Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYFT 25 AĞUSTOS 2001 CUMARTESİ
HABERLER
DlMtADA BUGUN
ALt StRMEN
Sosyal Patlama
Oradaydı
21 Ağustos Salı sabahı saat 7.30 sulannda,
otobüsle TEM'den geçiyordum.
Kavacık'ayaklaştığımızda, şimdilerde "Plaza"
denilen cephesi cam kaplı, afili mi afili, ama he-
men hepsi ruhsatsız işyerleri göründü.
Şehirlerarası sefer yapan otobüsümüz, yolun
kenanndaki durak girintisine daldı, yavaşlama
ile durma arasında olarak nrteleyebileceğim 30-
40 saniyelik bir müddet oyalandı.
O süre, sosyal patlamanın solgun, san-siyah
fotoğrafının zihnime kazınmasına yetti.
Evet gizil güç (potansiyel) toplumsal patlama
oradaydı; sosyal patlamanın isimsiz figüranlan ve
de aynı zamanda baş aktörleri orada otobüs mü
beklryorlardı, yoksaminibüsmü?.. Bilemiyorum,
belki kimi biri, kimi öbürü için kuyruktaydılar.
Ama ne beklerlerse beklesinler, hepsinin ortak
noktalan, suratlarının sanlığı, hiç de kendilerine
Italyan jönü havası vermeyen iki günlük sakalla-
n ve kimi hınç dolu gibi görünen, ama çoğunlu-
ğu boş olan bakışlanydı.
Hangi arka mahalleden geliyoriardı?.. Iş ara-
maya mı, yoksa bulduklan ama kendilerini ge-
çindirmeyen işe mi gidiyoriardı?... Onlan da bi-
lemeyeceğim.
Ama görünen birşey vardı ki, hemen hepsi, ne-
ye binerierse binsinler, hangi yöne veya amaca
yönelirlerse yönelsinler, bir yere varamayacak-
lanna inanmış bir ifade taşıyorlardı.
• • •
Sosyal patlamanın izleri, bireylerin yüzüne ka-
zınıyor teker teker. Ne toplumcu ne de bireyci ol-
mayı başarabilmiş, ürediği kadar üretemeyip,
ekonomisini avanta-talan sarmalınatakmıştop-
lumun bireylerinin yüzlerinde aynı çıkmazın ha-
ritasının birbirinin tıpa tıp aynısı çizgileri okunu-
yorsa eğer, tehlike elle tutulur hale gelmiş de-
mektir.
Türkiye'nin solu, 1960-80 arasındaki dönem-
de, toplumsal hoşnutsuzluklarla, toplumsal pat-
lamayı birbirine kanştırdığı, bunlan birbirlerinden
ayıran öğelerin farkına varamadığı için, hep ya-
nılçfı, hep yenildi, hep ezildi.
Üstelik de kendisinden daha ileride olmayan,
pek mal matah sayılamayacak bir sağ tarafın-
dan...
Belki de bu yenilgilerin ve ezilmenin nedeni,
sloganlann kitleler için olduğunu unutup, onlar-
la düşünen ve onlann kalıplan dışına çıkamayan
bir zihniyetin solda egemen olmasıydı.
Ama unutmayalım ki, sağ için de durum fark-
lı değildi.
Ne var ki, sağ iktidara talip ve sahip olmanın
getirdiği üstünlüğü taşıyor, düzenin çarklannı ta-
nıyor ve bozuk, hatta berbat da olsa bir düzenin
çarklannı iyi kötü çeviriyordu.
•••
Velhasılıkelam, Türkiye'de kimi çevreler nafile
beklediler sosyal patlamayı. Sistem üretime da-
yanmasa da, birbirini izleyen iktidarlann talan ve
avantaya her kesitten kesimleri ortak etmesiyle,
birbirini izleyen markalan değişik ama yapılan
aynı partilerle, düzen geldiği gibi sürdü gitti.
Ama bu kez sistemin çıkmaza girmiş olması,
artık dağıtacak avanta kalmaması, avanta ve ta-
lanın kaynaklan lyice kurutması, birtürlü bir üre-
tim düzenine de geçilememiş olması sonucu,
geniş kesimler, içinde bulunduklan yoksulluktan
kurtulma, hiç değilse önceki veya halizahır ya-
şamlanna oranla görece daha iyi koşullara ulaş-
ma umutlarını yitirmiş bulunmaktadırlar.
Artık kimse daha iyi bir yarına inanmadığı gi-
bi, büyük kesimler, günü nasıl geçirebilecekleri-
ni bile bilmiyorlar.
Ve böylece, otobüs duraklannda, minibüs kuy-
ruklannda, vapurlarda, trenlerde, yollarda insan-
ların suratlarında toplumsal patlamanın bütün
ön habercilerini görebiliyorsunuz.
Çevrenizdeki, sarıya çalan insan yüzlerindeki
umutsuzluğa, gizlenmeyen kinde, habercileri gö-
rünen toplumsal patlamanın gerçek nedenleri-
ni, toplumsal yaşamını uzun yıllar yanlış raya
oturtmuş bir toplumda, sağlıklı biçimde tartiş-
mak da olanaksız.
ATAK saldırı helikopteri
Amerika kritik _
teknoloji vermiyor
AYHAN ŞİMŞEK
ANKARA - Ameri-
ka Birleşik Devletleri
(ABD), "ATAKsakhn
helikopteri" projesin-
de Türkiye'ye yeni
öneriler getirirken kri-
tik teknolojinin trans-
ferine kapılan kapadı.
Edinilen bilgilere göre
Washington yönetimi,
helikopterin "beynini"
oluşturan görev bilgi-
sayannın yazılımında
sadece yüzde 25 ora-
nında Türk katkısma
yeşil ışık yaktı. Was-
hington, en kritik ya-
zılımlan ise teknoloji
transferi dışında tuttu.
Bu durumda Türkiye
sistemin kontrolûnü
kendi elinde tutamaya-
cak. Projenin başından
beri, görev bilgisayan-
nın Türkiye tarafından
geliştirilmesini isteyen
Ankara, şimdi bu öne-
rileri değerlendiriyor.
ABD kaynaklannın
verdiği bilgiye göre;
ABD Savunma Ba-
kanlığı, Bell Textron,
Northrop-Grumman
firması temsilcileri,
Savunma Sanayi Müs-
teşarhğı (SSM) yetki-
lileri ile Ankara'da ger-
çekleştirdilderi görüş-
melerde, projeye iliş-
kin pozisyonlanna
acıklık getirdiler.
En kritik parça
ABD'li yetkiiüerön-
celikle, ortak üretimin
sınırlı lisans devri ön-
gören "yabancı askeri
saüş" (FMS) süreciyle
değil, doğrudan ticari
satış yoluyla gerçekle-
şeceği güvencesini ilet-
tiler. Ancak ABD'li
yetküiler, en kritik par-
ça olan görev bilgisaya-
nnın yalnızca ABD'li
Northrop-Grumman
firmasınca geliştirile-
bileceği görüşlerinden
geri adım atmadılar.
îktidar anlaşamaymca muhalefet de Anayasa değişikliği paketi konusunda 'yan çizmeye' başladı
tMaşma 'umıtııldıı9
ANKARA (CumburiyetBürosu) -
TBMM tatile girmeden önce 37
maddelik anayasa değişikliği paketi
konusunda ortaya konulan uzlaşma
"unutuklu''. Îktidar partileri arasın-
daki tartışmalara dikkat çeken muha-
lefet sözcüleri de "Komıyu yeniden
değerleiMÜririz, yetktti kuruDanmıza
getirîriz" demeye başladı. DYP Grup
Başkanvekili furhan Güven, "Her
maddeye aynen destek veriyoruz, 37
madde birden değişecek diye bir şey
yok. Zaten ortaklar arasında muta-
bakat vok" dedi. Saadet Partisi Grup
Başkanvekili Veysel Candan da,
• Muhalefet, değişiklik konusunda iktidar partileri tartışmalara dikkat çekiyor. DYP Grup
Başkanvekili Güven, "ANAP istiyor havalannda, MHP 'beni bağlamaz' diyor, DSP'de ses seda
yok" dedi. SP'li Candan ise Mesut Yılmaz'ı siyasi rant peşinde koşmakla suçladı.
"MGK taJepleri doğrultusunda bir
metin hazırlanacak ve parlamentoya
getirecekler" dedi. Anayasa değişik-
liği paketi, önümüzdeki süreçte ge-
rek hükümet ortaklan gerekse muha-
lefet partileri içinde temel tartışma
konulan arasında yer alacak. Partile-
rarası Uzlaşma Komisyonu'nun D-
SP'li üyelennden Tayfiın İçli, "Bi-
zim komisyonumuz resmi bir komis-
yon değil. Bir mutfak çalışması yapd-
cü, üzerindetartışılabilecekbir metin
haarlandı. Öneriler Anayasa Komis-
yonu'nda görüşülecek. Çok ciddi bir
eleştiri yok" dedi. t _
Muhalefette farklı sesler
Paketle ilgili olarak iktidar partile-
rinden sonra muhalefetten de farklı
sesler çıkmaya başladı. DYP'li Gü-
ven "Pakete desteğiniz sürüyor mu"
sorusuna, "Değişmesi lazım gelen
maddelerde destek veririz" dedi.
Güven. ıktıdann samimi olmadığını
vurgulayarak şu görüşleri dile getir-
di: "Sayın Ecevit kendi millervekille-
ri arasında vaptığı araştırmada daha
maddelerin bile bilinmediğini, eylül
ortasından sonra gelmesi gerektiğjni
söyledi. ANAPistiyormuş gibi bir ha-
vada. MHP, 'beni bağlamaz', diyor,
DSP'de ses seda yok. Acaba MechYi
olağanüstü toplantıya çağıracaklar
mı? Bir mutabakat lazım."
Candan: Paketin Içl boş
Saadet Partisi Grup Başkanvekili
Veysel Candan, anayasa değişikliği
paketini "İçi boş, yetersiz, halkı kan-
dırmaya yönelik, AB'ye mesaj" ola-
rak nitelendirdi.
Mesut Yılmaz'ı "siyasi rant peşin-
de koşmakla" suçlayan Candan, "Te-
mel sorun, Türkiye'nin sivil bir ana-
yasası olmamasıdir. Anayasanın eylül
aymda çıkması zor görünüj or" dedi.
Cerekce KKTC
Atimı
fiumhm
çeküdi
tZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Yunanis-
tan'ın yann açılacak olan
Uluslararası Izmir Fu-
an'ndan (İEF) çekilme
karan, ikili ilişkilerin ge-
liştiği bir süreçte şaşkın-
lıkla karşılandı. 70'incisi
düzenlenecek olan fuann
açılışına bir gün kala fuar-
dan çekildiklerini bildiren
Yunan yetküiler, tEF'de
yer alacak 12 firmalannı
çekmelerinin nedeni ola-
rak KKTC'nin fuara ka-
tılmasını gösterdiler.
İZFAŞ Genel Müdürü
Feyzi HepşenkaL Selanik
Fuarlar Müdürlüğü'nün
bu tutumunun Türk ve Yu-
nanistan arasındaki dost-
luk girişimlerini baltalama
çabası olduğunu belirte-
rek "Bizler, siyasi sorunla-
n büyütmek yerine, eko-
nomik, sosyal ve kültürel
dayanışmayı güçlendire-
rek o sorunlann çözümü-
ne katkıda bulunmakla
yükümlüyüz" dedi. Hep-
şenkal, kendilerinin Yu-
nan yetkililerinin yaphğı
hatayı tekrarlamayacağı-
nı ve Yunanistan'da dü-
zenlenecek fuarlarda
Türk firmalannın yer al-
malan için gereken özeni
göstereceklerini söyledi.
Yaptıkları akıl '
sınırları dışında
Selanik Fuarlar Müdü-
rü Kostas Mavrakis. İZ-
FAŞ'a önceki gün yazdı-
ğı yazıda, İEF 2001'de
KKTC'nin de yer alması
nedeniyle geri çekildik-
lerini bildirdi. İZFAŞ
Müdürü Hepşenkal, Yu-
nan yetkililerinin ilk ola-
rak kendilerinden KK-
TC'yle yakın pavyonlar-
da yer almak istemedik-
lerini bildirdiklerini ve
bu istemlerinin kabul
edildiğini belirterek "Bu
yapüklan akıl sınnian dı-
şında. Bu yüzden fazla bir
yorum yapmak istemiyo-
rum" dedi.
ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
Basbakan Yardımcısı Yılmaz:
ÖzgüMk-güventik
dengesinikımımcıdık
• ANAP Genel Başkam ve Basbakan
Yardımcısı Yılmaz, gelecek hafta anayasa
değişikliği paketini görüşmek üzere koalisyon
ortaklanyla bir araya geleceklerini söyledi.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - ANAP Ge-
nel Başkanı ve Basbakan
Yardımcısı Mesut Yıl-
maz. anayasa değişikliği
paketini görüşmek üzere
gelecek hafta hükümet
ortaklanyla bir araya ge-
leceklerini söyledi. Tür-
kiye'nin AB'ye uyum sü-
recinde atması gereken
adımlann önünde herhan-
gi bir engel bulunmadığı-
nı kaydeden Yılmaz,
"Türkiye'nin bu adımlan
geçmişte atmasında çeşit-
li engeller \ardı. Ama şim-
di bölücü terör çökettikü.
Irtica mücadetesinde me-
safe alındı. Bu mesafe
uluslararası yarguun ka-
ran>la da başanya ulaşü.
Türkiye'nin adımlan at-
ması için şu anda önünde
bir engel yok" dedi.
Yılmaz, dün akşam C-
NN Türk'te yayımlanan
"Eğrisi Doğrusu" adlı
Diyanet'e uluslararası tepki
Avustralya ciaki Alevilerpotansiyel suçlu ve hedef gösterilmelerine öfkeli
tstanbul Haber Servisi- Diya-
net Işleri Başkanı Mehmet Nu-
ri Yılmaz ile başkanlık müfet-
tişlerinden Abdülkadir Sez-
gin'in Alevilik konusundaki
açıklamalanna duyulan tepki
uluslararası alanda yankı buldu.
Avustralya Alevi Toplum Kon-
seyi (AATK) Başkanı Üker Ay-
duı, Alev ilerin "potansiyel suç-
lu" olarak hedef gösterildiğini
belirterek, "Amaçaçıknrvesnt-
nuştır, toplumsal banş dinamit-
lenmekistennıiştir" dedi. Aydın;
Sezgin ve Yılmaz hakkında
Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç
duyurusunda bulunacaklannı
ifade etti.
AATK Başkanı Aydın, yaph-
ğı açıklamada, Yılmaz ve Sez-
gin'in açıklamalarını "dayanak-
sız, demagojiyeve provokasyona
açık" olarak nitelendirerek "Bu
demeçkr, Dhanet İşleri Başkan-
Yeşiller Partisi iç politika sözcüsü Cem özdemir:
Göç yasa tasansı gerçekçi değil
BERLtN(AA)- Alman Birlik 90/Ye-
şillerPartisi'nin iç politika sözcüsü
Cem Özdemir, Almanya Içişleri Baka-
nı Otto Schilj-nin hazırladığı Göç Ya-
sa Tasansı üzennde uzlaşma sağlanma-
sının, muhalefetteki Hıristiyan Demok-
rat Birlik ile Hıristiyan Sosyal Birlik
partilerinin yakmlaşmaya çalışmasıyla
mümkün olabileceğinı söyledi.
Özdemir, Frankfurter Rundschau ga-
zetesine verdiği demeçte, tasanda, özel-
likle ülkede yaşayan yabancıların hak-
lannın genişletiimesi konusunda eksik-
lerin bulunduğunu belirtti. Aile birle-
şimi kapsamında Almanya'ya getirile-
cek yabancı çocuklann yaş sımnnın
12'ye indirümesinin kabul edilemeye-
ceğini vurgulayan Özdemir. "Koaüsyon
hükümeti,bunutalepederekAvrupa'da
kendini dışiayamazr
diye konuştu.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
lığı'nın gerçek yüzünü bir kez
daha ortaya koymuştur. Amaç
halkı ve devleti AJeviİer üzerine
kışkırtma>a yöneliktir" dedi.
Aydın, Diyanet Işleri'nin Ale-
vi-Bektaşilerin vergileriyle de
donanmalanna karşın "Cemev-
leri millctimizin büİiğine darbe
vunır" derken "cesur ve cüret-
K" bir tavır gösterdiklerini be-
lirterek bu tavn eleştirdi. Ale-
vilerin ibadetlerini nerede ve ne
şekilde yapıp yapmayacağınuı
Alevileri bağlayacağma dikkat
çeken Ayduı, "Kimsenin kimse-
yenasıl ve ne şekilde inanmas ge-
rektiğjni formüie etmevc hakkı
yoktur" dedi. Aydın, Aİevilerin,
demokratik bir Türkiye'de yaşa-
mayı istediklerini belirterek,
"Abdülkadir Sezgin denilen zat
tarafından uydurulan Alevıs-
tan' denilen bir saçmalık asla ol-
mamıştır" ıfadesine yer verdi.
oralcalislar@yahoo.com
Celal Başlangıç'ın lletişim
Yayınlan'ndan çıkan 'Korku Ta-
ptnağt' kitabı toplatıldı. Savcılı-
ğın toplatmatalebindeki bilgile-
re göre toplatma isteği Adalet
Bakanlığı Ceza tşleri Genel Mü-
düıiüğü'nden geliyor. Adalet
Bakanlığı'na bu toplatmatalebi-
ni hangi devlet kurumunun yap-
tığını, kararda yer almadığı için
bilemiyoruz. Ancak karann ge-
rekçesinde "Askeri Kuvvetlerin
tahkir ve tezyif" edilmesinden
söz edildiğine göre şikâyeti Ge-
nelkurmay yapmış olabilir.
Başlangıç'ın kitabında yazı-
lanlar daha önce onun çalıştığı
gazetelerde yer almıştı. Zaten
bütün anlatılanlar gazeteci ta-
nıklıklanydı. Celal, gördüklerini,
duyduklannı yazmıştı. Görüp
duyduklan da yenir yutulur şey-
ler değildi. Ama hepsi tanıklıktı,
yaşanmışlıktı.
Bu iddialann gerçek olmadı-
ğını bazı devlet kurumlan iddia
edebilirlerdi. Nitekim etmişlerdi
de. Celal'in sözünü ettiği Silo-
pi, Güçlükonak, Lice ve Tunce-
li'de yaşananlar, büyük ölçüde
Araştırmak Yerine Susturmak
devlet güçlerinin dilinden yan-
sıtılmıştı. Birkaç gazetecinin,
tehlikeleri ve tehditleri göze ala-
rak yazdıkları ve bir kısmının
yer aldığı aykırı iddialar ise her
seferinde yalanlanmış, bunlan
aktarmaya çalışanlar susturul-
mak istenmişti.
Bir gazetecinin, geçen yıllar-
dayaşananlan, kendi gözlemle-
rini, kendi yaşadıklarını birkitap
haline getirmesi bir meslek so-
rumluluğuydu. Yapılması gere-
ken devlet güçlerinin bu iddiala-
n araştırmasrydı. Çünkü anlatı-
lanlar çok ciddiydi, iddialar çar-
pıcıydı. Devletin kurumlan bu id-
dialan bir hakaret saymak yeri-
ne, ciddiye alıp araştırsa daha
dogru olmaz mıydı?
Hele Adalet Bakanlığı önünde
iki cezaevi katliamının bilirkişi in-
celemeleri ve otopsi raporlan
duruyor. UlucanlarCezaevi'nde
10, 19 Aralık'ta Bayrampaşa
Cezaevi'nde 16 tutuklu ve mah-
kûmun öldürülmesiyle ilgili ra-
porlan gördükten sonra soruş-
turma açmak yerine, hâlâ orta-
ya çıkmış bu gerçekleri yok sa-
yarken şimdi de, yazılan kitap-
lan toplatmak için şikâyetlerde
bulunuyor.
Bir ülkenin Adalet Bakanlı-
ğı'nın görevi adalet dağıtmaktır.
Devlet güçleri hakkında ortaya
çıkan suçlamaları örtbas etmek
ve bu konuda yazı yazanlan
susturmak ve kitap toplatmak
için şikâyet etmek değil. Adalet
Bakanı Hikmet Sami Türk, ye-
ni bir ceza yasası hazırtıyor. Dü-
şünce özgüriüğü ve örgütlenme
özgüriüğü önündeki yasaklann
kaldınlmasından yana olduğu-
nu söylüyor. Hem bunlan söylü-
yor, hem de devlet güçleri hak-
kında ortaya çıkan iddialan so-
ruşturmayı teşvik etmek yerine,
gazeteciyi, yazarı susturmaya
çalışıyor.
• • •
Celal'in kitabında yer alan
olayları birçoğumuz biliyoruz.
Ancak, bunlan yazmak kolay
değil. Birçok gazeteci çaresizlik
içinde sorunlann kenarından
dolaşıyor ya da devlet yetkilile-
rinin kendilerine söyledikleri
doğrultusunda haber yapmayı
tercih ediyor.
Böyle olduğu için de Türki-
ye'de ne basın özgürlüğü geli-
şiyor, ne demokrasi. Daha da
acı olanı, bu olaylann içinde kat-
liamlar var, yakıp yıkmalar var,
faili meçhul cinayetler var, yar-
gısız infazlar var. Bunlar zaten
şimdiye kadar doğru dürüst ya-
zılıp konuşulamadı. Yazanlar, çi-
zenlertehdit edildi, susturulmak
istendi, hatta bu nedenle öldü-
rülenler bile oldu.
Böylesine ciddi ve ağır bir
toplumsal boyutu olan olaylar,
ne zamana kadar yasaklaria,
toplatmalarla yok sayılacak ve
görmezlikten gelinecek? Adalet
Bakanlığı bunun için mi var? Ne
zamana kadar bu toplum bakar
kör kabul edilecek, hiçbir şeyi
duyup öğrenmesi istenmeye-
cek?
AB'ye giriş tartışmalan yapar-
ken yeniden kitap toplatmayla
yüz yüze gelmek acı değil mi?
AB konusundaki tartışmalar sı-
rasında AB karşıtlan, "Zaten biz
neyapsak, onlarbizi almaz" di-
yorlar. Şimdi bu manzaranın so-
rumlusu Batılılar mı? Siz, ülke-
nizde tartışılması ve ortaya çıka-
nlması gereken önemli olaylan
irdeleyen gazetecilerin kitaplan-
nı şikâyet edip toplatarak ne de-
mek istiyorsunuz? Bunu hangi
kriterlere dayanarak yapıyorsu-
nuz?
••• • r-
Aradan bunca zaman geçti,
Türkiye değişebilir diye düşünü-
yoruz, bazı umutlara kapılıyo-
ruz. Tam böyle hayallere dalmış-
ken bir yumruk bizi derin uyku-
dan uyandınyor. "Burası Türki-
ye! Ne demokrasisi! Ne insan
haklan! Ne basın özgürlüğü!" di-
yen bir sesle kendimize geliyo-
ruz.
Titreyip kendimize dönüyo-
ruz... . ..
programa katılarak ulusal
güvenlikle ilgili sorulan
yanıtladı. Yılmaz özetle
şu görüşleri dile getirdi:
Ulusal güvenlik: Ana-
yasada, yasalarda deği-
şiklikler yapmamız la-
zım. Bu değişiklıkleri ya-
parken çeşitlı kurumlann
kaygılan var. Sivillerin
var, askerlerin var. Bun-
lann özüne bakarsak hep
karşımıza ulusal güvenlik
çıkıyor. Ulusal güvenlik
kavramı, Türkiye'nin at-
ması gereken adımlann
önünde bir engel olarak
ortaya çıkıyor. Türki-
ye'nin adımlan atması
için şu anda önünde bir
engel yok.
Türkiye bölünmez:
Türkiye'yi kimsenin böl-
mesi mümkün değil. Tür-
kiye artık soğuk savaş ko-
şullannda 3. dünya ülke-
lerine konulan şablonu
kırmak zorunda.
Algüama sorunu: AB
ile karşı karşıya olduğu-
muz olay, içinde yaşadı-
ğımız çağı doğru okuyup
okumama meselesidir.
Osmanlı lmparatorluğu
kendi içinde yaşadığı ça-
ğı doğru idrak edemediği
için sonunda çöktü. Biz o
imparatorluğun halefi
olan bir cumhuriyetiz.
Korkanmki aynı tehlike
içindeyiz. Türkiye'de bu-
gün en önemli sorun ça-
ğın nereye gitriğini doğru .
algılayamama sorunudur.
Çıkıp da AB'ye karşıyım
diyenlere saygım var. Be-
nim asıl korkum 'AB'yi
istiyorum ama~ diyenler.'
Bu ama'dan sonra Türki-
ye'nin özel şartlan gün-
deme getıriliyor. Türki-
ye'nin özel şartlan varsa
Avrupa bize Lüksem-
burg'da 4 yıl önce 'size
özel bir statü verehnı' de-
di. Biz kıyameti kopardık
ilişkelerimizi dondurduk.
Biz AB'ye gireceğiz de-
dik. Sadece, ulusal konu-
larda taviz vermiyoruz
dedik. Türkiye olarak iti-
raf edelim kı güvenlikle
özgürlükler arasındaki
dengeyi akılcı bir şekilde
kuramadık. Özgürlükleri
genişletirsek güvenlik sı-
kıntıya girer diye düşünü-
yoruz. AB'nin birtakım
normlan var. Bunlan ya-
kalamamız lazım.
tlerleme Raponı: Ka-
sım ayında llerleme Ra-
poru yayunlanacak. Ha-
yati önem taşıyan bu bel-
ge bir taahhüt niteliğinde-
dir. Biz hızlı adım atarsak
bunlann rapora yansıma-
sı, AB ile ilişkilerde bize
rahatlık sağlar.
Anayasa değişikliği:
Anayasa değişikliği ko-
nusunda en büyük engel
kayıtsızlıktır. Yannsabah
bu işe soyunursak ucucu-
na yetişebilir.
312. madde: Bilimsel
çalışma yapanın hapse
atılmasını Avrupa'nın an-
laması mümkün değil.
Dilkonusu: Türkiye şu
anda yasaklanmış bir dil
yok. Şu anda yapılan as-
lında filili durumu genele
uygulamak.