23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9 ŞUBAT 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Denizti'de Denizli Valiliği, 2001 yılını "Trafik Yılı" ilan etmiş... Valilik, "trafik kurallanna uyalım, uymayanlan uyaralım" diye yola çıkınca 69 yaşındaki emekli postacı Ramazan Tire de, bindiği minibüste fazla yolcu alan şoförü uyarmış ama uyansı dikkate alınmayınca minibüs Denizli Bölge Trafik Müdüriüğü önüne geldiğinde durumu trafik polislerine iletmiş... Polis, şoföre cezayı keserken emekli postacı da başka bir minibüsle yoluna devam etmiş... Fakat bir süre sonra emekli postacının yolunu, cezayı yiyen şoför ve üç arkadaşı kesmiş; yer misin yemez misin diye vurmaya başlamışlar. Ramazan Tire'nin ifadesine göre, öldüğünû sanıp btrakmışlar... Cebindeki kimliği, parayı da almışlar... Işin içine gasp bile girmiş... Ne ki emekli postacı yediği dayakla kalmış çünkü saldırganlar bulunamamış... Valilik sloganını değiştirmeli: Trafik kurallanna uyalım, uymayanlardan uzak duralım! Bektronik posta: denizsom9cumhuriyeLconi.tr TW: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Türfr Dil Kurumu'nda yolsuzluk varmış... "Bilmece bitdirmece. dil üstünde kavdırmaca!" mumi Hıfzısıhha Kanunu, 24 Nisan 1930 ta- rihinde kabul edilmiştir. 1593 sayılı yasanın 1. maddesinde "Memleketin sıhhi şartlan- nı ıslah ve milletin sıhhatine zarar veren bü- tün hastalıklar veya sair muzır amillerle mücadele et- mek ve müstakbel neslin sıhhatli olarak yetişmesini temin ve halkı tıbbi ve içtimai muavenete mazhar ey- lemek umumi devlet hizmetlerindendir" denilmekte- dir. Bugün de yürüıiükte olan bu yasa, halkın sağlı- ğını korumak için örneğin "lağım tesisatı" ve "mev- ta defni" yapmakla belediyeleri görevlendirmektedir. Yasa, sari ve salgın hastalıklarla mücadele için hudutlar ve sahiller sıhhi müdafaasının kurallannı beliriemekte ve kolera, veba, lekeii humma, kara hum- ma, çiçek, difteri, dizanteri, kızamık, cüzam, kızıl, ru- am, şarbon, kuduz, sıtma, trahom, frengi, belsoğuk- luğu, verem gibi hastalıklar karşısında neler yapıl- ması gerektiğini sıralamaktadır. Yasanın "bab"lanndan birinde de "umumi kadın- Mikrop lar hakkmda ahkâm" yer almaktadır. Eski dilde "hrfz" koruma, "sıhha" sağlık demektir ve Umumi Hıfzısıhha Kanunu, toplum sağlığının k o runmasıyla ilgill bir yasadır, başka bir amacı yoktur. Yasanın "Mezarlıklar, ölülerin Defni, Mezardan Çı- kanlması ve Nakli" başlıklı "Onuncu Bab"ının "Bi- rinci Fasıfında "Mezariıklar ve ölülerin Defni"nin nasıl yapılacağı anlatılmaktadır. Yasanın bu bölüm- deki 211. maddesi aynen şöyledin "Mezarlık ittihaz olunan yerlerden başka yeriere ölü defni memnudur. Fevkalade hallerde ve sıhhi mah- zur olmadığı takdirde lcra Vekilleri Heyeti karanyla muayyen ve malum mezarlıklar haricinde ölü defni- ne müsaade edilir." Muayyen ve malum mezarlıklar dışında ölü def- nine Bakanlar Kurulu karanyla izin verilen "fevkala- de haller", yasanın bütününde sözü edilen sari ve salgın hastalıklar hali ya da toplu ölümlerle salgın hastalıklara neden olabilecek deprem gibi afet hal- leridir. Türkiye Cumhuriyeti'nin korunması gerekli kültür vartığı ve Birleşmiş Milletler'in dünya kültür mirası saydığı anıtsal bir yapının bahçesine tarikat şeyh- lerinin ve yandaşlannın gömülmesine Umumi Hıfzı- sıhha Kanunu'nun 211. maddesine dayanılarak izin verilmesi "fevkalade hal"in ne olduğunu göstermek- tedir. Bu hal, bazı kişilerin mezara kadar taşıdığı çok pis bir mikroptur ve Umumi Hıfzısıhha Kanunu'nda sözü edilen frengi, veba, kuduz gibi mikroplardan çok daha tehlikelidir. Bu nedenle mikrobun görül- düğü münferit vakaJarda bile "fevkalade hal" söz ko- nusu olmakta ve bu bakımdan mikrobun asri me- zarlıklara dahi sokulmadan ayn bir yerde gömülme- si gerekmektedir... Gömün gitsin! SEŞSİZSEDAŞIZ(Q NURİ KURTCEBE Yüksek Yerilim Hattı erdincutku@yahoo.com NEME LAZIM değil, NEMA LAZIM diyor çalışanlar! Teoman'ın konserinden Izlenimlep Oğlunun dinlediği müzik ilgisini çe- kince Teoman'ın parçalanyla tanışmış Ayşe Selen ve geçenlerde bir gün Or- taköy'deki konserine kadar gitmiş... Sonra da Teoman'a bir mektup yazmış: "Bilet alırken 21.00'de başlayaca- ğı söylenen konser için 20.30'da gel- dim ama salonun kapısı 21 .OO'de açıl- dı. Salonda sevilen parçalannız enst- rümantal olarak çalıyor; izleyicilerza- man zaman şarkı söylüyordu. Saat 22.15te protesto ıslıklan başladı ve sa- at 22.30'da sahneye çıktığınızda yur- dum insanı hoplayıp zıplayarak sizi alkışladı. Diyelim ki teknik bir sorun vardı ve o yüzden 1.5 saat gecikmiştiniz; bizi adam yerine koyup bir açıklama ya- pamaz mıydınız? Hadi diyelim ben de bir 1.5 saattir ayakta bektediğimi unut- tum ve sizi dinlemeye karar verdim, o berbat ses düzeniyle neyi dinleye- cektim acaba? Ne vokalleri ne de tek tek enstrümanlan duyabildiğim ses düzeninin kötülüğü sizi hiç mi rahat- sız etmedi? Yoksa, 'Boş ver, öyle de dinliyorlar, böyle de dinliyorlar' mı di- yorsunuz? Ama arada seçebildiğim ke- manın ne denli korkunç sesler çıkar- dığını duyunca iyi ki ses çamur gibiy- miş dedim, kendi kendime. Siz de o sırada zaten 1.5 saat boyunca enst- rümantal olarak dinlediğimiz parçala- rı sözlü olarak söylüyordunuz... Mektubumu okursanız, tam bu j noktada 'Çekip gitseydin kardeşim' diyebilirsiniz... Evet, 10dakikason-' ra çekip gittim..." 'Nakşibendi Cumhuriyeti!..' MERİÇ VELtDEDEOĞLU Yazının başlığı, 16 Haziran 1980de Hıfzı Veldet Velide- deoğlu'nun Cumhuriyet'te ya- yımlanan makalesine aittir. 21 yıl önce o günlerde, Tür- kiye'nin gündemine cumhur- , başkanı seçimi yerleşmişti; Velidedeoğlu da bu yazısını Adalet Partisi'nin cumhurbaş- kanı adayı ile ilgili olarak ka- leme almıştı ve şöyle diyordu: 'Adalet Partisi'ninyeni cum- hurbaşkanı adayı 12 Mart fa- şizminin Istanbul Sıkıyönetim Komutanı Emekli Orgeneral Faik Türün Paşa -gazeteler- de haftalardan beriyapılan ya- lanlanmayan haberiere göre- Nakşibendi Tarikatındanmış!" Demek ki bütün türbe, za- viye, tekke ve tarikatların ka- patılmasını isteyen, bunlarla il- gili unvanların kullanılmasını, tarikat âyinlerinin yapılmasını yasaklayan, 30 Kasım 1925 ta- rihli devrim yasasından tam 55 yıl sonra bir tarikat, ordunun içine şızıp, Velidedeoğlu'nun dediği gibi, "Cumhurbaşkanı adayı bir orgeneral yetiştinve- yi başarmıştı... Ve böylece Nakşibendiler, Menemen Katliamı'na el ko- yan ve olayda yer alan tarikat mürid ve şeyhlerini idama mahkûm eden askeri yargı- dan, dolayısıyla ordudan rö- vanşlarını alıyorlardı... Tarikatlan kapatan yasanın yürürlüğe girmesinden beş yıl sonra patlak veren Menemen Olayı (28 Aralık 1930), bu dev- rim yasasının Meclis'te kabu- lü sırasında Zonguldak Mil- letvekili Tunalı Hilmi'nin yap- tığı uyarılarının ne denli haklı ve önemli olduğunu ortaya koymuştu. Gerçekçi, yürekli ve uzağı gören bir kişiliği olan Tunalı Hilmi o günkü oturumda özet- le şöyle diyordu: "Tarikatla- nn, tekkelerin vb. kapatılma- sı, âyinlerin yasaklanması ve aksini yapanlara da üç ay gi- bi bir ceza verilmesi ile bu olu- şumlar yok edilemez; soru- nun çözümü, toplumda tarikat- lan oluşturan 'ruhsal yapı ve zihniyet meselesini' kökten e/e almakta yatmaktadır" (1). Tunalı Hilmi'nin çözüm için verdiği ipuçlan onun ne den- li haklı olduğunu, tırmanışla- nnı 1980'de müritleri orgene- ral ile gerçekleştiremeyen Nakşilerin sivil bir cumhur- başkanı adayı, Turgut Özal'ı yetiştirmeleriyle ortaya çıka- caktı. 1993'te özal'ın ölümü artık bir "Nakşibendi Cenneti", da- ha doğrusu "tarikat cenneti" durumuna getirilen Türkiye'de, Nakşilerin elde ettikleri kaza- nımları geriletemez. öyle ki bugün belli başlı ansiklopedi- lerimizi açın ve "Kubilay" mad- desine bakın; Menemen Ola- yı'nın sorumlulanndan ya "bir tarikat üyeleri" ya da "gerici- ler" diye söz edilir, Nakşiben- di Tarikatı'nın adı geçmez; ak- lanmayı çoktan becermişler- dir... Öyle görünüyor ki, onar yıl- lık süreçlerle programlarını gerçekleştirmeyi başaran Nak- şiler, 2001 yılında tarikatları- nın adeta "resmileşme" sü- recini yaşayacaklar. Şeyhleri- ni kaybettiler, üzüntü içinde- ler ama.. Türkiye Cumhuriye- ti Hükümeti başında "tarikat sever" bir Başbakan var, da- hası Nakşibendiliğin de "iyi tarikatlar" sınıfına alındığı, "gömme izni" için Bakanlar Kurulu'nda defterin açılma- sıyla kamuoyuna duyuruldu; bunlar müridleri teselli ede- cek gönül almalar... DSP'li bakanların onay ve- rerek bu defteri imzalamala- n, onlann da öteki iki koalis- yon ortağı gibi, konuyla ilgili devrim yasasını hiçe sayma- sı anlamına gelecek ki.. bu durum Velidedeoğlu'nun: "Acaba Atatürk Cumhuriye- tinde miyaşıyoruz.. yoksa kor- kulu, karanlık bir düş mü gö- rüyoruz?" sorusunu on yıl son- ra da geçerti kılacak ve yanı- tın "gerçek" olduğunu ortaya koyacaktır.. DSP'ye oy verenlerin ken- di bakanlanndan bunun hesa- bını isteyeceklenni umuyoruz... (1) TBMM Zabrt Ceridesi, Devre II, Cilt 19, s: 285. HAYVANLAR ISMAÎL GÜLGEÇ igulgec(a yahoo.com KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@turk.net ÇtZGİLlK KÂMtL MASARACI BULUT BEBEK NURAYçlfrçt Cumhuriyet'in Kültür Hizmeti Kitaplan'nın takım olarak özel ambalaj içinde satışı başlanuştır. • Cumhuriyet'in Kültür HtmetiKitaplan 120 adet kitap. • Dünya Klasikleri 78 adet kitap. Yirmi Dokuz Ekim A.Ş. Nunıosmaniye Cad. No: 28 C»ğ«loğlu/tstanbul Tel: (0 212) 527 39 49, F«ks: (9 212) 536 37 34 FATİH 1. SULH Hl'KUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞl'NDEN EsasR': 2001/59 Istanbul ili, Maltepe üçesı, Alttrtepe cilt no: 2, hane no: 19'da nûfiı- sa kayıth Saadettin ve Edibe'den »lma 25.11.1964 doğumlu Işıl Can- berk'in hasta olması nedeni ile,fcs'Üanarak,kendısine ablası 1946 do- ğumlu Fevzıye Gönül Tezerer'in >asi olarak atanmasına karar verilmiş olup, Keyfıyet ilan olunur. 5.2,2Wİ BBSID: 6541 i m > bulutbebek@hotmail.com C-fitce sns/zin *N X ( t«yanabMir > TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 9Şubat GEMİ ALIMINDA YOLSUZLUK KUŞKUSU.. ««îHsa,^ ^ 1939'DA BU6ÛN. ALMANYA'YA ıSMAgLAAIAKAK tNŞA Errr&c£N &SMİSİYLE İL6İLİ BAZI AKAŞmiSMALAR. SASI- A1A YANS/AAffrf. BlK SÜKE.OIK ALMANYA 't>AN ALI- KAZAHLA/S./N&A GOeÜLEM Ati- SAKUKLAG YE SU NEDENLE StK S/X SAtC/MA AUMMASt ÜZE&NE OLUŞTTJgULAN KOMlSYOM YAPMtŞTT- ÖtZNEĞİN, ET/SÜSIc; \ GEMİSİNİN MUKAVELS0EKİ ÖZ£LLİKL£l££ UY- " j tS MİL MZ YAPMASf £E- ', 6MIL H/ZLA A/G4N SAGAY&UG- NU AMUfims/A// 8İLE reıss yöuoE AŞA- MAPtĞl <SÖ2t-EMLEMMİŞr/. O SOİAUIIS, &EMİ ALIMINPA BAZ( YOLSUZLUfCtAK SÖyLEMrtSİ KAMUOYUNPA fPt.. ANKARA...ANKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU Başkent Danslarında Çelişik Çizgiler Değerli balecimiz Duygu Aykal'ı çok anımsıyorum son günlerde. Türk balesine ne güzel yapıtlar kazan- dırdı. Kimi sahneler giderek yerleşiyor belleğime. Ör- neğin, boyverenlerin soluğunu kesen bir dans sahne- si, fidan gibi dansçılar ustaca budanıyor, aslında bal- talanıyor, boyut yitiriyor. Uzun soluğa, boyverene yol yok, tersine soluğunu kesmek, önünü kapatmak ça- bası var. Kuşatma da denebilir. Beyaz Enerji olayında da ilginç danslar izliyoruz de- ğil mi? Baş dansçı da hayli çelişik çizgiler sergiliyor. Başbakan'ın Savcı Şalk'a gösterdiği tepki de ilginç yorumlara, gereksiztırmanışlarayol açmış bulunuyor. Önce şık değil! Ne şıklığı derseniz, şıklık giyıme özgü bir olay değil, bir davranış biçimı, siyasâ yaşamda, devlet yönetiminde de aynntı değil önemli bir olay ben- ce. Duygusal tepkiler, suçlamalar olumsuz izlemlere, gereksiz tırmanışlara yol açıyor. Ancak dans sürüyor. Boyverenler mi, boyut yitiren- ler mi sona erdirecek, göreceğiz yakında. Son yakla- şıyor artık. ••• Sevindirici bir olay, yozlaşmaya, kirlenmeye karşın rengini koruyan, davranış biçimini çok şık sergileyen kişiler de vartoplumumuzda. Biri de Çankaya'da otu- ruyor, içimizden biri, bir bozkır çiçeği, sade kişiliğiy- le güzel bir ömek oluşturuyor, karşı çabalara, kuşat- ma, suçlama girişimlerine karşın toprağına ters düş- müyor, konumu değişmiyor hiç. Sesinı güzel duyuru- yor, tepkisini, davranış biçimini güzel belirtiyor. YÖK'ün yeni üyeleri son örnek buna. Onaylamadığı adaylar yerine toplumdaki beklentiler doğrultusunda kişilen görevlendiriyor Cumhurbaşkanı Sayın Sezer. YÖK üyeliğine bakış açısını, beklentilerini de yansıtan bir davranış bu. Aynca bir uyan. Ben de sevinçle, umut- la kutladım seçimini. Çevremdeki tüm dostlar, okur- lar paylaşıyor sevincimi. Türkân Saylan yalnız çalış- tığı bılim dalında değil sivil toplum örgütlerinde de coş- kusuna, üretkenliğine hayran olduğum, saygı duydu- ğum bir aydın kişi, yürekli bir savaşçı. Yoğun çalış- malan arasında YÖK üyeliğini de üstlenmesi kuşku- suz Cumhurbaşkanı'ndan kaynaklanıyor. Sayın Sezer'i destekleyenler, desteklemeyi görev bilenler giderek çoğalıyor çevremizde. Prof. Alparslan Işıklı 27 Mayıs Devrimi'nden bu ya- na tanıdığım, ışığıyla aydınlandığım bir bilim adamı. Bu seçimle yeni bir yapılanma zorunluğunu da gün- deme getiriyor, 12 Eylül'ün izlerini hukukun üstünlü- ğüne öncelik vererek silmek istiyor Sayın Sezer. Şık bir yöntem doğrusu. • • • Rektörierden birgrup Başbakan'la görüştü, izlenim- lerini TV'de açıkladı sonra. Sorunlannın çözümü için katkıda bulunacağını söylüyor Başbakan. Dar bütçe- lerini genişletmek için gerekli girişimler bekleniyor şimdi. Yaşam giderek güçleşiyor kamu üniversitele- rinde. Araştırma, yayın, uluslararası toplantılara katıl- mak olanağı bir yana, çalışanlar da güç bir yaşama zorlanıyor. Üniversite değil yüksekokul neredeyse! Bilimin ışığını pariatmak bir özlem oluyor giderek. Peki sanat? örneğin tiyatro? Özel tiyatrolann da uf- ku karanyor giderek. Uluslararası düzeyini kanıtlayan çok değerii oyunculanmız umutla bakamıyor gelece- ğe. Sahnenin kararması, perdenin kapanması günde- me gelecek neredeyse! Karabasan türü bir olay bu. O perdeler kapanırsa yaşam da kapanmaz mı, halkı- mız nasıl açılır dünyaya? Düşüncemiz de kararmaz, yaşama sevincimiz olmaz mı? Bizi bu değerii oyun- cular onuriandırdı her zaman. Onlaria mutlandık, on- laria umutlandık, onlaria onuriandık, onlaria varolduk her zaman. Yıne onlaria varolacağız. Varolmak yolu- nu açmak zorundayız. Sahne ışıklanndan yoksun ka- lamayız. Tersine o ışığa bir damla da bız katmalıyız. Dahası var, özel tiyatrolar Devlet Tiyatrolan'nın da itici gücü bence. Tiyatro dalındaki güzel bırikimi, çağ- daş düzeyi kanıtlıyor. Izleyene karşılaştırma, eleştir- me olanağı veriyor. Kamu sahnelerine özeleştiri yo- lunu açıyor. Yoksa üzülerek belirtıyorum, beğeni dü- zeyini gerileten oyunlaria o sahneler giderek sıradan- laşıyor. Coşkusunu yansıtmadan yıtinyor genç oyun- cular. Onlan düş kınklığından korumak gerekıyor. Her şeyden önce kesin kararlılığımızı belırtmek zo- rundayız. Bilim ve sanat yaşamında nereden nereye geldik, hangi nedenlerie iyi görmek zorundayız? Ankara Üniversitesi'nin alın duvannda Atatürk'ün "Yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdır" sözü ka- zılı. Ama genç öğrenciler ne ölçüde anlıyor bu sözün gerçeğinı. Yakında anlayacaklar. Yeni yapılanmalar doğrul- tusunda herşey yeniden başlayacak, olaylar, uyanlar doğrultusunda yeni bir solukla. B U L M A C A SEDÂT YAŞAYAN 1 2SOLDANSAĞA: 1/ 1278-1918 yılları arasın- da Avrupa'da, 2 özellikle Avus- turya'da hü- küm süren krallık haneda- nı. II Üstün bir yetkinin gücü- nü simgeleyen degnek... Tıp 8 dilinde idrar salgısımn azal- masına verilen ad. 3/ "Ben bir — ağacıyım 1 Gûlhaneparkında/Ne 2 sen bunun farkında- 3 sınne polis farkında" 4 (NâzımHikmet)...Si- 5 persiz şapka. 4/ Sa- hip...Dünyanınenes- _ ki ve en kutsal sayı- lan kentlerinden biri. 5/Kıımaş üzerine ya- ® pılan işleme. 6/ Kanşık renkli... Yemek... "Geçme namert köprûsünden — aparsın su seni" (Diyarba- kırlı Sait Paşa). II Hindistan'da büyûk toprak sahi- bi prenslere verilen san... "Ayhan — " : Sinema oyuncumuz. 8/ Geminin saatteki hızını anlamak için kullanılan aygıt. 9/ Tuzlanıp kurutulmuş yiye- cek... Bir makyaj malzemesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Burdur ilinde, Anadolu'nun en eski dönemleri- ni aydınlatan ünlü höyük. 2/ Osmanhlarda gece bekçisi... Nişastalı tanelerin suyla kaynatılarak bu- lamaç kıvamına getirilmiş durumu. 3/ Hayvanı av- cılığa alıştırma işi... Kısa saph odun baltası. 4/ Yap- ma, etme... Mesafe. 5/ Zırhlı araçlara karşı yakın savaş sırasında kullanılan silah... Yiyecek bulama- yan, yoksul kimse. 6/ Hububat tozu... Ergıme du- rumundaki madenlerin yüzeyinde toplanan madde, cüruf. II Gülünç bir biçimde giyinip süslenen ka- dın... Önder. 8/ Makine yağı... Şiirde iki ya da da- ha çok dizeden oluşan birim. 9/ Kalın bükülmüş si- cim... Küçük boylu, uzun ve ipeksi tüylü, sarkık ku- laklı bir köpek cinsi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear