29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-1BEKİM2002CUMA CUMHURİYET SAYFA DIZI İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK DU3-S2 TABİATLI İSTAN3UL EÎEIOÎ5Î MACSRALAHI ^ 9 KISIK TEKKİLİ 3İH3EN TKP'nin Avrupa'daki örgütlenmesinin kilit ismi, yoldaşlarından hak ettiği ilgiyi göremedi Zeki Baştımar'ındramıSon kuşak TKP 'liler arasmda Zeki Baştımar 'ın geçmişi pek bilinmez. Halbuki Türkiye Komünist Partisi'nin tarihinde önemli biryeri olmuş, partinin yaşamıyla kendi yaşamını birleştirmiş, 1960'tan sonra yurtdışında TKP'ninyeniden örgütlenmesinde başı ilk çeken o olmuştu. Zeki Baştımar 'ın hastalığı ve ölümü, Federal Almanya 'dakiparti üyelerinden gizlendi. Yüzlerce sempatizanın, parti üyesinin yaşadığı Almanya ve Batı Berlin de, Zeki Baştımar sadece ailesi, yakın çevresi ve Bizim Radyo da çalışanlar da dahil olmak üzere 13-14 kişilik bir grup tarafından defnedildi. TKP'nin Avrupa ~': yıllan Zeki Baştımar'la, anımsadığım ka- danyla 1969'da ATTF başkanı olu- şumdan birkaç ay sonra tanışmışuk Gö- rüşmek içın Londra'da oturan Selma Ashworth'la bana haber salmıştı. Bir Ingiliz vatandaşıyla evli olan Ash- vvorth, TKP'nin Avrupa'da örgütlenme- sinde, Türkiye ile ihşkilennde ilk kat- kısı olanlardan bınydi. 1970'li yıllann başında kanımca. TKP'nin Federal Almanya'da hiç üye- si yoktu, Ashworth'un girişimle- rinden, ilk bana gelişinden bunu çıkanyorum. ATTF'nin kurucu- lan arasında yer alan, "Kardaş" adında bırkaç kişiden oluşan bir derneğı olan, aynı adla aylık kü- çük birbülten çıkaran Selma Ash- worth, ATTF'nın tüm toplantila- nna katılırdı. Ayda bir DDR'ye (Alman Demokratik Cumhuri- yeti) ve Batı Berlin'e gider Zeki Baştımar'la görüşür. Türkiye"den kendisine gelen kitap, gazete, dergi ve haberleri verirdi. Gös- terişi seven bir kişiliğe sahipti. Bir süre sonra, Londra'daki Türkiye Büyükelçiliği 'yle ve diplomatik çevrelerle sıkı ilişki içinde olu- şu dikkati çekerek, haber sızdı- rabileceği kaygısıyla Zeki Baş- tımar onunla ilişkiyi kesince, ay- nı dönemde ATTF'den de aynl- mak zorunda kalmıştı. Zeki Baştımar'la ilk görüştü- ğümüzde oldukça dikkatimi çe- ken. kibar, efendi tavn ve düzgün Türkçesiydi. Karşısındaki insa- nı hıç yormayan bir yaklaşım; vardı. Almanya "daki politik ge- lişrneleri soruyor, bu ülkede ça- hşan Türkiyeli işçilerin sıkıntıla- nnı benden dinlemek istiyordu. Burunla ilgili söylediklerimi il- giyle, sözlerimın arasına hıç gir- mecen dinliyordu. TİP'i merak edi}ordu. TİP'ten geldiğımi bildiği ıçın yeni haberleri ve izlenimlerimı anlstırken TKP Türkiye'ye giderse TÎFle karşı karşıya mı olacak, yoksa ıç ice mi, diye sorduğumda, "TKP, Tûrkrye'de legal koşullarda çalışma obnağı bulursa eibette TÎP'in içinde ohır" diyordu. TİP'e karşı hıçbir ön- yarası yoktu. tam tersi onu Türkiye ko- mütist hareketinin bir parçası, Türki- ye'rin o koşullannda çalışan bir par- üsi olarak görüyordu. Partiye tek tek flye alınıvordu TCP, A\xupa'da örgütlenmesinin ilk başnda oluşu nedeniyle üye aıdatı da alınnıyordu. Partiye üye olacak dü- zeyie gelişmiş olanlar, Zeki Baştımar taraindan tek tek partiye alınıyor, alı- nanar alındıklan yörelerde tek başına kaborlardı. Baştımar bu konuda, aşı- ndaıecek ölçüde temkinli hareket edı- \oraı. Üye olanlara tüzük ve program da verilmiyordu, yoktu. Üye olmak is- teyenler, ellerine geçen TKP yayınla- nnı okuyarak. Bızim Radyo'yu dınle- yerek, şanslan varsa partiyi bulabili- yorlarsa gırebiliyorlardı. Komünizmin, TKP'nin ve partili olmanın ne demek olduğunu, Zeki Baştımar'ı görebildik- leri kadar öğreniyorlardı. Böyle bir ge- çiş süreci yaşanıyordu. 1973 'ün sonu- na doğru üye sayısının artışıyla yöre- lerdekı deneyli üyelerin üye olmasına. üye sayısına göre, ikışerüçer kişilik ça- lışma birimleri kurulmasına doğru bir yöneliş başladı. Ancak parti Türki- ye'de 12 Mart 1971 'deki askeri darbe- siyle gelışen olaylann çok gerisinde kalıyor, Türkiye'nin gündemine gire- miyordu. Baştımar'ın yalnızlığı Son kuşak TKP'liler arasında Ze- ki Baştımar'ın geçmişi pek bilinmez. sindekiler de, Stalin türü böyle bir baskı yöntemini paylaşhlar. Partide ko- numlannı korumak, sosyalist sistemin nimetlerinden yararlanmak içın böy- le ikiyüzlü davrandıkları kanısında- yım. Federal Almanya'daki parti üyele- rinden hastalığı ve ölümü gizlendi. Yüzlerce sempatizanın, parti üyesi- nin yaşadığı Almanya ve Batı Ber- lin'de, Zeki Baştımar sadece ailesi, ya- kın çevresi ve Bizim Radyo'da çalı- şanlar da dahil olmak üzere 13-14 ki- şilik bir grup tarafından defnedildi. Bir süre sonra, Atılım ve dunya komünist ve işçi partilerinin teon ve enformas- yon dergisi olan, 37 dılde yayımlanan Yeni Çağ'daki kısa ölüm haberinin çıkmasıyla parti üyelerinin haberi ol- du. Kasım 1974 tarihli Yeni Çağ'da, merkez komitesi adına yayımlanan "BfldJrT başlıklı açıklama aynen şöy- le: "Partiınizbirsavaşerinidahakay- tebi'ni bitirdi. Geçmiş gün tarihini tam haurlayamıyonım. nıuallinı nıek- tebinden eşyalannı getirmek için biz- den bavul istedi. Aldı gitti. Daha da grt- medi. Bir süre sonra Rusyaya gittiği söylentileri yayıldı. 1929 ya da 1930'da tekrar geldi, evimizi buldu, se\indik" diyor. Zeki Baştımar, 1936'da Ankara'da Başbakanlık Murakabe Heyetı Kü- tüphanesi'ne memur olarak atanıyor. Burada çalıştığı sırada çevıriler de yapıyor. Dündar Baştımar, Zeki Baş- tımar'la Nâznn Hikmet arasındaki bir dayanışmayı söyle anlatıyor: "Zeki, Hasan Âli Yücel'in klasikîerini çevir- meye başlıyor. Bu arada Harp ve SuDı'un Rusçadan çevirisi için de tek- lif edütvor. O sırada Nâznn hapiste. Ze- ki'nin teklifi şu oluyor: "Nâzım Hik- met'in maddı durumu iyi değil. Onun- la birlikte yapmamı kabul ederseniz yapanm' diyor. Nâzun'ın adı yazıl- Halbuki TKP tarihinde önemli bir ye- ri olmuş, partinin yaşamıyla kendi yaşamını birleştirmiş, 196Ö'tan son- ra yurtdışında TKP'nin yeniden ör- gütlenmesinde başı ilk çeken o ol- muş. Bu nedenle, artık bu dünyadan göçmüş olan Zeki Baştımar'ın bilin- diği kadanyla bilinmesi, TKP tarihi- ni değerlendirmek, doğru ve yanlış- lardan ders çıkarmak isteyenlere bir katkı olur. Yaşammda, muhaliflerini ortadan kaldırmakla suçlanan, TKP'yi ele ge- çirdikten sonra. parti ile kendi kişili- ğini özdeşleştirerek, kendisini her eleştirene bir kulp takan İsmail Bi- len, Zeki Baştımar genel sekreterlik- ten, hem baskı ve hem de sağlığının elvermeyişi sonucu aynldıktan son- ra, onu unutturmak için elinden ge- leni yaptı. Zeki Baştımar, tecrit edil- di, silik bir parti üyesiymiş gibi unu- tuldu. Hasta yatağında yalnız bırak- lıdı, ziyaretçisi olmadı. Bilen, Zeki Baştımar'a ölüm döşeğinde bile acı çektirdi. Sadece kendisi değil, çevre- tı nedeniyle astınhgı halde yine sevi- yorum. Girmeseydi poHtikaya da asü- masaydı. dedim." Zeki Baştımar'la ilişkisini soruyo- rum, "Zeki beni hiç yanına yanaşnr- madı. Bana zarar gelmesini istenû- yordu. Yani, "Bunun komünistlikle ilişkisi yok' demek istiyordu" diyor. O yıllarda maddi durumlannı da şöy- le anlatıyor: "Anam köydeki tariala- nnısatn,Zeki'yeyedirdi. "Rusya'dan para alıyor' derlerdi. Hiç almadı. Tür- Idye'de çok parasızlık çektiL" diyor. Menderes'in idam edildiği gece Türklye'den ayrılıyor îki yıl sürgünü vardı. Sabahattin AK gibi öldürüleceğinden korkuyor- du. 27 Mayıs ihtilali olmuştu. Hürri- yetten çok söz ediliyordu. Zeki Baş- tımar, •Yassıada'ya küfredersen hür- riyetvar!..' diyordu. Bir gün bana Saf- fet Amanet adında bırinden söz etti. Bunun Rumelikava- ğı'nda oturduğunu söyleyerek k Git gör, beni yurtdışına yoDa- yabilir mi?' dedi. Gittim, bu- lup söyledim. 'Birivar, birgö- rüşeyim'dedi. Saffetona, Sür- meneli Rüstem Topçuoğhı (Za- loğlu Rüstem) adında bınni buldu. Ben, Zeki Baştımar'ı aldım buluşacaklan yere, Bü- yükdere Parkı'na götürdüm. Hava kararmak üzereydi. Bir torbası vardı. Son derece he- yecanlıydı!.. Onu Rüstem'e teslim ettim. Yanında parası yoktu. Sadece bir akrabası 8000 lira \ ermişti. Onunla gi- decektim. Beni okutmak isti- yordu. Olmadı, sonra aldıraca- ğını söyledi. Bende silahyok, bir bıçak var vereyim mi, de- dün? 'Adanı beni öldürecekse bana venne. Silahla, bıçakla işim yok' dedi. Sanldık aynl- dık!.. Son görüşüm bu oldu. Menderes'in idam edildiği gece Istanbul'dan aynldı. Bir hafta sonra Rüstem "i gördüm. 'Menderes idam edildiği için Avrupa'da çahşan Türk işçileri politik gelişmelere paralel olarak sorunlan yaşıyordu. Pasaport hertarafçevriKydLIldgünlğ- harçlannui 69 Mark'a yükseltilmesi de işçilerin o dönem önemli sorunlanndan biri olmuştu. 5 el |. A ° a " a . k oydaı kaldık. Zeki Baştımar"ın mezan Leipzig'de Güne> Mezarnğı'ıun protokol bölümünde yer alıvor. (yanda) Uzünue rakı ıçük dedi. Rüs- tem onu Varna ya kadar götü- mamak koşuluyla kabul edilryor." Enver Kıroğlu seksen üç yaşında. Zeki Baştımar'ın m ey kardeşi. ana- dan bir babadan aynlar. Zeki Baştı- mar'a benzeyen yanlan var. onun gi- bi boyu uzun, kurnral. lstanbul'da gö- rüşüyoruz. Eski kuşak: gelenekleri- mize göre beni ağırlamak ıstiyor. Yıl- larca göremediğı kardeşini, gören bı- riyle karşılaşması nedeniyle heyecan- lı. Yakasmda Atatürk rozeti takılı. "Hâlâ Atatürkçirvüm. Onun za- manında yetiştik. Onunla biraz da amlanmız oldu. Sanyer'de Canh Ba- hk lokantasında arkadaşlarla yemek yerken nhüma Atatürk5-6 kişhle gel- di. Bir nıasa istedi. Orurup içmeye başladılar. Biz de içiyorduk. Bizi gör- memesi için aradaki perde>i çektik. Ama biz onu görüyorduk" diyor. En- \er Kıroğlu, Atatürk'e olan sevgısı- ni anlatırken sözü politıkaya ve Ha- fiz Mehmet'in idam edilişine getire- rek konuşmasını şöyle sürdürüyor: "Atatürk'ün yaptığı inkılap kendini ^ ^ ^ ^ ^ _ — ^ ^ ^ ^ se\dimw.Biflnıdayımızıİ7JiHrsuikas- SÜRECEK ö HAY1RMU ANLAŞMAUM 1 betti. Burjuvazinin terör, sert baskı- lan aranda çetin bir savaş yolu geçen Türkhe Komünist Partisi'nin eski Bi- rinci Sekreteri Vakup Demir voldaş, ağır ve uzun bir hastahktan sonra, 70 vaşmda gözlerini düm^ıya \ıundu. He- pinıize başsağhğı dileriz. Acımızı pay- îaşan kardeş partilere derin saygılan- mızı sunanz. 18 Kasını 1974." Böyle bir ölüm haberini kardeş partılerden çekindikleri için yayımladıklanndan kuşku duymuyorum. Sürmene Nüfus Müdürlüğü'nden alınan kayda göre, Zeki Baştımar. 1905'te Trabzon'un Sürmene ilçesi- ne bağlı Baştımar köyünde doğuyor. Soyadını buradan alıyor. Nüfus kay- dında hâlâ sağ ve bekâr olarak görü- nen Zeki Baştımar yedi yaşında iken, babası Mehmet Baştımar Kurtuluş Savaşı'nda ölünce (28) yetim kalı- yor. Zeki Baştımar'ın babasının am- cası çocuğu olan ve lstanbul'da yer- leşik Dündar Baştımar. u Babası ölün- ce bizim aile içinde kaldı, bizle biivü- dû. 1926'da TVabzon Muallim Mek- rüyor. Ancak yanmda götürdüğü kü- çük sandalla Zeki Baştımar'ı kıyıya yolluyor, kendisi kürek çekerek git- miş. Ondan sonra hiç haber alamadım. Dündar Baştımar, Zeki Baştımar'ın yurtdışına çıkışı üzerine izlenimleri- ni şöyle anlatıyor: "Zeki ağabeyin gidişi çok gariptir. Annem babanı Trabzon'a gidhordu. Onlanyolcu etmekiçinvapura gittik. O da gelmiştL Aşuı nıuhabbetli bir ha\ası \ardı. Şakalaşûk. birbirimize takıldık. Vapur kalkınca a\nldık. Ce- mal Reşıt E)TJboğlu onun çocukluk arkadaşrydı. Ortak yayuıe\1eri vardL Birkaç gün sonra oraya gittiğimde, yurtdışına çıktığun ondan öğrendim. Masa takvimi bir hafta öncesini gös- teriyordu. Tak\im rakanunın etrafi- m kırmızı kalemle çevirmiştL O, ay- nldığı günün bir işarerrvdi. Ondan sonra ne biz aradık, ne de o gizti bir haber yolladı. Basm ve çevreden duy- duklanmızla vetbıdik." DUZYAZI ORHAN BİRGİT Günaydın Efendim. Sabah gazetesindeki arkadaşlar, AKP'nin eko- nomik sorunlar karşısındaki ikirciklı tutumu yüzü- den nedense şoke olmuşlar. Onları şaşırtan, par- tinin Batı'ya gönderdiği ekonomi uzmanları aracı- lığı ile programın süreceğini söylerken seçim mi- tinglerinde IMF'ye kafa tutan konuşmalann hızla- narak sürmesiymış! Bu yüzden de, dünkü gazetelerinin birinci say- fasında "Hangisi Doğru Tayyip Bey" başlıklı çift sü- tun dışi bir klişe ile Salih Memecan'ın bir de ka- rikatürünü görüyorsunuz. Yıne aynı sayfada Yavuz Donat'ın Kınkkale mi- tınginden ızlenımlenni. Tayyip Erdoğan'ın güm- bür gümbür iktidara geldiğini gözlemliyor Yavuz. Afyon'da küçük bir kaza geçirdim. Esnaf hemşehrilen dolaşırken Sebze Hali'nde so- kaklara atılmış artıkların üstüne bastığım için düş- tüm ve zedelenen bacağımı göstermek amacıyla da dün sabah Ahmet Necdet Sezer Hastanesi'ne gittim. Gerekli tedavi bıtti, sonra sıra sohbete geldi. Kocatepe Ünıversitesı Tıp Fakültesi'nin genç ve yetenekli uzmanları, Ankara'daki sivil darbegirişi- minin, ülkenın her kentine dalga dalga yayıldığını söyleyerek erken seçim kararı verenlerin, o darbe hazıriıklarını yapanlardan başkası olmadığı düşün- cesindeydiler. Beyaz gömlekli hekimlerın, Ecevit'in rahatsız- lığının seyir defterini de okuyup, çözmekte güçlük çektikleri aşikârdı. Başbakan'a karşı, adeta bir "Görevimiz Tehiı- ke" filmı senaryosunun vızyona konulmak isten- dığini ileri sürenler de vardı. Sivil darbenın bir ucu, kuşkusuz sınıriarımızın çok ötelerindekı gızemlı karargâhlarda hazırlandı. Ama ülkemizdekı ucunda, kımi siyasetçilerin, iş çev- relerinin yanı sıra medyamızın da sorumluluğu yok mu? Şımdi aynı medyamızda, AKP ve Erdogan'a yö- nelik sorgulama yöntemleri birbirini izliyor. Tayyip Bey'in tek çelişkisi, sanki IMF konusunda dışarı- da başka, ıçerıde başka söylemler kullanmasıy- mış gibi, bunlardan hangısinın doğru olduğuna açıklık getırmesi istenıliyor. Hangı açıklıktan söz edıliyor ki? Tayyip Erdoğan'ın bir türlü gün ışığına çıkartıl- mayan servetınin mi hesabı isteniyor? Yoksa, hâ- lâ üç kız bir erkek evladın ABD'de hangi burs ile kım tarafından okutulduğu, okutuluyorsa o burs- lann hangi bankalareliyle havale edildiği konusun- da mı aydınlanabildik? Erdoğan ve partisinin laıklik konusunda çevre- sıne yaydığı kuşkuları dile getirdiği için Başba- kan'ınacımasızcahedeftahtasınagerildiğiniunut- tuk mu? Türk basını da ış çevreleri de AKP ve Erdoğan konusunda geç kalmış olduklannı artık kabul et- melidir. Cin, şişeden çıktı. Tam bir kabadayı yöntemi ile kürsülerde. gazetecileri azarlıyor, haşlıyor. Güçle- ri sadece kendilerıne her konuşmasında "sayın" diye seslenenlere yettığı için de AKP Genel Baş- kanı'nın karşısında 4 Kasım sabahı ceketlerinin önünü ilikleyip "Biremhniz mi var efendim" de- meye hazırlanıyor medyamız. Faks: 0212- 677 07 62 obirgitıa e-kolay.net CÜRCAN DACDAŞ'TAN TOPLUMSAL PANORAAAAMIZI CÖZLER ÖNÜNE SEREN BİR KİTAP: T0PLÜMSAl ÇÖIÖLME Ülkemizin tüm olumsuzJuklan yaşadığı bu dönemde, toplumumuzun sosyo-politik, ekonomik ve kültürel yapdannı dünü, bugünü ve geleceği üzerine yoğunlaşan bir yapıt... KITAPCINIZDAN ISTEYİNİZ Ümit Yayıncılık Ltd.Şti. Konur Sokak 27/1 06640 Kızılay - ANKARA Tel: (0312) 419 38 26-27 Faks: 417 56 68 E M R E K O N G A R Demokrasi ve Vampirler Hem insanlığın hem de Türkiye'nin 21. yüzyılda nereye gittiğini, politikacıların nasıl ve niçin vampirleştiğini Prof. Emre Kongar'ın kaleminden okuyacaksınız. R E M Z I K I T A B E V I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear