23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
• * i SAYFA CUMHURtYET 27 NİSAN 2001 CUMA .*. O L A Y L A İ l . JEJ CyOItUŞLJiJK olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Özelleştirilerek Edilen Vergi Denetimi Faruk YALÇINER Msatçı • • zaldönemindeçıkan- O lan 3568 sayılı yasa ile devletin 'egemen- lik hakkından doğan vergi denetim yetldsi', yeminli mali müşavir (YMM) sanb bir kesim serbest mes- lek sahibine devredilmiştir. Bu çerçevede, vergi yûkûmlûleri- nin mali çizelgeleri ile vergi bildi- rimlerinin muhasebe ilkelerine ve vergi yasalanna göre doğruluklan YMM'ce onaylanacaktır. Bu onay, yükümlûnün vergi kaçırmadığı an- lamındadır. YMM, onay ücretini, denetlediği yükümlüden alacak; gö- revinde bağımsız ve yansız olacak- tır! Yükümlûnün kaçırdığı vergiden birlikte sorumlu tutulacaktır. Yasa, YMM mesleğine geçişte 's- nav' öngördüğü halde; sözkonusu düzenlemeyi gerçekleştiren hesap uzmanı, Maliye müfettişi kökenli Maliye bürokratlanna 'ayncahk' ta- nıyarak, on yılhk kamu görevinin sonunda 'sınavsız' YMM olabilme- lerini sağlamıştır. Bu arada hukuk, iktisat, işletme, kamu yönetimi vb. alanlardaki profesörlere de smavsız YMM'lik verilerek 'bflimselbirsus- kunluk' yaratılmıştır. Böylece, 'devletin devredflemez nitelikteki vergi denetim yetldsi be- lirli kesimlere ayncalık tamnarak özelleştirilirken anayasaya aykınhk katmericndirümiştir. Dahası, Maü- ye Bakanlıgı'nın vergi denetim bi- rimleri çökertilerek vergi yönetimi- ni yozlaştıracak tohumlar atümıştır." Bir de, çok değil on yıl sonra, günü- müzün hayali ihracat operasyonlan ile gözler önüne serilecek balinala- nn, timsahlann üreyeceği bataklık- lar oluşturulmuştur. Bakanük gözükara gkMyor: Ilkin, dışsatımdan kaynaklanan KDV ge- ri ödemeleri YMM raporlanna bağ- lanmıştır. Ardından, vergi bildirim- lerinin YMM'ce onaylanma zorun- luluğu getirilmiş; tepkiler üzerine zorunluluk. sözde isteğe bağlılığa dönüşrürülmüştür. Bu bağlamda, onay yaptıranlann bakanlıkça vergi incelemesine ahnmayacaklan türün- den bir güvence; yaptınnayanlann ise öncelikle inceleneceklerine yönelik gözdağı verilmiştir (1). Bununla da yetinilmemiş, 213 sayılı yasanın 135. maddesi hiçe sayıJarak bakanhk de- netçisi vergi denetmenlerinden, YMM'lerin yapacaklan karşı ince- lemelerde onlara 'yardımcı olmala- n' istenmiştir (2). Gidiş öylesine gözükaradır ki; yel- kenlerini YMM bağlantılı rüzgârla dolduran Maliye bürokratlan sonun- da tarihe 'ibretnotu' olarak düşüle- cek bir yaklaşımla "3568 sayıh yasa uyannca YMM'nin tam onayı kap- sammagirenyükûmlülerm vergi de- netmenlerince incelenemeyecekleri- ni" duyurmuşlardır. Ülkeye, YMM'nin iş alanlannm genişletil- mesi uğruna, Türkiye'deki vergi in- celemelerinin yüzde 9O'uu gerçek- leştiren bakanhğın en büyük dene- tim birimi vergi denetmenleri, YMM'ler karşısında *yetkisiz krim- mışlardır' (3). Bu uygulamanın mimarlanm taç- landıracak göz kamaştıncı bir kanıt da bağunsız yargıdan gelmiş ve îs- tanbul 7. Vergi Mahkemesi, YMM ile tam tasdik sözleşmesi yapan ver- gi yükümlüsünün vergi denetmen- lerince incelenemeyeceklerine ka- rar vermiştir (4). Bakanlık bürokratlan ile YMM arasındaki birliğin sayısız örnekle- rinden son olarak değinilmesi gere- ken, 'vergi denetmenlerine smavsız YMM'lik olanağı doğuracağı gerek- çesiyle bu denetçilerin meslekte çok dahaiyiyetişmeterinisağlayacakye- teıük smavı uygulamasmm on yıl ge- ciktirilmesidir.' Mesleğin gittikçe büyüyen geliri- nin albenisi ile on yıl içinde çok sa- yıda uzman, müfettiş, kontrolör ka- mudan aynlarak YMM olmuşlardır. Ancak en büyük yıkım, bilinçle çö- küntüye uğratılan vergi denetmen- lerinde yaşanmış, meslekten umudu- nu kesen 400'ün üzerinde vergi de- netmeni işten aynlmıştır. Özetle, Maliye Bakanlığı'nın 3000 dolayın- daki vergi denetçisi sayısı, 1990- 2000 döneminde ülkenin ekonomik gelişmesi koşutunda arttınlarak yüz- de 2 olan vergi denetim oranının yüzde 15-20'lere çıkarılması gere- kirken kamudan YMM kaynaklı ay- nlışlar nedeniyle azaltılmıştır bile. Olü doğan meslek: Özal dönemi- ne değin Maliye memuru ile vergi yükümlüsü ya da danışmam arasın- da belirli bir 'uzakhğm' korunması- na çalışıln-, bu olgu bir 'etik değer' olarak savunulurdu. 3568 sayılı ya- sadan sonra çarpıcı bir dönüşümle bu yaklaşmı terk edilmiştir. YMM, konumu ve çıkan gereği sermayenin danışmam, savunmanıdır. 3568 sa- yılı yasanın 12. maddesinde yükle- nilen 'kamu görevüsi işlevi, kamu gûcfi ile yaratümış YMM rantmı sa- npsarmalayanfantastikbiryüküm- Ifilûktür ve dünyada eşi yoktur'. En katı yandaşlannın bile savunamadı- ğı, uygulanamaz bir yaklaşımdır. YMM'nin, kaçınlan vergiden yü- kümlü ile birlikte sorumlu tutulma- sı (doğruluk denetimi), Türkiye'de- ki gibi bir kayıtdışı ekonomi için ol- mayacak, işlemeyecek bir kuraldır. Mesleği içtenlikle yürütecekleri de caydıncıdır. Gelirinin kaynağı vergi yükümlü- sü olan, ancak kendisi bir tür devlet memuru sayılan YMM, 'müşterisi- ni devlet adma denetkyecek, vergi vasalannı bir kamu görevüsi gibi uy- gulatacakor.' Elde ettıği ücretle yü- rüttüğü görev arasında 'aşıbnasıçok güç bir çıkar ifişkisf kurulmuştur bu anlamda. Oysa, Batı'da böylesi çı- kar bağlantısı meslek açısından çok sakıncalı kabul edilmektedir. Bugün Maliye Bakanlığı'nın ver- gi gelirlerini 'kısa sürede' arttırma olanağı -eğer hukuk devleti kuralla- rına uyulacaksa- yok gibidir. Çün- kü vergi yasalannı yıllardır işleteme- yen, bunun için de en haksız vergi olan dolaylı vergilere yönelmiş bir bakanlığm; olağandışı vergi yasala- n (net aktif, ekonomik denge vergi- leri vb.) çıkararak -o da bir kezlik- vergi toplamasına tüm ilgili kesim- lerden tepki yükselecektir. Dahası, bu tepkinin en serti şirketlerden ge- lecektir. Bakanlık, YMM'lere yön- lendirdiği bu şirketlerin vergi gelir- lerini arttıracağını savunmuştur. Oy- sa bunun tam karşıtı gerçekleşmiş- tir. 'Günümüzde şirketlerin yüzde 90'uıuı vergi bildirimi, ücretlilerden bile düşüktür!' Kaldı ki Kurumlar Vergisi'nin toplam bütçe vergi ge- lirleri içindeki oranı anılmaya değ- meyecek düzeye inmiştir. Vergi top- layamayan bakanlığm gerçekleştir- diği KDV geri ödemelerinde hayali dışsatımdan kaynaklanan vurgunun boyutlan ise korkunçtur (5). Kamu denetimi-bağımsız dış dene- tim: Kamu denetimi, yükümlülerin hesap ve işlemlerinin yürürlükteki ya- sal düzenlemelere uygunluğunun, yasalarda belirlenmiş kurallar çerçe- vesinde kamu denetçilerince denet- lenmesidir. Bağımsız dış denetim ise, denet- lenen işletme ile işçi-işveren ilişki- si olmadan, önceden saptanmış ça- hşma düzeni içinde tutan karşılığın- da sunulan hizmettir. ABD'de ye- minli kamu muhasebecileri (CPA), Almanya'da yeminli defter denetçi- leri ve vergi danışmanlan, Ingiltere'de fermanh muhasipler ve diplomalı muhasipler, Fransa'da hesap uzman- lan, Macaristan'da bilanço analist- leri ve denetçiler, Japonya'da yemin- li kamu muhasebecileri vb. bağım- sız dış denetçilere dünyadan örnek- lerdir. Bağımsız denetçiler, işletmelerin hesaplannı ve mali tablolannı de- netlemekte; danışmanlık, temsilci- lik gibi hizmetleri bireysel ya da or- taklıklarla sunmaktadır. 'Hizmetver- dikleri işletmelere doğrudan mali ba- ğımhhklanbuhınmamaktadır'Aldık- lan ücret, mesleğin yasal gerekleri- ne dayamlarak saptanmıştır ve 'ba- ğımsBtaidan konusunda kuşku uyan- dırmadan sistemin işleyişini sağla- maktadır.' Onayladıklan belgeler, üçüncü kişiler katında mesleki etkin- likleri ölçüsünde güvence oluşturur ve 'vergi yönetimi için bağlayıcıhk özelliği taşımaz.' Sonuç: Maliye Bakanlığı'nın merkez ver- gi denetim ve yönetim birimlerinde- ki görevlilere, 'özelkesünekamusal yetkilerle geçerek yüksek kazançlar sağlama olanağının saklı tutulması, kamu göre\1ni ve örgütünü yozlaşb- ncıunsuriartaşunaktadır.' Bakanlı- ğm belırledıği meslek kurallan, da- ha sonra bir kesim Maliye bürokra- tının kamudan aynldıktan sonraki çıkarlannı doğrudan ilgilendirmek- tedir. Çok sakıncalı bir geçiş ve bağ- lantıdır bu. Onay ücretlerinin, vergi yükümlü- lerinintecimsel büyüklüklerine (sa- tışlar ve aktif toplamına) ya da geri alacaklan KDV tutannın belirli bir oranına bağlanmış olması, sistemi ki- şisel çıkarlann egemenliğinde öldü- rücü bir nitelik taşımaktadır. Kaldı ki bu olgunun en yakıcı sorusu, 'ge- Krini, denetiediğiyükümlükrden sağ- lamak dunımundaki V ıVLM'nin ka- mu-özcl çıkar caaşmasmdaki konu- munun ne olacağıdır.' Aynca, bu görevlilerin bağımsız- lık, reklamla müşteri kazanma, nes- nellik, uzmanlık, dürüstlük, yüküm- lülere ve meslektaşlanna karşı sorum- luluklan yönünden denetlenmeleri ise çok daha önemli bir sorunsal olarak bakanlığm önünde durmaktadır. An- cak unutulmamalıdır ki 'toplumu- muzun geçmişinde değil vergj dene- timinin, verginin toplanmasının bile özeOeştirildiğL, -mültezinılerin yetid- ti küındığı- dönemler yaşanmıştır.' Bu konuda 'devletçe verilen ödûnle- rin ağur sonuçlan günümüz için de öğretici olmayı sûrdûrmektedir.' (1) 213 S.Y. 30/8b. Md. Mük. 227Md. 1-14S. GT. (2) 19S. GT. (3) 21.4.1998 / GEL. 032/3205- 11/014153 SG. (4) 1999/10222E, 2000/226K. (5) 15.2.2001 G. Cum- hurivet O yıllar, Türkiye için kolay yıllar değildi. Ama ulusça her alandasefeıtıerolunmuşyıl- — lardı. Öncelikle herşeyin te- meli olduğuna inanılan eği- tim'de yeniden yapılanma gerekiyordu. Gerçekten ay- dınlanmış insanlar önderli- ğinde Köy Enstitüleri kuaıldu. Tek kaynak insan gücüydü. Öğren- meye aç, pınl pınl çocuklar, birer birer Köy Enstitüleri'ni yapmaya fm- şa etmeye) başladılar. Eğitime inanmış yürekli egitim- ciler önderiiğinde okullannı ken- dileri yaptılar. Temel atip duvarör- düler, ekin ekip yemek pişirdiler. Okul binalannın çevresini meyve ağaçlanyla süslediler. Hepsi, emeği esirgemeyi degil, çoğaltmanın güzelliğini bilen cin gibi, karagözlü, karatenli köy ço- cuklanydılar. Yürekleri aydınlık, dimağları dinçti. Fizik kurallannı dogada öğ- renir, kendi çaldıklan çalgılar (enst- rümanlar) eşliğinde eğleniıierdi. Çevreleri (ufukları) genişletilmişti. Yurdun kıraç topraklannda yeşe- rip boy verirken, hiç görmedikle- ri, belki de hiç göremeyecekleri ül- kelerin insanlannı da tanıma, bil- me hevesindeydiler. Okul onlar ARADABtR Dr. HÜLYA ÇAKMUR 0 Yıllar... için sınıf ve müfredat programı değil, bir çeşit yaşam minyatü- rüydü. Burada kimse not hesabı yapmaz; daha çok bilmek, bildik- lerini paylaşmak isterdi. Okuma tembeli, hazır bilgi heveslisi değil- lerdi. Onlara önce birey olduklan öğ- retildi. Tek tek, her birinin nasıl farklı ve guzel olduklan duyumsa- tıldı (hissettirildi). Bir arada bütün olmanın da erdemini yaşadılar. Kendi haklan kadar başkalannın- kine de saygı duydular. Düşünce özgürlüğü ve demokrasiyi onlu yaşlannda, okul sıralanndayaşa- yarak tanıdılar, yaşam biçimi ola- rak benisediler. Tersini düşüne- mediler bile. Bu aydınlanma dönemi kısasür- se de ürünleri kuşaklar boyu iz bı- raktı. Çünkü inançlı ve saglam bir zeminde yetişmişlerdi. Gerçek de- ğerieri sadece öğrenmemiş, yaşa- mışlardı. Yaşamın ve doğumun anlamını köy çocuklan iyi - bilirler. Sağlıklı dogma- nın nasıl şans olduğunu, - hayatta kalabilmeninse zortuğunu küçük yaşta anlamışlardır çünkü. Ya- şam onlara hazır sunul- mamıştır. Bu yüzden hersoluğun hakkını vermek isterter. Bu yüzden bu insanlara yapılan akılcı yatınm yıllarca ürün verdi ve yok editeme- di. Köy çocuklannın doğum gün- leri de olmaz. Onlar partilerle an- mazlar böyle günleri. Çünkü asıl kutlanılacak olanın, onurlu, dim- dik, yenilmez bir yaşam olduğu- nu bilirler. Çabalan bunun içindir. Bunun için "yetmiş yaşında zey- tin ağacı" dikerler. Köy Enstitülü bireğitimcinin çocuğu olmak, ba- na yasaklar, baskılar, zorbalar kar- şısında boyun eğmemeyi öğretti. Inançla, azimle, hırsla direndik böyle günlerde de bir tek sevgi- nin önünde tutamadık gözyaşla- nmızı. Babamın da doğum günü yok. Biz 17 Nisan'da kutlanz bu günü. Bu yılın 17 Nisan'ını ulusça bütün Nisan boyunca kutladık. Baba- mın doğum gününü de... Metro Uygarlığı Prof. Dr. Coşkun A rtık 4. Le- vent'ten Tak- sim'e, geniş, ferah koridor- lardan geçerek, yürüyen merdivenleri kullanarak, tertemiz vagonlarda seya- hat ederek ve 10 dakika içinde gidebiliyorsunuz. Yaşınız 6O'ı geçiyorsa her saat yan fiyatına, ama 5 yaş daha büyükseniz bu defa 10.00-16.00 arasında ücretsiz seyahat edebili- yorsunuz. Bu yaşlan ge- ride bırakalı epey zaman geçmişse görevlilerin "Efendim siz o kadar var mısınız sahiden" şeklin- deki zarif takıbnalan ho- şunuza gidiyor. Araba der- dinden, park yeri aramak sıkıntısmdan kurtulmuş olmanın keyfıni çıkanyor- sunuz. Bir uygarlık, çağ- daşlık simgesi gerçekten metro. Keşke çokdahaön- Eskisini 60 milyona sayalım, yenisiyle değiştirelim! Arçelik'ten gözalıcı bahar kampanyası... Eski teKevizyonunuzu 60 milyona sayarak, çok özel avantajlarla 51 ekran ve üstü yepyeni bir Arçelik televizyonla değiştiriyoruz. Kaçırmayın. i ÖZDEMİR ce yapılabilseydi, keşke daha uzaklara ulaşabilsey- di diye hayıflanmaktan kendinizi alamıyorsunuz. Etrafınıza bakamadan, kentinizin güzellikleri ile birlikte çirkinliklerine de göz atma fırsatını bula- madan, tekbaşınıza araba- nızın direksiyonuna çivi- lenip trafık tıkanıklığına katkıda bulunmak, o bü- yük benzin israfinı pay- laşmak ne can sıkıcı, ne tatsız bir şey değil mi? Bu güzelim uygarlık aracını Istanbul'a ve bize kazan- dıranlan şükranla anarken bazı metro gözlemlerimi aktarmak istiyorum. Ne yapalım ki bunlar kaygı verici gözlemler. Metro- nun yapunı sırasında en- gellilerin bundan yararla- nabilmesi için ciddi top- lannlaryapıldı. Onlaraben de katıldün. Bu özen, bu ciddiyet beni sevindirmiş- ti. Ama aylardır gözlerim metrodan yararlanan te- kerlekli sandaryede bir en- gelli anyor. Henüz rastla- yamadım. Görevliler de bana gördüklerini söyleye- mediler. Asansörler çalı- şıyor mu? Anahtarlan bu- lunuyor mu? Özürlüler metroya kadar nasıl gele- bilir, oradan çıkmca nasıl yol alabüirler. Böyle bir- çok soru var elbette. Ikin- ci kaygılandığım şey şu: Vagonlarda 10 dakika bo- yunca okuyan, dakıkala- nnı bu şekilde kullanmak isteyen insanlar anyorum. Roman, dergi, gazete ne olursa. 10 dakika az za- man mı, neler öğrenir in- san. Bulamıyorum oku- yan vatandaşlanmı. Çok ender. Bir anı canlanıyor göz- lerimin önünde. En çok Londra'yı anıyorum. Şöy- le süratle yol alan metro- da sarsıla sarsıla giderken bir eli rutamakta, öteki elindeki kitabı ayakta inat- la okumaya çalışan insan- lar. Bir şey daha; durak yerlerinde, özellikle son duraklarda inen ve binen- ler vagon kapılannda kar- şı karşıya geliyorlar. Içe- ri girecek olanlar, çıkan- lan 5-10 saniye bekleye- miyorlar. Bibniyorlarmı dersiniz, güvensizlik mi, yerbulmayı kaçınrım kay- gısı mı, yoksa bizim kül- türümüzmü? Birçokdav- ranışımızda öne çıkan et- ken. Neyse metro gerçek- ten yaşamımıza kısmen de olsa büyük kolaylıklar getirdi. Tez zamanda yay- gmlaşmasını dileyerek kat- kıda bulunanlara teşek- kürler sunuyorum. leuiıep ielıbau eeus pıoıesı Televizyonlar peşin fiyatına 7 taksitle.. www.arc*Uk.co(n.tr H a y a t a 1MAVBSAU/İSTANBUL • li Sanat Kffltflr Htericezı Bileiıx Çağn Merk 0216 4541S» -Sanat Yapım" *ww dulansa 0*5 4 MAYIS CUMA / ANKMA «KUOUS OPERASaat ?0.30 \KUkU («ım PENCERE lanlar Kimler İçin îalıyor?.. Derviş cerre çıktı.. Neolacak?.. 'Büyük patron' Türkiye'yi gözden çıkaramaya- cağına göre IMF ve Dünya Bankası'ndan başlaya- rak yeni bir borçlanma olanağı doğacak... Sonra?.. Her şey sonra başlayacak; ülke altüst olmaya ge- be gibi görünüyor. Hep böyle olmadı mı?.. Ekonomik krizlerini Türkiye hep devalüasyonla aştığını sanır, dış çevrelerie anlaşma onaylanıp mü- hüriendikten ve yeşil dolarlann ucu göründükten sonra içerde siyasal hareket başlar. Eşref saati, Derviş işi IMF ile bağladıktan sonra çalacaktır. Ancak bu kriz öncekilere benzemiyorl.. • Kim ne derse desin, Bülent Ecevit deneyimli, iradeli ve inatçı bir politikacıdır; şu sırada aklına bir sorunun çengeli takılmadan duramaz: - Çanlar kimin için çalıyor?.. Uzun boylu düşünmeye gerekyok!.. Televizyon- lan zaplamak yeterli!.. Işadamlan örgütleri, sana- yi, ziraat, ticaret odalan, ekranlarda ne istedikleri- ni açık seçik dile getiriyorlar; bir kanaldan ötekine dolaştın mı temsilcilerin her birini öfkeden köpü- rürken görüyorsun... Buna karşılık politikacılar sus pus... Ülke bir dönüm noktasına doğru gidiyor. • Yeni bir kavram: 'Ekonomik durumun ülke güvenliği açısından teh- dit durumuna gelmesi..." Ekonomi iflas ederken yöneticiler askere dönüp ne diyoriar - Tasarrut isteriz!.. llk akla gelen soru: " *• " - Savunmada savurganlık var mı?.. ' v. Ya da: - Lüks varmı?.. Savurganlık varsa, tasarruf akla gelebilir; yoksa savunmada harcamalan kısmak, insan hayaöyla oy- namaktan başka bir şey değildir. Ulusal savunma her ülkeye göre değişir. Israil'de savunma harcamalarını kısmak olana- ğı ne ölçüdedir?.. Yunanistan Avrupa Birliği'nin şemsiyesi altına girdiği için silahlanma harcama- lannı sözde kısıyor; peki AB neden Avrupa ordu- sunu kurmak istiyor?.. Türkiye Ay'da değil, Dünya'nın en tehlikeli böl- gesinde yaşıyor. • Askerin ekonomiye girmesi, gereğinde kendisi- ne 'öV buyruğu verilecek insanın 'nefis savunma- sı' güdüsünden doğuyor; Türkiye topun ağzında- dır. . . . ı Peki, iş 0 kerteye mi geldi?.. Geldi... Parça parça haberteri ve yorumlan birleştirdiği- miz zaman dönüm noktasına adım adım yaklaştı- ğımızı görüyoruz; önümüzdeki siyasal yapılanma- nın tasanmlan kâğrt üzerinde henüz bir karalama 9ibi- . . , . . H Derviş cerre çıktı.. -' " tA:> - Dış desteği bağladıktan sonra olacak olanlan el- bette düşünüyor; çünkü Kemal Derviş'in durumu çok değişik... *.u Derviş bu hükümetin hem içinde.. —*• • Hem dışında. >o^ AJt_ BÜLENT DİKMENER HABER ÖDÜLÜ 22. YIL TÖRENİ Konuşmacı: Hasan YILMAER Konu: "Medya-Nereden Nereye" 27 Nisan 2001 Cuma saat: 17.00 Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu lî Şubat Süreci ve lürkiyede Demokrasi Vural Savaş, Yekta Giingör Özden . Kemal Alemdaroğlu, İlhan Selçuk ' Bedri Baykam, Sunay Akın, Öner Yağcı, Necla Arat, Korkut Boratav yazılorıylo İleri'de ,, www.ileri2000.org Atatürkçü İlerici Devrimci Gençlerin Dergisi lleri Adres:lstıUal Cad A\han Işık Sı?kak. Fescıoglu Ap ksi. $ Be\o«lu-Ulanbul Tel Faks: {O2\2\ 292 7 i t 00 Cumhuriyet p MûzıkVakft 0312 427 08 55 Türkiye Gazetecıler Cemıyet'nın yayınladığı günlük Bizim Gazete Ulke sorunlanna ılışkın rapofianyla. araştırmalanyla. köşe yaalanyla, tarafsız haberienyle avil toplumlann gazetesı. Düzenlı okumak için abone olun. TeJ: 0512.51108 75
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear