Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SArTA CUMHURİYET 16 OCAK 2002 ÇARŞAMBA
HABERLER
Yargıtay, Susurluk çetesi hakkındaki yerel mahkemenin mahkûmiyetini oybirliğiyle onadı
Vekarar: Susurluk çetedirtLHANTAŞO
A\K\RA-Yargıtay 8. Ceza Da-
iresı, yereJ mahkemenin eski Özel
Harekât Dairesi Başkanvekili İbra-
him Şahin, MÎT' çi Korkut Eken' in
6'şaryıl. ülkücü katil HahıkKırcı ve
11 özel timcı polisin 4'er yıl ağır
hapis cezalannı oybirliğiyle onaya-
rak "Susurluk"un devlet içindeki
çete olduğuna karar verdi. Sanıkla-
nn karara karşı olağanüstü hukuk
yolu olarak bilinen "karar düzetane"
isteminde bulunma haklan var. An-
cak bu istemin öncelikle sanıklann
cezalandınlmasını isteyen Yargıtay
Cumhunyet Başsavcısı Sabih Ka-
nadoğtu tarafindan kabul edılmesı ge-
rekiyor. Kararla, Susurluk'un tüm
sanıklaruıa cezaevi yolu göründü.
Daire, Istanbul 6 No'lu DGM'nin
mahkûmiyet karanna ilişkin temyiz
istemini esastan görüşerek karara
bağladı.
6'şar yıl agır hapis cezası
Naci Cnver başkanlığındaki Yar-
gıtay 8. Ceza Dairesi, kendi bozma
kararlannı ortadan kaldıran Yargıtay
Ceza Genel Kurulu'nun karan doğ-
rultusunda Susurluk davasını esas
yönünden inceledi. Naci Ünver, da-
ha önceki mahkûmiyetlerin kendi
dairelerince usul yönünden bozuldu-
ğunu, ancak bunun Yargıtay Ceza
Genel Kurulu'nda kabul edümeye-
rek kendilerine yeniden gönderildi-
ğini anımsattı. Ünver, sanıklardan
Ibrahim Şahin, Korkut Eken ve ül-
kücü katil Haluk Kırcı'nın da arala-
nnda bulunduğu 14 sanık hakkında-
ki mahkûmiyet karannı. mevcut de-
lillerin mahkûmiyetlerine yeterlili-
ği, suç unsurunun belirlenmesinde-
ki isabetliliği, uygulanan yasa mad-
delerinin ve verilen cezalann olay-
lara uygunluğu yönünden incelendi-
ğini belirtti. Saruklar ile vekilleri-
nin yazılı ve sözlü ihrazlannın da de-
ğerlendirildiğini bildiren Ünver, sa-
nıklar hakkında Istanbul 6 No'lu
DGM tarafindan verilen mahkûmi-
yet hükmünü usul ve yasaya uygun
bularak cezalann oybirliğiyle onan-
JL argıtay, Ibrahim Şahin ve Korkut Eken 'in 6'şaryıl,faşist katil Haluk Kırcı ve 11
özel timci polisin 4'eryıl agır hapis cezalarını onayladı.
Temiz t o p l u m ' u n simgesi Susurluk'un s e y r i
Yargılama 4 yıl 7 ay sürdüANKARA (Cnmhnriyet Burosn) - Susurluk
kazasıyla Türkiye'nin gündemine oturan "maf-
ya-poaVsiyaset" ilişkileri güruşığına çıktı. 3 Ka-
sım 1996'dan bugüne kadar ilişkiler ağı ve iddi-
alar, kamuoyunun gündeminde hiç eksik olma-
dı. Susurluk davasımn siyasi ayağı ise Mercedes'te
bulunan DYP Şanlıurfa Milletveküi Sedat Bucak
ile daha sonra ilişkiler ağında adı ortaya çıkan
bağımsız Elaağ Milletvekili MehmetAğar'ın yar-
gılanamaması nedeniyle eksik kaldı.
Sedat Bucak'ın yaralandığı, eski tstanbul Em-
niyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ, üze-
rinden "MehroetOzbay" adına düzenlenmiş kim-
lik çıkan katliam sanığı Abduflah Çath ve sev-
gilisi Gonca Us'un öldüğü kaza, Türkiye için de
dönüm noktası oldu. Basında yayımlanan ha-
berleri ihbar kabul eden îstanbul DGM Cumhu-
riyet Başsavcıhğı, soruşturma başlatn.
Milletvekili Bucak'ın korumalan Ayhan Çar-
km, Ercan Ersoy ve Oğuz Yorulmaz ile kumar-
haneci Ömer Liitfû Topal"ın öldürülmesinden
sonra gelen bır telefon ihban üzerine Topal'ın iş
ortaklan Sami Hoştan ve An" Fevzi Bir'in gözal-
tına alındığı, dönemin Içişleri Bakanı Mefamet
Ağar'ın talimatıyla Ankara'ya gönderilerek ser-
best bırakıldığı ortaya çıktı. Ataköy'deki evinde
yeşil pasaport, Mehmet Ağar imzalı emniyette
uzman olarak görev yaptığını gösterirbelgeyle
yakalanan uyuşturucukaçakçısıYaşarÖz'ünde,
aynı şekilde Ankara'dan gelen talımatla serbest
bırakıldığı anlaşıldı.
Dönemin tstanbul Emniyet Müdürü Kemal
YazKioğhı ile Istihbarat Daire Başkan Yardım-
cısı Hanefî Ava ve eski MtT görevüsi Korkut
Eken'in de aralannda bulunduğu çok sayıda ki-
şi dinlendi. Talimat yazısıyla da Sedat Bucak'ın
Ankara'daki loimanında ifadesi alındı.
Başsavcüık, Ibrahim Şahin ve Korkut Eken' in
de araJannda bulunduğu özel timci polisler hak-
kında "Cürüm işlemek amacıyla sflahta teşekköl
ohışturmak, kaçak kişiyi yetkili mercikre haber
vermemek" suçundan 5 ile 9'ar yıl arastnda ağır
hapis cezası ıstemıyle dava açtı. Başsavcılık, da-
ha sonra yakalanan Ali Fevzi Bir, Sami Hoştan
ve Haluk Kma'yı da ek iddianamelerle davanın
sanıklan arasına kattı.
Başsavcıhk, dönemin Içişleri Bakanı Ağar ile
Bucak hakkında, 11 Şubat 1997'dedokunulmaz-
uklannın kaldınlması istemiyle hazırladığı fez-
lekeyi, TBMM'ye gönderdi. Başsavcıhk, TBMM
Genel Kurulu'nda yapılan oylama sonucu, bu
suçtan dolayı yasama dokunulmazlığı kaldınlan
Ağar hakkında 7 ile 15 yıl, Bucak hakkında da 11
ile 20 yıl arasında ağır hapis istemiyle dava açtı.
DGM, Yüce Divan'da yargüanabileceği ge-
rekçesiyle Ağar hakkında görevsizlikkaran ver-
di, Bucak'ın dosyasmı ise ana davayla birleştir-
di. Temyiz istemini görüşen Yargıtay 8. Ceza
Dairesi, Ağar'a yöneük suçlamalann bakanhk de-
ğil, Emniyet Genel Müdürlüğü dönemini kapsa-
dıgını belirterek görevsizlikkarannı bozdu ve yar-
gılamanın durdurulması karan aldı. 18 Nısan
1999'da yapılan seçimlerde, hakkında usul ile il-
gili işlemleri süren Ağar Elazığ'dan, DGM'de
yargılanan Bucak da Şanlıurfa'dan yeniden mil-
letvekili seçilince, haklanndakı yargılama pro-
sedûrü 3 Mayıs 1999'da durduruldu.
Davayı 12 Şubat 2001'de karara bağlayan 6
No'lu DGM, sanıklardan Ibrahim Şahin ve Kor-
kut Eken'i 6'şar yıl, diğer 12 sanığı da 4'er yıl
ağır hapis cezasına mahkûm etti. DGM'nin ka-
ran, Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nce eksik soruştur-
ma gerekçesiyle bozuldu. Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcısı Sabih Kanadoğhı, bu karara itıraz et-
ti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun da başsav-
cılığın itirazıru kabul etmesiyle dosyanın yeni-
den gönderildiği 8. Ceza Dairesi, esasa ilişkin yap-
hğı inceleme sonucu, yaklaşık 4 yıl 7 aydır de-
vam eden yargılama sûrecini, Eken ve Şahin'ia
6'şar, diğer 12 sanığın da 4'er yıllık ağır hapis
cezalannı onayarak tamamladı.
dığmı açıkladı.
Istanbul 6 No'lu DGM, sanıklar-
dan Ibrahim Şahin ve Korkut Eken'i
Türk Ceza Yasasfnın (TCY) 313.
maddesi uyannca "Cürûm işlemek
amacıyla teşekkül oluşturmak ve bu
teşekkülü yönetmek" suçundan 6'şar
yıl ağır hapis cezasına çarptırdı.
özel timci polisler Ayhan Çar-
km, Ayhan Akça, Oğuz Yorubnaz,
Enver Ulu, Mustafa Altunok, Ercan
Ersoy,Zlya Bandırmahoğlu ile Şan-
lıurfa Mİlletvekıli Sedat Edip Bu-
cak'ın şoförü Abdülgani Kızılkaya,
ülkücü katil Haluk Kırcı, uyuşturu-
cu kaçakçısı Yaşar Öz, öldürülen
Ömer Lütfü Topal'ın ortaklan Sa-
mi Hoştan ve Ali Fevzi Bir'i de
TCY'nin "Cüriim işlemek amacry-
la teşekkül oluşturmak" suçundan
4'er yıl ağır hapis cezasına mah-
kûm etmişti.
Istanbul 6 No'lu DGM'nin 4'er yıl
ağır hapis cezasına mahkûm ettiği
sanıklardan Ayhan Çarkın, Oğuz
Yoruhnaz ve Ercan Ersoy 9 ay 20
gün, Mustafa Altunok 6 ay 24 gün,
Abdülgani Kızılkaya 6 ay 13 gün,
Ibrahim Şahin 3 ay 5 gün, Ayhan Ak-
ça ve Ziya Bandırmahoğlu 6 ay 4
gün, Enver Ulu 4 ay 21 gün, Ali
Fevzi Bir 3 ay 29 gün ve Sami Hoş-
tan da 31 gün tutuklu kaldıktan son-
Gemici'den
insan
haklan dersi
Özel Jale Tezer
bköğretim Okulu'nda
düzenknen "İnsan
Haklan" konuhı
panele kaülan Devlet
Bakanı Hasan Gemici
3 yılda 10 bin sokak
çocuğunu topluma
kazandırdıklannı
söyledL Türkiye'de
nürusa kayıtn olmayan
kaç kişi bulunduğunun
sorulması üzerine de
GemicL, bu konuda
kesin bir rakam
buhınmadığıju. bazı
çocuklann nürusa
kaydettirilmemesinin
temetinde
eğitimsizliğin
yatüğuu ifade etti.
(Fotoğraf: AA)
ra kutlamalar eşliğinde Metris Ce-
zaevi nden tahliye edihnişlerdi. Baş-
ka bir dava kapsamında tutuklu bu-
lunan Yaşar Öz ise bu davadan 3 ay
15 gün tutuklu kaldıktan sonra tah-
liye oldu. Sonradan yakalanan Ha-
luk Kırcı da bu davada 5 ay 5 gün
tutuklu kaldıktan sonra bu davadan
tahliye edildi. Ancak Kırcı, Bahçe-
lievler katliamı nedeniyle halen ce-
zaevinde bulunuyor. Dairenin ona-
ma karannın ardından, saruklar ge-
ri kalan cezalarmı çekmek üzere ce-
zaevine girecekler.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin ona-
ma karanna karşı sanıklann olağa-
nüstü hukuk yolu olarak bilinen ka-
rar düzeltme isteminde bulunma hak-
lan var. Ancak bu istemin öncelik-
le sanıklann cezalandınlmasını iste-
yen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı-
sı Sabih Kanadoğlu tarafindan kabul
edilmesi gerekiyor. Bu istem redde-
dilirse saruklar açısından hukukı yol-
lar tamamlanmış olacak.
Sryasi ayak eksik
Susurluk davasında adı geçen ve
hakkmda usulle ilgili işlemler süren
Elazığ Bağımsız Milletvekili Meh-
met Ağar ile DGM'de yargılanan
DYP Milletvekili Sedat Edip Bu-
cak'ın 18 Nisan 1999 seçimlerinde
milletveküi seçümesiyle yargılanma-
nın durduruhnası nedeniyle dava-
nın "siyasi ayağı'' eksik kaldı. Da-
irenin kararının ardından,
TBMM'nin Ağar ve Bucak'la ilgi-
li olarak harekete geçmesi gerekti-
ğine dikkat çekiliyor.
Charles Bukowski Aııuııa HBkâye
NİLGÜN CERRAHOĞLU
• Bir edebiyat öyküsü içinde geçen bir sözcük ya da ifade suç olamaz. Suç
olarak adlandınlamayacak en hafif konularda en ağır cezalar verilebiliyor bu
ülkede. Bir AB ülkesinde konu hemen Avrupa Parlamentosuna intikal eder,
muhalefet ve basm olayı günlerce mesele ederdi...
alıyor. RTÜK, bunun üzerine Damştay'a
başvuruyor. Danıştay'dan ise tekrar "yürüt-
meyi durdurmayıdurdurma" karan çıkıyor.
Tekerleme gibi... Ve nihayet hikayenin okun-
masından tam 15 ay sonra "AçıkRadyo" şim-
di 15 gün için kapatıhyor.
Bardı diplomat, gazeteci, gözlemci... Açıp
telefonu sordum:
"AB adayı bir ülkede bir Bukowski hikâ-
vesinin 15 gün boyunca rad>o istasyonu ka-
patnrmasuu, susturmasmı nasıl değeriendi-
Charles Bukowski çağdaş Amerikan ede-
biyatının en önemli şair ve yazarlanndan bi-
ri. Internete girip "Google" arama motoru-
na adını yazdığınızda tamı tanuna 43.900
site çüayor karşınıza.
Yazann "bestseUer'' eserleri okullarda
okutuluyor. Üzerinde sayfa sayfa tezler ya-
zılıyor. RTÜK Başkam Nuri Kayış tarafin-
dan "marjinal" olarak tanımlanan "Kasa-
banm En Güzel Kıa" adlı hikâyesi, Bu-
kowski'nin en tanınmış eserlerinden biri. Me-
tis Yaymlan'nın kitaplaştu-dığı öykü, Tür-
kiye'de de serbestçe satılıyor.
"Açık Radyo"nun "Amma Hikâye" adlı
(1 Mayıs 2000) programında okunan bu öy-
kü, tam programın adına yakışan türden bir
serüvene dönüştü sonuçta.
Tekerieme gibL.
Hikâyeyi "genel ahlak, tophım huzuru,
Türk afle vapisma" aykın bulan RTÜK, rad-
yoya zamamnda 15 gün kapatma cezası ve-
riyor. Radyo karara karşı idare mahkeme-
sinde dava açıyor.
"Açık Radyo" davayı kazamyor. Idare
mahkemesi "yürütmeyi durdurma'' karan
nyorsunuz:
KeyfiBk şaşırtryor
Soruyu kime yöneltsem tepki değişmiyor.
Aym şaşkınlıkla cevap veriyorlar: "Akıl al-
maz!" "Abes!", "Gülünç!", "Nerde görül-
müş!" "tnanıhr gibi değü?"
ifade özgürlüklerinin çiğnenmesine gös-
terilen tepkinin ötesinde; cezadaki "kej'fi-
Kk" şaşırtıyor onlan.
u
Bir edebiyat yaprtryla -hele hele kitapçı-
larda serbestçe satılan bir edebiyat yapıtrv -
la- 'suç unsuru' sözcüklerini >an yana getir-
mek baştan sona akıldışı ve çağdışı" dedık-
ten sonra ekliyorlar:
"Bir edebiyat öykfisü içindegeçen bir söz-
cük ya da ifade suç olamaz. Bir radyo is-
tasyonuna bu yüzden on beş gün kapatma
cezası vermek, Türkiye'deld suç ve ceza
anlayışına en çarpıcı örnek. Suç olarak ad-
landınlamayacak en hafif konularda en
ağır cezalar verilebiliyor bu ülkede. On
beş gün kapatma cezası akıl fikir ahr gibi
değJL"
'Avrupa Birbgi, RTÜK Yasası'nın
değişmesini bekhyor'
"ftkP diye üsteliyorum ben: "Ohnajacak
şey ama bir AB ülkesinde böyie bir olay ya-
şansa, ortaya ne tür sonuçlar çıkar?"
Gazeteci, diplomat, gözlemci... Yanıtlar
gene değişmiyor: "Demokratiksürecin ken-
di içindekî doğal mekanizmalan çauşır" dı-
yor muhataplanm: "Konu hemen Avrupa
parlamentosuna intikal eder. Hafife ahnarak
geçiştirüemeyecek, ciddi bir konu bu. Mu-
halefet ve basm, olayı günlerce mesele eder.
Ama Türkrve'de bu tür meseleler ne yazık
ki olağan sayıhyor. Demokratik süreçteki
sapmalan denetleyen eleştiri mekanizması
gerektiği gibi çahşmıyor sizde..."
En son AB büyükelçisi KarenFogg'a sor-
dum "AB adayhğı ve 15 gün radyo karart-
ması" üzerindeki degerlendirmesini. Duy-
duğu şaşkınlığı o da gizleyemedi.
Ancak aynntıya girmeden şunu söyle-
mekle yetindi: "AB bir an önce RTÜK ya-
sasmda degişikBk bekliyor. Dil yasaklannnı
yanı sıra basın ve ifade özgürlüklerinin
genişletümesi açısmdan şart bu_"
AVRUPA'DAN
GURAYOZ
Iktisafın Dama Taşları'
Işsizlerin sayısı Almanya'da yeniden 4 milyona
yaklaştı. Seçimlerden önce "En önemli sorunumuz
işsizliktir ve bizim iktidanmız kesinlikle işsizliği aşa-
ğı çekecektir" sözünü verdiği için, her ne kadar po-
Irtikanın demagojisinden yararlansa da açıklanması
zor bir durumla karşı karşıya Schröder. Aslında
Schröder ya da bir başkası Almanya'da işsizlik so-
rununa kalıcı bir çözüm bulamaz. Almanya, içinde
bulunduğumuz şu yıllarda anlaşılması zor bir para-
doksun içinde. Ama bu aynı zamanda yaklaşımlar
değişmediği sürece çözümü zor bir sorun anlamına
da geliyor.
• • •
Kapitalizmin işsizliğe çare bulduğu şimdiye kadar
hiç görülmedi. Ortada boyle bir niyet olduğunu cid-
di olarak iddia edenlere de kimse ınanmadı. Istan-
bul'da, kariı bir gunde Iktisat Fakültesı Mezunlan
Cemiyeti'nm lokalinde, arkadaşı olduğum için hep
övündüğüm Alpay Biber, elime İFMC'nin son yayı-
nı "Iktisat'ın Dama Taşlan" kitabını tutuşturunca ak-
lıma ilk gelen Almanya'nın bu paradoksu oldu.
Halk işsizlik olmasın ister. Polrtikacı bunun için söz
verir. Sosyal Demokrat Parti'nin üyesı ve seçmeni,
partinin bu soruna çare bulacağına inanır. Parti bu
sorunun, yamandığı sistem içinde çözurnü olmadı-
ğını bilir. Ama yıne de sorunu çözeceğini iddia eder
ve seçmenlerine söz verir. Tuhaf bir kısırdöngüdür
bu.
Almanya'nın sorunu ve paradoksu ise daha da kar-
maşıktır.
Almanya'da nüfus yaşlıdır. Gorunür gelecekte bu
nüfusun gençleşmesı ve genç ışgücü yaratması ih-
timali yoktur. Üretimin sürdürülebılmesi genç ve ka-
Irfiye ışgücüne bağlıdır. Almanya'da merkezın so-
lunda kalan partiler öteki ülkelerden şu ya da bu şe-
kilde işgücü ithalini önermekte. Almanya'nın artık
resmen bir göç ülkesi olması gerektiğini öne sürmek-
te, sağ ise salt ideolojik nedenlerle bu çözume taş
koymaktadır. Sonunda merkezin solundakilerin iş-
gücü ithali projesi kazanacaktır, ama yine de Alman-
ya'da 3-4 mılyon işsiz olacaktır. Çünkü yaşlılara, ka-
lifiye olmayanlara ve yedeklere ister yerli olsunlar is-
ter göçmen, artık iş yoktur.
İşsizlik hep olacaktır.
Işsizliğin her zaman var olması kapitalizmin yasa-
sıdır.
•••
Kitabı okudum bitirdim. Bu çalışmayı Almanya'da,
Avrupa'nın diğer ülkelerinde üniversıtelerde okuyan
genç arkadaşlanmm da okumasını isterdım. Kitabı
okuyuncayalnız bilgi sahibi olmakla kalmayacak, ay-
nı zamandaTürkiye'yi daha iyi anlayacaklardı. Key-
nes'ı Almanya için duşünmekle Türkiye için düşün-
menin, Marx ı Almanca anlamakla, Türkçe anlama-
nın arasındaki farkı da göreceklerdı.
Iktisadın dama taşlan bir bır önümden geçtıler.
Merkantilistler, Smrth, Ricardo, Keynes, neo kla-
sikter, monetaristier, daha sonra klasik iktisadın ye-
ni yorumlan derken küreselleşme çağının karmaşık
sorunlarına geldi dayandı kitap. Marx'ın her şeye
rağmen hâlâ bır gölge, bir hayalet gibi yalnız Avru-
pa'nın degil, tüm iktisat öğretiminin ve öğreniminin
üzerinde gezindıği de deriemenin ortaya koyduğu ger-
Çeklerden biriydi. Bir başka ve ama üzücü gerçek
ise Türkiye'de iktisat egitiminin iflasın eşiğinde oldu-
ğu, kendi sistemine bile hizmet edemez hale geldi-
ğiydi. Bunda da fazla şaşılacak bir şey yoktur aslı-
na bakarsanız. Ekonomi yönetımi de her geçen gün
biraz daha küreselleşmekte ve sistemın metropol-
lerde değil, perıferıde "ulusal" iktisatçılara gereksi-
nimi giderek azalmaktadır. Daha çok teknokratlara
ve borsa analizcilerine gerek duyuluyor ve onlardan
da zaten piyasada bol mıktarda vardır.
Iktisat'ın Dama Taşlan çalışması aynı zamanda bir
başka umudun hâlâ yaşamakta ve yaşatılmakta ol-
duğunu gösterdiği için de dıkkate alınmalı. Profes-
yonel iktisat eğitımı pilini tüketmış olabılir. Ama an-
laşılıyor ki, kitaba katkıda bulunanlardan birının de
belirttiği gibi 60'lı-70'lı yılların heyecanını hâlâ yıtir-
memiş olanlar inatla var olmayı sürdürüyorlar.
Hatırtıyorum ben o yıllan. İktisat Faküttesi Cemi-
yeti'nin fakülte ıçindeki bürosunun önü hep kalaba-
lık olurdu ve biz orada yalnızca hayallerimizı tartış-
mazdık; en az bizim kadar ütopyacı ama televoleci
değil, araştırmacı, karşılannda gozlerımızın saygıy-
la panldadığı öğretım üyesi arkadaşlarımızla ülkemi-
zi tartışırdık.
Ekonomiyi, üretimi, tüketimi, işi, işsizliği, sendika-
lan, Smith'i, Ricardo'yu, Keynes'i, Marx'ı, Engels'i
tartışırdık.
Borsa o zaman yoktu... Borsayı hiç tartışmadık.
Işkenceye karşı
uluslararasıyargı
tZ>ÜR(Cumhurryet
Ege Bürosu) - Uluslara-
rası Af Orgürü Türkiye
Girişimi, işkencecile-
rin cezasız kahnaması
için uluslararası mahke-
melerin hayata geçiril-
mesi gerektiğini bildir-
di. Işkenceci olduğun-
dan şüphelenilen kişi-
lerin kendi ülkesi dı-
şındakurulacak mahke-
meler önünde yargılan-
ması ilkesinin 1983 yı-
hnda Roma Tüzüğü'yle
gündeme geldiğini vur-
gulayan girişim üyele-
ri, "Uluslararası Ceza
Mahkemesi'nin haya-
ta geçmesi, cezasrzhğa
karşı dönüm noktası-
dn"" açıklamasını yap-
tılar.
Uluslararası Af Ör-
gürü Türkiye Girişimi,
Türkiye'deki işkence
olaylanna karşı yeni bir
süreç baslattı. Işkence-
ye karşı ilgili tüm sivil
tophım kuruluşlannı iş-
birliğini öngören kam-
panyaçerçevesinde, iş-
kencecilerin cezasız
kahnasının önüne ge-
çilmesi hedefleniyor.
Işkencenin dünya ge-
nelinde yaygın bir uy-
gulama olduğu ve bu-
nun önüne geçilmesi
için işkencecilerin mut-
laka cezalandınlması
gerektiği \r
urgulanıyor.
2001 yılı verilerine
göre 150'den fazla ül-
kede işkence uygulan-
dığı ve 80'den fazla ül-
kede de işkence sonu-
cu ölümler yaşandığı
kaydedilerek olaylann
büyük çoğunluğunda
suçlulann adalet önüne
çıkanlamadığı bildinl-
di. Uluslararası Af Ör-
gürü Türkiye Girişi-
mi'nin başlattığı kam-
panya çerçevesinde, Iz-
mir Barosu, Insan Hak-
lan Vakfi, Insan Hak-
lan Derneği, Mazlum-
Der, Çağdaş Gazeteci-
ler Derneği Ege Şube-
si, Ege Kadın Dayanış-
ma Vakfı, Izmir Savaş
Karşıtlan Derneği ve
TMMOB'ye bağlı
meslek odalanndan
oluşan Izmir II Koordi-
nasyon Kurulu'yla bir-
likte, çalışmalar yürü-
telecek.