. Yetmez Bır banka sahıbı olduğum •' -* ~- "."* zaman Bır başka adam olurum ' "- O bır başka adam Bır banka sahıbı daha olmak ıster • Uzun sureden ben ılk kez bır hafta yazı yazma- dan tatıl yaparak koşeme dondum Ortalık tozduman' Medyada goz gozu gormuyor, basında tekel olan dağıtım çıftleştı dıye gumburtu kopuyor, se- çımın elı kulağında, Genç Partı gelıyor, dıncılerye- nıden yukselıyor, sınınmızda savaş ha patladı, ha patlayacak Pekı, bu yazıyı nasıl brtırmelı 9 Bır yazı yazdığım zaman Bır başka adam olurum O bır başka adam Bır yazı yazmak ıster MUKADDES AKGÜRGEN MUKA'ya MEKTUP (9) Hızla geçiyor zaman, Birbirini kovalıyor yıllar. Bizler de yaşlanıyoruz artık. Sana özlemimiz yanında canımız, Yalnız değişmeyen bir şey var. Her mevsim durmadan açan, Saksılarındaki çiçekler... Sevenlerin VEFAT ve BAŞSAĞLIĞI Bırlığımızın uyesı Inter Yayınlan"nın sahıbı, yayıncı ALİWUZ ÇENGELOĞLU'nu (1942-2002) 06 10 2002 gunu kaybettık Çengeloğlu aılesının acısını paylaşır, yayın dunyasına başsağlığı dılenz TÜRKİYE YAYINCILAR BİRLİĞİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear