26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 AĞUSTOS 2001 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] Siyaset Bilimi Açısından Yılmaz'ın Durumu Dr. Alev COŞKUN Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğretim Üyesi, Eski Turizm Bakam Mesut Yılmaz'ın ANAP Genel Kongresinde "ulusal güvenlik kav- ramının yeniden ele alınması gerek- tiğmi" belirten konuşması. bu konuş- maya Genelkurmay Başkanlığı'nca verilen kapsamlı yanıt, konu üze- rinde yoğun tartışmalara neden ol- du. Basında, Yılmaz'a destek veren- ler, Genelkurmay'a destek verenler, her ikısinı de hatalı bulanlar gıbi tas- nıfler yapıldı. Boyalı basın işi yine sulandırmaya yeltendi. Bu konuş- ma önümiizdeki günlerde ve yıllar- da Türk siyasal yaşamında önemli yertutacaktır. Bu nedenle konuyu si- yaset bilimının temel ilkeleri açısın- dan, kişL,yer,içeriknoktalanndan ır- delemek gereğini duyduk. Kişi açısından "Ulusal güvenük" gibi son dere- ce duyarlı bir konuyu partisinin ge- nel kurulunda gündeme getiren Me- sut Yılmaz: 1983 yılından bu yana 18 yıldır bakan, başbakan yardım- cısı ya da başbakan olarak üst düzey- de siyasal yaşamın içindedir. Ulusal Siyaset Bdgesi gökten zem- bille inmez. Bu belge asker ya da sı- vil bürokratlar tarafından hazırlanıp hemen yürürlüğe gırmıyor. Uzun ça- lışmalann ürünüdür. Ulusal siyaset belgesınden kim sorumludur? 2945 sayılı yasanın 2. maddesi- nin (b) fıkrası "Milli güvenlik siya- set belgesini. bakanlar kurulunun tespit edeceğüıi" açık bır şekılde be- lirtmiştir. Ulusal siyaset belgesınden Bakan- lar Kurulu sorumlu olduğuna, baş- bakan ve başbakan yardımcısı ola- rak bu belgeye son 10 yıldır defalar- ca imza koyduğuna göre Mesut Yıl- maz, neden bu belgeye şimdi karşı çıkıyor? Mesut Yılmaz konumunu unutu- yor. Daha önce defalarca yaptığı gi- bi iktidarda olduğunu unutup muha- lefet lıden gibi konuşuyor. Yılmaz'a konumunu anımsatmak gerekiyor. Kendisinin MGK üyesi ol- duğunu, başbakan ve başbakan yar- dımcısı olarak bu belgeyi imzaladı- ğını anımsatmak gerekiyor. Yılmaz, koalisyon ortağı olarak iktidardadır, halen MGK üyesi ve Başbakan Yardımcısıdır. Bu sıfat- larla MGK toplantısına katılmakta- dır ve MGK gündeminin saptanma- sında söz sahibidır. Eğer gerçekten içtenlikli ise güvenlik politikasının yeni bir değerlendirme ile ele alın- masını o platformda ıstemesı gere- kirdi. Eğer, Yılmaz böyle bir istemde bulunmuş ve bu istemi MGK'de red- dedilmişse, bu dunımda konuyu ka- muoyunun bilgisine sunması gere- kir. Başbakan Yardımcısı olarak öne- rilerinin kabul edilmemesi üzerine ya Genelkurmay Başkanf nın gö- revden alınmasını istemesi ya da ko- alısyondan çekılmesi gerekir. Çağdaş demokrasinın temel ilke- leri ve yaklaşımlan bu tür davranı- şı gerektirir. Böyle davransaydı de- mokrasilerin politik süreçlerine ve geleneklerine uygun hareket etmiş olurdu. Ama bu davranışlan yap- madan kendi sorumluluğu altında olan "güvenlikbdgesPne saldırmak, bu konudakı gınşıminin ınandıncı- lığını ve içtenliğini ortadan kaldır- maktadır. Yer açısından Yılmaz, konuyu partisinin genel kongresinde ortaya atmıştır. Demok- rasilerde parti liderleri her konuyu her platformda dile getirebilirler. Ama sorumluluk almış olan siyasal kişiler; başbakanlar, başbakan yar- dımcılan ulu orta, hem de çok du- yarlı konulan her yerde dile getire- mezler. Eğer Yılmaz muhalefet lideri ol- saydı, bu gibi son derece önemli bir konuyu partisinin genel kongresin- de gündeme getirmesi doğal, ger- çekçi ve geçerli olurdu. Ama konu- yu gündeme getiren, Başbakan Yar- dımcısı'dır. Başbakan Yardımcısı olarak Yılmaz'ın yakınma hakkı yoktur.. o, icra edecektir. Yapacak- tır. Kuşkusuz, bir siyasal partinin ge- nel kongresı çok önemli bır siyasal toplantıdır. Ilçelerde ve illerde yapı- lan kongrelerden seçilen delegeler- den oluşan bir kongre, kuşkusuz son derece önemli bir siyasal platform- dur. Ancak, iktidar partılerinin ge- nel kongrelerinde siyasal iktidara sahip olan parti başkanı şikâyet ede- mez. Konuyu ortaya koyar, bunu uygu- layacağım der. Uygulayamazsam is- tifa edeceğim der. Icranın en üst nok- tasında olan Mesut Yılmaz şikâyet edemez, icra etmek zorundadır. Orası bir muhalefet partisinin kongresı değildir. Bir muhalefet par- tisi genel başkanı şikâyet edebilir, ama bir iktidar partisi genel başka- nı ve başbakan yardımcısı icra etme- lidir. Yoksa sadece şikâyet popülist siyaset olur. Ama, Başbakan Yar- dımcısı olarak söylediklerini icra ederse, ancak o zaman söyledikle- nne güvenılirlik ve ınandıncıhk ka- tabilir. Yılmaz'ın, Atatürk'ün büyük nut- kunu CHP kurultayında okumasını ömek olarak vermesi de mantık çiz- gisi açısından hatalıdır. Öncelikle o dönem tek parti dönemiydi. O ne- denle CHP kurultayı siyasal olarak en etkin bır forumdu. Kaldı kı, bu nutkunda Atatürk 1919'dan başla- yarak yaptıklannın hesabını verı- yordu. Yılmaz'ın bu konuda Atatürk ör- neğıni vermesi tipik bir köylü kur- nazlığıdır. İçerik açısından Yılmaz'ın konu ile ılgili sözleri- nin içeriği de tam anlaşılamadı. Çün- kü konu ile ilgili olarak söylediği şudur: "Ulusal güvenlik kavranu, devle- timizin geleceğini sağlamlaştıncı her adımın engeüeyicisi konumuna geti- rilmiştir. Devietin bekasını sağlaya- cak bir kavranu, devietin can dama- nnı keser hale getirmeyi dünya üze- rinde yalnız Türkiye becerebildL.. Ulusal güvenlik gerekçesiyle devleti- mizin bekasını sağtamlaşüracak, mfl- letimizi rahat ve huzura enürecek adunlar aülması adcta imkânsızlaş- onlmaktadır. Türkiye, eğer bir adım ileriye gftmek istiyorsa bu sendrom- dan kurtulmabdır." Bu söylemde, örnekleme eksik- tir. Yıhnaz içerik olarak ne demek istiyor? Bu derece önemli bir konu- da açıklama yapan bir Başbakan Yar- dımcısı bu derece "soyut" konuş- mamalıdır. Yılmaz, PKK ile 15 yıl mücade- le etmiş olan Türk Silahlı Kuvvet- leri 'nin bu tutumundan mı rahatsız- dır? Yoksa köktendinci davranışla- ra karşı, rejimin laik niteliği ve üni- ter devlet yapısındakı tutumundan mı yakınmaktadır? Bu iki noktada bir sorun yoksa, ANAP liderinin "ulu- sal güvenlik sendromu" diye ortaya attığı kavramdan neleri murat ettiği ve bu kavramın içeriği somut olarak açıklanmalıdır. Bu açıklamayı yerine getirmedi- ği içın, Başbakan Yardımcısı ile Ge- nelkurmay Başkanlığı arasında ka- muoyu önünde cıddi bir tartışma patlak vermıştir. Gerginlik yaratma lûksü Yılmaz, koalisyonun önemli bir ortağı olarak siyasal gücün önemli bir parçası olduğunu unutmamahdır. Çoğulcu demokrasilerde siyasal gü- cü elinde tutanlar, gerginlik yaratmak lüksüne sahıp değillerdir. Bu neden- le Yılmaz'ın, kaygılannı ve taleple- rini çok açık ve somut biçimde or- taya koyması ve gündeme getirme- si zorunludur. "Uhısalgüvenlik''kav- ramının her gelişmede "engeDeme ro- lü"nün ne olduğunu, sorumluluk ta- şıyan Başbakan Yardımcısının detay- lı olarak açmak zorunda olduğunu bilmesı gerekır. Bunun tersi davranış, bu davranı- şı yapan kışı yönünden siyasal ya- şamımızda çok daha u vahim" bir sendromla karşı karşıya gelmiş ol- duğumuzu gösterir. Mesut Yılmaz'ın "ulusalgüvenlik kavramı" söylemi altında yakınma- larda bulunduğu gün, ANAR' ın ka- muoyu yoklaması sonuçlan yayım- landı. Bu anket sonuçlanna göre halkın %74'ü Silahlı Kuvvetlere güven du- yarken siyasal partilere %3 derece- sinde güven belirtiliyor. Bu sonuç- lar hiçbır Batı demokrasisinde gö- rülmez. Oralarda böyle sonuçlar çık- sa, bütün siyasal kişiler kendilerine çeki düzen verir, siyasi parti lider- leri görevlerinden istıfa eder. Pekiyi, bu sonuçlann böyle çıkma- sı demokrasi ılkelenyle bağdaşır mı? Bu sonuçlar demokrasınin bır ayıbı değil midir? Bu sonuçlann böyle çıkmasına Silahlı Kuvvetler mi ne- den olmuştur, yoksa son 20 yıldır ül- keyi yöneten polıtık kişiler mi? Bu kişilerin en başında da Mesut Yılmaz vardır. Öyleyse Yılmaz, bu demokrasi ayıbından kendisine düşeni kabul edıyor mu? Ülkemizde demokrasinin tıkandı- ğmı görmüyor mu? Tıkanan demok- rasiyi açmak için Partiler Yasası'nda- ki parti liderlerinin "tahakküm" ve oligarşısıne son vermek gerekiyor. Seçim Yasası'nda demokratik açıhm- lara gereksinme var. Demokrasi ha- variliğine oynamak ısteyen Yılmaz'ın bu konularda herhangi bir girişimi- ni duyan var mı? Doğrular, doğru kişiler tarafından söylenirse bır değer ve anlam kaza- nır. Türkiye'de, geçerli ulusal gü- venlik belgesi ya da anlayışından şi- kâyet edebılecek kişiler arasında en son sırayı Mesut Yılmaz'ın alacağı- nın bilinmesi artık kaçınılmazdır. Hem "şikâyet edeceksin" , hem popülist yaklaşımlarda bulunacak- sın, hem demokratik usul ve süreç- lerin gereklerini yerine getirmeyecek- sin ve bu yaptıklannı da ''demokra- si'' adına yaptığını ilan edeceksın... Bu kadar kurnazlık bir araya gelır- se, o zaman ilginç bir Yılmaz port- resi ortaya çıkmıyor mu? •*!,«,! W'lH|l|»t't \«İHS"tÖ*>bflHllîrW' < J»"W -s trtU»fcj<t>iJt.jjC UU ii\ ..~.-.,ı... ...... TATİLEÇIKAN TELSİM ABONELERİNİN TURREHBERİ CEPTOUR CepTour, Telsim'in üç dilde (Türkçe, İngilizce ve Almanca) turizm danışma hizmetidir. Telsim 7523'U ARAYIN HAYRAN KALACAKSINIZ abonesiyseniz, tatilde, cep telefonunuzdan 7523'ü. arayarak tur rehberliği hizmeti alabilirsiniz. Turistik-tarihi yerleri, eglence mekânlannı, restoranları, club'ları, cafe'leri cep telefonunuzdan dinleyerek öğrenebilir, ayrıntılı bilgi alabilir; en yakın turizm acentesine ya da turizm danışma bürosuna direkt bağlanabilirsiniz. Telsim'e özgü CepTour ayrıcalığından ve diğertüm Telsim ayncalıklanndan yararlanmaya başlamanız için, sizi hemen bir Telsim CepShop'a bekliyoruz. Kaçınılmaz Değişme Üzerine VedatGÜNYOL EKinya oldu olası, değiş- me ile kemıkleşme, donup kalma arasında süregelen bir çatışmanın sarmalında bocalaya bocalaya yaşayıp duruyor. Elimin altında, Fransız düşünür ve filozofu Emile Durkheim'ın (Emil Dürk- haym) Meslek Ahlakı adlı kitabı var. Çevırmenı, eski dost Mehmet Karasan. Yapıtm can alıcı iletisı dünyada değışimın, kabu- gunu kırmanın, yeni yeni aülımlara özlem duymanın habercıhğidir. Şöyle diyor bu yaman düşünür: "Bir gün gelecek, toplumumuz, yeniden yarancı eoşku an- lan \aşa\acaktır. Her za- man için insanhğa yol gös- terecek yeni idealler ortaya çıkacaktuu. Yeni formüller belirecektir_." Bu noktada, yazar ya da filozof, sağı solu düşünme- den aşka gelıp, düşüncesi- ni şu sözlerle dilejetiriyor ve şöyle diyor: "Ohnez In- cil'leryoktur.İnsanlığın ge- lecekte yeni Incıl'ler tasar- lamaya güçsüz olduğuna inanmakiçin ortada bir ne- den >oktur." Hırıstıyan dünyasını, donmuşluk, kalıplaşmışlık içinde tutan İncil'ın yeni yeni yorumlara, değişikli- ğe ugramasının kaçınıknaz- hğı, Musevi olsun, Müslü- man olsun, tüm din kitap- lannın, çağın gerçeklerine göre yeni yorumlarla dü- zenlenmesiru zorunlu kıl- maktadır. Bugün, 1700 yıl öncesının dünya görüşünü, çağımızın gereklerini hiçe sayarak yaşatmaya kalkı- şan ve bu yolda kelle kol- tukta eyleme geçen, cahil, çıkarcı. para pul sahibi ol- malan, insanlık adına yüz karasıdır diyor, başka bır şey demiyorum. Bütün bu olup bitenlere bakılınca, çağın gerisinde kalmış, Tevrat'ın, Incil'in, hatta hatta Kuran ın yepye- ni, bilimsel ve doğru biryo- rumla inanç dünyasına yan- sıtılması çok mu şaşuiıcı ya da çok mu aykın olu- yor, ona da siz karar verin olmazmı? PENCERE Okyanusta Bir Damla Gibiyiz... Sokrates büyük adamdır. Öylesine büyük adamdır ki bu bilgenin adını bil- memek insan için ayıp sayılır. Peki, Sokrates yerçekimı yasasını biliyor muy- du?.. Aristo'nun Amerika'dan haberı var mıydı?.. Çoğu eski zaman bilgesinin dağarında bir ilko- kul öğrencisine sınavda sorulan bilgiler yoktu, ama, yine de çok büyüktürter. Ne demiş eski çağın bilgesi: - Bir şey biliyorum, o da hiçbir şey bilmediğim- dir. Kaç bin yıl önce söylemiş bunu?.. • T.S. Eliot 'Goethe Ödülü'nü kazandıktan sonra Hamburg Üniversitesi'nde konuşurken Dante ve Şekspir'den söz açarak demiş ki: "- Itiraf ederim ki bu yazariann yapıtlannın ço- ğunu bilmiyorum ya da üstünkörü biliyorum." Eliot bununla kalsa yine iyi, Goethe Ödülü'nü kazanan yazar ekliyor: "- Ben Goethe y/ çok iyi tanıyanlardan biri de- ğilim." Alçakgönüllülük mü?.. Kendine güven mi?.. Şair Harvard'da, Sorbonne'da, Oxford'da felse- fe, ruhbilim, Sanskritçe okumuş biridir. • Çehov, Tolstoy'a kızarmış, büyük yazann bilgiç- liktaslamasına bozulurmuş, birdostunayazdığı mek- tupta 'Kroyçer Sonatı 'nın yazannı çekiştiriyor: "Birnokta varki bağışlayamayız; o da Tolstoy'un bilmediği şeylerden çekinmeden söz etmesi ve bil- gisizliğini inatla sürdürmesidir. Frengi, sosyal si- gorta, kadınlann çiftleşmeye karşın tiksintileri vb. ile ilgili yargılan, yalnız tartışılabılir değil, dahası, uzmanlarca yazılan iki üç broşürü uzun ömrü bo- yunca okuma zahmetine katlanmamış bir cahil in- sanı ele veriyor." Çehov, Tolstoy'a acımasızca yaklaşıyor. Ancak Goethe de bilimsel görüşleri açısından Eli- ot'ta benzeri bir tepki yaratıyor: "Bütün ömrümce Goethe'nin bilimselkuramla- nnı -bitki türü, madenbilim ve renk üzerine- bil- mediği alanlara giren çok meraklı bir insanın se- vimlı tuhaflığından başka bir şeye yormadım." Büyük yazar olmak başka şey.. Bilgiçlik başka!.. "*• • . ' Aristoteles Amerika'yı bilmiyordu.. Sokrates yerçekimı yasasından habersizdi.. Newton atom bombasından.. Nice büyük insanlar bilgisayardan habersiz dog- dular habersiz öldüler. Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra bilimde gerçek bir patlama yaşandı, son yıllarda yaşanan gelışme- ler ise deyişin tam anlamıyla baş döndürücüdür. İnsanlığın bilgi dağan öylesine büyüyüp yoğunlaş- tı ki okyanusta bir su damlası gibi kaldık... Peki, hepimiz, her gün, yalnız yaşama ilişkin de- ğil, tüm evrene dönük binbir laf ediyoruz; ne yü- rekli -daha doğrusu ne sorumsuz- kişileriz!.. Gün geçtikçe 'bılmıyorum' demesini daha çok öğrenmek zorundayız. İnsanlığın bilgi ve bilim dünyası genişledikçe, uzmanlık dallan kılcal damariara dönüştükçe ne ya- pacağımızı bilemiyoruz. Lafı nereye getirmek istiyorum?.. Bir köşe yazannın bu ortamda konumu ve işle- vi neoluyor?.. Yanıtı açık: Işte bu gibi konulan ele alarak yalın gerçeği di- le getirmek!.. KÜLTÜR • SANAT (O 212) 293 «9 7 * Fethiye Çalış Plajı'nda denize sıfır, canlı müzik. Cumhuriyet okurlarına tanıtım amacıyla ekim sonuna kadar. Y.P. 11.000.000 - O.K. 8.000.000 Can Motel - Fethiye Tel: 0252 622 12 07 ZEYTİNBURNU SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN İLANEN TEBLİĞ OLUNUR EsasNo: 2001,940 Karar No: 2001/791 Mahkememizce venlen 2001'940 esas. 2001/791 sayı- lı karar ile küçük Seda Sakaoğlu'na ağabeyı Erdem Saka- oğlu vası tayin edilmiş olup ış bu husus ilanen teblığ olu- nur. 10.8.2001. Basın 47356
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear