Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1 4 EKİM 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI ekonomj@cumhuriyet.com.tr 13
ŞtRKETLERDEN
SLAZENGER. Back to
School koleksiyonu ile
rnişterilerini kolej
yıllanna geri götûrmeyi
amaçlıyor.
KNORR, Tüık damak
zevkine uygun olarak 10
fsarklı çeşitte geliştirilen
Vitaminli Çorba'yı
giyasaya sundu. Şirket,
Ozel Ev Lezzeti çorba
çeşitlerini tüketicinin
beğenisine sunmaya
hazırlanıyor
WWAVJDEEFIXE.COM
çoğu web sitesi henüz
amacına ulaşmadan
kapanırken krizin
uğramadığı site oldu.
www.ideefixe.com, artan
iiye sayısı ve geniş ürün
yelpazesiyle cirosımu
yüzde 300 arttınrken
intemet kullanıcılanna
kredi kartıyla güvenli
alışveriş olanağı sunuyor.
AYGAZ, taşınabilir
sobalarda peşin piyatına
1 artı 5 taksit imkânı
sunduğu ve dolu tüp
hediye ettiği bir
kampanya düzenliyor.
ETİ, çocuklara yönelik
olarak 'Taze Sütlü
Petito'yu piyasaya
çıkardı. Yeni üriinün
ambalajlannı Tweety,
Slyvester, Bugs Bunny
ve Duffy Duck gibi çizgi
fîlm karakterleri
süslüyor. "" '
SANSUGEDA,
tarafindan üretilen Nestle
PureLife, 19 litrelik
damacananın ardından
0.33 litrelik yeni pet şişe
ile tüketicinin beğenisine
sunuldu.
TURKCELLEXTRA'
nuı her ay belirlenen
farklı bir üriinün sürpriz
hediyelerle satuı
alınabildiği 'ayın ürünü'
uygulamasında ekim ayı
ürünü Nokia 7650 oldu.
CARLSBERG'in
satışlan geçen yıla göre
yüzde 22 oranında arrış
kaydetti. Türk Tuborg ile
Türkiye pazanna giren
firmanınartışı2.18
milyar litre biraya
karşılık geliyor.
MCT (Management
Center Türkiye) 4-5
Kasım 2002 tarihinde
düzenleyeceği Pazarlama
Zirvesi 2002'de
pazarlama ve e-ticaret
profesörü Nirmalya
Kumar ile Adam
Morgan'ı ağırlıyor.
SELPAK
COLLECnON, peçete
desenlerini yeniledi. Dört
lyda bir yenilenen
peçeteler alh yeni deseni
de tüketicilere seçim
olanağı sunuyor.
VfYNET, Spor Kanalı'nı
yeniledi. Mynet.com
riyaretçileri sporla ilgili
ıradıklan pek çok bilgiyi
bulabilecekleri gibi,
Süper Lig maçlannda
ınlan golleri de anında
jğrenebilecekler.
ABD'nin kendi pamuk üreticisine verdiği desteğin Afrika'ya etkisi 'ölütncüV
Onlaryoksulluk ekiyorEkonomi Servisi- Amerikan hüküme-
tinin pamuk destekleme politikası, Af-
rikalı çiftçilerin gelirlerini tehdit ediyor.
Amerikah pamuk baronlan hükümetin
kaynak aktanmlan sayesinde ceplerini
doldururken "adil olmayan" bu yanşta
kaybeden taraf Afrikalı çiftçiler oluyor.
ABD'deki tanm destekleri, dünya pa-
muk piyasalanndaki derin krizin önce-
likli sebebi olarak gösteriliyor. Fazla
üretim ve ihracat indirimini destekleyen
bu sübvansiyonlar, dünya pamuk fiyat-
lannı aşağıya çekiyor. Buna karşılık
Amerikalı pamuk çiftçileri, aldıklan ge-
niş devlet desteği sayesinde fıyat düşüş-
lerinden etkilenmezken dünyanın en
yoksul ülkelerindeki kırsal kesim, reka-
bet gücünü kaybediyor.
• ABD bir yandan serbest ticareti ve gelişmekte
olan ülkelerde piyasalann açılmasını savunurken
uyguladığı sübvansiyon politikası ile "yoksul"
çiftçiyi "yanş dışı" bırakıyor.
Araştırmalar, Amerikan hükümetimn
"dönünı başuta" 230 dolarlık bir destek
sağladığı 25 bin pamuk çiftçisinin,
2001 -2002 döneminde yararlandığı top-
lam sübvansiyon miktannın 3.9 milyar
olduğunu ortaya koyuyor.
2 milyon kişinin geçimini pamuktan
sağladığı Afrika ülkesi Burkina Fa-
so'nın GSYH'sini aşan bu rakam, Ame-
rika'nın Afrika'daki 500 milyon insan
için ayırdığı yardım bütçesinin de tam
3 katına denk geliyor. 8 Afrika ülkesini
kapsayan bir rapora göre ise 1988-2001
yıllan arasında ABD'nin sübvansiyon-
lan yüzünden oluşan toplam kayıp 333
milyon dolar olarak hesaplanıyor.
Uluslararası Pamuk Istişare Komite-
si'nin "Dünya Tekstil Talebi ModelTne
dayanarak açıkladığı \ enler de, dünya
pamuk fiyatlanndaki düşüşlerden
ABD'yi sorumlu tutan göriişleri destek-
liyor. Veriler, ABD'nin pamuk sübvan-
siyonlannın geri çekilmesi durumunda,
pamuk fıyatlannın 11 ile 26 cent arasın-
da yükseleceğini gösteriyor.
Aynca ABD'nin tanm destekleme
politikasına karşı ciddi bir mücadele
başlatan Brezilya hükümetinin, eşitsiz-
liklerin giderilmesi ve maliyetin altında
satışın engellenmesi yönündeki talep-
lerinin stratej ik ürünü pamuk olan diğer
ülkeleri de harekete geçirmesi ve stra-
tejik ürünü pamuk olan pek çok ülkenin
bundan yarar sağlaması bekleniyor. Bu-
nun ötesinde, böylesi bir girişimin yok-
sullukla baş edebilmekte tanmın önemi-
nin altını çizmesi bekleniyor. Dünyapa-
muk fiyatlannda 1990'lann ortalann-
dan beri yüzde 50'lik bir düşüş yaşan-
dığı kaydedilirken piyasada, 1930'lar-
daki "Buhran DönemTne "nostaljik!"
bir gen dönüş yaşandığı belirtiliyor.
TÜRKİYE
Tekstile
sıh
koruma
ANKARA (AA) -
Türkiye, en önemli ih-
racat kalemi olan teks-
tilde, yerli üreticiyi ko-
rumak amacıyla,
AB'nin ortak koruma
önlemlerine paralel
olarak, ithalatta, 22 ül-
keye yönelik kota, 22
ülkeye yönelik de gö-
zetim önlemi uygulu-
yor.
Dış Ticaret Müste-
şarhğı'nm (DTM) ve-
rilerine göre AB'nin
Ortak Ticaret Politika-
sı'na uyum sağlamak
amacıyla Tekstil Göze-
tim ve Korunma Ön-
lemleri'ne ilişkin mev-
zuatını üstlenen Türki-
ye, bu mevzuata uygun
olarak, tekstil ürünleri
ithalaünda, yerli sana-
yiciyi korumak ama-
cıyla, halen 22 ülkeye
yönelik kota ve 20 ül-
keye yönelik gözetim
önlemi uyguluyor.
Türkiye, AB'den fark-
b olarak, Iran'dan teks-
til ithalaünda 1 katego-
ride, Çin'den tekstil it-
halaünda da 14 katego-
ride tek taraflı gözetim
önlemi uygulamaya
devam ediyor. Her yıl
için belirlenen kota
miktan dışında ithala-
ta izin verilmiyor.
Pamuk işçisi zorda
Bu sezon Çukurova ve Ege'ye pamuk toplamaya
gitmeyerek GAP Bölgesi'nde kalan tarım işçile-
ri, daha önce kilogram başına 83 bin lira olarak
açıklanan iicretlerin düşüriilmesinden endişe
ediyorlar. Bölgede yaklaşık 150 bin kişi, tarım iş-
çili'ğinden geçimini sağlıyor. ÇUKOBIRLİK'in
pamuk alım fhatını 620 bin lira olarak açıklama-
sı bekleniyor. Âncak bunun çok düşük olduğu ve
çiftçileri sıkıntıya sokacağı belirtiliyor. (AA)
Kayıpları üstlenen TMSF'nin görevzaran 15 katriîyon linaya ulastı
Baüklamı faturası yüksek
ANKARA (ANKA) - Yaşanan
bankacılık krizi süresince, sahip-
leri tarafindan içi boşaltılan ya
da yaşanan ekonomik krizler ne-
deniyle güç duruma düşen özel
bankalan bünyesine alan Tasar-
ruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun
(TMSF), bu işlevi nedeniyle olu-
şan görev zararlan Temmuz
2002 sonu itibanyla 14.7 katnl-
yon liraya ulaştı.
Son iki yıllüc dönemde başka
bankalara devredilen, birleştiri-
len ya da kapanan banka sayısı
24 oldu. Kapanan şube sayısı ise
1790'ıbuldu.
TMSF'nin Temmuz 2002 sonu
itibanyla bilanço ve gelir - gider
tablolan açıklandı. Bu yıl haziran
ayı sonunda 14.2 katriîyon lira
olan Fon'un görev zararlan, tem-
muz ayında da 410 trilyon lira ar-
tarak 14 katriîyon 664 trilyon lira-
ya yükseldi. TMSF'nin bu yolla
devraldığı takipteki alacak tutan
ise 4 katriîyon 176 trilyon lira dü-
zeyinde bulunuyor.
'IRAK SAVAŞI KARGAŞA YARATIR' UYARISI
OPEC: Petrole dikkat
DOHA/ABU DABİ (AA) - Petrol th-
raç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC), üye-
si îran ve Birleşik Arap Emirlikleri
(BAE) petrol bakanlan, ABD'nin
Irak'a saldın karan alması halinde, kü-
resel petrol piyasasnım bundan ohım-
suz etkilenerek kargaşa yaşanmasına
neden olacağını söyledi.
tran Petrol Bakanı Bijan Zanganeh
ABD saldınsının, fiyatlannm önünde
sonunda çökmesini tetikleyebileceği-
ni bildirdi. Petrol arzmda bir kısuıtı
olacağına inanmadığını belirten Zan-
ganeh, petrol fiyatlannın kısmi olarak
siyasi ortamdan etkilendiğini kaydet-
ti. Zanganeh, "Sakhn ardından fiyat-
lann olumsuzyöndeetkilendiği bir psi-
kotojik durum ilekarşı karşıya kalaca-
ğE"dedi.
BAE Petrol Bakam Ubeyd d Nasseri
ise savaş olasılığmın fıyatlann 5 dolar
artmasına neden olarak piyasada istik-
rarsızlığa yol açnğını belütti. El Nasse-
ri, ortamın daha da kötüleşmesi halin-
de petrolfiyatlannınyükselmesinin ola-
sıhk dahilinde bulunduğunu kaydetti.
ISTÎHDAM
Büyükler
acımasız
oldu
ANKARA (ANKA)
- Ekonomik kriz döne-
minde, istihdamını en
fazla daraltanlar, 500
ve üzerinde işçi çalıştı-
ran büyük kuruluşlar
oldu. Küçük ölçekli iş-
yerlerindeki istihdam
daralması ise nispeten
daha düşük oranlarda
kaldı.
Sosyal Sigortalar
Kurumu'nun (SSK)
verilerine göre sigorta-
h işçi sayısının 367 bin
244 kişi azaldığı geçen
yıl, bu düşüşün 68 bin
415'i, 500 ve üzerinde
işçi çalıştıran işyerle-
rindeki istihdamın da-
ralmasmdan kaynak-
landı. Işyerlerinin yüz-
de 89.7'sini oluşturan
ve toplam SSK'li istih-
dam içerisindekı pay-
lan yüzde 30.9 olan 1-
9 kişi arasında işçi ça-
lıştıran kuruluşlann is-
tihdamı ise yüzde 6.4
oranında azaldı. Söz
konusu grupta yer alan
işyerlerinin sayısı 2001
yılında 25 bin 266 aza-
larak 648 bin 647'ye
gerilerken buralarda
SSK'li olarak çalışan-
lann sayısı ise yüzde
6.4 oranında azalarak
1 milyon 510 bin
967'ye geriledi.
1500'Ü AŞKIN ÜST DÜZEY KATILIMCI
Perakende günleri başhyor
tsdmbol Haber Servfei - Dünya ve
Türkiye perakendesinın lideri konu-
mundaki konuşmacılann ve bin 500'ü
aşkın üst düzey kanlımcının yer alaca-
ğı 2. Uluslararası Istanbul Perakende
Günleri bugün Lütfü Kırdar salonlann-
da başhyor. Bu çerçevede yer alacak Pe-
rakende Konferansı ana ve paralel otu-
rumlardan oluşuyor. METRO AG'nin
ana sponsorluğunu üstlendiği zirvede,
tüm dünyada yankı uyandıran ve 15
farklı dile çevrilen Why We Buy kitabı-
nın yazan Paco Undernill de yer alacak.
Etkinliklerin bir başka ünlü konuğu
Amerika'nnı Renk Otoritesi olan, Pan-
tone Color Institute Başkanı Leatrice
Ejseman.
METRO AG Vekili Kari - Josef Ba-
um, konferansın açış konuşmasında
dünyadaki değişim dinamiklerini sergi-
leyecek ve Avrupa Birliği'ne girmeye
hazırianan Türkiye'ye önerilerini suna-
cak. Zirve, Yılnı Müşteri Hizmeti Uy-
gulaması, Yılın Motivasyon Uygulama-
sı ve En Başanlı Profesyonel Yönetici
ödülleri töreniyle son bulacak.
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLU LONDRA
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Semiren Faşizm
Seçimlere gidilirken ülke siyaseti ilginç gelişme-
ler gösteriyor. Kamuoyu araştırmalarına göre, mer-
kez sağ değil; merkez sağ çöküntü yaşarken aşın
sağ, AKP ve Genç Parti ikilisiyle, yükselişe geçmiş
bulunuyor.
• • •
Aşın sağın bu son yükselmesinin siyasal ve eko-
nomik nedenleri vardır. Siyasal nedenlerin başında,
siyasetin kirlenmesi geliyor. Rantçı sermaye ve bir
kısım medyayı da yanına alan kirlenmenin gölgesi,
esas olarak merkez sağ siyasetçilerin üzerine düş-
tü. Yıllardır, adı rüşvet ve yolsuzluklara karışan baş-
bakanlann ve bakanların yargılanmaları, Meclis'te
yapılan oylamalaıiaengellendi. Bu aklamalara, ken-
dilerı bu işlere kanşmayanlar da siyasal nedenler-
lekatıldı.Bununladakalınmadı.sanıkdurumunda-
ki kişilerin, milletvekili seçtirilerek adaletten kaçınl-
maları sağlandı. Merkez-sağ siyaset. kendisini te-
mizleyemeyecek kadar kirfendi; kirletiidi.
Aşın sağın yükselmesinin temelinde, yine, yıllar-
dır uygulanan ekonomi polrtikalannın yaratbğı so-
nuçlar yatıyor. Aşırı sağın asıl besinı, ağırlaşan
ekonomik koşullann yarattığı işsizlik ve yoksullaş-
madır. İşsizlik ve yoksullaşma, uygun deyimiyle,
kitleselleşti. Milyonlarca insan işsizdir. Işsiz insan
kendisini toplumsal yaşamdan uzak sayar; dışlan-
mışlık duygusu taşır. Akıl dışılık kural olur. Şarla-
tan siyasetçi bunu sömürür; bir umacı yaratır ve sal-
dınr. (şsizin, her türlü tepkisinin de aşın, duygusal
ya da akıl dışı olması doğaldır. Doğal olmayan, iş-
sizden olağan davranış beklemektir. Aynı durum
yoksulluk için de geçerlidir. Açlık sınınnın altında
bir gelir düzeyiyle yaşamak zorunda bırakılan hal-
kın toplam içindeki payının, en az yüzde 10'lara
ulaştığını bilimsel araştırmalar kanıtlıyor. Bu oranın
çok daha yüksek olduğuna ilişkin görüşler de var.
Âncak yüzde 10 bile çok korkutucu sayılmalı; bu-
nun anlamı, 2000'li yıllann başında Türkiye'de 7
milyon insanın her gün aç yatıyor olmasıdır.
Aşın sağın yükselmesini besleyen bunlardır. Hiç
kuşkusuz bu nedenlere öbürtarihsel ve toplumsal
nedenler de eklenebilir. örneğin 12 Mart 1971 ve
özellıkle de 12 Eylül 1980 faşizmiyle sol düşün-
cenin ezilmesinin bu gelişmelerin altyapısını oluş-
turduğu çok açıktır. Aynca, 1991 Genei Seçimleri
sonrasında, merkez sağ ve soldaki iki büyük partı-
nın hükümet ortaklığı yapmaları ve merkezin bu
topluca başarısızlığı da, daha sonrakı yıllarda aşı-
rı uçlann güçlenmesine yol açmıştır denilebilir.
• • •
Medya yoluyla kamuoyunda sürekli olarak pom-
palama sonucu, özellikle AKP tek başına iktidar
düşüyle gıdiyor. Bu partinin liderinin yargı ile başı-
nın dertte olması bir sorundur. Bu nedenle olacak
AKP, milletvekilliği dokunulmazlığının korunma-
sından yanadır. Adı, olası başbakan adayları ara-
sında geçen liderierin biri, "Milletvekilliği dokunul-
mazlığına dokundurtmayız" anlamında sözler söy-
lüyor. Oysa dokunulması gereken, milletvekillerinin
ve bakanlann, rüşvet ve yolsuzluk savları karşısın-
da yargılanabilmelerinin sağlanmasıdır. O zaman
sorulması gerekir: Istanbul Beledıyesi bağlantılı ya
da diğer sanıkların kaçı milletvekili dokunulmaz-
lığı zırhına alınmak isteniyor?
Aşın sağın yükselmesine neden olan Türkiye'nin
ekonomik bunalımının kökeninde bankacılık ke-
siminin çökertilmesi yatıyor. Ekonominin yalnız-
ca batık bankalar nedeniyle, "doğrudan kaybı"
20 milyar dolann üzerindedir ve bu para halkın
yoksullaşması ve ülkenin borçlanması ile kar-
şılanmıştır. Batıkçılardan bu paranın onda biri bi-
le gen alınamamıştır. Son günlerde, çok önemli bir
olay yaşandı. AKP lideri, batık banka sahiplerinin
üçü ile, batıklardan birinin özel helikopteriyle ayak-
larına giderek ve köşklerde özel görüşmeler yaptı.
Bunda ne var, denilemez. Yüksek oy alacağı öne
sürulen AKP'nin genel başkanı, banka hortumcu-
lanyla neyin pazariığını yapmaktadır? Faşizm,
bir tanımıyla, sermayenin diktasıdır. Eğer Türki-
ye seçimlerden sonra, büyük sermayenin, piyasa
koşullarına yani oyunun kurallanna göre ya da ya-
salara uygun davranmasını sağlayamazsa, sonuç
kaçınılmaz olarak, çoğu Latin Amerika ülkeleri ben-
zeri bir yan faşizm olur. Sermaye+siyaset+med-
ya çıkar üçlüsüne dayalı bir baskı rejimi, kaçı-
nılmazlaşır; kalıcılaşır.
Türkiye, seçimlerden önce bunları tartışmalıdır.
Bir nokta daha var. Başbakan olamayacağı ke-
sinleşen AKP liderinin, "Avusturya 'nın Nazi sem-
patizanı olduğunu saklamayan ve bu yüzden
AB'nin talebiyle başbakan olması engellenen...
J. Heider" benzeri bir uygulamaya gidileceği,
kendi sözcüsü tarafindan açıklanmış bulunuyor
(Murat Yetkin, Radikal, 8 Ekim). Bu uygulama-
nın nasıl olacağı da seçimlerden önce açıklık
kazanmalıdır.
yakup@metu.edu.tr
erginy@tr.net
Arjantin, Türkiye, Brezilya gibi ulkeler, IMF
kavalcılannın peşine takılmış küreselleşme-
nin mezbahasına doğru giderken, kendi ulu-
sal çıkarlanna, uzun dönemli hedeflerine ön-
celik verenler, ülkesini kalkındırmak için ge-
leceğini planlama yolunu seçenler de var. Or-
negin, kavalcının peşinden gidenlerin eko-
nomileri uluslararası mali sermaye tarafindan
"hortumlanırken", vatandaşlan yoksullaşır-
ken üstelik dünya ekonomisiyle bütünleşme
düzeyleri gelişmez, hatta Arjantin'deki gibi
gerilerken, Çin, IMF modeline aldırmadan,
neredeysetam tersini uygulayarak dünyanın
4. büyük sanayi mallan üreticisi oldu. Çin'in
büyük coğrafyasının ve nüfusunun getırdiği
avantajları göz önüne alsak bile, serbest pi-
yasa ayetullahlannın dogmatizmini hatta şar-
latanlığını teşhir eden bir ömek olarak Çin
deneyinden öğrenilecek çok şey var!
10 trilyon dolarlık ekonomlye doğru
Far Eastem Economic Revievv'da yayım-
lanan bir araştırmaya göre "Çin, içpiyasası-
nın çapıyla gözleri kamaşan yabancı serma-
yeyi zengin etmek yerine, üretim savaşında
zafer kazanıyor". 1980'lerin başında Çin'e
mal satarak çabucak bir vurgun yapmayı
planlayan, Philips, General Electric, Motoro-
la, Samsung, Toshiba gibi çokuluslu şirket-
ler, süreç içinde, Çin'e teknolojı getirmek ve
ihracat için üretim yapmak zorunda kalmış-
lar. Çünkü çokuluslu şirketler (ÇUŞ) geldik-
lerinde Çin'de mal satmayı değil yatırımı ve
ihracatı kolaylaştıran birortamla karşılaşmış-
lar. Bu ortamın özelliklerine aşağıda kısaca
değineceğim. Böylece Çin ÇUŞ'lere yem ol-
mak yerine, onları kendi ekonomisinin inşa-
sına katkı yapmaya zorlamayı, bu yolla da 20
yıl içinde teknoloji ve kalite düzeyi dü-
şük mallardan yüksek teknoloji mal-
larının ihracatına geçmeyi, dünya pi-
yasasında çok önemli paylar elde et-
meyi becermiş.
1980-97 döneminde dünya ticaret hacmi
yılda ortalama yüzde 8.1 büyürken Çin'in ih-
racatı yılda ortalama yüzde 14.6 oranında
artmış. 1997-2000 döneminde dünya ticare-
tinin yıllık ortalama büyüme oranı yüzde
2.7'ye gerilerken Çin'in ihracatı yüzde 9.8 bü-
yüme hızını korumuş. Daha da önemlisi
Çin'in, ihracatının yüzde 20'sini teknoloji yo-
ğun mallar oluştururken, ihracatındaki artışın
yüzde 47'si bu tür mallardan kaynaklanmış
(Global Economic Forum, 25/09/02). Çin kü-
resel düzeyde, kimi teknolojik yoğunluğu
yüksek mallar piyasalarında kendine önemli
bir yer açmış: Çin'in payı bugün, dünya fo-
toğraf makineleri piyasasında yüzde 50, kli-
ma cihazlan piyasasında yüzde 30, televiz-
yon ve çamaşır makinesi piyasasında yüzde
25, buzdolabı piyasasında yüzde 20. Bir Çin
firması Guangdong Galanz Avrupa mikro-
dalgafınnı piyasasının yüzde 40'ını elegeçir-
miş. Çin dünyanın en önemli alüminyum, ba-
kır, demir-çelik üreticilerinden biri. Çin'in tüm
ihracatının yansınayakınını, Çin'e mal satmak
amacıyla yola çıkan ÇUŞ'ler yapıyor. Çin şir-
ketleri de giderek etkilerinı arttınyor ve güç-
leniyorlar. Bu sırada yabancı sermaye yatı-
nmları gelmeye devam ediyor. Yalnızca bu yıl
50 milyar dolar yabancı yatırım çeken Çin'e
geçen 20 yılda toplam 600 milyar dolardan
fazla yabancı sermaye girmiş (Far Eastem
Economic Revievv, 17/10/2002).
Ancak Çin'in ekonomik büyüme stratejı-
si, (IMF tuzağına düşmüş ülkelerden farklı
olarak böyle bir strateji geliştirebildiği için)
Çin Dersleri
yabancı sermaye girişı ve ihracata dayalı
büyüme ile sınırtı kalmamış. Nitekim, Mor-
gan Stanley baş ekonomisti Stephen Ro-
ach'un işaret ettiği gibi geçen beş yılda ya-
şanan iki global krizden etkilenmemeyi be-
ceren Çin (People Daily, 11/03/02), dünya
ekonomisinde yaklaşan yavaşlamayı da
önceden görebilmış ve Çin yönetimi 2001
başında ihracat hedeflerini düşürmüş, bu
gerilemeyi iç piyasayı teşvık ederek ve de-
rinleştirerek kapatma yoluna gitmiş. Bu
stratejinin bir ürünü olarak kamu işletmele-
rine sabit sermaye yatırımlannı bir önceki
yıla göre yüzde 21 arttırmış. Dünya ekono-
misi resesyona girerken Çin ekonomisi bu
yolla yüzde 8.1 büyüme hızını yakalayabil-
miş. Böylece bölgede yeni bir büyüme lo-
komotıfi işlevi üstlenmeye başlamış (Global
Economic Forum, 19/08/2002). Bu loko-
motrfin 10-20 yıl içinde 10 trilyon-
luk bir ekonomiye dönüşmesi bek-
leniyor.
Ulusal bağımsızlık gerekll $art
Çin'in ekonomik hikâyesinin artcasında, Çin
egemen sınrfının Arjantin, Brezilya Türkiye gi-
bi kimi ülkelerin aksine kendi ulusal kalkınma
stratejisini oluşturma kapasitesini korumuş ol-
ması yatıyor. Çin devletı de ülkesinin gelece-
ğini ulusal ve özel ekonomik, siyasi ve toplum-
sal koşullanna göre planlayabiliyor, dogmatik
ve nalıncı keseri gibi her zaman uluslararası
mali sermayeden, ABD dış politikasından ya-
na kesen IMF'ye göre d^il. Işte bu yuzden
büyük bir nüfusa dayanan devasa bir iç pa-
zar potansiyeli, zengin doğal kaynaklar, dün-
ya piyasasında rekabet gücünü arttıran ucuz
ışgücü, iç pazan destekleyen kamu ışletme-
leri, sermaye birikimiaçığınıkapatacakve tek-
nolojik yenilenmeye hizmet edebılecek ya-
bancı sermaye, hep biriikte uzun dönemli he-
deflere bağlı olarak ve bir plan çerçevesinde
kullanılabilmiş.
Joseph Stiglitz'in bu yıl yayımlanan 'Glo-
balization and its discontents' adlı kitabında
bu sürecin kısa bir hikâyesinı bulmak müm-
kün (s: 180-185). Ben de bu hikâyenin satır
başlarını kabaca aktarmaya çalışacağım:
Çin, IMF'nin aklına uyup birşok paketını aça-
rak ekonomisini çökerten Rusya'nın aksine re-
formlara tanmdan ve evrimsel bir biçimde baş-
ladı. Tarımda devlet mülkiyetini kaldırmadı (Ta-
nmda kapitalızm için toprağın bireysel mülkıye-
ti gerekmez!) ama "bireysel sorumluluk" yon-
temıyle, bireysel işletme hakkını devreye sok-
maya başladı. Bu yöntem kırda büyük popüler
destek buldu.
Çin, ekonomisini piyasaya açarken, IMF'ye
değil saygın ama bağımsız ekonomistlere da-
nıştı. Bu ekonomıstler özelleştirmeden önce,
rekabet gücünün arttınlmasında, piyasanın iş-
leyebilmesi için gereklı kurumsal yapının oluş-
turulmasına öncelik verdiler. Örneğin işletme-
lerde eski kota sıstemini, kotayı aşan malın sa-
tılmasına olanak sağlayıp piyasayla birleştir-
diler. Hızlı bir özelleştirmeyle gelir dağılımınıal-
tüst etmemeye, toplumsal dokuyu dağrtıma-
maya özen gösterdiler. Çin yönetimi bireysel
kapitalizmi teşvık etti, yabancı seımayeye ya-
tınm kolaylıklan sağladı ama kamu işletmele-
rini hemen tasfiye etmeye kalkmadı; bunlan bir
taraftan ekonomik politika araçları olarak kul-
lanmak üzere modernleştirmeye devam etti,
diğer taraftan, ekonomi buyudükçe bunların
giderek ağırlığının azalmasına, gerektiğinde
de gerçekten iyi fiyatlara satılmasına olanak
sağladı.
Bu sırada Çin, sermaye piyasalannın de-
netimini elinden kaçırmamaya özellikle dik-
kat etti, konvertibiliteye geçmedi. Böylece
devalüasyon silahını kendi istediği gibi kul-
lanma olanağını konjdu, dış ticaret fiyatla-
nnda istikrar sağladı, kısa dönemli sermaye
hareketlerinin basıncından kurtuldu. Çin yö-
netimi dış ticareti, yabancı sermaye yatırım-
lannı yakından izledi, yerli üreticinin yaban-
cı yatırımcının malını kopyalamasına göz
yumdu, yerli üreticiyi çeşitli doğrudan ve do-
laylı yollardan (siyasi, bürokratik araçlaria)
korudu.
İlginç olan şu ki, tüm bu "kısıtlayıcı", dev-
letin sürekli müdahalesine açık ortama rağ-
men, Çin dünyanın en çok yabancı sermaye
alan ülkesi oldu, küresel krizleri ve resesyon-
ları en az zararla atlattı ve zaman içinde dün-
ya ekonomisi içindeki yerini, etkisıni büyüttü.