23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 MART 2001 PAZAR HABERLER DÜNYADA BUGİJN ALİ SİRMEN Nereden Nereye... * Sevgili, "Igor Stravinsky'nr'n 'Bahar Ayini'ncfe olduğu gi- bi, ağır ve mahcup başlayan, gittikçe halanan ve sonunda baş döndürücü çılgın bir tempoya ula- şan, o her tanıkiığı yaşadığınızda, eşsiz olduğunu düşündüğünüz, doğanın bu canlanma dönemin- de de ölünür mü hiç?" türünden bir sitemin anla- mı da yoktur, hedefi de. Çünkü doğanın kaotik düzeni içinde, doğumla iç içe nice ölüm de yaşanır. Insanoğlu, zaten doğa- dan ayn, onun seyircisı değil bir parçası otduğuna ve baharda da nice ölüm yaşandığına göre... Evet bu sitemin anlamı yok, istsnai haller dışın- da, ölümünü kendi seçmiyor insan. Aziz Nesin'in "Biraz Gelirmisiniz" adlı oyunundaki Mate Usta bi- le, ne denli "Benim daha işim var, ben çağnlınca gıtmeyeceğim, direneceğim" diye inat etse bile, sonunda o an geldiğinde'tıpış tıptş gitmişti. Ama örnek belki yanlışoldu, çünkü Mate Usta'nın işi da- ha çağnlmadan bitmişti, tıpkı Yahya KeniaTin "Müşgül odurki, ölmeden önce ölürkişi" dizesin- de olduğu gibi... ölümün, kişinin kendi seçimiyle, kendi eliyte ol- duğu zaman bile yukandaki sitem bir şeye yara- maz. Çünkü hedefi kalmamıştır. öyle ya.. ölüm için olmadık zamanı seçen kişi artık yoktur ki, sitemi- niz hedefıni bulabilsin. Yıne de Sabiha Gökçen'in ölümünde, sitem et- mesem bile hayrflandım, "Böyle günlerde de ölü- nür müydü ki?" diye. ••• Sonra düşündüm Sevgili, Sabiha Gökçen neyi temsil ediyor? O acaba, bir toplumun çağı yakalamasını çıkjın- ca bir tutku haline getimntş, bu amaçla imkânstzın bile üstüne saldırmaya hazır, fevkalade müstesna bir adamın tarihe ve düş gücünün sınırianna mey- dan okuyan hoş bir fantezisi mıydi? Yoksa, o bir toplumun önemli tarihi kazanımla- nndan birinin simgesi miydi? Sorunun yanıtı, o adarnda da bu hafta ölen Sa- biha Gökçen'de de değil, bizdedir. O sıralarda "sofradaki yeri san öküzden sonra gelen" bir cinsin bu niteliğinin en belirgin olduğu ortamda doğmuş olan bir kız çocuğunun dünya- nın ilk kadın savaş pilotlanndan bin olmastndaki ge- lişmedeki büyük atlımı biz kavrayıp algılayama- mışsak ve o kazanıma sahip çıkarnamışsak eğer, ne dersek diyelim, o fevkalade bir insanın hoş kap- risi olmaktan öteye geçemeyip, zaman içinde so- larak unutulup gidecektir. Neyse ki, gerçek bu değildir. Ve hatta Sabiha Gökçen, geri kalmış bir toplumda kadıntn çağdaş- laşması, özgürieşmesi yönündeki en parlak örnek- lerinden bıri olsa bile, teki olmadığı gibi ilki de de- ğildir. Daha o, bir gün bahtının bu biçimde değişece- ğini kimsenin düşünemediği bir köylü kızı iken, bir- kaç yüz kilometre ötede, "Halife-ı Rû-yi Zem/nin payitahtında iktidarda olanlar, kadına, başı açık so- kağa çıkma, tek taraflı boşanma talebinde bulun- ma, çalışma hakkını tanıyor, gönüllü kadın çalışma taburian kuruyor, konservatuvar açıyortardı. ••• Sabiha Gökçen'i toprağa verdiğimiz günlerde ise Ankara'da, temelini 23 Nisan 1920'de, Mustafa Kemal Paşa'nın Müdafaa-i Hukukçu arkadaşlan, ve bağımsızlığın tutkunu yerel önderierie birlikte atttğı Meclis'in çatısı altında, kadının aiie içindeki konumunu daha çağdaş bir yere getirmek için ya- pılan yeni Medeni Kanun girişimlerinin komisyon çalışmalannda, maganda maçoluğun kısır mantı- ğının fıl dansı inceliğindeki örnekleriyle karşılaş- mak insanı uzun uzun düşünmeye sevk ediyor. Evlilik biriiği sırasında edinilen değerier için mal biriiğini, koltuğundan vazgeçmek pahasına savu- nan Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün kimi po- litik tavıriannı beğenmeseniz, fena halde eteştirse- niz bile, bu konudaki çağdaş tavnndan dolayı onu kutlamanız gerekmez mi? O uygar ve TBMM'nin hikmeti vücuduna uygun bir tavır sergilerken nasıl utancımızı hafifletiyorsa, birçok alanda aydınlanma karşısında hemen ittifak oluşturan genış tabanlı tutucular koaüsyonu ise, kadını hâlâ san öküzün arkastnda tutmak için elin- den geleni ardına koymazken hepimize şu soruyu sorduruyor "Seksen küsuryılda nereden nereye geldik?" Terakkiciler'in (llerlemeci) başlathğı bu geüşme- nin neden ve nasıl tereddiye (gerilemeye-yozlaş- maya) dönüştüğünü saptayıp, bu acı noktaya gel- memize yol açan nedenleri ortadan kaldırmadan, ulusal kurtuluşçulan referans veren kimi ilanlarda gördüğümüz gibi "Onlar başardılar, biz neden ba- şarmayalım" türü sözlerin içi boş kalıplardan öte- ye geçemeyeceğini görmek zorundayız. Hani ne demişler. "Bu kafayla gidersen aske- re/oğlum zor alırsın tezkere..." MHP'nin hedefindeydi Savcı Doğan Öz'ün katledilişinin 23. yılı İstanbul Haber Ser- visi-Yaşamını ırkçılığa ve gericiliğe karşı mü- cadeleye adayan hukuk adamı Doğan Öz'ün fa- şist güçlerce katledili- şinin üzerinden 23 yıl geçti. Öz açtığı davalarla gerici güçlerin hedefi haline gelmişti. Öz, ölümünden kısa bir sü- re önce kontrgerilla- MHP ilişkilerini ele alan ve açığı çıkaran bir rapor hazırlayıp döne- min Başbakanı Bâlent Ecevh'e sunıpuştu. Öz, Konya'da Komü- nizmle Mücadele Der- nekleri'ni anayasaya aykın olduğu gerekçe- siyle kapatmış, DGM'lerin yargının ba- ğımsızlığına aykuı si- yasi mahkemeler oldu- ğu gerekçesiyle kapatıl- ması için hukukçular arasında mücadele baş- latmıştı. Yûksekokul öğrencisi Levent özyü- rek'in katilini bulmak için ülkücü öğrencilerin ve çetelerin karargâhı olarak kullanılan ve gi- rilemeyen Ankara Site Yurdu'na bizzat giderek arama yaptırdı. Öz'ün Site Yurdu'nu aratması sırasmda MHP, Mec- lis'te soru önetgeleri ve- rerek Savcı Öz'ü hedef haline getirdi. Doğan öz, 24 Mart 1978'de Ankara'da sa- bah 08. 15'te evinin önünde pusu kurularak öldürüldü. -_•- .-.- Tutuklu ve hükümlüler, yeni istemlerini görüşmek için Adalet Bakanlığı'nı göreve çağırdı 18 tutukhı öHiıııeşiğmde• F tipi cezaevlerinde siyasi tutuklu ve hükümlüler tarafından sürdürülen ölüm orucu eylemi 157. gününe girerken durumu ağırlaşan 18 kişi daha Bayrampaşa Cezaevi Hastanesi'ne kaldınldı. İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) - F tipi cezaev- lerinde siyasi tutuklu ve hü- kümlüler tarafmdan sürdürü- len ölüm orucu eylemi 157. gününe girerken durumu ağır- laşan 18 kişi daha Bayrampa- şa Cezaevi Hastanesi'ne kal- dınldı. Hayata Dönüş operas- yonu öncesindeki taleplerini değiştiren tutuklu ve hüküm- lüler, yeni talepleri görüşmek için Adalet Bakanlığı'nı gö- reve çağırdılar. F tipi cezaevlerinde 5 ayı aşkın süredir devam eden ölüm orucu eylemi nedeniyle durumlan ağırlaşan tutuklu ve hükümlülerin sayısı gün geç- tikçe artıyor. Bayrampaşa Ce- zaevi Hastanesi'ne birkaç gün önce kaldınlan 12 kişiden sonra dün de 18 tutuklu ve hü- kümlü daha aynı hastaneye Tutuklu yakınlanyla dayanışma mektubu sevk edildi. Aileler, toplu ölümlerin yaşanmasından korktuklannı belirtirlerken si- yasi tutuklu ve hükümlülerin ölüm orucu eylemi öncesin- deki talepleri değişti. F tipi cezaevlennde bulu- nan tutuklu ve hükümlülerin yeni taleplen şöyle: • 19 Arahk operasyonlan, barolar, ÇHD, İHD, TTB, aile örgütknmeleri ve Tüm Yargı- Sen gibi kurum temsilcUerin- den ohışan bağunaz knnüaş- lar tarafindan sonışturulma- U, soruşturma sonuçlan ka- muoyuna açüdanmaîı ve tes- pit edilen bütün sorumlular >-argüanıp cezalanduılmah. • Ftiplerindekitecritveizo- las>t>n uygulamalanna derhal son verilmelL • Haberieşmeözgûriüğüne hiçbir losıtlaına getirilmeme- li • Sporalanlanvedigeror- İstanbul Feminist İnisiyatifı, tHD B ve ÖDP'U kadınlann da aralannda bulunduğu bir grup, dayanışma amaoyb F tipi cezaevlerindeİd tutuldu ve hükümlü kadînlara Galatasaray Postaneâ'nden mektup gönderdi. Kadınlar, Adakt Bakanı Hikmet Sami Türk'ün cezaevterme düzenlenen operasyonlardan önce F tipi cezaevieriyle Ugili olarak \-erdigi sözleri yerine getirmesmi istedL Kadınlar, "Ölümler yaşanmaya başlandL Bir tutuklu yaşamını yitirdL Birçok tutuklu ve hükümlü sakat kaklı. Endişelerimizi tekrarh>t>ruz. Biz kadnüar şiddet, da>ak, teca\üz ve öJümlerin obnad^ı bir ülkede yaşamak istiyoruz" dedOer. Tutuklu ve hükümlü yakmian da Gralatasaray Lisesi önünde yaptıkian açridamayla F tipi cezaeviermi protesto ettiler. radyo gîbi temd gereksinim- ler karşılanmaİL • Görüşlerdeakrabahkko- şullan getirilmemeli, ayaret günü ve saatieri çoğaltümab, açık görûş hakla tanınmah (i- idayda bir), zharetçilere yöne- lik baskdara son verilmeü. • Avukat görüşlerinde uy- gulanan her tûrtû kısıtlama kakbrdmaİL • lutukhılann temel insa- nivedemokratikhaklanaçık- tak kuDamm afamları hemen kiıllanıma ayıhnah- • Kitap,dergi,yayuıalanın- dald her türiü kısıtlamaya son verilmeiL • Siyasi temsilcilikkurumu tanınmah ve işletUmelL • Komün oluşturma hakkı engelknmemeli. • Aynı da\adan yargdanan tutuklulann bir araya gelebü- mesine olanak tanınmah. • Televizyon, buzdolabı, ça tarhşılmalı, cezaevierine ve döneme göre değişen kcyfi uy- gulamalara, arama ve nakü- lerdeki işkence ve onur kmcı dayarmalara son verilmeli, bunlar cezaiyaptanmlara bağ- lanmah. • Cezaevleri, shil toplum örgütieri tcmsilcilerindcn olu- şacak "Bağunsız İzleme Ko- mis>onlan"nm düzenli dene- timine açıbnah. • TMY'nin 16. maddesi başta olmak üzere, infaz ve ce- za arttınmı konusunda siyasi rutuklular aleyhine hükümler içeren maddeler ortadan kal- dınlmah. • 1996 ve bugünkü 51üm orucu direnişinin vücudunda kahcı ve ağır tahribatlar ya- ratöğı rutuklular başta olmak üzere cezaevlerinde tedavisi imkânsız ağır bastahğı olanla- ruı cezalan ertelenmelL Ankara Tabip Odası Başka- m Ümit Erkol. dün düzenledi- ği basm toplantısında, Numu- ne Hastanesi'nde 16, Ankara Hastanesi'nde 15 olmak üze- re toplam 31 ölüm orucunda- ki hastayı hastanelerde ziyaret ederek gördüklerini ve du- rumlanru değerlendirdiklerini söyledi. Nevzat Helvacı yeniden Türkiye insan Haklan Kurumu Vakfı Genel Başkanlığı'na seçildi w Ürkek AB programı hazırlândı 9 ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)-Türkiye İnsan Hak- lan Kurumu Vakfı'nın (Tl- HAK) 2. Olağan Genel Kuru- lu'nda Nevzat Hervaa yeni- den genel başkanlığa seçildi. Helvacı, demokratik ve öz- gürhjkçü yeni bir anayasaya gereksinim olduğunu belirtti. TlHAK'ın 2. Olağan Ge- nel Kurulu dün gerçekleşti- rildi. Helvacı, genel kurulun açış konuşmasında, Avrupa Birliği (AB) ulusal progra- mında kimi sorunlara ürkek biçimde yaklaşıldığını, kimi- lerinin ise görmezden gelin- diğini söyledi. Helvacı, Tür- kiye'nin demokratik ve öz- gürlükçü yeni bir anayasaya gereksinimi olduğunu belirt- ti. Ölüm cezasının yasalardan çıkanlmasını isteyen Helva- Tumgenerale saldırı 'Eylemi TlKKO gerçekleştirdi' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Jandarma Bölge Komutanı Tüm- general Bekir Uğurlu'ya Sungurlu- Çorum karayolunda düzenlenen si- lahlı saldınyı Türkiye Işçi Köylü Kurtuluş Ordusu'nun (TlKKO) gerçekleştirdiği belirtiliyor. Saldın- da kullanılan 3 Kalaşnikof marka silahın daha önce 5 ayn olayda kul- lanıldığı saptandı. Ankara Jandarma Bölge Komu- tanı Tümgeneral Bekir Uğurlu'ya, Sungurlu-Çorum karayolunda t a - dzatçT şeklinde düzenlenen saldı- nnm faillerinin TlKKO militanlan olduğu belirlendi. Saldınnın ardm- dan bölgede bulunan boş kovanla- nn 3 ayn Kalaşnikof marka tüfeğe ait olduğu saptandı. Güvenlik güç- leri, bu silahlann sol terör örgütü TlKKO tarafından daha önce ger- çekleştirilen 5 eylemde kullanıldı- ğını da belirledi. Emniyet ıstihbarat yetkilileri, ce- zaevleri operasyonu nedeniyle bu tür intikam saldınlannın sürebile- ceği uyansmda bulunuyor. tĞNELİFIRÇA ZAFERTEMOÇİN cı, demokrasiyi güçlendir- mek ve insan haklannı gü- venceye almak için onaylan- mış sözleşmelere konulan ge- reksiz çekincelerin kaldınl- ması gerektiğini bildirdi. Türkiye'de düşünce ve örgüüenme özgürlü- ğünün de AB standart- lannda olmadığına işa- ret eden Helvacı, bu ko- nularda yeni yasaların yürürlüğe konulması ve bazı yasalarda da de- ğişiklik yapılması ee- rektığini kaydetti. 'Uş- kence henüz toplum ya- şamunızdan tanı olarak çıkanlabilmiş değildir" diyen Helvacı. bu tür olaylann önlenmesi, eylemlerin yargı organı önüne çıkanlması ve can güvenliğinin sağ- lanması konusunda ye- terince çaba gösterildi- ğinin söylenmesinin güç olduğunu belirtti. TlHAK'ın çalışma raporunun onaylanma- sınm ardından yapılan oylamada, yönetim ku- ruluna Nevzat Helvaa, Vahap Erdoğdu, Mu- zaffer llhan Erdost, Hı- dır Okta>, Mustafa Yıl- maz, Cevat Geray, MH- hat Sancar, Süreyya Akdoğan ve Erdal Ça- h getirildi. Helvacı, yeniden genel başkan seçildi. I IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Tarsus'un 40-50 yıl öncesini iyi antmsıyorum. özellikle anne- annemterin oturduğu Tabakha- neMahallesi'nintaşevleri belle- ğimden gitmez. Zaten onlann birçoğu bugün de ayaktadır. A- ma yüzyıl öncesinin Tarsus'u na- sıldı? Insanlar nasıl yaşardı, şeh- rin belli başlı binalan nelerdi, doğrusu bunu da çok merak ederdim. Dedemden, annean- nemden, babamdan Tarsus'un geçmişine ilişkin çok şey dinle- dim. Şimdi elimde bir kitap var, ilk kez yüzyıl öncesinin Tar- sus'unu bu kadar aynntılı öğren- memize olanak sağlıyor. "Adana-Mersin demiryolu üzerinde ve ünlü Berdan Nehri'- nin sağ tamfında ilçe merkezi bir kasaba olup bir koruluğun içine saklanmıştır. İçine girmeden gö- rülmez, Çok eski bir belde olup pek çok kez tahrip edilmiş, imar edtimiştir. Halen 2250 haneden oluşan ve çoğu tanmcı olmak üzere 15 bineyakın nûfusu var- dır. Evleri Adana gibi kerpiçten değil çoğu kesme taştan, Arap mimarisine göre inşa edilmiş gûze) binalardır. Çoğunun damı kiremitlidir. Sokaklar nispeten dûzgûn ve temiz olup Kayma- Yüzyıl Öncesinin Tarsus'u kam Ziya Bey'/n çabasıyla pek çok yeri balıksırti kaldınmla dö- şenmiştir." Doktor Şerafettin Mağmu- mi'nin yüzyıl önce Anadolu'ya yaptığı ziyaretler ve mesleki ça- lışmalan sırasında yazdığı anıla- nndan alınan bu satıriar Tarsus'u anlatıyor. Büke Yayınlan'ndan çıkan "BirOsmanlı Doktorunun Anılan" kitabında Mağmumi, Bursa'dan başladığı yolculuğu Beyrut'ta bltiriyor ve sonra kınk dökük bir gemi ile uzun, mace- ralarla dolu bir yolculukla Istan- bul'a dönüyor. Anılanngünümüz diline uyarianmasını da Cahrt Kayra gerçekleştinniş. Mağmumi'nin Tarsus'la Ilgili yazdıklan 1890'lann hemen ba- şındaki durumu yansıtıyor. Mag- mumi bir kolera salgını nedeniy- le Tarsus'a geliyor ve o günleri kendi gözlemleriyle aktanyor. "Tarsus'ta kolerayı keşfettiğimiz zaman Belediye Hekimi azledil- mekle bırakıp yaylaya gitmiş ve görevsiz bir Yunanlı hekim de ptlryı pırtıyı toplayıp kaçmıştı. Eğer biz de olmasaydık normal önlemler biryana hastalan mu- ayene için bile doktorbulunma- yacak, herkes dehşet içinde ka- çışacaktı. Hemen Halep, Bey- rut ve Adana'daki arkadaşlan çabucakgetirdim. Konya Heye- ti'nin Antakya 'daki iki hekimi'de gönderildi. Ecza sandıklanmız- la, pulverizatör makinelerimizle Belediye Dairesi'nde bir sağlık ordugâhı kurduk. Mikroplar, si- lahlı hekimlen karşılannda bul- dular ve işte bu sayede yevmi- ye on beş yirmi olay çıkan Tar- sus'un dehşetli kolerası Cıç haf- tada yok olma derecesine gel- di. Evet bu yılın Tarsus kolerası pek dehşetli idi." Doktor Şerafettin, anılann bir yerinde btzim çocukluğumuzun ve ilk gençliğimizin güzel bina- lanndan, hükümet konağından sözediyor "Tarsus'un hükümet konağı cidden kasabayı süsle- yen yeni ve güzel binalardandır. Kaymakam beyin çalışmalannın ilk meyvesi olan bu büyük bina, kentin ortasında ve meydanın gerisinde kurulmuş, iki katlı kes- me taştan yapılmış büyük bir daire olup mermer direkli kapı- dan içeri girince zemini taş dö- şeli divanhane ve iki yakasında sıravah odalar görülür. Çifte merdivenle yukan çıkılınca yine iki sıra memur odalan, bir kabul saionu ve bir mescit vardır. Bu dairenin sağında aynı biçimde yapılmış yeni ve şık bir belediye dairesi. Solda erkek ve kadınlar için gayet sağlıklı biçimde yapıl- mış hapıshaneler, karşıda zabı- ta ve polis dairesi görülür." Bu binalann çoğunu ben anımsıyorum. Güzelim hükümet konağı yıkıldı, çok yazık oldu. Di- ğer binalann da yerinde yeller esiyor. Çirkin bir el, bir tarihi yok edip götürdü. O günlerin şelale- sini, Namrun Yaylası'nı ve baba- mın doğup büyüdüğü Ashabı Kehfin bulunduğu ZiyaretTepe- si'ni de gezip gormüş Mağmumi. Doktor Şerif Mağmumi'nin eskiden "Kancık Kapı" dediği- miz, şimdi "Kleopatra Kapısı" diye anılan kapı ile ilgili ilginç saptamalan var. Kancık Kapı is- minin nereden geldiğine de açıklık getiriyor: "Kasabanın or- tasında eski birkale kalınbsı var- ken yıktınlıp (taşlan)yeniyapılar- da kullanılmıştır. Askeri depo yöresinde bir sur kapısı görûlü- yor ki, eskiden üstünde bir ka- dın sureti (friz) bulunduğundan halk arasında 'Kancık Kapı' di- ye ünlenmiştir." • • • Doktor Mağmumi, anılannda Tarsus'u, görüp dolaştığı, dok- toıiuk yaptığı diğer kentler gibi uzun uzun anlatıyor. Camileri, o dönemin çalışkan ve yaratıcı kaymakamı Ziya Bey'in yaptık- lannı gözler önüne seriyor. Ben bu anılan okurken kendi çocuk- luğumun, kendi gençliğimin Tar- sus'una, oradan babamdan, de- demden, anneannemden dinle- diğim yüzyıl önceki Tarsus'a yol- culuk yaptım. Akıp giden tarihin içinde bizden önce var olan, sonra da var olacak dünyayı, ül- kemizi, kendi doğup büyüdüğü- müz kentleri düşünmek insanı derin hütyalara sürüklüyor. Gündelik hayhuy içinde ya- şam akıp gidiyor. Kimter gelip kimter geçmiş. Tarsus'un geç- mişine yolculuk, beni hüzün, öz- lem, gibi düşüncelere sürükler. İyi pazarlar. Bakan Türk: Ftipi - mercek ahına ahnacak tZMİR (Cumhuriyet EgeBürosu) - Adalet Ba- kanı HikmetSami Türk. cezaevlerinde süren ölüm orucu eylemleri- nin sona ermesi için tüm girişimleri yaptıklannı ancak tutuklu ve hü- kümlülerin geri adım at- madıklarını söyledi. Türk, "Eylemi sürdü- renlerin ölüm sınınna geldiği bugünlerde, aile- lerin cvlatiarına bu işten vazgeçmeleri konusunda telkinde bulunmasmı is- tiyoruz" dedi. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, birdizi ince- lemelerde bulunmak için geldiği lzmir'de, 373 kişi kapasiteli Buca- Kınklar'daki F tipi ceza- evini gezdi. Türk, F tipi cezaevlerini AB Konse- yi Cezaevi Şartname- si'ne göre oluşturdukla- nnı belirterek "Önü- mûzdeld günlerde ulus- lararası kapsamda bir sempozynm düzenleye- rek F tipi cezaevlerini mercek altuia alacağız" dedi. Bakan Türk. TM- MOB, TTB ve Türkiyc Barolar Birliği'nin yan sıra F tipi cezaevi bulu- nan yabancı ülkelerir temsilcilerinin katılaca- ğı sempozyumun sonun da, konu üzerindeki hak lılüdanmn bir kez dah; kanıtlanacağını savun du. Bakan Türk. 'Hayatı Dönüş' olarak adlandır dıkları cezaevi operas yonu öncesinde kamu oyuna açıkladığı, 'F tip cezaevlerinde ortak ku] lannn alanlan oluşturu lacak' yönündeki ifade sinin, Terörle Mücadelı Kanunu'nun 16. madde sinde yapılacak değişik liğin ardından gerçeğı dönüşeceğini söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear