Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
TEMMUZ 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
/ ekonomik cumhuriyet.com.tr 13
lTO:Dalgalı
(urdan
/azgeçilmeli
Cumhuriyet Bürosu) -
\rdkara Ticaret Odası
ATO) Başkanı Sinan
\ygün. harcama. üretim
ve yatınm kararlannın
ertelenmesine neden
olduğunu savunduğu
dalgalı kur sisteminden
bir an önce
vazgeçilmesini istedi.
Aygün, ekonominin
bugünü göz önüne
ahndığında dalgalı kur
sisteminin "çıkmaz bir
sokaktan" başka bir şey
olmadığını öne sürerek
dolann aşın değerlenmesi
sorunu aşılıncaya kadar
önce sabit kur, ardından
da reel kur uygulamasına
geçilmesinin tartışılması
gerektiğini kaydetti.
Aygün kendisini
motorsikletle ziyarete
gelen Yunanlı
ışadamlannın araçlanna
bindı.
Sesle hisse
îiyatı takîbi
• tSTANBUL(AA)-
Global Menkul Değerler.
Türkiye cle ilk kez borsa
yatınmcılanna yönelik
"Türkçe Ses Tanıma
Sistemi"ni hizmete
sundu. Türkçe Ses
Tanıma Sistemi sayesinde
yatınmcılar. İMKB'de
işlem gören tüm hisse
senetlerinin yalnızca
hisse adını veya kod adını
söyleyerek gerçek
zamanlı fiyat bilgilerine
ulaşabilecekler. Sistem,
Global'in çağn merkezi
globaldirect aracılığıyla,
444 0 321 numarası
aranarak kullanılabilecek.
Emeklilerin maaş
mağduriyeti
• ANKARA (AA) -
Zıraat Bankası'nın
yeniden yapılanma süreci
doğrultusunda kapatılan
69 şubesinden emekli
aylığı alanlann
mağduriyetinin
önleneceği bildirildi.
Maliye Bakanlığı'ndan
yapüan açıklamada.
kapatılan şubelerden
aylık alan toplam 14 bin
901 kişinin. bankanm
başka şubelerine
nakledildiği kaydedildi.
Emekli, dul ve yetimlerin
yanı sıra 2022 sayılı
yasaya göre yaşlıhk.
malullük ve sakathk
aylığı ödenenlerden
oluşan grubun,
aylıklannı.
ıkametgâhlanna en yakm
PTT merkezinden
alabilmeleri için gerekli
çahşmalann
tamamlandığı belirtildi.
GÜNSİAD
yardım istedi
• ANKARA (AA)-
Güneydoğu Sanayici ve
lşadamlan Derneği
(GÜNSİAD) Başkam
Bedrettin Karaboğa.
Devlet Bakanı Kemal
Deniş'in eylülde,
bölgedeki tüm sivil
toplum kuruluşlan ile
ışadamlannın katılacağı
bir toplantı düzenleme
sözünü verdiğini
söyledı. Karaboğa,
bölgede son 4 yıl içinde
asayişin sağlandığını ve
ciddı yatınmlar
yapıldığmı. ancak
ekonomik kriz nedeniyle
büyük sıkmtı içinde
olduklannı kaydetti.
Diyarbakır'da 1.300
esnafin kepenk
kapattığını belirten
Karaboğa. verilen
kredılerin düşük faizle,
2 yılı ödemesiz 10 yılhk
bir programa
bağlanmasını
istediklerini belirtti.
İSO'nun sıralamasında Tüpraş yine birinci oldu. TEAŞ ikinci, Oyak Renault ise üçüncü
Sanayide zor dönemeçEkonomi Servisi - Tüpraş.
500 büyük sanayi kuruluşu sı-
ralamasında. üretimden elde
edilen satışlar, yaratılan katma
değer ve kârhlıkta Türkiye'nin
en büyük kuruluşu oldu. Ka-
mu şirketı olan Tüpraş, 3 kat-
rilyon 13 trilyon 92 milyar lira-
lık üretimden net satışla en bü-
yük unvanını korurken "İSO
500" sıralamasında ikinciliği
TEAŞ. üçüncü sırayı özel sek-
tör arasında ilk sırayı alan
Ovak Renault aldı.
2000de sorunlar
ertelendi
'Sanal
mutluluk'
dönemi
Ekonomi Servisi - İSO
Başkanı Hüsamettin Kavi.
"İSO 500-Türkiye'nin 500
Büyük Sanayi Kuruluşu
2000" raporunun sunumunu
ve değerlendirmesini
yaparken üretimin karşı
karşıya bulunduğu sorunlan
da gözler önüne serdi.
Türkiye'nin çok önemli
boyutta borç batağına
saplandığını ve çözüm için
borçlarını ödemek yerine,
yeni borçlar bulma yolunu
tercih ettiğinı büdıren Kavi,
"Bu borç sarmalı
Türkiye'nin önünde önemli
bir problem olarak
gözükmektedir" dedi.
Hüsamettin Kavi.
"Ekonomide yangın varken
üzerinde 'ilk kurtanlacak*
yazısı olanın sanayi
olduğunun unutulmaması
gerekir" dedi. 2000 yıhnın
borçla yaratılan "sanal
mutluluk" dönemlerinden
biri olduğunu. son 50 yılın
en ağır ekonomik
sonuçlarının alındığı
1999'un yaralarının
sanlamadığını belirten Kavi
Türkiye'nin ve üretimin
önündeki sorunları özetle
şöyle sıraladı:
• 2000'de Ihracatın artış
düzeyi sınırlı kalırken
ithalatta yüzde 33 *ü aşan
artış. imalat sanayii üzerinde
olumsuz etki yarattı.
• Dış borç stoku. 2000'de
114 milyar doları aştı, iç
borçlar GSMH'nin yüzde
30'una ulaştı.
• Faizden gelir elde etme
mantığmm faturası ağır.
Bunun sürdürülemez olduğu
açık. Bir tarafta kamunun
yükü diğer tarafta faiz
baskısı altında sanayi
rekabet gücünü yitirdi.
• İmalat sanayii üretim
endeksinde durum 'çok
vahim". ilk 5 aylık kîiçülme
yüzde 5.7. Bu trend
değişmezse küçülme
öngörülenin üzerine çıkacak.
• 1999'da borç ve özkaynak
oranmdaki bozulma 2000'de
de düzeltılmedi. 2001
Temmuzu itibanyla da bu
oran çok daha bozuldu.
• Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşuna ilişkin veriler, kötü geçirilen 1999'a
göre 2000 yümda kısmen olumlu gelişmeler yaşandığını ancak sanayi
kuruluşlannın yapısal değişim yönünde yol alamadıklarını ortaya koydu.
İSO'nun verileri, sanayi yatınmlannın katma değer yaratmada
ciddi bir sıkıntı ile karşı karşıya olduğunu gösterdi.
lstanbul Sanayi Odası'nca tü geçirilen 1999'a göre 2000 lar) katma değer yaratmada
(İSO) her yıl yapılan Türki-
ye'nin 500 büyük sanayi kuru-
luşu sıralamasının 2000 yılı so-
nuçlan Başkan Hüsamettin
Kavi tarafından dün açıklandı.
Türkiye'nin 500 büyük sanayi
kuruluşuna ilişkin veriler, kö-
yılında kısmen olumlu geliş-
meler yaşandığını ancak sana-
yi kuruluşlannın yapısal deği-
şim yönünde yol alamadıklan-
nı ortaya koydu.
ISO'nun verileri, sanayi ya-
tınmlannın (özkaynak ve borç-
ciddi bir sıkıntı ile karşı karşı-
ya olduğunu gösterdi.
Katma değer düşük
Önemli bir gösterge olarak
kabul edilen ekonomik kârlılık
yani aktifler toplamının yarat-
2000 Yılında ilk 10 Flrma
2000 1999
Sını Sıra
No. No. Firnu
l l
2
3
4
5
6
7
8
9
10
2
4
5
ıo
6
TÜPRAŞ
TEAS
Oyak-Renault
Arçelik A.Ş.
Eregli Demir ve Çelik
TEKJEL
Türkiye Şeker Fab. A.Ş. _,
II TOFAS
8
7
PETKIM
Kamu
Sıra
No.
l
3
4
Özel
Sın
No.
-
Cretimden
Saüşhr
(Net)
3.013.092
1.103.979
l | 760.821
2 646.492
606.608
565.979
5
.
6
VESTEL
r
3
-
526.676
501.713
496.830
4 491.746
Kârlılık
Sırası
1
500
5
6
7
492
19
476
9
Özel şirketlerin faallyet dışı gellrleri (bin TU
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
Ctri
Fivatbna
57.694.648.710
96.191.958.000
195.948.193.000
407.054.079.000
699.577.134.000
1.577.329.277.000
1 760.163.086.000
1994Yriı
Fıvabtk
57.694.648.710
51.030.508.226
58.755.057.872
67.148.068.649
67.882.013.003
100.693.017.683
74.859.893.593
1994=100
.
88
102
116
118
175
130
Dünya Liglnde
Türk Şirketlerl
Sın
No.
1
3
4
286
419
Firma
Exxon Mobil
Toplam
Sıuş (Net)
MilyonS
210.392
Wall-Mart Stores 193.295
General Motors 184.632
1
TÜPRAŞ 6.349,00
TEAS
464 Petrol Ofisi
3.982,60
3.523,80
Üretim yerine rant Devlerîn
gerisindeyiz2000 yıtanda sanayi kuruluşlannın vergi öncesi
donem kâr ve zararı içinde faaüyet dışı gelirterin
oranı özel sektörde yine \ üzde 100'ün üstüne çıkn.
Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşunun 2000
yıtanda yaratüğı brüt katma değer Türkiye
GSMrTsinin yüzde 10.6'sını otuşturuyor. 500 büyük
kuruluşun 2000 yih ihracatian, Türkiye ihracaünın
yüzde 43. l'ini oluşturdu. Ekonomik kârhlık oranı
2000 yüında yüzde 1635'e düştü.
Türkiye ve ABD'deki sanayi
kuruluşlannın satış tutarlan
karşüaşûnkhğmda Türkiye'nin
saüş üderi Tüpraş dünya liginde
ancak 286. sıraya gürebitiyor.
Exxon Mobil, Türkiye'deki
şirketleri çok gerisinde bırakıyor.
Kârlar düştü
Faizkr düşük olmasına karşın
özel sektörde ekonomik kârlıhk
beklenen düzeyde yükselmedi.
Özel sektörün yarattığı katma
değer 1999'a oranla yükselmiş
gibi görünse de son 10 yüdır
sürekli düşüş eğiliminde.
Özel sektörün yarattığı katma
değerin aktiflere oranı 1992'de
yüzde 32.6 iken bu oran 1999'da
yüzde 14.4'e düştü.
2000 yıhnda ise sadece yüzde
163 seviyelerine çıkabildi.
Özel kumlusiarda ekonomik kârlılık
35
30
25
20
15
10
t Fı
ı t\
m10
1
m
1992 t993 1994 1995 1996 1997 1996 1999 2000
•-- - i
tığı katma değer 2000'de faiz-
lerin oldukça düşük seyretme-
sine karşın sadece yüzde
16.5'e çıktı. Bu oran 1992 yı-
hnda yüzde 31.6 iken 1999'da
yüzde 14.4'e kadar gerilemiş-
ti. Verilere göre, 500 büyük ku-
ruluşta yaratılan net katma de-
ğer ücret ve faizlere yetmedi.
500 büyüğün varlık finans-
manı yapısında toplam borçlar
1999'da son 10 yılın en yüksek
düzeyine çıkarak yüzde 62.4'e
yükselirken 2000'de yalnızca
yüzde 61.5'e düştü.
Özel sektör kuruluşlannın
yarattığı katma değerin dağılı-
mında maaş ve ücretlerin payı
yüzde 70.4. faizinpayı ise yüz-
de 33.4. milli gelir anlamında
kâr payı ise eksi yüzde 5.2 ola-
rak gerçekleşti. Bu oran
1999'da eksi yüzde 34.2'ydı.
1997'de 25.0 olan ve 1998'de
yüzde 4.6'ya inen kâr, daha
sonraki yıllarda negatifte kaldı.
Bu veriler, Türkiye'de yalnızca
üretim yaparak kâr elde edile-
mediğini de gösteriyor.
1997 sonrasında yaşanan kı-
nlma İSO'nun özel büyük ku-
ruluşlara ilişkin hemen hemen
bütün performans tablolanna
yansıdı. Olumlu gelişmelere
karşın bu kınlmanın yaralan-
nın tam anlamıyla sanlamadı-
ğını gösteren 2000 yıh verile-
rine göre, sanayi faaliyeti softu-
cu kâr yüzde 5.59'dan 1999'da
eksi yüzde 4.55'e, 2000'de de
eksi yüzde 0.67'ye indi.
Satişlaryüzde6artft
Raporda, 2000 yıhnda ihra-
cattaki ilk üç büyük 1999 yıhn-
da olduğu gibi yine özel kuru-
luşlardan oluştu. Ihracatta,
1999 yıhnda ikinci sırada yer
alan Vestel, 2000 yılında ilk sı-
raya yükselirken 1999 yıhnda
birinci olan Oyak Renault ikin-
ci sıraya indi. Arçelik ise en
fazla ihracat yapan üçüncü ku-
ruluş oldu.
Listedeki kuruluşlann üre-
timden satışlan 2000 yıhnda
reel olarak yüzde 6 oranında
arttı. 500 büyük kuruluşun
469'unu özel sektör şirketleri,
31 'ini ise kamu şirketleri oluş-
turdu. 500 büyük sanayi kuru-
luşunun 392'si kâr etti. Rapora
göre, 500 büyük kuruluşun
1999 yıhnda yüzde 3.7 olan sa-
tış kârhhğı 2000 yıhnda yüzde
3.4'e geriledi.
Özel büyük kuruluşlann
ödediği faizlerin satış hasılatı-
na 1999 yıhnda ise yüzde 7.7
olan oranı, faizlerin yıl içinde
önemli ölçüde düşük seyretme-
si nedeniyle 2000 yıhnda yüz-
de 4.3'e geriledi. Buna karşın
1999 yıhnda 500 büyük sanayi
kuruluşunun katma değer dağı-
hmındaki büyük dengesizliğin
2000 yılında da fazla bir düzel-
me göstermediği dikkat çekti.
Kavi: Anlayış değişikliğigerekli
Yangında ilk kurtanlması gerekenin sanayi oldu-
ğunu, üretim ve tasarruf olmadan büyüme gerçek-
leşmeyeceğini vurgulayan İSO Başkanı Hüsamet-
tin Kavi,ekonominin daha fazla küçülmeye gücü ol-
madığının da altını çizdi. Hükümetin altematif çö-
zümler bulması gerektiğini kaydeden Kavi, bir an
önce yapılması gerekenleri ise özetle şöyle sıraladı:
• Güven tesis edilmeli. Belirsizlik gideriuneli. •
thracatın fınansman sorunu, Eximbank kaynaklan
güçlendirilerek çözülmeli. • Borçlannı ödeyebilen
ekonomik bir yapı oluşturulmah. Türkiye. faiz öde-
meleri dahil. bütçe dengesini bir an önce kurmalı.»
Büyüme sağlam bir zeminde, uygun ve ekonomik
bir biçimde yapılmah, olmayan ve yaratılamayan
kaynaîdarla, borca dayah büyüme olmamalı. • Ka-
munun cari harcamalan süratle azaltılmah ve borç-
lar, hem takvimi hem faizi itibanyla yönetilebilir ha-
le getirilmeli.
ÖRÜŞ/AYGÜL ÖZKARAGÖZ Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi
Kriz giderek derinleşiyor. Türkiye'nin
variıklan batan geminin mallan değerine
pazara çıkıyor. IMF tarihinin en büyük
stand by aniaşmasını Türkiye ile yapıyor.
Kriz, son yirmi yılın yüksek değerlerini de
kuşatmaya alışıyor. Anlı şanlı banka sahip-
leri hapse gıriyor. Türkiye'nin yeni yol ha-
ritası yalnız bankacılık sektörünü değil,
Motorola-Telsim haberlerine bakıhrsa, re-
el sektörü temizlemek için de rehberlik su-
nuyor.
Sıcak para ülkeyi hızla terk ederken
Meksika'da 1995'te ve Asya "kediler"\r\de
1998'de olduğu gibi, doğrudan sermaye
yatınmlarında bir sıçrama yaşanıyor. Tür-
kiye'de batan geminin mallannı yalnızca
yabancılann alabileceğini, kurun dalgalan-
maya bırakıldığı ilk günlerdefark eden özel
sektörden "dayanın, şirketleri satmayın"
yollu öğütler geliyor. Stand by programı
çerçevesınde Telekom'un yönetiminin
özerkleştirilmesine "yetim öksüzün hakkı-
nı yemek" suçlamasıyla karşı çıkılıyor.
Batan geminin mallannı satmakla öksü-
zün hakkı arasındakı ılişkıyi anlayabilmek
için krizi bir sıcak para olgusundan çok
doğrudan yabancı yatınm sorunu olarak
irdelememız gerekiyor.
Bankacılık sektöründe sorun gizli veya
açıkça devlet güvencesinde olan banka-
larla başlıyor. Bu bankalar etkin bir dene-
tim altında değiller.
Bankalar göreceli olarak düşük faizle
mevduattopluyor, çunkü tasarruf sahıple-
hakkı
ri gizli ya da açık devlet güvencesiyte iş ya-
pan bu "yeğen- ahbap-çavuş s/nrf/"nın
mülkiyetindeki mali kurumlara güven du-
yuyor. Bankalar topladıklan mevduata ver-
dikleri faizle açtıklan kredilerden-satın al-
dıklan devlet tahvilinden aldıklan faiz ara-
sındaki farktan para kazanan kuruluşlar.
Temei'ln varlıK değerlemesi
Ancak kendi servetlerinı tehlikeye at-
maksızın önce banka sahıbi olmak sonra
da mevduat toplayıp borç vermek için kı-
yasıya rekabet eden çok sayıda "yeğen"
ahlaki rizikoyu en yüksek duzeye çıkanyor.
Bu "yeğen "ler mevduat faizinin üzerinde
birfaiz kazanma olasılığı gerçekte ne olur-
sa olsun hesaplannı "Teme/ değeri" denen
en iyi durum senaryosuna göre yapıyor.
Oyun böyle kurulmuş giderken 22 Ka-
sım 2000 günü bankacılıkta tatlı kâr deni-
zinin bittiği, "ahbap-çavuş kapitalizmi'nin,
"ahlaki tehlike-Temelci değerleme" sar-
malının sürdürülemeyeceğine ilişkin sin-
yaller geliyor. Hazine kâğrtlarının baş müş-
terilerinden Demirbank fona devroluyor.
Söz konusu olan IMF dayatmasından çok
özel ve kamu bankalannın biriktirdiği mu-
azzam zararlann artık sistemi tıkamış ol-
ması. Zıra bankaların batmasına izin ve-
rilmeyeceği şeklındekı gayri resmi devlet
garantisi, bu garanti kullanılmadığı süre-
ce geçerii olabilir.
Bankalann katrilyonlara varan zararla-
nnın çamçak (bail out) operasyonlanyla
kurtanlamayacağı anlaşıldığı zaman piya-
sa oyunculan varlıklann "Temelce" aşın
iyimser değerlemelerini düzeltmeye baş-
lıyor. Ancak ekonomi, kriz öncesinde bir
kum tepeciğinde olduğu gibi süper kritik
bir dengede duruyor. Varltk değerterinde
tepe aşağı oluşan hareket, temelde olma-
sı gerekenin çok ötesine doğru bir çığ et-
kisiyle yuvaıianıyor (overshootıng). Sanal
değerlemelerle baloncuk yaparak ışleyen
çark, likidite krizinin balonu patlatmasıyla
hızla tersine dönüyor. Variıklann değerle-
ri düştükçe banka kredilerinin dayandığı
teminatlar işe yaramaz oluyor ve banka-
lardaha da sarsılıyor. Bankalar battıkça da
variıkların değer kaybı sabitleniyor.
Batan gemlnln mallan
Kriz öncesinde yerliler, açık veya gizli
garantıler sayesinde yabancılardan daha
az risk primi ödeyerek borçlanabildikleri
için varlıklara yabancılann razı gelebilece-
ğinden çok daha yüksek olan "Temelce"
fıyatlar ödeyebiliyorlardı. Kriz,fiyatiarıdü-
zelterek gerçek değerlerine indirince ya-
bancılar bu variıklan alabilecek hale geli-
yoriar. Bu senaryoda variıklan daha ve-
rimli işletebilecek olan yabancılara satış
verim artışına yol açıyor ve krizin etkilen-
ni hafifletiyor.
Ancak verim konusunda tamamen ter-
sine bir gelişme de olanaklı. Kriz dönemin-
de bankalann aşırı risk almalan durduru-
lunca likidite kazanının dibi tutuyor, tasar-
ruf sahipleri dövize yöneldikçe piyasada
bir likidite-kredi darboğazı yaşanıyor. Ba-
tık varlıklara talep yalnızca elinde daha
fazla nakrt olan yabancılardan gelebiliyor.
"Yeğen/er"tarafındanTemetvarı bir biçim-
de aşın değeriendirilmenin söz konusu ol-
madığı, tersine varlıklann şiddetle değer
erozyonuna uğradığı bu durumda kontrol,
daha az ehil dahı olsa, likidite zengini ya-
bancı eltere geçiyor. Bu senaryodayaban-
cılara satış ekonomiye ek bir yük getiriyor.
Verim artsın ya da artmasın sonuç de-
ğişmiyor: Kriz döneminde reel ve fınansal
sektörün batıkları doğrudan yatınm yo-
luyla yabancıların kontrolüne geçiyor. O
zaman öksüzün hakkı nasıl korunacak?
Sermaye akımlannın kısrtlanması en Wa-
sik önlem. Aksi halde temiz kokulara olan
hasretliğe inat, varlık fiyatlannı aşın yüksek
tutan, batık bankalan fonadevretmeyerek
sürgıt hortumlanmasına göz yuman "Te-
melvari yeğenler" sistemi, ülke vaıiıkları-
nı öksüzün kontrolünde bırakan tek seçe-
nek olarak karşımıza çıkıyor.
(Bu makalenin kuramsal çatısı için bknz.
Paul Krugman, Firc-Sale FDI2000)
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Sosyal Patlama
Sosyal patlama olur mu olmaz mı? Ecevit, gelişmiş
ülkelerde bile sokaklarda çok tehlikeli ölçülere varan
olaylann Türkiye'de olmayacağı savında, "Türkiye 'de en
şikâyetçi kesimler dahi tepkisini belli ölçü içinde gös-
teriyor. Halkımız çok sabırtı veprogramdan umutlu" di-
yor. Doğru mu?
Öncelikle caydıncı toplumsal tepki ile tepkiyi yapana
zarar verenini birbirinden ayırmak gerekiyor. Sosyal
olaylann matamatik gibi "doğrusu ve yanlışı" diye ke-
sin aynmı zor, ama neden-sonuç ilişkisinde doğru bir
yeriere de oturması önemli.
Iktidarlara para, çıkar gucü ile kolayca egemen olan
odaklann karşısında, haklannı yitiren, ezilen kitlelerin
kendilerini ortaya koyma aracı olan toplumsa! tepkinin
amacı elbette ki caydıncı olmaktır. Işleyen demokrasi-
lerde çoğunluğun haklannı kollamanın en kolay, geçer-
ii yolu siyasettir. Bilinçli oy gücü ile siyasete konan ağır-
lıkla sosyal dengeler sağlanır, çoğunluk haklannın kol-
lanması sağlanır.
Adı küreselleşme, özu tek kutuplu tekel egemenliği-
nin dünyaya el koyması olan günümüz işleyişinde, in-
sandan yanaörgütlülüğün, ideolojilerin toparlanamadı-
ğı geçiş surecinde, siyaset çarklan, demokrasinin gö-
receli işlediği zengin ülkelerde bile çoğunluğun, halkın
çıkarianndan yana işleyemiyor. Parlamento dışı örgüt-
lenmeler, sendikalar, demokratik örgutler, sivil toplum
orgütleri mucizesi çağı yutturmacasına karşın örgütlü-
lük ve guçlerinden, moral değerierinden çok şey yitir-
miş olarak etkili parlamento dışı muhalefet görevlerini
yapamıyoriar.
Demokrasinin kurallan içinde, çoğunluk haklannın
otomatik savunulabileceği çarklar işlemeyince, doğal
olarak zengin ülkeler de dahil, dunyanın her yerinde
sosyal patlamalar yaşanıyor. Sosyal patlamalar ne ka-
dar örgütlü, kitlesel, caydıncı olabılirierse o ölçüde ba-
nşçı, sonuç alıcı, iktidarlar için politikalannı gözden ge-
çirmede uyancı rol oynuyoıiar.
Sosyal patlamalar radikalleştikçe, haklılık paylan azal-
mryor. Ancak çok can yanıyor. Doğru ile yanlış. haklı ile
haksız birbirine daha kolay kanşabiliyor. Sonuçlan da
bazen yine caydıncı, haklılıktan yana uyancı, bazen de
haksızlık için daha kolay kafa kanştıncı, baskıyı arttıra-
bilme aracı oluyor.
Sosyal olaylarda sınırlan çizebilmek elbette ki kolay
değil. Bazen en banşçıl niyetli, en haklı boyutlardaki bir
toplumsal tepkinin sonuçlan tam tersı odaklara kaydı-
nlabilir. Bazen de haklannı alabilmek içintoplumsal tep-
ki vermesi gereken kitleler suskun kalabilir.
Başbakan'ın söyledığı gibi, haklannı kaybeden kitle-
lerin, çoğunluğun bu kadar suskun, sessiz kalması hiç
de sağlıklı bir şey değildir. Sadece kendilerine yönelik
hakstzlıklann uygulanmasına, büyük toplumsal suçla-
nn işlenmesine seyirci kaldıklan, kapı açtıklan için de de-
ğil. Sağlıklı işlemeyen, dillendirilemeyen öfkenın ne za-
man, nasıl patlayacağı hiç bellı olmaz.
Her şeyden önce toplumsal dengelerin azınlık güçlü
ve haksclardan yana bozulmasma izin vermek, bir ul-
kede düzenin giderek çarpıklaşmasını getirir. Bu ülke-
de işleyen siyaset çarklan, demokratik düzen olsaydı...
Pariamento içi muhalefetin bir anlamından, değennden
söz edilebilseydi... Ayakta üyelerinin çıkariannı savuna-
bilen sendikal hareket, demokratik kitle örgütlenmele-
ri, demokratik işlevlerini yerine getirebilselerdi... Krizler-'
den çıkış reçeteleri, ABD, IMF, Dünya Bankası ne ka-
dar dayatıriarsa dayatsınlar, yüz binlerin işlerini kaybet-
mesi, yatınmlann göz ardı edilmesi, işletmelerin kapıla-
nna Kilit vurulması, ülke kaynaklannın dışanya akması,
işletmelerin yok pahasına yabancılann eline geçişi ola-
rak işletilebilir miydi?
Krizden çıkışta siyasetin önceliği elbette ki en sıkış-'
tığı noktaya yönelir. Dışansı, bir avuç, kimliği bile belir-.
siz dövizle, borsayla, faizle oynayan odaklar sıkıştırıyor.
Halkın haklannı akıl almaz boyutlarda kaybeden milyon- î
lann orgütleri, seslerini soluklannı çıkaramıyorlar.
12 Eyiül, siyasi partilerin demokratik işleyişlerini, par-,
lamento dışı demokratik güçleri silindir gibi ezip geç-
miş. Üstüne küresel saldm ile gelen toplumsal kirten-
me, moral değerier çökuşü, örgütlulük dağılması, birey-
lerin, kitlelerin kendilerine, çıkariannayabancılaştınlma-
sı, kafa karmaşası bindirmiş.
Yüz binlerin sokağa atıldığı, insanlann bir krizle akıl
almaz boyuttarda yoksullaştığı, yağma düzeninin göz-
ler önünde geçerii kılındığı, bunca yolsuzluğun, hor-
tumlamanın ortaya çıkmasına karşın temiz toplum ara-
yışlannın rafa kaldınldığı, krizden çıkış önlemlerinın tü-
münün kitlelere yönelik değil para duzeninı kurtarmaya
yönelik düşünüldüğü... bir düzende kitleler sokağa dö-
külmüyor, toplumsal patlama yaşanmıyorsa buna se-
vinmek değil, kaygı duymak gerek.
Sadece haksızlıkların boyutlannın büyümesine or-
tam yaratıldığı için değil elbette. Pafjamanın nasıl, ne za-
man, hangi biçimlerde, hangi sonuçlaria ortayaçıkaca-
ğınm daha da belirsizleşmesi nedeniyle de...
TİSK Başkanı Refik Baydur:
Çıkmazı yaratan
devletin kendisi
Ekonomi Senisi - Türkiye Işverenler Sendikala-
n Konfederasyonu (TİSK) Başkanı Refik Baydur,
bugünkü ekonomik çıkmazı devletin bizzat kendi-
sinin yarattığıru ileri sürdü.
Popülist politikalarla bir yere vanlamayacağını
belirten Baydur. "Güven yaratumazsa ekonomik
program başansız olacak ve demokratikrejimaçı-
sından da ödenmesi zor bir fatura çıkacak" dedi.
TİSK tarafindan hazırlanan "Türk Sana>ünde Sek-
törelSorunlarve Çözüm ÖnerBeri" isimii kitabınta-
nıtımında konuşan Baydur, 2000 yıhnda 142 bin iş-
çinin işsiz kaldığmı ve 8 bini aşkın işletmenin kapan-
dığmıhatırlatarak2001 yıhylailgili
işsizlik ve kapanan işyerlerine iliş-
kin araştırmalann henüz tamam-
lanmadığını söyledi. Kimi sektör-
lerdeki saptamalar şöyle özetleniyor:
•Denizciük: Kriz ve petrol fiyatlannın artışı ge-
milerin satılmasına yol açarak Türk Ticaret Filo-
su'nun dörtte birini eritti.
/Cam: İç pazar büyümesi durdu. İhracat için re-
kabet gücünü arttıncı destekler sağlanmıyor. lşgü-
cü maliyetinin fazla olması ve SSK prim artışı bu
durumu daha da zorlaştınyor.
/Çimento: 2 yılda yüzde 10 küçüldü. Uzak yol nav-,
lun priminin kaldınhnası maliyet dezavantajı yarattı.
/Deri: Sektör Asya ve Rusya krizinin ardından |
Türkiye'deki sorunlarve de\alüasyonnedeniyleçık-'
mazda bulunuyor. Bankalar akreditif açmıyor. j
/Gıda: Denetimsizlikten haksız rekabet yaşanı- i
yor. Standart hammadde sağlamada sıkınn var. ı
/Ilaç: Sektör devalüasyon sonucu artan dö^ iz fi-!
(
yatlanndan olumsuz etkilendi. ı
/Kimya: Ucuz işgücüne dayah Uzakdoğu ve Av-1
rupa'nın kahtesiz ürünler haksız rekabet yaratıyor.