23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 2001 PAZARTESİ 8 ROPORTAJ Yeşildirek Tarakçı CaferSokağı 'ndakigünlük koşturmacadagözden kaçan gizetn Mimar camı A nadolu'yu tepeden tımağa ^m giydiren hazır giyim top- / J tancılannın merkezi oldu- y"^â ğundan beri sakini kalma- JL. . A - yan semtin adının nereden geldığini bilse bilse karakolun yanında- ki handa çalışan sırt hamallannın en yaşlısının bilebileceğini söylediler... Sırtına vurduğu dengi, iki büklüm so- kağın ortasındaki kamyona götürüp ge- ri döndüğünde hanın kapısında karşı- laştık: - Eskilerden sen kalmışsın... - Öyle sayılır... - Yeşildirek aduıın nereden geldiğini bilir misin, burada yeşil bir direk mi varmış da Yeşildirek denmiş? Ne diyorsun, gibilerinden yüzüme baktıktan sonra işin en yoğun olduğu saatte karşısına çıkan bir yabancının kann doyurmayan sorusunu "Ne bile- yim ben" diyerek savuşturmaya çalış- tı ama içine bir kurt düştüğü de belliy- di: - 35 yıldır buradayım, hiç duyma- dım... Yeşildirek'te 35 yıl ne ki?.. Daha dün... 1920'lerde Yeşildirek'te doğup büyüyen ve fakat epeydir îzmir'de ikin- ci bahannı yaşayan Tayyar Amca'nın bile bilemediğini, 20'sinde Malatya'dan gelip de 35 yıl sonra 70'inde gösteren sırt hamalı nereden bilecek?.. Ama bir semtte 35 yıl da az değil... Sahiplenmi- şe benziyordu... Ikinci parti rnalı sırtı- na yüklemek için dükkâna girerken ka- pıdaki patrona döndü: - Yeşildirek, niye yeşilden direkmiş? Patron: - Bırak Alla'sen direkleri; şu koliyi götürhemen... Bir zamanlar YeşHdirek Yeşildirek, Bizans'ta çifte sarayıyla ünlü... Şimdiki düzensiz ve özensiz bi- nalar olmasa Haliç ve Boğaz ayak al- tında... Yeşildirek, Osmanlı'da ticaretin merkezi Kapalıçarşı, Mahmutpaşa, Tahtakale, Mısırçarşısı ile siyasetin merkezi Babıali'nin tam ortası... 20. yüzydın başında ise hem ikamet, hem ticaret vebiraz da siyaset semti; bir yan- da Düvunu Umumiye binası, bir yanda tttihat ve Terakki'nin merkez binası... Yeşildirek'te yeşil bir direk aramadı- ğımıza göre gelelim sadede... Tayyar Amca demiştı ki: - Bizim ev Tarakçı Cafer Soka- ğı'ndaydı... Karakola doğru giderken solda bir cami vardı... Daye Hatun Ca- misı... O cami, Mimar Sinanın îstan- bul'da yaptığı ılk camidir... Evet, gazetenin yemekhanesindekı mönüyü beğenmeyince ekmek arası köfte, döner, kokoreç bir şeyler ahştır- dığunız Yeşildirek'te Tarakçı Cafer'le Macuncu Sokağı'nın kesiştiği köşede bir cami vardır... Adı da Sururi Daye Hatun Camisi... Ama görünüşüyle ye- ni bir cami... Üstelik kötü bir işçılikle beton yonrularak dış cephesinin kesme taştan örüldüğü izlenimi verilmek is- tenmiş sonra beyaza boyanmış, tek mi- nareli, tek şerefeli bir cami... Her biri şaheser sayılan eserlere im- za atmış; ustalık döneminde Selimiye, kalfalık dönemmde Süleymaniye, çı- raklık döneminde Şehzade camilerini yaratan Sinan'm yamaklık dönemine bile uymayacak bir cami... Dayelerden hanglsl Daracık sokaklarda durarak yükleme boşaltma yapan kamyonlann, kamyo- netlerin, minibüslerin, otomobillerin yaya trafığıni bile kapattığı, yayalann geçemediği aralıklardan sırt hamallan- nın yükleri geçirdiğı ve gün içinde ina- nılniaz bir sıkışıklığın yaşandığı Yeşil- direk'e gıtmek, camiyi bulmak, Si- nan'ın izini aramak yerine en iyisi ga- zetenin alt kanna inip arşive bakmak... Işte kitap yazıyor: Mimar Sinan'ın Istanbul'daki ilk mimari eseri Kanuni Sultan Süleyman'ın başhasekisı Hür- rem Sultan ıçın 1539'da yaptığı Hase- ki Külliyesi'dir... Işte ansiklopedi de Tarakçılar Cad- desi üzerindeki Daye Hatun Camisi'ni yazıyor: Banisi, II. Mehmet'in dayesi Ummü Cülsüm Harun'dur; vakfiye- si 1485 tarihlidir. Işte bu kadar... Fatih'in sütannesi ya da babası Murat'ın cariyelerinden Üm- mü Gûlsüm'ön 1485'te yaptırdığı cami ile 1489'da doğduğu sanılan Sinan'm hiçbir ilgisi olamaz... Tayyar Amca, tarihleri fena kanştır- mış... Fakat bir dakika... Mahmutpaşa'daki Tarakçılar Caddesi başka; Yeşildirek'te- ki Tarakçı Cafer Sokağı başka... Kaldı ki Tarakçılar Caddesi'ndeki sütannenin adı Ümmü Gülsüm, Tarakçı Cafer So- kağı'ndakinin adı Sururi... Sururi Da- ye Hatun, mahalleye de "Sururi" adı- nı vermiş... Gidip bakmalı... Yeşildirek yine kannca yuvası gibi... Gün boyu birkaç milyon kişi gelip ge- çiyor olmalı... Tahtakale de böyle... Mahmutpaşa da... Aynı kaderi paylaşı- yorlar; akşam oldu mu insanlar çekili- yor; inlerle cinler top oynuyor! Işte bir ipucu... Caminin girişinde bir tabela... Camiyi, Kanuni Sultan Süley- man'm dayesi Sunıri Daye Hatun 1530 yılında yaptırmış... Kâgir yapı 1907 yı- lmda onanlrruş... 70 metrekare olan iç mekân 1987 yılmdaki ikinci onanm sırasında 300 metrekareye çıkanlmış... Buyrun bakalun... Bü- yük bir olasılıkla burada bir mescit varmış ve ona- nm adma silbaştan ca- miye dönüştürülmüş... Fakat ilk tarihe dikkat: 1530... O tarihte Sinan'ın yaşı 4O'ı bulmuş... Sinan kü- çük yaşta, Yavuz Sultan Selim döneminde devşi- riJmiş... Osmanlı ordu- sunda artık kıdemli bir yeniçeri... 1526'da Ka- nuni ile Mohaç'a gitmiş; 1530'da kapı yayabaşı rütbesinden zemberekçi- Yeşildirek,Anadolu'yu giydiren hazır giyim toptancılannın merkezi... İki yanında bitişik düzen hanların sıralandığı dar sokaklarında değil taşıtlara, yayalara bile geçecek jer yok... Günde birkaç milyon kişinin gelip geçtiği Yeşildirek'te geceleri el ayak çekiliyor... Gün içindeki koşturmacada ise kimsenin akJına Tarakçı Cafer Sokağı'ndaki caminin öyküsü gelmiyor... Zaten artık kimse Yeşildirek adının nereden geldiğini bile merak etmivor! başı rütbesine geçmek üzere... Başka bir tarih: 1536. Bu tarihte Si- nan, "Reis-i Mimaran-ı Dargâh-ı Ali" yani yûksek dergâh mimarlannın başı rütbesini alıyor, yani mimarbaşı oluyor... Bu durumda, Sinan'ın 1536'ya ge- linceye kadar yarattığı eserler olmalı... Gökten zembille mimar olarak inmedi ya! Camlye yakın çevreler! Sururi Daye Hatun Camisi'nde, Mi- mar Sinan'la ilgili hiçbir iz, işaret yok... Yapının kıyısuıda köşesinde kalmış bir iz, işaret bulunabilir mi? Caminin imamı ya da müezzini ile konuşmak için önce müftülüğe bir di- lekçe vermek, dilekçeyi kaymakamlığa onaylattıktan sonra vilayetten izin al- mak gerekiyor... O halde... Camiye yakın çevrelerden edinüen bilgiye göre vakfîlarda ve müf- rûlükte de caminin mimanyla ilgili bir bilgi yok; fakat tarihi belgelerde kesin bir bilgi var: Sururi Daye Hatun Cami- si, Kanuni Sultan Süleyman'ın saltana- tı sırasında 1530'da yapılmış... Hem de Mimar Sinan'm hiç de ya- bancısı olmadığı bıryerde... Sururi Daye Hatun Camisi, Sinan'm imzasını taşıyan Rüstempaşa Medrese- si'nin birkaç adım ötesinde! Gelin çıkm işin içinden! Tayyar Amca, haklı olabilir... Tarak- çı Cafer Sokağı 'ndakd yapınmilk halin- den eser kalmasa da temellerinde Mi- mar Sinan'm Istanbul'daki ilk ımzası duruyor olabüir... çaylar vilayetten... Bu arada Rüstempaşa Medresesi'ne bir göz atmak gerekırse... Ayakta duran yapı, Istanbul Valiliği taraflndan valili- ğe ait bir kültür merkezine dönüştürül- müş... Fakat hiçbir kültür etkinliği ohnayan bir kültürmerkezi... Merkezdeki tek et- kinlik, oradakilerin sabahtan akşama kadar çay demleyip içmesi olsa gerek! Bir ara Istanbul Valiliği'ne bir dilekçe yazıp "Çaylar vilayetten mi" diye sor- malı! Sunıri Daye Hatun Camisi'ne girmek için mürrülükten izin almak söz konu- su olmadığına göre, bir de caminin içi- ne bakmalı! Çok güzel, yepyeni... Yine camiye yakın çevrelerden alı- nan bilgiye göre, Yeşildirek'in hayırse- ver esnafinın yardımlanyla gerçekleş- tirilen son onanmda caminin dışı gibi içinde de her şey yeni baştan yapılmış... Galiba bir tek, caminin iki yanındaki eski mezarlara dokunulmamış... Camiye yakın çevrelerin belirttiğine göre mezarlarda Kanuni'mn "kapı- cı"lan yatıyormuş ve Sururi Daye Ha- tun'a aitbir mezartaşına rastlanmamış. Zaten Daye Hatun'un vakfiyesi Edir- ne'deymiş... Şimdi ohnadı işte... Fatih'in sütannesi Ümmü Gülsüm'ün vakfiyesi de Edirne'de! Gelin de çıkın işin içinden... ENTERNET Sınan M E H M E T S U C U mehmet@cumhuriyet.com.tr Kafesteki Şempanzelen Mahmut Ayaz'ın Kora Yayınla- n'ndan çıkan kitabı "Cha(ğt Geyikle- ri Kafesteki Şempanzeler" kitabı in- ternetteki sohbet odalanna ciddi ve eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Chat (sohbet) ederken yaşadıgı di- yaloglara da yer verdiği kitapta Mah- mut Ayaz, 24 Ocak kararlarının ar- dından başlayan yozlaşmanın dile de sıçradığını belirtiyor. Uzun ve zahmetli araştırma sıra- sında bir sohbet odasında Oeniz Gezmiş takma isimli birisine rastla- yınca "Selam yoldaş" dediğini, an- cak karşıdan gelen "Selam kanki" ya- nıtıyla afalladığını söyleyen Mahmut Ayaz, chat'e neden gereksinim du- yulduğunu şöyle açıklıyor: Bu sorunun birçok yanıtıl nedeni vardır ve buyanıtlann/nedenlerin top- lamı bizi yabancılaşma olgusuna gö- türür. Nedenlerden bazılannı irdeler- sek; davranışlanmıza yön verici, itici güç olan güdûlerden başlayabiliriz. Güdû, açlık, susuzluk, cinsellikgibiftz- yolojik dûrtûleri, ilgi, merak, başan, pres- tij, kendini kanıtlama gibi sosyal güdüleri, gereksinmelen, istek- leri, beklentileri kap- sayan bir kavramdır. Bazı güdülerimizin günlük gerçek ya- şamda birkarşılığı oi- mayınca, sanal dün- yada bu boşlukgide- rilmeye çalışılır! Bu da bir tür ger- çeklerden kaçıştır ki, zamanla psiko- sosyo patolojiye dö- nüşmeriskitaşır. İnsanlardüşüncele- rini, duygulannı, kaygılannı, sıkıntıla- nnı, sorunlannı, beklentilerinipaylaşa- cak sanal arkadaş ya da dostlar an- yoriar. Gerçek dünyadan, gerçek dünyanın insanın üzerine bir karaba- san gibi çöken sorunlardan sanal dünyanınyanılsamalı gerçekliğine ka- çış kronikleştiğinde, yanılsama, süre- ce yayılan yanılgılar zincirine dönü- şebilir ve bu da psikopatolojiye yol açabilir. Gerçekdünyanın sorunlann- dan kaçarak sanal dünyanın yanılsa- malı ortamına sığınmak, insanın ken- dine olan güvensizliğini daha da art- tırabilir. İnsanın kendinegüveni (özgü- veni) tam olsaydı, kolay kolay sanal dünyanın yanılsamasına sığınmazya da teslim olmazdı. Bazı güdülerin yönlendirmesiyle sanal dünyada ya- pay bir özgüven aramak, kişinin ken- dine olan güvensizliğini belki geçici olarak giderebilir ama uzun vadede hem kendine hem de başkalarına olan güvensizliğini arttırabilir. Insan, gerçeklikten kaçarak, gerçekliği de- ğiştiremez! Insanı chat'e yönelten güdûlerden belki de en önemlisi cinselliktir. Ister bastınlsın, isterserbestbırakılsın, cin- sellik alanında da çarpıklık ve kaos yaşanmaktadır. Insan ve insanın cin- selliğialınıp-satılan birmal, piyasada değer biçilen bir meta, bir tüketim nesnesiya da aracı olarak algılandığı sürece de bu açlık ve doyumsuzluk, bu çarpıklık ve kaos sürüp gidecektir. Cinselliğin gerçek yaşamdaki bu du- rumu, sanal dünyaya iltica edenlerin sayısını arttırıyor. Sanal dünyada gi- derek yaygınlaşan sanal seks talebi, sanal seks kanallannda artışa da yol açıyordenebilir. Ekonomidekiarz- ta- lep ılişkisi cinsel alanda da geçerli. Dünyayla ve top/umla ilişkisini tüke- tim zemini üzerine kuran insan, sev- giyi, dostluğu, aşkı, mutluluğu tüket- tiği gibi cinselliği de tüketiyor. Tüke- ten insan (homo consumens) tüket- tikçe doyuma ulaştığını ve var oldu- ğunu sanırken aslında doyumsuzlu- ğunu kırbaçlamakta ve yok olmakta- dır. Insan yalnızlaşmakta, mutsuzlaş- makta ve tüken- mektedir. Küresel- leşmenin dayattığı kitle kültürü, aslın- da tüketime dayalı biryabancılaşmadır ve bu olgu bir virüs gibi giderekyaygın- laşmakta, kurdun ağacıiçinden oydu- ğu gibi insanla- n/toplumlan içer- den oyup aşındıra- rak yıkıma sürükle- mektedir. Insan, tü- kettikçe tükenmektedir. Bu konu ya- kın gelecektepsikiyatrlann, psikolog- lann, sosyologlann gündemini epey meşgul edecektir. Sanal dünyanın, yani gerçek dışılığın sosyo- psikopa- tolojiye yol açıp açmayacağının, sa- nal seksin ne tür sorunlar doğuraca- ğının (çeşitli cinsel sapmalar yaratıp yaratmayacağının) şimdiden tartışıl- masında yarar vardır. Chat'leşmenin altında yatan ne- denlerden birisi de iletişimsizliğin ge- tirdiği iletışım kurma ısteğı ve teme- linde cinselliğin yattığı arayıştır. Bekâr ya da eşinden ayrılmış insanlar karşı cinsle iletişim ve ilişki kurmak ama- cıyla, evli insanlar eşler arasındaki sorunlar, mutsuzluk, değişiklik ve he- yecan arayışıyla, iletişimsizlik soru- nu yaşayan gençler camın ardına kendilerini saklayarak, bu tür iletişim daha kolay ve sorunsuz olduğu için chat'i tercih ediyorlar. Tabii bir de "pazar ekonomisi"n\n gereği olarak seksin ticari bir meta olarak pazarlanması, satılıp-alınma- sı var. Jigolo, gay, lezbiyen, fahişe, evli çift, grup seks vb. bıçimlerınin pazarlandığı siteler ve kanallar birer seks pazarı işleviyle hizmet veriyor. Bu çocuklan bilgisayar arıyor Sayılan 20 ile 30 arasında değişen iletişim fakültesi öğrencisiydiler. Pek çok günlükgazeteye, dergiye ve inter- net sitesine haber yapıyorlardı. Ken- di çıkardıkları kitaplan, dergileri vefo- toğraf sergileri vardı. Marmara Üni- versitesi İletişim Fakültesi'nin bahçe- sinde ufak ve kendilerine ait bir bina- da geçinip gidiyorlardı. Orayı kendile- ri süpürüp boyamışlardı. Okulda te- orik gazeteciliği öğreniyor MlHA'da ise profesyonel bir ajans gibi çalışıp öğrendiklerini pratik yaşama geçiri- yoriardı. Marmara Üniversitesi İletişim Fa- kültesi Haber Ajansı (MİHA) 6 senede ilmek ilmek örülen emekle bugünlere geldi. Ancak dostluğun, paylaşmanın derslerden önce geldiği bu ajansta her şey birden ters gitmeye başladı. Önce internet bağlantısı kesildi. Bu durum, biraz kırtasiye bolca bürokra- si sayesinde bir türlü çözümleneme- di. Sene başında henüz medyanın kir- lenmiş tarafıyla tanışmamış bu çocuk- lar yeni gelen arkadaşlarını beklerken ummadıklan bir felaketle karşı karşı- ya kaldılar. Okulun açılış günü, eğitim gördük- leri binanın 17 Ağustos depreminde hasar gördüğü ve İletişim Fakülte- si'nin üç ay kapalı kalacağı açıklandı. Oysa depremden bugüne dek o bina- da eğitim yapmışlardı. Aynca bitişik binadaki Dişçilik Fakültesi de eğitimi- ne devam ediyordu. Onlar yine de umutluydular. Derse girmeden geçe- cek bu üç ay içinde MİHA'ya daha çok emek ve zaman verebileceklerdi. Çünkü MİHA'nın binası fakülte bahçe- sindeki tek katlı bir barakaydı. Kısaca- sı deprem nedeniyle hasargörmemiş- ti. Işte sürprizlerin en kötüsüyle bura- da karşılaştılar. Fakültenin idari perso- neli binayı boşaltmak zorunda kalın- ca MİHA'nın o ufak mekânına taşın- mıştı. Artık ajanslannın bir yeri yoktu. So- kakta kalmışlardı. Imdatlarına İLAD (İletişim Araştırmacıları Derneği) ye- tışti. Beyoğlu'ndaki dernek binasının bir odası çocuklara verildi. Dosyalar, haber klasörleri, fotoğraf arşivi ve da- ha pek çok malzeme buraya tıkıştınl- dı. Yaklaşık 4 sene boyunca benim de aralarında olduğum çok sayıda pro- fesyonel gazetecinin hiçbir karşılıkgö- zetmeksizin deneyimlerini paylaştığı bu çocuklar şimdi burada çalışıyorlar. Gazeteciliğin zor bir meslek olduğu- nu şimdiden öğrenmeye başladılar. Hepsi umutlu, hepsi pınl pınl, hepsi kendilerine bir fırsat tanınmasını bek- liyor. Fakat ne çare ki artık haberleri- ni yazacak sadece bir bilgisayariarı var. Çünkü okulun bahçesindeki bina- dan ayrılmak zorunda kaldıkları için bilgisayarları yeni yerlerine götüremi- yorlar. Ve MlHA'lılar haberlerini yaza- bilmek için eski bilgisayarlarını kendi- leriyle paylaşmak isteyenleri anyorlar. Antu.com'un İlkleri Compex 2001 Fuan her zaman olduğu gibi yine canlı ve kalabalık izleyici kitlesi tarafından gezildi. Bu sene fuarın değişik bir konuğu vardı. Bir spor kulübünün taraftarlannın kurduğu internet sitesinin standı birinci katta 225 metrekarelik alanıyla pek çok şirketten daha çok ilgi çekti. www.antu.com'un standında aynca www.fenerlist.org, www.fenerbahce.net ve www.fenershop.com da yer alıyordu. Antu.com'un sorumiulanndan Cengizhan YekJan ve Metin Şen internetteki sitelerinde hafta . arası her gün 30 bin civannda ziyaretçileri olduğunu söylediler. Uluslararası istatistik kurumu Hitbox tarafından da izlenen antu.com internette kendi daJında en çok ziyaret edilen site unvanını da elinde bulunduruyor. Cengizhan Yeldan ve Metin Şen organizasyonun seyirciler arasında taraf olmadan dernekJer ve gruplar üstü bir platform olduğunu vurguladılar. Compex Fuan'na neden katıldıklannı ise ikisi de aynı cümle ile "İlk olmak için" diye yanıtladılar. Fenerbahçeli internet tutkunlarına da özel bir internet servis sağlayıcı hizmeti vereceklerini belirten Cengizhan Yeldan bu atılımla kulübe 3 milyon dolar civannda bir katkı sağlanacağını söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear