Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 11 EKİM2002CUMA
14 KULTUR kuitur@cumhuriyet.com.tr
Georges Moustaki bugün, yann ve pazar günü Cevahir Oditoryumu'nda
olitikayı şarkılarla yapıyorMNAÇALtDtS
Fransız şansonlanndan Grek ezgi-
lenne uzanan Akdenız müziğinin yo-
sun gözlü sesi Georges Moustaki üç
konseriçin Istanbul'ageldi. Sanatçı
ilkkonserini bu gece Cevahir Oditor-
yumu'nda verecek.
Istanbulhı hayranlanyla daha ön-
ceki yıllarda da buluşan sanatçı için
Istanbul, anılannın canlandığı tek
yermiş. Dedesinin Istanbul kökenli ol-
duğunu söyleyen Moustaki kendini
Istanbullu gibi görmediğini, ama dü-
şünce olarak Istanbullu olduğunu
söylüyor. Ve 12 yıl önce ilk kez Is-
tanbul'a geldiğinde kendini evinde
hissettiğini belirtiyor.
Bugüne dek yaptığı 400 beste ve
42 albümle müzik dünyasırun yaşa-
yan en büyük sanatçılan arasında sa-
yılan Moustaki; Edith Piaf,YvesMon-
tand, Dario Moreno, DaKda.Joan Ba-
ez, Françoise Hardy başta olmak üze-
re pek çok ünlüye eserlerini verdi.
Bugüne dek 60'ın üstünde ülkede
konser veren sanatçı, dünyada çok
sevenim olduğunu biliyorum diyor ve
ekliyor: "Türklerin beni sevmesinin
özel bir nedeni olabilir belki, çünkü
ben tskendertye'de doğmuş, Akdeniz
kûltürü almış biriyim. Kendimi in-
sanlara yakra hissediyorum, bu yüz-
den de sıcak birfletişimkuruyorum.
Bir şekilde de duygularunız birbiri-
ne dokunuyor"
Ne Doğu'ya ne BatTya ait
Musevi asülı bir Yunan ailesinin ço-
cuğu. Iskenderiye'de geçen çocuklu-
ğunun anılan ilk gençlik yıllannın
kalp atışlanyla Paris'te harmanlandı.
Ne Doğu'ya ait, ne Batı'ya. Ortada
birduruşuvarMoustaki'nin, onuniçin
de kendini hangi kültüre daha yakın
bulduğu sorulduğunda net bir şekil-
de "Akdeniztiyiiîi* diyor.
Çocukluğunun geçtiği tskenderi-
ye'nin izlerini her zaman yaşammın
en iç noktalannda banndu-an sanat-
çı bir kitabında doğduğu yeri şu söz-
lerle tanımlıyordu: "Çocukluğum
ırklanıı ve dinlerin bir arada yaşadı-
unan kökenli
Fransız sanatçı
şarkı söylüyor,
desenler çiziyor
ve yaşam üzerine
yazıyor. Şarkıcı,
ressam ve yazar
kimliğini ortak
bir potada
eritiyor. Bugüne
dek 5 kitap yazdı.
Son kitabını
geçen mart
ayında çıkaran
Moustaki,
yaşadıklannı tüm
çıplaklığıyla
paylaşmaktan
yana.
ğı bir dünyada geçtL" Georges Mo-
ustaki, çocuk gözü ile yaşadığı ve
gördüğü Iskenderiye için hâlâ aynı
duygulan taşıdığını belirtiyor. "Or-
tada var olan ve hâlâ devam eden bir
sentezvar. BayramlarveNoener bir-
likte muthı kutlanırdı, bunun günü-
mûz için degeçerü olduğunu düşünû-
yorum
B
diyor.
1996 yılında çıkardığı ve ülkemiz-
de de satışa sunulan Tout Reste A Di-
re'de (Söylenmesi Gereken Herşey)
Kudsi Erguner'le stüdyoda doğaçla-
ma çalıp albümün kapanış parçasını
hazırlamışlardı. Moustaki bir ay son-
ra eski parçalanndan ohışan 18 albüm-
lük bir dizi çıkaracak. Müzik kariye-
rini özetleyen bu çalışmanın ardında
yepyeni parçalardan oluşan bir baş-
ka albümle de sevenlerine 'merhaba'
demeye hazırlanıyor. Sanatçı bu üç
günlük Jstanbul konserleri kapsamın-
da hiçbir yerde çalınmanuş ve bilin-
meyen yeni parçalannı da seslendi-
recek.
Ma Liberte, NathaHe, Gaspar uzun
süre liste başı olan ve her zaman be-
ğenilen parçalan arasında. Kimi za-
man özgürlüğü tanımhyor, kimi za-
man vatandan uzaklığı; kimi zaman
da Constantinople Sürgünü şarkısın-
da olduğu gibi dedesıni anıyor.
Evrensel bir dil yarattı
Asıl çıkışını Le Meteque ile yaptı.
Bir ülkede yaşayıp da o ülkenin hiç-
bir hakkına sahip olmamayı anlatan
bu parça dünyanın her yerinde çok se-
vildi. tnsanlarla iletişim kurup ev-
rensel bir dil yarattı. Insanlara bu ka-
dar yakın olrnasına karşın niçin po-
litikaya girmediği sorusunu biraz da
mizahi bir biçimde "Ben her gûn kra-
vatla dolaşamam" diye yanıtlıyor,
sonrada ekliyor: "Benpoütikayışar-
küanmla yapıyorum."
Şarkı söylüyor, desenler çiziyor ve
yaşam üzerine yazıyor. Şarkıcı, res-
sam ve yazar kimliğini ortak bir po-
tada eritiyor. Bugüne dek 5 kitap yaz-
dı. Son kitabını geçen mart ayında çı-
karmıştı. Şimdilerde bu kitabın yor-
gunluğunu üstünden atmaya uğraşı-
yor. "Tüm bu sanat alanlarryia ügi-
lemnekten büyük keyifahyorum" di-
yor ve ekliyor; "Müzik gatiba yaşa-
mımda en ağır basanı".
Şarkılannın ıçerigini aşklar, terk
edişler, geziler, tutkular ve yaşam
oluşturuyor. Yaşadıklannı tüm çıplak-
lığıyla dinleyicileri ile paylaşmaktan
yana. "Duygulanmı bu kadar orta-
ya koymak beni korkutmadı. Içimde-
Id heyecanlan ve yaşadığun gelgitle-
ri insanlara açmak çok güzel bir şey.
Yapbklarum anlatmak beni özgür-
lüğüme kavuşturdu" diyor.
Fotoğraflarda gördüğümüz Mous-
taki ile gerçek Moustaki arasında çok
fark vardı. 67 yaşındaki sanatçının asi
yüzünün yerine masum bir yüz gel-
miş sanki. Değişmeyen sadece
k
çap-
kuı'gülüşü...
Sigarayı konserlerde bile elinden
düşürmeyen sanatçı arhk sigara kul-
lanmaktan vazgeçmiş ve yaşadığı de-
ğişimi şu sözlerle açıklıyor; "Yaşla-
nryorum. Göziük kullanmaya başla-
dım. Spora agırhk verdim. Artık her
şeye daha farkh vaklaşıyorum. Siga-
ra konusuna gelince, sadece sağhk
için bırakmadım. sigara içmek bana
artık çekki gelmivor."
(0212 314 43 00)
Anadolu 'yu 'gezilip görülme' edebiyatından kurtaran FakirBaykurtJ
u üçyıl önce bugün yitirmiştik
Gerçek bir halk aydınlatmacısıADNAN BtNYAZAR
Fakir Baykurfun okumasız yazmasız ana-
sı, fırsat buldukça, okula giden genç kızlara
Yüanlann Öcü'nü okutturup dinlermış. Ya-
zılann yaşadıklan olaylar olduğunu anlayın-
ca, "Bunlar hep bildiğimiz şeyler; kitaba ni-
yeyazmış Id!" dermiş. Fakir Baykurt, anlatı-
sını, anasının deyimiyle, 'bikliğimizşeyler' üze-
rine kurmuştur. Eleştirel gerçekçi romanı-
mızda bir de\Tİmdir bu. Çünkü Anadolu'yu
'gezilip görülme' edebiyatından kurtarmış,
kurgulanmış olaylar yerine, romana gerçek ya-
şamı sokmuştur. Mahmut Makal'ın 'Bizim
Köy'üyle tohum çatlamış, suskun Anadolu top-
rağının 'ağız dil vermez' köylüleri Fakir'in
abartısız biçemiyle konuşmaya başlamıştır.
Edebiyatın işlevi, insaru yaşadıklarıyla kav-
ramak, onun ruhunu yansıtacak anlatısal be-
ğeniyi yaratmaktır. Insanımızı toplumsal bir
varlık olarak algılayıp anlatan Fakir Baykurt,
edebiyatta bunu gerçekleştirerek iz bırakmış-
tır. Roman ve öykülerine. 'sıradan' saydığı-
mız insanı yansıtma yolunda kullanmıştır ka-
lemini. Insanımızın yaratıcı, savaşımcı kişi-
liğine sanatm aynasını tutma başansını gös-
teren yazarlardan biri olmuştur. Yılanlann
Öcü'nün Irazca'sı, Amerikan Sargısı'nın Te-
meloş'u, Kaplumbağalar ın Kır Abbas" ı, Tır-
pan'ın Uluguş'u, kabuğundan soyulmuş ak bir
badem kadar taze Dürü'sü bu aynanın aydın-
lığında kavTanmaya çalışılmalıdır.
Blçeml klnden arınıktır
Roman ve öykülermde insanrmızın soylu di-
rencini ortaya çıkarmaya çalışan Fakir, muh-
tanndan genel müdürüne, toplumu haksızlı-
ğa uğratanlan ince alaylı diliyle maskaraya çe-
virir. Ama, anlattığı kişiye kin gütmez. Fakir'in
biçemi kinden annıktır. Ama bu, toplumsal
nsanımızı toplumsal bir varlık olarak algılayıp
anlatan Fakir Baykurt, edebiyatta bunu
gerçekleştirerek iz bırakmıştır. Roman ve
öykülerine, 'sıradan' saydıgımız insanı yansıtma
yolunda kullanmıştır kalemini.
kini bilince dönüştürmesine engel değildir. Uy-
sal dili, yerine göre zehir zemberektir. tnsa-
nı özüyle kavrayan gözlem gücüyle yarat-
mıştır bu ince ayarlı dilini. Antalya'ya gider-
ken otobüste yan yana oturuyorduk. Bir ara
kalktı, ilginçliğini ancak bir sanatçının kav-
rayabileceği şoför yardımcısının yanına otur-
du. Bir elinde gömleğinin sol üst cebinden çı-
kardığı, not alacağı küçük kâğıtlar, öbür elin-
de kalemi. Şoföryardımcısı konuştukça, kim
bilir hangi romanında ya da öyküsünde yer
alacak 'insan'ın planını çiziyordu. Bellekte
kimseden eksikliği olmadığına inandığım Fa-
kir, yine o üstün gücüne güvenmez, kalem ile
AKDENİZ ŞARKI YARIŞMASIBU AKŞAM ASPENDOS ANTİK TİYATROSVNDA
Akdeniz ülkeleri müzikle buluşuyor
ANTALYA (CumhurtyetBüro-
su) - Antarya, bu akşam ük kez
uluslararası bir şarkı yanşmasına
ev sahipliği yapacak. Eyilik Vak-
fi ve END Prodüksiyon taranndan
organize edilen "Megahit 2002
1. Akdeniz Şarkı YanşmasTnda
on ayn ülkenin genç yetenekleri
şarkîlanyla yanşacak.
Eurovision Şarkı Yanşması kon-
septinde üç yıllık bir ön çalışma-
nın ürünü olan 1. Akdeniz Şarkı
Yanşması, kaülımcı ülkelerin ya-
ru sıra Romanya, Bulgaristan, Ka-
zakistan ve Makedonya televiz-
yonlannda da yayımlanacak.
Aynca yanşma yayını sırasında kı-
sa tanıtım filmleri de yer alacak.
Uluslararası Müzik Festivalle-
ri Federasyonu'nca (FIDOF) da
onaylanan 1. Akdeniz Şarkı Ya-
nşması 'nda birincilik ödülü ise 5
bin dolar olarak belirlendi.
Aspendos Antik Tiyatrosu'nda
yapılacak yanşmada Bosna Her-
sek'i Deen, Hınr
atistan'ı Goran
Karan. Mısır'ı Donia Samir Gha-
nem, Israil'i Eyal Shachar. Yuna-
nistan'ı Sofia Arvaniti, Italya'yı
Franco Masi, Malta'yı Gergina,
Slovenya'yı Jade, Yugoslavya'yı
Jeflena ve Türkiye'yi Hüseyin Oı-
kıhç temsil edecek. Aynca yarış-
madaMefihKibarveRayAgius'e
de yaşam boyu onur ödülü veri-
lecek.
kâğıdın tanıklığına sığınırdı. ilk öyküsünden
romanlanna, denemelerine, sekiz ciltlik Öz-
yaşam'ına, Fakir, sanatsal kişıliğini bu kü-
çük kâğıt parçalanna, elindeki kaleme borç-
ludur.
Bir öykü yanşmasımn seçici kurulunda bu-
lunmak üzere Antalya'ya gitmiştik. Kentte
dolaştıktan sonra, otele akşam yemeğine gi-
derken. yolda, yayıklannda çalkaladıklan ay-
ranlan, kızgın sacda pişirdikleri gözlemele-
riyle yere yayılmış, dağ yeşili giysileri içın-
de yüzlerinden sağhk akan kadınlar görmüş-
tük. Yörenin duygulara can veren esprili in-
ce diliyle onlara doğru yüriidü Fakir. Her söz-
cüğünde kadınlann yüzünde güller açıyordu.
Gözlerini harlı ateşten ahyor, kendi rahimle-
rinde büyümüşçesine yakın bulduklan adam-
larma bakıyorlardı. Adamlan, bağdaş kurup
yanlanna oturmuştu.
Halkmdan emdlğl Türkçedir dlll
Yıllar sonra, onun. "Benim dilim sadece ki-
taplardan öğrenilmiş değildir. E\ inıizde, kö-
yümüzde,Türkçenin olduğu her yerde çocuk-
lardan, kadınlardan, okumuş okumanuş hal-
kmuzdan emdiğim Türkçedir benim dilim.
Halkımın göğüsleri berekeüe dolu olduğu için,
ben de onu eme erae büyüdüğüm için, gürbüz
bir yazar olabflmişimdir" yargısıyla karşıla-
şmca, Anadolu"nun koca memesinden nasıl
beslendiğini anlamıştım. Yılanlann Öcü'nün
Yunus Nadi Roman Armağanını almasının
ardından yazdığı bir yazıda Yaşar Kemalın
parmak bastığı nokta da budur: "Fakir'in ba-
şansı insanlan rutuşu, insanlan anlatüğı dilin
anlabrken onlara uyuşu... Vapmacığı olmayı-
ŞL, romanm yapısına uygunluğu. güzelliği».'"
Bu 'uyuş'u kuran Fakir, köy insanını doğal
biçemiyle konuşturmayı bilmiştir. Öyle bir
'uyuş'tur ki bu. yazar Fakir Baykurt köylü-
nün ağzına bakarken, köylü de yetiştirdiği
yazann ağzma bakmıştır. Leibniz'in Martin
Luther'e söylediği Fakir için de geçerlidir; Fa-
kir roman ve öykülerinde 'halkın ağzına ba-
karakkonuşmuştur'. Cumhuriyet yıllannın ba-
şından ben Derleme Sözlükleriyle, Tarama
Sözlükleriyle yapılmak istenen buydu; dil
kaynaklanmızı yaşama geçirmek!
Fakir, halkımızın yarattığı dilsel varlığı söz-
lüklerin dışına taşırmış, ona güncel iletişim
alanlan açmıştır. Öykü, roman, şiır, deneme,
masal, özyaşam.. sayısı altmışı bulan kitap-
lanyla. Feridun Andaç'ın dediği gibi, 'toplum-
sal değişim dinamiğüü' çözümleyerek yaz-
dıklannın düşünsel kannanlannı göz ardı et-
memiştir. Fakir, görevini bir halk aydınlat-
macısı olarak yerine getiren yazarlardan biri
olmuştur.
YAZIODASI
SELİM tLERİ
Andersen'in Masalları
Küçük kibritçi kız için döktüğüm gözyaşlanyla mı
başlamalıyım? Yoksa, süslü evler, süslenmeler özle-
miş çam ağaççığının başına gelenlerden mi?
Oysa 'dinlediğim' ilk Andersen masalı başkadır
Hani, çırılçıplak ortalarda dolaşan kral... Anımsadınız
mı?
Dinleyişimin de tuhaf bir masalı var; evet, masalla-
ra kanşacak kadar eskidi o zaman dilimi: Almanya'da,
Aachen kentindeyiz. Babam, Almanca bir kitaptan ma-
salı okuyor ve tercüme ediyor, önce Almanca, sonra
Türkçe.
Andersen'in masallanndan seçmelerdi kitap. Ab-
lamın evinde duruyor olmalı. Bende Andersen tutku-
su onunla başlamıştır.
Nerede, ne zaman, gözüme çarpmış, vurmuştu:
Anılannı yazmış Andersen, anı kitabının adı, Hayatı-
mın Şiirsiz Masa//'ymış. Bu adı çalmayı kafama koy-
muştum. Hâlâ da vazgeçmiş değilim.
Onca şiirii masalı yazan adam, yaşammın onca şi-
irsiz olduğunu söylüyor. Birçok yaratıcınınki gibi, öy-
le olmalı.
Andersen'in masallarını çocukken okumuştum.
Sonra biraz daha geçince, Tahsin Yücel'in çevirdik-
lerini okudum, Tahsin Yücel çevirdiği için. Birden şa-
şırarak fark ettim ki, Andersen her yaşta okunabilir.
Bu masallar yalnızca çocuklar için yazılmamıştır. An-
dersen masalları, birer sımgesel anlatımdır...
K Kitaplığı Andersen'den birdemet masalı, Ataç'ın
çevirisiyle -yeniden- okura sundu. Ataç'ın böylesi bir
çeviri çalışması olduğundan habersizdim.
Kitaba Samih Rrfat önsöz yazmış. önsözden oğ-
rendiğimize göre, Ataç, masallan 1940'lann sonun-
daTürkçeye kazandırmış. Kitap da 1951 'de Milli Eği-
tim Bakanlığı Yayınları arasından çıkmıs.
Samih Rifat olağanüstü bir anlatıcı. Onsözüne ba-
yıldım. Elimde olsa, zorla roman yazdırtınm Samih Ri-
fat'a...
Ataç'tan Andersen masallan okumak büyülüyor.
"Bizim buralardan çok uzaklarda, biz burada kışa
girip de soğuktan üşürken kırlangıçlann uçuştuklan
yerterde bir kral varmış." {"Yabankuğulan"nöan.)
"Çin ülkesinde hakan, -sen belki bilmezsin, 'fağ-
fur" derierona- (...)" ("Bülbül"den.) Gerisini özellikle
alıntılamıyorum. Çünkü iki çizgi arasındaki anlatım, asıl
o, çıldırttı beni.
Samih Rifat şöyle diyor:
"Eski bir masal ustası, yeni bir dil ustasının kale-
minden, yepyeni -günümüzün her yere taşan 'dil
çöplüğü'nde daha da yeni bir 'edayla' konuşuyorbi-
ze"
Dil çöplüğünün egemenliğinde, dilerim, yitip git-
mesin.
Huban Korman'ın sıcacık resımleriyle bezenmiş bu
kitap beni şıir gibi sanp sarmaladı:
"Denizde açılırsın, açılırsın, ta uzaklara gidersin; su,
peygamberçiçeği gibi mortaşır, en lekesiz camlar gi-
bi tertemiz kesilir." (O kadar çok sevdiğim "Denizkı-
z/"ndan.)
Ta uzaklara gftmek... Andersen'de 'simgesel anla-
f/m'dedığimbu işte.
Hayatının güzel bir masal gibi geçtiğini de söyle-
miş; ama Andersen'den bana hep acı sızdı. Küçük bir
roman denebilecek upuzun masallannı okudum. Bi-
rinde, ayışığı ev ev, pencere pencere gezer, hep kınk,
yalnız, mutsuz insanlann odalanna süzülürdü... Bu-
nu yazan kişi... Sanmam ki, güzel bir masalda yaşa-
mış olsun.
Andersen'den bana acı sızdı. Ona öfkelenmem mi
gerek, kestiremiyorum. Kibritçi kızın düşlerini oku-
masaydım, çocuk sömürüsünün vahşetini o kadar iç-
ten duyumsayabilir miydim, onu da kestiremiyorum.
Dünya görüşümde Andersen masallarının yüklüce
payını nasıl yadsıyabilirim?
Takvimde İz Bırakan:
"Bu mektubu almayacaksın, rüzgârda, nehre uçup
gıdecek." Peride Celal, Deli Aşk, Can Yayınlan, 2002.
'Halikarnas Balıkçısı Günleni'
• Kültür Senisi - Halikarnas Balıkçısı,
ölümünün 29. yılında, bugünden başlayarak üç
gün boyunca ' Halikarnas Balıkçısı Günleri'
başlığı altında gerçekleştirilecek bir dizi
etkinlikle anılıyor. Antalya II Kültür Müdürlüğü
ve Antalya Kültür Sanat Vakn'nın ortaklaşa
düzenledıği ve ücretsiz izlenebilecek etkinlik
kapsamında, film gösterimi, panel ve müzik
dinletisi yer ahyor. Erden Kıral'ın yönettiği 'Mavi
Sürgün', bugün ve yann Cam Piramit Düden
Salonu'nda, 'Farklı Yönleriyle Halikarnas
Balıkçısı' söyleşisi saat 16.30'da, 'Ege'den Bize
Ulaşanlar' başlıklı Halikarnas Balıkçısı'nın
sevdiği Ege türkülerinden oluşan müzik dinletisi
ise 13 Ekim'de saat 18.15'te Antalya Kültür
Merkezi Perge Salonu'nda izlenebilecek.
K Ü L T Ü R 0 Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I