23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CB EYLÜL 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER ROBOTEK TURHAN SELÇUK rLy DİJRİÎST ÎA'BİATLl İSTANBUL EFEHDİSİ ABDÜLCANBA2 HARİKULÂDS MACERALARI EISIM 1EKMİLİ BİRDEN VER. KETRÎ M /, Polinas Manisa'daki tesislerinde kırtasiyeden sigaraya kadar pek çok ürün için çalışıyor AmbaLajda Avrupa'nın büyüğiiYÜKSELGÖRDES MANtSA - Sektörûnde Türkiye ve Avrupa'nın en bü- yük sanayi kuruluşu olan Po- linas, Manisa'daki tesislerin- de kırtasiye, sigara, audio-vi- deo başta olmak üzere birçok ûrün için ambalaj üretiyor. Satış gelirlerinin 75 milyon dolar, ihracat gelirlennin de 30 milyon dolar olduğu şir- ket, Türkiye'nin en büyük sa- nayi kuruluşlan içinde de 206. sırada yer alıyor. Avmpa'nın ve Türkiye'nin ilk BOPP film üreticisi ola- rak Manisa Organize Sanayi Bölgesi'nde ambalaj sektö- rüne 1985 yılında adımını atan Polinas. Türkiye'deki pazar payını 2001 yılında yüzde 60'a çıkardı. Üretimi- nin yüzde 40'ını dış pazara satan şirket, ambalaj sektö- rûnde birinci oldu. Polinas'ın ABD'de de bir dağıtım şırke- ti bulunuyor. Polinas Plastic Of American Inc adlı bu şir- ket, toplam 30 milyon dolar- lık ihracatın 12 milyon dolar- lık kısmını ABD'de gerçek- leştiriyor. Polinas. ambalaj sektörün- de "fleriMe packegıng" ola- Gelecek moleküler tıbbın olacak, çünkü ilaç, neşter ve ışın tedavisi devri son buluyor Biliııı ve insanuı etik sıııırı GÖNÜL KENTER ENGEMANTM Almanya ve Fransa insan klonlama- ya karşı girişim başlatmış, ABD'de, embriyo hücrelerinden alınacak gen- lerle alzheimer ve şeker gibi yaygın hastalıklarla mücadele amacıyla labo- ratuvarlarda insan kopyası yetiştirilip bu yapay embriyonun sonradan imha edilmesıne 'dur' denilmişti. Tıpta çığır açacak son gelişmeleri etik açıdan tartışan tüm kesimleri ür- perten bir haber geldi. Haber, aslında herkesin düşündüğü ancak sesli olarak dile getiremediği şeydi; ya insan klon- lama teknolojisi, örneğin, tarihte in- sanlığın yaşadığı en büyük yıkımın ne- deni olan salt an ırk yaratmak isteyen çılgın bir zihniyetin eline geçerse ne olurdu, sorusunun bir hezeyan olmadı- ğını doğrular nitelikteydi. Etik komisyonlardaki, medyadaki tartışmalar birden ivme kazanarak klonlamanm yararlanndan çok "kloıı- lamanın terorizmin ve genel çılgmhğın matzemesi" 1 olmaya yatkınhğı endişe- li bir *OrweT retonği ile konuşulma- ya başlandı. Würzburg Üniversitesi öğretim üye- sı jınekolog ve doğumbilimci Profesör Aleksander Teichmann. Cumhuri- yet'in klonlama ve etik ile ilgili soru- lannı yanıtladı. - Biüm adanu olarak tedavi veya d>- ğer amaçlarla insan klonlanmasuıaetik açıdan nasü bakıyorsunuz? - öncelikle, hıç şüphesiz gelecek moleküler tıbbın olacak. Çünkü ilaç, neşter ve ışın tedavisi devri son bul- makta. Gelecekte, insandaki genetik risk faktörlerini saptayarak hastalıkla- nn önlenmesi en büyük ilgi alanı ola- cak. Bu nedenle tıbbi araştırmalann genlere yönelmesi hiç şaşırtmamalı. Tedavi amaçlı vücut hücrelerinin ço- ğaltılması ile insan kopyalamak için hücrelerin çoğaltılması yöntemi nere- deyse aynı olsa da, gelişmeler tıbbi araştırmalann hedefinin insan kopya- lamak olduğu anlamına gelmemekte- dır. Gen araştırmalan kendi başrna tıp- ta geleceğin bilimsel faaliyetlerinin merkezini oluşturacak. Darwin'in Türlenn Evrimi teorisin- deki "hayatta kalma kriteri' güçlü' ol- makür" bağlamında bakıldığında, gü- nümüzde bilim ve teknolojinin biyolo- jik evrimi saf dışı bıraktığı görülmek- te. Teoride söz edilen "hayatta kalma" artık sosyal anlamda "gü^üoluş"u ifa- de ediyor. tnsanın biyolojik yapısı, ge- netik donanımı artık bu ayıklanmanın konusu değil. Kültür, evrimüı rolünü üstlenmek zorundadır ve bunun kaçuıılmaz sonu- cu da insan genlerinin temelden araş- tınlmasıdır. Araştırmanın üç teması var: 1- İnsan embriyolarından kazanıla- cak kök hücreler. 2- Göbek kordon kan hücrelerinden elde edilen kök hücTeler, 3- Adult (yetişkin) hücrelerin yeni- den programlanması. Etik değetler açısından baktığımız- da çok kolay maniple edilebilen emb- riyon hücrelerden elde edilmış kök hücreler, aynı kalitede olmamasına karşın kamuoyunda tartışılmayan gö- bek kordonundan elde edilmiş kök hücreler de ahlaken aynı şekilde tartı- şılmalı. Bu hücrelerde karaciğerin ve diğer organlann, merkezi sinir sistemi- nin ön safhalanna dek çok kolay prog- ramlanabilmekte. En az sorunlu yön- tem adult (yetişkin) hücrelerden kök hücreler kazanılması. Fakat burada komple programlama süreci henüz tam geliştirilemediğinden biyokimyasal teknik sorunlar içermekte. Bu anlamda ortaya çıkan soru kök hücre araştırmasının eksperimentel yö- nünden ziyade, gelecekte preemplan- tasyon diyagnozu (döllenmiş yumurta- nın done'ye nakli öncesini içeren ge- netik teşhisler) yalruzca öjeni perspek- tifi (kalıtımsal sağlıkh ve belirli özel- likteki hücreler) öne çıkanlarak sağla- nacak yumurta ve sperma hücrelerinin çocuk veyabireylerin oluşumu içinbir- leştirilmesine ne dereceye kadar izin verileceğidir. Böylesine bir tasanm son derece sakıncalı, buna karşılıkpreemp- lantasyon diyagnostiği sadece teonk değıl somut hastalık risklerini önleme olasılığı açısından bakıldığında prena- tal diyagnostiğin (doğum öncesi teş- hisleri) mantıki bir uzantısı olarak gö- rülebilir ki bu da tüm Batüı ülkelerde büyük itıraza uğramadan yerleşik ko- numa gehnekte. - Genteknik laboratuvariannda ho- mongoloz yaranlmak isteniyor. İnsan, kendisine büyük zaratiar verebflecek çok tehlikelibir müdahaledebulunmu- yor mu? - Bunun insanlığa zaran olduğu ko- nusundaki fikrinizi tamamıyla paylaşı- yorum. Fakat Dolly, 270 denemeden sonra klonlandı ve her şeyin öyle ko- lay olmadığı sonucu ortaya çıktı. İnsan embriyosunun genetik sistemi erken safhalarda yapılacak müdahalenin her türünde önceden hesaplanamayan risk- ler içermekte. Kopyalama süreci, in- sankalıtımında sonucun ne olacağı ba- şından kestirilemeyen değişiklikleri içermekte. insan istenildiği gibi kreasyona tabi tutulabilir ve onun genetik enformas- yonlan her önemli parçasında maksat- lı, hesaplı biçimde etkilenebilır düşün- cesi safdilliktır ve gerçekleri içerme- mektedir. Politikanrn insan kopyalan- masını yasaklamasının sadece yararlı değil aynı zamanda insan türünün ko- runması için hayati öneminin olduğu- na inanıyorum; ne var ki yasaklama hücredeki her türlü araştırmayı engel- leme anlamına gelmemeli. Bilim adamı olarak tavsiyem; her ül- ke kendi yasalan ile araştırma malze- mesi olarak göbek kordonu hücrelen- nin yalnızca genetik değişimler sonu- cu hastalanan organlann terapisinde kullanılmakkaydı ile klonlanabihnesi- ni düzenlemelidir. - Sizce, baş döndürûcü bir hızla geli- şenböylebir teknoloji sadeceinsanlığın hizmetine mi sunulacak? Örneğin; bak- terilerie mücadele amacıyla getiştirilen antibiyotik daha sonra biyolojik kide imha aracı olarak karşımıza çıktı» - En basit örnekten hareket edelim; cerrahın neşterinden insanlar şifa bu- lurken neşter bir cinayet aleti olarak da kullanıldı ve toplumun yaptınmlanna uğradı. Gen teknolojisinde durum kar- şılaştınlamayacak kadar kompleks ve iyi ile kötü arasına çekilecek set çok da- ha büyük titizliği gerektirmekte. Pren- sıpte tüm kültürel kazarumlar, kötüye kullanılma nskini de içermekte. Insa- nın etik sorumluluğu ıyi ve kötü ayn- mından başlar. Günah işleme olasılığı olmasaydı etik davranış ortaya çıkmaz- dı. Bir enstrümanın nerede, nasıl kul- lanılacağına daır kavrayıştaki çelişki insan türüne has bir olgu ki, bu onun ahlaki tarafının temelini oluşturmak- ta. - tnsanın ahlak yönünün ağır bastı- ğuu kabuledelim,buna rağmen tümbu teknoloji onun kontrolünden çıkamaz mı? Vebuda insani bir olgu olmaznuy- dı? Üstefik burada, 'yaratılış' da diye- bfliriz, insanuı 'özyaşam kaynağı' ile oynaıulıyor olnıası söz konusu. - Vurgulamak istediğiniz ikazı an- lıyorum. İnsan yaratılışın bir parçası- dır, yaratıcı bir misyonu var. Yaraölış ile oynadığı oranda, tekamülü ile il- gili misyonunu yerine getirir. İnsan- lığın tarihinde Adem ve Havva'nın cenneti terk etmelerinden bu yana 'iyi' ve 'kötü' var (!) Insanoğluna bu ikisi arasındaki aynmı yapmak gibi kaçuulmaz bir görev düşmekte... Uy- gulanamayacak kategorik yasaklar değil; bir yandan araştuma, geliştir- me dürtüsünün tatmin edilmesi, di- ğer taraftan olumsuz temel risklerin en aza mdirgenmesi akıllıca düşünül- müş, düzenleyici etik modellerin ge- liştirilmesi gerekmektedir. rak adlandınlan sahada üre- tim yapıyor. Bu ürün BOPP (çift yönlü gerdirilmiş polip- ropilen) fihn ve özellikle bis- küvi, makarna, bakliyat gibi gıda maddeleri ambalajlann- da kullanıhyor. Polinas Genel Müdürü Cengiz Büyükakıncı, ekonomik krize karşın kapasitelerinin yüzde 20'si üzerinde talep al- dıklannı belirterek şun- lan söyledi: "Şirket olarak makar- na, bakliyat ve ekmek ambalajlannda aranı- lan CPP fıhn, MOPP ve çok katta bariyer Fümfc- ri de üretiyoruz. MOPP başbca ambalaj açma bandı üretiminde kulla- nılan bir ürün. Bu ürü- nü dümada üreten 8 üreticiden biriyiz. A>TU- pa'daki CocaCola şişek- ri üzerindeki \ apışürma etiketkri de burada üre- tilecek. Polinas, makine hat ve ürünkrinde dün- yanın en gelişmiş Japon, A\Tupa ve Amerika tek- nolojilerini kuüanıyor. 175 bin metrekare alan- da üretim yapan ve 7 tril- yon Kralık sermayeye sa- hip şirkette 450 işçi çah- şryor." Ülker grubu'nun yüz- de 50, Argo Prcess'in yüzde 25 ve Anadolu Grubu'nun da yüzde 23 payla ortak olduğu Poli- nas, sektörûnde ISO 9001 Kalite Belgesi'ne sahip ilk şirket. Büyüka- kıncı. şırketin işlevini "Üginçtir Polinas BOPP fîhn üretimine zamanın- da başlamasaydı, Türki- ye'de son 10 yılda süper ve hipermarketlerdeki gelişme bu kadar hızb olmazdı" sözleriyle özetleyerek "Ülker'in ilk BOPP ambalajlann üretimi için önayak ol- ma ve bunlan ürünle- rinde kullarunası, Tür- kiye'de yeni bir çığır aç- ü.Böyleceküçük amba- lajlı ürünler market raf- lannda yerini aldı" de- di. Büyükakıncı, üreti- minin dünya pazarlan- nm istemlerine uygun olduğunu ve çevre du- yarlılığımn gözetildiği- ni belirterek üretimde bir atık oluşmasının söz konusu olmadığmı \TIT- guladı. Polinas'm gele- cekteki hedeflerine de dej|inen Büyükakıncı, "Oncetikle BOPP üreti- mimizJ artürmak için ge- rekli altyapı çauşmalan- nı tamamladık. Pazann gelişimine göre her an 7. ve 8. BOPP hatiarun ku- rabiliriz. Kath filmler ve çok kath bariyer filmler pazannın geüşmesine paralel olarak da çahş- malannuzı tamamladık. Verimlilik çahşmalan- mızı getiştirerek yüksek rekabem sektörde satış- lanmızı daha da arttira- cağız" diye konuştu. GEÇMİŞTEN ÇyELECECjrE i ORHAN ERİNÇ 'Avrupa'daki Laiklik' Din kurallannı, kamusal alanda da geçerli kılma hayallerinin yönlendirdiği bir girişim daha lafta kal- dı. Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi, irticai faaliyet- leri gerekçe gosterilerek askerlikle ilışıği kesilen su- bay ve astsubaylann başvurulannı kabul edilemez buldu ve geri çevırdi. Hürrıyet gazetesinde (8 Ey- lül 2001) meslektaşımız Zeynel Lüle'nin Strasbo- urg'dan ilettiği haber, hem ıkıncı cumhuriyetçi de- mokrasi havarilerini hem de demokrasiyi birtakıy- ye aracı olarak görenleri üzmüş olmalı. Ama en çok üzülenler "Avrupa'daki gibi laiklik istiyoruz" savını dillerinden düşürmeyen ve laiklik ilkesini delmek için bayrak gibi kullananlardır sa- nınm. Biraz zor olacak ama, her defasında mahkeme kapısından döne döne amaçlannın uluslararası hukuk tarafından da kabul görmeyeceğini öğren- miş olacaklar. J • • • Belki AlHM'nin doğrudan devreye girmesinden önceki süreçte görev yapan Avrupa frısan Hakla- n Komisyonu'nun başlangıçtaki yaklaşımı kendi- lerini umutlandırmıştı. Çoğunluğu Hıristiyan olan üyelerin, Islamiyeti de Hıristiyanlık benzeri bir din! sanmalan nedeniyle verdikleri kimi kararlar bu umudu güçlendirmişti. Ancak aradan geçen sü- rede, önce komisyon üyeleri, sonra da mahkeme yargıçlan, Islamiyetin insanlan öbür dünyaya ha- zırlama amaçlannın yanı sıra bu dünyayı da yönet- me kurallannı içerdığinı öğrendiler ve "laiklik" kavra- mının dogru tanımına ulaştılar. Bu nedenle olsa gerek, önce Refah Partisi'nin kapatılmasını öngören Anayasa Mahkemesi kara- nnı uluslararası hukuka aykırı bulacaklardı, ardın- dan da Refah Partililerin destegindeki subay ve astsubaylann başvurulannı. • • • Son karann önemı, başvurulann incelemeye de- ğer bulunmamasından kaynaklanıyor. Çünkü baş- vumlann bu nedenle reddedilmış olması, ıtiraz ola- • nağını da ortadan kaldıran bir kesinlik taşıyor. \ Ancak bu karar, etkilenenlenn sayıca çokluğu dı-1 şında yeni bir goruş getirmıyor. Uç yıl kadar önce \ verilen bir karardaki göruşlerın sürdüruldüğünü! gösteriyor. Bir albayın başvurusu üzenne verilmiş olan ön-'. ceki karan öncelikle "askerlerin geçerli olan kural-J /an bılerek orduya girdiklerini, bu nedenle de ya- kınmalannın yersiz olduğunu" vurguluyordu. Bu kez de bu yargıdan hareketle başvurucula- rın din ve vicdan ozgürlüklerinin kısıtlandığı, ken- dilerinin uzaklaştırılmalanna karar veren Yüksek Askeri Şûra'nın (YAŞ) yargı denetımine tabı olma- dığı için temyiz olanaklannın bulunmadığı, bu du- rumun da İnsan Haklan Sözleşmesfne aykın oU duğu yolundaki iddiaları ciddi bulunmamış olu- yordu. Ikinci noktayı da çalışma saatlennin günlük iba- det zamanlanna göre ayarianması isteğinin de- ğeriendinlmesi oluşturuyordu. Bu ıstek de kabul görmemiştı. • • • Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'nin aynntılı gerekçesini, karar açıklandığında öğreneceğiz. Ama şimdi, bir kez daha ogreniyoruz ki "Avru- pa'daki gibi laiklik istiyoruz" yakınmalan safsata- dan öte bir anlam taşımıyor. oerinc@cumhuriyetcom.tr TEKBACAKLILAR ÇOKAYAKLILAR Selçuk Erez Uçan-uçmayan, yüzen- yüzmeyen, eklentili-uzantıtı saygı ve sevgıdeğer yaratıkların yeterınce Dilınmeyen özelliklerıni oğrenmek ısteyenler! işte "Tekbacaklılar Çokayaklılar"! Selçuk Erez'in kitapları 1. Ağırmeşrep Kadınlar (Oyku 2 Bs) 2 500 ooo TL. 2 istankoyaltı Bodrum (Anı 2 Bs) 2 700 ooo TL. 3 Tekbacaklılar-Çokayaklılar (Deneme) 2 900.ooo TL. www.bilgiyayinevi.com.tr BILGl YAYINEV1 Meşnjbyet Cad. 46,'A Yerısenr - 0642C ASKARA I Tel (0-312)434 49 98-^3-49 99 Faks fO-312) ^31 77 58 BİLCI DAĞITIM Nari.bahçe Sok No 17 Kat 1 Cağaloğlu - 34360/ISTANBUL Te! (0-212)522 52 01-520 02 59 Fate (0-212)527 41 19 BİLGI KJTABEVI Sakarya Cad. 8/A Kızılay - 06420/ANKARA Te! (0-312) 434 41 06 - 434 41 07 Faks (0-312) 433 19 36 İKİ TÜRKİYE ÂŞIĞININ YASAMÖYKÜSÜ Iki *insan"ın yaşamöyküsü... Nilgün Kışlalı "Türk" dedi... Ahmet Taner Kışlalı "Atatürk" dedi. Bir Türk'ün ölümü... Iki Türk'ün ölümü... Türklerin olümü... Öluyorlar. öldürülüyorlar, "Türk" dedikçe, "Atatürk" dedikçe... Ve "Ölen ölur, kalan sağlar bi2dendir" diyenlec ürüyor... Olsun... Bu kitap, Kışlahların geride bıraktıkları sevginin, doğailığın insanlığın ve umudun izlerini yansıtıyor. KİTAPCINIIDAN ISTEYINIZ. KONUR SOKAK 27/106640 KIZILAY - ANKARA TEL: (0312) 419 38 26-27 FAKS: (0312) 417 56 68
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear