25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 EKİM 2002 PERŞEMBE BASIRETSIZ. BECERIKSIZ, YUREKSIZ YÖNETİME BİR ŞANS DAHA VERILMESIN İSTİYOR MUSUNUZ? coGENÇPARTI GENÇ PARTI CEM CENGİZ UZAN 0 HALDE 3 KASIMDA. MÜHRÜ BU YUVARLAĞA BASACAKSİNIZ. GENCPARTİ EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Atatiipk'süz Bir Seçim! Uğur Mumcu "Biz Kuvvacıyız" derdi, Ahmet Ta- ner Kışlalı da; "Kemalizm geçmişın bekçiliği değil, geleceğin öncüsüdür",.. Seçim meydanlannda herkes her şeyden söz edi- yor! Yalanlar, uyduruk sözler, boş umutlar, özel çıkar hesapları!.. Hepsı var.. Olmayan tek konu, tek ad. tek gerçek, Mustafa Kemal Atatürk adının da, ılkeleri- nin de unutulması... Yobaz kafalıların şehit ettiği Kışlalı'nın kızı Dolunay Uluç bakın ne diyor: "Işte seçimler yaklaştyor, nutuklan dinliyoruz. Tür- kiye'nin nasıl karanlık bir yola sürüklenmek isten- diğini fark ediyoruz. Kemalizmden söz etmek, Atatürk'ün adını anmakta bile tereddütlü davra- nıyorlar." Haydi, şeriatçı partiler, liderler Atatürk adını anma- sın. Onlar yetmiş yıldır Atatürk'ten, Atatürk Cumhuri- yetı'nden korkmaktalar! Herfırsatta çağdaşlık, laıklik, insanlık, uygarlık öncüsü bir önderi en büyük düşman saydıklarını gösteriyorlar! Atatürk'ün kurduğu partı bile seçim konuşmalann- da, tanıtma belgelerinde Kemalıst Devrım ılkelerini anıyor mu? Altı Ok'un gerçek anlamını duyuruyor mu, savunuyor mu? Yok öyle şey!.. Tam tersi, Altı Ok'un tarihsel anlamını ve bildirimini ortadan kaldınp bu il- kelere kendine göre yeni anlamlar yakıştırmak heve- sinde... 'Güzel Günler Göreceğiz' başlıklı parti broşüründe Atatürk'ün sisli bir resmi ve altı oklu bir bayrak!.. Hep- sı bu! Konuşmalarda, yazılarda ıse Atatürk'ten ızyok! Ne demişti o; "Benı siz düşüncelerimle tanıyın". Ata- türk'ün hangi görüşü, düşüncesı var bugünkü parti- lerde? Konuşulanlar, önerilenler, özlemler, hep, ger- çek anlamda Atatürk karşıtı?... ölüm yıldönümünde Kışlalı'nın, Kemalist bir aydın, biröncü olduğunu yazarlar, söylerler, öte yandan onun inandıklarına, bir yaşam boyu sürdürdüğü savaşıma yakışmayan bir tutum içinde olurlar! Atatürk'ün parti- si bile umudunu IMF'lere bağlamış görünmüyor mu? AhmetTaner Kışlalı neden "Ben DemokratDeğilim" adlı bir kıtap yazdı. Neden Nadir Nadi. "Ben Atatürk- çü Değilim" demek zorunda kaldı? Atatürk devrimin- den kopuşu, aynlışı, bile bile Kemalist Devrim ilkele- rinin unutuluşunu gördükleri için değil mi? Dolunay Uluç babasından kalan bayrağı şu sözler- le yaşatıyor: "Kışlalı gibi aydınlann öldürülmesini önlemeye çaltşmak, yeni kayıplar vemnemek lazım. Türkiye'nin ışıklannın tek tek söndürülmesine son vermeli." Ahmet Taner Kışlalı, hep anılarda yaşayacak... Atatürk-Vahdettin Görüşmesi Üzerine... Prof. Dr. Zeki ARIKAN S ayın Meriç VeKdedeoğhı'nun, okunuşunun 75. yılında Söylev'i değerlendiren yazısını ilgiyle okudum (Cumhuriyet, 15 Ekim 2002). Ancak Atatürk- Vahdettin görüşmesi üzerine yazdıklannı belirsiz buldum. Sayın Velidedeoğlu, böyle bir görüşmenin Söylev'de yer almadığını vurgularken, elbette yerden göğe kadar haklıdır. Kınıı tnkılap Tarihi Ulemasının bu görüşme sahnesinin Söylev'de geçtiğinden söz etmelerinin ise hiçbir dayanağı yoktur. Fakat Sayın Velidedeoğlu'nun şu değerlendirmesi pek açık değil: "Oysa Söylev'de ne böyle bir zh aretten, ne böyle bir görüşmeden söz edflmez. Böyle bir sahne kesinlikle Söylev'de yer almaz." Sayın Velidedeoğlu, Söylev'de böyle bir ziyaretin kesinlikle yer almadığını söylerken acaba böyle bir görüşmenin hiçbir zaman yapılmadığını mı ileri sürmek istiyor? Açık değil... Yalnız benim anladığım, böyle bir ziyaretin hiçbir zaman yapılmadığını söylemek istiyor. Çünkü "Bu görüşme Söylev'de geçmez. Ancak Atatürk'ün başka bir eserinde bundan aynnülı olarak söz ediür" demesi gerekirdi. Böyle deseydi zaten hiçbir kuşkuya, hiçbir belirsizliğe yer kalmazdı. Atatürk kendi aleyhine kullanılacağını düşünmeden gerçekleri söylemekten hiçbir zaman çekinmemiştir. Nitekim Vahdettin ile yapılan görüşme de onun düşmanlan tarafından sürekli olarak sömürülegelmiştir. Gerçekten Atatürk bu görüşmenin bütün aynntılannı anlatmış, üstelik görüşmenin geçtiği salonun krokisini dahi çizmiş, Vahdettin'in kendisine "Paşa,devfcti kurtarabifirsin" dedığıni de aktarmıştır. Vahdettin bu sözleriyle özellikle Karadenız Bölgesi'ndeki kargaşanın önüne geçilmesini, böylece Fngilizlerden gelen şikâyetlerin önlerunesini istemiştir. Yoksa, onun Anadolu'nun bütün olarak kurtanlmasını düşünmediğini sonraki tutum ve uygulamalan ortaya koymuştur. Peki Atatürk bu görüşmeyi nerede anlatmıştır? Atatürk 1926 yılında anılannı Mahmut (Soydan) ve FaHh Rıfla'ya yazdırmış ve onun bu anılan Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlanmıştır. ("Büyük Gazfnin Haüralanndan Sahifeler'' Hâkimiyet-i Milliye 19 Mart 1926- 12Nisanl926). Bu anılar öbür gazetelerde de yer almış, çok geçmeden ünlü Fransız Türkoloğu Jean Deny tarafindan Fransızcaya çe\Tİlmiştir. Anılar sonradan kitap halinde de basılmıştır. Sayın Velidedeoğlu'nun Söylev'in yeterince araştınlmadığı görüşüne katıhyorum. Ancak Söylev'in 50. yılında Atatürk'ün kurduğu Türk Dil Kurumu'nun yaptığı çalışma dışında, bununla ilgili başka bir araştırma olmadığı yolundaki görüşüne katılmıyorum. Ünlü Fransız tarihçisi Lucien Febvre'nin, "Tarihçi bilen kişi değil, araşüran kjşidir" sözünün altını çizmekle yetiniyorum. PENCERE Aydın Doğan'ın Mektubu... Sayın Aydın Doğan bu köşede 13 Ekim'de ya- yımlanan medyaya ilişkın köşe yazımıza bir açıkla- ma yollamış; ilgisine teşekkür ediyor, mektubunu olduğu gibi yayımlıyorum. Yarın Aydın Bey'in sorduğu sorulan yanıtlamaya çalışacağım. • "llhan Bey, 13 Ekim tarihli yazınızı herzaman olduğu gibiyi- ne dikkatle okudum. Son zamanlarda hakkımda olur olmaz o kadar şeyyazıldı ki, ben de ister istemez bunlara karşı ba- ğışıklık kazandım. O nedenle, hakkımda yazılanlar değil, yazanlar benim ıçin daha da önem kazanma- ya başladı. Üstelik yazının aitında llhan Selçuk gi- bi bir imza varsa, bu önem daha da artmaktadır. Bu nedenle, imzanın arkasındaki dostuma hem itirazımı hem de üzüntümü ifade etmenin doğru olacağını düşündüm. Dediğim gibi bu mektubu sevdiğim saydığım bir insan tarafından haksızlığa uğramanın verdiği duy- guyla kaleme alıyorum. Buna köşenızde yer verip vermemeyi de tama- men size ve dostluğumuza emanet ediyorum. Ya- yımlarsanız sevinirim, yayımlamazsanız da bunu, gazetenizin içinde bulunduğu duruma yorar ve an- layışla karşılanm. önce yazınızı kısaca özetleyeyim. 1) Sabah Grubu 'nu satın almak için BDDK'ye ver- diğim teklifiyazıyor ve bunu yapmamamı tavsiye edi- yorsunuz. Bu yolla da sızın ve Cumhuriyet gazete- sinın farklı biryere sahip olduğu izlenimi veriyorsu- nuz. 2) Medyada dağıtım rekabetıni yaratmak için Cumhunyet'ın de içinde olduğu bir yeni dağıtım şirketi kurulduğundan bahsediyorsunuz. Şımdi bu görüşlere itırazlanmı aktarayım. Yazınız- dan çıkardığım sonuç şudur: Benim verdiğim teklifin ruhunu ve aslını yansıt- mamışsınız. öyle sanıyorum ki, bu da teklifin bir gazete tarafından kasıtlı olarak eksik yayımlanan metnini okumanızdan kaynaklanıyor. Zira ben o teklifte altını çizerek iki güvence ver- dim: Birincisi, ben bu teklifi bir konsorsiyum adına yaptım. Doğan Grubu, kesinlikle Sabah Grubu 'nun yüzde 20'sinden fazlasına doğrudan ve dolaylıyol- dan sahip olmayacak. Ikinci güvence ise şuydu: Gazetelerin ve televizyonun çalışanlanna kesin- likle editoryal bağımsızlık verilecek, ayrıca çalışan- lar da güvence altına alınacak. Bu nedenle yanlış anlamaları önlemek için, BDDK'ye yaptığım ve gazetelerimde yayımladığım teklifin, bir suretini de sıze gönderiyorum. Diyeceksiniz ki bu kadargazetenız varken niye böy- le bir teklifyaptınız. Bir defa ben o teklifi şahsım ya da gazetelerim adına değil bunu bir iş olarak gören bir konsorsiyum adına yaptım. Ayrıca öyle bir ko- nunun önünü açtım ki, llhan Bey bunu, herkesten önce sizin anlayacağınızı sanıyorum. Çünkü benim bildığim Cumhuriyet gazetesınin kültürü ve değer- leri bunu gerektirir. Bu teklif kamu malının hıleli yollarta kaçırılmasını önlemenin, yani vergı verenlerin haklannın gasp edilmesine mani olmanın yolunu açtı. Bazı insanlann devletın sırtına 1 mılyar dolaryük bindirip, sonra da ayda 200 bin dolargibi komik bir rakamla ellerini yıkamaya kalkmalannı teşhir etti. Gelelim şu dağıtım tekeli meselesine: Türkiye'de bir dağıtım tekelinin bulunduğunu ve şimdi bunun yıkıldığını yazıyorsunuz. lyimserliğimi koruyup sadece yanıltılmış olduğunuza inanmak is- tiyorum. Siz de çok iyi bilıyorsunuz ki, yeni bir da- ğıtım şirketi kurulmadı. O şirket zaten vardı. Fatu- ralannı kendileri kesiyordu. Şimdi "tekeli kırdık" dıye yaptıklan tek şey, sade- ce kamyonları ve birtakım bayileri ayırmaktan iba- rettır. Aynı yere giden kamyonlan ayırmanın hepı- mize getirdiği ek maliyet 30 thlyon lıra. Sırf Aydın Doğan 'a meydan okumak için bu sektöre yılda 30 thlyon lira fazla külfet yükledıler. Bunun 20 thlyon lirasını, sizin de aralarında olduğunuz yeni ayrılan- lar, 10 thlyon lirasını da bizim grup ödeyecek. Sizce bunun ekonomik birizahı ve mantığı varmı- dır? \ArkasıSa.l9,Sü.3'te *Aİ* YILMAZ ODABAŞI ~ lu Atlas :.nKz:crtiı gi'zUri bıiğlıimp kııı funlıuıun hir Lişkın .ızi'i hir iiıılcm hırakacti^ını Inmıhı hihnczleitii hütün mcloılnınıLırın)\ıhw oUuğııır. ckirı:ck ı,ttlınc't ı'Uv nızlık .\incmcihrjj •i'.Lır Iniiıi gülümsünırlıir buğıılt jitthın (lumlıyor tatoûratJurJan Buğulu Atlas, Türkiye şiirinin son yirmi yılında kendine ozgu bir yer edinen ve her şiir kitabı buyuk bir ilgiyle karşılanan Yılmaz Odabaşı'nın, 2001-2002 yıllarmda yazdıgı yeni şiirlerinden oluşan on birinci şiir kitabı. Alfa Yayınları, siirlerı dillerde gezen, bugune dek 200 000 nüsha şiir kitabı okurla buluşan Yılmaz Odabaşı'nın, "Bugulu Atlas" adlı yeni şiir kitabını da 10.500 adetlik ilk basımıyla suııar ALFA www.alfakitap.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear