16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 2001 PAZAR HABERLER DUNYADA BUGUN ALt SİRMEN faıanmak Sevgili, Biliyorsun, pazar günleri günlük politikanın hay- huyu ile canını sıkmak istemiyorum. Ama yine de hafta başında gazetelerde okuduğum bir haber bana öylesine abes ve gülünç geldi ki, değinme- den geçemeyeceğim. 2002 bütçesiyte biriikte üçer aylık enflasyon he- deflenmesine geçmeden önce, toplumun bütün kesimlerine milli yemin ettirilecekmiş. Hani "vallahi billahi abicim" yöntemi ile kriz aş- ma düşüncesi kimin aklına gelmiş ise bin yaşasın. Krizde dahlirn yok. Kendi adıma yemin etmem. Benim adıma kimse de yemin edemeyeceğine göre.... Yemini beyzadeler, şevketlular, devletlular ve haşmetJular ile dızdızcılar, hayaliciler ve hortum- cularetsinler, zamanında yemine kaJmadan denet- lenebilseydi bunlann topu, zaten kriz mriz de oJ- mazdı. • • • Neyse geçelim biz bütün bunlan da, tutulan, gerçekleştirilen bir milli yeminin çocuklanndan bi- ri olan 91 yaşındaki Zahide Gökberk'in, Atatürk reforrnlan ile Türk kadınının gerçekleştirdiği başdöndürücü gelişmeye hayran olan, yabancı- lann isteği üzerine kaleme aldığı, alçakgönüllü, en- fes, kısa yaşamöyküsünün bir bölümünü okuya- lım birlikte, içel'den Kurtuluş Savaşı'na katılmış sonra Büyük Millet Meclisi'ne seçilmiş ve ölümü- ne (1944) kadar milletvekilliği sıfatını korumuş bir babanın altı çocuğundan biri olan Zahide Hanım, 194O'lı yıllann Ankarası'nı şöyle anlatıyor: "... İlk gençliğimin Ankarası'nı çok sevmiştim. Oytllarbenim kuşağımın altm yıllanydı. Atatürkya- şıyordu. Kurtardığı memleketimin İayık olduğu uy- gariığa erişmesi için sarfettiği insanüstû çabala- nn hepsi doğru, hepsiyerinde idi, doğnı yönetil- diğimizden en ufak bir kuşkumuz yoktu. Türkiye'nin şimdiye kadar gördüğü en başanlı, en değehi Milli Eğıtim Bakanı Hasan Âli Yücel 'ın o sıralarda yazdığı bir şiiri hiç dilimizden düşûr- müyorduk: 'Okuyup okutmak işimiz bizim. Haram lokma kesmez dişimiz bizim. Her yerde bulunmaz eşimiz bizim. Biz yeni hayatın erenleriyiz. Biz zemzem değil, alınteriyiz.' Benim kuşağım o zamanlar kendimizi, Hasan Âli'nin dediği gibi yeni hayatın erenleh sayarak Atatürk ölünceye kadar bir huzur ve inanç içinde sonra bir daha asla erişemeyeceğimiz mutlu yıl- laryaşadık." ••• Hocası Tezer Taşkıran'ın etkisiyle felsefe öğ- renimini seçen ve istanbul'a giden Zahide Hanım orada, Türk aydınlanmasının, önde gelen kişiterin- den Macit Gökberk ile tanışıp evlenecek, ama bununla yetinmeyerek, bir ömür boyu Türk aydın- lanmasına katkılannı sürdürecek, çeviriler ve ça- lışmalar yapacaktır. Macit Gökberk de Kurtuluş Savaşı'na katılmış bir askerin, İstanbul'a ilk giren kuvvetlerin başın- da bulunan Şükrü Naili Paşa'nın oğludur. Karde- şi Turgut gibi o da kendini Türk devrimine ada- mış bir kişidir. Sekiz yıl önce, 85 yaşında iken kaybettiğimiz Macit Gökberk'in biyografisinin pek bilinmeyen bir yönü vardır ki, belki de bu olay Atatürk'ün en hoş sonuç veren yanılgısıdır. Genç Macit ortaokulu bitirince, Atatürk tarafın- dan Almanya'ya ziraat okumaya gönderilecektir. Ama Macit Gökberk, okulu bitirip, döndükten son- ra bu alana ısınamayacak, felsefe tahsiline başla- yacak, Türk aydınlanmasının önde gelen kişilerin- den biri olacak, üniversite reformu sırasında üni- versitemizin gelıştirilmesine büyük katkılarda bu- lunacak, uzun yıllarTürk Dil Kurumu Başkanlığını yapacaktır. Bu inançlı insanlar, kendini topluma adamayı bilmiş bu kişiler olduğu zaman, ne iflas eden bir ekonomiyle karşılaşıyorsun, ne de "vallahi billahi abicim" yöntemlerine bel bağlıyorsun. Bu vesile ile sekiz yıl önce 15 Ağustos günü yi- tirdiğimiz Macit Gökberk'in anısı önünde bir kez daha saygı ile eğiliyor, Zahide Hanımefendi'ye de, uzun ömürler diliyorum. Diyarbakır Hizbullah üyesi 18 kişi yakalandı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekip- lerince 1-18 Ağustos tarihleri arasında Hiz- bullah'a yönelik olarak düzenlenen operasyon- larda 3'ü askeri kanat elemanı, toplam 18 ki- şi yakalandı. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nce yapılan açıklamada, ele geçıri- len 18 Hizbullahçının 1990 yılından itibaren şeriatçı örgüte dahil ol- duklan, 3'ünün 1992 yılından itibaren askeri kanatta faaliyet yürüt- tükleri belirtildi. Sanık- lann son döneralerde sıkınn içinde olan örgü- tûn cami faahyetlerini yeniden canlandırmak ve askeri kanat faaliyet- lerini de daha aktif ha- le getirme çahşmalan- na ağırlık verdiğı vur- gulandı. Askeri kanatta faali- yet gösteren sanıklann, Diyarbakır'da Nazmi Yıldırmaz ve M. Nuri Demiralpın öldürül- mesi, 9 yaralama, 2 ör- gût adma tehdit ve 2 de bombalama olmak üze- re toplam 15 eylem ger- çekleştirdikleri ifade edildi. Diyarbakır Emniyeti, yakalanan teröristlerin adlannı açıklamadı. Te- röristlerden birinin, ge- çen hafta örgütün yuva- landığı Bağlar belde- süıde bir Kalaşnikofla, birinin ise Ofis semtin- de örgütsel belgeierle ele geçirildiği öğrenil- di. Yetkililer şeriatçı te- rör örgütüne yönelik operasyonlann yoğun- laştınlarak sürdürül- düğünü söyledıler. Adalet Bakanlığı, tutuklu ve hükümlülerin suç profilini çıkardı. Hırsızlık ve terör ilk üçtej Cezaevinde katîller çoğııııhıktaANKARA (AA) - Cezaevlerinde- ki 59 bin 901 tutuklu ve hükümlüden 12 bin 529'u adam öldürmek. 9 bin 27'si hırsızlık, 5 bin 237'si de terör suçundan mahkûm. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevki- fevlen Genel Müdürlüğü, Temmuz 2001 tarihı itibanyla cezaevlerinde- ki 59 bin 901 tutuklu ve hükümlünün hangı suçtan mahkûm olduğuna iliş- kin istatistik hazırladı. Buna göre ce- zaevlerinde, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) "adam öldürme" hükümleri- ni düzenleyen maddelennden ceza alan, 323 'ü çocuk, 507'si kadın ve 11 bin 699'u erkek olmak üzere 12 bin 529 tutuklu veya hükümlü bulunu- yor. Bunun yanı sıra tutuklu veya hü- kümlülerin 9 bin 27 si hırsızlıktan. 5 bin 237'si terör örgütü üyesi olmak ve örgüte yardım ve yataklık etmek- ten, 2 bin 30'u dolandıncılıktan, 450'sı devletin anayasa ve temel ni- zamlannı bozmaya kalkışmaktan, 11 'i halkı sınıf, ırk, dil ve dın farkı gözeterek, açıkça kin ve düşmanlığa tahrik etmekten, 229'u cürüm işle- mek için çete oluşturmaktan ve 36'sı da çeteye yardımdan cezaevinde. tstatistiklere göre cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin suçlan ve suç işleyenlerin sayılan özetle şöy- le: -4bin 478 kişi: 403-408. maddeler (uyuşturucu madde kullanmak, imal ve ıthal etmek, kullanılmasını kolay- laştırmak ve sahte reçete ile uyuştu- rucu madde satın almak). -3 bin 481 kişi: 414-418. maddeler (ırza geçmek, küçükleri baştan çı- karmak). -2 bin 97 kişi: 125-157. maddeler (Devlet aleyhıne işlenen cürümler) - 1765 kişi: 456. madde (şahıslara karşı müessır fıiller). -1042 kişi: 339-349. maddeler (ev- rakta sahtecilık), - 799 kişi: 455. madde (kazaya se- bebiyet vermek), - 309 Idşi: 508-510. madde (emni- yeti suiistımal). -264 kişi: 455. madde (trafik cana- varlannın yargılandığı madde), - 246 kişi: 162. madde (kanunun cürüm saydığı neşriyatı nakil etmek), -445 kişi: 202. madde (devlet işle- ri aleyhine işlenen cürümler-zim- met), -199 kişi: 191. madde (tehdit), - 97 kişi: 211 -214. maddeler (rüş- vet). - 89 kişi: 264. madde (patlayıcı madde imal etmek, ticaretini yap- mak), - 69 kişi: 171. madde (devletin şah-; siyetine karşı gizli örgüt kurmak), ; -56 kişi: 192. madde (yayın yoluy-' la tehdit), : - 52 kişi: 188. madde (tehditle bil-; gi almaya, kişiyi ınancını, siyasi-sos- '• yal görüşünü açıklamaya zorlama), ' - 36 kişi: 208. madde (devlet işle-I rine fesat kanştırmak) Cezaevlerinde bulunan tutuklu ve- ya hükümlüden 324'ü, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'na muhalefet- ten suçlu bulunurken, 1918 sayılı Kaçakçıhğın Men ve Takibine Dair Kanun'a muhalefet eden 125 kişi ce- zaevinde yatıyor. Ankara ve Adana DCM Yaşamsal tehlike var, tahliye yok İLHANTAŞÇI F tipi cezaevlerinde tecridin kaldı- nlması için sürdürülen ölüm oruç lan 304'üncü gününe gjrdi. Arala- nnda HADEP, İHD, ÖDP, DBP, Mağ-Der'li kadınlar Ue Emekçi Kadın- lar Birliği'nin de bulunduğu bir grup, dün Galatasaray Postanesi önün- deyapüklan basın açıklamasıyla "çÖzüm" isteklerini yineledi. Grup adı- na konuşan Meral Kalanç. "Hayata Dönüş Operasyonu'nun ardından yitirdiklerimizin sayısı Osman Osmanağaoğlu ile birlikte 63"e ulaştı. Ancak yönetenlerin, toplumun çıldırtıcı duyarsızlığı devam ediyor" de- 'Duyorsırfığason verilsin'çağrısı di. Bir grup srvil toplum kuruluşu üyesi, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk hakkuıda, ölüm orucu eyle- minde yaşamıru yitiren Muharrem Horoz ve Osman Osmanağaoğlu'nun "ölümüne sebebiyet verdiği" iddiasıyla Sultanahmet Adliyesi'ndeki cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulundu. Ölüm orucunda ya- şamını yitirenlerin fotoğraflannın bulunduğu dövizler taşıyan grup adı- na açıklama > apan Sanıut Karabulut, F tipi hücre uygulamasına son ve- rilmesini istedi. (Fotoğraflar: UĞUR DEMÎR - ZAFER ÜÇÜNCÜ) AİHM karanyla Türkiye'den 1 milyon dolar alacak Hasan Ersoylu'nun kızı kaçınldı Tazminata mahsuben fidye ERDOĞANERİŞEN Hasan Ersoylu, işlemediği bir cüıayetten 4 yıl hapis yatnuş, sonunda aklannuştı. ORDU - tşlemedığı bir suç ne- denıyle 4 yıl hapis yatan ve ve Tür- kıye'yi Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nde (AİHM) l mil- yon dolar tazmınat ödemeye mah- kûm ettiren Hasan Ersoylu'nun kı- zı kaçınldı. Ersoylu, kızının tazmi- nat kazandığını duyan mafya tara- findan fıdye için kaçınldığını ıle- ri sürdü. 1994 yılında Ordu'nun Gülyalı ilçesine bağlı Turna- suyu Irmağı kenann- da bir erkek cesedi bulundu. Cesedın Dursun Aldenür adlı kişiye aıt olduğunun anlaşılması üzerine harekete geçen jan- darma geniş çaplı bir soruşturma başlattı. Soruşturma sonucunda Aldemir'in, Ersoylu aracılığıyla bazı kişilerden para aldığı anlaşıl- dı. Ve 1994 yılının arahk ayında marangoz ustası Hasan Ersoylu eve dönerken polis tarafından "ri- nayet zanlısı" olarak gözaltına alındı. Ersoylu unutmak istediğı o günü ve hâkim karşısına getirile- ne kadar geçen zamanı şöyle an- lattı: "Gnayettesuçlandığıınıöğre- nince şoke oldum. Dursun Aldc- mir benim bazı arkadaşlanmdan borç para almıştı. Senctierin üze- rindebenim adun \ artü.Öde\ r eme- miş ama benim hiçbir bilgim yok- tu. Fakat askere anlatamadun. Günlerce işkence gördüm. Mecbu- ren bana uzaulan kâğıdı imzala- dım. Sonra Ordu'ya götürüp cese- din bulunduğu yerde tatbikat yap- ürdılar. yeni bir işkence korkusuy- la söylenenleri tekrarladım. .Ardın- dan beni rapor için doktora götür- düler. Arabadan indirmeden dok- • 1994yüutdaOrdu'da 'dnayetzan&sı"olarakgöyütota ahnan ve 20yılağtr hapis ceoasmaçarptırüanErscyht'raut masum olduğu 4yüsonra aıüaşUdı .AİHMkaranyla 1 müyon dolar tazmnaJalmaya hakkazanan Ersoyl'nun sewtd20 yaşndaki kcjnuı kaçtrûmasuıa kadarsürdü. Ersoylu, kızuun majyatarafina^fuhviçinka^ınldığmıiierisürüyor. tora raporu 'sağlam" diye imzala- üp getirdiler. Tutuklandım." Ordu Ağır Ceza Mahkeme- si'nde yargılanan Ersoylu, 20 yıl 10 ay ağır hapis cezasına çarptınl- dı. Efırli Cezaevi'nden Sam- sun'un Vezirköprü Cezaevi'ne nakledildi. Bu sürede ailesınden haber kesıldi. Ardından da sağlığı bozuldu, bir gözü görme özelliği- ni kaybettı. Ersoylu'nun Ordü'da bulunan bir cesetle başlayan mahkûmiyet hayatı Düzce'de bir cesedin bulun- masıyla sona erdı. Ersoylu ceza- evindeki 1146'ncı günü cezaevi müdürünün odasına çağnldı. Düz- ce'de bulunan cesetin üzerınden Dursun Aldemir'in kımlıği çıktı- ğı, kendisinin suçsuz olduğu belir- tildi. Suçsuzluğu 4 yıl sonra anla- şılan Ersoylu tahliye edildi. Ersoylu, cezaevinden çıktığın- da ne işi, ne aılesi, ne de eski sağ- lığı vardı. Ailesınden bir tek kızı Fatma Ersoylu'ya ulaşabildi. 20 yaşındaki kızı ile ye- nıden yaşama dönen Hasan Ersoylu bir mobilyacının yanın- da çalışmaya başladı. Bu arada adaletin de peşine düştü. Ön- " ce kendisme işkence yapan askerler ile muayene etme- den rapor veren doktor hakkında, sonra da AİHM'de Türkiye aley- hine davalar açtı. AİHM 1999 yı- lı sonlannda Türkiye'yı 1 milyon dolar maddi ve manev i tazmınat ödemeye mahkûm etti. Hasan Ersoylu tazminat sevinci- ni yaşarken 20 yaşındaki kızı Fat- ma Ersoylu kendisi Ordu'da oldu- ğu bir sırada ortadan kayboldu. Er- soylu'ya göre kızuıı kaçıran maf- ya bu işi para için yaptı. ANKARA - Cezaevi koşullannın iyileşririlmesi istemiyle başlatılan ölüm oruçlannda Wernice Korsakoff(hafiza kaybı) tanısı konulan ve cezaevinde bulunmalannın yaşamsal tehlike yarattığı vurgulanan mahkûmlar için farklı DGM'lerın çelişkili kararlar verdikleri ortaya çıktı. Ankara DGM'de yargılanan Ketnal Yarar ile Adana DGM'de yargılanan Osman Kaan yaşamsal tehlikeleri olduğuna ilişkin Adli Tıp raporuna karşın tahliye edilmiyoriar. Yarar ve Kaan'ın Istanbul DGM'de yargılanmış . i ÇİFTE STANDART i Ölüm orucu eylemini sürdüren Kemal ( Yarar Ue Osman | Kaan, yaşamsal 1 tehlikeleri olduğuna üişkin Adli Tıp '• raporu bulunmasına karşın yargüandıklan Ankara ve Adana DGM tarafından tahliye edilmedi. tstanbulDGM'de ise aynı durumdaki onlarca tutuklu "yaşam hakkınm her •• şeyin önünde bulunduğu" gerekçesiyle tahliye edildi olsalardı tahliye edileceklerine dikkat çekildi. Istanbul DGM, aynı durumda olan onlarca eylemcıyi rahatsızlıklan nedeniyle "yaşam hakkmınher şeyin üstünde olduğu'' gerekçesiyle tahliye etti. Ülkenin kanayan bir yarası haline dönüşmesine karşın yetkililerin duyarsızlığı nedeniyle 300'lü günlerinde sürdürülen ölüm oruçlannda hayati tehlike yaşayan eylemcilere mahkemelerde çifte standart uygulanıyor. dnce 'yaşam hakkı1 îstanbul DGM, sağlık sorunlan yaşayan onlarca tutukhayu sağlık durumlan kötü olduğu için "yaşam hakknun her şeyin önünde bulunduğu" gerekçesiyle tahliye ederken Ankara, Malatya ve Adana DGM, aynı durumda olan ve durumlan Adli Tıp Kurumu'nca kesinleşen tutuklulara tahliye karan vermiyor. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Süleyman Demirel, Mesut Yıl- maz'ın istifa etmesi gerektığini buyur- muş. Gerekçesi de Yılmaz'ın "ulusal güvenlik" kavramını eleştirmesi. Sü- leyman Demirel, "Ulusalgüvenlik mü- lahazasıyla Türkiye'nin şu menfaati ön- lenmiştir diye kimse ortaya çıkmadı. Türkiye'nin ulusal güvenlik kavramın- dan gördüğü bir zarar yoktur" diyor. Süleyman Demirel, 12 Mart 1971 as- keri darbesinin ardından askerin zo- ruyla istifa etmişti. 12 Eylül 1980 aske- ri darbesinde ise gözaltına alınmış ve siyası yaşamı sona erdirilmiştı. Sanınm bu ikı tecrübe onda, böyle tartışmala- ra giren siyasi liderlerin istifa etmesi gerektiği gibi bir anlayışa neden olmuş. Ehü Demirel bu.. tecrübesini ve söyle- diklerini dikkate almak gerek. Yılmaz'ın da onun deneylerine bakarak ve uya- nlannı dikkate alarak istifa etmesi iyi olacak. ••• Demirel'in binnci tespiti Mesut Yıl- maz'ın istifa etmesi, ikinci tespiti ise "ulusal güvenlik"ten kimsenin zarar görmediği. Süleyman Demirel'in "ulu- sal güvenlik"ten zarar görüp görmedi- Demirerin 'Ulusal Güvenlik' Kavramı... ğini bilemeyiz. Iki askeri darbeden ge- rekli dersi çıkaran Demirel, bu tür ne- tameli konulara girmemeyi öğrenmiş ve son yıllarda eski tecrübelerine da- yanarak durumu idare edebilmıştir. Süleyman Demirel, "ulusal güven- lik" kavramından zarar görmedik dedi diye bu konu tartışılmayacak mı? Kal- dı ki, "ulusalgüvenlik" kavramı, varlığı nedeniyle değil, içeriği nedeniyle tartı- şılıyor. Bu kavrama 12 Eylül dönemin- de yüklenen anlam nedeniyle, Türkiye dünyanın gözünde demokratik bir ül- ke görünümünden uzaklaşmış, otori- ter bir özellik kazanmıştır. • • • Türkiye'de demokrası isteyenler, bu kavramdan yıllardan beri şikâyet edi- yoriar. 12 Eylül askeri darbecilerinin be- liriediği bugünkü "ulusalgüvenlik" kav- ramı, hâlâ yürürlükte. Demirel'in "Hiç kimse şikâyet etmedi" dediği bu kav- rama yıllardır karşı çıkan o kadar çok insan var ki... 1983'te çıkarılan MGK yasasıyla Türkiye'nin bütün temel so- runlan ve çözüm yolları bu kavrama bağlanmıştı. Anlaşılan o ki Demirel'in buna da bir itirazı yok. Ancak sorun, birisinin ıtiraz edip et- memesinin çokötesinde. Türkiye, cid- dı bir ekonomik ve siyasi kriz yaşıyor. Bu krizin en temel nedenlerinden biri- sinin Türkiye'nin bir güvenlik devleti ol- ması gerçeğinden kaynaklandığı son dönemin en önemli tartışmalanndan birisi. Türkiye, son 20 yıldır, bütün eko- nomik olanaklannı "güvenlik" alanına yatırdı. Türkiye'nin bütün temel siya- setlerine "potansiyel tehlikeler" yön verdi. Batı dünyası, Sovyetler'ın dağılma- sından sonra, savunma harcamalarını azaltırken Türkiye savunma harcama- lannı arttırdı. Batı elindeki olanakları üretime yöneltirken Türkiye, parasının önemli bir kısmını silaha ve savunma- ya yatırdı. Bu öyle bir noktaya geldi ki, Türk devletinin önde gelen isimleri, Av- rupa'nın en büyük ordusuna sahip ol- makla övündüler. Dünyanın en güçlü ordularından birine sahip olmak bir kuvvet unsuru olarak ifade edildi. ••• Yaşam, silahtan ve kuvvetten ibaret değil. Siyasetler de sırf tehlikeler üze- rine kurulamaz. Bu gerçeği, ardı ardı- na gelen ekonomik krizler sırasında net birşekildefark ettik. Silah kann doyur- muyor, güvenliği sağlamak için yeterii de olmuyor. Belki eski dönemlerde ol- sa, bunun bir ekonomik karşılığı da ola- bilirdi. Bugün böyle bir şey yok. Kaldı ki, zaten askeri gücün merke- zi ABD. Eğer bu alanda fazla iddialı adımlar atmaya kalkarsanız, vanp da- yanacağınız kapı yıne ABD olur. Çün- kü silahlar orada, dünyanın güç mer- kezi orada. "Ulusalgüvenlik" kavramı- nın içeriğinden şikâyetçiyiz, bu kavra- mın bugünkü uygulanışı Türkiye'ye za- rar veriyor. Bundan Demirel'in veya bir kısım siyasi elitin şikâyetçi olmaması bu gerçeği değiştirmez. ••• 12 Eylülcü bir güvenlik ve savunma anlayışıyla yüz yüzeyiz. Bugün belirie- nen bütün temel güvenlik anlayışlan darbe döneminden miras kaldı. Bun- lann toplumda tartışılması ve değişti- rilmesi için yeni bir anlayışa ulaşılması gerekiyor. Bu konunun MGK'de konu- şulup konuşulmaması o kurulun soru- nu. Onlaryıllarca Susuriuk'u da konuş- madılar. Onlar Susurluk'tan şikâyetçi olmadılar diye biz de sesimizi çıkar- mayacak mıyız? Demirel, dönemini tamamlamış bir siyasetçi, tıpkı 12 Eylül'cü güvenlik si- yasetleri gibi. Nasıl Demirel değiştiyse, bu siyasetler de değişecek.. çünkü Türkiye bu tercihlerin yükünü kaldıra- maz hale geldi. Ekonomik kriz, 12 Ey- lül'cü yapının yarattığı yapısaJ bir kriz. Ulusal güvenlik kavramı da işte bu ya- pının ürünü. Birilerinin hoşuna gitmiyor diye, demokratik eleştiri ve değişim taJebin- den vazgeçecek değiliz. Hele de Demirel söyledi diye hiç...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear