23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYFT 25 AĞUSTOS 2001 CUMARTESİ HABERLER DlMtADA BUGUN ALt StRMEN Sosyal Patlama Oradaydı 21 Ağustos Salı sabahı saat 7.30 sulannda, otobüsle TEM'den geçiyordum. Kavacık'ayaklaştığımızda, şimdilerde "Plaza" denilen cephesi cam kaplı, afili mi afili, ama he- men hepsi ruhsatsız işyerleri göründü. Şehirlerarası sefer yapan otobüsümüz, yolun kenanndaki durak girintisine daldı, yavaşlama ile durma arasında olarak nrteleyebileceğim 30- 40 saniyelik bir müddet oyalandı. O süre, sosyal patlamanın solgun, san-siyah fotoğrafının zihnime kazınmasına yetti. Evet gizil güç (potansiyel) toplumsal patlama oradaydı; sosyal patlamanın isimsiz figüranlan ve de aynı zamanda baş aktörleri orada otobüs mü beklryorlardı, yoksaminibüsmü?.. Bilemiyorum, belki kimi biri, kimi öbürü için kuyruktaydılar. Ama ne beklerlerse beklesinler, hepsinin ortak noktalan, suratlarının sanlığı, hiç de kendilerine Italyan jönü havası vermeyen iki günlük sakalla- n ve kimi hınç dolu gibi görünen, ama çoğunlu- ğu boş olan bakışlanydı. Hangi arka mahalleden geliyoriardı?.. Iş ara- maya mı, yoksa bulduklan ama kendilerini ge- çindirmeyen işe mi gidiyoriardı?... Onlan da bi- lemeyeceğim. Ama görünen birşey vardı ki, hemen hepsi, ne- ye binerierse binsinler, hangi yöne veya amaca yönelirlerse yönelsinler, bir yere varamayacak- lanna inanmış bir ifade taşıyorlardı. • • • Sosyal patlamanın izleri, bireylerin yüzüne ka- zınıyor teker teker. Ne toplumcu ne de bireyci ol- mayı başarabilmiş, ürediği kadar üretemeyip, ekonomisini avanta-talan sarmalınatakmıştop- lumun bireylerinin yüzlerinde aynı çıkmazın ha- ritasının birbirinin tıpa tıp aynısı çizgileri okunu- yorsa eğer, tehlike elle tutulur hale gelmiş de- mektir. Türkiye'nin solu, 1960-80 arasındaki dönem- de, toplumsal hoşnutsuzluklarla, toplumsal pat- lamayı birbirine kanştırdığı, bunlan birbirlerinden ayıran öğelerin farkına varamadığı için, hep ya- nılçfı, hep yenildi, hep ezildi. Üstelik de kendisinden daha ileride olmayan, pek mal matah sayılamayacak bir sağ tarafın- dan... Belki de bu yenilgilerin ve ezilmenin nedeni, sloganlann kitleler için olduğunu unutup, onlar- la düşünen ve onlann kalıplan dışına çıkamayan bir zihniyetin solda egemen olmasıydı. Ama unutmayalım ki, sağ için de durum fark- lı değildi. Ne var ki, sağ iktidara talip ve sahip olmanın getirdiği üstünlüğü taşıyor, düzenin çarklannı ta- nıyor ve bozuk, hatta berbat da olsa bir düzenin çarklannı iyi kötü çeviriyordu. ••• Velhasılıkelam, Türkiye'de kimi çevreler nafile beklediler sosyal patlamayı. Sistem üretime da- yanmasa da, birbirini izleyen iktidarlann talan ve avantaya her kesitten kesimleri ortak etmesiyle, birbirini izleyen markalan değişik ama yapılan aynı partilerle, düzen geldiği gibi sürdü gitti. Ama bu kez sistemin çıkmaza girmiş olması, artık dağıtacak avanta kalmaması, avanta ve ta- lanın kaynaklan lyice kurutması, birtürlü bir üre- tim düzenine de geçilememiş olması sonucu, geniş kesimler, içinde bulunduklan yoksulluktan kurtulma, hiç değilse önceki veya halizahır ya- şamlanna oranla görece daha iyi koşullara ulaş- ma umutlarını yitirmiş bulunmaktadırlar. Artık kimse daha iyi bir yarına inanmadığı gi- bi, büyük kesimler, günü nasıl geçirebilecekleri- ni bile bilmiyorlar. Ve böylece, otobüs duraklannda, minibüs kuy- ruklannda, vapurlarda, trenlerde, yollarda insan- ların suratlarında toplumsal patlamanın bütün ön habercilerini görebiliyorsunuz. Çevrenizdeki, sarıya çalan insan yüzlerindeki umutsuzluğa, gizlenmeyen kinde, habercileri gö- rünen toplumsal patlamanın gerçek nedenleri- ni, toplumsal yaşamını uzun yıllar yanlış raya oturtmuş bir toplumda, sağlıklı biçimde tartiş- mak da olanaksız. ATAK saldırı helikopteri Amerika kritik _ teknoloji vermiyor AYHAN ŞİMŞEK ANKARA - Ameri- ka Birleşik Devletleri (ABD), "ATAKsakhn helikopteri" projesin- de Türkiye'ye yeni öneriler getirirken kri- tik teknolojinin trans- ferine kapılan kapadı. Edinilen bilgilere göre Washington yönetimi, helikopterin "beynini" oluşturan görev bilgi- sayannın yazılımında sadece yüzde 25 ora- nında Türk katkısma yeşil ışık yaktı. Was- hington, en kritik ya- zılımlan ise teknoloji transferi dışında tuttu. Bu durumda Türkiye sistemin kontrolûnü kendi elinde tutamaya- cak. Projenin başından beri, görev bilgisayan- nın Türkiye tarafından geliştirilmesini isteyen Ankara, şimdi bu öne- rileri değerlendiriyor. ABD kaynaklannın verdiği bilgiye göre; ABD Savunma Ba- kanlığı, Bell Textron, Northrop-Grumman firması temsilcileri, Savunma Sanayi Müs- teşarhğı (SSM) yetki- lileri ile Ankara'da ger- çekleştirdilderi görüş- melerde, projeye iliş- kin pozisyonlanna acıklık getirdiler. En kritik parça ABD'li yetkiiüerön- celikle, ortak üretimin sınırlı lisans devri ön- gören "yabancı askeri saüş" (FMS) süreciyle değil, doğrudan ticari satış yoluyla gerçekle- şeceği güvencesini ilet- tiler. Ancak ABD'li yetküiler, en kritik par- ça olan görev bilgisaya- nnın yalnızca ABD'li Northrop-Grumman firmasınca geliştirile- bileceği görüşlerinden geri adım atmadılar. îktidar anlaşamaymca muhalefet de Anayasa değişikliği paketi konusunda 'yan çizmeye' başladı tMaşma 'umıtııldıı9 ANKARA (CumburiyetBürosu) - TBMM tatile girmeden önce 37 maddelik anayasa değişikliği paketi konusunda ortaya konulan uzlaşma "unutuklu''. Îktidar partileri arasın- daki tartışmalara dikkat çeken muha- lefet sözcüleri de "Komıyu yeniden değerleiMÜririz, yetktti kuruDanmıza getirîriz" demeye başladı. DYP Grup Başkanvekili furhan Güven, "Her maddeye aynen destek veriyoruz, 37 madde birden değişecek diye bir şey yok. Zaten ortaklar arasında muta- bakat vok" dedi. Saadet Partisi Grup Başkanvekili Veysel Candan da, • Muhalefet, değişiklik konusunda iktidar partileri tartışmalara dikkat çekiyor. DYP Grup Başkanvekili Güven, "ANAP istiyor havalannda, MHP 'beni bağlamaz' diyor, DSP'de ses seda yok" dedi. SP'li Candan ise Mesut Yılmaz'ı siyasi rant peşinde koşmakla suçladı. "MGK taJepleri doğrultusunda bir metin hazırlanacak ve parlamentoya getirecekler" dedi. Anayasa değişik- liği paketi, önümüzdeki süreçte ge- rek hükümet ortaklan gerekse muha- lefet partileri içinde temel tartışma konulan arasında yer alacak. Partile- rarası Uzlaşma Komisyonu'nun D- SP'li üyelennden Tayfiın İçli, "Bi- zim komisyonumuz resmi bir komis- yon değil. Bir mutfak çalışması yapd- cü, üzerindetartışılabilecekbir metin haarlandı. Öneriler Anayasa Komis- yonu'nda görüşülecek. Çok ciddi bir eleştiri yok" dedi. t _ Muhalefette farklı sesler Paketle ilgili olarak iktidar partile- rinden sonra muhalefetten de farklı sesler çıkmaya başladı. DYP'li Gü- ven "Pakete desteğiniz sürüyor mu" sorusuna, "Değişmesi lazım gelen maddelerde destek veririz" dedi. Güven. ıktıdann samimi olmadığını vurgulayarak şu görüşleri dile getir- di: "Sayın Ecevit kendi millervekille- ri arasında vaptığı araştırmada daha maddelerin bile bilinmediğini, eylül ortasından sonra gelmesi gerektiğjni söyledi. ANAPistiyormuş gibi bir ha- vada. MHP, 'beni bağlamaz', diyor, DSP'de ses seda yok. Acaba MechYi olağanüstü toplantıya çağıracaklar mı? Bir mutabakat lazım." Candan: Paketin Içl boş Saadet Partisi Grup Başkanvekili Veysel Candan, anayasa değişikliği paketini "İçi boş, yetersiz, halkı kan- dırmaya yönelik, AB'ye mesaj" ola- rak nitelendirdi. Mesut Yılmaz'ı "siyasi rant peşin- de koşmakla" suçlayan Candan, "Te- mel sorun, Türkiye'nin sivil bir ana- yasası olmamasıdir. Anayasanın eylül aymda çıkması zor görünüj or" dedi. Cerekce KKTC Atimı fiumhm çeküdi tZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Yunanis- tan'ın yann açılacak olan Uluslararası Izmir Fu- an'ndan (İEF) çekilme karan, ikili ilişkilerin ge- liştiği bir süreçte şaşkın- lıkla karşılandı. 70'incisi düzenlenecek olan fuann açılışına bir gün kala fuar- dan çekildiklerini bildiren Yunan yetküiler, tEF'de yer alacak 12 firmalannı çekmelerinin nedeni ola- rak KKTC'nin fuara ka- tılmasını gösterdiler. İZFAŞ Genel Müdürü Feyzi HepşenkaL Selanik Fuarlar Müdürlüğü'nün bu tutumunun Türk ve Yu- nanistan arasındaki dost- luk girişimlerini baltalama çabası olduğunu belirte- rek "Bizler, siyasi sorunla- n büyütmek yerine, eko- nomik, sosyal ve kültürel dayanışmayı güçlendire- rek o sorunlann çözümü- ne katkıda bulunmakla yükümlüyüz" dedi. Hep- şenkal, kendilerinin Yu- nan yetkililerinin yaphğı hatayı tekrarlamayacağı- nı ve Yunanistan'da dü- zenlenecek fuarlarda Türk firmalannın yer al- malan için gereken özeni göstereceklerini söyledi. Yaptıkları akıl ' sınırları dışında Selanik Fuarlar Müdü- rü Kostas Mavrakis. İZ- FAŞ'a önceki gün yazdı- ğı yazıda, İEF 2001'de KKTC'nin de yer alması nedeniyle geri çekildik- lerini bildirdi. İZFAŞ Müdürü Hepşenkal, Yu- nan yetkililerinin ilk ola- rak kendilerinden KK- TC'yle yakın pavyonlar- da yer almak istemedik- lerini bildirdiklerini ve bu istemlerinin kabul edildiğini belirterek "Bu yapüklan akıl sınnian dı- şında. Bu yüzden fazla bir yorum yapmak istemiyo- rum" dedi. ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Basbakan Yardımcısı Yılmaz: ÖzgüMk-güventik dengesinikımımcıdık • ANAP Genel Başkam ve Basbakan Yardımcısı Yılmaz, gelecek hafta anayasa değişikliği paketini görüşmek üzere koalisyon ortaklanyla bir araya geleceklerini söyledi. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - ANAP Ge- nel Başkanı ve Basbakan Yardımcısı Mesut Yıl- maz. anayasa değişikliği paketini görüşmek üzere gelecek hafta hükümet ortaklanyla bir araya ge- leceklerini söyledi. Tür- kiye'nin AB'ye uyum sü- recinde atması gereken adımlann önünde herhan- gi bir engel bulunmadığı- nı kaydeden Yılmaz, "Türkiye'nin bu adımlan geçmişte atmasında çeşit- li engeller \ardı. Ama şim- di bölücü terör çökettikü. Irtica mücadetesinde me- safe alındı. Bu mesafe uluslararası yarguun ka- ran>la da başanya ulaşü. Türkiye'nin adımlan at- ması için şu anda önünde bir engel yok" dedi. Yılmaz, dün akşam C- NN Türk'te yayımlanan "Eğrisi Doğrusu" adlı Diyanet'e uluslararası tepki Avustralya ciaki Alevilerpotansiyel suçlu ve hedef gösterilmelerine öfkeli tstanbul Haber Servisi- Diya- net Işleri Başkanı Mehmet Nu- ri Yılmaz ile başkanlık müfet- tişlerinden Abdülkadir Sez- gin'in Alevilik konusundaki açıklamalanna duyulan tepki uluslararası alanda yankı buldu. Avustralya Alevi Toplum Kon- seyi (AATK) Başkanı Üker Ay- duı, Alev ilerin "potansiyel suç- lu" olarak hedef gösterildiğini belirterek, "Amaçaçıknrvesnt- nuştır, toplumsal banş dinamit- lenmekistennıiştir" dedi. Aydın; Sezgin ve Yılmaz hakkında Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunacaklannı ifade etti. AATK Başkanı Aydın, yaph- ğı açıklamada, Yılmaz ve Sez- gin'in açıklamalarını "dayanak- sız, demagojiyeve provokasyona açık" olarak nitelendirerek "Bu demeçkr, Dhanet İşleri Başkan- Yeşiller Partisi iç politika sözcüsü Cem özdemir: Göç yasa tasansı gerçekçi değil BERLtN(AA)- Alman Birlik 90/Ye- şillerPartisi'nin iç politika sözcüsü Cem Özdemir, Almanya Içişleri Baka- nı Otto Schilj-nin hazırladığı Göç Ya- sa Tasansı üzennde uzlaşma sağlanma- sının, muhalefetteki Hıristiyan Demok- rat Birlik ile Hıristiyan Sosyal Birlik partilerinin yakmlaşmaya çalışmasıyla mümkün olabileceğinı söyledi. Özdemir, Frankfurter Rundschau ga- zetesine verdiği demeçte, tasanda, özel- likle ülkede yaşayan yabancıların hak- lannın genişletiimesi konusunda eksik- lerin bulunduğunu belirtti. Aile birle- şimi kapsamında Almanya'ya getirile- cek yabancı çocuklann yaş sımnnın 12'ye indirümesinin kabul edilemeye- ceğini vurgulayan Özdemir. "Koaüsyon hükümeti,bunutalepederekAvrupa'da kendini dışiayamazr diye konuştu. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR lığı'nın gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koymuştur. Amaç halkı ve devleti AJeviİer üzerine kışkırtma>a yöneliktir" dedi. Aydın, Diyanet Işleri'nin Ale- vi-Bektaşilerin vergileriyle de donanmalanna karşın "Cemev- leri millctimizin büİiğine darbe vunır" derken "cesur ve cüret- K" bir tavır gösterdiklerini be- lirterek bu tavn eleştirdi. Ale- vilerin ibadetlerini nerede ve ne şekilde yapıp yapmayacağınuı Alevileri bağlayacağma dikkat çeken Ayduı, "Kimsenin kimse- yenasıl ve ne şekilde inanmas ge- rektiğjni formüie etmevc hakkı yoktur" dedi. Aydın, Aİevilerin, demokratik bir Türkiye'de yaşa- mayı istediklerini belirterek, "Abdülkadir Sezgin denilen zat tarafından uydurulan Alevıs- tan' denilen bir saçmalık asla ol- mamıştır" ıfadesine yer verdi. oralcalislar@yahoo.com Celal Başlangıç'ın lletişim Yayınlan'ndan çıkan 'Korku Ta- ptnağt' kitabı toplatıldı. Savcılı- ğın toplatmatalebindeki bilgile- re göre toplatma isteği Adalet Bakanlığı Ceza tşleri Genel Mü- düıiüğü'nden geliyor. Adalet Bakanlığı'na bu toplatmatalebi- ni hangi devlet kurumunun yap- tığını, kararda yer almadığı için bilemiyoruz. Ancak karann ge- rekçesinde "Askeri Kuvvetlerin tahkir ve tezyif" edilmesinden söz edildiğine göre şikâyeti Ge- nelkurmay yapmış olabilir. Başlangıç'ın kitabında yazı- lanlar daha önce onun çalıştığı gazetelerde yer almıştı. Zaten bütün anlatılanlar gazeteci ta- nıklıklanydı. Celal, gördüklerini, duyduklannı yazmıştı. Görüp duyduklan da yenir yutulur şey- ler değildi. Ama hepsi tanıklıktı, yaşanmışlıktı. Bu iddialann gerçek olmadı- ğını bazı devlet kurumlan iddia edebilirlerdi. Nitekim etmişlerdi de. Celal'in sözünü ettiği Silo- pi, Güçlükonak, Lice ve Tunce- li'de yaşananlar, büyük ölçüde Araştırmak Yerine Susturmak devlet güçlerinin dilinden yan- sıtılmıştı. Birkaç gazetecinin, tehlikeleri ve tehditleri göze ala- rak yazdıkları ve bir kısmının yer aldığı aykırı iddialar ise her seferinde yalanlanmış, bunlan aktarmaya çalışanlar susturul- mak istenmişti. Bir gazetecinin, geçen yıllar- dayaşananlan, kendi gözlemle- rini, kendi yaşadıklarını birkitap haline getirmesi bir meslek so- rumluluğuydu. Yapılması gere- ken devlet güçlerinin bu iddiala- n araştırmasrydı. Çünkü anlatı- lanlar çok ciddiydi, iddialar çar- pıcıydı. Devletin kurumlan bu id- dialan bir hakaret saymak yeri- ne, ciddiye alıp araştırsa daha dogru olmaz mıydı? Hele Adalet Bakanlığı önünde iki cezaevi katliamının bilirkişi in- celemeleri ve otopsi raporlan duruyor. UlucanlarCezaevi'nde 10, 19 Aralık'ta Bayrampaşa Cezaevi'nde 16 tutuklu ve mah- kûmun öldürülmesiyle ilgili ra- porlan gördükten sonra soruş- turma açmak yerine, hâlâ orta- ya çıkmış bu gerçekleri yok sa- yarken şimdi de, yazılan kitap- lan toplatmak için şikâyetlerde bulunuyor. Bir ülkenin Adalet Bakanlı- ğı'nın görevi adalet dağıtmaktır. Devlet güçleri hakkında ortaya çıkan suçlamaları örtbas etmek ve bu konuda yazı yazanlan susturmak ve kitap toplatmak için şikâyet etmek değil. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, ye- ni bir ceza yasası hazırtıyor. Dü- şünce özgüriüğü ve örgütlenme özgüriüğü önündeki yasaklann kaldınlmasından yana olduğu- nu söylüyor. Hem bunlan söylü- yor, hem de devlet güçleri hak- kında ortaya çıkan iddialan so- ruşturmayı teşvik etmek yerine, gazeteciyi, yazarı susturmaya çalışıyor. • • • Celal'in kitabında yer alan olayları birçoğumuz biliyoruz. Ancak, bunlan yazmak kolay değil. Birçok gazeteci çaresizlik içinde sorunlann kenarından dolaşıyor ya da devlet yetkilile- rinin kendilerine söyledikleri doğrultusunda haber yapmayı tercih ediyor. Böyle olduğu için de Türki- ye'de ne basın özgürlüğü geli- şiyor, ne demokrasi. Daha da acı olanı, bu olaylann içinde kat- liamlar var, yakıp yıkmalar var, faili meçhul cinayetler var, yar- gısız infazlar var. Bunlar zaten şimdiye kadar doğru dürüst ya- zılıp konuşulamadı. Yazanlar, çi- zenlertehdit edildi, susturulmak istendi, hatta bu nedenle öldü- rülenler bile oldu. Böylesine ciddi ve ağır bir toplumsal boyutu olan olaylar, ne zamana kadar yasaklaria, toplatmalarla yok sayılacak ve görmezlikten gelinecek? Adalet Bakanlığı bunun için mi var? Ne zamana kadar bu toplum bakar kör kabul edilecek, hiçbir şeyi duyup öğrenmesi istenmeye- cek? AB'ye giriş tartışmalan yapar- ken yeniden kitap toplatmayla yüz yüze gelmek acı değil mi? AB konusundaki tartışmalar sı- rasında AB karşıtlan, "Zaten biz neyapsak, onlarbizi almaz" di- yorlar. Şimdi bu manzaranın so- rumlusu Batılılar mı? Siz, ülke- nizde tartışılması ve ortaya çıka- nlması gereken önemli olaylan irdeleyen gazetecilerin kitaplan- nı şikâyet edip toplatarak ne de- mek istiyorsunuz? Bunu hangi kriterlere dayanarak yapıyorsu- nuz? ••• • r- Aradan bunca zaman geçti, Türkiye değişebilir diye düşünü- yoruz, bazı umutlara kapılıyo- ruz. Tam böyle hayallere dalmış- ken bir yumruk bizi derin uyku- dan uyandınyor. "Burası Türki- ye! Ne demokrasisi! Ne insan haklan! Ne basın özgürlüğü!" di- yen bir sesle kendimize geliyo- ruz. Titreyip kendimize dönüyo- ruz... . .. programa katılarak ulusal güvenlikle ilgili sorulan yanıtladı. Yılmaz özetle şu görüşleri dile getirdi: Ulusal güvenlik: Ana- yasada, yasalarda deği- şiklikler yapmamız la- zım. Bu değişiklıkleri ya- parken çeşitlı kurumlann kaygılan var. Sivillerin var, askerlerin var. Bun- lann özüne bakarsak hep karşımıza ulusal güvenlik çıkıyor. Ulusal güvenlik kavramı, Türkiye'nin at- ması gereken adımlann önünde bir engel olarak ortaya çıkıyor. Türki- ye'nin adımlan atması için şu anda önünde bir engel yok. Türkiye bölünmez: Türkiye'yi kimsenin böl- mesi mümkün değil. Tür- kiye artık soğuk savaş ko- şullannda 3. dünya ülke- lerine konulan şablonu kırmak zorunda. Algüama sorunu: AB ile karşı karşıya olduğu- muz olay, içinde yaşadı- ğımız çağı doğru okuyup okumama meselesidir. Osmanlı lmparatorluğu kendi içinde yaşadığı ça- ğı doğru idrak edemediği için sonunda çöktü. Biz o imparatorluğun halefi olan bir cumhuriyetiz. Korkanmki aynı tehlike içindeyiz. Türkiye'de bu- gün en önemli sorun ça- ğın nereye gitriğini doğru . algılayamama sorunudur. Çıkıp da AB'ye karşıyım diyenlere saygım var. Be- nim asıl korkum 'AB'yi istiyorum ama~ diyenler.' Bu ama'dan sonra Türki- ye'nin özel şartlan gün- deme getıriliyor. Türki- ye'nin özel şartlan varsa Avrupa bize Lüksem- burg'da 4 yıl önce 'size özel bir statü verehnı' de- di. Biz kıyameti kopardık ilişkelerimizi dondurduk. Biz AB'ye gireceğiz de- dik. Sadece, ulusal konu- larda taviz vermiyoruz dedik. Türkiye olarak iti- raf edelim kı güvenlikle özgürlükler arasındaki dengeyi akılcı bir şekilde kuramadık. Özgürlükleri genişletirsek güvenlik sı- kıntıya girer diye düşünü- yoruz. AB'nin birtakım normlan var. Bunlan ya- kalamamız lazım. tlerleme Raponı: Ka- sım ayında llerleme Ra- poru yayunlanacak. Ha- yati önem taşıyan bu bel- ge bir taahhüt niteliğinde- dir. Biz hızlı adım atarsak bunlann rapora yansıma- sı, AB ile ilişkilerde bize rahatlık sağlar. Anayasa değişikliği: Anayasa değişikliği ko- nusunda en büyük engel kayıtsızlıktır. Yannsabah bu işe soyunursak ucucu- na yetişebilir. 312. madde: Bilimsel çalışma yapanın hapse atılmasını Avrupa'nın an- laması mümkün değil. Dilkonusu: Türkiye şu anda yasaklanmış bir dil yok. Şu anda yapılan as- lında filili durumu genele uygulamak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear