Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 11OCAK2002CUMA
HABERLER
BUGUN
AIİ StRMEN
Örnek Bir Karar
AnayasaMahkernesi'ninAKP konusundaver-
diği karar, üzerinde uzun uzun durulması gere-
ken bir örnek.
Hemen belirtmek isterirn ki, karar hakkında uz-
man kişilerin de köklü bir düşünce ileri sürme-
leri için gerekçenin açıklanmasını beklemek en
doğru davranış olacaktır
Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın çıkışta "Biz
bu konuyu beş saat tartıştık, şimdi iki cümlelik
özetle gerekçe açıklayarnam" sözü düşündü-
rücüdür. Nitekim, görüştüğüm deneyimli anaya-
sa hukuku hocaları da aynı şekilde düşünmek-
te, en doğru davranışın, gerekçeli kararı bekle-
mek olduğunu söylemekteler.
Ancak şimdiden söylenebilecekolan şey, Re-
cep Tayyip Erdoğan'ın, milletvekili seçiime ve
başbakan olmasının önündeki yolun, en azından
Mart 2003'e kadar kapanmış olduğudur.
2003 yılı martından sonra ne olacağı ise ona
312. maddeyi ihlal suçuyla yitirdiği hakları geri
verebilme durumunda olan mahkemenin kara-
nna bağlıdır.
Yine kesin olan nokta, Recep Tayyip Erdo-
ğan'ın kurucu üye ve kurucu başkan olamaya-
cağıdır. Bu karann gereği aftı ay içindeyerine ge-
tirilmediği takdirde, Yargrtay Cumhuriyet Başsav-
cısı'nın, Siyasi Partiler Yasası'nın 104. madde-
sine dayanarak AKP'nin kapatılması için dava
açması olanağı doğacaktır.
Haşim Kılıç basın önünde söyledikleriyle bu
konuyu açıklığa kavuşturmuştur.
• • •
Gerekçeli karar açıklandığında, onu okurken
de bir noktayı gözden uzak tutmamak gerek. Baş-
savcının talebi, Recep Tayyip Erdoğan'ın kuru-
cu üyelik ve kurucu başkanlıktan uzaklaştınlma-
sı konusunda partiye ihtar verilmesiyle sınıriıydı
ve mahkeme de bu doğrurtuda karar vermiştir.
Ancak görünen o kı şu anda ne Tayyip Erdo-
ğan ne de partisi herhangi bir girişimde bulun-
maya niyetlidir.
Siyaset rüzgânnda her an yön değişebilece-
ğini göz önünde bulundurunca, Tayyip Erdo-
ğan'ın, zaman kazanma taktiğinin amacını an-
lamak kolaydır. Ancak karara karşı direnmek ve-
ya onun sınırlarını zorlayan yorumlarfa durumu
kurtarmaya kalkışmak, herhalde pekakılcı biryol
olmayacaktır.
Burada bir noktayı daha vurgulamak zorun-
dayız. Yasalarda bulunan bu ve benzeri hüküm-
ler, siyasetin meşruiyet sınırı içinde yapılması
için vardırlar. Eğer bu tür kayıtlarolmaz da kimi-
leri diledikleri gibi rejimin temelini sarsacak dav-
ranışlarda bulunarak kimi bağnaz yandaştan oy
toplama yolunun açık olduğunu görürierse, o za-
man hem rejimin kendi demokratik yapısını ko-
ruması güçleşir hem de meşruiyet sınııiarı için-
de politika yapanlar, haksız bir rekabet durumu
ile karşı karşıya kalırlar.
•••
Anayasa Mahkemesi'nin henüzgerekçesi açık-
lanmamış karannın en önemli bölümü ise Yar-
grtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın, türbanlı kuru-
cular ile ilgili talebini içeren kısmıdır.
Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Süheyl Ba-
tum'un da belirttiği gibi, karann ideolojik hiçbir
yanı bulunmadığı açıktır.
Doğrusu, Sayın Kanadoğlu'nun türbanlılarile
ilgili talebini biz de içimize sindirememiştik.
Aynca karar, Türkiye'de türban ile ilgili spekü-
lasyonlara da son verecek niteliktedir.
Bu karardan sonra, kimse örtünme özgürlü-
ğü olmadığını ileri süremez artık.
Türkiye'de insanlar diledikleri gibi giyinirler, gi-
yim kuşamlan siyasi parti kurmalanna da engel
değildir.
Ama tesettürü, siyasi bir gösteri silahı olarak
kullanıp başka insanlar üzerinde baskı oluştur-
ma hakkına da sahip değillerdir. Bu son tümce-
deki görüş, benim tarafımdan değil, AlHKtara-
findan 1993 yılında türban konusunda verilen ka-
rann metn/nde ileri sürülmüştür.
Anayasa Mahkemesi karan, bu konulardataş-
lan yerine oturtan bir örnek oluşturuyor.
Sendikalar taslağa tepkili:
Bakaıı Okuyan
dalga geçiyor
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Emekli-
liktekademehgeçişi dü-
zenleyen yasa taslağı,
kendisiyle çelişiyor. Bir
yandan 50 yaş ve üstün-
deki memurlar için zo-
runlu emekliliği günde-
me getirentaslak, diğer
yandan tüm çalışanla-
nn 58-60yaşmdaemek-
li edilmesinin yolunu
açıyor. Taslak çalışma-
lanna sosyal kesimJeri
dahil etmeyen Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanhğı, yann sendikala-
nn düzenlemeye ilişkin
görüşlerini alacak.
Başbakanlığa önceki
gün gönderilen, kade-
meli geçiş yasa taslağı-
nın yankılan sürüyor.
Taslak, 8 Eylül 1999 ta-
rihinde 10 yıllık hizmet
süresi bulunan, 50yaş ve
üstündeki memurların
kendi istekleriyle veya
zorunlu olarak emekli
edilebileceğini belirti-
yor. Böylelikle, hükü-
metin, işçilerden sonra,
50 yaşını aşan memur-
lariçinde zorunluemek-
liliği gündeme getire-
bilmesi olanaklı kılını-
yor. Taslak, emeklüikte
58-60 yaş koşulunun, 8
Eylül 1999 sonrasında,
ilk kez işe girenler için
uygulanacağını belirten
düzenlemenin de iptal
edilmesini öngörüyor.
Böylelikle taslağın ka-
demeli geçişle ilgili bö-
lümleri, Anayasa Mah-
kemesi engeliyle karşı-
laşırsa tüm çahşanlann
emekli olma hakkı teh-
likeye girecek.
Türkiye Kamu-Sen
Genel Başkanı Resul
Akay, Çalışma Bakanı
YaşarOkuyan'ın, Ana-
yasaMahkemesi'ninka-
rannı anlamadığını sa-
vunarak "Bakaa,karar-
ia dalga geçiyor" dedi.
Sendikalardangelen sert
tepkiler, bakanlığı da
harekete geçirdi. Bakan-
lık, yann işçi-işveren
temsilcilerinin katılı-
mıyla gerçekleşecek
toplantınıngündemine,
kademeli emeklilik dü-
zenlemesinin de dahil
edıldığını büdirdi.
Örümcek Ağı operasyonunda adı geçen ANAP'lı Beyhan Aslan: O tarihte milletvekili değildim
Kendini ağlayarak savundu
Aslan, kendisine iftira aakhğuu ileri sürdü.
ANKARA (CumhuriyetBürosu)
-ANAP Grup Başkanvekilı Beyhan
Aslan, Örümcek Ağı operasyonu
kapsamında tutuklanan Erol Maks
Kohen ile ilişkisi konusunda "ağla-
yarak" savunma yapü. Soruşturma-
nın 1998 öncesıni kapsadığını belir-
ten Aslan, o dönemde milletvekili
olmadığını belırterek "anlan iftira
nedeniyle iki gündür komada oldu-
ğunu" söyledi.
Örümcek Ağı soruşturması kap-
samında, Kohen'in istemi doğrultu-
sunda bazı atamalar için devreye
girdiği iddia edilen Aslan, partisi-
nin grup toplantısında kendisini sa-
• Beyhan Aslan'm savunmasından sonra grupta konuşan
ANAP lideri Mesut Yılmaz ve Genel Başkan Yardnncısı
Erkan Mumcu, basını eleştirdiler. Yılmaz, yeni yasanın şubat
ayında Meclis'e sunulacağını söyledi.
vundu. Soruşturmanın 1998 ve ön-
cesinı kapsadığını belirten Aslan,
kendisinin Nisan 1999'da yılında
milletvekili olduğunu dile getirdi.
Kendisine atılan iftira nedeniyle iki
gündür "komada" olduğunu anla-
tan Aslan, "tşkencesadececoplaya-
pünuyor" diye konuştu.
Aslan'dan sonra söz alan güm-
rüklerden sorumlu Devlet Bakanı
Mehmet Keçeciler. kendisine bağlı
kurumlarda çahşanlann atanmasına
yönelikparnsinden birbaskı görme-
diğini belirterek "Yapüğmıtüm ata-
malarmsiyasisorumİuiugu bana ait-
tir"dedi."
Daha sonra söz alan ANAP Ge-
nel Başkan Yardımcısı Mumcu. ba-
sında siyasete yönelik benzer tu-
tumlann basınçalışanlanndan değil,
çıkar çevTelerinden kaynaklandığı-
nı söyledi. Bazı siyasi çevrelerin de
bu saldınlan kışkırttığını beürten
Mumcu, "Bunun bir bumerang gi-
bi siyaset kurumunu yok etmesini
istemiyorsak bir an önce önkm al-
mahyız.Basmçahşanlannınbir gûn-
dekapmmönünekonmasmıönleme-
hyiz. RTÜK'ün reklamlardan alcb-
ğı pay nereve gidhor? Bu pay basm
çanşanlanna gjtmefi" diye konuş-
tu. ANAP lideri Mesut Yümaz da,
Aslan ın başınagelen olayın son ol-
masını dilediğini belirterek, "Ama
son ofanayacağuuda binyorum" de-
di. Yıhnaz, şubat ayında AB stan-
dartlarındaki Basın Yasası'nın
TBMM'ye sunulacağını söyledi.
Meclis BM sözlesmesini onadı
Teröre malidestek
ayrı suç sayılacak
ANKARA (Cumhu-
rivet Bürosu) - TBMM,
Birleşmiş Milletler'in
(BM) terorizmin finans-
manının önlenmesine
ilişkin sözleşmeyi ona-
dı. Sözleşmenin ABD
ziyaretinden önce onay-
lanmış oünası, Başba-
kan Bülent Ecoifin
Washington"a karşı eli-
ni güçlendiren bir unsur
olarak değerlendiriliyor.
Sözleşme. taraf devlet-
lerin terorizmin önlen-
mesi açısından aralann-
daki işbirliğini arttırma
yükümlülüğü getiriyor.
11 Eylül saldınlannın
ardından küresel tero-
rizmle mücadele kapsa-
nunda BM'nin sözleş-
meleri ımzalama ve ona-
ma hızını arttıran Türki-
ye, finansmanın önlen-
mesine ilişkin BM söz-
leşmesinionayladı. Te-
rorizmi besleyen mali
kaynaklan ortadan kal-
dnmak amacıyla hazu--
lanan ve 9 Aralık
1999'da kabul edilen
"Terorizmin Finansma-
nımnÖnlenmesiSözleş-
mea" tüm partilerin des-
teğiyle kabul edildi.
Sözleşme terorizme
mali destek sağlamayı
ayn birsuç olarakdüzen-
liyor. Bu suç tanımında,
terorizme mah yardımın
doğrudan olabileceği gi-
bi dolayh olabileceğine
deyerveriliyor. Sözleş-
me, tarafdevletlere, ken-
di topraklannda olduğu
kadar kendi topraklan
dışında da terorizmin fi-
nansmanı suçunun iş-
lenmesinin önlenmesi-
ne yönehk yükümlülük-
ler getiriyor.
ÎĞNELİFIRÇA ZAFER TEMOÇtN
fTri'M (MKPfTrif mpm!mmtttiM.wm
Sezer, medya tekeline karşı basının sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerektiğini söyledi
Gazetecfler lıaldamu istediHaberMerkezi-Gazeteciler, ekono-
mik ve sosyal haklannı asgari düzeyde
koruyan 212 sayılı Basın Yasası'nın ka-
bul edilişininyıldönümünde, 40 yıl ara-
dan sonra bir kez daha yürüdüler. Bu-
günü "Dayamşma,BütüııleşmeveHak-
bra SahipÇıkrna" gününe dönüştürme-
yi amaçlayan gazeteciler, sendikal hak-
lanna saygı gösteriJmesi için Tüıkiye Ga-
zeteciler Sendikası'nın (TGS) önünden
Istanbul Valiliği'ne dek yürüyüş yaptı-
lar. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Se-
zer, medya tekelinin oluşmasına karşı
basının sorumlulukbilinciyle hareket et-
mesi gerektiğinı vurguladı
TGS'nin çağnsı üzerine dün Cağaloğ-
lu'ndaki TGS Genel Merkezi önünde
toplanan yaklaşık 200 kişilik gazetecı
grubu, "Ozgür basm sustunılamaz".
"Enıegin onuru sendikah olmaktır",
"Mücadelemizyasamı/a karşı olanlara
karşıdır". "Sendikal haklara saygı" ya-
zılı dövizler, kankatürler ve 10 Ocak
1961 yılında sendikanın çıkardığı "Ba-
sm" gazetesini taşıdılar.
TGS Genel Başkanı ŞükranSonerın
kötü hava koşullan yüzünden Eskişe-
hir'de mahsur kalması nedeniyle TGC
Başkanı Orhan Erinç başkanlığında
TGC ve TGS yöneticileri bir süre Vah
Erol Çakır ile görüştü. Erinç, 1961 yı-
hndayürürlüğe giren212 sayılı yasa ne-
deniyle 9 gazete patronunun protesto
amaçh olarak 3 gün gazete basmadık-
lannı anımsattı. Bu nedenle 40 yıl ön-
ce valiliğe yürüyüş yapıldığını anlatan
Erinç, "Bugün uygulanmayan vasanın
yeniden uygulanması için steden destek
istiyoruz" dedi. Vali Erol Çakır da "Böy-
Je aydmhk insanlan karşmıdâ gormek-
ten çok muthryum. Taleplerinizi mem-
nuniyetfckabuledhorum.EJiraizdenge-
leni yapacağtz" diye konuştu. Yürüyü-
şün ardnıdan TGC binasnıdaki Burhan
Felek Konferans Salonu'nda kırk yıl ön-
ce basın çalışanlannın verdiği mücade-
lenin tanığı olan gazetecilerle birÜkte
birpaneldüzenlendi. Panelde konuşan
TGS Başkanı Soner, 212 sayıh yasanın
40'ıncı yıldönümünde Türkiye'de bası-
nın "kuralsE medva" konumunda bu-
TGSönündetoplanangazetecilerİstanbulValiliği'nekadaryüriidü.(UĞUR DE.VÎÎR)
lunduğunu söyledi. Soner, medyanın ör-
gütlü bir hale geunesi için 40 yıl önce-
sinden yola çıkması gerektiğini belırte-
rek "Oncekuralsızdüzendenkuralh dü-
zentgecmeninsavasınıvereceğiz*" dedi.
212 sayılı yasannı çıkmasını sağlayan
Milli Birlik Komitesi Üyesi Ahmet Yıl-
dız da 40 yıl önce basın üzerinde daya-
nümaz bir baskının bulunduğunu anım-
satarak 212 sayılı yasanın o günün ko-
şullanna göre yeterlı bir yasa olduğu-
nu, ancak şimdi bu yeterliliğini kaybet-
tiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Sezer, yaptığı açık-
lamada, **Basının bir ülkedeki konunıu
ve özgür çahşma ortamı, o üikenin ge-
lişmişliguiin önemli göstergelerinden-
dn*" dedi. Sezer şöyle devam etti: "Dev-
letimiz,medya tekelininoluşmasına kar-
şı basının çoğulcu yapısuun korunma-
sı,bağonsızve \ansızyavmcıhğm sürdü-
rülebümesi için gerekü önkmlerin ahn-
ması görevini yerine getirirken basım-
mızın da sorumluluk bilinciyle hareket
etmesi bir zorunluluktur. fdşisel çıkar-
lann uzağmda, toplumsal yaran göze-
ten; nıesJekilkelerini veetiğini ber şeyin
üzerindetutmasıgereken basm çataşan-
lan, görevierini yerine getirirken önce-
İBdebirey^elhakveözgürlüklerinkorun-
masmı temel ahnabchriar."
Emlakbank
Yılmaz:
Soruşturma
rezalet
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-ANAP Genel
Başkanı ve Başbakan
Yardımcısı Mesut
Yümaz, Emlakbank'tan
denizcilik sektörüne
\erilen kredilerle ilgili
olarak başlatılan
"Kıhçbahgı''
operasyonunun
soruşturmasını yürüten
savcıyı sert bir dille
eleştirdi. Yürütülen
soruşturmannı "rezalet"
olduğunu, savcının
hukuka uygun
da\Tanmadığını öne
süren Yıhnaz,
TBMM'nin konuya
eğilmesini, Adalet
Bakanı Hikmet Sami
Türk'ün konuyu
açıkhğa kavuşturması
gerektiğini savoındu.
Bankalara kamu
kaynağı aktanlmasını
öngören Mali Sektör
Yasa Tasansı'na üderler
zirvesinde son şekünin
verildiğini anlatan
Yıhnaz, her bankaya
adil davranıhnası
gerektiğini söyledi.
Yılmaz, partisinin grup
toplantısında
Türkiye'nin içinde
bulunduğu ekonomik
bunalundan çıkmak için
finans kesiminin
iyileştirilmesi
gerektiğini savundu.
Yıhnaz, "Türkiye eğer
bankacıhk sektörünü
güçlendirmezse
ekonomik istikran
yakalaması hem çok
uzun zaman
gerektirecektir hem de
malheti çok daha
yüksek olacakor. Finans
kesimi geçmişte
yaşadjğımız ekonomik
krizden gerek kur riski
gerekse faizriskiolarak
en fazla zarara uğramış
olan sektördür" diye
konuştu. Ekonominin
bel kemiğini oluşturan
bu sektöre devletin
kayıtsız kalamayacağmı
söyleyen Yıhnaz,
yapılacak düzenlemenin
şeffaf ve adil olması
gerektiğini söyledi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
"Suudiler, Vahhabi, bu nedenle
duvarbezemelerine de karşılar." Mi-
marlar Odası istanbul Şube Başka-
nı Profesör Afffe Batur, Mekke'deki
Osmanlı kalesini yıkan Suudi yöne-
timine ilk tepkisini böyle ifade etti.
Afife Batur aç/klamasına, "Mek-
ke'deki Ecyad Kalesi evrensel mi-
mari bir miras. Böyle bir tarihi miras
kınmına karşı tepkigöstermemiziçin
bunun Osmanlılardönemindeyapıl-
mış olması şart değil. Burada dün-
ya mimari mirasına karşı bir suç iş-
leniyor, insanlığa karşı birsuç işleni-
yor. Aynca bu kadar Müslümanlık
taslayan birüikenin Islam halifesi ta-
rafından yaptırılmış bir esere karşı
daha saygılı ve dikkatliolmasıgerek-
mezmi? Bunların Müslümanlığı tam
bir iki yüzlülük" diye devam ediyor.
Bu arada Batur, Suudi yönetimi-
nin Bosna'da yaptığı restorasyonla-
nn da bir mimari felakete dönüştüğü
uyarısında bulundu. Kendılerınin yıl-
lardır Bosna'daki fetakete dikkat çek-
tiklerini, şikâyette bulunduklarını di-
le getiren Batur, "Bunlar Vahhabi ol-
duğu için duvar bezemelerine de
Ecyad Kalesi ve Biz Türkler
karşılar, bu nedenle Bosna'dakires-
torasyonlarda bezemeleri yok edi-
yohar" diyor.
• • •
Ecyad Kalesi'ni yok eden Suudı-
lerin Taleban kafasında olduklarını
söylüyoruz. Taleban, Islamiyeti en ka-
tı anlayan ve uygulayan eğilimi ifa-
de ediyor. Erbakan'ın yakın dostu
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili
Süleyman Arif Emre de Suudilerin
yaptıklanna tepki göstermiş, onla-
nn Vahhabiliğine, yani katı Islamcı-
lıklarına dikkat çekmiş.
Buraya kadar herşey normal. Su-
udilerin bu vahşi tavrını eleştirmek
de yerinde. Bu tepkiyi sürdürmeli-
yiz. Bu tartışma sırasında bir şey
dikkatinizi çekti mi?.. Biz Türklerta-
rihi ve kültürel miraşa karşı ne ka-
darduyarlıymışız(!). Önce Süleyman
Arif Emre'nin söyledikleri üzerinde
durmak istiyorum. Recep Tayyip
Erdoğan, İstanbul Belediye Baş-
kanlığı'nı kazanmasının ardından
"İstanbul surları Hıristiyan mirası,
bunlanyıktıracağım" dememiş miy-
di? O zamanlar, Emre ile Erdoğan ay-
nı partide değiller miydi? Ustelik
Tayyip Erdoğan, Vahhabi falan da de-
ğildi. Osmanlı'nınki tarihi miras da Bi-
zans'ınki değil mi?
Evet, Suudilerie karşılaştınldığın-
da Türkiye daha ileri bir durumda.
Ancak bu ülkede tarihi mirasa, mi-
mari mirasa sahip çıkan bir bilinç-
ten söz edebilir miyiz? Bazı örnek-
ler geliyor aklıma: örneğin Taksim
Meydanı'ndaki tarihi Taksim Kışla-
sı'nı yıllarönceyok etmemiş miydik?
Şimdi Dolmabahçe stadının yerin-
de büyük bir opera binası vardı Os-
manlı'dan kalma, bunu yıkmamış
mıydık?
Bunlar yıllar önce oldu. Gelelim
bugüne, daha çok yakın bir tarihte
Galata Kulesi'nin dibinde dünyalar
güzelı önemli bir han vardı, Şerbet-
çi Hanı. Bu hanı otele dönüştürmek
için bir restorasyon(l) yapıldı. Otelin
sahibi, "Merak etmeyin, aynısını,
bütün özelliklerinikoruyacağız" de-
mişti. Sonra ne mi oldu? Hanın ön
duvarı dışında bütün bina işlemele-
ri ve eski özellikleriyle yıkıldı. Şimdi
yeni inşaat sürüyor. Merak eden gi-
dip görebilir. Bunlan da mı Vahha-
biler yapıyor?
Milas'ta bir Yahudi mezarlığı var-
dı. Bu mezarlığın taşları söküldü,
evleretaşındı. Birtarih oradayokolup
gitti. Bu konuda birduyarlılıktan söz
edebilir miyiz?
• • •
Yanlış anlaşılmasın, Türkiye'den
Suudilere gösterilen tepkiyi yersiz
görmüyorum. Bu vesileyle, kendi
ülkemizdeki tarihi ve mimari mirası
ne kadar koruduğumuz gerçeğini
yeniden gözden geçirelim diyorum.
Türkiye'de bu konudaki felaketi gö-
rebilmek için Istanbul'un eski tarihi
semtlerini ve mekânlan biraz dolaş-
mamız yeter.
Bir başka gerçek daha var: Tarihi
binaların tamiri sırasında da büyük
birözensizlik gösteriliyor. Galata'da
tamiri yapılan birçok binanın ahşap
pencerelerıni söküp yerine pıma-
pen plastikpencereleryapılıyor. Bun-
ların bir kısmını da bu üikenin oku-
muş yazmış insanlan gerçekleştiri-
yor.
• • •
Suudilerin yaptığı bir vahşet, Ta-
leban'ınki de bir vahşetti. Bu bizim
masum olduğumuz anlamına gel-
mez. Balkanlar'a gittiğimizde ko-
runmuş Osmanlı binalannı, çeşme-
lerini, mezarlannı görüp gıpta ediyo-
ruz. Peki biz bu ülkede bu mirasa ne
kadar özen gösteriyoruz?
Ecyad Kalesi'ni kurtaramadık, ge-
lin bunun yerine Diyarbakır Kalesi'ni
kurtaralım. Dünyanın ayaktakalmış
en büyük kalesi Diyarbakır Kalesi. Ba-
kımsızlıktan yıkılıp gidiyor. Mardin'in
müthiş mimari görüntüsü, etrafa ya-
pılan otellerle, yıkılan binalarla bo-
zuluyor. Bunlar elimizin altında. Su-
udilere öfkemizi, ülkemizin mirasını
kurtarma bilincine dönüştürelim. Bu-
nu yapabiliriz.