01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 OCAK 2002 PAZARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERlN DEVAMI 17 Galata Köprüsü çöktü çökecek • Baştarafı 1. Sayfada deıle de her an çökebilir. Eylül 2001 'de 2 cıJtlık rapor haüiıe getirilen ve Prof. Dr. Haluk Karadoğan, Tuncer Tbprak, Faruk Karadoğan, Erdoğan Uzgider, Yard. Doç. Dr. Ercan Yüksel, araştırma göıey lüeri Dr. Ergün Bozdağ, B. Özden Çağlayan, Emin Süıbüloğlu ve Dr. Müh. Ha- tict Tokan'ın yer aldığı, de- neylerle aktanlan raporun " Yorumlar" bölümünde şöy- le denildi: "Aynnölan rapo- run II. bölümünde verilen çatlaklann, özellikJe düşük sıcaklıklı kış günlerinde sta- bilitelerinin bozularak gev- rek kınlma oluşturma olası- lıklannın yüksek olduğu be- lirienmiştir. Köprünün açılıp kapatılma- sı sırasında önemli bir titreşim problemi belırlenmiştir. Köp- rünün birincı doğal frekansı ile hidrolik kumanda devresinde- ki basınçlı yağın frekansının birbırine yaİcın olduğu ve sis- temın rezonans bölgesinde ça- lıştığı sonucuna vanldı. Rezo- nans (beraber çalışan iki yapı elemanının aynı titreşim fre- kansında olmalan ve bu neden- le birbırlerini harekete geçire- rek yıkılmaya neden olmalan) halinde işletilmesi durumunda malzemenin yorulma ve kınl- ma riski olduğu açıktır." Köprünün rezonans bölge- sinde olduğu açıkça belirtilen söz konusu raporun devamın- da ise "...Tasanmcı firma- nın, köprü kanadının doğal frekanslannı hesaplamak yerine, sadece köprü kana- dının enine kirişlerinin do- ğal frekanslannı hesaplaya- rak bu frekansları hidrolik devrenin doğal frekansı ile karşılaştırması ve bir rezo- nans ihtimalinin oimadığını ısrarla belirtmesi anlaşüa- mamıştır" denildi. Incelemelerden çıkan so- nuçlardan bazılan şöyle: • Sayısal çözümler için oluşrurulan matematik model- lerde sırur değerlere yaklaşan ve sınır değerleri aşan gerilme- ler görülmüştür. • Köprünün sonlu elemanJar modellerinden gerilme yığıl- malannın olduğu kritik kesit ve noktalar saptanmıştır. • ÇatlakJann özellikle dü- şük sıcaklıkJı kış günlerinde gevrek kınlma oluşturma ola- sılıklan yüksektir. • Köprünün açılıp kapan- ması sırasında önemli bir titre- şim problemi söz konusudur. Sistemin rezonans bölgesinde çalıştığı sonucuna vanlmıştır. Malzemenin yorulma ve kınl- ma riski olduğu açıktır. Projelendirme hatası • Köprünün hareketli kanat- lannın tasanmı sırasında, di- namik ve darbelı yüklemele- rin etkisi yeteri kadar göz önü- ne alınmamıştır. • Rezonans olasılığı düşü- nülerek tasanmda olabilecek akuplaj durumlan (pompa- hidrolik devre, pompa-kapak, hidrolik devre-kapak, rüzgâr kapak, rrafik-kapak, deniz dal- gası vb.) kontroî edilmeliydi. • Anza ve bakım modu olan lokal modda, işlermelerinde talimatlanna göre gerekli gü- venlik önlemleri alındıktan sonra ve pompalann minimum debide çahştınlmalan şartı ile kullanılırken insani hata sonu- cu ortaya çıkabilecek aşın yükleme halini engelleyecek bir güvenlik yoktur. Daha önceki yıllarda mü- hendislik fırması Göncer Ay- alp Mühendislik Müşavirlik Limited Şirketi'nin talebine karşuı deney ve tahkikleri yap- tırmayan STFA-Thyssen Kon- sorsiyumu'nun eksik ve hatah tamirler yapması da ÎTÜ raporuyla ortaya çıkan bir baş- ka çarpıcı gerçek oldu. Hatah • Baştarafı 1. Sayfada dın, 7 Mayıs 2001 taribJi "olur"uyla STFA-Thyssen Konsorsiyumu'ndan 1998'de yapılan protokol gereği, şirke- tin borcuna mahsuben yapılan yüzde 20'lik kesintinin kaldınknası yönünde talimat verdi. Ayduı'ın yanı sıra Kara- yollan Genel Müdürü Dinçer Yiğit ve Müsteşar Aü Helvacı'nın imzasını taşı- yan kararla, aldığı işi kusurlu yaptığı halde, tamir parasıru da krediden karşı- lamak isteyen müteahhit firmanın önü- nü açan bir başka karar ise Istanbul Bü- yükşehir Belediyesi'ne ait. Gümrük gi- derleri, vergiler, fon giderleri, deplas- manlar, kamulaştırma ve müşavirlik- mühendislik giderlerinin içinde yer al- dığı iç finansmanı ÜlerBankası kaynak- lanyla sağlayan Istanbul Büyükşehir Belediyesi, projede yer almasına karşın raylı sistemin iş kapsamı dışında tutul- masını istedi. 30 Temmuz 1999 tarihli tstanbul Bü- yükşehir Belediye Meclisi karannı 10 Ağustos 1999'da onaylayan Ali Müfit Gürruna, bir yandan başka tramvay ıha- leleri düzenlerken diğer yandan kamu- nun bugüne kadar milyonlarca mark ak- tardığı raylı sistemden vazgeçti. Esas borçlunun Hazine olduğu dış kredinin kullanınunda taraf olan Istan- bul Büyükşehir Belediyesi 'nin Meclis karannda özetle, "...maddi kaybın en aza indirilmesi ve daha da önemlisi köprünün tehlikeye girmemesi için, daha önce planlanan raylı sistem ha- riç, sadece kusurlu işlerin tamamlan- mak kaydı ile finansman desteğinin süreceği" belirtiliyor. Buna göre, STFA-Thyssen Konsorsiyumu, "kusur- larını giderme" karşılığında da para alabiliyor. 1992 yıhnda imzalanan ek anlaşmay- la 96.5 milyon mark olan kredi rutan para verildi181.2 milyon markaçıkanldı. Sözkonu- su anlaşmanın içinde raylı sistem ve dükkânlar da yer aldı. Bu anlaşmayı mü- teahhit de kabul etti. Ancak daha sonra müteahhit şirket bu anlaşmayı tanımadı- ğını, raylı sistemin projede yer almadı- ğım iddia etti. Köprünün tamir edilerek bu haliyle kabulünü talep eden yazış- malarda Istanbul Büyükşehir Belediye- si, 28 Şubat 2001 tarihinde Karayollan 17. Bölge Müdürlüğü'ne, iTÜ'nün ya- pacağı deney sonuçlannı görmeden köprüyü teslım aJamayacağıru belırttı. Yanıt bekleyen sorular: Manisa Milletvekıli Rıza Akçalı, 8 Aralık 2001 tarihinde Yeni Galata Köprüsü'yle ilgili soru önergesi ver- di. Türkiye Büyük Millet Meclisi Baş- kanlığı'na sunularak Baymdırlık ve Iskân Bakanı Abdülkadir Akcan'a yöneltüen sorular henüz yanıtlanma- dı. Akçalı'nın yönelttiği ve kamuoyu- na açıklanması gereken sorular şöyle: •Yeni Galata Köprüsü ile ilgili ITÜ Geliştirme Vakfi Ar-Ge Işletmesi ta- rafindan proje numarası 01/05/013 ile Eylül 2001 'de hazırlanan "Yeni Ga- lata Köprüsü Kontrolü" raporu hak- kında ne düşünüyorsunuz? • Bu raporun verilerinin ışığı altın- da köprüde bu haliyle geçici kabul ya- pacak mısınız? • Müteahhide yapılan fazla ödeme- leri tahsil etmeyi düşünüyor musu- nuz? Ne şekilde? • Köprünün raporda belirtilen ek- sikliklerinin giderilmesi için müteah- hide nasıl biryaptınm uygulayacaksı- nız? • Tamir projelerini onaylamadan önce müşavir firmanın talebi olması- na rağmen niçin deney yaptırmadınız? 4 Son Ask'ın düsündürdükleri ZEYTVEP ORAL Dünkü bütün gazeteler- de "Nâzım Hikmet'in Gizli Aşkı" haberi vardı. Şairin "son aşkı", "son sevgilisi" Adile Hüseyi- nova, Anadolu Ajansı'na verdiği açıklamalarla 39 yıl gizlediği sırnnı herke- sin kıldı. Ozetle. yaşamı- mn son iki yılında Nâzım Hikmet, Lenin Kütüpha- nesi'nde çalışan, Mosko- va Edebiyat Enstitüsü'ne devam eden, müzik eğiti- mi almış, halk şarkılan söyleyen Adile'yi sevmiş; Moskova'daki dostluk, Bakü'daki buluşmalarla taçlanmış; ölümüne yakın Şair, Adile Hüseyino- va'nın evine yerleşme ka- ran almış, ancak bu kara- n uygulamaya geçireme- den dünyadan aynlmıştı. Haberi okuduğumda aklımdan ilk geçen, "Tam da Nâzım'a yara- şır bir haber!" demek oldu. Bu haber hiç de şa- şırtıcı değildi. Işte 100. yaşmda Nâzım Hikmet hâlâ sürprizlerle doluydu. Ve yıllar ilerledikçe, daha ona ilişkin bihnedığimız ne çok şey öğrenecektik... Adile Hüseyinova'nın açıklamalannın her söz- cüğüne inandım. Göz- lemleri çarpıcıydı. Şairin son günlerdeki yalnızlığı- m, çaresizliğini, hasretini ve özlemıni çok yalın, iç- ten anlatıyordu. Son günlerinde Adi- le'nin "Senin için ne ya- pabilirim" sorusunu, Nâzım "Benimle bana ağlaman bana yeter" di- ye yanıtlamıştı. "Başımı göğsüne kovdum. Çar- pan kalbini duyuyor- dum. Onu küçük bir ço- cuk gibi bağrıma bas- mak, bütün sorunlannı unutturmak istiyor- dum. 'Dalından kopanl- mış bir yaprak gibiyim. Dolaşıyor, dolaşıyor, ne- reye düşeceğimi bilemi- yorum. Muhtemelen de yurduma düşmeyecegim' dedi. Tutamadığım göz yaşlanm beyaz gömlegi- ne döküldü. Bir süre sonra da, 'Yaşamdaki en zor en korkunç olay alda- tıhnak, daha zoru yok' dedi. Bu sözleri işitmek çok ağırdı. Neden He- mingwey'den (ve inriha- nndan) bahsefriğini şimdi daha iyi anlamış- tım" (Sabah Gazetesi, Remzi Özkan/A.A.) Duygular imparatorluğu Bu açıklamada, bir tümce yüreğime hançer gibi saplandı. Evet aldatıl- mak korkunçtu. Ve ister istemez Piraye'nin "kızıl 5 saçb bacısının" silueti, Münevver'in "yÜ2 yıl ol- du yüzünü görmeyeli, belini sarmayah/(...) Ay- nı daldaydık. aynı dal- daydık. aynı daldan dü- şüp ayrıldık" dediği Mü- nevver'in akıllı bakışlan- mn ateşi içimi yaktı. "Bir gönülde iki sev- da". ya da "Kimi insan otların. kimi insan ba- lıklann çeşidini bilir/ ben ayrılıklann" diyen şaınn kendi terk ettıği ka- dınlan düşündüm... Evet, yaşamdaki en zor, en kor- kunç olaydı aldatılmak... Ve Nâzım Hikmet bu- nu yaşamının son, en son döneminde fark edebilı- yordu. Ama duygular im- paratorluğuna kım söz ge- çirebilmiş ki, o geçirebil- sin! Sonra Vera'yı düşün- düm. Onunla sohbetleri- mizde, arkadaşlığımda kaç kez kendi söylemişti: "Ben Nâzım'ın değeri- ni, o öldükten sonra da- ha iyi anladım" demışti. Vera'yı sevdiği koca- sından, mutlu aile yaşa- mından, söke söke kopa- ran, Nâzım'ın ta kendisiy- dı. Neredeyse 40 yaş kü- çüğü Vera, rutkusuydu, aşk ateşiydi, ilham kayna- ğı ohnuştu. Vera'nın eski eşıyle buluştuğunu öğren- mesi onu tarifsiz kederle- re boğacaktı, teselliyi baş- ka kollarda arayacakrı. "Gelsene dedi ba- na/Kalsana dedi ba- na/Gülsene dedi ba- na/Ölsene dedi bana// Geldim/Kaldım/Gül- düm/ Öldüm/" (Vera için) Oysa ne hayalleri var- dı... Sevdiği iki kadının dostluğu gibi mesela: "Gülüp ağlıyor sevdi- ğim kadınlar iki dilde/ Dostlar nasıl bir araya geIdiniz?/Birbirinizi ta- nımazsınız. /Nerde bek- liyorsunuz beni?/ Beya- afti Çınarlı Kahve'de mi Gorki Parkında mı?" (Münevver ve Vera için) Adile Hüseyinova'nın açıklamalan, dılerim baş- kalanna da örnek olur. Nâzım Hikmet'i her yö- nüyle daha yakından ta- mr. yaşamıyla eseri ara- smdaki o eşsiz ilişkiyi kavranz. Birbirinden aynbnayan inançlan, politik düşün- celeri, aşk yaşamı, aşk tut- kusu, eylemleri, direnişi, özlemleri, büyük hasreti, umutlan ve eserlerinin bütünselliğinin içinde ben yine onun mısralannı du- yuyorum: "Sevdim ulaşılmazla- n/ hasretlerimin hepsin- de" diyen sesıni... GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Karşılıklı gülüşmelerden sonra devam etti: - Her televizyon kanalının Türkçesi farklı da... Ne zaman medyada dilin kullanımına ilişkin bir so- ruyla karşılaşsam, aklıma ilk, Serez Çarşısı'ndaki anım gelir... Küitür Bakanhğı 8-9 Ocak'ta Türkçenın Dünü, Bu- günü, Yarını konulu "uluslaramsıbilgişöleni" düzen- ledi. Merkez üssü Almanya olan Oger Tur'un şöle- ne maddi-manevi destek vermesi güzel bir sorum- luluk örneği. Kürsüye çıkma sırası bana geldiğinde pek çok ko- nuşmacı Türkçenin karşı karşıya kaldığı başlıca so- runların altını çizmıştı: - Yabancı dil eğitimine evet, ama yabancı dilde eğitim Türkçenin ikinci plana itilmesine neden olu- yor, bu kabul edilemez. - Türkçenin bilim dili olmadığı yönündeki önyargı sadece yabancılar değıl, pek çok Türk bilim adamı tarafından da ortaya atılıyor. Bu doğru değil. - Medyada dilin kullanımı son derece önemli. An- cak bu konuda pek çok medya kuruluşunun, üzeri- ne düşen sorumluluğu yerine getirmediği görülüyor. - Türkçenin tüm sorunlarına yanıt verecek, herkes tarafından kabul gören sağlam bir örgütlenmeye ge- reksinim var. Basit bir imla kuralında bile ortak gö- rüş oluşturulamıyor. - Dilimize yerleşen yabancı sözcükler hem Türk- çemizi erozyona uğratmakta, hem kirletmektedir. Bu sorunları dinlerken aklıma diyalektiğin bilinen kuralı geldi: "Bir olumsuzluk sorun olarak masaya konmuşsa çözüm başlamış demektir..." Türkçenin karşı karşıya olduğu sorunlar yeri gel- dikçe ilgili kurumlarda, zeminlerde dile getiriliyor. Bunu dert edinen kurumlardan birinin de Küitür Ba- kanhğı olması, daha önce olumsuzluklan ortaya ko- yanlann da emeklerinin boşa gitmediğini gösteriyor. Konuşma sırası bana geldiğinde kara mizahtan yardım isteyip salondakilere şunu önermeden geçe- medim: "Sevgili Türkçe dostlan, hani diyorum, okullarda Türkçeyı yabancı dil olarak mı okutsak... Belki daha çok ilgi görür!" Sorunun derinleşmesi halinde Küitür Bakanı Iste- mihan Talay'a seslenmek gerekiyordu: "Bakanlığın arkeolojik kazılan arasına Türkçeyi de almak zonında kalmayasınız!" Okuyan us... Okyanus... Kara mizahtan yardım istememizin başlıca nede- ni, böylesine zengin bir dilin çok az yararlanılan ır- maklargibi akıp grtmesi... Bilgi şölenine Azerbaycan'dan, Kırgızistan'dan, Kazakistan'dan, Türkmenistan'dan, özbekis- tan'dan, Kıbns'tan. Almanya'dan da konuşmacılar çağnlmıştı. Bundan doğal bir şey olamazdı. Çünkü bu bölgelerde Türkçenin konuşulduğu alanlardı. Halen 11 milyon kilometrekarelik bir alanda, 300 milyon ınsanın 21 ayrı yapıda konuştuğu Türkçemiz de 21. yüzyıl gerçeklerinden etkileniyor. Avrupa dillerinin kendi ıçindeki farklılıklar-benzer- likler gibi sözünü ettiğimiz geniş coğrafyada konu- şulan Türkçeler arasında da aynı durumun yaşan- ması doğal. Bunu küçümsemek ya da abartmak ye- rine olduğu gibi kabul edip tartışmayı uzmanlanna bırakmak aklın yolu... Alacahöyük kazılarının sorumlusu Prof. Aykut Çı- naroğlu'ndan kazıevinde dinlemiştim; Hititler bölge- de devletlerini kurmadan önce yenilgiye uğrattıkla- rı Hattilerin konuştuğu dil sayısı 9'muş. Anadolu'da Türklerden önce yaşayan 35 uygarlık buharlaşmadığına göre hepsi bir öncekinden etki- lendi. Bundan Türkçemiz de payını aldı. Bugün Ço- rum çevresindeki yöreye özgü pek çok sözcüğün Hi- titlerden kalma olduğu kabul ediliyor. Türkçemizi coğrafyasal genişlik ve tarihsel derin- lik içinde irdelediğımizde ortaya git gıt bitmeyecek bir okyanus çıkıyor. Okuyan us, bu okyanustan neler kapmaz... Okumayan us, okyanusun sadece görüş uzaklı- ğına bakıp hangi sığ denizlere sapmaz! Kimse Türkçemıze sığ diyemez... Çünkü o dar kafalara sığmaz... [email protected] HiııclistaııVla kaıdı saldırı YENİ DELHİ (AA) - Hindistan'ın kuzeydogu- sunda silahlı militanlann, kalabalık bir pazar yerine düzenlediği saldında 16 ki- şi öldü. Hindistan haber ajansı PTI, Ulusal Tripura Kurtu- luş Cephesi (NLFT) adlı ör- güt militanlannın, Tripura eyaletinin Singicherra böl- gesindeki pazar yerinde aç- tığı ateşte 10 kişinin de ya- ralandığım bildirdi. Haber- de, militanlann saldından sonra olay yerinden kaçtı- ğı ve yaralılann eyaletin başkenti Agartala'daîd has- tanelere kaldınldığı belirtil- di. Saldınnın, son günlerde- ki Hindistan- Pakistan ger- ginliğiyle ilgisi olmadığı, vüzlerce polisin saldırgan- İan aradığı bildirildi. New York'ta savaş hazırlığı • Baştarafı 1. Sayfada ekonomi merkezi New York'a aktanlması kararlaş- tınlmıştı. Güvenlik yükünün New York'un yeni belediye baş- kanı. WEF'in kıdemli üyesi Michael Bloomberg'e yük- leneceği bu yılki toplantıla- n, 3 bin şirket yöneticisi ve seçkin şaİuslann katılımıyla ünlü Woldorf-Astoria Ote- li'ndeyapılacak. Internetteki sitelerinde WEF'i, "yöneten sınıfın yemek klübü" diye nitele- yen küreselleşme aleyhtar- lan, toplantıya katılacak de- iegeleri New York'un yok- sullanyla ve şehrin yıkıntı- lan arasında parti vererek 11 Eylül sonrası acılanyla alay etmekle suçluyor. Bazı küreselleşme aleyhtan göstericiler, mili- tanlan milyonerlere karşı getirici geniş kapsamh so- kak gösterileri düzenliyor. Organizasyonda çalı- şanlar, Internet üzerinden göstericiler için ulaşun im- kânlan ayarladı ve hangi taktiklerin kullanılacağını tartıştı. Göstericiler, otel girişleri ve yakınlannda insan bedenlerinden du- varlar oluşturup delegele- ri ve arabalarının otele ula- şunını engellemeye çalışa- cak. Karar, Aykınlığm Sürmesini Önlemiyor • Baştarafı 2. Sayfada dolav ısıyia /amana ihtiyaç duvulur. Ancak, öyle şartlar oluşabilir ki, bu prosedüre sıkı sıkıya bağlı kalınma- sı. telafisi imkânsız ve.va güç zarar- lara sebep olabilir. Özellikle, karşı tarafin ulaşılmak istenen sonucu ber- taraf ermek için girişeceği davranışlar sebebiyle yargılamanın sonunda her- hangi bir şey elde edilmesi bile müm- kün olmayabilir. Yargılamanın sonucunun, vargı- lama\a başlandığı sırada. hatta on- dan daha önce güvence altına alın- ması ihtiyacını ortaya çıkarabilir. Bu da ancak, kesin hukuki koruma elde edilinceye kadar geçici hukuki koruma tedbirleriyle sağlanacak- tır. Geçici hukuki koruma kötü ni- yetli davranışlara engel olmak, yar- gılamanın sonucunun tehlike\ e gir- mesini bertaraf etmek için fiili bir zorunluluk olması \ anında, hukuki bir zorunluluktur da. Hukuk dev- leti içinde sadece hakkın elde edil- mesine yönelik yargısal bir yol im- kânı sunulmakla kalmayıp müm- kün olduğunca yargılamayla ulaşı- lacak sonucun da daha ayrı güven- ce altına alınması gerekir. Hakkın gerçekleşmesine yönelik tüm ted- birler alınmalı. tüm imkânlar kul- lanılmalıdır.Aksi takdirde elde edi- len karar, sadece kâğıt üzerinde ka- lan bir karar olacaktır". Değerli anayasa hukukçusu Prof. Dr. Erdoğan Teziç, 29.01.1999 tari- hinde Halkın Demokrasi Partisi'nin kapatılması için dava açtığım duyu- lurduyulmaz, aynı gün NTV televiz- yonunda birçok kez yayımlanan söy- leşisinde ve 15.02.1999 tarihinde kendisiyle yaptığım telefon konuş- masuıda şöyle demiştir: "Anayasa Mahkememiz nasıl ki ilk belirri- Ierden, iptal davasına konu olan yasanın sonuçta iptal edileceği ka- naatine vanrsa giderilebilmesi zor zararlara neden olmamamak ba- kımından, dava sonuçlanmadan o yasanın yürürlüğünü durdurma kararı veriyorsa; parti kapatma davalarında da, kapatma nedeni sayüabilecek belirtiler varsa, ko- ruyucu önlem olarak, o partiyi her türlü faaliyetten men edip, seçim- lere kahlmasını engellemesi, yar- gılamanın ve ülkenin esenliği ba- kımından, aynı zamanda görevi- dir de." Son söz olarak şunu söylemek isti- yorum: Gerekli hallerde "tedbir" ka- ran %ennekten çekinen bir Anayasa Mahkemesi. anayasal düzenimizi ko- ruyamaz. En azından, bu olayda oldu- ğu gibi verdiği kararlar hayata geç- mez. Hayata geçmeyeceğı daha veril- diği anda bilinen kararlar, bence hiç verilmese daha iyi. O zaman Anaya- sa Mahkememiz daha çok saygınlık kazanır. TC YÜKSEKÖĞRETİM KURULU ÖĞRENCJ SEÇME VE YERLEŞTİRME MERKEZİ BAŞKANLIĞI'NDAN DUYURU MESLEKİ VE TEKNİK ORTAÖĞRETİM KURUMLARINDAN MESLEK YÜKSEKOKULLARI İLE AÇIKÖĞRETİM ÖNLİSANS PROGRAMLARINA SINAVSIZ GEÇİŞ (2002-MSG) İÇİN BAŞVURMAK İSTEYENLERİN DİKKATİNE! 1. 2547 Sayılı Kanun'un 45. maddesine 4702 Sayılı Kanun'la eklenen "e" bendi uyarıca mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarından mezun olacaklar/mezun olanlar istedikleri takdirde, bıtırdikleri programın de- vamı nıteliğınde veya buna en yakın programların uygulandığı, öncelikle kendi mesleki ve teknik eğitim bölgesi içinde yer alan veya bölgesi dışındaki meslek yüksekokulları ile açıköğretim önlisans program- larına sınavsız olarak yerleştirilebileceklerdir. 2. Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Kurumlarından Meslek Yüksekokulları ile Açıköğretim önlisans Program- larına Sınavsız Geçiş'e (2002-MSG) başvurular 14-25 Ocak 2002 tarihleri arasında alınacaktır. 3. 2002-MSG'ye, 2002-ÖSS'ye başvurmavan mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarından mezun ola- caklardan/mezun olanlardan meslek yüksekokulları ile açıköğretim önlisans programlarına sınavsız ge- çış yapmak isteyen adaylar başvuracaklardır. 4. Bir mesleki ve teknik ortaöğretim kurumundan mezun olacaklar ile mezun olanlardan 2002-ÖSS'ye başvuran adaylar aynı zamanda sınavsız geçiş için de başvurmuş sayılacaklarından tekrar başvuru yapmalanna gerek yoktur. 5. 2002-MSG'ye TC veya KKTC uyruklu olup bir mesleki ve teknik ortaöğretim kurumundan mezun olabi- lecek veya mezun durumda olanlar başvurabileceklerdir. 6. TC veya KKTC uyruklu olup yurtdışında TC Milli Eğitim Bakanlığı tarafından denkliği kabul edilen bir mesleki ve teknik ortaöğretim kurumundan mezun olabilecek durumda bulunanlar veya mezun olanlar da 2002-MSG'ye başvurabileceklerdir. 7. 2002-MSG'ye başvurmak isteyen adaylardan, bir mesleki ve teknik ortaöğretim kurumundan mezun olabilecek durumda bulunanlar, kendi okul müdürlüklerinden. bir mesleki ve teknik ortaöğretim kuru- mundan mezun adaylar ise istedikleri bir mesleki ve teknik ortaöğretim kurumundan veya OSYM Sınav Merkezi Yöneticiliklerinden 2002-MSG Kılavuzu, Başvurma Belgesi ve Aday Anketi'nden oluşan başvu- ru evrakını 2.500.000.-(ikimilyonbeşyüzbin) TL karşılığında alacaklar ve doldurdukları Başvurma Bel- geleri ile Aday Anketi'ni mezun olmayan adaylar kendi okul müdürlüklerıne, mezun adaylar ise başvuru evrakını aldıkları mesleki ve teknik okul müdürlüğüne veya ÖSYM Sınav Merkezi Yöneticiliğıne Aday Fi- şi'ni onaylatarak teslim edeceklerdir. Açıköğretim Lisesi öğrencileri ise başvuru evrakını bağlı bulunduklan Açıköğretim Lisesi ll Irtibat Büro- larından alacaklar ve kurallara uygun olarak doldurdukları Başvurma Belgesi ile Aday Anketi'ni yine bu bürolara Aday Fişı'ni onaylatarak teslim edeceklerdir. 8. Başvurma Beigesi'nde adaylann TC Kimlik Numarası sorulmaktadır. Nüfus cüzdanında TC Kimlik Nu- marası bulunmayan adaylann başvuru tarihinden önce bu numarayı öğrenmeleri yararlarına olacaktır. Nüfus cüzdanında TC Kimlik Numarası bulunmayan adaylar bu numarayı bağlı bulunduklan llçe Nüfus Müdürlüklerine başvurup "Vukuatlı Nüfus Kayıt örneği"ni alarak veya http://tckimlik.nvi.gov.tr intemet adresinden öğrenebılirler. 9. MSG ile ilgili danışma için (312) 298 80 50 (Çok Hatlı Santral) (ÖSYM) numaralı telefona başvurulabilir. ÖSYM BAŞKANLIĞI Basın: 80046
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear