23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
8 OCAK 2002 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Değalgaab tartişma Htesi: Vanan kadar kmuf! EJektronik posta: dentzsom©cumtîuriyeLcornJ 12.512 44 m • Kişi başına gelir 90 dolar daha gerilemiş... "70 sente daha cok var!" Ankara'da Ankara'da üniformalı bir binbaşının taksi şoförleri tarafından dövüldüğünü öğrenen okurlar aniatıyor: Çankaya'dan Ulus'a kadar bütün bulvar boyunca yolun iki yanında sağ şerit taksicilere aittir, hiçbir güç bu işgali önleyemez. Sokak girişleri taksi durağı olmuş, taksi durakları şubeler açmış ve tek yönlü sokaklarda aksi yönde konuşianmışlardır. Taksi şoförleri için kavşaklardaki trafik ışıklarına uyma zorunluluğu yoktur, çünkü nasıl olsa kırmızının ardından sarı ve yeşil ışık yanacaktır. Korna çalarak müşteri aramak taksi şoförlerinin en temel hakkıdır. Heıtıangi bir sürücü, önündeki taksinin aniden sağa ya da sola dönebileceğini bilmek zorundadır, çünkü sinyal verme alışkanlıkları yok denecek kadar azdır. Taksi şoförleri, arkadaki trafiğin akışına bağlı olmadan aniden durma yetkisine sahiptir, kimse karışamaz. P iyasada devletin egemen olması ya da tam ter- si serbest piyasa kurallannın uygulanması hiç fark etmiyor; öyle ya da böyle, Turkiye'de in- sanlara doğal olarak yolunması gerekli kaz muamelesi yapılıyor... Bunun en güzel örneğini de do- ğalgazda görüyoruz! Once fiyatı düşük tutarak doğalgaz kullanımını özen- dirdiler... Sonra yavaş yavaş fiyatı yükselterek kelime- nin tam anlamıyla "kazık" hale getirdiler. Bu uygulama, kimse kusura bakmasın ama eroin sa- tıcılannın yöntemıni çağnştınyor... "Al kardeşim kullan, rahatlarsın" diye eroıni bedava veriyor; bağımlı hale getirdikten sonra da hayatını sön- dürünceye kadar soyup soğana çeviriyor... Insanlar, kömür ve akaryakıt kazanlarını doğalgaza dönüştürdüler; evlerine kombi taktılar; sobalannı attılar; ısınmak için doğalgaza bağımlı hale geldiler... Sayılan yeterli olunca da fiyatı bindır bindırebıldiğin kadar! Bir taraftan hükümet, öbür taraflan belediyeter, bo- Doğal kaz rulan vatandaşın cebine döşediler... Bir yılda yüzde 150 zam! Enerji Bakanı Zeki Çakan'ın çağnsıyla doğal- gazı ge- tiren BOTAŞ yöneticileri ve doğalgazı dağıtan belediye başkanları toplanıp fiyatı nasıl indireceklerini konuşuyor- muş... Eskiden havagazı vardı; içi boş konulara "hava- gazı" denirdi... Beylerin bu toplantısı da havagazından başka bir şey değil... Çünkü sorun, doğalgazdan alınan Katma Değer Ver- gisi oranları ya da belediye payları değil... Sorun, do- ğalgazın kaç paraya alındığı... Bunu kimse açıklamı- yor... Enerji Bakanı Çakan, bunun "sır" olduğunu söy- lüyor... Vatandaşı kazıklamak için devlet sım! Aydın Engin dün Tırmıkta iyi yakalamış... Rusya ile doğalgaz anlaşması yapılan günlerde Türkmenistan Devlet Başkanı Saparmurat Türkmenbaşı'nın açıkla- masını anımsatıyor: "Rusya'dan doğalgazın bin metreküpünü 110 dola- ra alıyorsunuz. Onlar da bizden 42 dolara alıyor ve size satıyor. Yani isteseydiniz doğrudan Türkmenistan'dan alabilirdiniz ve sadece 42 dolar öderdiniz." Doğalgazı daha başında doğal bir kazık haline geti- ren siyasi otorite de serbest piyasanın Mesut Yılmaz öncülüğündeki yılmaz savunucusu Anavatan Partisi! ANAP'lı eski Enerji Bakanı Cumhur Ersümer de doğal- gazın alım fiyatının "sır" olduğunu söylemişti... Doğalgaz, zamanında Türkmenistan'dan alınmış ol- saydı, bugünkü bindirilmiş vergi oranlan ve abartılmış belediye paylanyla bile üçte iki daha ucuz olacaktı... Piyasa devletin elinde de olsa, liberal ekonomi kural- lan da uygulansa Turkiye'de vatandaşın kaderi değiş- miyor. Yolunması doğal bir kaz! Işte doğalgaz... SESSİZSEDASIZO) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutkuc yahoo.com Amca ben büyüyünce KARDAN ADAM olacağım. Güpbüz Çapan'ın işlediği biiyük suç!ı Çıkaramaçlı çete kurduğu iddiasıy- la tutuklanan Esenyurt Belediye Baş- kanı Gürbüz Çapan, ılk duruşmada yaptığı savunmasında, çağdaş bir kent kurduğu için hakkında dava açıl- dığınısöylüyorveaynı "suç"u işleme- ye her zaman hazır olduğunu açıklı- yordu. Gürbüz Çapan'ın ne demek istedi- ği, doğalgaz faturalarındaki soygunla şimdi daha iyi anlaşılıyor... Çapan, Istanbul'un varoşları gece- konducularca yağmalanırken koope- ratifçilik yoluyla 7 bin 337 konutta 30 bin nüfusu banndıran bir kent kur- muş... Esenkent'in ısınma ve sıcak su gereksinimini, doğalgazla elektrik üre- ten santralın havaya vereceği baca gazlarından yararlanarak "bölgesel ısıtma sistemi"ne bağlamış... Kombiy- le ısınan konutlara göre bugün Esen- kent'te yüzde 56 daha ucuza ısınma olanağı yaratmış... Musluklardan 24 saat sıcak su akrtmış... Aynı santralın kapasitesinden yararlanarak bu kez 5 bin 717 konutta yaklaşık 23 bin nüfu- su banndıracak Boğazköy toplu konut alanında merkezi ısıtma düzenini kur- maya başlamış... Esenkent ve Boğaz- köy'de konutlara ısı iletimi için kuru- lan izolasyonlu boru hattı 100 kilomet- reye ulaşacak ve Avrupa'nın en büyük projesi olacakken tutuklanmış... Bu projenin Istanbul'a sıçradığını düşünün; kimse kombi, doğalgaz sa- ati satamıyor; doğalgaz borusu döşe- yemiyor; faturaları şışiremiyor. Bun- dan büyük "suç" olur mu! SALI ORHAN BURSALI İşi Tavında Dövmek Bir dahaki rektörlük seçim- lerine kadar bekleyeceğiz ve yine adayların kişiliğıne göre irili ufaklı kıyametler koparta- cağız, herkes kendi gönlün- de yatan siyasal aslanı rektör yapmaya çalışacak... Öyle mi? Turkiye'de yaşadığımıza göre öyle görünüyor, ancak bu rektörlük konusunu Türki- ye'nin bilimsel ve eğitsel çı- karları ve geleceğini dikkate alarak kesin çözümlere bağ- lamak gerekmez mi? Bu defa konuya doğrudan girdik. Çünkü üniversitede, yönetim ve rektörlük sorunu üzerine, idari veya siyasal çı- karlan açısından değil. bilimin ve üniversitenin geleceği açı- sından kafa yoran akademis- yenler konuyu tartışmayı sür- dürüyor. Örneğin Uludağ Üniversite- si eğitimden sorumlu Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ercan Tuncer, bu akademisyenler arasında. Rektörlük mesele- sini somut önerilere dökelim, diye aradı. Ankara Üniversitesi Rektö- rü Prof. Dr. Nusret Aras da, dün sabahki görüşmemızde, yürürlükte olan seçim siste- minden duyduğu rahatsızlığı dile getirdi. Aras, aynca bütün rektörlerin sanki kötü ve siya- sal yönetıcilermiş gibi bir ha- va estirildiğinden de şikâyet etti. Tabii ki değil. Tartışılan, daha çok, rektör seçimı veya atama yöntemi- dir. Demiri tavında dövmek ge- rek. Istanbul Üniversitesi rektör- lüğü seçiminde, Türkıye'yi neredeyse ikiye hatta üçe bö- len, ve üstelik seçimi ulusal sorun gibi bir zırvalık kürsüsü- ne çıkartan saçmahğı yeniden yenıden yaşamanın bir anla- mı var mı? Ama sorunu zaman içinde çözüme bırakmak gibi, aslın- da tam Türke özgü harika bir yöntemimız varken, ne IMF ne de Avrupa Bırtiği tarafın- dan rektörlük seçimi bir so- run olarak dayatılmamışken (!), rektörlük sorunuyla uğraş- manın, genel bir eğilim oldu- ğunu unutmayahm. Ama hayır. toplumsal ener- jimizi, son seçımlennde oldu- ğu gibi ateşleyip yok etmeye kalkışmadan, belirli bir zaman içinde sakince bu konuyu ne- den tartışmayalım ve çözüm aramayalım? • • • Bugünkü yasalar çerçeve- sinde rektör atamalarının sa- hibi Cumhurbaşkanıdır. Do- layısıyla bu sorun aslında bü- yük ölçüde Cumhurbaşkanlı- ğının gibi görünmektedir. Siyasi iktidar, Türkiye'nin bilimsel çıkarlannı düşünerek rektörlük seçimlerini veya atamalarını bilimsel kriterlere göre yeniden düzenlemeye kalkışmadığı sürece, Cum- hurbaşkanlığı makamı bun- dan sorumlu görünüyor. Ancak bu makam yasa çı- kartamayacağına göre, va- r olan yasalar ve mevzuat çer- çevesinde, yeni inisiyatifler geliştirerek ve uygulamaya koyarak suların durulmasını sağlayabilir. Universitelerimizde rektör- lük şartnamesi ve rektörlük il- keleri diye bir şey yoktur. Yani üniversitede reşit olan herkes rektörlüğe adaylığını koyabilmektedir. Ve yasaya göre de üniversitenin ilk 6 a- day sıralamasına giren herke- sin rektör atanma şansı vardır. YÖK'ün sıralamasına giren her üç adayın da rektör atan- ma şansı vardır. Cumhurbaşkanlığı, ilk ele- meyi, dahaadaylar belirlenir- ken yapabilır. Şeffaf davranır, rektörde aranacak ilkeleri belirler, ayrı- ca üniversitenin sorunlarını dikkate alır. Bunu, içinde uluslararası bir iki otoritenin de bulunduğu bir komiteyle, örneğin Türkiye Bilimler Akademisi'nin danış- manlığında da yapabilir. Böylece kriterler ışığında üniversitede adaylar belirlen- mesıne gidilir. Tabii, bu kriterler, öncelikle uluslararası bilim yönetim normlarını, ikinci olarak ülke- mizin koşullannı dikkate alır. Cumhurbaşkanlığı, sanırım ikinci olarak, YÖK'ün belirli bi- limsel ölçütlere göre homo- jenleşmesini artık hızla sağla- mak zorundadır. Tabii, birdizi başka çözüm- ler de akla gelmektedir. • • • Bilimsellik, Avrupa Biriiği kapısına dayanmış bir Türki- ye'ye her zamankinden daha fazla gereklidir. Türkiye, bu- tün siyasal, bürokratik yöne- tim birimleri olarak akh, bili- mi, bilimsel araştırma ve dü- şünmeyi, öncelikli biryöntem olarak benimsemek zorun- dadır. Üniversitelerimizin siyasal- laştırılarak değil, ancak bılim- selleşmesiyle, bugün duyulan endişelerin üzerinden geline- bileceğini görmeliyiz. obursali@cumhuriyet.com.tr ÇtZGÎLtK KÂMtL MASARACI HARfit SEMtHPOROY semihporoy@yahoo.com - Y/WSıMiZ OMAm l? TARÎHTE BUGÜN MVMAZ ARIKAH 8Ocak KADERİ VEUAHTA BAĞU. 3İ KJU&mpA GiRPİKLSgi MONAGD KALESİ u htı•,QJB_ &BLERİNİN ALT1NA GİZL££>i<LEfZİ KİUÇIA&VIA ÇARPIÇAB4K CENEVİZÜLEH'OBtJ ALOl.KÜTSAL RÛMA İMPAİIATDRU I.O7TO,OURUMU OHAYLA- /INCA, İLK HONACO PBEHS'l, âİŞ ÇOK BAK1MPAN FSAAISA 'A//JV tCOGUAAASl AL- TWPA OLAU BU M/tJİK ÜUCe, S£ÇfM/AJİ W- Rİ2M YE IOIMAIZHAHESİYLE SA&UVACAKTIR. YAP/LAU ANTIAÇMAY!* 6ÖRE, TAMTTAKİ PgEA&N; yERifJE 6£ÇEC£K VEUAHT1(e&CBCOLMASI ÇAJSf) OIMA2SA, ÜUCE Ff&HSA'M SAği/^CAK- TtHt. Ya»d*, son firemtt.Kamıer ve. efi £raat, tY- Itndikkrî günterde. Mohaco'da gârü{üjor:(i9S6) KÜLTÜR • SANAT 10211)1» 19 78 A N N E S ALTIN Pfi v e F I P R E S MIY TÜRK ŞtLAHLI KUVV^ETLERİ'Nt GÜÇLENDtRME VAKFI D\HAGÜÇlt BİR ORBU IÇt> V AKIF; H£R TVRLİ1 MENKIL. GAVRİMINKl L VE N AKtT BAĞIŞLARIMZ1KABUL EDER. VAKFIN BANKA BAĞIŞ HESAP NliMARALARI YURTİÇt TÜRIC LtRASI T.C. Zıraat Bankası Gûvenevler .\nkara Şubesi 310838 numaralı hesap T I5 Bankası Güvene\îer^Ankara Şubesi 194808 numaralı hcsap Vakıflar Bankası Ka\aklıdere, Ankara Şubesı 2028491 numaralı hesap. LA STANZA DEL FIGLIO OGUL ODAS KARASU SULH HUKUK HÂKİMLİĞl'NDEN Esas No: 2001/23 Davacı Melike Bıçakçı vekili Av. Turan Şen tarafından davalılar Doğan Dalmış vs. aleyhıne açılan taksim davasının yapılan yargılamasında verilen ara karan gereğince. Sakarya ıli, Yenigün Mah. Sakarya Caddesi, Zümrût So- kak. No: 12'de ikamet eden Mehrnet oğlu. Mustafa Ak- kurt'un yapılan davetiyelerde adresınde oturmadığından ıa- de edildigi, yapılan zabıta araştırmasında tespit edılemediğı anlaşıldığından, mahkememizın 2001/23 esas sayılı davanın duruşmasmın 17.1.2002 gün ve saat 10.00 olduğu davalı Mustafa Akkurt'a ilanen davetiye yerine teblığ olunur. Basın: 226 Afiin.by Nanni Moretti KORSANKÎTAP, ÜLKE KÜLTÜRÜNÜN KARA LEKESİDlR. Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Biriiği (BESAM) Nanni Moretti Laura Morante >nvw;denk.co 11 OCAK'TA SİNEMALARDA A3, A4, 35x50, 35x60 veya 35x70 cm. siyah-beyaz veya istenilen rezolüsyonda renkli FİLM ÇIKIŞI YAPILIR Piyasa fiyatının altında. Tel: (0 212) 512 05 05 Dahili 481 KALEM METIN ERKSAN Cumhupiyet Başsavcısı Yargıtay Cumhurıyet Başsavcısı Sabih Kanadoğ- lu, Anayasa Mahkemesi'ne iki başvuru yapmıştır. Bunlardan biri AKP lıderi Recep Tayyip Erdoğan'ın genel başkanlık görev ve yetkılerinın "tedb/ren" ön- lenmesi ve türbanlı kurucular nedenıyle AKP'nin uya- nlması istemidir. Diğeri, HADEP'in kapatılması dava- sıdır. Başsavcı'nın Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı bu başvurular Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ndeki çok önemli dinsel ve etnik sorunlan içeren, çok yaşamsal iki konudur. Anayasa Mahkemesi; Başsavcı'nın uzun zaman önce yaptığı bu başvurulan sonuçlandırmamıştır. Baş- savcı; Anayasa Mahkemesi'nin bu işleyişine ilişkin bir açıklama sınırian içinde "kamuyu bilgilendirmek ama- cıyla" aydınlatıcı bir demeç vermiştir. Yargıtay Cum- huriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun bu demeci- ne karşı, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bu- min, Sabih Kanadoğlu'nun bu demecini çok sert ve öfkeli bir bıçimde eleştiren karşı bir demeç vermiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu çok duyarlı dö- neminde Anayasa Mahkemesi Başkanfnın yaptığı bu sert ve öfkeli eleştin, yüksek yargının içinde yapılma- sı gereken tartışmayı ve yüksek yargıdaki zıtlaşmayı kamunun bilmesine neden olmuştur. Bu konu, üstün- de çok düşünülmesi ve tartışılması gereken bir konu- dur. Hukukbilim diğer bilimler gibi öznellik dışı, nes- nel ve bilimsel bir düşünce ortamı içinde bilimsel bil- giler oluşturur. Hukukbilimin uygulama aşaması olan yargısal dönemin niteliği de, öznellik dışı, nesnellik ve bilimselliktir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu tam bir "Cumhuriyet Savcısı" gibi düşünmüş, dav- ranmış ve bu demecini vermiştir. Türkiye Cumhuriye- ti Devleti'nin bir yasası, Türkıye'dekı atanmışlar ara- sında yalnız bir makamın ad-tanımının başına "Cum- huriyet" sözcüğünü eklemıştir. Bu makam "Savcılık Makamıdır". örneğin; "Yargıtay Başkan"r\\n ad-ta- nımının başında "Cumhuriyet" sözcüğü yoktur. "Anayasa Mahkemesi Başkanı"r\\n ad-tanımının ba- şında "Cumhuriyet" sözcüğü yoktur. Türkiye'deki tüm "Savcılık Makamlan"nın ad-tanımının başında "Cumhuriyet" sözcüğü vardır. Turkiye'de; yargı ve yürutme erkı kapsamındaki tüm atanmışlar, seçilmış yasama erkı'nın yönetimsel (ida- ri) bölümünü oJuşturan tüm atanmışlar "Türkiye Cum- huriyeti DeWef/"nin atanmışlandır. Fakat çok aynca- lıklı bir yasa, çok duyarlı bir ayrım yaparak atanmışlar arasında yalnız "Savcı" sozcüğünün başına "Cum- huriyet" sözcüğünü eklemıştir. Böylece ''Cumhuri- yet Savcısı" veya "Cumhuriyet Başsavcısı" ma- kamlannın ad-tanımı saptanmıştır. "Türkiye Cumhuriyeti Devleti"; Atatürk önderli- ğindekiTürkiye Büyük Mıllet Meclisi Hükümeti'nin ve Türk Milleti'nin; emperyalist, kapitalist, saldırgan, ırk ve din aynmcı Batılı ve Doğulu yabancı devletlere karşı, yıllarca yaptığı kanlı savaşlar sonunda kurul- muştur. 1919-1922 arası otagelen bu savaşlarda; Osmanlı Saltanatı-Hilafetı-Hükümeti-Devleti yabancı devletler ile işbirliği yaparak, Atatürk önderliğindeki; TBMM Hükümeti'ne veTürk Milleti'ne karşı bir "Vatan Hain- liği" savaşı yapmıştır. Yabancı devletlere karşı yapılan savaşı ve yabancı devletler ile işbirliği yapan Osmanlı Devleti'ne karşı ya- pılan savaşı kazanan ve Osmanlı Devleti'ne son ve- ren Atatürk; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurarken "Cumhuriyet'' yönetimine ve sözcüğüne karşı olağa- nüstü bir özen ve duyarlılık göstermiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilk on yılı, "Cum- huriyet"e karşı yapılmış dış destekli ve dış kışkırtma- lı dinsel ve etnik ayaklanmalar ile doludur. "Cumhu- riyet Ordusu" bu dinsel ve etnik ayaklanmalan bas- tırmak için binlerce şehit vermiştir. Atatürk, TBMM Hükümetı veTürkMılleti için "Cum- huriyet" sözcüğü "Kutsal Bir Sözcük" olmuştur. Türkiye Cumhunyetı Devleti; binlerce yıllık Türk tarihi içinde kurulmuş olan ilk "Cumhuriyet"tır. Cumhuri- yetin ilk on yılı içinde yaratılmış bir mılli marş, "Biz bu Cumhuriyetin temelini kanla yoğurduk. Biz bu Cumhuriyeti kanla kurduk" der. Türkiye Cumhuriyeti Devleti "s/7arı/( güçteri" yönet- meliğinin maddelerinden biri "Cumhuriyet Ordu- su"nun görev ve ödevlerinden birisi "Cumhuriyeti korumak ve kollamaktır" der. "CumhuriyetSavcılarTnın görev ve ödevlerinin bi- risi de "silahlı güçier" yönetmeliğinin belirttiği gibi "Cumhuriyeti korumak ve kollamaktır". Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu; görevini ve ödevinı yapmıştır. BULMACA SEDAT YAŞAYAM 1 2 3 4 1 SOLDANSAĞV. 1/ Özbekis- tan'ın baş- kenti. V Ver- 2 me, ödeme... 3 Coşkun, esin- . le dolu. 3/ Uzun kış ge- celerinde dost 6 ve akrabalarla birlikte yenen akşam yeme- ğineveogece 9 yapılan eğlenceye verilen ad. 4/ Bir tür hafif ve kaba ayak- kabı. 5/Ortodokslar- da tahta pano üzerine yapılmış her türlü dinsel resme verilen ad... Kâğıt oyunla- 6 nnda ortaya para koyma. 6/ Asker... 8 Bir tartı birimi... Bir 9 nota. 7/Mikroskop camı... Briçte ahlan bir kâğıt- la eşine oynamasını istediği kâğıdı belirtme. 8/ Denize doğru uzanan taşlık burun. 9/ "Filiz —": Sinema oyuncumuz... Osmanlı devletinde taşra- daki nüfuzlu ailelere verilen unvan. YUKAMDAN AŞAĞIYA: 1/Gürcistan'ın başkenti... Eski Mısır inancında insanruhu. 2/Dinsel inançlan olmayan... Bal, yo- ğurt gibi şeyler koymaya yarayan tahta kova. 3/ Yazı makinesinin kâğıt takılan hareketli bölümü... Katışıksız, saf. 4/Felsefede duyularla algılanabi- len her şey. 5/Bir toplulukta çalışan insanlann her biri. 6/Torun sahibi kadın... Gidilen yol üzerinde ohnayan. II tstatistikte uzun süreli eğilime veri- len ad... Önceden verilen güvence parası. 8/Alın- mış bir şeyi geri verme. 9/Yankı... Kadın giysile- rinin etek ucu, kol gibi yerlerine verev kesilmiş l^imaştan yapılan süs.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear