Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
• * i
SAYFA CUMHURtYET 27 NİSAN 2001 CUMA
.*. O L A Y L A İ l . JEJ CyOItUŞLJiJK olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
Özelleştirilerek Edilen Vergi Denetimi
Faruk YALÇINER Msatçı
• • zaldönemindeçıkan-
O
lan 3568 sayılı yasa
ile devletin 'egemen-
lik hakkından doğan
vergi denetim yetldsi',
yeminli mali müşavir
(YMM) sanb bir kesim serbest mes-
lek sahibine devredilmiştir.
Bu çerçevede, vergi yûkûmlûleri-
nin mali çizelgeleri ile vergi bildi-
rimlerinin muhasebe ilkelerine ve
vergi yasalanna göre doğruluklan
YMM'ce onaylanacaktır. Bu onay,
yükümlûnün vergi kaçırmadığı an-
lamındadır. YMM, onay ücretini,
denetlediği yükümlüden alacak; gö-
revinde bağımsız ve yansız olacak-
tır! Yükümlûnün kaçırdığı vergiden
birlikte sorumlu tutulacaktır.
Yasa, YMM mesleğine geçişte 's-
nav' öngördüğü halde; sözkonusu
düzenlemeyi gerçekleştiren hesap
uzmanı, Maliye müfettişi kökenli
Maliye bürokratlanna 'ayncahk' ta-
nıyarak, on yılhk kamu görevinin
sonunda 'sınavsız' YMM olabilme-
lerini sağlamıştır. Bu arada hukuk,
iktisat, işletme, kamu yönetimi vb.
alanlardaki profesörlere de smavsız
YMM'lik verilerek 'bflimselbirsus-
kunluk' yaratılmıştır.
Böylece, 'devletin devredflemez
nitelikteki vergi denetim yetldsi be-
lirli kesimlere ayncalık tamnarak
özelleştirilirken anayasaya aykınhk
katmericndirümiştir. Dahası, Maü-
ye Bakanlıgı'nın vergi denetim bi-
rimleri çökertilerek vergi yönetimi-
ni yozlaştıracak tohumlar atümıştır."
Bir de, çok değil on yıl sonra, günü-
müzün hayali ihracat operasyonlan
ile gözler önüne serilecek balinala-
nn, timsahlann üreyeceği bataklık-
lar oluşturulmuştur.
Bakanük gözükara gkMyor: Ilkin,
dışsatımdan kaynaklanan KDV ge-
ri ödemeleri YMM raporlanna bağ-
lanmıştır. Ardından, vergi bildirim-
lerinin YMM'ce onaylanma zorun-
luluğu getirilmiş; tepkiler üzerine
zorunluluk. sözde isteğe bağlılığa
dönüşrürülmüştür. Bu bağlamda,
onay yaptıranlann bakanlıkça vergi
incelemesine ahnmayacaklan türün-
den bir güvence; yaptınnayanlann ise
öncelikle inceleneceklerine yönelik
gözdağı verilmiştir (1). Bununla da
yetinilmemiş, 213 sayılı yasanın 135.
maddesi hiçe sayıJarak bakanhk de-
netçisi vergi denetmenlerinden,
YMM'lerin yapacaklan karşı ince-
lemelerde onlara 'yardımcı olmala-
n' istenmiştir (2).
Gidiş öylesine gözükaradır ki; yel-
kenlerini YMM bağlantılı rüzgârla
dolduran Maliye bürokratlan sonun-
da tarihe 'ibretnotu' olarak düşüle-
cek bir yaklaşımla "3568 sayıh yasa
uyannca YMM'nin tam onayı kap-
sammagirenyükûmlülerm vergi de-
netmenlerince incelenemeyecekleri-
ni" duyurmuşlardır. Ülkeye,
YMM'nin iş alanlannm genişletil-
mesi uğruna, Türkiye'deki vergi in-
celemelerinin yüzde 9O'uu gerçek-
leştiren bakanhğın en büyük dene-
tim birimi vergi denetmenleri,
YMM'ler karşısında *yetkisiz krim-
mışlardır' (3).
Bu uygulamanın mimarlanm taç-
landıracak göz kamaştıncı bir kanıt
da bağunsız yargıdan gelmiş ve îs-
tanbul 7. Vergi Mahkemesi, YMM
ile tam tasdik sözleşmesi yapan ver-
gi yükümlüsünün vergi denetmen-
lerince incelenemeyeceklerine ka-
rar vermiştir (4).
Bakanlık bürokratlan ile YMM
arasındaki birliğin sayısız örnekle-
rinden son olarak değinilmesi gere-
ken, 'vergi denetmenlerine smavsız
YMM'lik olanağı doğuracağı gerek-
çesiyle bu denetçilerin meslekte çok
dahaiyiyetişmeterinisağlayacakye-
teıük smavı uygulamasmm on yıl ge-
ciktirilmesidir.'
Mesleğin gittikçe büyüyen geliri-
nin albenisi ile on yıl içinde çok sa-
yıda uzman, müfettiş, kontrolör ka-
mudan aynlarak YMM olmuşlardır.
Ancak en büyük yıkım, bilinçle çö-
küntüye uğratılan vergi denetmen-
lerinde yaşanmış, meslekten umudu-
nu kesen 400'ün üzerinde vergi de-
netmeni işten aynlmıştır. Özetle,
Maliye Bakanlığı'nın 3000 dolayın-
daki vergi denetçisi sayısı, 1990-
2000 döneminde ülkenin ekonomik
gelişmesi koşutunda arttınlarak yüz-
de 2 olan vergi denetim oranının
yüzde 15-20'lere çıkarılması gere-
kirken kamudan YMM kaynaklı ay-
nlışlar nedeniyle azaltılmıştır bile.
Olü doğan meslek: Özal dönemi-
ne değin Maliye memuru ile vergi
yükümlüsü ya da danışmam arasın-
da belirli bir 'uzakhğm' korunması-
na çalışıln-, bu olgu bir 'etik değer'
olarak savunulurdu. 3568 sayılı ya-
sadan sonra çarpıcı bir dönüşümle
bu yaklaşmı terk edilmiştir. YMM,
konumu ve çıkan gereği sermayenin
danışmam, savunmanıdır. 3568 sa-
yılı yasanın 12. maddesinde yükle-
nilen 'kamu görevüsi işlevi, kamu
gûcfi ile yaratümış YMM rantmı sa-
npsarmalayanfantastikbiryüküm-
Ifilûktür ve dünyada eşi yoktur'. En
katı yandaşlannın bile savunamadı-
ğı, uygulanamaz bir yaklaşımdır.
YMM'nin, kaçınlan vergiden yü-
kümlü ile birlikte sorumlu tutulma-
sı (doğruluk denetimi), Türkiye'de-
ki gibi bir kayıtdışı ekonomi için ol-
mayacak, işlemeyecek bir kuraldır.
Mesleği içtenlikle yürütecekleri de
caydıncıdır.
Gelirinin kaynağı vergi yükümlü-
sü olan, ancak kendisi bir tür devlet
memuru sayılan YMM, 'müşterisi-
ni devlet adma denetkyecek, vergi
vasalannı bir kamu görevüsi gibi uy-
gulatacakor.' Elde ettıği ücretle yü-
rüttüğü görev arasında 'aşıbnasıçok
güç bir çıkar ifişkisf kurulmuştur bu
anlamda. Oysa, Batı'da böylesi çı-
kar bağlantısı meslek açısından çok
sakıncalı kabul edilmektedir.
Bugün Maliye Bakanlığı'nın ver-
gi gelirlerini 'kısa sürede' arttırma
olanağı -eğer hukuk devleti kuralla-
rına uyulacaksa- yok gibidir. Çün-
kü vergi yasalannı yıllardır işleteme-
yen, bunun için de en haksız vergi
olan dolaylı vergilere yönelmiş bir
bakanlığm; olağandışı vergi yasala-
n (net aktif, ekonomik denge vergi-
leri vb.) çıkararak -o da bir kezlik-
vergi toplamasına tüm ilgili kesim-
lerden tepki yükselecektir. Dahası,
bu tepkinin en serti şirketlerden ge-
lecektir. Bakanlık, YMM'lere yön-
lendirdiği bu şirketlerin vergi gelir-
lerini arttıracağını savunmuştur. Oy-
sa bunun tam karşıtı gerçekleşmiş-
tir. 'Günümüzde şirketlerin yüzde
90'uıuı vergi bildirimi, ücretlilerden
bile düşüktür!' Kaldı ki Kurumlar
Vergisi'nin toplam bütçe vergi ge-
lirleri içindeki oranı anılmaya değ-
meyecek düzeye inmiştir. Vergi top-
layamayan bakanlığm gerçekleştir-
diği KDV geri ödemelerinde hayali
dışsatımdan kaynaklanan vurgunun
boyutlan ise korkunçtur (5).
Kamu denetimi-bağımsız dış dene-
tim: Kamu denetimi, yükümlülerin
hesap ve işlemlerinin yürürlükteki ya-
sal düzenlemelere uygunluğunun,
yasalarda belirlenmiş kurallar çerçe-
vesinde kamu denetçilerince denet-
lenmesidir.
Bağımsız dış denetim ise, denet-
lenen işletme ile işçi-işveren ilişki-
si olmadan, önceden saptanmış ça-
hşma düzeni içinde tutan karşılığın-
da sunulan hizmettir. ABD'de ye-
minli kamu muhasebecileri (CPA),
Almanya'da yeminli defter denetçi-
leri ve vergi danışmanlan, Ingiltere'de
fermanh muhasipler ve diplomalı
muhasipler, Fransa'da hesap uzman-
lan, Macaristan'da bilanço analist-
leri ve denetçiler, Japonya'da yemin-
li kamu muhasebecileri vb. bağım-
sız dış denetçilere dünyadan örnek-
lerdir.
Bağımsız denetçiler, işletmelerin
hesaplannı ve mali tablolannı de-
netlemekte; danışmanlık, temsilci-
lik gibi hizmetleri bireysel ya da or-
taklıklarla sunmaktadır. 'Hizmetver-
dikleri işletmelere doğrudan mali ba-
ğımhhklanbuhınmamaktadır'Aldık-
lan ücret, mesleğin yasal gerekleri-
ne dayamlarak saptanmıştır ve 'ba-
ğımsBtaidan konusunda kuşku uyan-
dırmadan sistemin işleyişini sağla-
maktadır.' Onayladıklan belgeler,
üçüncü kişiler katında mesleki etkin-
likleri ölçüsünde güvence oluşturur
ve 'vergi yönetimi için bağlayıcıhk
özelliği taşımaz.'
Sonuç:
Maliye Bakanlığı'nın merkez ver-
gi denetim ve yönetim birimlerinde-
ki görevlilere, 'özelkesünekamusal
yetkilerle geçerek yüksek kazançlar
sağlama olanağının saklı tutulması,
kamu göre\1ni ve örgütünü yozlaşb-
ncıunsuriartaşunaktadır.' Bakanlı-
ğm belırledıği meslek kurallan, da-
ha sonra bir kesim Maliye bürokra-
tının kamudan aynldıktan sonraki
çıkarlannı doğrudan ilgilendirmek-
tedir. Çok sakıncalı bir geçiş ve bağ-
lantıdır bu.
Onay ücretlerinin, vergi yükümlü-
lerinintecimsel büyüklüklerine (sa-
tışlar ve aktif toplamına) ya da geri
alacaklan KDV tutannın belirli bir
oranına bağlanmış olması, sistemi ki-
şisel çıkarlann egemenliğinde öldü-
rücü bir nitelik taşımaktadır. Kaldı
ki bu olgunun en yakıcı sorusu, 'ge-
Krini, denetiediğiyükümlükrden sağ-
lamak dunımundaki V ıVLM'nin ka-
mu-özcl çıkar caaşmasmdaki konu-
munun ne olacağıdır.'
Aynca, bu görevlilerin bağımsız-
lık, reklamla müşteri kazanma, nes-
nellik, uzmanlık, dürüstlük, yüküm-
lülere ve meslektaşlanna karşı sorum-
luluklan yönünden denetlenmeleri ise
çok daha önemli bir sorunsal olarak
bakanlığm önünde durmaktadır. An-
cak unutulmamalıdır ki 'toplumu-
muzun geçmişinde değil vergj dene-
timinin, verginin toplanmasının bile
özeOeştirildiğL, -mültezinılerin yetid-
ti küındığı- dönemler yaşanmıştır.'
Bu konuda 'devletçe verilen ödûnle-
rin ağur sonuçlan günümüz için de
öğretici olmayı sûrdûrmektedir.'
(1) 213 S.Y. 30/8b. Md. Mük.
227Md. 1-14S. GT. (2) 19S. GT. (3)
21.4.1998 / GEL. 032/3205-
11/014153 SG. (4) 1999/10222E,
2000/226K. (5) 15.2.2001 G. Cum-
hurivet
O yıllar, Türkiye için kolay
yıllar değildi. Ama ulusça her
alandasefeıtıerolunmuşyıl- —
lardı. Öncelikle herşeyin te-
meli olduğuna inanılan eği-
tim'de yeniden yapılanma
gerekiyordu. Gerçekten ay-
dınlanmış insanlar önderli-
ğinde Köy Enstitüleri kuaıldu. Tek
kaynak insan gücüydü. Öğren-
meye aç, pınl pınl çocuklar, birer
birer Köy Enstitüleri'ni yapmaya fm-
şa etmeye) başladılar.
Eğitime inanmış yürekli egitim-
ciler önderiiğinde okullannı ken-
dileri yaptılar. Temel atip duvarör-
düler, ekin ekip yemek pişirdiler.
Okul binalannın çevresini meyve
ağaçlanyla süslediler.
Hepsi, emeği esirgemeyi degil,
çoğaltmanın güzelliğini bilen cin
gibi, karagözlü, karatenli köy ço-
cuklanydılar.
Yürekleri aydınlık, dimağları
dinçti. Fizik kurallannı dogada öğ-
renir, kendi çaldıklan çalgılar (enst-
rümanlar) eşliğinde eğleniıierdi.
Çevreleri (ufukları) genişletilmişti.
Yurdun kıraç topraklannda yeşe-
rip boy verirken, hiç görmedikle-
ri, belki de hiç göremeyecekleri ül-
kelerin insanlannı da tanıma, bil-
me hevesindeydiler. Okul onlar
ARADABtR
Dr. HÜLYA ÇAKMUR
0 Yıllar...
için sınıf ve müfredat programı
değil, bir çeşit yaşam minyatü-
rüydü. Burada kimse not hesabı
yapmaz; daha çok bilmek, bildik-
lerini paylaşmak isterdi. Okuma
tembeli, hazır bilgi heveslisi değil-
lerdi.
Onlara önce birey olduklan öğ-
retildi. Tek tek, her birinin nasıl
farklı ve guzel olduklan duyumsa-
tıldı (hissettirildi). Bir arada bütün
olmanın da erdemini yaşadılar.
Kendi haklan kadar başkalannın-
kine de saygı duydular. Düşünce
özgürlüğü ve demokrasiyi onlu
yaşlannda, okul sıralanndayaşa-
yarak tanıdılar, yaşam biçimi ola-
rak benisediler. Tersini düşüne-
mediler bile.
Bu aydınlanma dönemi kısasür-
se de ürünleri kuşaklar boyu iz bı-
raktı. Çünkü inançlı ve saglam bir
zeminde yetişmişlerdi. Gerçek de-
ğerieri sadece öğrenmemiş, yaşa-
mışlardı.
Yaşamın ve doğumun
anlamını köy çocuklan iyi
- bilirler. Sağlıklı dogma-
nın nasıl şans olduğunu,
- hayatta kalabilmeninse
zortuğunu küçük yaşta
anlamışlardır çünkü. Ya-
şam onlara hazır sunul-
mamıştır. Bu yüzden hersoluğun
hakkını vermek isterter. Bu yüzden
bu insanlara yapılan akılcı yatınm
yıllarca ürün verdi ve yok editeme-
di.
Köy çocuklannın doğum gün-
leri de olmaz. Onlar partilerle an-
mazlar böyle günleri. Çünkü asıl
kutlanılacak olanın, onurlu, dim-
dik, yenilmez bir yaşam olduğu-
nu bilirler. Çabalan bunun içindir.
Bunun için "yetmiş yaşında zey-
tin ağacı" dikerler. Köy Enstitülü
bireğitimcinin çocuğu olmak, ba-
na yasaklar, baskılar, zorbalar kar-
şısında boyun eğmemeyi öğretti.
Inançla, azimle, hırsla direndik
böyle günlerde de bir tek sevgi-
nin önünde tutamadık gözyaşla-
nmızı.
Babamın da doğum günü yok.
Biz 17 Nisan'da kutlanz bu günü.
Bu yılın 17 Nisan'ını ulusça bütün
Nisan boyunca kutladık. Baba-
mın doğum gününü de...
Metro Uygarlığı
Prof. Dr. Coşkun
A
rtık 4. Le-
vent'ten Tak-
sim'e, geniş,
ferah koridor-
lardan geçerek, yürüyen
merdivenleri kullanarak,
tertemiz vagonlarda seya-
hat ederek ve 10 dakika
içinde gidebiliyorsunuz.
Yaşınız 6O'ı geçiyorsa her
saat yan fiyatına, ama 5
yaş daha büyükseniz bu
defa 10.00-16.00 arasında
ücretsiz seyahat edebili-
yorsunuz. Bu yaşlan ge-
ride bırakalı epey zaman
geçmişse görevlilerin
"Efendim siz o kadar var
mısınız sahiden" şeklin-
deki zarif takıbnalan ho-
şunuza gidiyor. Araba der-
dinden, park yeri aramak
sıkıntısmdan kurtulmuş
olmanın keyfıni çıkanyor-
sunuz. Bir uygarlık, çağ-
daşlık simgesi gerçekten
metro. Keşke çokdahaön-
Eskisini 60 milyona sayalım,
yenisiyle değiştirelim!
Arçelik'ten gözalıcı
bahar kampanyası...
Eski teKevizyonunuzu
60 milyona sayarak,
çok özel avantajlarla
51 ekran ve üstü
yepyeni bir Arçelik
televizyonla değiştiriyoruz.
Kaçırmayın.
i
ÖZDEMİR
ce yapılabilseydi, keşke
daha uzaklara ulaşabilsey-
di diye hayıflanmaktan
kendinizi alamıyorsunuz.
Etrafınıza bakamadan,
kentinizin güzellikleri ile
birlikte çirkinliklerine de
göz atma fırsatını bula-
madan, tekbaşınıza araba-
nızın direksiyonuna çivi-
lenip trafık tıkanıklığına
katkıda bulunmak, o bü-
yük benzin israfinı pay-
laşmak ne can sıkıcı, ne
tatsız bir şey değil mi? Bu
güzelim uygarlık aracını
Istanbul'a ve bize kazan-
dıranlan şükranla anarken
bazı metro gözlemlerimi
aktarmak istiyorum. Ne
yapalım ki bunlar kaygı
verici gözlemler. Metro-
nun yapunı sırasında en-
gellilerin bundan yararla-
nabilmesi için ciddi top-
lannlaryapıldı. Onlaraben
de katıldün. Bu özen, bu
ciddiyet beni sevindirmiş-
ti. Ama aylardır gözlerim
metrodan yararlanan te-
kerlekli sandaryede bir en-
gelli anyor. Henüz rastla-
yamadım. Görevliler de
bana gördüklerini söyleye-
mediler. Asansörler çalı-
şıyor mu? Anahtarlan bu-
lunuyor mu? Özürlüler
metroya kadar nasıl gele-
bilir, oradan çıkmca nasıl
yol alabüirler. Böyle bir-
çok soru var elbette. Ikin-
ci kaygılandığım şey şu:
Vagonlarda 10 dakika bo-
yunca okuyan, dakıkala-
nnı bu şekilde kullanmak
isteyen insanlar anyorum.
Roman, dergi, gazete ne
olursa. 10 dakika az za-
man mı, neler öğrenir in-
san. Bulamıyorum oku-
yan vatandaşlanmı. Çok
ender.
Bir anı canlanıyor göz-
lerimin önünde. En çok
Londra'yı anıyorum. Şöy-
le süratle yol alan metro-
da sarsıla sarsıla giderken
bir eli rutamakta, öteki
elindeki kitabı ayakta inat-
la okumaya çalışan insan-
lar. Bir şey daha; durak
yerlerinde, özellikle son
duraklarda inen ve binen-
ler vagon kapılannda kar-
şı karşıya geliyorlar. Içe-
ri girecek olanlar, çıkan-
lan 5-10 saniye bekleye-
miyorlar. Bibniyorlarmı
dersiniz, güvensizlik mi,
yerbulmayı kaçınrım kay-
gısı mı, yoksa bizim kül-
türümüzmü? Birçokdav-
ranışımızda öne çıkan et-
ken. Neyse metro gerçek-
ten yaşamımıza kısmen
de olsa büyük kolaylıklar
getirdi. Tez zamanda yay-
gmlaşmasını dileyerek kat-
kıda bulunanlara teşek-
kürler sunuyorum.
leuiıep ielıbau
eeus pıoıesı
Televizyonlar peşin fiyatına 7 taksitle..
www.arc*Uk.co(n.tr
H a y a t a
1MAVBSAU/İSTANBUL
• li Sanat Kffltflr Htericezı
Bileiıx Çağn Merk
0216 4541S»
-Sanat Yapım"
*ww dulansa 0*5
4 MAYIS CUMA / ANKMA
«KUOUS OPERASaat ?0.30
\KUkU
(«ım
PENCERE
lanlar Kimler İçin
îalıyor?..
Derviş cerre çıktı..
Neolacak?..
'Büyük patron' Türkiye'yi gözden çıkaramaya-
cağına göre IMF ve Dünya Bankası'ndan başlaya-
rak yeni bir borçlanma olanağı doğacak...
Sonra?..
Her şey sonra başlayacak; ülke altüst olmaya ge-
be gibi görünüyor.
Hep böyle olmadı mı?..
Ekonomik krizlerini Türkiye hep devalüasyonla
aştığını sanır, dış çevrelerie anlaşma onaylanıp mü-
hüriendikten ve yeşil dolarlann ucu göründükten
sonra içerde siyasal hareket başlar.
Eşref saati, Derviş işi IMF ile bağladıktan sonra
çalacaktır.
Ancak bu kriz öncekilere benzemiyorl..
•
Kim ne derse desin, Bülent Ecevit deneyimli,
iradeli ve inatçı bir politikacıdır; şu sırada aklına bir
sorunun çengeli takılmadan duramaz:
- Çanlar kimin için çalıyor?..
Uzun boylu düşünmeye gerekyok!.. Televizyon-
lan zaplamak yeterli!.. Işadamlan örgütleri, sana-
yi, ziraat, ticaret odalan, ekranlarda ne istedikleri-
ni açık seçik dile getiriyorlar; bir kanaldan ötekine
dolaştın mı temsilcilerin her birini öfkeden köpü-
rürken görüyorsun...
Buna karşılık politikacılar sus pus...
Ülke bir dönüm noktasına doğru gidiyor.
•
Yeni bir kavram:
'Ekonomik durumun ülke güvenliği açısından teh-
dit durumuna gelmesi..."
Ekonomi iflas ederken yöneticiler askere dönüp
ne diyoriar
- Tasarrut isteriz!..
llk akla gelen soru: " *• "
- Savunmada savurganlık var mı?.. ' v.
Ya da:
- Lüks varmı?..
Savurganlık varsa, tasarruf akla gelebilir; yoksa
savunmada harcamalan kısmak, insan hayaöyla oy-
namaktan başka bir şey değildir.
Ulusal savunma her ülkeye göre değişir.
Israil'de savunma harcamalarını kısmak olana-
ğı ne ölçüdedir?.. Yunanistan Avrupa Birliği'nin
şemsiyesi altına girdiği için silahlanma harcama-
lannı sözde kısıyor; peki AB neden Avrupa ordu-
sunu kurmak istiyor?..
Türkiye Ay'da değil, Dünya'nın en tehlikeli böl-
gesinde yaşıyor.
•
Askerin ekonomiye girmesi, gereğinde kendisi-
ne 'öV buyruğu verilecek insanın 'nefis savunma-
sı' güdüsünden doğuyor; Türkiye topun ağzında-
dır. . . . ı
Peki, iş 0 kerteye mi geldi?..
Geldi...
Parça parça haberteri ve yorumlan birleştirdiği-
miz zaman dönüm noktasına adım adım yaklaştı-
ğımızı görüyoruz; önümüzdeki siyasal yapılanma-
nın tasanmlan kâğrt üzerinde henüz bir karalama
9ibi- . . , . . H
Derviş cerre çıktı.. -' "
tA:>
-
Dış desteği bağladıktan sonra olacak olanlan el-
bette düşünüyor; çünkü Kemal Derviş'in durumu
çok değişik... *.u
Derviş bu hükümetin hem içinde.. —*• •
Hem dışında.
>o^ AJt_
BÜLENT
DİKMENER
HABER ÖDÜLÜ
22. YIL TÖRENİ
Konuşmacı: Hasan YILMAER
Konu: "Medya-Nereden Nereye"
27 Nisan 2001 Cuma
saat: 17.00
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti
Burhan Felek Konferans
Salonu
lî Şubat Süreci ve lürkiyede Demokrasi
Vural Savaş, Yekta Giingör Özden .
Kemal Alemdaroğlu, İlhan Selçuk '
Bedri Baykam, Sunay Akın, Öner Yağcı,
Necla Arat, Korkut Boratav
yazılorıylo İleri'de ,,
www.ileri2000.org
Atatürkçü İlerici Devrimci
Gençlerin Dergisi lleri
Adres:lstıUal Cad A\han Işık Sı?kak. Fescıoglu Ap ksi. $
Be\o«lu-Ulanbul Tel Faks: {O2\2\ 292 7
i t 00
Cumhuriyet
p
MûzıkVakft
0312 427 08 55
Türkiye Gazetecıler Cemıyet'nın yayınladığı günlük
Bizim Gazete
Ulke sorunlanna ılışkın rapofianyla. araştırmalanyla.
köşe yaalanyla, tarafsız haberienyle avil toplumlann gazetesı.
Düzenlı okumak için abone olun. TeJ: 0512.51108 75