25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
3 0 OCAK 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER GÜNÜN ADAMI TURHAN SELÇUK KARAKTERİ KARAKTERSİZLÎK OLAN GÖZLÜKLÜ SAMİNN HARİKULÂDE KIVIRTMALARI K1S1M ÎEKMİLÎ BİRDIN TGC'den 159 ve 312'yetepki • Istanbul Haber Servisi - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti(TGC) Yönetim Kurulu, Türk Ceza Yasasf nın (TCY) 159 ve 312. maddelennde yapılması öngörülen değişikliklerin " demokratıkleşme iddialanna ters düştüğünü" belirtti. TG€ Yönetim Kurulu tarafindan yapılan yazılı açıklamada "Tasanda yer alan 159. maddenin yeni şekli, tek tek de olsa devlet görevlilerine yöneltilen eleştirileri, devletin kendisine yapılmış sayan bir içerikle düzenlenmiştir. 312. madde ise kesin bir tanımı ve kapsamı belli olmayan 'olası tehlike' gibi soyut bir ka\Tamı, hukuk tarihimize katmayı amaçlamaktadır" denildi. Ücretsiz ıdaşımın kaldınlması • İstanbul Haber Servisi - İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, ücretsiz ulaşımın kaldırılmasının ardından yurttaşlann sıkıntı çekmemesi için çözüm arayışında olduklannı belirterek, "Ankara'dakine benzer bir uygulama düşünüyoruz" dedi. Gürtuna, çahşmalann sürdüğünü ve konunun 1-2 gün içinde netleşeceğini vurguladı. Dünya Bankası kredileri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Dünya Bankası, bu yıl Türkiye'ye, 1.3 milyar dolarlık Programlanmış Kamu ve Mali Sektör Özel Uyum Kredısi (PSFSAL2) dahil olmak üzere toplam 3 milyar dolar kredi verecek. Kredinin faiz oranı, libor artı yüzde 0.75 olurken vadesi de 5 yılı geri odemesiz 17 yıl olacak. Dünya Bankası, PSFSAL 2 kredisüıin serbest bırakılması için IMF'nin nıyet mektubunu onaylaması çın aradığı kriterleri iabul ediyor. aranyor • ANKARA (ANKA)- Deniz Kuvvetleri EComutanlığı, sözleşmeli subay olarak istihdam îtmek üzere bilgisayar •nühendisliği ve eczacılık Fakültesi mezunu bayan ve îricek eleman alacak. \daylar hangi sınıf için sözleşmeli subay olmak LStediğini belirten bir iilekçe ile başvuracak. 3ıriş koşullannı taşıyan jdaylar, başvurulann 15 Mart 2002 tarihine kadar aosta ile veya şahsen •'Deniz Kuvvetleri Komutanlıgı Personel Eötim Daire Başkanlığı Personel Temin ve Seçim Şube Müdürlüğü 06100 Bakanlıklar'Ankara" adresine yapacak. Ergin Cinmen, adilyargüanma hakkı ile DGM'lerin bir aradayaşamasının olanaksız olduğunu söyledi: olmadığıyerdelinçbaşlarHATİCETUNCER Aydınlık için Yurttaş Girişimi sözcü- lerinden Avukat Ergin Gnınen, anaya- sada yer alan adil yargılanma hakkı ile devlet güvenlik mahkemelerinin bir ara- da yaşamasının olanaksız olduğunu ifa- de ederek "Avnıpa tnsan Haklan Mah- kemesi'nin Türkiye'yi mahkûmiyet ka- rarlannm çoğu da adil yargüanma hak- kınm gerçekkşmediğine iKşkindir" dıye konuştu. Uyum yasalan ve adil yargılanma hakkıyla ilgili olarak sorulanmızı yanıt- layan Avukat Cinmen. bu hakkın ana- yasaya girmesinin önemli olduğunu kay- detti. Uyum yasalannın Türkiye'de "hu- kukundemokratikteşmesi" için hazırlan- dığını \urgulayan Avukat Ergin Cin- men, şöyle devam etti: "Ancakyaşamımızı astfetkfleyeeekbir- çok maddeye ne yazık ki dokunulmadL Bütün bonİar adil yargüanma hakkıyla flgflidir. Anayasaya adilyargılanma hak- kı kODuhmış, ancak DGM'ler muhafa- zaedflhw.BuhakfaDgifi olarak DGMTe- rin kaldınlmasL hazırük soruşturmala- nnın düzenknmesl yargmuı yolunun açılması gibi uzayan bir Bste var" dedı. DGM'ler DGM'lerde tutuklu bulunan davalar- da bile 4 ay sonraya gün verildiğini an- latan Avukat Cinmen, "Yargüanan kişi yasaya göre masom sayıbr. Buna karşm sankicezalandınyornıuş gibi tutuklama önlemine başvurması. DGM'lerin adil yargılanma hakkını ihlaline neden ol- maktadır. Sadece bu uzun süre yargda- ma ile ilgili AİHM'ye açılmış çok sa>ida dava vanhr'' diye konuştu. Iddianameyle bir kişinin suçlu ilan edilemeyeceğine dikkat çeken Cin- Aydınhk İçin Yuıttaş Girişimi üyesi olan Cinmen, Susurluk olayınm aydınlaülması için çeşitii kampanyalara kanlnuştı. men. u Savunmanm olmadığıyerde linç başlar. Herkes kendinde cezalandırma hakkı görmeye başlar. Hukukla oyna- dığınız zaman herkes bunun alünda kaur" dedi. AİHM'de "adil yargılanma hakkı ih- lal edümiş" denilen davalarda Türki- ye'de yeniden yargılama yolunun açıl- ması gerektığini kaydeden Cinmen, şöy- le konuştu: "Ceza Muhakemeleri Usu- lü Kanunu'nun (CMUK) ilgili madde- sinde yapılacak değişikliğin hızlandınl- ması gerekir. Anayasanın 83. maddesin- deki dokunuimazhklann smniandınl- ması ya da kakhrümasına ifişkin mad- delere dokunuhnamıştır. Sedat Bucak, Mehmet Agar'la ilgili, DGM ve Yargrtay 8. Ceza Dairesi karar- larmda çok açık ve net biçimde bazı in- sanlann siyasi bir kalkan nedeniyle ka- çmldığı çok açıkça gösteriliyor.'' 'Yargıçlar kendi hakkını savunamryor' Anayasanın 159/4. maddesine göre Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu ka- rarlarına karşı yargıçlann kendi hakla- nnı arayamadıklanna değinen Cinmen, "Bir yargKin insan üzerinde sonsuzyet- kileri var, fakat o yargıç kendi hakİaıu A vukat Ergin Cinmen, /\ DGM'lerde tutuklu ^/JL bulunan davalarda bile 4 ay sonraya gün verildiğini belirterek "Yargılanan kişiyasaya göre masum sayılır. Buna karşın tutuklama önlemine başvurması, DGM'lerin adil yargılanma hakkını ihlaline neden olmaktadır' dedi. 7 argıçlarm, Avrupa İnsan Haklan SözleşmesVnin özellikle 10. maddeyleyani ifade özgürlüğü ile ilgili kıstaslannı uygulamalarmı isteyen Cinmen, "312. ve 159. maddelerde istediğiniz kadar değişiklikyapın bunlar yaşamımıza yansımayacak" diye konuştu. savunanuyor" diye konuştu. Anayasanın 312. ve 159. maddelerin- de uyum gerektirecek bir değişiklik ya- pılmadığına dikkat çeken Ergin Cin- men, "Bunun değiştirilmesinin anlamı da Avrupa Btrfiği'ne ' Bakın biz 312 ve 159'u değiştirdik' diye rapor verebö- mektir. Yargıçlar, Avrupa tnsan Haklan Söz- leşmesi'nin özeffikle 10. maddeyle yani düşunceyiaçddamaözgürlüğüSeBgffi ks- taslanm uygulamazlarsa 312. ve 159. maddelerde istediğiniz kadar değişiklik yapm, bu degişiklikkr yaşamımıza yan- sımavacaknr*' dedi. 'Hâkimlik ve Savcılık Meslek Etiği' başlıklı kitap, konusunda ilk olma özelliği taşıyor Adalet tarafsızblda sa^anır StBELKIZILIŞIK "Türldye'deki hâkim \e sa\- cüar, çokbüyükbir işyükü al- tnıda eziliyor. Öyle ki dünya- da başka bir örnegini bulaca- ğımızı sanmıyorum. Yargı, Anadolu'nun birçok yerinde hâlâ hükümet konağı alünda yapılmış binalann alt katmda ya da herhangi bir hanın kat- larmdan birinde faab'yet gös- teriyor. Mahkemelere gelen iş sayısı artıyor, ancak yargıya her yıl bütçeden daha az kay- nak ayntanası nedeniyle mah- kemeterkurulamıvoıf Bu söz- ler, 15 Ocak 2002 tarihinde emekliye ayrılan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcısı CeKl Demircioğhı'na ait. İş yoğun- luğu nedeniyle ağır ceza mah- kemelerinin tıkandığı Bakır- köy Adliyesi'nin, yeni binası- na taşmmasmda aktıf olarak çalışan Demircioğlu'yla yar- gıyı konuştuk. Demircioğlu, bazı adliye- lerdeki davalar ve savcılara gelen işlerin yüzbinlerle ifa- de edildiğini söylerken, Tür- kiye ile aynı nüfiısa sahip ge- lişmiş ülkelerde hâkim ve sav- cı sayısuun, ülkemizin 3 katı olduğuna dikkat çekti. Sade- ce Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2 binüı üze- rinde dosya bulunduğunu be- lirten Demircioğlu, yeni mah- kemelerin kurulması gerek- tiğini belirtti. Demircioğlu, hâkim ve savcılann gördük- leri işin saygınlığı ve önemi- ne uygun ortamlarda çalış- malan gerektığini vurguladı. ledi: "Yer darhğı, alt kadenıe personel ve yetişmiş hâkim, savcı eksikliği, teknolojinin kullanılmaması nedeniyle mahkemeler ükamyor. Yargı- nm sorunu devletpobtikası ol- mah. Zaten alt yapısı çok ek- sik olan adbyeler yeteıü des- tegi bulamıyor. Yargıya çok serpiştirilmiş hükümleri ilk kez bir kitapta derledi. tnsa- nın özgürlüğünü ve mahnı elinden alma, yaşamma son verme yetkisiyle donatılmış bu mesleğin, etiksiz olama- yacağuu belirten emekli Baş- savcı Demircioğlu, "lyi ka- nun, kötii hâkim eKnde kötü so- -w-~1 mekli başsavcı Celil Demircioğlu, A/ insanın özgürlüğünü ve mahnı • J elinden alma, yaşamına son verme yetkisiyle donatılmış yargıç ve savcılık mesleğinin, etiksiz olamayacağmı belirterek 'îyi kanun, kötü hâkim elinde kötü sonuç verir' dedi. Kitabı hazırlarken çok zorlandıklannı kaydeden Celil Demircioğlu, Mecelle'nin yargıç ve savcılann görevini tarif etmede şimdiki yasalara oranla daha ileri olduğunu vurguladı. Türkiye'de adliyelerin hükü- met konaklarımn altındaki bi- nalarda ya da hanlarda, geliş- miş ülkelerin adliyelerinin ise saraylarda yargılama yaptık- lannı anlatan Demircioğlu, 12. yüzyılda yapılan ve hâlâ yargılama yapan Paris Adli- ye Sarayı'm örnek verdi. Demircioğlu, şunlan söy- daha fazla kaynak aynhnah." "Hâkimlik ve Savcılık Meslek Etiği" kitahı Emekli Bakırköy Cumhu- riyet Başsavcısı Celil Demir- cioğlu, savcılar Zeki Kaner ile Rüveyda Kaner, hâkim ve savcılann meslek etiğiyle il- gili anayasa ve diğer yasalara nuç verir" dedi. Demircioğlu, insanın en te- mel haklanna müdahale etme yetkisine sahip hâkim ve sav- cılann belli kurallar içinde ha- reket etmek zorunda oldukla- nnı söyledi. Kitabı hazırlarken çok zor- landıklarmı anlatan Demirci- oğlu, "Etik, kişiden kişiye hat- ta ülkelere göre bile değişir. Ancak yine de bu konuda as- gari bir düzeyde buluşuluyor. Uhıslararası alandaki hukuk- saL ekonomik-sosyal-kültürel iüşkiler o derece hızh ve kap- samlı »elişti ki bugün 41 ülke- de temel hakve hürriyetier ko- nusunda neredeyse ortak bir haklar listesi", ortak bir yargı güvencesine sahip uhıslarara- sı koruma.Avrupa İnsan Hak- lan Mahkemesi sistemine ge- çildi" diye konuştu. Demircioğlu. Osmanlı im- paratorluğu dönemindeki Me- celle Kanunu'nu, hâkim ve savcılann görevleri ve davra- nışlannı çok net olarak tarif et- mesi açısından şimdiki yasa- lara göre daha ileri bulundu- ğunu vurguladı. "Bu yasaya göre hâkim, adil, anlama yetenegi yüksek, mii- te\azı, şiddetten kaçınan, ağn*- başh, etki alünda kalmayan, sabırh, güvenilir, herkese kar- şı şefkadi otanah, asıkyüziü ol- mamah" diye konuşan De- mircioğlu, Mecelle'nin tari- fine şu özellikleri ekledi: " Yaratıcı ohnah, zamanı m değerlendirebilmeli, iyiyi ve kötüyü a\ırt edebilmeü.'1 DUZYAZI ORHAN BİRGİT . .Tershe KürekÇekmek. Hükümetın, üstelik "Uyum Yasalan" adı altında, TCK'nin ünlü 312 ve 159. maddelerine, tam bir kar- maşa yaratacak biçimde yeni eklemeler yapma is- teğıni anlamak gerçekten zor. Bu zoıiuk, özellikle bu ıki madde üzerinde, koalis- yonu oluşturan partilerın lıderler toplantısında belir- li bir mutabakatın sağlanarak bir hukümet tasansı- nın TBMM'ye gönderilmesınden sonra, ortaklardan ANAP'ta aykın seslerin yükselmesi ile daha da gö- ze çarptı. AK Parti ve Saadet Partililerin, özellikle 312. mad- de için öne sürdukleri eleştirilere, ceza yasamızın 159. maddesine verilmek istenilen yeni şekil de eklenin- ce, kamuoyuna tam bir kakafoni egemen oldu. Öy- lesine kı özellikle bu maddenin getirmesı olası teh- likelere dikkat çekmek isteyenler. ünlü Temel fıkra- lannın bile yazıp anlatanlann başlanna açacağı dert- lerden söz edince, bu ömekleri ciddıye alanlar bile oldu. Nasıl almasınlar ki, Türk toplumu, tek parti döne- minden özgür seçimler ile yeni bir döneme adım at- mış, ama kısa sürede kendisini gerçek anlamda öz- güıiüğün ve demokrasinin değil; dikta özentisi bir dö- nemin kapısının önünde bulmuştur. Eldeki 159. maddenin, özgüriük rüzgârlannın tüm dünyamızı kapladığı çağımızda bile haklı olarak tar- tışılması ve elbette kapsamının daraltılması gerekir- ken bunun tam tersine gidilmesı, yann mahkeme- leri işlerin içinden çıkamaz hale getirecektir. Dün, Güngör Uras dostumuz,'/vf////yef'teki köşe- sinde "damdan duşen bıri olarak" 159. maddenin yürürlükteki halı ile bile başına sanlmak istenilen bir badıreden, hem cumhuriyet savcılannın hem dava- sına bakan mahkeme heyetınin sayesinde nasıl sıy- nldığını anlatıyordu. özellikle savcı, yazann darçev- re kavramının nasıl kınlması gerektiğini savunduğu- nu mütalaasına almış ve gazetecinin toplumun gü- venliğe kavuşması, devletten istenilen sosyal dev- let ilkesınin gerçekleştınlmesi konusunda kendisin- den istenilen görevı yerine getırdiğıni söylemışti. Tüm savcıların, böylesıne özguriükçü olduğunu elbette soyleyemeyiz. Bir başkası da çıkar ve tasa- ndaki "devleti temsil eden kurumlara hakaret" de- yiminı, öylesine kişiselleştirir ki o ünlü diktatöriük dö- nemi anektodunda olduğu gibi, karakoldaki komi- serin, sanığa "Ben senin hangi hükümete sövdüğü- nü bilmez miyım?" sözüne benzer bir yakıştırma, ya- pılmak istenilen eleştiriyi suç kastına dönüştürüve- rir. Bu yuzden Basın Konseyi Yüksek Kurulu, önceki gün yaptığı toplantıda, 159. madde üzerinde gerçek- ten demokratikleşme amaçlı bir değişiklik yapılacak ise acele etmeyerek, önerilen tasannın geri çekılme- sinı, daha sonra da geniş bir tartışma ortamı açılma- sını önermiştır. Biz söküğünü dikemeyenler... Basın Konseyi'nin bu konudaki açıklaması, ne ya- zık ki gazetelerimizde ve hele hele televizyonlann ha- ber bültenlerinde hak ettiği yeri almadı. Hem özgür- lüklerin daraltılmasından şikâyet eden, hem sorunu ciddi bir biçimde değeriendiren görüşler yerine, işin sürekli hafif yönleri ile meşgul olmayı yeğlediğimiz için mi böyle bir neme lazımctlık içındeyız acaba? Oysa, önceki günkü toplantıda konunun raportör- lüğünü üstlenen değerlı hukuk adamı Turgırt Kazan, özellikle 312. madde ile ilgili sunuşunda, bu madde- ye, Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'nin 10/2. ile Birieşmiş Milletler Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleş- mesi'nin 20. maddesınde yer alan görüşlerin yerleş- tirilmesi ile pek âlâ istenilen amacın sağlanılabilece- ğini anlattı. Özellikle kamu düzenini bozma "olasılığı" sözcü- ğünün çıkartılmasının yani sıra metne"doğrvdan" ibaresinın eklenılerek, öngörülen hapıs cezasının da ındirilmesine gidilmesinı Konsey Yüksek Kurulu, ay- nı gün hem Başbakan'a hem de MHP ve ANAP ge- nel başkanlanna, liderlertoplantısı başlamadan ilet- meyi başardı. Âmaöğrenildi ki lideriertoplantısının başlaması ile bitmesi yarım saatlik bir zaman dilimi içinde olmuş ve Sayın Bahçeli hiçbir değişikliği kabul etmeye- ceklerini söyleyerek çıkıp gitmiş. Allahtan, hem öncelikle siyasal partilerimiz hem ka- muoyu, koalısyon ile yaşamanın törelerine giderek alışıyonjz. Tıpkı birevlilik kurumu gibi, iyi ve kötü gün- lerin, sakin ya da hırçın göstenleri içinde, gemiyi za- manında yapılacak seçımlere kadar tehlike yaratma- dan birlikte götürme isteği, üç ortağa da egemen. Şimdi, hükümetin bu uyum paketini geri çekme yet- kisi ortadan kalktığı için, gözler partamentoya çev- riliyor. Başbakan'ın, önceki günkü toplantıda"üçpar- tiden birer bakanın oluşturacağı komite" önerisinin yerini, herhalde özellikle koalısyonu oluşturan parti- lerin "makulü aramak" düşüncesi alacaktır. Ya da al- malıdır. Makul, çağımızda insanların yaşadıklan toplum- da"b/rey o/ma"nın hakkını vermek istediğini anlamak- tan geçıyor. Siyasal partiler ve özellikle üçlü koalis- yonu bugüne kadar başan ile sürdüren oluşum, eko- nomik bunalımı arkada bırakmakta olduğunu unut- mamalı ve o kötü günlerde bile. kamuoyunun ola- bildiğince sakin hiçbir oyuna gelmeden kurtuluşa yardım için. elinden geldiğince kendisini destekle- diğini aklından çıkartmamalıdır. Faks: 0212- 677 07 62 obirgitfoe-kolay.net TSIP ^APTtS, roNETICll.ERII\DEN, ÖDP PARTİ MECLİSİ UYE3İ, SOSYALİST İNSAN VELİ GÜRCAN'I YİTİRDİK. BAŞIMIZ SAĞOLSUN DOSTLARI -frr>eiîi3€gj u, Su 1 i OO'dt, ODP B=ıı an Borro/3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear