23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 MAYIS 2001 ÇARŞAMBA HABERLER MHP'li başkan avukatı vurdu • ADANA (AA) - Adana"nın Yüreğir ilçesine bağlı Buruk beldesinin MHP"li Belediye Başkanı Sabri Güngör, hakkında icra takibi başlatan Ali Topçu adlı a\oıkatı, tabancayla ağır yaraladı. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hatanesi'ne kaldınlan A\aıkat Ali Topçu'nun göğsünde ve boynunda kurşun yaralan bulunduğu ve ameliyata alındığı bildirildi. Olaydan sonra kaçan Sabri Güngör'ün yakalanmasına çahşılıyor. 27 PKK'li tutuklandı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara DĞM Cumhuriyet Savcısı Cengiz Köksal tarafından terör örgütü PKK'ye yönelik olarak yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 39 kişiden 27"si tutuklandı. Hâkimlik sorgulan tamamlandıktan sonra DGM Nezarethanesi'ne konulan zanlılar, tutuklanma karannı alkışlar ve zılgıtlarla protesto ettiler. 27 kişi, işlemlerinin tamamlanmasının ardından Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'ne gönderildi. İHD davasında 2 tahliye • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Insan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi'nin kapatılması istemiyle açılan ve yöneticilerinin terör örgütüne yardım ve yataklık iddiasıyla yargılandıklan davanın dünkü duruşmasında tutuklu sanıklardan Ali Rıza Bektaş ve Selim Necati Ort tahliye edildi. AİHM'den Tüpkiye'ye ceza • STRASBOL RG (AA) - Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'nde (AlHM) dün açiklanan 12 ayn davada. Türkiye çeşitli para cezalarına mahkûm oldu. AİHM'den yapılan açıklamaya göre. Türkiye "dostane çözüme" gittiği 10 dava ve mahkûm olduğu 2 dava için toplam 226 bin sterlin. 385 bin Fransız Frangı ve 44 bin 800 Amerikan Dolan ödemek zorunda kalacak. Kayıp başkan Urla'da bulundu • İZMİR(AA)- Ankaracla ailesinın "kayıp'* müracaatında bulunduğu Mardin'in Ömerli ilçesi DYP llçe Başkanı Servet Cemiloğlu (40). Izmir'in Urla ilçesinde baygın halde bulundu. Urla Devlet Hastanesine kaldınlan Cemiloğlu. ilk tedavisinden sonra poli^e verdiği ifadede8. Ankara "da bir kahvede otururken kendilerini polis olarak tanıtan 2 kişi tarafından kaçırıldığını öne sürdü. PUPOCU müdiip hâkim önünde • ERZURLM (Cumhuriyet Bürosu) - AgrTnın Gürbulak Sınır Kapısı'nda bir süre önce düzenlenen "Puro" operasyonunda yakalanan, ikisi giimrük başmüdürü 13 kişinin yargılanmalanna Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Sanıklar, rüşvet almak ve vermek suçlanru kabul etmediler ve kendilerine işkence yapıldığını öne sürdüler. Puro operasyonu sonucu tutuklanan 13 kişi, rüşvet almak ve vermek suçlanndan 5 yıldan 12 yıla kadar ağır hapis istemiyle jargılanıyorlar. Bu kez de algılama güçlüğü çeken 13 yaşındaki S. Ş. slogan yazdığı için gözaltına alındı Manisa'da çocuğa ralıat yokIZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Manisa'nın Saru- hanh ilçesinin Hacırahmanlı kasabasında, okul duvarlan- na spreyle 'Hücrelerboşalsm' sloganını yazdığı gerekçesiy- le 13 yaşındaki S.Ş. gözaltına alındı. Savcılık S.Ş.'yi serbest bırakırken öğretmenleri S.Ş.'nin yakın bir köyden okula gidip geldiğini belirte- rek algılama ve öğrenme güç- lüğü çektiğinden sloganı yaz- mış olacağını sanmadıklannı söylediler. Cengiz Topel tlköğretim • Okul duvarlanna sprey boyayla "Hücreler boşalsın" sloganı yazdığı gerekçesiyle polis tarafından gözaltına alınan ve savcılık tarafından serbest bırakılan S.Ş.'nin öğretmenleri, yazıyı onun yazmış olma ihtimalinin olmadığını söylediler. Saruhanlı'da iki hafta önce de 14 yaşındaki B.G. aynı gerekçeyle gözaltına alınmış ve serbest bırakılmıştı. Okulu'nun kömürlük duvar- lanna 'Hücrelerboşalsm' slo- ganı yazılması ve spreyli bo- yayla Atatürk büstünün de bo- yanması üzerinejandarma so- ruşturma başlattı. 'Algüama güçlüğü var' Soruşturma sonunda. okul bahçesinde futbol oynadığı bildirilen 13 yaşındaki S.Ş. önceki gün gözaltına alındı. Okul yetkilileri dün yazılan silip büstü temizlerken ögret- menler şu bilgileri verdiler: "S.Ş. Mehmet Otan Ükög- retim Okulu'nda 7. sınıfta okuyor. Her gün \ akın bir köy- den okula gidip gehyor. Kendi- si algılama ve öğrenme güçlü- ğü çekhor. Bütün öğretmen- leri bu dunımu biliyor. Bu ne- denle yazıyı yazmış olma ihti- nıali yok. Zaten 13 yaşındaki bir çocuğun bunu bilinçli ya- pıp yapmadığı da ayn bir ko- nu. Kendisiçevrede top oynar- ken görülmüş. Belki bu neden- le gözaltına alınmış olabilir." Bu arada, jandarmada sor- gusu tamamlanan S.Ş. dün öğleden sonra çıkanldığı Sa- ruhanlı Cumhuriyet Savcıhğı tarafından serbest bırakılarak babasına teslim edildi. Saruhaniı'daki olay Öte yandan, Saruhanlı'da i- ki hafta önce de benzer bir o- lay yaşanmış, 14 yaşındaki B.G. Almış Şentürk Endüstri Meslek Lisesi'nin duvarlan- na siyasi içerikli yazı yazdığı iddiasıyla gözaltnıa alınmıştı. B.G. daha sonra serbest bıra- kılmıştı. Sim kartla yakalandı Çağlar'a esmrengiz tiyaret tstanbul HaberSer- visi - Kartal Özel Tip Cezaevi'nde tutuklu bulunan işadamı ve eski bakan Cavit Çağ- lar'ı ziyarete gelen ve avukat olduğunu söy- leyen İbrahim Albu- dak'ın cüzdanında 1 adet sim kart ele geçi- rildi. Il Jandarma Komu- tanlığı'nın günlük asa- yiş bülteninde yer alan bilgiye göre Çağlar'ı ziyaret etmek amacıy- la önceki gün cezaevi- ne gelen ve Balıkesir Barosu'na kayıtlı avu- kat olduğunu beyan e- den İbrahim Albu- dak'a, duyarlı kapının bulunduğu yere kadar 3 arama noktasında, cezaevine sokulması yasak olan malzeme olup olmadığının so- rulduğu ve "Yok" şek- linde beyanının alın- dığı belirtildi. Bülten- de X-Ray cihazına ka- dar gelen Albudak'm cüzdanı aranınca 1 adet sim kartın ele ge- çirildiği ifade edildi. Gerçek avukatlan tanımıyor Bu arada Çağlar'ın Istanbul Barosu'na kayıtlı avukatlann- dan Deniz Ketenci ile Bursa Barosu'na ka- yıtlı Erol Durukan. Çağlar'ın avukatı ol- duğunu söyleyen Al- budak'ı tanımadıkla- nnı ve bu kişinin, mü- vekkillerinin avukat- lığını yapmadığını be- lirttiler. Balıkesir Baro- su'ndan bir yetkili de Albudak'ın bir dö- nem barolanna kayıt- lı olduğunu, ancak Balıkesir'de faaliyet göstermemesi ve ara- malara karşın buluna- maması nedeniyle dosyasının arşive kal- dınldığını söyledi. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN DtYARBAKIR DGM'lik çocuk sayıstazaldı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Güneydoğu'da son 10 yıldır DGM'lerde 100 bine yakın insan yargılandı. Bu raka- mın içinde çocuklann oranı azımsanmaya- cak düzeyde. Diyarbakır Barosu Çocuk Haklan Ko- misyonu Başkanı Avukat Arif Altunka- lem, DGM'lerde yar- gılanan çocuk sayısı- nın geçen yıla oranla azaldığına dikkat çekti. Altunkalem, Di- yarbakır DGM'de 2000yılındal8yaşın- dan küçük 211 çocu- ğun yargılandığını ve bunlardan 9'unun 11- 15 yaş arasında oldu- ğunu belirtti. TGS Başkanı, iddialan yayımlayan Hürriyet gazetesine tazminat davası açıyor Sonay Vurgun' iddiasını yalanladı tstanbul HaberServisi -Türki- ye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ziya Sonay. Mas- lak'taki Gazeteciler Konut Yapı Kooperatifi'nde yolsuzluk yap- tığuıa yönelik iddialann gerçek- dışı olduğunu belirterek bu habe- ri yayımlayan Hürriyet gazetesi aleyhine 50 milyar liralık tazmi- nat davası açacağını söyledi. Hürriyet'in "Büyük Vurgun" başlığıyla verdiği haberi yalanla- yan Sonay, kooperatifle ilgili tüm kayıtlann her türlü denetlemeye açık olduğunu söyledi. Hürriyet gazetesi, Maslak'ta yapılan ve 680 konut, 21 işye- rinden oluşan Gazeteciler Konut • Hürriyet gazetesinin Gazeteciler Kooperatifi'nde yolsuzluk yapıldığına ilişkin haberinin gerçeği yansıtmadığını söyleyen TGS Başkanı Ziya Sonay, gazete aleyhine 50 milyar liralık tazminat davası açacağını belirtti. Yapı KooperatifVnin yeni yöne- ticilerinin. "Sonay'ın da içinde bulunduğu eski yöneticilerinin akülara durgunluk veren yoisuz- luklannı ortaya çıkardığuıT içe- renhaberyapmıştı. "BüyükNfar- gun" başlıklı haberde Sonay'ın üye aidatlanyla yapılan fazla da- ireleri yakınlanna dağıttığı ileri sürülmüştü. Sonay, dün düzenlediği basın toplantısında, Hürriyet gazetesi- 'Tarzanlar' çetesi tahliye istedi ABANA(AA) -Adana'da, 'sahte bdge dfizen- lemek, padayıcı madde imal etmek ve kuflan- mak, çıkar amaçh suç örgütü oluşturmak' suçundan yargılanan ve "Tarzanlar" çetesi o- larak biiinen 6'sı tutuklu 20 sanığın yargılan- masına Adana DGM'de devam edildi. Adana 1 No'lu DGM'deki dünkü duruşmada, tutuklu sanıklar Ozkan Özçin, Sabit tskender Hasıra, Resul Demirri, Bülent Yüzgeç ile tutuk- suz sanıklar Turgay Gürier, Osman Gârier, Sa- di Baysal ile Mehmet Batkı hazır bulundu. Du- ruşmada söz alan sanıklar, haklanndaki iddi- alan kabul etmediklerini, önceki ifadelerini tekrar ettiklerini ve suçsuz olduklannı belirterek tahliyelerini istediler. Sanık avukatlan de müvekkillerinin yaklaşık 8 aydır cezaevinde bu- lunduklannı ve mağdur edildiklerini ifade ede- rek kefaletle tahliyelerini talep ettiler. Mahkeme heyeti sanıklann tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi. nin asılsız haber yaptığını söyle- di. "Benim veyönetim kuruhı ar- kadaşlanmın kooperatife bir tek kuruş borcu yoktur" diyen So- nay, o dönemde 18 yaşında olan kızının da 1993 yılında koopera- tife üye olduğunu ve bodrum ka- tında bir daireye sahip olduğunu belirterek şöyle devam etti: " 1996 vihnda kooperatifgenel kurulundabu ifbralan yineorta- ya attılar. Bunlar Hürriyet te ça- lışan bir gruptu. Bunun üzerine ben ve >önetim kurulu, o zaman kooperatifî mahkemeyeverdikve mahkeme karanyla ibra olduk. Söz konusu iftiralara karşın 1997 yuuıdaki genel kuruL, üzerimize . aülan suçlamabn geçersiz kdan bir karar aldı. Kooperatifle Ugüı tüm ka>ıdar devlet dairelerinde vannr. Soruşturulması gazeted- lik olanaklan içindeyken meslek ilkelerini de ihlalederekyayunla- nan asılsız haber nedeniyle Hür- riyetgazetesive sahibiAy dın Do- ğan ale> hine 50 milyarBrahk, ko- operatifin 5 yönetim kurulu üye- si hakkında da 5'er milyar liralık tazminat davası açıyorum. Dava- dan alacağım parayı Türk Silah- h Kuv\etleri Mehmetçik Vak- fı'na bağışla\acağun." IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Zaten birçok sakat ve otori- ter hüküm içeren RTÜK Yasa- sı'nın, şimdi yeniden değiştiri- lerek daha da baskıcı hüküm- lerle ağııiaştınldığı bir ortama girdik. Ancak medyadaki tar- tışma, yüzde 10'lar konusun- daki tartışmaya kilitlendi. Çün- kü büyük medyayı ilgilendiren patronlara getirilen "devlet ihalesi" engeli. Yeni RTÜK tasansı tartışılır- ken bu tasanyı destekleyen- ler, "patron şeffaflaşma- s/"ndan söz ediyorlar ve yü- rürlükteki yasanın mülkiyet hakkını engellediğini söylüyor- lar. Yürürlükteki RTÜK Yasa- sı'nın tartışılacak çok tarafı var, ancak evrensel ilkelere en uy- gun olan yönlerinden birisi, herhangi bir TV kanalı ve rad- yonun yüzde 10'dan fazlasına sahip olan kişilerin devlet iha- lelerine giremeyeceğini ve ay- nı patronun birden fazla TV ka- nalına sahip olamayacağını hükme bağlamasıydı. Bu hükümlerin kendine gö- re çok doğru bir mantığı vardı. Medya Patronlarmm Şeffaflaşması Bir büyük medya tekeline sa- hip olan kişi veya kurum, elin- deki bu yayın olanaklarıyla bu olanaklara sahip olmayan ra- kibi karşısında "haksız reka- bet" sayılabilecek bir üstünlü- ğe sahip oluyordu. Medyada- ki gücünü, rakibini bertaraf et- mek amacıyla kullanabilirdi. Çünkü sonuçta ortada bir maddi çıkar söz konusuydu ve medyaya yattrım yapan kişi bunun karşılığını da bu yolla elde etmiş olabilirdi. Işte bu nedenlerle dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde bu sınırlama yürürlükte. Ortada mülkiyeti engelleyen bir du- rum yok. Çünkü heryurttaş is- terse TV kanalı, isterse radyo vericisine sahip olabilir. Engel devlet ihalelerinde. Şimdiki ya- sanın bualanda uygulanama- dığı da bir gerçek. Çünkü ba- zı medya patronları bir veya birden çok TV kanalına sahip- ler. Bunu kanun karşısında hi- le yoluyla gizliyorlar ve bu giz- lemeden yararlanarak devlet ihalelerine giriyorlar. Yapılan değişiklik, medyada zaten şi- kâyet edilen tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi daha da azdıra- cak gelişmelerin önünü açıyor. Ertuğrul Özkök dünkü ya- zısında haklı olarak şu soruyu soruyor: "Türkiye'de televiz- yonlara giden reklam giderle- ri 450 milyon dolar. Oysa sek- törün içinde harcanan para 850 milyon dolar. Anlayacağı- nız 400 milyon dolar açık var. Hangi enayi pompalıyor bu 400 milyon dolan?" Sonra da bu konudaki tahminlerini dile getiriyor. Ancak onun dikkat çektiği bu tabloda, görülüyor ki, TV piyasası pek kârlı bir pi- yasa değil. Birileri bu alanı başka amaçlarla kullanıyorlar. Işte devlet ihalesine girme en- geli bu açıdan önem taşıyor- du. Medyaya yatırılan parayla devlerten "elverişli" ihaleleri almak da bu alanı acaba kârlı hale getirmiyor mu? Çünkü Türkiye'de devlet ihalesi al- mak zenginleşmenin önemli yollarından birisi olarak kabul edilir. RTÜK Yasası ve yeni tasan bununla sınırlı olmayan, bun- dan belki de daha tehlikeli bir yığın otoriter hüküm içeriyor. Asıl bunları tartışmak gereki- yor. RTÜK Üst Kurulu'nun bi- leşimi ve seçimi eskiden de şimdi de siyasi iktidara tam yetki veriyor. Hatta şimdi ikti- dar partilerinin yetkisini daha da arttırıyor. Ayrıca yayınların izlenmesi ve cezalandırılması- na ilişkin hükümler ise hiçbir demokratik ülkede olmayan baskıcı hükümler içeriyor. "Milli güvenlik", "milli ve manevi değerlerin korunma- sı" gibi hiçbir ölçüsü olmayan konularda, araya MGK'nin önerdiği üyenin de girmesiyle nasıl bir uygulama gündeme gelebilir? RTÜK bir hukuki ku- rul değil. Yargılama yapması için kanun maddelerine de sa- hip değil. Iktidann atadığı bir- takım kişiler, kendilerince "mil- li güvenlik", "milli ve manevi değerleri" saptayacaklar, son- ra da istedikleri TV kanalına ve radyo vericisine istedikleri öl- çüde ceza verebilecekler. Za- ten bugüne kadarki uygulama da bu yönde oldu. Şimdi ce- zalar daha da ağırlaştırılıyor, yetkiler daha da arttınlıyor. RTÜK tasansı bir şeffaflık ta- sansı sayılabilir mi? Otoriter ve tekelci bir yapıyı daha güçlen- dirmek, muhalifi daha savun- masız hale getirmekten başka bir sonuç vermeyeceğini şim- diden söyleyebiliriz. Türkiye'nin, demokrasi, in- san haklan, basın ve düşünce özgürlüğü konusunda yeni adımlar atması gerekirken RTÜK tasansı tamamen ters biryönelimi ifade ediyor. Bunu da doğru dürüst kimse tartış- mıyor. Tehlikeli ve korkutucu olan da bu. GLOBAI^OIİTİKÜLTÜR ERGtN YILDIZOĞLU Nakba 2001 Geçen hafta, Israil'in, FilistinlilerceNakba (felaket) denen kuruluşunun 53. yıldönümüydü. Hafta bo- yuncayaşanan olaylar, Filistin halkının yeni bir "Nak- ba" ile karşı karşıya olduğunu düşündürüyor. Geçen hafta, Israil, Filistin topraklarına, 1967'den bu yana ilk kez F-16'lan kullanarak saldırmanın ya- nı sıra, demokratik görüntüsünü terk edip, Ulusal Meclis'te (Knesset), Arap asıllı milletvekillerinin Is- rail'i eleştirmelerini yasaklayan biryasaçıkardı; Ara- fat, çok uzun bir süredir ilk kez, Israil'in 1967 önce- si sınııianna çekilmesini istedi, Arap zirvesinde "Bu sonucu belirleyecek bir savaştır" (Jarussalem Post 20.05.2001) dedi. Arap liderieri Israil ile bağlannı ke- seceklerini açıklayan bir deklarasyon yayımladılar. Israil Araştırmalan Kudüs Enstitüsü'nden Dr. Isra- el Kimçi'nin Haaretz yorumcusu Nadav Şaragay'a söylediği gibi, karşılıklı güven kaybı Kudüs etrafın- daki çatışmalar, "1948 döneminden kalma (topoğ- rafikkontrol vb..) kaygılannyeniden devreye girme- sine neden oldu" (21.05.2001). Artık banş yapmak bir yana, karşılıklı güvenin yeniden sağlanıp sağla- namayacağı bile belli değil. Böylece Israil - Filistin ilişkileri, yeni bir aşamaya girmiş oldu. Şimdi herkesin kafasını meşgul eden soru şu: Is- rail'in güvenliğini sağlamak iddiasıyla seçilen Şaron, üç ay sonra ülkesini bir uçurumun, bölgeyi de top- yekûn bir savaşın kıyısına getirerek tümüyle başa- rısız mı oldu? Yoksa, BBC yorumcusu Paul Adams'ın sorduğu gibi Şaron'un bir "gizli günde- mi mi" var? (BBC, 18.05.2001) Adams, Israil'in ağır silahlarla Filistin yönetimi per- soneline ve ofıslerine yönelik sistematik saldınları- na, Israil'in düşükyoğunluklu savaşlan kazanmada- ki geçmiş başarısızlıklarına, Israil Genelkurmayı'nın geliştirdiği, "elindeki tüm olanaklaha vurmak" söy- lemine bakıp, Şaron'un, yüksek yoğunluklu ve hız- lı bir savaşla Filistin yönetim aygıtını parçalamayı amaçladığını, yeni Mısır Dışişleri Bakanı'nın benzer yöndeki iddialarını Doron Rubinstein'in Ha- aretz'deki yorumunda (20.05.2001) "çatışmalan tır- mandırmaktanyana... biravuç emekligeneralIsra- il'in gündemini ele geçirdi" saptamasını göz önüne alınca, Paul Adams'ın yorumuna itiraz etmek zor. Ancak ben, Şaron'un "gizli gündeminin" daha ge- niş kapsamiı olabileceğini düşünüyorum. Çoğu Filistinli 20'den fazla insanın ölümüne ve yüzlercesinin yaralanmasına, Israil'in F-16 uçakla- nyla saldırmasına yol açan gelişmeleri anlamlandır- mak, hafta içinde açıklanan Mısır - Ürdün Inisiyati- /? ile Mitchell Raporu'nun, gerçek bir barış sürecini yeniden başlatamayacağını görebilmek için birkaç ay geriye gidip Oslo Barışı sürecinin nasıl ve neden çıkmaza girdiğini; Şaron'un hızla yükselerek Israil Başbakanı olmasına yol açan gelişmeleri hatırla- mak gerekiyor. O zaman, banş sürecinin, uluslara- rası medyada sunulduğu gibi, Arafat'ın ya da Ba- rak'ın kimi siyasi beceriksizliklerinden değil, Israil - Filistin sorununun en temel gerçeğini temsil eden sorunun (1948'den bu yana topraklanndan sürülen Filistinlilerin geri dönme hakkı) gündeme geldiği noktada çökmüş olduğunu da hatıriayacağız. (Glo- balpolitikültür: Banş Sürecinde Fantezi ve Gerçek. 7.02.2001) Çünkü, bir taraftan, sürgündeki Filistinlilerin geri dönmesi hem en temel insani, ulusal ve hatta ulus- lararası haktır, hem de Edvvard Said'in El-Ah- ram'daki yorumunda (17-23.05.2001) Arap ülkele- rinin hükümetlerini suçlayarak vurguladığı gibi, sür- gündeki yaşam, en temel demokratik haklardan, ekonomik güvenlikten, hatta can güvenliğinden yoksun, sefil bir yaşamdır. Bir halk bunu kabul ede- mez. Diğer taraftan, Filistinli sürgünlerin geri dön- mesi, daha önce de vurguladığım gibi bölgenin de- mografık yapısını radikal bir biçimde değıştirecek ve Israil'i söz konusu topraklarda bir azınlığa dönüştü- recektir. Siyonist kabuğunu kırmadan, demokratik- leşmeden, Araplarla Israilliler arasında kalıcı bir gü- ven ortamı oluşmadan, Israil bu talebi kabul ede- mez. Diğer taraftan, daha önceki yazılanmda Edvvard Said'den aktarmıştım, geçen hafta Time Magazi- ne'ın Batı Yakası muhabiri Cemil Hamid de vurgu- ladı; Arafat'ın ve yönetiminin otorıtesı Intifada sıra- sında çok zayıfladı (19-20.05.2001). Birçok gözlem- cinin vurguladığı gibi gündemi Hamas'ın eylemleri belirtemeye başladı. Bu koşuHardaArafat'ın sürgün- dekilerin dönmesi konusunda taviz vermesi, imkân- sız hale geldi. Sürgündekilerin dönüş talebi var olduğu sürece ülkesinin güvenliğini sağlamanın mümkün olamaya- cağını düşünen Israil, önce Şaron hükümetiyle ni- hai çözümü gündemden çıkartarak süreci ucu açık, belirsiz bir yola soktu. Şaron yönetimi, çatışmalan bizzat Filistin yönetici sınıfını hedef alarak, aşın güç kullanarak tırmandırmaya başladı. ABD de bir sü- redir, müdahale etmeden, sürecin olgunlaşmasını beklemeye başladı. Şaron'un "gizli gündemi", bu süreç içinde Arafat'ı ve genelde Filistin halkının ira- desini, onurunu şiddet yoluyla ezip, onlan, sürgün- dekilerin geri dönmesinin imkansızlığını kabul edecekleri bir noktaya getirmek, diğer bir deyişle, Nakba 2001. PKK'nin nuıliişler sorunüusu ölü bulundu ELAZIĞ / TUNCE- Lİ (Cumhuriyet) - PKK'nin Tunceli böl- gesinde "Dersfan eyalet komutanlığı mali işler ve lojistik sorumlusu" olduğu ileri sürülen "Karker" kod adlı Mahmut Arda, Tunce- li kent merkezine bağ- lı Yeşilkaya Köyü'nde öldürülmüş olarak bu- lundu. Alnından tek kurşunla vurulan Ar- da'nnı, "PKK'nin pa- ralanm kendi çıkaıian için kullandığı'' iddi- asıyla örgüt içinde in- faz edildiği iddia edil- di. PKK'nin Erivan'da- ki mali işler sorumlusu Murat Bayun da örgüt paralanyla Karabağ'a kaçarken geçen hafta öldürülmüştü. PKK'de görüş ayn- lıklan giderek tırmanı- yor. Örgüt sorumlulan arasında yaşanan rant kavgasında infazlar da sürüyor. Güvenlik güçlerinin "en tehlikeli terörfetler- den biri" diye niteledi- ği Mahmut Arda'nın cesedi, dün Tunceli kent merkezine bağlı Yeşilkaya Köyü kırsa- lında bulundu. Köy muhtannın ha- ber vermesi üzerine o- lay yerine gelen güven- lik güçleri, Arda'nın alnından tek kurşunla vurulduğunu saptadı. PKK"nin Tunceli bölgesindeki mali işler sorumlusu olduğu be- lirlenen Arda'nın, ör- güte lojistik destek sağladığı da iddia edil- mişti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear