23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 MART 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Esenyurt ilçe olmak istiyor • İstanbul Haber Servisi - Esenyurtlular, beldelerinin nüftıs ve alan olarak çok sayıda ilden ve yüzlerce ilçeden daha büyük olduğunu vurgulayarak "Ilçe olmayı fazlasıyla hak ediyoruz" dediler. Esenyurt Cıunhuriyet Meydanı'nda toplanarak davul, zurna, halay ve köçek eşliğinde ilçe olma istemlerini duyuran Esenyurtlular, resmi olmayan verilere göre 200 bin olan nüfuslanyla ilçe olmayı hak ettikJerini vurguladılar. Esenyurt İlçe Yürütme Kurulu Başkanı Cemal Akkaya, tüm siyasi partilerin ve kitle örgütlerinin desteğiyle yürüttükleri ilçe olma kampanyasının amacına mutlaka ulaşacağını söyledi. Ajjar: Bucak'a dokunmaym • ELAZIĞ (Cumhuriyet) - Bayram nedeniyle Elazığ'a gelen Bağımsız Milletvekili Mehmet Ağar, burada yerel televizyonlann canlı yayınlanna katıldı. Susurlukla ilgili sorulan yanıtlayan Ağar, "Bilen bilmeyen konuşuyor" dedi. Dokunulmazlık dosyalanyla ilgili olarak, "Benim dosyalanmın gündeme getirilmesi için bakan arkadaşlara ricada bulundum. Ancak Sedat Bucak'ın dosyasının gündeme getınlmesıne karşıyım" diye konuştu. Ağar, "Veremeyeceğimiz hesabımız yok. Ancak Bucak olayı farklı, o devlete güvenmiştir devlet de ona. O devlete kendini siper etmiştir. Dokunulmazlığınrn kaldınlıp yargılanmasına karşıyım" dedi. Saglıkta yeni sendika • ANKARA(AA)- Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğû'nden bazı şube müdürleri, "Ulusal Sağlık ve Sosyal Hizmet Çahşanlan Sendikasfnı (USS) kurdu. USS, Kronik Hastalıklar Şube Müdürü Dr. Ömer Evicil, Özürlüler Şube Müdürü Sosyal Hizmet Uzmanı Süleyman Demirel ve Özel Hastaneler Şube Müdürü Dr. Sevgi Yağızoğlu'nun da aralannda bulunduğu 5 bakanlık çalışam tarafından kuruldu. AÇHOAIVIA • MHP Balıkesir Milletvekili Hüseyin Kalkan, oğlu O.A.K'nin İstanbul Lisesi önünde meydana gelen öğrencilere saldın olayı sırasuıda orada bulunmadığını ve saldınyla da bir ilgisi olmadığını açıkladı. TGC, TGSvesan basın kartımı kaybettim. Geçersizdir. YAŞARUZUNLAR Devlet Bakanı Derviş en büyük sorunun bankacılık sistemi olduğunu söyledi Dervîş Siyasi destek' istedi• Baştarafi 1. sayfada hem banka hem resmi çevre- lerden finansal desteği sağla- yabüeceğiz. Programı oluştur- madan herhangi bir rakam üzerinde durmak çok yanhş olur" diye konuştu. Derviş, O'Neill görüşme- sinin nasıl geçtiğinin sorul- ması üzerine şöyle konuştu: "Hiçbir zaman program or- taya çıkmadan, somut destek vereceğiz diye beklemiyoruz. Mevcut bir programı destek- ler fuıans çevrelerL" IMF ile program askıda Derviş, bir gazetecinin, IMF ile stand-by anlaşması- mn yeni program çerçevesin- Tansu Ciller ABD'den bakan hludedildi • DYP lideri Tansu Çiller, Kemal Derviş'i antrenöre benzeterek "Antrenör ithali güzel de futbolcularda iş yoksa, futbolcu oynamıyorsa hoca ne yapsın" dedi. Haber Merkezi - DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, hükümeti, parlamentoda ekonomiyi düze çıkaracak bir adam bulamayıp "Amerika'dan bakanhk yapacak insan ithal etmekk" suçladı. Bayram tatilini ABD'de geçiren Çiller, "8 Mart Dünya Kadmlar Gönü" nedeniyle yayımladığı mesajında hükümete yüklendi. Koalisyonun uygulamalan ile halkm sofradaki ekmeğini tek tek çaldığuu iddia eden Çiller, ekonomik sılontılan en fazla hissedenlerin kadmlar olduğunu aktardı. "Araba zaten duvara toslanuş, şoför değiştirseniz ne olacak" diye soran Çiller, Derviş'i antrenöre benzeterek "Antrenör ithali güzel de futboicularda iş yoksa, futbolcu oynamıyorsa hoca ne vapsuT dedi. FP de tepklll FP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğhı da dün Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'nde düzenlediği basuı toplantısında, Derviş'in ABD'deki temaslan sonucu para bulabileceğini, ancak bunun karşılığmda Türkiye stratejisinden bir şeyler satmak zorunda kalınacağını savundu. • ABD Hazine Bakanı O'Neill ve IMF Başkan Yardımcısı Fisher ile yapüğı görüşme ardından basın toplantısı düzenleyen ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Derviş, siyasi desteğin tam olduğu ciddi bir program oluşturulduğu takdirde uluslararası finans çevrelerinden gereken desteğin alınabileceğini söyledi. Derviş, ancak destek bakımından koalisyonda çok ciddi zorluklar olduğunu belirtti. deki yerini sorması üzerine, "EV1F ile bu olaylardan sonra yeni bir programa gireceğiz. Mevcut programı yeniden yapılandıracağız. LMF kendi taranndan çahşryor. Bazı fıkir aynlıklanmız da var. Teknik olarak şu anda program askı- da. Yeniden müzakereyi bitir- memiz gerekiyor'' yanıtım verdi. Derviş, IMF ve Dünya Bankası'nın, Türkiye'nin ya- şadığı ekonomik sıkıntıda, mali külfeti karşılama konu- sundaki tutumunu soran bir gazetecinin sorusunu da, "Daha önce program için san- ki IMF'nin kendi programı gibi sunum yapıku. Doğru de- ğü. Her zaman Türk hükürae- tinin programı olmak duru- munda bu politika. IMF ve Dünya Bankası'nın programı olmayacak, ama destek iste- yeceğiz'' diye yanıtladı. IMF ve Dünya Bankası'nın krizde paylan olup olmadığı yolundaki bir soruya karşılık olarak da Derviş. "Bunu bu şekikie sunmak doğru değil. Devlet kendi sorumluluğunu yüklenmek durumundadn-. Bunun sorumluluğu. her şey- den önce buna karar veren Türldye'ye aittir'' şeklinde konuştu. 'Memuru düşünüyoruz' Derviş, hükümetin diğer üyelerinin memura ek zam açıklaması yaptığını belirt- mesi üzerine de, hükümetin bir bütün olarak, Başbakan Bülent Ecevit başta olmak üzere, enflasyon konusunda Ç İ Z M E D E N Y U K A R I m.kartı« superonline.com.tr MTJŞA KART son derece kararlı olduğunu ve yeniden yüksek enflasyo- na götürecek bir icraatm söz konusu olmayacağuıı söyle- di. Derviş, "Memur zamlan açısmdan, zam yapılacağı ya da enflasyonun amnda kal- mayacağı konusunda IMF'- nin de kabul etöği bir politika var. Bu politika sürecek. Me- mura her zaman a\-arlamaya- püacak. O bakımdan özel en- dişeye gerek yok" dedi. Derviş, en büyük sorunun bankacılık sisteminden do- ğan zararlar ve yapısal bozuk- luklann açtığı kayıplar oldu- ğunu söyledi. Derviş, "tkinci şubat bunahmma sürüklenen bankacıhk sistemindeki du- ruma önceUkle çare bul- mamız gerekiyor. Ciddi, bir daha geri dönmemek üzere adnnlar atmamız gerekiyor. Kararlı davranmak duru- mundayız" diye konuştu. İç borçlar ertelenmeyecelc' Bankacılık sistemindeki yapısal bozukluklan hızla dü- zeltmeden kuru sabit tutma- nın çok zor olduğunu da söz- lerine ekleyen Derviş, bir ga- zetecinin, "bankacıhk refor- munun neler içermesi gerekti- ğp sorusuna karşılık olarak, "Hızh hareket Ula da bütün bankalara el koymak, kapat- mak anlamına gelmemeli. Şu da bir gerçek ki kamu banka- lan, Türkiye'nin kaç yıldır kamburu. Ziraat Bankası'nm ödediği faiz, bütün yıl ödediği maaşlara denk" yamtını ver- di. Derviş, Türkiye'nin kendi parasına güveni sağlamlaştır- mak durumunda olduğunu da kaydederek iç borçlan ertele- meyi düşünmediklerini bil- dirdi. Bugün Dünya Bankası Baş- kanı James VVotfensohn ile ve IMF Başkam HorstKöhkr ile görüşecek olan Derviş, ABD ziyareti sırasuıda Dünya Ban- kası'ndan istifa işlemlerini ta- mamlayacak. Derviş iki haf- ta sonra tekrar ABD'ye gide- ceğini söyledi. Rııtan'danErdoğan'auyan Haber Merkezi - Merkez sağda yeni bir siyasi oluşum için hazırhklar yapan eski istanbul Büyükşehir Beiediye Başkanı Recep Tayyq> Erdoğan'a Fazilet Parnsı Genel Başkanı Recai Kutan'dan uyan geldi. NTV'nin haberine göre, başkanı olduğu parti hakkındaki kapatma davası süren Kutan, siyasi yasakü Erdoğan'ın yeni bir siyasi oluşum planları yapmasını, "Parti kapankuktan sonra yeni bir oluşuma giderler mi? Oyie bir ihtimal olabüir kiL Hem parti kapaolmayacak, hem yeni bir oluşuma gidilecek. Buna hiç ihtimal vermiyorum. Bu kadar hesap yapabüecekleri kanaatindeyim" şeklinde değerlendirdi. Kutan. Erdoğan ile bırlikte FP içındeki yenilikçi kanadın da yer alacağı yeni bir oluşuma şans tanımadığını belirterek "Böyle bir oluşum, gayrimemnunlar tophıluğudur. Yani belli bir görüş, beOi bir ideal etrafinda toplanan Idmseier değil, o partinin içinde gayrimemnun insanlarm topiuhığu haline getir" dedi. Kutan, siyasi yasagının kalkması durumunda Erdoğan'ı FP'ye davet etti. DSP'de Coşırn bunalum ANKARA(ANKA)- Nakşibendi tankau hderi Esad Coşan'ın Süleymaniye Camisi'ne gömülmesi için haztrlanan kararnamenın DSP içinde yarattığı sıkınn sürüyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in imzalamadığı "defin kararnamesi" tarnşmalan sırasmda DSP'li 17 milletvekilinin hazırladığı "mezarhklardan başka yerkre öhl gömülmesini yasaklayanT ' yasa önerisi TBMM Başkanlığı'na sevk edilmedi. DSP'ü 17 milletvekilinin imzaladığı ve Umumi Hıfeıssıhha Yasası'nın 211. maddesinin değiştirilerek "Mezarhk olarak beürlenen yerierden başka yerkre ölü gömülmesi yasaknr. Üstün devlet hizmetinde bulunanlar için Bakanlar Kurulu karan 3e mezarhldar dtşmda anıt mezar yapnnlmasına bin verilebilir" hükmünün eklenmesıni içeren yasa önensi DSP grubunda bekletibyor. Onerinin gerekçesinde, "tekke, zaviye vetürbeterinfaaliyetierifle bunlara uygun birtakmı unvaniann kullanümasınm yasakokhığuveaykın hareket edenlere hapis ve para cezası öngörüktüğü" anımsanldı. IRMIKIAYDIN ENGÎN aengin@doruk.nettr Başbakan'ın "Dönüşünü umutla bekliyonız" dediği çi- çeği burnunda bakanımız Ke- mal Derviş'in kotaracağı "ye- niprogram'm alt kalın çizilmiş ulusal niteliğini tartışryoruz. Tartışmayı dün kaldığımız yerden sürdürelim. Bir ulus-devletin hazırlaya- cağı herhangi bir ekonomik programın ulusal olması do- ğaldır. Tersi anlamsız olurdu. Orneğin Anadolu'da, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı zaferle nok- talayıp çok halklı. çokuluslu bir imparatorluğun yıkıntılan üs- tünde yeni ve diri bir ulus-dev- let kuran asker-sivil kadrolar, Kemalistler, uzun yıllar boyun- ca birçok ekonomik program haztriadılar, uyguladılar. 1924'- te benimsenen programlarla, örneğin 1933'te benimsenen programlar birbirierine nere- deyse zrttı. llki özel girişimciler eliyle bir sanayileşme hamlesi hedefliyordu; ikincisi, sermaye birikiminden ve yeterli teknolo- jik olanaklardan yoksun özel sermayenin beceremediği sa- nayileşme atılımını devlet ola- naklanyla gerçekleştirmeyi amaçlıyordu. Temel yönelim- ler açısmdan bakıldığında bir- Programın 'Ulusal 9 1 (2) birteriyte neredeyse zıttılar. A- ma kuşku yok: Hepsi de ulu- sal'dılar. Özel girişimcileri özendire- rek "devlet fideliğinde kapita- listyaratma" hedefine kilitleni- lerek uygulanan programlar ulusaldı. İthal mallan gümrük duvarlanna çarptinlarak kısıtla- nıyon yerli mallan bir yandan vergi kolaylıklanyla maddi ola- rak, bir yandan "yerli malı haf- talan" ile manevi olarak özen- diriliyor, destekleniyor, korunu- yordu. Burjuvanın "ulusal" olanı makbuldü ve el üstünde tutu- luyordu (Meraklısı için not: Al- pullu Şeker Fabrikası'nın ku- ruluşu, bu tutumun anlamlı bir örneğidir). "L//usa/"lık iddiası ile ortaya çıkan acemi ve cılız sermaye- dar sınrf, işleri yüzüne gözüne bulaştırdı. Onca özendirme, onca destek, onca kaynak ak- tanmına rağmen dağ, fare bi- le doğurmadı (Meraklısı için not: Alpullu Şeker Fabrika- sı'nın sonu, bunun ders alına- cak bir örneğidir). Genç Cumhuriyet ister iste- mez "ulusal" seımayedar sı- nrftan umudunu kesip devlet- çiliğe yöneldi. Bu, kesin ve keskin bir yön değişimiydi. Yön değişti, ama "ulusal" olanda ısrar politikası değiş- medi (Meraklısı için not: Dev- letçi sanayi atılımının neredey- se simgesi olan Karabük De- mir-Çelik Fabrikası bunun iyi bir örneğidir. Döneminin ölçü- leriyle dev boyutlu demir-çelik üretim tesisinin inşaatını yapan Ingiliz firmasına da, dış kredi- sini sağlayan Ingiliz finans ku- rumuna da, çok istemelerine, ısrar etmelerine rağmen Kara- bük Demir-Çelik'ten ne hisse verildi, ne işletmesinde rol oy- namalanna ızin. Onlara açıkça "Yap işini, alparanı ve çekgrt" dendi. Onlar da işlerini yaptılar, paralannı aldılar ve çekip gitti- ler). Buraya kadannda şaşılacak bir yan yok. Dünyada antiem- peryalizm rüzgârlannın estiği, büyük ekonomik dönüşümle- rin yaşandığı, sanayileşmenin, yoksulluk çemberini kırmanın tek yolu olduğuna inanılan o çağda, Anadolu topraklan üs- tunde bir ulus-devlet yüksel- tenlerin programlan da elbet ulusal olacaktı ve öyle oldu. ••• Ikinci Dünya Savaşı'nın ar- dından devlet fideliğinde ser- pilip boy atan ve savaş koşul- lannın sağladığı yüksek kârlı ti- caret olanaklanyla biti iyice kanlanan sermayedar sınrf ik- tidara geçince (1950), artık de- iikanlılık dönemini geride bıra- kan Cumhuriyette keskin bir yön değişikliği yaşandı. Evet, bu yeni dönemde de bir dizi program yapıldı. Enf- lasyonla mücadele programı, kalkınma programı, kaynak dağılımının yeniden düzenlen- mesi programı falan filan. A- ma bu programlara "ulusal" demek için terminolojinin sınır- lannı artk epey zortamak ge- rekiyordu. Elbet, llhan Selçuk'un dün- kü yazısında keyifle dalga geç- tiği gibi, kimse kalkıp "Benim programım ulusal filan değil- dir" demedi. Ama "ulusaldır" deme ihtiyacını da duymadı. Der gibi olanlar da inandincı olmadı. IMF icazetli, çoğunlu- ğu uluslararası finans kurum- lanndan dış borç ödemeleri için kaynak arayışlannın aracı olan ve enflasyonu -çoğu kez beyhude çabayla- aşağı çek- meye çabalayan programlann ulusal olmayışlan değil, olma- lan şaşırtıcı olurdu. Kimi 70'li yıllardaki kısa Ece- vit programlan gibi utangaç, kimi 80 sonrası Özal program- lan gibi her türiü ahlaki endişe- den sıynlmış ve ulusal olmak gibi bir dertleri olmayan prog- ramlarla bugüne geldik. ••• Bugün yıllardan 2001. Dün- ya Bankası'nda okkalı bir kol- tuğu bırakıp ülkesine dönen ve ekonominin dizginlerini ele alan Kemal Derviş, yeni bir program hazırlıyor ve bu prog- ramın ulusal olacağının altını özenle çiziyor. Biz de bu iddi- ayı ciddiye alıyor ve "2001 yı- lında bir ulusal program mümkün rnüdür, mümkünse 2001 yılında ulusal terimi na- sıl anlamlandınlabilir" sorusu- na yanıt anyoruz... Yann da öyle yapacağız. POLİTtKA GUNLUGU HİKMET ÇETtNKAYA Sessiz Ağlama... Uykuyla ağırlaşmış gözler, yorgun bir günün ar- dında, düşünce ormanında gezintiye çıkmış ço- cuklann coşkusuyla buluşuyordu... Kentin boşalan caddeleri ve meydanlan terte- miz yıkanmıştı yağmuria... Deniz hışırtılıydı... Sanki yüreğimizin içinden bulutlar geçiyordu... Anlamını yitirmiş sevinçleri ve acılan bir kenara bırakmış, çiçeklerin kokusu sarmış evrenin için- de yürümeye başlamıştık... Bir gün önce birden soğuyan ve yağmura dö- nüşen hava, gökyüzünün yeniden maviye dö- nüşmesiyte hüznümüzü dağıtmıştı... llkbahar, mart ayının ilk haftasında sürgün veri- yordu.L Sabahtan akşama dek uykusuz, sağır eski bir pişmanlık, anlamsız ayıp gibi ardına bakmayan kovalamacaya benziyordu... Güneşler derin denizlerde yıkanırken geleceğin güzel günleri yanm kalmış aşk masallanyla bulu- şuyor, genç kızJık ve delikanlılık duşlerı turuncu bir aydınlığın içine gömülüyordu... O anda gözlerinizin ufaldığını, ellerinizin titredi- ğini hissettim!.. Bunca acı ve savaşlann yüreklerde derin izler bı- rakmasma karşın, denizin brttiği yerde sonu gel- mez öpüşlerie, havaya, toprağa, suya ve güneşe doğru koşan çocuklarla konuştum... Idil'den, Şırnak'tan, Muş'tan gelen çocuklar Iz- mir'de, Ankara'da, Istanbul'da ilk kez yaşamın renkleriyle kucaklaşırken gözlerinde hüznü değil sevinci yakaladım... Yaşam sessiz bir çtğlık gibi, köpüren denizin beyaz dalgalarında maviyi yudumluyordu... Gazetelerin sayfalannda, televizyon ekranlann- da IMF programına, Ecevit'ten Yılmaz'a; Çil- ler'den Bahçeli'ye dek tüm siyasilerin açıklama- lanna kulak tıkayıp usumda yaşattığım mor me- nekşeler bahçesinde, umudun rüzgânnı aradım... • • • Bir anda bıraktım her şeyi!.. Yaşamın karanlık dehlizlerinde bir çırpınışı, gri gölgelerin içıne sıkışmış ölümlen. işkenceleri, yar- gısız infazlan ortaçağın içinden çıkanp attım... Bir annenin, babanın, kardeşın, sevgilınin zin- danlara atılmış sevgisini, tortulaşmış yüreklere i- nat, özgüriüğün açık denizlerine bıraktım... Uykuyla ağıriaşmış gözler, kentin boşalan cad- deleri, aydınlık birsabaha doğru uzanırken umut- la umutsuzluğu, sevinçle hüznü bir arada yaşatı- yordu bizlere... ANAP lideri Mesut Yılmaz, 'özal tipi Mûslü- manlığı' yeniden tartışmaya açarken dinin siyaset üzerindeki egemenliği bir kez daha ortaya çıkı- yordu... Eh bu arada Mina'da şeytan taşlayan hacılar- dan 35'i ezilerek ölüyor, bu olayı 'cinayet' olarak nitelendiren Prof. Dr. Zekeriya Beyaz büyük tep- kitopluyordu... Bu arada Dünya Kadmlar Günü kutlamalan ya- pılıyor, Türkiye'de kırsa! kesimdeki kadınlann yüz- de 76'sının kocalanndan dayak yediği konuşu- luyordu... _,_ . ;. Deniz hıştrnlıydı... Kabartıcı acı sabırian insanlann yüztennde de- rin çizgiler oluşturmuştu... Sabah ışıklan erguvanlann üzerine çiy tanesi gi- bi düşerken kör geceiere asılı kalan zırhlı yürek- lerimiz nice tutkulan bir yerlere saklamış olmalıy- dı... Gökyüzünün mavi sessizliğine baktım uzun uzun... Oktay Rifat'ın gözüne uyku girmediği saatleri düşündüm. Cevdet Kudret'in surlara oturup ak- şam keyfini çıkaran kuşlannı seyrettim... • • • Utangaç bir kız da göğe bakıyordu osaatlerde... Akşam Yedikule'nin sokaklannda gezinirken o eski bayramlar mavi çiçekli elbiseler giyen uzun saçlı işveli kadmlar adımlann derinleşen renkleriy- le buluşuyorlardı... Artık en son şarkılar rüzgârlara söyleniyor, gökyüzünün Tannsal güneşi bekleniyordu... Kıyılannı yitirmiş denizler, kaçak yapılar, banka- lan hortumlayanlar, ekonomiyi boğanlar bizlerdik!.. Paul Eluard'ın yasaklanmış sözcüklerinde umudun buzlu prangalanndan kurtulmaya söz verdik; Nurullah Ataç'ı çocuklanmıza unutturduk; Türkçe yazma özüriü yazarlan baştacı ettik; Orhan Kemal'ı, Kemal Tahir'i, Cemal Süreya'yı, Turgut Uyar'ı, Edip Cansever'i, Sait Faik'i sadece ölüm yıldönümlerınde anımsadık!.. Gülün tam ortasında ağladık, her akşam sokak ortasında öldükçe!.. El değmemiş bir yürek, kuşlardan annmış bir bahçe, sevginin erişilmezliği midir? Sağır eski bir pişmanlık, uykusuzluğun derin zamanı içinde yitip giderken acımasızlığın son nö- bettuttuğu uçurumlardaydık, nedendirbilinmez!.. Sessiz kent, bugün gürültülü bir kent olacak bi- liyorum... Yaz güneşini anımsatan bir tutku güzel anılaria örtüşürken.. yüzyıllık ahşap konağın üzerinden kuşlar havalanıyor, bir sis bulutu yavaş yavaş de- nize iniyordu... Içimizde sessiz bir ağlama vardı!.. hikmetcetinkayaCacumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Cumhuriyel k ı t a p 1 a r ı Hikmet Çetinkaya BİR GÜNEYDOĞU GERÇEĞİ:NECLA Onun öyküsüyle hiç kımse fazla ılgılenmedı; on dört yaşında yaşamm kirli sulannda yok olup gittı. Sisli ve soğıüc bir Diyaıbaior akşanuydı. Karanlığm gn gölgesı evlerin, caddelenn, sokaklann üzerine düşüyordu . Cumhuriyg? Çağ Pazarlama A.Ş Türkocağı Cad No 39/41 kitap kulubû (34334)Cağaloğlu-(stanbul Te< (212)514 0196
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear