02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15EKİM2001 PAZARTESİ HABERLER Polis-halk I ANKARA (AA) - lçişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen, yayımladığı "Polis-halk ilişkileri" konulu genelgede, bu kapsamda yapılması gerekenleri sıraladı. Genelgede, gelişen teknolojiyle işlenen suç türlerinin de arttığını kaydeden Yücelen, "ınsan ilişkilerinde çeşitliliğin gerek suç bazında, gerekse sosyal yaşam alanında artmasının, halkla iyi ilışkiler kurmayı ve geliştirmeyi zorunlu hale getirdiğini" vurguladı. Adalet Bakanı Türk'ten uyarı • ANKARA (ANKA) - Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, ceza infaz kurumu ve tutukevlerinde izleme- denetleme çahşmalan yapacak olan, sivil vatandaşlann da katılımıyla oluşturulması istenen 'izleme kurullannın' hayata geçirilememesi üzerine ikinci bir genelge yayunladı. Türk, cumhuriyet başsavcılıklanna gönderdiği genelgede, kurullann bir an önce çahşmaya başlamasını istedi. Bfrne'den 6 tahliye daha • EDİRNE (AA) - JEdirne F Tipi Cezaevi'nde, ölüm orucundaki 8 hükümlü, sağlık nedeniyle cezalan 6 ay ertelenerek tahliye edildi. Hükümlü yakınlannın F Tipi Cezaevi bahçesine, güvenlik görevlileri gözetiminde araçlanyla girdiğini belirten yetkiîiler, ölüm orucundaki 8 hükümlünün sağlık nedeniyle cezalarının 6 ay ertelenerek tahliye edildiğini bildirdi. Yetkiîiler, tahliyelerin önümüzdeki günlerde de devam edeceğini ifade ettiler. Sadece22 vekilıten destek • ANKARA (ANKA) - ANAP Genel Başkan Yardımcısı ve Istanbul Millervekili Bülent Akarcalı'nın iki hafta önce bütün miUervekillerinin imzasına açtığı TBMM'de Siyasi Ahlak Kornisyonu kurulmasına ilişkin yasa teklifıne sadece 22 milletvekili destek verdi. Teklife, Akarcalı'nın kendi partisinden, Grup Başkanvekili Ibrahim Yaşar Dedelek, Cengiz Aydoğan, Cemal Özbilen, Nesrin Nas, Aydın Ayaydın ve Cengiz Altınkaya imza attı. Teklifı, DSP'den Uluç Gürkan, Nazif Topaloğlu, Ahmet Zamantıh, Ahmet Güzel, Rıdvan Budak, MHP'den Mükremin Taşkın ve Ahmet Çakar, AKP'den Dengir Mir Mehmet Fırat, Kemal Albayrak, SP'den Zeki Çelik ve Oya Akgönenç, DYP'den Murat Akın, Rıza Akçalı ve Mehmet Sadri Yıldınm ile bağımsızlardan Avni Doğan ve Mehmet Özcan imzaladı. Başbakanlık'm istemi üzerine RTÜK, önlem alınması için konuyu Almanya'ya iletti Kanal 7 için soruşturma istemi Tüzük tamamlandı BCH programı tartışıyor ANKARA (ANKA) - Solda bir yandan Erdal İnönü nün ön- derliğindeki parti çahşmalan sü- rerken diğer yandan aralarında Mümtaz Soysal'ın da bulundu- ğu Bağunsız Cumhuriyet Hare- keti (BCH), partileşme sürecin- de sona yaklaşh. Tüzük taslağını tamamlayan, program çahşmala- nnda ise önemli mesafe alan ha- reketin bu ay sonunda partileşe- ceği bildirildi. fllerde kurduğu oluşum komi- telerinde tüzük taslağını tamam- layarak tartışmaya açan BCH, tü- zük taslağının tamamlanmasımn ardından bu kez de program tas- lağuıı tartışıyor. Program konu- sunda da son aşamaya gelen BCH, Türkiye genelinde de 24 ilde örgütlenmesini tamamladı. Bu ay sonuna kadar 24 ilde daha örgütlenme çalışmasını tamam- lamayı hedefleyen BCH, ay so- nunda partileşme aşamasına ge- lecek. Bu arada BCH'nin parti- nin kuruluşunu kamuoyuna açık- lamak için Inönü'nün önderliğin- de kurulacak yeni partiyi bekle- yeceği öne sürüldü. BCH'nin tüzük taslağmda, tüm üyelerin üyelik haklannı kullanmada eşit ve özgür olma- sına dikkat edildıği bildirildi. Deniz Baykal: Türkiye büyük bir sıkıntı içinde BİTLİS (AA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükü- metüı biraz daha devam etmesi halinde milletin perişan olaca- ğım savunarak "Başbakan, Başbakanlık'tan adımını ata- cak olsa, önüne bir yazarkasa düşüyor" diye konuştu. Baykal, Bitlis'te vatandaşlara hitaben yaptığı konuşmada, Türkiye'nin büyük bir sıkıntı- nın içine süriiklendiğini, son 1 yıl içerisiflde 960 bin kişüıin işi- ni kaybettiğini söyledi. Baykal, Türkiye'yi yönetenlerin halkın arasma giremediklerini belirte- rek "Biz Meclis'te yokuz, fa- kat halkın arasındayız. Ama Başbakan, Başbakanlık'tan adımını atacak olsa, önüne bir yazarkasa düşüyor" diye ko- nuştu. "Bu hükümet biraz daha devam ederse millet perişan olacak" diyen Baykal, Türki- ye'nin yeni bir başlangıca ihtiya- cı bulunduğunu ifade ederek "Türkiye'yi bu noktadan doğ- ru siyaset kurtarabilir" şeklin- de konuştu. BAHAR TANRISE VER ANKARA - Başbakanlı- k'm, Almanya'da kabloluya- yın yapan Kanal 7 televizyo- nunun bürosunda irticai fa- aliyetlerde bulunulduğu ge- rekçesiyle Radyo ve Televiz- yon Üst Kurulu'ndan (RTÜK) soruşturma yapıl- masını istediği ortaya çıktı. Bunun üzerine RTÜK'ün Kanal 7 hakkında bilgi vere- rek önlem alınmasını istedi- ği Almanya Bavyera Eyaleti Üst Kurulu da, konuyla ilgi- leneceğini bildirdi. Alman bilgiye göre Baş- bakanlık Müsteşan Ahmet • Başbakanlık'm RTÜK'e gönderdiği yazısında, Kanal 7 televizyonunun yerleşik olduğu temsilciliğinde amacı dışrnda ve özellikle irticai faaliyetlerde bulunulduğu iddiasına yer verildi. Şağar, 14 Kasım 2000 tari- hinde RTÜK'e gönderdiği yazı ile Ahnanya'da kablolu yayuı yapan Kanal 7 hakkın- daki iddialann soruşrurul- masını istedi. Başbakanlık yazısında, Kanal 7 televizyo- nunun yerleşik olduğu tem- silciliğinde amacı dışında ve özellikle irticai faaliyetlerde bulunulduğu iddiasma yer verildi. RTÜK yetkilileri de, 27- 28 Eylül 2001 tarihlerinde Malta'da gerçekleştirilen Av- rupa Düzenleyici Kurullar Platformu (EPRA) toplanh- sında Kanal 7'nin Alman- ya'daki yerleşik ofislerini ya- yıncılık amacı dışında kul- landığmı Alman Bavyera Eyaleti Üst Kurulu yetküile- rine ilettiler. RTÜK'ün ge- rekli önlemlerin alınmasını istemesi üzerine Almanya Üst Kurulu yetkilileri konu ile ilgileneceklerini bildirdi- ler. Yetkiîiler, Ahnanya Üst Kurulu'nun, Kanal 7 televiz- yonunun destekçisi olduğu ileri sürülen Avrupa Milli Görüş Teşkilatı'nm yeni bir radyo kurmak için yaptığı izin başvurusunu da reddet- tiğini aktardılar. RTÜK'ün başvurusu üze- rine, Almanya Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Düzenleyi- ci Kurulu'nun da, yine Al- manya'da yayın yapan Islami Cemiyet ve Cemaatler Birli- ği'nin (ÎCCB) yaym organı konumundaki şeriatçı Hakk TV'nin yayınlannı durdur- duğu belirtildi. tkipolis şehüoldu Küçükçekmece'de 2 kişinin silahlı saldırısına uğrayan sivil plakalı ekipte bulunan polislerden ikisi şehit oldu, bir polis de ağır yaralandı. Saldırıyı polise, ekibin telsiziyle merkezi arayan bir temizlik işleri görevlisi bildirdi. Görgü tanıkları, saldırganlardan birinin kaçarken silahıyla kendini vurduğunu söylediler. (Fotoğraf: AA) Polis ekibine silahlı saldırı Küçükçekmece'de devriye görevi yapan sivil plakalı polis aracma düzenlenen silahlı saldında iki polis yaşamını yitirdi, biri yaralandı tstanbul Haber Servisi - Küçükçek- mece'de sivil plakalı otomobille devri- ye gezen polis ekibine 2 ldşi taranndan gerçekleştirilen silahlı saldında 2 polis memuru şehit oldu, birpolis memuru da ağır yaralandı. Saldınnın arkasında Hiz- bullah örgütü olduğu ileri sürüldü. Küçükçekmece Üçe Emniyet Müdür- lüğü Araşnrma Büro Amirliği 'ne bağlı 77.566 kod numaralı sivil polis ekibi, dün saat 08.30 sıralannda, Fev- — - ^ zi Çakmak Mahallesi Tepeüstü Sokak üzerindeki İSKİ binası- nın yakmlannda kimliği henüz belirlenemeyen 2 kişinin saldı- nsına uğradı. Saldırganlann, ekipte görev- li polislerden birinin evinin ya- kmında pusu kurduktan sonra da polis ekibi bölgeye gönderildi. Olay yerinde yaralı olarak bulunan 3 polis memurundan hastaneye kaldınlan Mus- tafa Koçak (33) ve Köksal Bulut (21) Küçükçekmece Özel Dr. Sadık Ahmet Hastanesi'nde yapılan tüm müdahalele- re rağmen kurtanlamadı. Tedavi altına alınan Mustafa Bilicik adlı polis memurunun durumunun da ciddiyetini koruduğu bildirildi. Birgör- • Saldırganlann, ekipte görevli polislerden birinin evinin yakınında pusu kurduktan sonra saldınyı gerçekleştirdikleri kaydedildi. Saldınyı olaya tanık olan bir kişi polise bildirdi. ay Esenler'de iki Hizbullah itirafçısının öldürühnesinde kullanılan silahla aynı olduğunu bildirdiler. Saldında yaşamı- nı yitiren Köksal Bulut ve Mustafa Ko- çak'ın cenazeleri Adli Tıp Kurumu mor- guna kaldınldı. Şehit polislerin baş, el ve ayaklannda çok sayıda kurşun izi ol- duğu belirlendi. Yetkililer Bulut ve Ko- çak m, 9'ar yıllık memur olduklarmı açıkladı. 1970 Erzurum doğumlu Kök- — — sal Bulut'un, 26 Kasım 1992 yı- hnda memurluk görevine başla- dığı ve nükleer biyoloji kursu gördüğü bildirildi. Saldırı kınandı saldınyı gerçekleştirdiklen belirtildi. Küçükçekmece Belediyesi Temizlik Iş- leri Müdürlüğü'nde çalışan ve kullandı- ğı çöp kamyonu ile olay yerinden geçer- ken saldınya tanık olan bir kişi, saldın- yı polis merkezine bildirdi. Saldınya uğ- rayan polislerin telsizini kullanan gör- gü tanığı, merkeze "Acil durum, acil durum, polisleri vurdular" diyerek yardım istedi. Bunun üzerine, çok sayı- gü tanığı, saldırganlardan birinin kaçar- ken silahını beline takmak istediği sıra- da tabancanm ateş aldığını ve yaralan- dığını anlattı. Saldınnın 9 milimetrelik tabancayla gerçekleştirildiği bildirildi. Saldınyı gerçekleştiren kişilerin olay yerinden kaçarken kullandıklan yeşil renkh Kartal marka bir otomobil terk edilmiş olarak bulundu. Emniyet yetki- hleri saldında kullanılan silahın geçen Cumhurbaşkanı Ahmet Nec- det Sezer, Istanbul Küçükçek- mece'de polis ekibine yapılan saldınyı nefretle kınadı. Başbakan Bü- lent Ecevit de, silahlı saldınyla ilgili olarak Istanbul Emniyet Müdürü Ha- san Özdemir ile telefonla görüşerek bilgi aldı. lçişleri Bakam Rüştü Kâzım Yücelen, gazetecilerin olayı üstlenen bir terör örgütü olup olmadığı yolunda- ki sorusuna "Çaüşmalar bittiğinde bu konuda size detayh bilgi verilecektir" yanıtını verdi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Mersin ve ilçesi Tarsus dev- let hastanelerinde ve Mersin Merkez Sağlık Ocağı'nda gö- rev yapan 9 doktor, aynı an- da Türkiye'nin çeşitli ilçeleri- ne atandılar. Daha doğrusu sürgün edil- diler. Bir doktor, ya da devlet memuru bir bölgeden bir böl- geye atanamaz mı? Tabii ki atanır. Ancak bu 9 doktorun ata- ması normal değil. Önümde bazılarının atama emirleri du- ruyor. Buradan bakarak bu- nun normal olmadığını düşü- nüyorum. Doktor Mahsun Kırtaş. 12 yıldır Mersin Dev- let Hastanesi'nde göz uzma- nı olarak görev yapıyor. Mahsun Kırtaş, 26 yıllık he- kim. Mersin 68'liler Birliği'nin de başkanı. Bölgede tanınan ve sevilen bir doktor. Türkiye'nin en ge- ri kalmış bölgelerinde yıllarca hekimlik yapmış. Eşi Mersin Devlet Hastanesi Kardiyoloji bölümünde tedavi görüyor. gocuğu Mersin Eğitim Vakfı ze\ Toros Lisesi 10. sınıfta öğrenci. Okulların yeni başla- dığı bir dönemde bu tayin ne Mersin'de Doktorlar Sürünüyor... anlama geliyor? • • • Mersin Devlet Hastanesi birinci bölgede yer alıyor. Kır- taş bu görevi yaparken diğer 8 doktorla birlikte aynı gün ta- yin ediliyor. Üstelik üçüncü bölgede yer alan Isparta'nın Senirkent llçesi'ne. Diğer se- kiz doktorun da atama yerlerine bakıyo- rum. Hepsi şu anda görev yaptıkları yerlerden daha ge- ri yerlere, sınıflandırma açı- sından daha olanaklan kısıtlı yerlere gönderilmişler. örne- ğin Dr. Zeki Sinan Doğan, İçel Devlet Hastanesi'nden Isparta'nın Yalvaç llçesi'nin Kumdanlı Sağlık Ocağı'na, Dr. Mehmet Yavuz, İçel Mer- kez 6 No'lu Sağlık Oca- ğı'ndan, Isparta'nın Senirkent flçesi'nin Yassıören Sağlık Ocağı'na, Dr. Mehmet Akif Gültekin, Içel'in Tarsus Dev- let Hastanesi'nden Kütah- ya'nın Aitıntaş llçesi'nin Gök- çeler Sağlık Ocağı'na, Dr. Nu- n Aydoğan, İçel Devlet Has- tanesi'nden Afyon'un Bolva- din İlçesi Devlet Hastanesi'ne atanmışlar. qBu atama kararnamele- rinde ilginç de bir gerekçe gösterilmiş. Sağlık Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü atamaya gerekçe olarak şöy- le bir ifade kullanmış: "lçişle- ri Bakanlığı lller Idaresi Genel Müdürlüğünün 3.08.2001 ta- rih ve 5783 sayılı yazısına isti- naden il dışına naklen tayinini tensiplerinize arz ederim." Ya- ni bu atamalar lçişleri Bakan- lığı'nın isteği üzerine gerçek- leştirilmiş. • • * Bir bakanlık, kendi memu- runu tayin etmek için acaba neden lçişleri Bakanlığı'nın isteğini öne sürer? Bu me- murların hakkında şimdiye kadar açılmış herhangi bir idari ve cezai soruşturma yok. Bu nedenle lçişleri Ba- kanlığı'nın onlar hakkında özel bir iddiası olamaz. O za- man okullar başlarken çoluk çocuk sahibi bu doktorlar a- par topar, üstelik çok gerekli oldukları bir yerden ilgisiz yer- lere aniden neden atanırlar? Günlerdir Mersin ve Tar- sus'tan yurttaşlar telefon ve fakslarla bu haksız atamala- rın durdurulmasını istiyorlar. Ortada fol yok, yumurta yokken bu atamalar neden yapıldı merak ertim. 68'li ar- kadaşım Mahsun Kırtaş, Muş'un Malazgirt İlçesi do- ğumlu. Doktor Nuri, Aydoğan Tunceli'nin Mazgirt İlçesi do- ğumlu. Doktor Mehmet Ya- vuz, Urfa'nın Suruç İlçesi do- ğumlu. Doktor Zeki Sinan Do- ğan, Tunceli doğumlu. Doktor Mehmet Akif Gültekin, Gazi- antep'in Islahiye İlçesi do- ğumlu. Yani sürgüne gönde- rilen doktoıiann hepsi Güney- doğu'lu, yani Kürt. 9 Güneydoğu'lu doktoru MHP'li Sağlık Bakanı Osman Durmuş neden büyük bir ilin hastanesınden daha küçük il- lerin ilçe hastanelerine ve köylerine gönderir? Bunun si- yasi sözlükteki anlamı nedir? Üstelik bu insanlann hakların- da açılmış bir soruşturma da yoktur. Böyle bir uygulama ayrımcılık anlamına gelmez mi? Bölgesel ayrımcılığa da- yalı tayin, bu ülkede kamp- laşmayı kışkırtmaz mı? Dok- tor tayini ile lçişleri Bakanlı- ğı'nın ne ilgisi olabilir? • • • Sorular çok... Osman Dur- muş, bu ülkenin sağlık işleri- ni yürütmekle görevli bakan. Ancak o hâlâ ülkü ocağında- ki günlerini düşünüyor olma- lı. O zaman solcularla çatış- ma içindeydi, çeşitli eylemle- re katılıyordu. Bu nedenle yargılanmıştı. Şimdi ise devletin bakanı, ül- kü ocakları başkanı değil. Cins, ırk, dil, din ve etnik kö- ken ayrımı yapmaya hakkı ve yetkisi yok. Bakanlık dernek değil, Türkiye de ülkü ocakla- rı kafasıyla yönetilemez. Yö- netilmeye kalkılırsa bu hale geliriz. Dünya bir savaşın eşiğin- de, tartışmalar çok başka noktalarda, MHP'li bakan do- ğum yeri araştırmasıyla ata- ma yapıyor. Yazık... 2000Tİ YILLARDA ERDAL ATABEK v Bilmiyorum ile İnanmıyorum'un Ayrımı... Tarih boyunca 'bilmiyorum' diyen ınsan tehlikeli sayılmamıştır. Tarih boyunca 'inanmıyonım' diyen insan tehlike- li sayılmıştır. 'Bilmeme' ile 'inanmama' arasındaki bu aynm çok önemli sayılmalıdır. Bilmeye dayalı, bilime dayalı sistemlerde 'bitmiyo- nım' sözcüğü, bilgi arayışına yönelik bir adımın baş- langıcı sayılır. Bilimsel gelışmenin temelı, bilgiyi ara- maya dayanır. Bilginin sorusu vardır ve yanıtı yoktur, yanıt bilginin peşindeki insanlar tarafından aranarak bulunacaktır. Bilginin bu özelliği, bılinenlerden kuş- ku duymayı içinde barındırır, tartışmayı zorunlu kılar, tartışanları bilgi arayışının içinde kabul eder, daha doğru bir yanıtı daha önceki yanıtın yerine koyarak gelişir. Onun için de 'bilmiyorum 'diyenin birtehlikesi yok- tur, olsa olsa daha sonra öğrenecektir. Inanca dayalı sistemlerde ise 'inanmıyorum' söz- cüğü, kutsal olanı reddeden bir karşı çıkışı simgeler ve inanca karşı bir tehlıkedir. Çünkü ınancın temeli, inancı oluşturan öğretiyi bütünüyle kabul etmeye da- yanır. Inancın sorusu yoktur yanıtı vardır ve düşünü- lecek her türlü sorunun yanıtı öğretinin içinde veril- miştir, yeni bir soru da sorulamaz, yeni bir yanıt da aranamaz. Buna girişenler inanç sisteminin düşman- larıdır, onlara karşı şiddete dayalı yaptırımlar uygu- lanmalıdır. Bilimsel bilgi 'kanıtlamaya' dayandığı için şiddete dayanması gereksizdir. Bilgi ya kanıtlanır ve doğru- dur ya da kanıtlanamaz ve doğru değildır. Bilimsel bilgi her iki olasılığa da açıktır. Onun için de 'biliyo- /um'diyenden bildığıni kanıtlaması istenir. Inanca dayalı dogmatik bilgi ise 'kanıta dayanmaz, önkabule dayanır'. Bu nedenle de inanan kucakla- nır, inanmayan ise düşman kabul edilir. Dogmalann tek kaynağı din değildir, tartışmaya kapalı, soru sormaya, eleştirmeye, seçenek oluştur- maya kapalı her tür bilgi de 'dogma'ya dönüşmüş- tür. Gelenek kaynaklı, milliyet kaynaklı, etnik köken kaynaklı, ideolojik kaynaklı her tür bilgi de 'soru sor- maya, eleştıriye, tartışmaya, seçenek oluşturmaya kapalı duruma geldiğizaman' dogmaya dönüşmüş demektir. Eleştirıden doğan sosyalizm bile öyle bir dönüşümle dogma biçımini alabilir. Önemli olan 'neyın bilindiği' değil, 'bilinenin nite- liği ve nasıl işlendiği'ölr. Tarih boyunca 'bilmiyorum' diyenlerin başına kö- tü şeyler gelmemiştir. Ama, tarih boyunca 'inanmıyorum' diyenlerin ba- şına her türlü belagelmiştir. Asılmıştır, yakılmıştır, ba- şı kesilmiştir, derısı yuzülmüştür. Bilginin kendini korumak için şiddete gereksinme- si olmamıştır. İnanç ise kendısıni hep şiddetle korumuştur. Bu ayrıma önem verilmesı gerekır. 'İnanmıyorum' demek, ya da 'başka birşeye ina- nıyorum' demek, 'benim neyeinandığımısizesöyle- miyorum' demek hep aynı şey sayılarak cezalandı- nlmıştır. İnanç da zaman içinde 'boş-inanç'a, 'kçr-inanç'a dönüşebilir. 'Boş-inanç', bellı bir temele bağlı olmayan inanç demek, hurafe, safsata, aslı belli olmayana duyulan inanç. 'Kör-inanç', hayatı, dünyayı, insanları kesınlikle ve sadece inandığı şeylere dayalı olarak ayırmak, bü- tün düşünüş ve hareketlerinde bu ölçüyü kullanmak demek. Geçmişin Hıristiyanlık dünyasında dogmaların en koyusu yaşanmış, din uğruna engızisyon mahke- meleri kurulmuş, aforozlar yaşanmış, insanlar yakıl- mış, çarklarda can vermış, en ağır cezalara çarptınl- mıştır. Katoliklerle Protestanlar arasında büyük sa- vaşlar çıkmış, yüz bınlerce insan birbirini öldurmeye uğraşmıştır. Sonunda dünyanın en yaygın tektannlı dini dünyayı yönetmekten vazgeçerek 'insanlann Tann ile ilişkisinı düzenleyen biröğreti' olarak duru- munu yeniden düzenlemiştir. Batı ülkelerinde din, kişilerin kendi inancı ve tutumu olarak toplum için- de varlığını sürdürmektedir. Ama ne devletin, ne din- sel kurumlann ne de kişilerin başkasının inancına yönelik olumlu ya da olumsuz bir tutumu yoktur. Ha- yatın referansı din değildir. Dinı, toplumsal bir ayrımcılık olmaktan çıkaran sis- tem 'laiklik'ür Laiklığin dinsizlik olduğunu söyleyen- ler, 'hayatın referansını din olarak görenler'd'ır. Refe- rans, burada, 'uygulanan kurallar için kabul edilecek kaynak' anlamında kullanılmaktadır. Din temelli bir devlet için, din ayrımı kaçınılmazdır. Devlet ister Hıristiyanlık, ister Musevilik, ister Islam dinine göre yürütülsün, öteki dinlere bağlı olanlar eşit haklara sahip olamazlar, ancak izin verilen ölçü- lerde yaşayabilirier. Doğu toplumları ile Batı toplumları arasında yaşa- nan farklılıklar, bu toplumların bilimsel bilgi ile dog- malar arasında yaptıkları seçimlerle doğrudan bağ- lantılıdır. Batı toplumlarının, ancak bilimsel bilgiye toplumsal yaşamlarında yer verdikleri ölçüde bilim- sel-teknolojik gelişmeye sahip oldukları bilinmekte- dir. Ya Doğu toplumları? Gelişmiş olanlann gelişme- leri neden gecikmiştir? Gelişemeyenler neden bu durumdadır? Herşeyi kendi dışındakı etkenlere bağ- lamak neyi değiştirmektedir? Bilimsel bilgi mi? Dogmalar mı? Bu seçimden kim sorumlu olacak? Doğru yanıtı kim verecek? Gene, her toplum kendisinden sorumludur. e-mail:erdalatak «superonline.com faks:0212-5139098 Ölümünün 30. yılı Dr. Hikmet Kıvılcımb anıldı tstanbul Haber Ser- visi - Türkiye sosyalist hareketinin önderlerin- den Dr. Hikmet Kml- cımlı, ölümünün 30. yı- lında anıldı. Kı\ılcım- lı'nın anısına dün Meci- diyeköy Kültür Merke- zi'nde düzenlenen top- lantıda devrimci müca- delesi anlatıldı. Kurtu- luş Savaşı'nda Köyce- ğiz Kuvayı Milliye Ko- mutanlığı yapan Kıvıl- cımlı'nın 73 yıllık haya- tını işçi smıfi davasına adadığı ifade edildi. Hikmet Kıvılcunlı, 1902 yılında doğdu. 17 yaşında, Kurtuluş Sava- şı'nda Yöriik Ali E- fe'yle birlikte mücadele eden Kı\ılcımlı, yaşa- mının 22.5 yılını ceza- evlerinde geçirdi. Kıvıl- cunlı, Osmanlı, Islam ve Bizans medeniyetlerini inceleyerek "Tarihcil Devrimler Kanunu" teorisini geliştirdi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear