Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 26 EKİM 2002 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGUN
AIİ StRMEN
BirAday
3 Kasım'a şunun şurasında, 10 gün kaldı. Bu
son on gün içinde, tepkisel oyiann daha dogru bir
mecrayagiımesi veseçmeninaklını, duygusunun
öniine geçirmesini temenni eden gözlemci az de-
ğil.
Şahsen seçmenin tepkisinin akılsız olduğunu dü-
şünmüyonjm.
Sıyasette yenilik arayışının çok hayıriı olduğu-
nu da görüyoruz.
Burada üzerinde düşünülmesi gereken nokta,
haMı tepkinin akıllı bir biçimde yönlendirilmesi için
"yeni" olduğu sanılanlann, gerçekten yeni olup ol-
madıklanna bakılmasıdır...
Nasrettin Hoca'ya sormuşlar:
- Hoca eski aylan ne yaparlar?
Yanrt vermiş:
- Kesip, kesip, yıldız yaparlar.
Bizde de, eskileri kesip kesip, yeni yıldızlar di-
ye önümüze sürüyoriar.
Yeniden neyi amaçladığımızı da iyi açıklamak
gerek. Yeni, illa "nevzuhur" (yeni ortaya çıkmış)
demek değil.
Batı ülkelerindeki yeni politikacılann geçmişine
baktığımızda, arkalannda, yıllann devlet deneyi-
mini, bilimsel çalışma birikimini vb. görüyoruz.
• • •
Yeniyi, salt adlarda değil, zihniyette de aramak
gerekiyor.
Yukanda verdiğım niteliklere uygun kimi yeni-
lerin, az da olsa siyaset sahnesinde yavaş yavaş
belirmeye başladıklanna tanık oluyoruz.
Bunlardan biri de, seçrneni olduğum, Istanbul
2. Bölge'de CHP listesinden 8. sırada aday olan,
ilkokuldan başlayarak sınrf arkadaşım Onur Öy-
men.
Onur öymen, parlak bir diplomatik kariyeri si-
yasete atılmak için kapadı.
Sanınm kamuoyu, özellikle siyasi konulan ya-
kından izleyen Cumhuriyet okuıîan bu yeni poli-
tikacının Dışişleri yıllannı az da olsa bilirler.
Bizde, Dışişleri deyince, kamuoyunda neden-
se, Türkiye'den kopuk, protokolü iyi, ama ülke ger-
çeklerini az bilen kişiler gelir akla.
Bunun hiç de doğru bir tanı olmadığını söyle-
mekle başlayayım işe, artık iç içe girmiş olan iç
ve dış politikalarda bir aynlık kalmamıştır.
Ülkenin ekonomik ve sosyal koşullannı bilme-
yen, yakından izlemeyen diplomatın başan şan-
sı yoktur.
Onur öymen, daha Galatasaray Lisesi yıllann-
dan başlayarak, Türkiye'nin gerçeklerini tanımak,
ülkenin her tarafmı gezmek ve bilmek tutkusunu
taşımıştır.
Daha sonra, özellikle bir bölümüne yakından ta-
nık olduğum F. Almanya ve de Almanya büyükel-
çilikleri sırasında her an vatandaşlanmızın yanın-
da olmuş, örgütlenmelerine katılmış, sorunlarını
dinlemiş, birlikte çözümler üretmeye çalışmıştır.
• • •
Bu yaztyı yazmamın ve bu değerii adayı tanrt-
maya çalışmamın nedeni, kişisel dostluğumuz
değil, ama Onur Öymen'in, hele hele seçim dö-
neminin ilk günlerinde, listede seçilme şansı faz-
la görülmeyen (sondajlar şu anda daha şanslı bir
konumda olduğu izlenimini uyandınyor) bir sıra-
da yer almasına rağmen küsmeyip, "Bu bir se-
çimdir, mühim olan siyasi alanda söyleyecek bir
şeyin varsa onu söylemek ve sonuna kadarse-
batla çalışmaktır" diyen tavn.
Hemen belirteyim, aynı tavır, Onur Öymen gibi
aileden CHP'li olan ve aynı listede 12. sırada yer
alan değerii yazar dostum, Zeynep Göğüş'te de
var.
Ama belki daha da önemlisi, Dr. Onur Oymen'in
siyasete atılmadan önce, diplomatlık yıllannda
yazdığı, "Teknolojik Gelişme ve Savunma Politi-
kası" adlı doktora tezinden başka üç kitabı olma-
sı.
Bunlardan ilki olan Türkiye'nin Gücü'nde (Do-
ğan Kitapçılık), Türkiye'nin bugünkü ve gelecek-
teki avantajlan anlatılıyor. Yazann ülkesine bakı-
şındaki güveni gerçekten çarpıcı.
Ikinci ve üçüncü yapıtlan olan "Geleceği Yaka-
lamak" ile "Silahsız Savaş, Bir Mücadele Savaşı
olarak Diplomasi"de de (Remzi Kitabevi), bu po-
tansiyelin küreselleşen dünyada nasıl değerien-
dirilmesi gerektiği irdeleniyor.
2002 seçimlerinde, kimileri adaylann sabıkalı-
lığından, kimileri gabiliğinden, kimileri de "nebi"\\-
ğinden (kitapsız peygamber) yakınıyor.
Işte size, ardında parlak bir diplomatik kariyer
ve de dört eseri olan bir yeni aday.
Bilmem Türkiye'de "Vay bu bizim bölgenin ada-
yının ülkenin ve dünyantn bugünü ve geleceği ile
ilgili kitaplan da varmış, bir alıp okuyalım da..."
diyecek seçmen sayısı kaçtır ve bakalım bizim böl-
ge Onur öymen'i pariamentoya gönderecek mi?
Tekraredeyim, bu yazı yansız olmayıp, birdes-
tek yazısıdır.. ama bu niteliği, aday ile dostluğu-
muzdan değil, onun özdeğerlerinden kaynaklan-
maktadır.
Örümcek Ağı'nda görevsizük
• ANKARA (Cumhuriyet) - Ankara 2 No'lu
DGM'de görülen hayali ihracata ilişkin 'çıkar
amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek'
iddiasıyla açılan 'Orümcek AğY davasında,
suçun, 'cüriim işlemek için teşekkûl oluşturmak'
kapsamına girebileceği gerekçesiyle görevsizlikle
dosyanuı, Ankara Nöbetçi Ağır Ceza
Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verildi.
165 sanığın yargılanması, görevsizlik karanyla
'cüriim işlemek için teşekkûl oluşturmak',
'sahtecilik' ve 'dolandıncıhk' suçlanndan, ağır
ceza mahkemesinde devam edecek.
Türkiye'de suç oranları arttı
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emniyet
Genel Müdürlüğü Sözcüsü Feyzullah Arslan,
asayiş olaylannda bir hafta öncesine göre yüzde
100, terör olaylannda da yüzde 163'lük bır arhş
olduğunu söyledi. Gazetecilenn, organize suç
lideri olduğu iddiasıyla gözaltına alınan Sedat
Peker'in yanında bulunan bir komiserde 15 trilyon
lira bulunduğununa ilişkin bilgileri anımsatmalan
üzerine Arslan, bu kişinin teşkilatta olmadığını,
aynlmış ya da atılmış olabileceğini söyledi.
Baykal, dünyanın hiçbir ülkesinde 'gizli' başbakan adayıyla seçime gidilmeyeceğine işaret etti
Erdoğan'aliderliktençekil çağnsıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal,
AKP lideri Recep Tayyip Erdoğana,
hukukla inatlaşmayı bırakarak parünin
genel başkanlığından çekilmesi ve baş-
bakan adayını ilan etmesi çagnsı yap-
0. Dünyanın hiçbirülkesinde *gof" baş-
bakan adayıyla seçime gidilmediğine
işaret eden Baykal ile Erdoğan arasın-
da özellikle Istanbul Büyükşehir Be-
lediyesi'nin dava konusu olan ihalele-
ri nedeniyle tartışma yaşandı. Bay-
kal'ın "dokunuhnazhk" konusundaki
ısranna karşılık kaçamak yanıtlar ve-
ren Erdoğan, belediye başkanlığı dö-
nemindeki iddialan reddederek Bay-
kal'ın bu konuda yanlış bügilendiril-
diğini savundu. Baykal, yasaklı oldu-
ğu dönemde ekonomik sılcıntılanna
karşın dostlannın yardım istemini red-
dederek çocuklannı yalnız kendi ola-
naklanyla okutmaya çalıştıklannı ve
"sosyal demokratça bir yaşam" sür-
dürdüklerini belirtirken Erdoğan'ın
çocuklannın bursla okuduklannı ima
etti. Erdoğan ise buna yanıt vermeye-
rek îş Bankası'nı gündeme getirdi. Er-
doğan, CHP'li yöneticilerin Îş Banka-
sı'nın geri dönmeyen kredilerinde im-
zası olduğunu savunurken, Baykal,
dönmeyen kredilerin, CHP'li yöneti-
cilerden önce açıldıgmı vurguladı.
CHP lideri Baykal ile AKP lideri Er-
doğan, dün Kanal D'de yayımlanan
"Seçim .\renaa"programına kaûldılar.
Erdoğan, partisinin kapatılmasıyla il-
gili davanın kurucu üyelikten aynldı-
ğına ilişkin yazının gönderilmesinin
hemen ardından açılmasının "anlam-
h" olduğunu söyledi. Hukukla ya da ül-
keyle bir siyasi gerilim yaratmak iste-
mediklerini anlatan Erdoğan, seçime 9
gün kala bu davanın açılması nedeniy-
le bazı sorulann oluştuğunu savunarak
"Böyle bir dava 3 Kasun'dan sonra da
açdabifirdT dedı. Genel başkanlığı sür-
dürmeye kararh olduğunu belirten Er-
doğan, başbakan adayını açıklamak-
tan kaçınırken bunu seçimden sonra
değerlendireceklerini söyledi.
Yadırgatıcı bir tablo
Baykal da "yadırgatıcı'' bir tablo ile
karşı karşıya olduklannı belirterek
"Türkiye'nin önemh' bir siyasi partisi-
nin genel başkanı konumundaki arka-
daşımız mületvekfli olamıyor. Hükü-
met sorumluluğunu üstknme imkânı
yok. Fakat partinin başmda ve görevi-
ne devam ediyor. Bu çok şaşırbCL Tür-
kiye'yeyakışmavanbir manzara. Bu çe-
hşki, böyle gftmez" dedi.
Erdoğan'ın, AKP üyesi olmaması-
na karşın genel başkanlığı sürdürme-
sinın çelişki olduğunu anlatan Baykal,
"Siyasi düşünceleri dolayısıyla siyaset
yapma hakkudan yoksun bıraküdL
Bunu doğal karşılamak mümkün de-
ğfl. Türkiye bu eksiği en lasa zamanda
telafi etmek durumunda" diye konuş-
tu. Erdoğan'ı telefonlaarayarakkarar
nedeniyle üzüntülerini ilettiğini belir-
ten Baykal, şöyle dedi: "Hukukunge-
reğini yerine getirmek gerekir. Bu so-
runu 3 Kasun'dan sonra de alaum ve
çözehm. Gerginlikle çözülmez. ÇöziU-
mesine talibiz. Ama yargıyı açmaza
ahrcasına hukuklabirenflerindedolaş-
mak Türkiye'yi zora sokaıf
Baykal'ın bu sözlerine karşılık Er-
doğan, seçimlerden sonra gerekli ka-
ran vereceklerini söyledi. Erdoğan,
Yargıtay Başsavcısı'nın talebine karşı-
lık Anayasa Mahkemesi tedbir karan
verirse onun da gereğini yapacaklan-
nıkaydetn. Baykal'ın "Başbakanıkme-
selesi proUem ohnaya devam ediyor"
sözlerine karşılık, Erdoğan. "Bundan
rahatsızohnamzagerekyok. Bizdebaş-
bakan adayuun kesinüği diye bir şey
yoktur. Baykal da kesin başbakan adâ-
yı değüdir. Olamaz. Cumhurbaşkam
şu andaki duruma göre illa genel baş-
kana başbakanhk görevini verecek di-
ye bir şey var mı, yok" yamtuıı verdı.
Erdoğan, AKP hakkında kapatma davası açan Kanadoğlu'na tepki gösterdi:
Sanma ld uysal koyıımım
BÜLENTSARIOĞLU
SABİTHORASAN
KONYA - AKP Genel Başkam
Recep Tajyip Erdoğan, eski hoca-
sı Necroeöin Erbakan'ın kalesi Kon-
ya'da düzenlediği mitingde gövde
gösterisi yaptı. Partisi hakkındakı ka-
patma davası nedeniyle Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Ka-
nadoğhı'nu suçlayan Erdoğan, "Biz
hiçbirzamansh-aa gergmKkarzuet-
mryoruz. Ama yumuşak başlıv sam
kim dedi uysal ko>ıın" dedi.
Tayyip Erdoğan, Konya Vilayet
Meydanı'nda büyük bir kalabahğa
seslendi. Mitingalanmda, "Firavun-
lar hep vann, yine var, sen gönlünü
rahattutonlardan büyükAflah var",
"Kasmıpaşah Tayyip dik dur", "4
Kasım'da krvamet kopsa3 Kasım'da
oylar AKP'ye" pankartlan dikkat
çekti. Erdoğan'dan önce kürsüye çı-
kan parti kurucusu HaH Ürün, ana-
yasayı değiştirebilecek çoğunlukta
bir iktidar için oy istedi.
AKP milletvekili adayı Erkan
Mumcu da "Vur vnr inlesin Mesut
Yılmaz dmlesin" sloganlanna kar-
şılık, "Bemdmleseydibugünyüzü-
nü milletten yana dönen bu khieler
burada olmazdı'' diye seslendi.
"Gönülierin başbakanı" anon-
suyla kürsüye gelen Tayyip Erdo-
ğan, "Devietin başına Tayyip gele-
cek" sloganı üzerine, "Gümbür
gümbür gehyoruz, hiç endişeniz ol-
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'm Konya'dald mitingi harem-selamhk şekünde yapıkh. (Fotoğraf: AA)
masın. Millete rağmen bu ülkede
iktidar olunur nm?" diye konuştu.
AKP'nin kapatıhnası davasma de-
ğinirken seçime 9 gün kala gerçek-
leştirilen bu girişimin arkasında baş-
ka nedenler bulunduğunu söyleye-
rek savcıyı suçlayan Erdoğan, "3 Ka-
snn'dan sonra bu tür yankşnklara ne-
den olmayacak şekilde bütün dü-
zenlemeler AKP tarafindan yapda-
cakur" dedi.
Meydandakilerin "yuh" seslen-
ne karşılık, "Hiç gerek yok, 3 Ka-
sım'da sandığa doidurun bu yuhla-
n" diyen Erdoğan, "marjinal par-
ti" olarak nitelediği SP'ye oy veril-
memesini isterken şunlan söyledi:
"Sağuı oylarmm toplandığıyer AKP.
Solda CHP'detoptanma gayretiiçin-
de. Sağ partilerde küçük marjinal
gnıplar var. Zaten barajın altında
kalacaklar. Sizden istediğun oylan
bölmeyin, istikran gölgelemeyin.
Onlara oy vermekisrafolur, ojıınu-
zu israfetmeyin. tsti>oruzki, öyle bir
çoğunlukla gektim ld bütün yasal dü-
zenlemeleri yapq> bir dönüşüm ya-
şayahm."
Erdoğan, miting alanmın ön sıra-
lannda bulunan başörrülü partili
kadmlara seslenirken de "Seldzgün
hiç durmadan çahşacaksımz. Siz
ayaklannın alü öpülesi analanmız-
suuz. Demokrasi mücaddesindesiz-
ler bu işin anahtan durumundası-
nız. Başı örtülüsüyie, başı açığryla
omuz omuza bu işi götüreceksiniz,
durmak yok. Aramızda aynmcıhk
ounayacak" diye konuştu.
MHP lideri, siyasetin ve AB politikasının iç ve dış güçler tarafindan yönlendirildiğini savundu
Bahçeli'den 'ajatı' suçlamasıAHMETŞEFİK
TRABZON - Bazı kesimlerin par-
tisine karşı "haksız, msafsızve alçak-
ça saldırrvı geienek hatinegetirdiğini"
öne süren MHP Genel Başkanı Dev-
let Bahçeli, "Bunlara destekverenler
gafletvedalaletiçindedir" dedi. Bah-
çeli, ANAP Genel Başkanı Mesut
Yümaz'ı hedefleyerek "Mfllet 3 Ka-
sun'da bunlara övie bir Osmanh to-
kaü vuracakld bir daha siyasetegire-
meyecekler" dedi.
Partisinin Trabzon'da düzenlediği
açıkhava toplantısına katılan Bahçe-
li, konuşması boyunca sert ifadeler kul-
landı ve başta Yılmaz olmak üzere
• Trabzon mitinginde ANAP'ı hedef alan Bahçeli, "Hem AB
normlan diyeceksiniz hem de kalkıp iç ve dış odaklarla işbirliği
içinde olacaksınız. Demokrat ol demokrat. Kimse iç ve dış
odaklann maşası gibi davranamaz" dedi.
Tansu Çiller, Recep Tayyip Erdoğan
veCemUzan'ı, haîkı aldatmakla suç-
ladı. Konuşmasının başında "Miüet
cepheteşme vegergînlikistemh'or" di-
yen Bahçeli, bazı partilerin, geçmiş
dönem ahşkanlıklannı yeniden alan-
lara taşıdığını belirtti ve "MHP'ye
karşıhaksız,insafsızve alçakçasakhr-
mayıgek«ekhahnegetirdiler.Gökku-
şağı koafis\onun etkisi altında kaldı-
lar. Bunlara destek verenler gaflet ve
dalaletiçindedir" dedi. Siyasetin mil-
let iradesi ile değişmesi gerektiğini,
ancak bazı iç ve dış güçlerin desteği
ile bunun önlenmeye çalışüdığun öne
süren Bahçeli, şöyle konuştu:
"Bu güçler ajan ve fıgüranlar bu-
larak bunu yapma gücünü kendinde
görmemeh'dir. Hem AB normlan di-
yeceksinizhem deka0q>içvedışodak-
larla işbirtigj içindeolacaksuuz. Kim-
se iç ve dış odaklann maşası gibi dav-
ranamaz, Başkalannın sağladıgı güç
ve destekle iktidar olamaz. Seçimi er-
tektmeyeçahşanlara halk3 Kasım'da
öyle bir ders verecek kL Osmanh to-
kadmı \T\ enler bir daha siyasete gire-
meyecek." Bahçeli, AB'yeuyumya-
salannnı alhnda MHP'nin de imza-
sı bulunduğunu, ancak ileri sürülen
yeni önşartlar ile PKK'nin istekleri-
nin aym olduğunu iddia etti. Bahçe-
li, Çiller için, "\\d anahtar vaadedip
anahtannereyekoyduğunu unutacak-
sın. Sonra yeşil kart vaat edeceksin",
Uzan için "3 günlük parti, alü mü-
zik. üstü müzik ber şeyi vaat edecek-
sm"; Erdoğan için de "15 bin kilo-
metre yol yapacaksm. Nereden bula-
caksm bu kadar kaynağı" değerlen-
dirmesinde bulundu.
hanpc1
açjklaması
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Bir grup aydın. bilim adamı ve sanat-
çı İşçi Partisi hükümetinde göreve
hazınz" açıldaması yaptdar. tmza
metninde, sanatçı Esin Afşar, Prof.
Dr. Mehmet Can Akyolcu, Prof. Dr.
Korkmaz Alemdar, Prof. Dr. Can An-
day, yazar Talip Apaydın, Inci Aral,
Prof. Orhan Anoğul, Prof. Dr. Tokta-
mış Ateş, ressam îbrahim Balaban,
eğitimci Mehmet Başaran, edebiyatçı
Vedat Günyol. yazar Kandemir Kon-
duk, edebiyatçı Öner Yağcı'nın yanı
sıra çok sayıda aydın yer aldı.
DBMFa destek
• Haber Merkezi - Yaşar Kemal, Ve-
dat Türkali. Murathan Mungan, Arif
Damar, Şenol Yorozlu. Cahit Berkay
ve Cengiz Bektaş'ın da bulunduğu
bir grup yazar, şair, müzısyen, ressam
öğretim görevlisi ve gazeteci seçim-
lerde DEHAP'ı desteklediklerini
açıkladı. Destekçiler, 'Ekmeğimize
göz dikenler, özgürlüğümüze kast
edenler bizden oy istiyor' diye başla-
yan elliyi aşkın imzalı metinlerinde,
"Listelerinde >
-
urtsever, demokrat.
devrimci, sos>
r
alist adaylara yer veren
DEHAP'ı destekliyoruz" denildi.
hanetrSeçmşarkısıoUu
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
DSP'nin TRT'den yayımlanacak se-
çim kampanyası klipleri Hilton Ote-
li'nde düzenlenen bir toplantı ile tanı-
tıldı. Başbakan Bülent Ecevit tarafin-
dan yazılan 'Ak güvercin' şarkısı ye-
niden düzenlenirken sözleri ve beste-
sini DSP Grup Başkanvekili Emrehan
Halıcı'nın yaptığı
l
Tek Seçenek DSP'
şarkısında da ihanete %aırgu yapıldı.
ÜDP'nin otobüsü çahndı
• ANKARA (Cumhuriyet) - ÖDP
Genel Başkanı Ufuk Uras, dün Anka-
ra Umum Otomobilciler ve Şoforler
Odası'nı ziyaret ederek, Oda Başkan-
vekili Ali Ekber Akyol ile görüştü.
Uras, "Bu kriz ortamında bize fatura
ödetenlere, siyasi bir fatura ödetece-
ğiz" dedi. Uras, "Ülkede dolandıncı-
iara, hırsızlara karşı mücadelemiz sü-
rerken. hırsızlann da bize karşı müca-
delesi sürüyor galiba. Bizim de seçim
otobüsümüz çalınmış" diye konuştu.
Doğan: Oy teHüni yok
• Istanbul Haber Servisi - Cem Vakfı
Başkanı Prof. Dr. Izzettin Doğan,
Ritz Carlton Oteli'nde, Alevi-Bekta-
şi-Mevlevi sivil toplum örgütü tem-
silcileriyle birlikte düzenlediği basın
toplantısında. "Türkiye tarihinde ilk
defa, siyasi partiler seçim bildirgele-
rinde Alevi yurttaşların isteklerine
yer verdiler" dedi. Doğan, "Alevi
yurttaşlara 'Şu veya bu siyasi partiye
oy verin' deme şeklindeki bir cüreti
kendılerinde görmediklerini" belirtti.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] [email protected]
Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyele-
ri Profesör Ayşe Buğra ve Profesör
Çağlar Keyder yaptıklan ilginç bir araş-
tırmayı bir grup gazeteciye anlattılar. Bir-
leşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın
(UNDP) desteğiyle yapılan araştırma
Türkiye'deki insanlarımızın şu seçim
ortamında ruh halini ortaya koyması
bakımından ilgi çekici ve çarpıcıydı.
Buğra ve Keyder, "Fak-Fuk-Fon" di-
ye anılan Sosyal Dayanışma Fonu'nun
yoksul kitleler uzerindeki etkilerini in-
celemişler. Vardıkları sonuçlar ve bu
sonuçtan ortaya çıkan öneriler ilginç-
ti. Asıl olarak IstanbuPun yoksul mahal-
lelerinde yapılan araştırma, mahallele-
lerin muhtarianyla, kaymakamlarla, Yar-
dımlaşma Fonu görevlileriyle, ilgili ba-
kanla ve tabii ki halkla görüşmelere da-
yanıyordu.
Ayşe Buğra, araştırmaya başlarken
düşündükleri birçokyargıyı, görüşme-
lerle değiştirdiklerini üstüne basarak
belirtti. Sosyal Yardımlaşma Fonu, yok-
sullarayiyecek ve yakacak yardımı ya-
pan bir sistem kurmuş. Daha doğrusu
bu fonda toplanan paralann bir kısmı,
mahalle muhtarlan aracılığıyla muhtaç-
Yoksulluk Halleri Seçim Ortamında
lara ulaştınlıyormuş. Buğra, işe başlar-
ken bu yardımın çok da bir anlamı ol-
madığı inancında olduklarını belirtti.
Fakat yaptıklan görüşmelerle bu yar-
dımın, birçok eksiği, yanlışı, sistemsiz-
liği olmasına rağmen insanların yaşa-
mını olağanüstü derecede etkilediğini
ifade etti.
Buğra ve Keyder, toplumun en yok-
sul kesimlerine yönelik bu yardımın sis-
temsizyürütüldüğünü, kimin nezaman
ve ne kadar yardım alacağının belli ol-
madığını söylediler. Yardımın para ye-
rine yiyecek ve yakacak şeklinde ya-
pılması yardımı masraflı hale getiriyor-
du. Çünkü bütün bu eşyalann ihale ile
alınması, taşınması, aktarılması ve de-
polanmasının önemli bir maliyetı var-
dı. Üstelik bu yardımların ne zaman ve
ne kadar yapılacağının bilinmemesi in-
sanlarda güven hissi de yaratmıyordu.
Buna rağmen olağanüstü etkiliydı ve yüz
binlerce insan bu yardımla az da olsa
nefes alma olanağı bulabiliyordu.
•••
Araştıımayı yapan iki profesör, bu
örneklerden yola çıkarak bazı önemli
saptamalarda bulundular. Söyledikle-
rinin ana hatlan şuydu: Devletten ya-
pılan sosyal yardım yoksul kesimler
için çok önernliydi. örneğin bu mahal-
lelerin okullannda verilen öğle yemeğı
birçok ailenin çocuklannı okullara gön-
dermelerine neden olmuştu. Çünkü
çocuğun hiç olmazsa bir öğün kamı do-
yuyordu. Bir aileye ayda giren 20-50 mil-
yon lira o ailenin hayatında çok etkile-
yici birsonuç doğuruyordu. Asgari bir
paranın aile bütçesine girmesi, üstüne
biraz daha para koyunca o ailenin var-
lığını sürdürmesi olanağını sağlayabi-
liyordu.
Buğra ve Keyder, kamusal düzenli bir
yardım fonunun yaratılmasının Türki-
ye'de birçok şeyi değıştırebileceğini,(
düşünüyorlar. Sosyal Yardım Fonu'nun^
sistemsiz olmasının biraz da bilinçli
olarak surdürüldüğünü saptamışlar. Bu
düzensizlik yoksul kesimlerde dddi bir
güvensizliğe neden oluyor ve onlann iç-
lerine kapanıp çaresiz bir ruh haline
düşmelerini beraberınde getiriyor. Bu-
nun yerine yoksul ailelere miktan bel-
li, süresi belli bir yardım yapılması on-
lann toplumla ilişkilerinin rengini de-
ğiştirebilirdi.
örneğin bir haneye ayda girecek 80-
100 milyon liralık düzenli bir yardımın
milyonlarca insanın kamu yaşamına
daha kolay katılmasını sağlayabilece-
ğini; çocuklarını okula daha kolay gön-
derebileceklerinı, böylesine birgüven-
cenin onlan kendilerine yeni kaynaklar
yaratması konusunda cesaretlendire-
ceği bir gerçekti. Çağlar Keyder, böy-
le bir yardımın maliyetini de hesapla-
mış. Türkiye'de yaklaşık 17 milyon ha-
neden söz ediliyor. Bunlann onda biri-
ne ayda yüz milyon lira yardım yapıl-
sa, bu yılda 1.3 mılyar dolar civannda
bir maliyete neden oluyor. Bu para na-
kit olarak ödenirse dağıtım maliyeti de
asgariye iniyor. Böylece 1.3 milyar do-
lar ile Türkiye en yoksul kesimlere önem-
li bir sosyal güvence sağlayabiliyor. Bu
ise milyonlarca insanın kamu alanına
çıkmasını, kendisine güvenmesini ve
kendisini yurttaş gibi hissetmesini gün-
deme getiriyor.
•••
Biz gazeteciler bu sonuçlardan çok
etkilendik. Türkiye'nin yoksullar için ka-
lıcı bir sosyal güvenlik sistemi yaratma-
sının hayati önemıni bu iki değerii bi-
lim insanının araştırmasından yola çı-
karak öğrendik. Onlar bir noktaya da-
ha dikkat çektiler, yeşil kart uygulama-
sı büyük ölçüde bir olanak yaratıyor.
Seçimlere gittiğimiz şu ortamda, seç-
men eğilimlerini hesaplarken bu gerçe-
ği de göz önünde tutmak gerekiyor.
Güncel bir araştırmaya göre, ülkemiz-
deki seçmenlerin yüzde 60'ının ya ilko-
kul mezunu ya da okuma yazma bilme-
yenlerden oluştuğunu gösteriyor. Bu
tablo değışmedikçe, bu seçmen pro-
fili değişmedikçe sağlıklı bir seçmen
kitlesi de ortaya çıkamayacak. Seçim
ortamındayız, seçmen eğilimleri işte
bu tablo içinde bir anlam kazanıyor.