Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 28 TEMMUZ 2001 CUMARTES
HABERLER
DIJNYADA BUGUN
ALt SİRMEN
Ayıp Oluyor Sayın Tiirk
Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Ali Bal-
kaner'in tahliye edildiği gün yaptığı açıklama-
da, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın doku-
' nulmazlığının kaldınlması için fezleke hazırladı-
ğı ve hakkında TCK'nin 296. maddesine daya-
narak dava açmaya hazırlandığı Sema Pişkin-
sût'e çattı.
Televizyonda Sayın Bakan'ı izlerken doğrusu
içim cız etti. Sayın Bakan bir zamanlar kendi si-
yaset arkadaşı addettiği Pişkinsüt'e veryansın
ediyor ve hiç de bir hukukçuya yakışmayan
suçlamalarda bulunuyordu.
Oyle anlaşılıyor ki politikacılık, Sayın Türk'ün
hukukçu tarafını iyice törpülemiş ve esamisi
okunmayan, orası burası ellene ellene artık var-
lığı ve iffeti bile kalmamış bir sistemin derin ör-
gütlerınin etkisinde, ciddi kişilerin dikkate al-
maması gereken şeyler söylemek zorunda kal-
mak durumuna düşmüş.
Sayın Türk'ü akademik kariyen döneminden
tanıyanlar için, bu büyük bir üzüntüdür.
Sayın Türk, elini vicdanına koyup söylesin;
Sema Hanım işkence ve dayak iddiasında bu-
lunmasaydı eğer, Türkiye'de işkence ve dayak
olmadığını mı düşünecekti ınsanlar?
Türkiye'de hangi vicdan sahibi, onurlu kişi çı-
kjp da şu sözü söyleyebilir:
- Ülkemizde dayak, kötü muamele ve işken-
ce yoktur!
Sayın Türk, acaba Içişleri Bakanı Rüştü Ka-
zım Yücelen'in, valiliklere gönderdiği "işken-
ce" genelgesi hangi ihtiyaçtan doğmuşturder-
siniz?
• • •
Sayın Bakan, Sema Pişkinsüt TBMM adına
çalışan bir komisyonun başkanı olarak parla-
mentoyu aydınlatmıştır.
TBMM'de bu türtü komisyonlarda çalışmak
yürek ister ve politikacının geleceğini tehlikeye
atar. Nitekim Uğur Mumcu cinayetinden son-
ra, TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma
Komisyonu Başkanı olan Sadık Avundukluoğ-
lu, hazırladıkları raporun kendi partisinın genel
başkanı tarafından bile okunmadığından yakı-
nıyor ve açık açık haykınyordu:
- Devletin polisinden, savcısından, yetkilisin-
den yardım görmedik.
Böyle bir açıklama yürek isterdi. Sadık Avun-
dukluoğlu, bu yürekli tavnnı birdaha parlamen-
toya girememekle ödedi.
Devletin yasama organı adına araştırma ya-
pacak komisyonlarının başkanlarından bekle-
nen, yuyarlak sözlerle uyutma raporları yazmak
mıdır?
Avundukluoğlu gibi, Sema Pişkinsüt'ün de
günahı böyle yapmamış olmak mıdır?
Hem söyler misiniz, Sayın Pişkinsüt, size
isimleri verseydi ne olacaktı?
Sakın "Işkenceciler kovuştunılup cezalandt-
nlacaktı" demeyin Sayın Bakan, beni değil, beş
yaşında çocuğu bile güldürürsünüz.
Dilerseniz bir televizyon programına çıkalım
Sayın Bakan, siz bu savı savunun, ben de "Ha-
yır, bir de kimi karanlık güçler tarafından, 'Sen
işkence iddiasında bulundun ha..' denilip yeni
baskılara maruz kalacaklardt" savını savuna-
yım ve bir anket yapalım, bakalım kamuoyu ki-
me hak verecek?
• • • ' " "
Sayın Bakan'ın hele bir sözü var ki, bunu bir
hukukçu mantığıyla bağdaştırmak olanaksız.
Sayın Bakan, Pişkinsüt'ün suç örgütleri gibi ko-
nuştuğunu söylüyor.
Yani suç örgütü mensuplannın söyledikleri
doğruları tekrarlamak suç mudur?
Türkiye'deki suç örgütleri, "Ülkemizde sefa-
let var, gelir dağılımı uçurumu var, hırsızlık var,
ırkçılık var, baskı var, işkence var, faili meçhul-
ler var, dızdızcılar baş tacı edılirken düşünce-
sini açıklayanlar hapse atılıyor" diyorlar.
Onlann terör eylemlerine karşı olmakla birlik-
te, bu söylediklerinin doğru olduğuna katılıyo-
rum ve ben de "Evet, bütün bunlar var" diyo-
rum.
Buyrun Sayın Bakan. Işte kelepçeye alışık bı-
leklerim!
Hani nerede kelepçeleriniz?
Eylemde 282. gün
Olüm orucuna
katılım artıyor
İstanbulHaberServi-
â - F tipi cezaevleri ve
tecride karşı sürdürülen
ölüm orucu 282. günü-
ne girdi. Yaklaşık 150
kişinin sağlık sorunlan
nedeniyle tahliye edil-
diği cezaevlerinde yeni
ölüm orucu ekipleri ey-
leme başlıyor.
Tutuklu ve Hükümlü
Yakınlan Bırlıği (TU-
YAB), dün Insan Hak-
lan Derneği Istanbul
Şubesi'nde cezaevle-
rindeki durumla ilgili
bir basın açıklaması
yaptı. Berran Yıldınm
tarafindan yapılan açık-
lamada, cezaevindeki
insanlann da yaşamı
sevdiğini. ancak içeri-
deki tecridi ortadan kal-
dırmak için direnmeye
devam ettikJerini söyle-
di. Yıldınm, devletin
cezaevindekilerin ka-
rarlıhğını artık görmesi
gerektiğini kaydederek
"Direnişin ilkekiplerin-
deki evJatJarunızm ya-
şamını kaybetmesi ve
zoria nıüdahaleierie sa-
kat kalnıası üzerinden
nasıl 4. ekip ve 5. eldbi
çıkardılarsa, yann da
(bugün) 6. ekipler ölüm
orucuna başhyor" dıye
konuştu. Devletin ceza-
evlerindeki direnişi kır-
mak için zorla tıbbi mü-
dahaleleri denediğini,
ancak sonuç alamadığı-
nı ileri süren Yıldınm
şunlan söyledi: "Bir
kez daha söylüyoruz,
çocuklanmıa düşünce-
lerinden yahtma> a çab-
şanlar, çocuklarimızı o
kadar düşünüyorlarsa
haklı ve demokratik ta-
leplerini bir an önce
karşüasınlar ve ölümle-
re son versinier."
Aynı partili bakan ile milletvekili arasmdaki fezleke kavgası karşılıklı suçlamalarla büyüyor
Pi^kiıısiit-Türk söz düellosu• Adalet Bakanı Hİkmet
Sami Türk: Yasadışı
örgüt sözcüleri gibi
konuşuyor.
Aydın Milletvekili Settia
PİŞkİnSÜt: 12Eylülruhu
diri tutulmaya çalışılıyor.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM Insan Hakları Komisyonu
Başkanlığı döneminde hazırlanan ra-
porlarda, ifadelerine yer verilen "iş-
kence mağduriannın" adını savcılı-
ğa vermediği için Ankara Cumhun-
yet Başsavcı Vekili Bekir Selçuk'un
hakkında fezleke düzenlediğı DSP
Aydın Mılletvekıli Sema Pişkinsüt ıle
Adalet Bakanı Hikraet Sami Türk
arasındaki kavga büyüyor.
Pişkinsüt'ü. "yasadışı örgütler ve
onlann sözcüleri ile a>nı doğrultuda
görüş açıklamakla" suçlayan Türk,
fezlekenin "siyasi değil,yerindeoldu-
ğumT ilen sürdü. Pişkinsüt ıse
Türk'Ie "seviyeyi düşüren" bir tartış-
maya gumek istemedığını vurgula-
yarak "12 Eylülzihniyeti diri tutulma-
ya çalışıuyor" yanıtını verdi.
'Savcı suç işledT
ANAP'lı Insan Haklan Komisyo-
nu Üyesi Emre Kocaoğlu ile Adalet
Komisyonu Üyesı Sühan Ozkan ise
Türk'e gönderdıkleri mektupta, sav-
Ecevit'e raporsundu
Sema Pişkinsüt, Ecevitler'in çay davetine katıldı. (Fotoğraf: AA)
ANKARA(CumfauriyrtBün)Su)
- Aydın Milletvekili Sema Pişkin-
süt, DSP Genel Başkanlığı'na
adaylığını koyması nedeniyle iliş-
kileri gerginleşen Başbakan Ece-
vit'le ilk kez dün yüz yüze görüştü.
Ecevit çiftinin, bir süre önce parti-
li milletvekilferine dönük 'çay da-
vetine' katüan Pişkinsüt, Ecevit'e
14 sayfadan oluşan ve Türitiye'nin
sorunlarma ilişkin öneri ve eleşti-
rilerini içeren bir de rapor sundu.
Ecevit çiftinin Oran Şehri'ndeki
evinde gerçekleşen görüşmede Piş-
kinsüt'ü son derece 'sıcak* karşıla-
yan Ecevitler, geçmişteki gergin-
likler ve ülkenın genel sorunlanna
girmekten kaçındılar. Başbakan
Ecevit, Ankara Cumhuriyet
savcılığı'nın hakkında düzenlediği
dokunulmazlık fezlekesi nedeniy-
le Adalet Bakanı Türk ile sert tar-
tışmalar yaşayan Pişkinsüt'e sade-
ce Aydın ilinin sorunlannı sormak-
layetindi. Pişkinsüt ünde Ecevit'e
Türkiye'nin ekonomik durumun-
dan makro politikalara, insan hak-
lan ihlallerinden Devlet Bakanı
KemalDerviş'e, hükümetin icraaü-
na kadar aynntılı değerlendirmele-
rin yer aldığı bir rapor sunduğu ög-
renildı.
Ziyaretin ardmdan gazetecilerin
sorulannı yanıtlayan Pişkinsüt,
Ecevitler ile arasmdaki buzlann
eriyip erimediğine ilişkin soruya
'buz' ifadesinin kullanılmasının
doğru olmadıgı yanıtını verdi.
cı Selçuk'un suç işlediği görüşünü
ılettıler.
Adalet Bakanı Türk. dün Anadolu
Ajansı'na yaptığı açıklamada. Piş-
kinsüt'e ağır suçlamalar yönelrtı.
Fezlekenin doğruluğunu savunan
Türk. Pışkınsüfün. adli makamlara
yardımcı olmak yenne "yasadışı ör-
gütier veonlann sözcüleriile aynı doğ-
rultuda hareket ettiğini" savundu.
Türk, "Olaym herhangi bir siyasi yö-
nü >oktur. TBMM. Pişkinsüt'ün do-
kunulmazlığının kaldınlmasına ka-
rar verirse, gerçekten TCK'nin 296.
maddesindeld suçu işlejip işlemedi-
ğine bağunsız mahkeme karar vere-
cektir" dedi.
Pişkinsütün, "Hukuk adına sürek-
li yapnuşgibi yapan, devlet adına açık-
lama yapıp, sözfinden dönen bir Ada-
let Bakanı'na sahip olması Türidye
için büyük şanssızhkür" sözüne de
değinen Türk, "Benim de\let adına
söz verip de döndüğüm hiçbir şey
yok" diye konuştu.
'Siyasi linç'
Türk'ün açıklamalan üzerine gö-
rüşlerini sorduğumuz Pişkinsüt ıse
kendisine karşı "siyasitinçdüzeıılen-
Mersin'de bir karakol amiri, bir komiser ve 7 emniyet görevlisi gözaltında
Polisler esrar satarken yakalandı
• Kazanlı
beldesinde, alıcı
kılığına girmiş
polislere esrar
satmak isterken
suçüstü yakalanan
polis memurlarının
sorgulan devam
ediyor.
MERStN(Cumhuri>et)-Mersin'de 1
karakol amiri, 1 komiseryardımcısı ile 7
polis memuru esrar satarken suçüstü ya-
kalandı. Söz konusu polislerin de arala-
nnda bulunduğu 15 kışı. "esrar satmak"
ve "görevi körihe kullanmak" suçlama-
sıyla gözaltına alındı.
Kazanlı beldesindeki karakolda görev-
li bazı memurlann esrar sattığının öğre-
nilmesi üzerine harekete geçen Özel Ha-
rekât, Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şu-
be Müdürlüğü ekiplerinde görevli me-
murlar, bağlantı sağlayarak seri numara-
lan önceden alınmış paralarla karakola
gittiler. Karakol amiri BaşkomiserHanüt
Kurul. Komiser Yardımcısı M.C. ile po-
lis memurlan A.Ş^H.T^A.B^EA^M.E^
İ.D. ve N.A., güvenlik güçleri tarafından
suçüstü yakalandı.
Bu arada, polislenn üzerinde ve kara-
kol mutfağında yapılan aramalarda esrar
bulundu. Bu kişilerin ifadeleri doğrultu-
sunda operasyonlan sürdüren güvenlik
güçleri, N.Ç, FJC, G. PJP, M.C, H.Ç. ve
M. Ç.'yi de yakalayarak gözaltına aldı.
Sanıklann emniyetteki sorgulannın de-
vam ettiği ve soruşturmamn sürdürüldü-
ğü bildirildi.
GözaJtma ahnan Başkomiser Hamit
Kurul'un, merkez Mağazalar Karako-
lu'nda görev yaparken bir süre önce bu-
radan alınarak Kazanlı beldesindeki ka-
rakola verildiği öğrenildi.
Kuruüarabaşvuru az
Istanbul İnsan Haklan tl
Kurulu, V'ali Yardımcısı
Mehmet Seyman
başkanlığında toplandı.
tstanbul ValiliğTnde her
a\ gerçekleşnnlen
toplanüya TBMM İnsan
Haklan Komisyonu
Başkanvekili AİSAP
Istanbul \Iillet\ekili Emre
Kocaoğhı da katıldı.
Kocaoğlu, toplanonın
açılışında yapbğı
konuşmada, Istanbul
Valiliği'nin girişinde
bulunan İnsan Haklan
Masası'nın büinmemesi
nedeniyle yurttaşlar
tarafindan yapılan
başvurulann azhğuıa
dikkatçektL
Kocaoğlu, "Türidye
Cumhuriyeti'nde, hiçbir
vatandaş insan haklan
ihlaAeri konusunda
kimsesi/ değildir.
Gelsinler, başvursunlar"
dedl (Fotoğraf: AA)
Gözaltına ahnan yaklaşık 300 kişi kötü muameleye uğradıklannı ileri sürdü
Afrikahlarclaıı işkence sııçlaıııasıIstanbul Haber Senisi - Nijerya, Etiyopya ve
Kenyalıların da aralannda bulunduğu yaklaşık
300 Afrikah göçmen ve mülteciye, Türkiye'yi
terk etmeleri için baskı yapıldığı, bu kişilerin gö-
zaltına ahndıklan süre içinde ışkenceye uğradığı
ileri sürüldü.
İnsan Haklan Derneği Göç. Zorunlu Göç ve 11-
tica Komisyonu tarafindan yapılan basın açıkla-
masında, Afrikalılann gözaltına alınmalannda tek
ölçütün "renkleri" olduğu ileri sürüldü. Komis-
yon sözcüsü Y. Bülent Peker, derneklerinin Afri-
kalılann başvurulan üzerine yaptıklan çalışmalar-
da, Istanbul'da 7 Temmuz 2001 tarihinde en az 300
Afrikahnın gözaltına alındığı ve bir hafta boyun-
ca şubede tutulduklannın öğrenildiğini söyledi. 56
Nijeryalı, 21 Etiyopyalı, 13 Sierra Leoneli, 10
Ganalı, 7 Kenyalı. 6 Zaireli. 2 Ruandalı, 2 Tan-
zanyalı, 2 Güney Afrikah, l'er Togo, Liberyah-
nın gözaltında tutulduklan sürede işkenceye uğ-
radıklan öne sürüldü. 3 kişi tanık ifadeleri alına-
rak TİHV Istanbul Temsilciliği'ne gönderildi.
İHD yetkilileri, gözaltına ahnan ve daha sonra
Ipsala sınır bölgesine bırakılan bu kişilerin büyük
bir kısmının geldikleri ülkeler itibanyla "mülte-
ci
w
olabileceğini belirttiler.
Mültecilerden birçoğunun Ipsala sınınnda Me-
riç Nehri'ni geçmek isterken boğularak yaşamı-
nı kaybettiğini, ancak tatlı suyun ve bataklık ne-
deniyle bu kişilerin cesetlerinin su yüzüne çıkma-
dığını belirten yetkililer şunlan söylediler:
"Türidye ve Yunanistan yetkililert sınır bölge-
sinde araştırma çahşmalan yapıfanası, insani yar-
dım >apılmasına izin vermelL Arazinin bataknk
olması, Yunanistan tarafindan mayınlı bölgenin
olması, kaygılanmıa artnrmaktadır. Derneğhniz
Afete Karşı SKil Yardım Derneği ile işbiriiği içor
de bu tar bir çauşmanm ön hazırhğuıı yapnuş, an-
cak bölgenin askeri olması nedeniyle operasyon
yapılamavacağı görülmüştür" dendı. . .
mekistediginiw
söyledi. Pişkinsüt, şu
görüşlere yer verdi:
"Bu bizim toplum olarak hiç de >a-
bancısı obnadığunız bir anlayış. 12
EylüTün nıhu diri rufumıa>a çahşıb-
yor. Üstelik de bunlar, kurnazlıkla ya-
pümaya çalışılıyor. Parlamentonun
çahşması ve kararian, benim çahş-
mam gibi gösterilerek si\asi linç dü-
zenlenmek istenhor." r
1
Ankara Emniyet Müdürıi:
Çay veren
işkence
yapmaz
ANKARA (AA) - Ankara Em-
niyet Müdürlüğü'ne atanan Ha-
san Yücesan. başkent'te huzur ve
güveni sağlamak için, yeni ve bir-
birinden ilginç projeleri hayata
geçirmek üzere kollan sıvadı.
Polise layık olduğu 'değer ve
sevgivi' sunacağını ifade eden
Yücesan, 'Anadolu delikanhsı'
olarak niteledıği polısle ilgili
"Anadohı'nun yağız delikanhsı-
ıun vüreğindeki sevgh»i bihyorum.
Anadohlinsanisever,ancakbunu
>ansıtmakta zorlanır. Biz bu sev-
gininvatandaşa vansımasına >BT-
duncı olacağız" dedı.
•jşi olmayan da gelecek'
"Her poas noktasınave karako-
hına vatandaşlar rahat girip çıka-
cak,işiolsun oünasın" diyen Yü-
cesan, tüm karakollara çay maki-
nesi konulacağını, karakollann
çay ve şeker ihriyacınm merkez-
den karşılanacağını bildirdi. Yü-
cesan, "Vatandaş ilia bir oiay do-
layısı>'la değil,semtinin uğrakyer-
lerinden biri olacak karakollan-
nuzda. tath dflli, güler yüzlü poli-
si gorecek" diye konuştu.
Bir olay dolayısıyla bile kara-
kola gelenlere ikramda bulunu-
lacağını belirten Yücesan, "Çay
ısnuriayan pofis vatandaşma bi-
rak işkence vapmayı.tokatatma-
yı dahi düşünemez" dedi.
Çevik kuvvetin toplumsal
olaylarda cop kullanmayacağuu,
bu konuda gereken talimatı ver-
diğini belirten Ankara Emniyet
Müdürü Yücesan, "Toplumsal
olaylarda suça kanşanlar tekno-
tojöc imkânlaria tek tektespftedi-
lecek. Bu Idşjier ola>lardan sonra
toparianacak"dedı
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Katherine Graham, VVashington
Post'u dünya çapında saygın bir gaze-
te yapan kadındı. Geçenlerde öldü.
Onu dünyanın en önemli isimlerinden
birisi yapan özelliği Vietnam Savaşı sı-
rasında gerçekleri sergılemedeki ce-
saretiydi. ABD yönetiminin tehditlerine
ve baskılarına aldırmadan Pentagon
belgelerini yayımladı. Gazetesi kapa-
tılabilir ve bütün servetini yitirebilirdi.
Nixon yönetimi, W. Post'un yayın
yönetmeni Ben Bradlee'nin deyimiy-
le onlann "gırtlağına basmıştı". So-
nurtda kazanan Graham ve ABD'nin
demokratik kamuoyu oldu. Nixon is-
tifa etmek zorunda kaldı. Vietnam Sa-
vaşı'nın kaderi değişti. Graham'ın ya-
şadığı örnek, basının gerekirse nasıl
bir rol oynayacağını da gözler önüne
serdi. W. Post böylece dünyanın en
saygın gazetelerinden birisi oldu.
• • •
Bütün bunları Hürriyet Gazetesi Ge-
nel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Öz-
kök'ün, köşesinde gündeme getirdi-
ği bir tartışma nedeniyle anımsadım.
Köşe Yazarlannın 'Babalan'
Özkök, "Bu Köşeler Babamızın Malı
mıdır?" başlıklı yazısında şöyle diyor-
du: "Bir köşe yazan düşünün. Birini
kafaya takmış durmadan hakaret edi-
yor, o kişi hakkında durmadan temel-
siz yazılaryazıyor, iftiralar atıyor. Şim-
di bir genelyayın yönetmeni bu yaza-
ra müdahale ederse, sansürmü uygu-
lamış olur?"
Ertuğrul Özkök, belli ki bir tecrübe-
nin ışığında böyle bir yazıyı yazmaya
gerek görmüştü. Özkök, zaman za-
man bazı yazarlann, kimi insanlar hak-
kında onlarca yazı yazdıklannı ve suç-
ladıkları kişilere bir gün bile başvur-
madıklarını, onlaratelefon edip bu ko-
nuyu sormadıklarını biliyordu. Bu ne-
denle bazı yazarlann, o köşeleri birer
saldın aracına dönüştürdüklerini görü-
yor ve bunun basın özgürlüğüyle ilgi-
li olmadığına dikkat çekiyordu.
•••
Yazarlann yazılarına müdahale edi-
lebilir mi tartışması bir yönüyle nazik
birtartışmaydı. Türkiye gibi, basın öz-
gürlüğünün bıçak sırtında olduğu bir
ülkede, böyle bir yönelim, başka so-
nuçlara da yol açabilir, yazarlar ken-
dilerini baskı altında hissedebilirler,
basın özgürlüğü onarılmaz yaralar
alabilirdi.
Ancak, Türkiye'de tartışma konusu
farklıydı. Üstelik basın özgürlüğü kav-
ramı kişilere yönelik yargısız infaza va-
ran bir özgürlüğü içermiyordu. Zaten
yazar, güçlünün, operasyon yapanın,
yargısız infaz yapanın, hapse atanın,
işkence edenin yanında yer al/yorsa
onun basın özgürlüğü ile bir derdi ol-
muyordu. Üstelik güç odaklarının
desteğini arkalarına alan yazarlann
yazılarına 'dokunmak' da sanıldığı ka-
dar kolay değildi.
•••
Bu tür olayların son örneğini Nadi-
re Mater için yazılan yazılarda yaşı-
yoruz. Nadire Mater için bazı köşe ya-
zarları, geleneksel tutumlarının par-
çası olarak aleyhte bir kampanya baş-
lattılar. Her yazının sonunu da 'Haydi
cevap ver bakalım' diyerek bitiriyor-
lar.
Nadire'ye neden böyle saldırdıkla-
rını aslında herkes biliyor. Nadire'nin
'Mehmedin Kitabı' adh çalışmasında
ortaya koyduğu gerçekler bazı çevre-
leri rahatsız etmişti. Genelkurmay'ın
şikâyetiyle dava da açılmış ama be-
raatla sonuçlanmıştı. Beraat kararının
ardmdan bir süre sonra başlayan sal-
d/rı dikkat çekici değil mi?
•••
Nadire Mater örneğinde, yazılanla-
rı okurken bu yazıların arkasındaki
mantığın da sorgulanması gerektiğini
düşünüyorum. Ertuğrul Kürkçü'ye
"eli silahlı solcu eşkıya " denilmesi de
bu yazıların solla bir ideolojik ve siya-
si hesaplaşma amacı taşıdığını gös-
teriyor. Eskiden bu tür saldınları yal-
nızca Islamcı sağın ve ülkücülerin sal-
dırgan kalemleri yapardı.
•••
Köşe yazarlığında ve gazetecilikte
sorun şudur Türkiye demokratik ge-
lenekleri olmayan bir ülke. Gazeteci-
ler de, demokrasiyi ve eleştiriyi bu
meslegin bir gereği olarak kavraya-
mıyorlar. Bu nedenle, otoriter siste-
min parçası olan siyasetleri eleştiren
insanlar, yok edilmesi gereken "öüş-
manlar" olarak hedefe konuluyor.
Zaten polis, jandarma, savcılıklar,
mahkemeler asıl olarak "muhalifleri"
susturacak bir yasal yapılanma, bir
ideolojik birlik içinde oldukları için ki-
mi köşeler bu yapılanmanın parçası
haline dönüşüyoriar.
• • •
Ertuğrul Özkök, önemli bir konuyu
tartışmaya açtı. Ancak, onun bu tar-
tışmayı açtığı günlerde bazı yazarlar
hâlâ "babalannın" ya da "güç odak-
lannın" malı gördükleri köşelerinden
yargısız infaza devam ediyorlardı.