22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
21 EKİM 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA kııltur(5 cumhuriyet.com.tr 15 7 ^ 7 İnsanı insan yapan değerlere, özgürlüğe, eşitliğe ve banşa adanmış bir ömür urhan Selçuk: Çizgide 60 yılZE YNEP ORAL Çizgiye adanmış tüm bir yaşam... Yaİnız çizgiye değil... İnsanı insan yapan değerlere adanmış bir ya- şam... O çizgilerle, insan haklannı, insan onurunu birbirinden ayırmak ola- naksız... O çizgilerde, başkaldınyı; sömürüye, eşitsizliğe. yalana, talana başkaldmyı görmemek olanaksız... O çizgilerde şiddete, kaba kuvvete, hoyratlığa karşı duruşu, direnişi fark etmemek olanaksız... O çizgilerin gerisinde sonsuz bir derinliği hisset- memek, düşünceye, emeğe, çalışma- ya verilen önemi duymamak olanak- sız. Turhan Selçuk'tan ve Turhan Sel- çuk'un çizgilerinden söz ediyorum. Sınırsızlıflın büyüsfl "Karikatür" sözcüğü, onun sa- natını tam anlamıyla kapsamıyor bence. "Karikatür"den çok daha geniş alanlara ve anlamlara uzanan bir çizgi sankı onunki. Doğu'nun mısrik çizgileriyle, Ba- tı'nın düşünce biçımlerini harman- layan bir biçem... Gözlem ve düşün- ceye dayanan, aynntılann. çeşitlili- ğin zenginliğini, en ekonomik bi- çimde, en yalın, en açık seçik iletme tutkusu... Gözlemleri tartışmaya, tartışmayı eleştiriye. eleştiriyi diren- ce, direnci başkaldınya dönüştüren bir tutum... tnsana ilişkin her konu- da smırsız bir özgürluk... Işte belki de Turhan Selçuk'un sa- natınuı büyüsü bu sınırsızlıktan kay- naklanıyor. Bu akşam, Cemal Reşit Rey Kon- ser Salonu'nda Turhan Selçuk'un "Çizgide 60. Yılı" kutlanacak. Tüm dostlar onun sanatını irdeler- ken, anılannı paylaşırken, ona ilişkin bildiğimiz bilmediğimiz yanlannı dile getirirken, dünya çapında ka- zandığı başanlar anlatılırken. hiç kuşkum yok, o yine çok az konuşa- cak, hep susacak, mahcup önüne ba- Cumhuriyet B' u akşam, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda Turhan Selçuk'un "Çizgide 60. Yılı" kutlanacak. Tüm dostlar onun sanatmı irdelerken, anılannı paylaşırken, ona ilişkin bildiğimiz bilmediğimiz yanlannı dile getirirken, dünya çapında kazandığı başanlar anlatılırken, hiç kuşkum yok, o yine çok az konuşacak, hep susacak, mahcup önüne bakacak, belki sıkılacak, daha çok yann çizeceği karikatürü düşünecek... kacak, belki sıkılacak, daha çok ya- nn çizeceği karikatürü düşünecek... Ben ise onu izlerken, aynı zaman- da Türkiye'nin şu son 60 yıllık po- litik ve toplumsal gelişimini düşünü- yor olacağım... Çünkü onun 60 yıl- lık sanat uğraşı aynı zamanda ülke- mizin 60 yıllık günbegün serüveniy- le örtüşüyor. Avrupa Birligi, uyum yasalan, ilerleme raporlan, kapılarda bekle- me/bekletilme durumlan... Bütün bunlar bir yana, Turhan Selçuk'un çizgileri onlarca yıl önce, değil Av- rupa Birliği'ne. Dünya Birliğı'ne çoktan girmişti. Dünyanın belli baş- lı uzmanlan onun sanatını değerlen- dirirken, sanat dünyasına armağan ettiği dili överken, Türkiye'nin adı yüceliyordu. Dünden bugüne Hiç unutmuyorum bundan on yıl önce Strasbourg'daki Avrupa Kon- seyi toplantısına, Dışişleri Bakanlı- ğı Turhan Selçuk'un bir sergisini gö- türmüştü. Insan hakları ihlallerine cephe alan, insan onurunu savunan karikatürlerden oluşan bir sergi... O zaman (1992) yazdığım bir yazıda Turhan Selçuk'un benim üzerimde- ki etkisini şöyle dile getirmiştim. Aynen tekrarlıyorum: "...Çocuktum, gazetelerde, der- gilerde onun karikatürlerini gö- rüyordum. Okul yıllarımda onun karikatürlerini elden elde dolaştı- rıyorduk. Onun karikatürlerini izledikçe, genç beyinlerimizde her tür haksızlığa, en yakınınıızdaki ve en uzaktaki tüm haksızlıklara karşı çıkmanıız gerektiğini öğre- niyorduk. Ve insan onurunu, ne pahasına olursa olsun korumamız gerektiğini... Aklı beş karış havada. ders ça- hşmakla okulu kırmak arasında gidip gelen genç kızlardık ama o karikatürler karşısmda toparlan- ma gereğini duyuyorduk, kendi- mize çekidüzen, düşüncelerimize çekidüzen verme gereğini duyu- yorduk. Yetişmemizde, kişiliğimi- zi bulmada Turhan Selçuk'un bü- yük bir payı olduğuna inanıyo- rum. Okul sıralarında, orta ya da li- se dönenılerinde, çizgilerinin öz- günlüğfinden, ustası olduğu eko- nomik anlatımdan, yarattığı ken- dine özgü dilden, karikatür sana- tına kattığı boyutlardan haberdar mıydım, doğrusu bilmiyorum. Beİki de yalnızca konusu, verdiği mesaj ilgilendiriyordu beni. Bu saydıklarımı sonradan keşfede- cektim. Gazeteciliğe başladıktan sonra ise, onunla aynı çatı altında çalışmam bana yalnızca kıvanç verdi." Bu söylediklerimden bu yana on yıl geçti ve şu kadere bakın (kadere inanmadığıma göre medya dünyası- nın cilvesine bakın) bugün yine Tur- han Selçuk'la aynı çatı altında çalış- manın kıvancını yaşıyorum. Onun, bulunduğu, olduğu yere kazandırdı- ğı saygınlıktan kendime pay çıkar- maya çalışıyorum... En özgür kuşlardan daha özgür çizgilerin hep kanat çırpması dile- ğiyle... Çağdaş Batı sanatının önemli temsilcilerinden Georg Baselltz toplu sergisi ile ülkemizde Serüvende son anlamını yitirdiğinde 25 ve 26 EkinTde Babylon'da çalacaklar. Mouse on Mars Istanbul'daKülrür Servisi - Mavi Müzik'in ekim ayı konuğu Düsseldorf'lu grup Mouse on Mars (MoM), çevrelerindeki her tür ses ve tınıdan yararlanarak yaptıklan elektronik müziği, 25 - 26 Ekim Cuma ve Cumartesi geceleri saat 23.00'te Babylon'da sunacak. Mavi Jeans'in sitesinde (www.mavijeans.com) yer alan sorulan doğru yamtlayan 5 kişi, MoM konserine iki kdşilik davetiye kazanacak. 1992 yıluıda Andi Toma ve Jan St. VVerner'ın kurduğu MoM, ilk albümleri 'Vulvaland'den sonra drum'n bass sahnesinin sözcülerinden ilan edildi. Melody Maker dergisinin, ikinci albümleri 'Iaora Tahiti'yi ilk 20'ye yerleştirmesiyle, grup bu kez 'Post- Techno' yakıştırmasıyla amhnaya başladı. Üçüncü albümleri 'Autoditacker'la inzivaya çekihııiş stüdyo keşişleri olmadıklannı gösteren MoM, sampler'lar, bilgisayarlar, synthesizer'lar, ev yapunı efektler, dijital ve analog ses kaynaklan, televizyon ve radyodan toplanan sesler, gitar, bas, nefesliler ve davulla kuşanmış bir ses ordusu ile dinleyenlerin karşısına çıktı. MoM, son albümleri 'Idiology'de olduğu gibi, tamamlanmıştan çok gelişmesinı sürdüren bir müziİde belleklerde iz bırakmayı amaçlıyor. (0 212 233 22 38) SELCEN AKSEL Bir sanatçının kendini değerlendirmesi bir- çok tehlike içerir, bir başkasının da... Birbiriy- le başat giden bu iki olgu başlı başına değer- lendirilebilecekken, sanatçı için aslolan üret- mektir ve kendi sanatı an bir alan olmalıdır. Georg Baselitz. Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sa- nat Galerisi'nde, 1958 - 2001 yıllan arasında gerçekJeştirdiği yapıtlanndan bir seçki sundu- ğu retrospektif sergisiyle, izleyenlere, kendi yolculuğundan ipuçlan sunuyor... - Çağdaş sanatçılar arasında dönemleri üzerinde en çok durulanlardan bir tanesi sizsiniz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? GEORG BASELİTZ - Hiç önemsemiyo- rum; tepkiler, yorumlar, eserimi yaptıktan, baş- ka bir yere ilerledikten sonra oluşuyor. Atölye- me resim ahnaya gelenler, yapıtlanmdan biri- ni gördüklerinde tepki verebiliyorlar; çünkü, düşündükleri Baselitz "i görmek istiyorlar. Bu, onlann beni başkalaştırmak istemeleriyle aynı anlama geliyor. Düşündükleri Baselitz'i gör- meleri mümkün değil, ben çok değiştim, eski- ye dönemem. Hep yapılmamış olanın peşinde... - Bir akıma dahil edilmek hakkında ne düşünüyorsunuz?.. BASELİTZ - Bana 'ekspresyonist', 'genç asilerin babası' dendi. Bunlardan hiçbiri de- ğildim, olmak da istemem. Her sanatçı gibi, hep istediğim, yapılmamış olanı yapmak, gö- rülmemiş olanı göstermek oldu. - Yani bir sürece konmuş bir isim sizin için önemli değil... BASELİTZ - Fark etmez... Öyle ki, bir ret- rospektif sergimde. artık doğrudan ilişki içinde olmadığım yapıtlanm beni şaşırtabiliyor bile. - Sergi açmak size ne ifade ediyor? BASELİTZ - Bir ressamın belgelere üıtiya- cı var. Resimlerim ya da gelişigüzel çizgilerim, günlük tutmak gibi... Güzel olan. yapıtlann gerçeklik kazanıyor olması. Kötü bir resim ise rahatsız edici bir gerçeğe dönüşüyor. Yüzey- sel olmadan odaklanmak, doğrusunu sonuna kadar gerçekleştirmeye çabalamak gerekli. - Eğitim döneminizde yaşadıklarınız... BASELİTZ - Okuldan asiliğim nedeniyle arıldım. Batı'ya göçtüm. Orada da tavnm aynı oldu, fakat okuldan atılmadım. tstediğimi ya- pabileceğim söylendi. Resmimin ortasına bir burun çizdim, anında tepki aldım, 'anatomist' diye... Artık bir nesne, bir cisim kullanılarak re- sim yapılamayacağı söylendi, tartıştık, ama okuldan atılmadım. - Nesne üzerine resim yapüamaz dendiği zaman, savunmanız neydi? BASELİTZ - Doğru bulduğum şekilde re- sim yapmayı sürdürmekti tepkim. Sanatta bir 1 anatın 'gelişim süreci'yle daraltılamayacağına inanan ressam Baselitz, "Bir yapıt, üretilmesiyle varlık kazanır, bir ilktir o. Her sanatçıyla yeniden başlar. Benim başladığım dönemde soyut resim için 'Resim budur, ötesi yok' denildi. Ardından 'pop art', 'fotorealizm' geldi... Yeni resimlerdi ortaya çıkan. Harikulade olan şey bu zaten" diyor. gelişme süreci olduğunu Vurguluyordu hocam. Benim savunduğum şuydu: "Sanat bir gelişim süreci çerçevesinde ele alınamaz, her res- sanıla yeni bir süreç başlar." Genç bir sanat- çı olarak, şiddetli bir tepkiyle karşılaşırsanız bi- lin ki doğru olanı yapıyorsunuz. Kimileri bü- tün bunlann provokasyon olduğunu düşünebi- lir, onlann görüşüdür. Geçmişe duygusal yaklaşıyor - Peki bu tarz bir yakJaşım karşısındaki tavnnız ne oluyor? BASELİTZ - Sergilenen eserimi, sanatımı savunmak zorunda değilim. Ama şu bir gerçek ki yapıtlanm, uyum ve huşu duygusuna aykın şeyler sunuyor. - Resminizde yapmak istediğinizi yapa bil- diniz m? BASELİTZ - Başlangıçta, teknik açıdan ta- mamen yetersiz resimler yaptım. eserlerimi so- nuçlandırmakta sorunlar yaşıyordum. Ama resmimin nasıl olması gerektiğini biliyordum. Bir saat, bir gün, bir hafta, bir ay... Artık bir sa- at içinde sonuca vanyorum. Kötü bir resim olursa da çöpe atıyorum. Geçmişe bakmak ise ancak belli bir yaştan sonra mümkün oluyor. Bir tür orta yaş bunalımı... Duygusallık içinde bakıyorum geçmişime... - Resme hiç ara vermediniz. Yani yapıla- cak bir resim, sorulacak bir soru hep oldu... BASELİTZ - Uzun sürmese de devam etme- nin zor olduğu dönemler yaşadım... Resim hep vardı. Başkalannın yapıtlanmı satın almak is- teyebileceğini düşünerek hareket etmedim. Be- nimle aynı dönemde başlayan birçok sanatçı bu piyasada yoklar. Bu dunım, adaletli nedenlere de dayanmayabilir. Bazı sanatçılar da her tür resmin zaten yapılmış olduğunu savunuyor. Baş aşağı duran resim de vardır, arkasında delik olan da. Fakat sanat, 'gelişim süreci'yle daral- tılamaz. Bir yapıt, üretilmesiyle varlık kazanır, bir ilktir o. Her sanatçıyla yeniden başlar. Be- nim başladığım dönemde soyut resim için 'Re- sim budur, ötesi yok' denildi. Ardından 'pop art', 'foto realizm' geldi... Yeni resimlerdi or- taya çıkan. Harikulade olan şey bu zaten. (Sergi 26 Ekim 'e dek Yapı Kredi Kâzım Taş- kent Sanat Galerisi 'nde görülebilir.) Kiss Me Kate' htanbul'da • Kültür Servisi - Dünyada ilk kez 30 Aralık 1948 akşamı Nevv York Century Theater'da izleyici ile buluşan 'Kiss Me Kate' müzikali, Istanbul Devlet Opera ve Balesi tarafindan 2002-2003 sezonunda tstanbullu sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Galası yann saat 20.00'de yapılacak olan müzikalın temsil tanhlen ve saatleri ise 5 Kasun saat 20.00; 9 Kasım 15.30; 14-27 Kasım 20.00. Müziğini Cola Porter'ın, metnini ise Sam- Bella Spewack'ın oluşturduğu 'Kiss Me Kate'. Türkiye'de ilk kez 1963 yılında Ankara'da sahnelenmiş ve Istanbul Şan Sineması'na turneyle gelmişti. Yaklaşık 40 yıl önce müzikalde yorumcu olarak yer alan Altan Günbay, bu kez yapıtın rejisörlüğünü üstleniyor. Orkestrasını Serdar Yalçm'ın yönettiği müzikalin, koreografisini Joel Schnee, koro şefliğini Gökçen Koray, dekor tasanmını Erkut Uzelli ve kostüm tasanmını Şandan Zıpçı yapıyor. (0 212 251 56 00) Tıyatro Istanbul sezonu açıyor • Kültür Servisi - Tıyatro Istanbul yeni sezonu Istanbul, Ankara ve Izmir'de geçen yıl kapalı gişe oynayan oyunu 'Çılgın Haftasonu" ile 31 Ekim'de açıyor. Marc Camoletti'nin yazdığı, Gencay Gürün'ün yönettiği oyunda Metin Serezli, Can Gürzap, Nilgün Belgün, Şehnaz Çakıralp, Metin Arslan ve Ebru Tekgündüz rol alıyor. Eşlerin birbirlerini aldatmasuıı konu alan oyun Londra'da on yıl süreyle sahnelenmişti. 'Çılgın Haftasonu' 31 Ekim'den başlayarak 14 Kasım'a dek perşembe, cuma, cumartesi ve pazar günleri Profilo Alışveriş Merkezi'nde ızlenebilir. (0 212 216 40 70) Eskişehir'de blues rüzgân • ESKİŞEHİR (AA) - Blues sanatçılan, '13. Efes Pilsen Blues Festivali' kapsamında, yann Eskişehir'de müzikseverlerle bir araya gelecek. Efes Pilsen tarafindan organize edilen festivalin 5. durağı Eskişehir'de, blues sanatçılan Lil'Ed & Blues Imperials, C.J. Chenier ve Louisiana Red, Hayal Kahvesi'nde hayranlannın karşısına çıkacak. Festival daha sonra Konya, Adana, Kıbns, Antalya ve Izmir'e dek uğrayacak. Le Monde Diplomatique çıktı • Kültür Servisi - Le Monde Diplomatique'in ekim - kasun sayısı çıktı. Dergi formatında çıkan bu sayıda Ignacio Ramonet'nin 'Hangi Çağda Yaşıyoruz", Faleh A. Jabar'ın 'Irak Rejiminin Hayatı Idame Sırlan' başlıklı yazılan yer alıyor. Dosya başlıklı içerikte Clara Auge'un 'Buenos Aires'te Parçalanmış Düşler ve Jorge Beirstein'ın 'Kıtlık Ekonomisinin Nedeni' yazılannm yani sıra Etkinlik bölümünde ise Jean Zeigler'in 'Dünya Bankası'nda Aile Fotoğrafi', Norman Birnbaum'un 'Amerikan Milliyetçiliğinin Kökenleri', Roland - Pierre Pean'in 'Gelişmenin Yıktığı Kentler', Christian Caujolle'un 'Basm ve Fotoğraf; Karmaşık Bir Hikâye' de bulunuyor. Içerdekiler' Çorum'da • ÇORUM (AA) - Melih Cevdet Anday'm yazdığı 'Içerdekiler' adlı tiyatro oyunu, 28 ve 29 Ekim günleri saat 20.00'de Adana Devlet Tiyatrosu tarafindan Çorum Devlet Tiyatrosu Salonu'nda sahnelenecek. Mustafa Kurt'un yönettiği oyunda, Adana Devlet Tiyatrosu sanatçılanndan Cüneyt Mete, Tevfik Tarhal ve Demet lyigün rol alıyor. Dekor tasanmını Sertel Çetiner'in, kostüm tasanmını Malike Başkan'ın ve ışık tasanmını ise Özer Kuşkaya'nm üstlendiği oyunda, tutuklama karan olmadan 345 gün boyunca siyasi şube başkomiseri tarafindan sorgulanan ve suçlanan bir öğretmenin direnci anlatılıyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear