23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SArTA CUMHURİYET 16 OCAK 2002 ÇARŞAMBA HABERLER Yargıtay, Susurluk çetesi hakkındaki yerel mahkemenin mahkûmiyetini oybirliğiyle onadı Vekarar: Susurluk çetedirtLHANTAŞO A\K\RA-Yargıtay 8. Ceza Da- iresı, yereJ mahkemenin eski Özel Harekât Dairesi Başkanvekili İbra- him Şahin, MÎT' çi Korkut Eken' in 6'şaryıl. ülkücü katil HahıkKırcı ve 11 özel timcı polisin 4'er yıl ağır hapis cezalannı oybirliğiyle onaya- rak "Susurluk"un devlet içindeki çete olduğuna karar verdi. Sanıkla- nn karara karşı olağanüstü hukuk yolu olarak bilinen "karar düzetane" isteminde bulunma haklan var. An- cak bu istemin öncelikle sanıklann cezalandınlmasını isteyen Yargıtay Cumhunyet Başsavcısı Sabih Ka- nadoğtu tarafindan kabul edılmesı ge- rekiyor. Kararla, Susurluk'un tüm sanıklaruıa cezaevi yolu göründü. Daire, Istanbul 6 No'lu DGM'nin mahkûmiyet karanna ilişkin temyiz istemini esastan görüşerek karara bağladı. 6'şar yıl agır hapis cezası Naci Cnver başkanlığındaki Yar- gıtay 8. Ceza Dairesi, kendi bozma kararlannı ortadan kaldıran Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun karan doğ- rultusunda Susurluk davasını esas yönünden inceledi. Naci Ünver, da- ha önceki mahkûmiyetlerin kendi dairelerince usul yönünden bozuldu- ğunu, ancak bunun Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda kabul edümeye- rek kendilerine yeniden gönderildi- ğini anımsattı. Ünver, sanıklardan Ibrahim Şahin, Korkut Eken ve ül- kücü katil Haluk Kırcı'nın da arala- nnda bulunduğu 14 sanık hakkında- ki mahkûmiyet karannı. mevcut de- lillerin mahkûmiyetlerine yeterlili- ği, suç unsurunun belirlenmesinde- ki isabetliliği, uygulanan yasa mad- delerinin ve verilen cezalann olay- lara uygunluğu yönünden incelendi- ğini belirtti. Saruklar ile vekilleri- nin yazılı ve sözlü ihrazlannın da de- ğerlendirildiğini bildiren Ünver, sa- nıklar hakkında Istanbul 6 No'lu DGM tarafindan verilen mahkûmi- yet hükmünü usul ve yasaya uygun bularak cezalann oybirliğiyle onan- JL argıtay, Ibrahim Şahin ve Korkut Eken 'in 6'şaryıl,faşist katil Haluk Kırcı ve 11 özel timci polisin 4'eryıl agır hapis cezalarını onayladı. Temiz t o p l u m ' u n simgesi Susurluk'un s e y r i Yargılama 4 yıl 7 ay sürdüANKARA (Cnmhnriyet Burosn) - Susurluk kazasıyla Türkiye'nin gündemine oturan "maf- ya-poaVsiyaset" ilişkileri güruşığına çıktı. 3 Ka- sım 1996'dan bugüne kadar ilişkiler ağı ve iddi- alar, kamuoyunun gündeminde hiç eksik olma- dı. Susurluk davasımn siyasi ayağı ise Mercedes'te bulunan DYP Şanlıurfa Milletveküi Sedat Bucak ile daha sonra ilişkiler ağında adı ortaya çıkan bağımsız Elaağ Milletvekili MehmetAğar'ın yar- gılanamaması nedeniyle eksik kaldı. Sedat Bucak'ın yaralandığı, eski tstanbul Em- niyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ, üze- rinden "MehroetOzbay" adına düzenlenmiş kim- lik çıkan katliam sanığı Abduflah Çath ve sev- gilisi Gonca Us'un öldüğü kaza, Türkiye için de dönüm noktası oldu. Basında yayımlanan ha- berleri ihbar kabul eden îstanbul DGM Cumhu- riyet Başsavcıhğı, soruşturma başlatn. Milletvekili Bucak'ın korumalan Ayhan Çar- km, Ercan Ersoy ve Oğuz Yorulmaz ile kumar- haneci Ömer Liitfû Topal"ın öldürülmesinden sonra gelen bır telefon ihban üzerine Topal'ın iş ortaklan Sami Hoştan ve An" Fevzi Bir'in gözal- tına alındığı, dönemin Içişleri Bakanı Mefamet Ağar'ın talimatıyla Ankara'ya gönderilerek ser- best bırakıldığı ortaya çıktı. Ataköy'deki evinde yeşil pasaport, Mehmet Ağar imzalı emniyette uzman olarak görev yaptığını gösterirbelgeyle yakalanan uyuşturucukaçakçısıYaşarÖz'ünde, aynı şekilde Ankara'dan gelen talımatla serbest bırakıldığı anlaşıldı. Dönemin tstanbul Emniyet Müdürü Kemal YazKioğhı ile Istihbarat Daire Başkan Yardım- cısı Hanefî Ava ve eski MtT görevüsi Korkut Eken'in de aralannda bulunduğu çok sayıda ki- şi dinlendi. Talimat yazısıyla da Sedat Bucak'ın Ankara'daki loimanında ifadesi alındı. Başsavcüık, Ibrahim Şahin ve Korkut Eken' in de araJannda bulunduğu özel timci polisler hak- kında "Cürüm işlemek amacıyla sflahta teşekköl ohışturmak, kaçak kişiyi yetkili mercikre haber vermemek" suçundan 5 ile 9'ar yıl arastnda ağır hapis cezası ıstemıyle dava açtı. Başsavcılık, da- ha sonra yakalanan Ali Fevzi Bir, Sami Hoştan ve Haluk Kma'yı da ek iddianamelerle davanın sanıklan arasına kattı. Başsavcıhk, dönemin Içişleri Bakanı Ağar ile Bucak hakkında, 11 Şubat 1997'dedokunulmaz- uklannın kaldınlması istemiyle hazırladığı fez- lekeyi, TBMM'ye gönderdi. Başsavcıhk, TBMM Genel Kurulu'nda yapılan oylama sonucu, bu suçtan dolayı yasama dokunulmazlığı kaldınlan Ağar hakkında 7 ile 15 yıl, Bucak hakkında da 11 ile 20 yıl arasında ağır hapis istemiyle dava açtı. DGM, Yüce Divan'da yargüanabileceği ge- rekçesiyle Ağar hakkında görevsizlikkaran ver- di, Bucak'ın dosyasmı ise ana davayla birleştir- di. Temyiz istemini görüşen Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Ağar'a yöneük suçlamalann bakanhk de- ğil, Emniyet Genel Müdürlüğü dönemini kapsa- dıgını belirterek görevsizlikkarannı bozdu ve yar- gılamanın durdurulması karan aldı. 18 Nısan 1999'da yapılan seçimlerde, hakkında usul ile il- gili işlemleri süren Ağar Elazığ'dan, DGM'de yargılanan Bucak da Şanlıurfa'dan yeniden mil- letvekili seçilince, haklanndakı yargılama pro- sedûrü 3 Mayıs 1999'da durduruldu. Davayı 12 Şubat 2001'de karara bağlayan 6 No'lu DGM, sanıklardan Ibrahim Şahin ve Kor- kut Eken'i 6'şar yıl, diğer 12 sanığı da 4'er yıl ağır hapis cezasına mahkûm etti. DGM'nin ka- ran, Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nce eksik soruştur- ma gerekçesiyle bozuldu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğhı, bu karara itıraz et- ti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun da başsav- cılığın itirazıru kabul etmesiyle dosyanın yeni- den gönderildiği 8. Ceza Dairesi, esasa ilişkin yap- hğı inceleme sonucu, yaklaşık 4 yıl 7 aydır de- vam eden yargılama sûrecini, Eken ve Şahin'ia 6'şar, diğer 12 sanığın da 4'er yıllık ağır hapis cezalannı onayarak tamamladı. dığmı açıkladı. Istanbul 6 No'lu DGM, sanıklar- dan Ibrahim Şahin ve Korkut Eken'i Türk Ceza Yasasfnın (TCY) 313. maddesi uyannca "Cürûm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak ve bu teşekkülü yönetmek" suçundan 6'şar yıl ağır hapis cezasına çarptırdı. özel timci polisler Ayhan Çar- km, Ayhan Akça, Oğuz Yorubnaz, Enver Ulu, Mustafa Altunok, Ercan Ersoy,Zlya Bandırmahoğlu ile Şan- lıurfa Mİlletvekıli Sedat Edip Bu- cak'ın şoförü Abdülgani Kızılkaya, ülkücü katil Haluk Kırcı, uyuşturu- cu kaçakçısı Yaşar Öz, öldürülen Ömer Lütfü Topal'ın ortaklan Sa- mi Hoştan ve Ali Fevzi Bir'i de TCY'nin "Cüriim işlemek amacry- la teşekkül oluşturmak" suçundan 4'er yıl ağır hapis cezasına mah- kûm etmişti. Istanbul 6 No'lu DGM'nin 4'er yıl ağır hapis cezasına mahkûm ettiği sanıklardan Ayhan Çarkın, Oğuz Yoruhnaz ve Ercan Ersoy 9 ay 20 gün, Mustafa Altunok 6 ay 24 gün, Abdülgani Kızılkaya 6 ay 13 gün, Ibrahim Şahin 3 ay 5 gün, Ayhan Ak- ça ve Ziya Bandırmahoğlu 6 ay 4 gün, Enver Ulu 4 ay 21 gün, Ali Fevzi Bir 3 ay 29 gün ve Sami Hoş- tan da 31 gün tutuklu kaldıktan son- Gemici'den insan haklan dersi Özel Jale Tezer bköğretim Okulu'nda düzenknen "İnsan Haklan" konuhı panele kaülan Devlet Bakanı Hasan Gemici 3 yılda 10 bin sokak çocuğunu topluma kazandırdıklannı söyledL Türkiye'de nürusa kayıtn olmayan kaç kişi bulunduğunun sorulması üzerine de GemicL, bu konuda kesin bir rakam buhınmadığıju. bazı çocuklann nürusa kaydettirilmemesinin temetinde eğitimsizliğin yatüğuu ifade etti. (Fotoğraf: AA) ra kutlamalar eşliğinde Metris Ce- zaevi nden tahliye edihnişlerdi. Baş- ka bir dava kapsamında tutuklu bu- lunan Yaşar Öz ise bu davadan 3 ay 15 gün tutuklu kaldıktan sonra tah- liye oldu. Sonradan yakalanan Ha- luk Kırcı da bu davada 5 ay 5 gün tutuklu kaldıktan sonra bu davadan tahliye edildi. Ancak Kırcı, Bahçe- lievler katliamı nedeniyle halen ce- zaevinde bulunuyor. Dairenin ona- ma karannın ardından, saruklar ge- ri kalan cezalarmı çekmek üzere ce- zaevine girecekler. Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin ona- ma karanna karşı sanıklann olağa- nüstü hukuk yolu olarak bilinen ka- rar düzeltme isteminde bulunma hak- lan var. Ancak bu istemin öncelik- le sanıklann cezalandınlmasını iste- yen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı- sı Sabih Kanadoğlu tarafindan kabul edilmesi gerekiyor. Bu istem redde- dilirse saruklar açısından hukukı yol- lar tamamlanmış olacak. Sryasi ayak eksik Susurluk davasında adı geçen ve hakkmda usulle ilgili işlemler süren Elazığ Bağımsız Milletvekili Meh- met Ağar ile DGM'de yargılanan DYP Milletvekili Sedat Edip Bu- cak'ın 18 Nisan 1999 seçimlerinde milletveküi seçümesiyle yargılanma- nın durduruhnası nedeniyle dava- nın "siyasi ayağı'' eksik kaldı. Da- irenin kararının ardından, TBMM'nin Ağar ve Bucak'la ilgi- li olarak harekete geçmesi gerekti- ğine dikkat çekiliyor. Charles Bukowski Aııuııa HBkâye NİLGÜN CERRAHOĞLU • Bir edebiyat öyküsü içinde geçen bir sözcük ya da ifade suç olamaz. Suç olarak adlandınlamayacak en hafif konularda en ağır cezalar verilebiliyor bu ülkede. Bir AB ülkesinde konu hemen Avrupa Parlamentosuna intikal eder, muhalefet ve basm olayı günlerce mesele ederdi... alıyor. RTÜK, bunun üzerine Damştay'a başvuruyor. Danıştay'dan ise tekrar "yürüt- meyi durdurmayıdurdurma" karan çıkıyor. Tekerleme gibi... Ve nihayet hikayenin okun- masından tam 15 ay sonra "AçıkRadyo" şim- di 15 gün için kapatıhyor. Bardı diplomat, gazeteci, gözlemci... Açıp telefonu sordum: "AB adayı bir ülkede bir Bukowski hikâ- vesinin 15 gün boyunca rad>o istasyonu ka- patnrmasuu, susturmasmı nasıl değeriendi- Charles Bukowski çağdaş Amerikan ede- biyatının en önemli şair ve yazarlanndan bi- ri. Internete girip "Google" arama motoru- na adını yazdığınızda tamı tanuna 43.900 site çüayor karşınıza. Yazann "bestseUer'' eserleri okullarda okutuluyor. Üzerinde sayfa sayfa tezler ya- zılıyor. RTÜK Başkam Nuri Kayış tarafin- dan "marjinal" olarak tanımlanan "Kasa- banm En Güzel Kıa" adlı hikâyesi, Bu- kowski'nin en tanınmış eserlerinden biri. Me- tis Yaymlan'nın kitaplaştu-dığı öykü, Tür- kiye'de de serbestçe satılıyor. "Açık Radyo"nun "Amma Hikâye" adlı (1 Mayıs 2000) programında okunan bu öy- kü, tam programın adına yakışan türden bir serüvene dönüştü sonuçta. Tekerieme gibL. Hikâyeyi "genel ahlak, tophım huzuru, Türk afle vapisma" aykın bulan RTÜK, rad- yoya zamamnda 15 gün kapatma cezası ve- riyor. Radyo karara karşı idare mahkeme- sinde dava açıyor. "Açık Radyo" davayı kazamyor. Idare mahkemesi "yürütmeyi durdurma'' karan nyorsunuz: KeyfiBk şaşırtryor Soruyu kime yöneltsem tepki değişmiyor. Aym şaşkınlıkla cevap veriyorlar: "Akıl al- maz!" "Abes!", "Gülünç!", "Nerde görül- müş!" "tnanıhr gibi değü?" ifade özgürlüklerinin çiğnenmesine gös- terilen tepkinin ötesinde; cezadaki "kej'fi- Kk" şaşırtıyor onlan. u Bir edebiyat yaprtryla -hele hele kitapçı- larda serbestçe satılan bir edebiyat yapıtrv - la- 'suç unsuru' sözcüklerini >an yana getir- mek baştan sona akıldışı ve çağdışı" dedık- ten sonra ekliyorlar: "Bir edebiyat öykfisü içindegeçen bir söz- cük ya da ifade suç olamaz. Bir radyo is- tasyonuna bu yüzden on beş gün kapatma cezası vermek, Türkiye'deld suç ve ceza anlayışına en çarpıcı örnek. Suç olarak ad- landınlamayacak en hafif konularda en ağır cezalar verilebiliyor bu ülkede. On beş gün kapatma cezası akıl fikir ahr gibi değJL" 'Avrupa Birbgi, RTÜK Yasası'nın değişmesini bekhyor' "ftkP diye üsteliyorum ben: "Ohnajacak şey ama bir AB ülkesinde böyie bir olay ya- şansa, ortaya ne tür sonuçlar çıkar?" Gazeteci, diplomat, gözlemci... Yanıtlar gene değişmiyor: "Demokratiksürecin ken- di içindekî doğal mekanizmalan çauşır" dı- yor muhataplanm: "Konu hemen Avrupa parlamentosuna intikal eder. Hafife ahnarak geçiştirüemeyecek, ciddi bir konu bu. Mu- halefet ve basm, olayı günlerce mesele eder. Ama Türkrve'de bu tür meseleler ne yazık ki olağan sayıhyor. Demokratik süreçteki sapmalan denetleyen eleştiri mekanizması gerektiği gibi çahşmıyor sizde..." En son AB büyükelçisi KarenFogg'a sor- dum "AB adayhğı ve 15 gün radyo karart- ması" üzerindeki degerlendirmesini. Duy- duğu şaşkınlığı o da gizleyemedi. Ancak aynntıya girmeden şunu söyle- mekle yetindi: "AB bir an önce RTÜK ya- sasmda degişikBk bekliyor. Dil yasaklannnı yanı sıra basın ve ifade özgürlüklerinin genişletümesi açısmdan şart bu_" AVRUPA'DAN GURAYOZ Iktisafın Dama Taşları' Işsizlerin sayısı Almanya'da yeniden 4 milyona yaklaştı. Seçimlerden önce "En önemli sorunumuz işsizliktir ve bizim iktidanmız kesinlikle işsizliği aşa- ğı çekecektir" sözünü verdiği için, her ne kadar po- Irtikanın demagojisinden yararlansa da açıklanması zor bir durumla karşı karşıya Schröder. Aslında Schröder ya da bir başkası Almanya'da işsizlik so- rununa kalıcı bir çözüm bulamaz. Almanya, içinde bulunduğumuz şu yıllarda anlaşılması zor bir para- doksun içinde. Ama bu aynı zamanda yaklaşımlar değişmediği sürece çözümü zor bir sorun anlamına da geliyor. • • • Kapitalizmin işsizliğe çare bulduğu şimdiye kadar hiç görülmedi. Ortada boyle bir niyet olduğunu cid- di olarak iddia edenlere de kimse ınanmadı. Istan- bul'da, kariı bir gunde Iktisat Fakültesı Mezunlan Cemiyeti'nm lokalinde, arkadaşı olduğum için hep övündüğüm Alpay Biber, elime İFMC'nin son yayı- nı "Iktisat'ın Dama Taşlan" kitabını tutuşturunca ak- lıma ilk gelen Almanya'nın bu paradoksu oldu. Halk işsizlik olmasın ister. Polrtikacı bunun için söz verir. Sosyal Demokrat Parti'nin üyesı ve seçmeni, partinin bu soruna çare bulacağına inanır. Parti bu sorunun, yamandığı sistem içinde çözurnü olmadı- ğını bilir. Ama yıne de sorunu çözeceğini iddia eder ve seçmenlerine söz verir. Tuhaf bir kısırdöngüdür bu. Almanya'nın sorunu ve paradoksu ise daha da kar- maşıktır. Almanya'da nüfus yaşlıdır. Gorunür gelecekte bu nüfusun gençleşmesı ve genç ışgücü yaratması ih- timali yoktur. Üretimin sürdürülebılmesi genç ve ka- Irfiye ışgücüne bağlıdır. Almanya'da merkezın so- lunda kalan partiler öteki ülkelerden şu ya da bu şe- kilde işgücü ithalini önermekte. Almanya'nın artık resmen bir göç ülkesi olması gerektiğini öne sürmek- te, sağ ise salt ideolojik nedenlerle bu çözume taş koymaktadır. Sonunda merkezin solundakilerin iş- gücü ithali projesi kazanacaktır, ama yine de Alman- ya'da 3-4 mılyon işsiz olacaktır. Çünkü yaşlılara, ka- lifiye olmayanlara ve yedeklere ister yerli olsunlar is- ter göçmen, artık iş yoktur. İşsizlik hep olacaktır. Işsizliğin her zaman var olması kapitalizmin yasa- sıdır. ••• Kitabı okudum bitirdim. Bu çalışmayı Almanya'da, Avrupa'nın diğer ülkelerinde üniversıtelerde okuyan genç arkadaşlanmm da okumasını isterdım. Kitabı okuyuncayalnız bilgi sahibi olmakla kalmayacak, ay- nı zamandaTürkiye'yi daha iyi anlayacaklardı. Key- nes'ı Almanya için duşünmekle Türkiye için düşün- menin, Marx ı Almanca anlamakla, Türkçe anlama- nın arasındaki farkı da göreceklerdı. Iktisadın dama taşlan bir bır önümden geçtıler. Merkantilistler, Smrth, Ricardo, Keynes, neo kla- sikter, monetaristier, daha sonra klasik iktisadın ye- ni yorumlan derken küreselleşme çağının karmaşık sorunlarına geldi dayandı kitap. Marx'ın her şeye rağmen hâlâ bır gölge, bir hayalet gibi yalnız Avru- pa'nın degil, tüm iktisat öğretiminin ve öğreniminin üzerinde gezindıği de deriemenin ortaya koyduğu ger- Çeklerden biriydi. Bir başka ve ama üzücü gerçek ise Türkiye'de iktisat egitiminin iflasın eşiğinde oldu- ğu, kendi sistemine bile hizmet edemez hale geldi- ğiydi. Bunda da fazla şaşılacak bir şey yoktur aslı- na bakarsanız. Ekonomi yönetımi de her geçen gün biraz daha küreselleşmekte ve sistemın metropol- lerde değil, perıferıde "ulusal" iktisatçılara gereksi- nimi giderek azalmaktadır. Daha çok teknokratlara ve borsa analizcilerine gerek duyuluyor ve onlardan da zaten piyasada bol mıktarda vardır. Iktisat'ın Dama Taşlan çalışması aynı zamanda bir başka umudun hâlâ yaşamakta ve yaşatılmakta ol- duğunu gösterdiği için de dıkkate alınmalı. Profes- yonel iktisat eğitımı pilini tüketmış olabılir. Ama an- laşılıyor ki, kitaba katkıda bulunanlardan birının de belirttiği gibi 60'lı-70'lı yılların heyecanını hâlâ yıtir- memiş olanlar inatla var olmayı sürdürüyorlar. Hatırtıyorum ben o yıllan. İktisat Faküttesi Cemi- yeti'nin fakülte ıçindeki bürosunun önü hep kalaba- lık olurdu ve biz orada yalnızca hayallerimizı tartış- mazdık; en az bizim kadar ütopyacı ama televoleci değil, araştırmacı, karşılannda gozlerımızın saygıy- la panldadığı öğretım üyesi arkadaşlarımızla ülkemi- zi tartışırdık. Ekonomiyi, üretimi, tüketimi, işi, işsizliği, sendika- lan, Smith'i, Ricardo'yu, Keynes'i, Marx'ı, Engels'i tartışırdık. Borsa o zaman yoktu... Borsayı hiç tartışmadık. Işkenceye karşı uluslararasıyargı tZ>ÜR(Cumhurryet Ege Bürosu) - Uluslara- rası Af Orgürü Türkiye Girişimi, işkencecile- rin cezasız kahnaması için uluslararası mahke- melerin hayata geçiril- mesi gerektiğini bildir- di. Işkenceci olduğun- dan şüphelenilen kişi- lerin kendi ülkesi dı- şındakurulacak mahke- meler önünde yargılan- ması ilkesinin 1983 yı- hnda Roma Tüzüğü'yle gündeme geldiğini vur- gulayan girişim üyele- ri, "Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin haya- ta geçmesi, cezasrzhğa karşı dönüm noktası- dn"" açıklamasını yap- tılar. Uluslararası Af Ör- gürü Türkiye Girişimi, Türkiye'deki işkence olaylanna karşı yeni bir süreç baslattı. Işkence- ye karşı ilgili tüm sivil tophım kuruluşlannı iş- birliğini öngören kam- panyaçerçevesinde, iş- kencecilerin cezasız kahnasının önüne ge- çilmesi hedefleniyor. Işkencenin dünya ge- nelinde yaygın bir uy- gulama olduğu ve bu- nun önüne geçilmesi için işkencecilerin mut- laka cezalandınlması gerektiği \r urgulanıyor. 2001 yılı verilerine göre 150'den fazla ül- kede işkence uygulan- dığı ve 80'den fazla ül- kede de işkence sonu- cu ölümler yaşandığı kaydedilerek olaylann büyük çoğunluğunda suçlulann adalet önüne çıkanlamadığı bildinl- di. Uluslararası Af Ör- gürü Türkiye Girişi- mi'nin başlattığı kam- panya çerçevesinde, Iz- mir Barosu, Insan Hak- lan Vakfi, Insan Hak- lan Derneği, Mazlum- Der, Çağdaş Gazeteci- ler Derneği Ege Şube- si, Ege Kadın Dayanış- ma Vakfı, Izmir Savaş Karşıtlan Derneği ve TMMOB'ye bağlı meslek odalanndan oluşan Izmir II Koordi- nasyon Kurulu'yla bir- likte, çalışmalar yürü- telecek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear