23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 OCAK 2002 PAZAR HABERLER DÜNYADA BUGÜN FFnin kapatılmasına ilişkin 450 sayfahk gerekçefi karar Resmi Gazete'de ya\ ımlandı ALI SİRMEN v Mutluluğun Ciddiyetr Sevgili. Bugünsütunumu. Memet Baydur'un Ispanya yıflanndan arkadaşı, o ülkede matematik hocalı- ğı yapan. Memefin kimi eserierinin yabancı dil- de çevınlerinı gerçekleştiren ortak dostumuz'AI- bert Sabanoğlu'na bırakıyor ve bana gönderdi- ği mektubu burada yayımlıyorum. "Yazar, düşünür, mizah ve usturuplu 'geçirme' ustası... Bunların belki heps/nden de önde, Me- met Baydur, tanıdığım birkaç gerçekten mutlu in- sandan bıriydi. Mutluluğu dış etkenlerden değil de hepimiz gibi elinde olmadan kafaüstü ortası- na düştüğü bu hayatın en küçük, en ince ayrın- tılarına kadar her şeyıni anlatmakta kullandığı o rengârenk bakış açısından kaynaklanıyordu. Bunu şımdıanlıyorum. Hayatta olduğunda böy- le bir şeyi bana ne düşündürttü ne de söyletti. 'Mutluluğu da fazla ciddiye almamalı' derdi. On yıldan fazla oluyor. Türkiye 'nin Madrid Bü- yükelçisi'nin yazlık villasında bir kokteyle davet edilmiştim. Içerde ışıklandınlmış bir havuz, zarif biçilmiş çimenler, resmı suratlarla servis yapan garsonlar, birbiıierini çoktan tanıdıklan belli olan diplomat, askeriataşe ve diplomateşlerinin ara- sında suya sabuna dokunmadan ve mümkün ol- duğu kadar az pot kırarak geçirmeye çalışırken aynı benim gibi havuzun en kuytu kenanndan aynlmayan, tam anlamıyla o ortamda sıntan biri çarptıgözüme... • • • Hüdaverdi gözlüklü, zeki bakışlı, bir elinde bir kadeh öbür eli blucininin cebinde, sürekli önü- ne bakıp birşeyleri çözmeye çalışan biradamdı bu. Konuşmaya başladık, saatlerce konuştuk. Daha birbinmize anlatacak çok şeyimiz olduğu- nu, bunun işin başı olduğunu anladık. Bir yan- dan da kokteyl devam ediyordu. Ne var ki Me- met'in hafifkaş kaldırmalan, anlamlı bakışlanyla her şey çok daha mızahi bir hal almıştı. Ikimiz de Peter Selers'/n unutulmaz The Party' filminin ka- rakterien olmuş çıkmıştık. Sohbetimizin ikinci ve- ya üçûncü saatinde, lafarasında bana kendi eşi- nin büyükelçıliğin başkâtibi olduğunu söyledi. Daha sonra ne zaman Memet'le konuşma ola- nağı bulsam, aynı hissi, engin dünyalara doğru birkapının açıldığı hissini aldım. Madrid'de bırAn- dalus tavernasında olsun, Istanbul'da kirlibirkış gününde birapartman dairesinde olsun, VVashing- ton 'da birbodrum dairesinde olsun, Memet o ka- pıyı açmayı bilir, hayatta söylenecek, anlatılacak, sevilecek ve küfredilecek sonsuz şey olduğunu ve aslında kendi kendımizi gereksiz birşekilde na- sıl sınırladığımızı anlamamı sağlardı. Bütün birgün konuştuğumuz olurdu. Bu konuşmalar caz do- ğaçlamasını andınrdı bıraz, örneğin duvarda ası- lı birfotoğraftanyola çıkıp Ara Güier'inAfrika 'da aslanlarta maceralanna, oradan Kenya'dakiya- bancılann yaşamlanna, oradan 1960larda Istan- bul'u ziyaret ettiğini Memet'ten başka herkesin unuttuğu bir cazcının özgün fıkrine giderdik. Bir defasında iki cümle arasında söylediğim birsöz- den hareketle, bana evinde tam sekiz saat Truf- faut filmi seyrettirdi. Teorik fizikten kanncalann bazı hareketlerine, Türkiye 'nin politik kokuşmuş- luğundan tangonun tarihine kadar her şey Me- met 'in ilgisini çekerdi. O yüzdendir ki, hepimizin ilgisi, Ortadoğu veya ekonomikkrizgibibir-ikiko- nuya saplanıp kaldığında o gayet sakin, Cumhu- riyet'fefa köşesinde bılim adamlanndan, sanat- tan söz edebiliyor, bize 'Hayat devam ediyor, asıl olanı unutmayın sakın' mesajını verebiliyordu. • • * 'öldü' diye saçmasapan birhabergeldi. Inan- mamak, üzüntü, isyan... bu duygulan sırasıyla yaşadıktan sonra, beklenmedik birşey oldu. Me- met Baydur'un oyunlarını bir süredir görmemiş, okumamıştım. Unutmuş gibiydim. Madrid so- kaklannda başıboş, onun ölümünü anlamaya ça- lışarak dolaşırken birden onun oyunlanndan sah- neler, rengârenk aynntılanyla gözümün önünden geçmeye başladı. Hayatımda ilk defa, hepimizin defalarca pek de üzerinde durmadan biryerler- de okuduğu, artık klişe olmuş '0 eserierinde ya- şıyor' deyimini gerçekten anladım ve hissettim. önümden geçen sahnelerin hepsinin arkasında Memet'in sesi duyuluyordu; onun bir parçası, yaşayanlarla birlikte olmaya devam ediyordu. O yüzden ölümüne pek fazla üzülmeyin, çok da ciddiye almayın. Ola ki, oyunundaki astronot Vladimir Komarov gibi, 2067 yılında tekrardün- yamızla kesişecek bir yörüngeden şu anda bizi gülerek seyredip 'gelelım ıspanağın faydalan- na...' diyordur. Albert Sabanoğlu." Anayasa Mahkemesi Başkanı Bumin: Boşsovcının uyarısı gündemi değiştirmez ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Anaya- sa Mahkemesi Başka- nı MustafaBumin, Yar- gıtay Cumhuriyet Baş- savcısı Sabih Kanadoğ- lunun HADEP ve AKP'ye ilişkin başvu- rulannın sonuçlandınl- masına ilişkin yazısı- nın, "Herfaangi bir su- reüe gündemlerini de- ğiştirmek ya da çabuk- laştırmak konusunda etİasi olamayacağını" söyledi. Bumin, dün katıldığı bir açılışta gazetecile- rin sorulannı yanıtla- dı. Başsavcı Kanadoğ- lu'nun önceki gün yap- tığı açıklamaya ilişkin bir soru üzerine Bumin, bu konuyu daha fazla sürdürmek istemedik- lerini belirterek "Bizim üzüldüğümüz, bizinıle her zaman her türlüiliş- Id içerisinde bulunan yakın bir arkadışımız, bunu daha başka yoüar- dan söyleyip, çabuklaş- ürmakla ilgili engelle- rin nedenlerini bizden öğrenebilirdi. Arük konu kapandı" dedi. "Anayası Mahkeme- si'ninAKP'ye ilişkin ih- tar istemi ve HADEP Davasfnın gündeme ahnma tarihlerinin be- lirlenmesinde Başsav- cı'nın yazısının etkisi ot- du mu?" sorusu üzeri- ne Bumin, şunJan kay- detti: "Hayır. Üzüntü- müz de o. Öyle zanne- decek kamuoyu-. Da- ha önce belirlediğimiz tarih." Amaç şeriatdevletiANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi, FP'nin ka- patılmasına ilişkin gerek- çeli kararda, Merve Ka- vakçı'nın türbanla Mec- lis'te yemın etme girişimi ve türbandaki ısrann altın- da yatan amacın. şeriat kurallannın geçerli oldu- ğu toplumsal modeli ger- çekleşnrme olduğunu vur- gulandı. Genel başkan başta olmak üzere parti- lilerin, kamuda uygula- nan türban yasağını "zu- lüm ve zorbahk" olarak niteleyerek "halla deviet görevüierine karşı kin ve düşmanhğa tahrik" ettık- • Gerekçeli kararda şeriata dönük istemleri bilinen Merve Kavakçı'yı FP'nin aday göstermesinin, Kavakçı ile partinin temel politikalan arasındaki koşutluktan kaynaklandığı belirtildi. lerıne işaret edildi. Karar- da, "Şeriatdüzeninin kar- şıu olan demokrasilerde çagdaşhğm göstergesi olan bu ilke, Türkiye Cumhu- riyeti'nde ümmeften 'ulus'a geçmenin de itici gücü olmuştur" denildi. Resmi Gazete 'nin dün- kü mükerrer sayısında ya- yımlanan gerekçeli karar 450 sayfadan oluşuyor. Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli karannda, dav a sürecine ilişkin aşamala- ra yer verildikten sonra inceleme bölümüne ge- çildi. RP'nin kapatılmasına ilişkin gerekçeli karara atıfta bulunulan kararda. laikliğın din ve vıcdan öz- gürlüğünü sağlayan ilke olduğu vurgulandı. Dıne dayalı toplumlarda, sıya- sal örgütlenme ve düzen- lemelerin olduğu anımsa- tılan kararda, "Laik dü- zende ise din siyasallaş- madan kurtanlır, yöne- tim aracı ohnaktan çıka- nlır: gerçek, saygınyerin- de tutularak kişilerin vic- danlanna bırakıhr. Dün- ya işlerinin laik hukukla. din işlerinin de kendi ku- raüanfleyüriitühnesi çag- daş demokrasflerin dayan- dığı temelkrden biridir" denildi. Tarihsel gelışimin fark- lılığı nedeniyle Türkıye için laikliğin ayn bir özel- lik taşıdığına işaret edi- len kararda, "Çağdaşlaş- mayı hızlandıran ve Tür- kiye Cumhuriyeti'nin te- meüerinden olan laiklik Dkesifledevletin akla ve bi- lim kuraüanna göre ku- rumlaşması amaçlanmış- Or. Karşılıkh saygL boşgö- rü ve anlavişa katkıda bu- lunan laiklik. ulusal biıü- ğin de temelini oluştur- muştur. Şeriat düzeninin karşıö olan demokrasiler- de çağdaşlığui göstergesi olan builkcTürkiye Cum- hurrveti'nde ümmet'ten ulus'a geçmenin de itici gücü olmuştur" denildi. ' cevit 'in ABD 'ye yapacağı ziyaretin Irak konusunda yoğunlaşacağı öngörülüyor. Başbakan Ecevit, önceki gün bir araya geldiği ABD'li senatörîere "Türkiye 'yi Saddam değil Irak ilgilendiriyor " diyerek Washington 'a önetnli bir mesaj da vermiş oldu. Başbakan, ABD ıie görüşülecek konular üzerinde çalışmalara başladı Irak, Ecevit'in başını ağrıtacak ANKARA (Cumhumet Büro- su)-Başbakan Bülent Ecevit 14- 18 Ocak günlerinde gerçekleşti- receği ABD ziyaretine yönelik çalışmalannı hızlandırdı. Dışiş- leri Bakanı tsmail Cem ile birlik- te yoğun bir çalışma süreci baş- latan Ecevit'ın başını ağntacak konulann başında Irak konusu ge- liyor. Ecevit, önceki gün bir ara- ya geldiği ABD'li senatörlere "Türkiye'yi Saddam değil Irakü- güendiriyor'' diyerek Washing- ton'a önemli bir mesaj da vermiş oldu. Ecevıt'e yaklaşüc 200 kişi- lik bir heyet eşlik edecek. Ecevit'in geçen yıl iktidara ge- len George Bush yönetimine ya- pacağı ilk ziyaret, iki ülke ilişkı- leri ve bölgesel gelişmeler açısın- dan büyük önem taşıyor. Türki- ye'nin, ağırlığı iki ülke arasında- ki ticaret ilişkilerinin geliştiril- mesine verdiği ziyaretin, Irak ko- nusunda yoğunlaşacağı öngörülü- yor. Amerikah senatörlerin önce- ki gün Ecevit ve Cem'le yaptık- SODEV Başkanı, yeni partinin farklı bip anlayışla kurulması gerektiğini söyledi Karakaş SHP'nin açılmasına karşı tstanbul Haber Senisi - Sosyal De- mokrası Vakfı (SODEV) Başkanı Ercan Karakaş, SHP'nin yeniden açıhnasmı doğru bubnadıklanru belirterek yeni par- tinin geçmişteki ve mevcut partilerin ta- mamen dışında bir anlayışla kurulması gerektiğini bildirdi. Karakaş, dün yaptığı açıklamada, SHP'nin yeniden açılacağı ve kendisi- nin de bu çahşmanın içinde olduğuna iliş- Ercan Karakaş kin haberlerin gerçeği yansıtmadığını \oırgula- dı. Karakaş, yeni parti oluşumunda daha önce siyasette aktif olarak yer almış ilkeli kadrolar- la birlikte mevcut partilerin üretken ve demok- ratik olmayan yapıîan nedeniyle siyasetten uzak kalmış sol ve demokratik değerlere bağh çeşitli mesleklerden birikimli ınsanlann da yer alması gerektiğini be- lırtti. Uzun bir süredir "Yeni Siya- set/Solda Yeni Ohışum Girişimi'' adıy- la çalışmalar yürüttüklerini anımsatan Karakaş, yakında bu çahşmalan ka- muo>"uyla paylaşacaklannı bildirdi. Yeni partinin dar bir grup ya da ki- şiye endeksli olarak oluşruruhnasmı doğru bulmadıklarını anlatan Karakaş. "Yeni par- tinin mevcut siyaset anlavışma, işleyişine. kültü- riine ve ahlakına karşı olan \ e geçmişüı yanhş- lannı sorgulamaktan kaçınma>an kişi ve un- surlann ortak girişimi olmasını isti>oruz" dedi. lan görüşmeler, 16 Ocak'ta Ece- vit-Bush görüşmesinin de prova- sı niteliğindeydi. Ecevit, bu önem- li ziyaret için çalışmalannı Dışiş- leri Bakanı Cem'in de katilmasıy- la dün de sürdürdü. Ecevit ve Cem, Başbakanlık'ta Dışişlen bürok- ratlannın da katılımıyla oldukça uzun görüşmeler gerçekleştirdiler. Ecevit, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, senatörlerle yaptığı görüşmede Türkiye'nin daha önce açıkladıklanndan fark- lı bir şey söylemediğini belirtir- ken, "ABD'nin Irak konusunda duyaıt olduğunu bfliyoruz. Bizim debölgenıizleilgili sorunlanmEvar. ABD ile bu konuda olumlu bir di- yalog kurulacağını. anlavış biriiği- ne vanlacağuu umanm" dedi. Ecevıt, Bush ile yapacağı görüş- me sırasında iki üUce arasındaki ticaret ilişkilerinin gelişhrilmesi- ni gündeme gerirecek ve Türki- ye'nin beklentilerini kapsamlı bir dosyayla sunacak. Ecevit, ABD'nin Avrupa Birliği (AB) ile ticarette her türlü serbestliği uy- guladığım, AB ile gümrük birli- ği anlaşmasmı yaşama geçiren Türkiye'ye de benzer haklann uy- gulanması gerektiğini savunacak. KARARIN SONfUÇLARI Hwak ve Sobacı'nın vekilliği bitti ANKARA (CumhuriyetBürosu) - Anayasa Mahkemesi'nin FP'nin kapahlmasına ilişkin gerekçeli karannın Resmi Gazete'de yayun- lanmasıyla, tstanbul Milletvekili Nazlı Ibcak ile Tokat Milletvekih BekirSobaa'nın millet- vekilliği sona erdı. Açıklama ve eylemleri ne- deniyle FP'nin kapatılmasına neden olan Ilı- cak ile Sobacı'nın yanı su*a Ramazan Yenide- de, Mehmet Sday ve Merve Kavakçı'ya 5 yıl süreyle siyasi yasak geririldi. Anayasa Mahkemesi, FP'yi "LaikCumhu- riyet ilkesine a>kın ejiemfcri" nedenıvle 22 Ha- ziran 2001 'de kapatmıştı. Gerekçeli kararm dün yayunlanmasıyla birlikte beyan ve ey- lemleriyle FP'nin kapatdmasına neden olan ts- tanbul Milletvekili Nazlı Ilıcak ve Tokat Mil- letvekili Bekir Sobacı'nın milletvekillikleri sona erdi. FP'nin kapahlmasından sonra 102 milletve- kih bağımsız kahnış, bunlardan bir bölümü ye- ni kurulan AKP ile SP'de görev ahruşlardı. Es- ki FP'li Cemil Çiçek, Azmi Ateş ve Ismail Kahraman bağımsız kahnayı tercih etmişler- di. Kapatılan FP'lı 2 üyenin milletvekilliğinin düşmesinin ardrndan TBMMdeki boş san- dalye sayısı 12'ye yükselecek, bağımsız üye sayısı ise 17'ye düşecek. Ilıcak ve Sobacı'nın milletvekilliğinin düş- mesüıden sonra TBMM'deki sandalye dagıh- mı şöyle oluştu: DSP : 130, MHP : 127, ANAP : 79, DYP: 84, AKP : 53, SP: 48, BAĞ.: 17, BOŞ : 12, TOPLAM: 550 KAPATMAYA KARŞI ÇIKAN ADALI: FPsistemin dışında değil ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP'nin kapatüması karanna karşı çıkan Anayasa Mah- kemesi Başkanvekili Haşim Kıbç, Merve Ka- vakçı'nın yemin etmek üzere TBMM'ye tür- banla gelişine işaret ederek herhangi bir yasa- da milletvekilinin kıyafetine ilişkin kural bu- lunmadığını ileri sürdü. Kapatma karanna mu- haüfkalan üye SacitAdahda karann AlHS'ye aykın olduğunu savunarak FP'nin türbanla "biraz fazla" ilgilenmesinin onun sistem dışı- na çıktığını göstermeyeceğini kaydetti. FP'nin kapatıhna karanria katıhnayan baş- kanvekili Haşim Kıhç da karşı oy yazısında, karann Avrupa tnsan Haklan Sözleşmesi'ne aykın olduğunu savundu. Üniversitelerde "ko- medi hatine gedrilen" kıyafet sorununun, ifa- de özgürlüğü suurlan içinde terör ve şiddete başvurmadan eleştirihnesini, demokratik hak- lannkamuoyuna duyurulmasını sağlayan FP'ye verilen kapatma fıili ile ceza arasındaki ölçü- yü yansıtmadığını kaydeden Kıhç, "Partinin kapabJmasmda agırükh olarak gerekçe göste- rflen, bayan bir nüDetvekümin (Merve Kavak- çı) başörtüsüfleyeminetmeküzereTBMM'ye gehnesini de sözleşnıeve aykın eylem olarak kabul etmek oknakh değUdir'' dedi. Karara muhaüfkalan Adah da FP'nin kapatıl- masına yol açan olaylann büyük çoğunluğunun türban üzerinde odaklaştığını belirterek "Bu, 1950'ti yıllardan beri neredeyse bütün par- tflerin az veya çok konusu oimuştur. FP'nin bununla biraz dahafazla Ugüenmesi, onun sis- tem dkşma çtkuğmı göstermez" diye konuştu. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Eğer yurttaşlar feryat figan et- meselerdi, doğalgazdaki soygun ortaya çıkmayacaktı. Doğalgazın fiyatının nasıl yükseldiğini hep bir- likte ızledik. Doğrusu. gerçek fiya- tın ne olduğunu, kimin ne kadar kazık attığını da tam öğrenebilmiş değiliz. Enerji Bakanlığı, Botaş Ge- nel Müdürlügü ve belediyeler; bun- lar bu artışta rolü olan üç devlet kurumu. Eğer bu kurumlar birbirini suçla- masalar, neyin ne olduğunu tam an- lamamız mümkün olmayacaktı. Işın ayrıntılannı bilmiyoruz, ancak bildi- ğimiz bir şeyler var. Doğalgazda yurttaşa yapılanlar, bildiğimiz dev- let kafasını çok güzel yansıtıyor. Enerji Bakanı ve bakanlığın tüm görevlileri, devletten maaş alıyor- lar. Bu maaşlaryurttaşların ödediği vergilerden karşılanıyor. Enerji Ba- kanlığı'nın hizmetleri de devlet büt- çesınden çıkıyor. Bütün bakanlıklar gibi bu bakanlık da hizmet için ku- rulmuş bir bakanlık. Ancak devletin Doğalgazdaki Devlet Kafası yönetimine geçen herkes gibi bakan- lar, genel müdürler, kendilerini dev- letin sahibi kabul ederler. Yapılan her hizmeti, sanki yurttaşa bir lütuf, bir bağış sanırlar. Bu nedenle bir patron, bir ağa edasıyla davranırlar. • • • Doğalgaz işinin nasıl bu hale dö- nüştüğünü az çok hepimiz tahmin edebiliriz. Enerji Bakanlığı, yurtdışın- dan aldığı doğalgazı Botaş'a veriyor. Bu arada muhtemelen bırtakım mas- raflar yapıyor. Nakil sırasında, Bo- taş'a işin devredilmesi aşarnasında öncelıkle bir masraf daha ortaya çı- kıyor. Bu ış devlet işi olduğu için işin içine partililer, yakınlar gırer ve kad- rolar bu nedenle şışer. Botaş'a dev- redilirken maliyet artar. Botaş'ta ne mi olur? Botaş'ta bır- takım dolapların döndüğü Susurluk kazası sonrası ortaya çıkmıştı. Ab- dullah Çatlı'nın ve ekıbının Botaş'a el attıkları anlaşılmıştı. Botaş da bu arada doğalgazı alıyor. orada da bir kurum ve örgütlenme var. Orada da burokrası ve bildiğimiz örgütlenme- ler var. Buranın masrafları da fiyat- lara ekleniyor. Bu da yetmiyor, her kurum yaptığı masrafa ek olarak bir de bu işin üzerine kâr koyuyor. Fi- yatlar üçüncü kez artmış oluyor. • • • Botaş'tan sonra sıra belediyele- re geliyor. Beledıyelerın de siyasi partilerin birer yemliğı ve gelir kay- nağı haline dönüştürüldüğünü bıli- yoruz. Bu kez doğalgaz şırketi be- lediye bünyesinde kuruluyor. Yıne bil- diğimiz bürokrasi ve örgütlenmeler sıraya girıyor. Devlet işi olduğu için herkes bundan yararlanmak istiyor. Malıyetler kaçınılmaz olarak şişıyor. Bu kadarla da yetinilmiyor, bu kez de belediyeler bu malıyetlerin üze- rine kâr koyuyor. Sonunda yurttaşın karşısına öyle bir fiyat çıkıyor ki akıl- lara durgunluk veriyor. Bütün bu devlet süreçlerini biliyo- ruz. Devletin kurumları, bir demok- ratik denetim mekanizması olma- dığı için böyle çalışıyor. Eleştiri yap- mak bu ülkede kolay değil. Devle- tin işine karışmak tehlikeli. Ayrıca kendısini devletlû kabul eden bir bürokratık kabuk var ki onlar zaten istedikleri gibi hareket etmeyi ken- dilerine hak bıliyorlar. Bu süreç yol- suzlukla, savurganlıkla, kayırmacı- lıkla şekılleniyor. Ancak burada daha can sıkıcı olan, her aşamada devlet kurumla- rının yurttaşa yaptığı hızmetten kâr almaya kalkması. Doğalgaz bir dev- let hızmetı. Bu hizmetin masrafını alır- sınız, buraya kadar anlaşılabilır. Üs- telık bu masrafların anlamsız bir şe- kilde şışkin olduğunu da biliriz. Kâr ne demek oluyor? Enerji Bakanlığı kâr alıyor, Botaş kâr alıyor, sonra da belediyeler. Üstelik bunlann hepsi de fahiş kârlar alıyorlar. • • • Böyle bir şey nasıl yapılabilir? Sa- vurgan bir devlet olarak zaten ye- teri kadar bu halkın parası çarçur edi- liyor. Bu hizmetlerin yapılabilmesi için halktan vergi de alınıyor. Neden bir de hizmetlerin üzerine habire kâr konuluyor? Bu kârlar neden habire arttırılıyor? Doğalgazdaki devlet kafası ile ka- rakolda falaka sopası çıktığı zaman, işkence yapanı değil, bunu ortaya çıkaranı hedef alan devlet kafası arasında bir fark var mı? Doğalgaz- da oraya çıkan tablo bir yanlışlık, bir tesadüf değil. Yurttaşlar, bu dev- leti yönetenlerin gözünde, gerekti- ğinde dövülen, gerektiğinde sövü- len, gerektiğinde soyulup soğana çevrilen, ihtıyaç olunca da seçim için oyuna başvurulan bir insanlar topluluğudur. Bu kafa değişmedik- çe da^a çok kazıklar yeriz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear