29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 1 EKİM 2002 CUMA CUMHURİYET SAYFA SOYLEŞI * İNSANIN SERÜVENİ fe«..-« TURHAN SELÇUK D'MST IA3ÎATLI İSTAN'3'JL ET3NDÎ3İ AHDÜLCAS2AZ1 EAHİKCTAD3 KACSHAIAHI A P KISIM l MEMNliMıiZ AKUT Başkanı Nasuh Mahruki, yazılı ve görsel basında hakkında çıkan haberlere açıklık getirdi Bedelini ödemeyehazınmALİ NASUH MAHRUKİ Köklerim ve yetıştirilme tarzım. içi- mi hep vatan sevgisi ve vatana hizmet sorumluluğu ile doldurdu. Üniversi- teden mezun olduğum ve ilk yüksek irtifa hrmanışımı gerçekleştirdiğim 1992 yılından bu yana, Türk bayrağı- nı 7000 metrelık. 8000 metrelik zir- velerde ilk kez dalgalandınrken de, da- ha 28 yaşındayken "Yedi Zirveler" projesini tamamlayan dünyadaki 44. ve en genç dağcı olurken de, Kali- mantan'da Camel Trophy'de ülkemi temsil ederken de ve 1996 yılında kur- duğumuz AKUT demeğinde, dostla- nmla birlikte dağlann tepelerinde, depremlerde, sellerde can kurtarmak için korkusuzca genç bedenlerimizi tehlikelere atarken de hep aynı vatan ve insan sevgisi ile hareket ettim. Yaralayan haberler Son dönemde medyamızın baa un- surlan. şahsım ve AKUT hakkında bizi çok üzen ve yaralayan birtakvn haberlere imza attılar. Yolladığımız basın duyurulanna ve olaylan bütün açıklığı ve belgeleriyle birlikte anlat- ma çabalanmıza rağmen, bunlan gör- mezden gelip, AKUT'tan disiplin su- çuyla bir diğer deyişle onursuz bir şe- kilde uzaklaştınlan kişilerin yorum- lanna sayfa sayfa yer verdiler de bizi görmezden, duymazdan geldiler. AKUT, bugün beş bölgede örgütlen- mesini tamamlamış, yüzlerce üye ve gönüllüsüyle bu ülkeye hizmet eden, 15 Ocak 1999 tarihinden itibaren de Bakanlar Kunılu karanyla. u kamu yaranna çataşan demek" statüsünde olan bir dernektir. 6 yıldır var olan AKUT'tan bugüne dek sadece 15 ki- şi disiplin ve etik değerlerimize uyma- dığı için, disiplin kurulunun yaptığı in- celeme sonucunda, AKUT disiplin ve etik değerlerine göre suçlu bulunup, yönetim kurulunun oybirliği karany- la dernekten uzaklaştınlmıştır. Bizi en çok üzen olay da bu kişile- nn, medyatik haber yapma derdinde olan birtakım medya mensubu tara- findan kullanılması ve bir anlamda ısmarlama haber yaptınlmasıdır. Yazılı ve görsel medya, kamuoyu- nun bilgilendirümesi, hatta belki de bir leştirilmeye, suçlanmaya hatta gerekirse yaptıklaranın sonucunda bedel ödemeye de her zam'an hazınm ama bunun sınırlannın kişisellikten uzak, objektif, adil ve ahlaki değerler içinde yapılmasını arzu ediyorum. Bundan sonra yolumu bu çizgi belirleyecek... ölçüde eğitimi adına en önemli güç- lerden biridir. Toplum, tarafsız, adil ve cesur haber kaynaklan ile bilgilendi- rihnehdir. Tarafsızlık ve adalet Aksi halde, medyanın bir yerinde hasbelkader bir köşe tutmuş herkes, bu köşesini bir tehdıt ve baskı aracı olarak kullanmaya kalkarsa, tarafsız- lık ve adalet kavTamlan ortadan kal- kar ki, bu olgu uzun solukta önüne ge- çilemez bir yozlaşmaya ve sonuçta toplumun geri dönülmesi çok zor çö- küntülere uğramasına yol açar. Üzü- lerek söylüyorum ki, bence bizim medyamız bu duruma oldukça yakın. Daha birkaç ay öncesine İcadar, AKUT ekibini ve başkanı olarak şah- sımı kahraman diye niteleyenler, san- ki biz kişilik değiştirmişiz gibi bugün hiç çekinmeden medyatiklikle, dikta- törlükle, AKUT'tan rant sağlamakla suçlayabiliyorlar. Hem de hiçbir araş- tırma yapmadan, sadece o anda bu haber ses getirir diye veya daha da kötüsü; "Ben bu güce sahibim, istedi- ğimi yükseltir, istediğimi tepetaklak yere çalanm, benimle Idmse uğraşa- maz" zıhniyetıyle. Bugüne dek hakkımda o kadar çok gerçek dışı haber yapıldı ki, artık bun- lara karşı ne yapmam gerektiğini şa- şırmış durumdayım. Ermenı ve Mu- sevi vatandaşlanmızdan özür dileye- rek yazıyorum; 17 Ağustos depremi sonrasında birtakım çevreler. benim aslında Ermeni olduğum söylentisini yaydılar -sanki suçmuş gibi... Sabah gazetesinde, bir rrafik kazasına kur- ban verdığimiz iki dostumuzun cena- ze töreninde: benim Yahudi olduğum ama her nasılsa cenaze namazını ön saflarda kıldığım, üstüne üstlük de bu konuyla ilgili sorulara yanıt vermeden uzaklaşhğımı yazdılar. Oysa, ben dağ- cılık tarihine bile, 1995 yılında Eve- resfe tırmanan dünyadaki ilk Müslü- man dağcı olarak geçtim. Muhablrln özrü Bir başka olayda, büyük gazetele- rimizden birinin muhabiri, benimle ilgili yapnğı haberden sonra arayıp, ta- rafsız olarak kaleme aldığı haber içe- ride değiştiği için şaşkınlık içinde ben- den özür diledi. Sabah gazetesi yazan Hıncal Uluç, iki yıl önce beni yerden yere vuran üst üste 3 yorum yaph. Ben adalete ina- nınm, onu mahkemeye verdim ve iki yıl uğraştım, sonunda 23 Eylül'de 14.380.000.000 Türk Lirası manevi tazminat aldım, bu mahkemeyi açar- ken karar verdiğim gibi, bu parayı fay- dalı olacak bir yere bağışlayacağım. Ne tesadüftür ki, 26 Eylül'de Sabah gazetesi bana öyle bir yer ayırmış ki, gazetede o kadar yeri parayla satın alamazsınız. AKUT'tan disiplın suçuy- la uzaklaştınlan (19 ay ve 7 ay önce) ve istifa edenleri (5.5 yıl önce) bir ara- ya getirerek bize bu iddialann karşı ce- vabını bile sormaya gerek duymadan akıl almaz iddialar ortaya atmış. Ne aslında o kadar iyi dağcı olma- dığım, ne mal beyanı verip vermedi- ğim, ne AKUT'tan rant sağladıgım, ne diktatörlüğüm, ne AKUT'taki yöne- tim kadrosunun bana olan taparcası- na bağlıhğı, ne bencilliğim, ne ken- dimi beğenmişliğim, ne AKUT'un aslında NAKUT olduğu, ne AKUT'ta artık hiç eğitim yapılmadığı... 'Okurken utandım* Öyle ki, vallahi okurken gazete adı- na ben utandım. Bir başka gazeteci de bu olaylara o kadar inanmış ki köşe- sinde benim ayıp ettiğimi ilan etmiş. Daha pek çok örnek verebileceğim halde, (sevgili İskender'in kazası son- rası yaşanan o ucuz tiyatroya, veya Ağn Dağı'nda rota işaretleme çalış- mamızdan sonra yapılanlara gireme- dim bile) bir taraftan da medyayı, hak- kımda iyi haber yaparken, överken, ye- re göğe sığıdıramazken seven, "Oh ne güzei Türkmedyası bizi aslan, kapian, kahraman göstenfi" deyip de işler ter- se döndüğünde bütün suçu medyaya atıyormuş zannedilmesini de istemi- yorum. Burada habercinin sahip oldu- ğu yorum yapabilme özgürlüğü dı- şındaki haber verme sorumluluğunu dile getirmek istiyorum. Sevgimizi de, eleştirimizi de, tak- dirimizi de, kızgınlığımızı da her za- man tarafsız, adil ve topluma fayda- zarar ekseninde değerlendirerek etik değerlerin içinde kalacak şekilde di- le getirmehyiz. Eleştirilmeye, suçlan- maya hatta gerekirse yaptıklanmın sonucunda bedel ödemeye her zaman hazınm ama bunun sınırlannın kişi- sellikten uzak, objektif yapılmasını arzu ediyorum. Bundan sonra yolumu bu çizgi belirleyecek... www.nasiihmahniki.MWii DUZYAZI ORHAN BtRGİT İlerleme Raporuna Yorumlar... Avrupa Birliğinin.Türkiye ile görüşmeler için ba- zılarımızın beklediği tarihi saptamamasının tepki- leri tam görmezlerin fil ile ilgili tahminlere döndü. Hortumuna yapışan başka. kulağını tutan baş- ka, vücudunu elleyen ise daha başka şeyler söylü- yor. MHP'liler için ,fırsat bu fırsat. Partinin Grup Baş- kan Vekili Mehmet Şandır, "bizdememiş miydik"çi- lerin sözcülüğünü yaparak kesın konuşuyor ve "AB'nin bizi almayacağı ortada"diyor. Doğrusu Mesut Yılmaz'dan, AB Komisyonunun son kararı karşısında, bu kadar objektif bir değer- lendirme yapmasını beklemiyordum. Başbakan Yardımcısı ve ANAP Genel Başkanı, önceki gece CNN-Türk'te yaptığı söyleşıde, Türkiye'nin de AB Komisyonunda ileri sürüldüğü gibi bazı eksiklıkle- ri oldugunu, ama bu eksikliklerin öteki aday ülke- lerdekilerle karşılaştınldığında aralannda fazla bir ek- siklik görülmediğinin altını çızdi. Hükümetin AB'ye bakış açıları değişik bu iki par- tısinin yetkililerinden İlerleme Raporunun Türki- ye'ye yönelik tutumu karşısında öne çıkan yorum- lan, MHP'nin bu konudakı hırçınlığını henüz üstün- den atamadığını bir kez daha kanıtlıyor. O arada, aynı partinin TBMM' nin kabul ettiğı Uyum Yasala- nnın önemli bir bölümü için Anayasa Mahkemesin- den istedikleri Yürütmeyi Durdurma Kararının geri çevrilmesinin Deviet Bahçeli'yı sinirlendirdiğini de söylemek gerekiyor. MHP Genel Başkanı, Mahke- me karan ile İlerleme Raporunun açıklanmasının ay- nı tarihlere rastlamasının altını çızmeyi nedense ge- rekli görmüş. Peki, İlerleme Raporu ile AB, gerçekten bize kar- şı çok mu ön yargılı davranmaktadır? Raporun belirlı bölümlerindeyeralan kimi görüş- lere bakarsak, "maaleseföyle" diyenlerimiz olacak- tır.AB Komisyonunu, Türkiye'ye ve Türklere karşı önyargılı görenler sadece bizim insanlanmızın bir bölümü ile sınırlı değil ki. Dün yayımlanan Alman, Ingiliz gazetelerinin önemli bir bölümü de aynı gö- rüşü paylaşan yazılarla yayımlanmıştı. Hatta, bu "Öz Avrupalı'lar, bizdeki tepkilerden daha şiddet- lisinı de AB Komisyonundan esirgememişlerdi. Dün sabah CNN Türk"un Dış Basın yorumlannı nakleden spiker, Ingiliz The Independent gazete- sinin köşeyazaıiarından Adrian Hamilton'un yaz- dıklarını naklederken kulaklarıma ınanamadım. Ingiliz gazeteci, Türkiye'yi genişlemenın dışında bırakmanın dürüstlüğe aykırı, aptalca bir karar ol- duğunu ileri sürüyordu. Hamilton'a göre sorunun altında on yeni ülke ve 75 milyon fazla insan alma- nın son derecede iddialı bir adım oldugunu bilen Avrupalı liderler daha fazla misafir ülke kabul etmek istemediklerini söyleyemiyorlar. Ecevifin Yorumu Ne? Bir başka Ingiliz gazetesine göre ise asıl sorun AB' nin 70 milyonluk Müslüman bir ülkeyi kucak- layıp kucaklamamakta yatıyor. Bu görüşü savunan Daily Telegraph'ın yazdıklannı Başbakan Ecevit'in dün Ankara Sanayi Odasındaki konferansın son bö- lümü ile birlikte okuyup değerlendirmekte yarar var. DSP Genel Başkanı, birçok kimsenin hâlâ gör- mek istemediği kadar tıtız ve dıkkatlı bir siyaset yo- rumcusu oldugunu ortaya koyarak, İlerleme Rapo- rundan şu cümleyı okuyor: .Başbakan, TBMM'nin Türkiye'nin AB'ye tam üye olabilmesi için bütün olanaklan sağlamasının, Bırlikteki Türkiye karşıtlannı şaşırttığını anlatıyor ve bu lobinin "acaba ne tür bir olumsuzluk bula- biliriz" araştırmasına girdiğini söylüyor. Ama bu söyledikleri ile de yetinmıyor. "Yetkililer, Türkiye'nin tam üyeliğiyönünde bir kararalınmasından önce Türkiye'de 3 Kasımdaya- pılacak seçimlerde sonuçlann önemini belirtmiş- lerdir." Ve "bundan kasıtları nedir?" diye sorduğu so- runun yanıtını da yine Ecevit kendısi veriyor: "Türkiye'de laikliğe ters düşen bir hükümet, ik- tidar kurulacak olursa, Avrupa"nın kapısını ona ka- patacaklardır. Bu ciddi bir uyandır seçmenlerimi- ze. Eğer lakliğe ters düşebilecek bir tavır içinde bir hükümet, iktidar ortaya çıkartılacak olursa, açık- ça belirtiyorlar.(Kapılarımız kapanır)diyorlar.Çünkü uyum sağlamamaları mümkün olabilir." Faks: 0212- 677 07 62 obirgit(a e-kolay.net -2- NİLGÜN CERRAHOĞLU - Avrupa Konvansiyonu bunlan ta- nımla\acak mı? - Evet. Bunun üzerine çok tartıştık. - Konvansiyon hangi noktada? - Yan yoldayız. Çalışmalar nisanda bitecekti, mayıs-hazirana sarkacak. 15 ay sürecek Konvansiyon. Sonra bir hü- kümetler arası konferans var. Hükümet- devlet başkanlannın onayı gerekiyor. Bu Italya dönem başkanlığı, yani Ro- ma zirvesine denk düşebilir... -Yani 'ikflemek" isthorsunuz. '57'de AB temelini atan Roma, ikinci "Ronıa Anlaşmasrvla" Avrupa için bir kez da- ha dönüm noktası olacak. - Evet, Roma, denk düşerse yeni- den tarih yazacak. Başka bir tarlhln penceresl -Kıbns- - Kıbns A\Tupahlann anlamakta güçlük çektiği çok önemli bir sorun. Itiraf edeyim ki ben de fazla anlamı- yorum. Bir yanda birleşen Avrupa ve trrnak içinde gitgide daha da "Avru- palı olan" bir Türkiye'yi düşünmek - ki doğru olan bu-, öte yandan Kıbns gibi Türk tarafı dünyanın hiçbir ülke- since tanınmayan, ikiye bölünmüş, bir- biriyle ilişkisi bulunmayan iki hükü- metli küçücük bir ada tasavvur etmek... îtalya'nın Başbakan Yardımcısı Gianfranco Fini, Kıbns meselesine de değindi: Âvrupahlar için ufak bir sorun 30-40-50 yıl geri gitmek gibi bir şey. Başka bir tarihin küçük penceresi gi- bi... -Kıbns AB'yegirecekdediniz_ Tür- kfye'ye müzakere tarihi vermeden bu nasıl mümkün olacak? - Konuşmamızm başmda söyledim. Bir tarihbelirleneceğine kaniyim. Ama tarihin ne olacağı bugünden sorgulanamaz. Bunun ka- çınılmaz bir rota olduğu- na inanıyorum. Hızlı ya da ağır; zor ya da kolay ama kaçınılmaz bir rota. "Evet ne za- man müzakereye baş- hyoruz?" noktasına ge- linecek. Yalmz Kıbns nedeniyle değil. Baş- ka nedenlerden de ötürü. Avrupalılar açısmdan Kıbns nerden baksanız ufak bir sorun. Türkiye için bunun çok bü- yük bir ulusal mesele oldugunu bili- yonım. Kıbns'ın Türkiye'de bir ulu- sal kimlik, gurur meselesi yapıldığını gördüm. Türkiye'nin en çarpıcı özel- liklerinden biri de "ulusal gurur". Bir ^ "Kıbns'ın Türkiye'de bir gurur meselesi yapıldığını gördüm". % "Avrupa Konvansiyonu'nun işlevi, Avrupa kurumlannın yetkilerini tanımlamakla sınırlı." "Türklere ne yapıp ne yapmayacaklannı söylemek saygısızlık olur." # "Gizemli, egzotik, daha Asyalı düşünüyordum Türkiye'yi. Filmlerden kalma bir imaj vardı kafamda." sağcı olarak doğrusu bunun hoşuma gitmediğini söyleyemem. Türklye'nln Imalı -Yaz tatiüni Türkiye'de geçirdiniz. Iz- lenimleriniz? - Çok turist vardı. Rusya dışında ha- yatımda bu kadar çok Rus'u bir arada görmedim. Almanlar da çoktu. Ama Türklerle ttalyanlar arasında diğerle- riyle olmayan karşılıkh, doğal bir sem- pati, daha kolay bir ilişki var. ilk izle- nim bu. ikinci izlenim, Türkiye'nin kesinlikle tırnak içinde Avrupalı bir ülke olduğu. Coğrafi anlamda büyük bölümü Asya'da. Yaşam tarzı ve top- lumsal biçim olarak Avrupalı. Ancak Asyalı toplumlara özgü çok güçlü ve değişik bir kimlik ve kültürel fark da hemen göze çarpıyor. Türk toplumu- nun bu bileşimi bir arada tutmakta güçlük çektiği hissediliyor. Türklerin derin ve çocuksu bir futbol sevinci var. Nereye gitsem herkes önce "ttatyan mı- SHIE?" diye soruyor, arkadan futbol ko- nuşuyordu. Türkive'vl tanımıvorlar - ttalya gibi aynen. Bana da herkes "Yaşasın Galatasaray!" diyor. - "Roma" taraftan olmayanlarla kar- şılaşıyor obnalısımz! (Gülüyor)... - Türkiye'nin Avrupa'dald olumsuz imajuıı nasri açıkbyorsunuz? - Karikatür gibi, klişe bir imajınız var. Italya'yı tanımayan nasıl hâlâ yal- mz "spagetti, mafya, mandoün ve pi- za" diyorsa Türkiye için de böyle bir basmakalıp imaj geçerli. Türkiye'nin ne oldugunu kimse bikniyor. - Gitmeden önceki imaj ile sonraki imaj farkı ne? - Gizemli, egzotik, daha Asyalı dü- şünüyordum Türkiye'yi. Tarih, okul ki- taplanndan, gördüğüm fibnlerden kal- ma bir imaj vardı kafamda. "Topka- pı", "Orient Express", "Boğaz"_. - İstanbul'da sizi en çok ne etkiledi? - Devasa bir kent. Organize edilmiş bir kaos. Napoli ve Palermo karmaşa- sının on misli. insan bu şehir nasıl ya- şıyor diye şaşıyor... - Kendisini tamtmak için ne ynpma- h Türkiye? - Turizme yüklenmeli. Türkiye'ye giden birinin, çünkü Türkiye hakkın- da olumsuz yargrya \ ı arabilmesi için çok düşünmesi lazım. Harika yerler var bir defa. Türkiye'nin tanıtımmı "kendisi- ni ihraç ederek" yapmaması için hiç- bir neden yok. Ehinya Kupası bu açı- dan çok önemliydi. "Türkler başanr" "Türkkrrekabetçidir" ımajını verdi... - Secim >'ar Türkiye'de. Ilımh îslam- cılar güçlü görünüyor. İslamcı bir baş- bakan AB müzakerelerinin açüması- na engel teşkil eder mi? - Biz Italyanlar başkalarının bize ders vermesinden hazzetmiyoruz. Av- rupa hükümetleri, Avrupalı diplomat- lar ne zaman ahkâm kesse ters tepiyor. Türklere ne yapıp, ne yapmayacakla- nnı söylemek saygısızlık olur. Gere- ken değerlendirme sizin... B İ T T İ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear