Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 OCAK 2002 SALI CUMHURİYET SAYFA
15
Değalgaab tartişma
Htesi:
Vanan kadar kmuf!
EJektronik posta: dentzsom©cumtîuriyeLcornJ 12.512 44 m
• Kişi başına gelir 90 dolar
daha gerilemiş...
"70 sente daha cok var!"
Ankara'da
Ankara'da üniformalı bir
binbaşının taksi
şoförleri tarafından
dövüldüğünü öğrenen
okurlar aniatıyor:
Çankaya'dan Ulus'a
kadar bütün bulvar
boyunca yolun iki
yanında sağ şerit
taksicilere aittir, hiçbir
güç bu işgali
önleyemez. Sokak
girişleri taksi durağı
olmuş, taksi durakları
şubeler açmış ve tek
yönlü sokaklarda aksi
yönde
konuşianmışlardır. Taksi
şoförleri için
kavşaklardaki
trafik ışıklarına
uyma zorunluluğu
yoktur, çünkü
nasıl olsa kırmızının
ardından sarı ve yeşil
ışık yanacaktır. Korna
çalarak müşteri aramak
taksi şoförlerinin en
temel hakkıdır.
Heıtıangi bir sürücü,
önündeki taksinin
aniden sağa ya da sola
dönebileceğini bilmek
zorundadır, çünkü
sinyal verme
alışkanlıkları yok
denecek kadar azdır.
Taksi şoförleri, arkadaki
trafiğin akışına bağlı
olmadan aniden durma
yetkisine sahiptir, kimse
karışamaz.
P
iyasada devletin egemen olması ya da tam ter-
si serbest piyasa kurallannın uygulanması hiç
fark etmiyor; öyle ya da böyle, Turkiye'de in-
sanlara doğal olarak yolunması gerekli kaz
muamelesi yapılıyor... Bunun en güzel örneğini de do-
ğalgazda görüyoruz!
Once fiyatı düşük tutarak doğalgaz kullanımını özen-
dirdiler... Sonra yavaş yavaş fiyatı yükselterek kelime-
nin tam anlamıyla "kazık" hale getirdiler.
Bu uygulama, kimse kusura bakmasın ama eroin sa-
tıcılannın yöntemıni çağnştınyor...
"Al kardeşim kullan, rahatlarsın" diye eroıni bedava
veriyor; bağımlı hale getirdikten sonra da hayatını sön-
dürünceye kadar soyup soğana çeviriyor...
Insanlar, kömür ve akaryakıt kazanlarını doğalgaza
dönüştürdüler; evlerine kombi taktılar; sobalannı attılar;
ısınmak için doğalgaza bağımlı hale geldiler... Sayılan
yeterli olunca da fiyatı bindır bindırebıldiğin kadar!
Bir taraftan hükümet, öbür taraflan belediyeter, bo-
Doğal kaz
rulan vatandaşın cebine döşediler...
Bir yılda yüzde 150 zam!
Enerji Bakanı Zeki Çakan'ın çağnsıyla doğal- gazı ge-
tiren BOTAŞ yöneticileri ve doğalgazı dağıtan belediye
başkanları toplanıp fiyatı nasıl indireceklerini konuşuyor-
muş... Eskiden havagazı vardı; içi boş konulara "hava-
gazı" denirdi... Beylerin bu toplantısı da havagazından
başka bir şey değil...
Çünkü sorun, doğalgazdan alınan Katma Değer Ver-
gisi oranları ya da belediye payları değil... Sorun, do-
ğalgazın kaç paraya alındığı... Bunu kimse açıklamı-
yor... Enerji Bakanı Çakan, bunun "sır" olduğunu söy-
lüyor...
Vatandaşı kazıklamak için devlet sım!
Aydın Engin dün Tırmıkta iyi yakalamış... Rusya ile
doğalgaz anlaşması yapılan günlerde Türkmenistan
Devlet Başkanı Saparmurat Türkmenbaşı'nın açıkla-
masını anımsatıyor:
"Rusya'dan doğalgazın bin metreküpünü 110 dola-
ra alıyorsunuz. Onlar da bizden 42 dolara alıyor ve size
satıyor. Yani isteseydiniz doğrudan Türkmenistan'dan
alabilirdiniz ve sadece 42 dolar öderdiniz."
Doğalgazı daha başında doğal bir kazık haline geti-
ren siyasi otorite de serbest piyasanın Mesut Yılmaz
öncülüğündeki yılmaz savunucusu Anavatan Partisi!
ANAP'lı eski Enerji Bakanı Cumhur Ersümer de doğal-
gazın alım fiyatının "sır" olduğunu söylemişti...
Doğalgaz, zamanında Türkmenistan'dan alınmış ol-
saydı, bugünkü bindirilmiş vergi oranlan ve abartılmış
belediye paylanyla bile üçte iki daha ucuz olacaktı...
Piyasa devletin elinde de olsa, liberal ekonomi kural-
lan da uygulansa Turkiye'de vatandaşın kaderi değiş-
miyor.
Yolunması doğal bir kaz! Işte doğalgaz...
SESSİZSEDASIZO) NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
erdincutkuc yahoo.com
Amca ben büyüyünce KARDAN ADAM olacağım.
Güpbüz Çapan'ın işlediği biiyük suç!ı
Çıkaramaçlı çete kurduğu iddiasıy-
la tutuklanan Esenyurt Belediye Baş-
kanı Gürbüz Çapan, ılk duruşmada
yaptığı savunmasında, çağdaş bir
kent kurduğu için hakkında dava açıl-
dığınısöylüyorveaynı "suç"u işleme-
ye her zaman hazır olduğunu açıklı-
yordu.
Gürbüz Çapan'ın ne demek istedi-
ği, doğalgaz faturalarındaki soygunla
şimdi daha iyi anlaşılıyor...
Çapan, Istanbul'un varoşları gece-
konducularca yağmalanırken koope-
ratifçilik yoluyla 7 bin 337 konutta 30
bin nüfusu banndıran bir kent kur-
muş... Esenkent'in ısınma ve sıcak su
gereksinimini, doğalgazla elektrik üre-
ten santralın havaya vereceği baca
gazlarından yararlanarak "bölgesel
ısıtma sistemi"ne bağlamış... Kombiy-
le ısınan konutlara göre bugün Esen-
kent'te yüzde 56 daha ucuza ısınma
olanağı yaratmış... Musluklardan 24
saat sıcak su akrtmış... Aynı santralın
kapasitesinden yararlanarak bu kez 5
bin 717 konutta yaklaşık 23 bin nüfu-
su banndıracak Boğazköy toplu konut
alanında merkezi ısıtma düzenini kur-
maya başlamış... Esenkent ve Boğaz-
köy'de konutlara ısı iletimi için kuru-
lan izolasyonlu boru hattı 100 kilomet-
reye ulaşacak ve Avrupa'nın en büyük
projesi olacakken tutuklanmış...
Bu projenin Istanbul'a sıçradığını
düşünün; kimse kombi, doğalgaz sa-
ati satamıyor; doğalgaz borusu döşe-
yemiyor; faturaları şışiremiyor. Bun-
dan büyük "suç" olur mu!
SALI
ORHAN BURSALI
İşi Tavında Dövmek
Bir dahaki rektörlük seçim-
lerine kadar bekleyeceğiz ve
yine adayların kişiliğıne göre
irili ufaklı kıyametler koparta-
cağız, herkes kendi gönlün-
de yatan siyasal aslanı rektör
yapmaya çalışacak...
Öyle mi?
Turkiye'de yaşadığımıza
göre öyle görünüyor, ancak
bu rektörlük konusunu Türki-
ye'nin bilimsel ve eğitsel çı-
karları ve geleceğini dikkate
alarak kesin çözümlere bağ-
lamak gerekmez mi?
Bu defa konuya doğrudan
girdik. Çünkü üniversitede,
yönetim ve rektörlük sorunu
üzerine, idari veya siyasal çı-
karlan açısından değil. bilimin
ve üniversitenin geleceği açı-
sından kafa yoran akademis-
yenler konuyu tartışmayı sür-
dürüyor.
Örneğin Uludağ Üniversite-
si eğitimden sorumlu Rektör
Yardımcısı Prof. Dr. Ercan
Tuncer, bu akademisyenler
arasında. Rektörlük mesele-
sini somut önerilere dökelim,
diye aradı.
Ankara Üniversitesi Rektö-
rü Prof. Dr. Nusret Aras da,
dün sabahki görüşmemızde,
yürürlükte olan seçim siste-
minden duyduğu rahatsızlığı
dile getirdi. Aras, aynca bütün
rektörlerin sanki kötü ve siya-
sal yönetıcilermiş gibi bir ha-
va estirildiğinden de şikâyet
etti.
Tabii ki değil.
Tartışılan, daha çok, rektör
seçimı veya atama yöntemi-
dir.
Demiri tavında dövmek ge-
rek.
Istanbul Üniversitesi rektör-
lüğü seçiminde, Türkıye'yi
neredeyse ikiye hatta üçe bö-
len, ve üstelik seçimi ulusal
sorun gibi bir zırvalık kürsüsü-
ne çıkartan saçmahğı yeniden
yenıden yaşamanın bir anla-
mı var mı?
Ama sorunu zaman içinde
çözüme bırakmak gibi, aslın-
da tam Türke özgü harika bir
yöntemimız varken, ne IMF
ne de Avrupa Bırtiği tarafın-
dan rektörlük seçimi bir so-
run olarak dayatılmamışken
(!), rektörlük sorunuyla uğraş-
manın, genel bir eğilim oldu-
ğunu unutmayahm.
Ama hayır. toplumsal ener-
jimizi, son seçımlennde oldu-
ğu gibi ateşleyip yok etmeye
kalkışmadan, belirli bir zaman
içinde sakince bu konuyu ne-
den tartışmayalım ve çözüm
aramayalım?
• • •
Bugünkü yasalar çerçeve-
sinde rektör atamalarının sa-
hibi Cumhurbaşkanıdır. Do-
layısıyla bu sorun aslında bü-
yük ölçüde Cumhurbaşkanlı-
ğının gibi görünmektedir.
Siyasi iktidar, Türkiye'nin
bilimsel çıkarlannı düşünerek
rektörlük seçimlerini veya
atamalarını bilimsel kriterlere
göre yeniden düzenlemeye
kalkışmadığı sürece, Cum-
hurbaşkanlığı makamı bun-
dan sorumlu görünüyor.
Ancak bu makam yasa çı-
kartamayacağına göre, va-
r olan yasalar ve mevzuat çer-
çevesinde, yeni inisiyatifler
geliştirerek ve uygulamaya
koyarak suların durulmasını
sağlayabilir.
Universitelerimizde rektör-
lük şartnamesi ve rektörlük il-
keleri diye bir şey yoktur.
Yani üniversitede reşit olan
herkes rektörlüğe adaylığını
koyabilmektedir. Ve yasaya
göre de üniversitenin ilk 6 a-
day sıralamasına giren herke-
sin rektör atanma şansı vardır.
YÖK'ün sıralamasına giren
her üç adayın da rektör atan-
ma şansı vardır.
Cumhurbaşkanlığı, ilk ele-
meyi, dahaadaylar belirlenir-
ken yapabilır.
Şeffaf davranır, rektörde
aranacak ilkeleri belirler, ayrı-
ca üniversitenin sorunlarını
dikkate alır.
Bunu, içinde uluslararası bir
iki otoritenin de bulunduğu bir
komiteyle, örneğin Türkiye
Bilimler Akademisi'nin danış-
manlığında da yapabilir.
Böylece kriterler ışığında
üniversitede adaylar belirlen-
mesıne gidilir.
Tabii, bu kriterler, öncelikle
uluslararası bilim yönetim
normlarını, ikinci olarak ülke-
mizin koşullannı dikkate alır.
Cumhurbaşkanlığı, sanırım
ikinci olarak, YÖK'ün belirli bi-
limsel ölçütlere göre homo-
jenleşmesini artık hızla sağla-
mak zorundadır.
Tabii, birdizi başka çözüm-
ler de akla gelmektedir.
• • •
Bilimsellik, Avrupa Biriiği
kapısına dayanmış bir Türki-
ye'ye her zamankinden daha
fazla gereklidir. Türkiye, bu-
tün siyasal, bürokratik yöne-
tim birimleri olarak akh, bili-
mi, bilimsel araştırma ve dü-
şünmeyi, öncelikli biryöntem
olarak benimsemek zorun-
dadır.
Üniversitelerimizin siyasal-
laştırılarak değil, ancak bılim-
selleşmesiyle, bugün duyulan
endişelerin üzerinden geline-
bileceğini görmeliyiz.
[email protected]
ÇtZGÎLtK KÂMtL MASARACI
HARfit SEMtHPOROY [email protected]
- Y/WSıMiZ OMAm l?
TARÎHTE BUGÜN MVMAZ ARIKAH 8Ocak
KADERİ VEUAHTA BAĞU.
3İ KJU&mpA GiRPİKLSgi MONAGD KALESİ
u
htı•,QJB_
&BLERİNİN ALT1NA GİZL££>i<LEfZİ KİUÇIA&VIA
ÇARPIÇAB4K CENEVİZÜLEH'OBtJ ALOl.KÜTSAL
RÛMA İMPAİIATDRU I.O7TO,OURUMU OHAYLA-
/INCA, İLK HONACO PBEHS'l, âİŞ
ÇOK BAK1MPAN FSAAISA 'A//JV tCOGUAAASl AL-
TWPA OLAU BU M/tJİK ÜUCe, S£ÇfM/AJİ W-
Rİ2M YE IOIMAIZHAHESİYLE SA&UVACAKTIR.
YAP/LAU ANTIAÇMAY!* 6ÖRE, TAMTTAKİ PgEA&N;
yERifJE 6£ÇEC£K VEUAHT1(e&CBCOLMASI
ÇAJSf) OIMA2SA, ÜUCE Ff&HSA'M SAği/^CAK-
TtHt. Ya»d*, son firemtt.Kamıer ve. efi £raat, tY-
Itndikkrî günterde. Mohaco'da gârü{üjor:(i9S6)
KÜLTÜR • SANAT 10211)1» 19 78
A N N E S
ALTIN Pfi
v e F I P R E S
MIY
TÜRK ŞtLAHLI KUVV^ETLERİ'Nt
GÜÇLENDtRME VAKFI
D\HAGÜÇlt BİR ORBU IÇt> V AKIF; H£R TVRLİ1
MENKIL. GAVRİMINKl L
VE N AKtT BAĞIŞLARIMZ1KABUL EDER.
VAKFIN BANKA BAĞIŞ HESAP NliMARALARI
YURTİÇt
TÜRIC LtRASI
T.C. Zıraat Bankası Gûvenevler .\nkara Şubesi 310838 numaralı hesap
T I5 Bankası Güvene\îer^Ankara Şubesi 194808 numaralı hcsap
Vakıflar Bankası Ka\aklıdere, Ankara Şubesı 2028491 numaralı hesap.
LA STANZA DEL FIGLIO
OGUL ODAS
KARASU SULH HUKUK
HÂKİMLİĞl'NDEN
Esas No: 2001/23
Davacı Melike Bıçakçı vekili Av. Turan Şen tarafından
davalılar Doğan Dalmış vs. aleyhıne açılan taksim davasının
yapılan yargılamasında verilen ara karan gereğince.
Sakarya ıli, Yenigün Mah. Sakarya Caddesi, Zümrût So-
kak. No: 12'de ikamet eden Mehrnet oğlu. Mustafa Ak-
kurt'un yapılan davetiyelerde adresınde oturmadığından ıa-
de edildigi, yapılan zabıta araştırmasında tespit edılemediğı
anlaşıldığından, mahkememizın 2001/23 esas sayılı davanın
duruşmasmın 17.1.2002 gün ve saat 10.00 olduğu davalı
Mustafa Akkurt'a ilanen davetiye yerine teblığ olunur.
Basın: 226
Afiin.by Nanni Moretti
KORSANKÎTAP, ÜLKE KÜLTÜRÜNÜN
KARA LEKESİDlR.
Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Biriiği
(BESAM)
Nanni Moretti Laura Morante
>nvw;denk.co
11 OCAK'TA SİNEMALARDA
A3, A4, 35x50, 35x60 veya 35x70
cm. siyah-beyaz veya istenilen
rezolüsyonda renkli
FİLM ÇIKIŞI YAPILIR
Piyasa fiyatının altında.
Tel: (0 212) 512 05 05 Dahili 481
KALEM
METIN ERKSAN
Cumhupiyet Başsavcısı
Yargıtay Cumhurıyet Başsavcısı Sabih Kanadoğ-
lu, Anayasa Mahkemesi'ne iki başvuru yapmıştır.
Bunlardan biri AKP lıderi Recep Tayyip Erdoğan'ın
genel başkanlık görev ve yetkılerinın "tedb/ren" ön-
lenmesi ve türbanlı kurucular nedenıyle AKP'nin uya-
nlması istemidir. Diğeri, HADEP'in kapatılması dava-
sıdır. Başsavcı'nın Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı bu
başvurular Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ndeki çok
önemli dinsel ve etnik sorunlan içeren, çok yaşamsal
iki konudur.
Anayasa Mahkemesi; Başsavcı'nın uzun zaman
önce yaptığı bu başvurulan sonuçlandırmamıştır. Baş-
savcı; Anayasa Mahkemesi'nin bu işleyişine ilişkin bir
açıklama sınırian içinde "kamuyu bilgilendirmek ama-
cıyla" aydınlatıcı bir demeç vermiştir. Yargıtay Cum-
huriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun bu demeci-
ne karşı, Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bu-
min, Sabih Kanadoğlu'nun bu demecini çok sert ve
öfkeli bir bıçimde eleştiren karşı bir demeç vermiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bu çok duyarlı dö-
neminde Anayasa Mahkemesi Başkanfnın yaptığı bu
sert ve öfkeli eleştin, yüksek yargının içinde yapılma-
sı gereken tartışmayı ve yüksek yargıdaki zıtlaşmayı
kamunun bilmesine neden olmuştur. Bu konu, üstün-
de çok düşünülmesi ve tartışılması gereken bir konu-
dur. Hukukbilim diğer bilimler gibi öznellik dışı, nes-
nel ve bilimsel bir düşünce ortamı içinde bilimsel bil-
giler oluşturur. Hukukbilimin uygulama aşaması olan
yargısal dönemin niteliği de, öznellik dışı, nesnellik ve
bilimselliktir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu
tam bir "Cumhuriyet Savcısı" gibi düşünmüş, dav-
ranmış ve bu demecini vermiştir. Türkiye Cumhuriye-
ti Devleti'nin bir yasası, Türkıye'dekı atanmışlar ara-
sında yalnız bir makamın ad-tanımının başına "Cum-
huriyet" sözcüğünü eklemıştir. Bu makam "Savcılık
Makamıdır". örneğin; "Yargıtay Başkan"r\\n ad-ta-
nımının başında "Cumhuriyet" sözcüğü yoktur.
"Anayasa Mahkemesi Başkanı"r\\n ad-tanımının ba-
şında "Cumhuriyet" sözcüğü yoktur. Türkiye'deki
tüm "Savcılık Makamlan"nın ad-tanımının başında
"Cumhuriyet" sözcüğü vardır.
Turkiye'de; yargı ve yürutme erkı kapsamındaki tüm
atanmışlar, seçilmış yasama erkı'nın yönetimsel (ida-
ri) bölümünü oJuşturan tüm atanmışlar "Türkiye Cum-
huriyeti DeWef/"nin atanmışlandır. Fakat çok aynca-
lıklı bir yasa, çok duyarlı bir ayrım yaparak atanmışlar
arasında yalnız "Savcı" sozcüğünün başına "Cum-
huriyet" sözcüğünü eklemıştir. Böylece ''Cumhuri-
yet Savcısı" veya "Cumhuriyet Başsavcısı" ma-
kamlannın ad-tanımı saptanmıştır.
"Türkiye Cumhuriyeti Devleti"; Atatürk önderli-
ğindekiTürkiye Büyük Mıllet Meclisi Hükümeti'nin ve
Türk Milleti'nin; emperyalist, kapitalist, saldırgan, ırk
ve din aynmcı Batılı ve Doğulu yabancı devletlere
karşı, yıllarca yaptığı kanlı savaşlar sonunda kurul-
muştur.
1919-1922 arası otagelen bu savaşlarda; Osmanlı
Saltanatı-Hilafetı-Hükümeti-Devleti yabancı devletler
ile işbirliği yaparak, Atatürk önderliğindeki; TBMM
Hükümeti'ne veTürk Milleti'ne karşı bir "Vatan Hain-
liği" savaşı yapmıştır.
Yabancı devletlere karşı yapılan savaşı ve yabancı
devletler ile işbirliği yapan Osmanlı Devleti'ne karşı ya-
pılan savaşı kazanan ve Osmanlı Devleti'ne son ve-
ren Atatürk; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurarken
"Cumhuriyet'' yönetimine ve sözcüğüne karşı olağa-
nüstü bir özen ve duyarlılık göstermiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ilk on yılı, "Cum-
huriyet"e karşı yapılmış dış destekli ve dış kışkırtma-
lı dinsel ve etnik ayaklanmalar ile doludur. "Cumhu-
riyet Ordusu" bu dinsel ve etnik ayaklanmalan bas-
tırmak için binlerce şehit vermiştir.
Atatürk, TBMM Hükümetı veTürkMılleti için "Cum-
huriyet" sözcüğü "Kutsal Bir Sözcük" olmuştur.
Türkiye Cumhunyetı Devleti; binlerce yıllık Türk tarihi
içinde kurulmuş olan ilk "Cumhuriyet"tır. Cumhuri-
yetin ilk on yılı içinde yaratılmış bir mılli marş, "Biz bu
Cumhuriyetin temelini kanla yoğurduk. Biz bu
Cumhuriyeti kanla kurduk" der.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti "s/7arı/( güçteri" yönet-
meliğinin maddelerinden biri "Cumhuriyet Ordu-
su"nun görev ve ödevlerinden birisi "Cumhuriyeti
korumak ve kollamaktır" der.
"CumhuriyetSavcılarTnın görev ve ödevlerinin bi-
risi de "silahlı güçier" yönetmeliğinin belirttiği gibi
"Cumhuriyeti korumak ve kollamaktır".
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu;
görevini ve ödevinı yapmıştır.
BULMACA SEDAT YAŞAYAM
1 2 3 4
1
SOLDANSAĞV.
1/ Özbekis-
tan'ın baş-
kenti. V Ver- 2
me, ödeme... 3
Coşkun, esin- .
le dolu. 3/
Uzun kış ge-
celerinde dost 6
ve akrabalarla
birlikte yenen
akşam yeme-
ğineveogece 9
yapılan eğlenceye
verilen ad. 4/ Bir tür
hafif ve kaba ayak-
kabı. 5/Ortodokslar-
da tahta pano üzerine
yapılmış her türlü
dinsel resme verilen
ad... Kâğıt oyunla- 6
nnda ortaya para
koyma. 6/ Asker... 8
Bir tartı birimi... Bir
9
nota. 7/Mikroskop camı... Briçte ahlan bir kâğıt-
la eşine oynamasını istediği kâğıdı belirtme. 8/
Denize doğru uzanan taşlık burun. 9/ "Filiz —":
Sinema oyuncumuz... Osmanlı devletinde taşra-
daki nüfuzlu ailelere verilen unvan.
YUKAMDAN AŞAĞIYA:
1/Gürcistan'ın başkenti... Eski Mısır inancında
insanruhu. 2/Dinsel inançlan olmayan... Bal, yo-
ğurt gibi şeyler koymaya yarayan tahta kova. 3/
Yazı makinesinin kâğıt takılan hareketli bölümü...
Katışıksız, saf. 4/Felsefede duyularla algılanabi-
len her şey. 5/Bir toplulukta çalışan insanlann her
biri. 6/Torun sahibi kadın... Gidilen yol üzerinde
ohnayan. II tstatistikte uzun süreli eğilime veri-
len ad... Önceden verilen güvence parası. 8/Alın-
mış bir şeyi geri verme. 9/Yankı... Kadın giysile-
rinin etek ucu, kol gibi yerlerine verev kesilmiş
l^imaştan yapılan süs.