02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 14 EKİM 2001 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Emekli Koramiral Atilla Kıyat'la Afganistan savaşını ve savaşayol açan olaylan konuştuk: ŞİMDÎ SIRADAIRAK VAR Körfez savası acelecilikti - Körfez krizi ve savaşı dönemindeki söylemi hatırlayaiım. Özal gayet kararhlıkla, "Bir koyup beş alacağız" dedi Sonuçta ne aldık? - Bence o kararlılık değil, acelecilikti. Körfez'den hiçbir şey alamadık. Çok büyûk de kayıplanmız oldu. Sadece üç gûnlük pijamalı Camp David tatili sağladık, kendimize. Hatta, çok ilginçtir, Körfez Savaşı bittikten sonra savaşa katılan ülkeler arasuıa Türkiye'nin ismi bile alınmadı. Türkiye'nin ismi geçseydi ondan bir ekonomik geliri olacaktı. Oysa Incirlik o dönem hava saldınlannda çok yoğun olarak kullanılmıştı. Yine devletler hukukuna göre savaşan ûlkelere, bir ülke topraklannı açarsa o da savaşan ülke olarak kabul edilir. Ama dediğim gıbi, savaşan ülkeler arasına ismimizi bile yazdıramadık. Yunanistan Körfez'e bir fırkateyn gönderdi. Böylece savaşan ülkeler arasından sayıldı. Ben o sırada Akdeniz Bölge Komutanı'ydım. Biz faâlâ Mersin, Iskenderun limanlannı 1990 yılı öncesi işlerliklerine kavuşturamadık. Çok büyük ticari kayıplanmız oldu, olmaya da devam ediyor. Bizim hatamız ele geçiremeyeceğimiz hedefleri düşünmek. Bunlan hiç düşünmememiz gerek. Gerçeklerle savaşmayalmı. Birtakım olaylara engel olamıyorsak stratejilerimizi o olaylardan kârlı çıkacaklarla birlikte yapalım. Bunu yaparken çıkarlanrnjzı geniş ölçüde düşünelim ve korumaya çalışalun. Ele geçiremeyeceğiniz bir hedef koyduğunuz zaman hiçbir kârhhğınız olamıyor. Türkiye'de irak korkusu - Sizce Ankara baştan neden çekingen davrandı da sonradan birden harekete geçti? - Bence geç kahnmışhğın ve sürekli eleştirilmişliğin telaşıdır. 37 kişilik bir bakanlar kuruluyla Türkiye'nin güvenliği tartışılamaz. Dışişleri Bakanlığı yetkilüeriyle Genelkurmay yetkilileri bir araya gelir, bir şeyler hazırlar, başbakana kabul ettirirleT. Başbakan bunu Cumhurbaşkanı'na götürür. Iş de biter. Bu işler Türkiye'de böyle olur. Ondan sonra liderler TBMM gruplanna giderler, "Bunu onaylayın" derler ve onaylarur. Biz ilk başta en kötü senaryoyu karşımıza koyuyoruz. Bölücü terör başlayınea, "Eyvah,Tûrkiye bölündû. Orada Kürdistan kunıldu" ya da on beş cüppeli sanklı yürüyüşe geçince, "Türkiye'ye irtica geldi", Kıbns görüşmelerine Denktaş gidince, "Kıbns gitti", Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği'ne (AGSK) evet dersek hemen ertesi gün 60 bin kişilik bir ordu kurulur, yaygarasını kopannz. Nedense kendimize hep bir tehdit yaratmadan, üst seviyede bir düşman oluşturmadan huzur bulamıyoruz. Öyle olduğu için deneyim de kazansak terörle mücadele 16 yıl, irticayla mücadele 100 yü sürüyor. Oysa başlangıçta, "Evet, bölücü tehdit vardır. Ama Türkiye'yi kimse bölemez. İrtica tehdidi de vardır. Ama arrık Türkiye'ye bu karanbğı hiç kimse getiremez" diyebilmeliyiz. Bunlan varsayarak başlasak dengemizi bulacağız. îkiz kuleler olayında da "Eyvah, ya arkasmdan Irak çıkarsa? ABD de hemen gelip Irak'ı vurursa, Kuzey Irak'ta bir Kûrt devleti kurarsa" korkusuna kapıldılar. tşin daha korkunç tarafi şu: Bush, Amerika'nın gelmiş geçmiş, ABD halkının desteği arkasında olmayan tek cumhurbaşkanıydı. Ama 11 Eylül'den sonra ABD Senatosu'nda yaptığı konuşrnadan hemen sonra ABD halkı, uğradıklan saJdınnın da etkisiyle, Bush'a müthiş bir destek verdi. Şovenizm ruhu ayaklandı. Ama ne yazık ki bizde artık hükümet bunu yapamıyor. r uyj A TA UÇÂ N()C1 JjABD 'de îkiz kuleler ve Pentagon 'un terörist eylemlerle vurulmalannın ardından ABDyönetimi savaş naraları y/liTl/v/i^L/ atma ya başlayınca, baktım bizim hükümet "kem küm "ediyor. Herhalde Körfez Savaşı 'ndan derslerini alıp akıllandılar, diye düşündüm. ABD, elinde yeterli kanıt olduğunu, eylemlerin Afganistan da Taleban yönetiminden destek alan Usame bin Ladin ve örgütü El Kaide tarafından yapıldığını duyurup bu dünyamn en yoksul ülkelerinden birisine bomba yağdırmaya başlayınca bizimkiler hareketlendi. Önce Afganistan 'a sınırlı sayıda irtibat subayı gönderilmesi kararı alındı. Arkasmdan da TBMM, hükümete yurtdışına asker gönderilmesi için sınırsız yetki verdi. Bu neperhiz, ne lahana turşusu, sorusu aklıma takıldı. Bu ve savaşa yol açan olaylar ve savaşla ilgili sorularıma en iyi yanıt verecek kişilerden birisinin şu anda Fenerbahçe Kulübü Basın Sözcüsü Emekli KoramiralAtilla Kıyat olacağını düşündüm. Kıyat la oturmuş konuşurken "Bizimkiler baştan neden bu kadar çekingen davrandılar "soruma şu önemliyanıtı aldım: "Işin altından Irak'ın çıkmasından çekindiler." PORTRE / ATİLLA KIYAT Emekli Koramiral 1961 'de Deniz Harp Okulu'ndan, 1974'te Deniz Harp Akademisi'nden, 1979'da Silahlı KuvvetlerAkademisi'nden mezun oldu. BrükselNATOKarargâhı'nda TürkAskeri Temsil Heyeti içinde ikiytl deniz plan subayhğt, bir yıl da Türk Askeri Temsil Heyeti Başkan Yardımcılığıyaptu 1974'teki iki Kıbns Barış Harekâtı 'na katıldu Amiral olduktan sonra sırasıyla Deniz Kuvvetleri'nde Plan Teşkilat Daire Baskanlığı, iki yıl Deniz Harp Okulu Komutanhğı, Akdeniz Bölge Komutanlığı yaptu Tümamiralliğe terfi ettikten sonra iki yıl Deniz Kuvvetleri Lojistik Baskanlığı, bir yıl Hücumbot Filosu, bir yıl da Harp Filosu Komutanlığı görevlerinde bulundu. Koramiralliğe terfı ettikten sonra Brüksel'deki NATO karargâhmda üç yıl TürkAskeri Temsil Heyeti Baskanlığı'nı yürüttü. 1998'de Kuzey Deniz Saha Komutanı oldu. 30Ağustos 1999'dan geçerli olmak üzere emekliye ayrıldu Şu anda Fenerbahçe Kulübü Basın Sözcülüğü 'nün yanı sıra NTV televizyonuna askeri ve stratejik konularda danışmanltk yapıyor. - TBMM'nin hükümete böylesine sınırsız biçimde dış ülkele- re askeri harekât düzenleme yetkisi vermesini nasıl karşdadı- ntz? ABD Büyükelçisi Robert Pearson bir tele\'izyon kanahna verdiği demeçte, "Biz Türkiye 'den askeri destek istemedik "de- dl O zaman Ankara neden böylesine aceleci davrandı? KIYAT - TC Hükümeti, yurtdışında herhangi bir yerde asker kullanmaya karar verirse anayasamız gereğince TBMM onayı ge- rekir. Bence bu sınırsız yetkiyi isteme nedeni, 11 Eylül akşamı kaçınlan fırsatı telafi çabasıdır. Fırsat kelimesini kullanırken üzü- lüyorum. O gün 6 bin kişi ölmüştür. Ama o 6 bin kişiyi geri ge- tirmek mümkün değildir. 11 Eylül akşamı ortaya konabılecek ka- rarlı bir tutum. Türkiye'nin gündemini bir anda değiştirebilirdi. Bugün hükümete hiç duyulmayan güven ortamı bir anda yaratı- labilirdi. Bugünlerde bu ülke halkını belirli bir hedefte birleştir- mek nedense mümkün olmuyor. Bu da tabii yıllann hatasından kaynaklanıyor. Ama ne yazık ki Türkiye bu olaya ekonomik ve si- yasi açıdan tarihinde en zayıf olduğu bir dönemde yakalandı. Do- layısıyla kararlı bir tutum ortaya konulamadı. Aradan bir aydan fazla zaman geçti. Bu sınırsız asker kullanımı kararmı ben bu sü- re içindekı pısınklığın şu anda atağa çevrilmesi olarak değerlen- diriyorum. Birinci neden bu olabilir. lkinci neden de bundan son- ra herhangi bir şekilde Türkiye'nin müdahil olması gereken bir durum olursa 11 Eylül'den sonragöstermiş olduğu kararsızlık ve gecikmeyi bu sefer göstermek istememesi büyük olasıhkla müm- kündür. - Türkiye 16yıl süreylePKK terörüyle mücadele etti; 30 binin üstünde insan öldü; bu savaşa 150 milyar dolar harcandu Bü- tün dünya biliyor ki PKK dış ülkeler tarafından himaye görü- yordu. Sizce NATO neden Türkiye için 5. maddeyi işletmedi de 11 Eylül'den sonra ABD için çalıştırdı? - Dünyada tek süper güç olan bir ülke- nin başma böyle bir iş gelince bazı karar- ların alınması da çabuklaşıyor. Burada haksızlık ermek istemiyorum. NATO'nun yeni belirlenen stratejisi gereği terör teh- dit olarak kabul edildi. Daha önce NATO stratejisinde terör dışardan gelen bir teh- dit olarak algılanmıyordu. Belki bir teh- dit, bir risk unsuruydu, ama NATO stra- tejisine girmesi geçen iki yıl içinde oldu. Ondan önceki olaylarda NATO stratejisi gereği 5. maddenin yürürlüğe konulması söz konusu olamazdı. Amerlka'ya dokunuldu -Amaya son iki yıl içinde neyapıldı? - Son iki yılda Türkiye'de terör son de- rece azaldı, marjinalleşti; silahlı mücade- lede başanya ulaşıldı. Ama terörün ne- denleri ortadan kaldınlamadı. O dönem- de de Türkiye'ye yönelik ve bütün NA- TO'ya tehdit olarak kabul edilebilecek bir olay olmadı. Terör konusunda destek is- tenirken karşınızdakileri çifte standarth olarak suçlamayacaksınız. fakat kendiniz de çifte standarth olmayacaksınız. ABD, belki Pearl Harbor baskını dışında kendi topraklannda hiç böyle vurulmamıştı. Amerikalılar kendılenne hiçbir şekilde dokunulamayacak bir ülkede yaşadıklannı sanırlar- ken birden onlara dokunuldu. Bu olay ABD dışında bir ülkenin başına gelmiş olsaydı 5. madde belki de bu kadar çabuk yürürlü- ğe girmeyebilirdi. Bunu daha önceki NATO stratejisinde olmayı- şına da bağlamamak lazım. Bundan sonra meydana gelecek olay- larda bütün NATO'nun, ya da dünyamn büyük bölümünün, "Ger- çekten bu bir terörist saldındır. Dolayısıyla terör kapsamına girer" demesini de beklemeyelim. BM'de ya da NATO'da somut olarak terorizmin ne olduğu ve kime terörist dendiğinin tarifi ya- pılamazsa bundan sonraki birçok olayda yine çifte standart yaşa- nacaktır. - Amerikalı yetkililer 11 Eylül'den sonra, Türkiye'nin engin terör deneyimlerindenyararlanmayolurtu seçtiklerini, sık sık bu konuda Türkiye'ye danışüklannı, Ankara'nm "Kesin ve somut kanıt elde etmeden harekete geçmeyin "uyarısını çok ciddiye al- dıklarını söylüyorlar. Buradan yola çıkarak sizceABD, Taleban ya da Usame bin Ladin 'le ilgili somut kanıt elde etti mi? - Türkiye'ye bu kadar danıştılar mı? Onu bilemem. Ama Ame- rikalı yetkililer söylediğine göre doğruluguna inanmak durumun- dayız. Ancak Türkiye. demin de söyledigim gibi, en azından hal- kına karşı kararlı bir tutum izleyemedi. Öte yandan ABD bir an- da arkasında böylesine bir destek buldu. ABD'nin bu desteği bu- labilmek için müttefiklerini mutlaka ikna etmesi gerekiyordu. Sa- nıyorum bu somut kanıtlan buldu. Bu kanıtlan bulup çeşitli baş- kentlere ulaştırabildiği içindir ki bir anda bu kadar destek sağla- dı. Hatta Arap dünyasından bile ABD'ye pek karşı çıkan olmadı. O olay meydana geldiğinde herkes "Ben yapmadım" tavn içine girdi. Katar'dan yayın yapan El Cezire televizyonunun Usame bin Ladin'in konuşmasını yayımladığı bant, bence Bin Ladin'in bu işi yaptığımn itirafıydı. Sanıyoram o bant çekimi olay meydana gelmeden yapılmıştı. Dolayısıyla o terörist saldınyı Bin Ladin'in yapmış olduğuna dair kesin kanıtlar olduğunu düşünüyorum. - Ne Bin Ladin ne El Kaide üyelerinin o saldırı için gereken teknolojiye ulaşabilecek çapta insanlar olmadıklan izlenimi alı- nıyor. Dolayısıyla bu insanlar ABD 'deki bazı odaklardan koor- dinasyon ya da destek almadan o eylemleri nasıl düzenleyebi- lirler? - Bunun düşünülmüş olması zaten bu işin sofistike tarafi. Ina- nın, düşünüldükten sonra gerçekleştirilmesi dünyamn en basit ey- lemi. Bunlann hepsi ölümü göze almış insanlardı. Bu korkunç bir şey. Ölümü göze almış insandan daha büyük silah henüz dünya- da yapılamadı. O bakımdan bu, bir teknoloji zaferi değil. düşün- ce zaferi. Böyle bir eyleme karar verildikten sonra çok fazla da planlamaya ihtiyaç yok. - Neden çokfazla planlamaya ihtiyaç yok? - Sanıyorum, bu eylemi gerçekleştirenlerin, bir kere. birbirle- rinden haberleri yoktu. Üç-dört kişilik timlere uçuş numarası, ka- çınlacak uçak tipi ve hedefleri verilmiş olmalı. Ondan sonra da eylem gerçekleştirildi. - Böyle eylemler tekrarlanabilir mi? - Biraz ürkütücü, tabii. Herkes bunu yapabilir mi? Dünyamn o zamana kadar hiç tanımadığı bir eylem tipi olduğu için dünya bu kadar hazırlıksız yakalandı. Sanıyorum bundan sonra gerek ha- ber alma görevlileri, gerek havayollan güvenlik görevlileri böyle eylemlerin tekrarlanmaması için gerekli önlemleri alacaklardır. Klm kârlı çıktı - Böyle bir eylem yapıldığı anda insanın hemen aklına "Bu işten kim kârlı çıktı"sorusugeliyor. Sizce kim kârlı çıktı? - Üzülerek de olsa, insan 6 bin carun kaybı üzerıne elde edile- cek şeyleri birtakım fırsatlar olarak görebiliyor. Keşke o olay ol- masaydı. Ama olduktan sonra değişen dünyada,"Bu işi nasıl ken- di çıkarlanmız doğrultusunda kullanınz?" düşüncesi başhyor. Eylemin nedenini çok iyi bilmek lazım. Ben onu bilemiyorum. - O eylemlerde şiddetli bir nefret ve intikam mesajı yok muy- du? - Intikamsa başanlı olmuştur. Intikamın ötesinde ABD'ye bir- takım mesajlar verilmek isteniyor olabilir. "Bu tek patronlu dün- yada sen de çok güvenlik içinde değilsin. Bu devam edecek- tir" mesajıysa burada da başanlı olunmuştur. Umanm bundan ûum a kariı yikacaktır. > ^cn bundan sonra küreselleşmenin duracağına, özgürlüklerin kısıtlanacağına ınanmıyorum. Bence küreselleşme de özgürlüklerin açılımı da hızlanacaktır. Gelir da- ğılımı bozukluğu yüzündenTürkiye'nin başına neler geldiyse bu- gün dünyamn başına gelenler odur. Tahmin ediyorum, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkeler de bu gerçeği görmüştür. "Bo yüz- yıllardır böyle gidiyordu da şimdi yeni ne oldu"diye sorabilir- siniz. Terör sllahla çözülemez Son sekiz-on yıldır teknoloji ve teknolojinin iletişim bölümün- de meydana gelen ilerlemeden dolayı insanlar birbirlerinden çok daha fazla haberdar olur hale geldiler. Geçmişte bu gehr uçuru- mu vardı. Ama dünyamn çok büyük bölümü ortada böyle bir pas- ta olduğunun farkmda değildi. Şimdi o pastayı gördü ve o pasta- dan pay almak istiyor. Üstelik o pastadan bilinçli bir biçimde uzaklaştınldığınm. bu arada da sömürüldügünün farkına varma- ya başladı. Bu terör olaylan, baştaABD olmak üzere gelişmiş öbür ülkelerin dikkatini çekecek ve dünyadaki refahtan daha büyük kit- lelerin mümkün olduğunca pay alabilmeleri için birtakım önlem- ler alınacaktır. diye düşünüyorum. Bu yapılmazsa olaylar devam edecektir. Çünkü sadece askeri, silahlı önlemlerle bu sorun çözü- lemez. Türkiye'nin hiç kuşkusuz büyük birdeneyimi vardır ve her- kes gelip Türkiye'ye danışmaktadır. Ama bu çok pahalı bir dene- yim olmuştur. Bu 16 yıl belki sadece asker başan sağlamıştır. A- ma Türkiye'de de terörün nedenleri ortadan kalkmamıştır. Hâlâ büyük bir gelir dağılırru eşitsizliği vardır. hâlâ demokrasi tam yoktur, insan haklan sorunu tam olarak çözülememiştir. Kâğıt üze- rinde yazılanlann hayata geçirileceklerine dair insanlann kafala- nnda kuşkular bulunmaktadır. - Dünyadaki bu mücadele Türkiye 'deki kadar uzun sürer mi? - Sürmeyeceğini düşünüyorum. Dünyamn daha akıllıca davTa- nacağını ve bu konuyu daha çabuk çözebileceğini sanıyorum. •ABD, önce Kore'de, sonra Vietnam, Kamboçya, Laos'ta sa- vaştL Özellikle Çinhindi'de hezimete uğradu Şimdi Afganistan dağlarını bombalıyor. Ama karşıda düşman yok. İnsanlar dağ kovuklannda yaşıyorlar.ABD 'nin böyle bir savaşı kazanabilme şansı var mı? - Kore Savaşı için pek başansızlık denemez. Ama Vietnam. Kamboçya konusunda tamamıyla size katılıyorum. O savaşlann yapıldığı yıllarla bu yıl arasmda teknolojik alanda çok büyük fark- lar var. ABD böyle bir savaşı kazanabilir. Gerek Kore. gerek Vi- etnam Savaşı sırasında. ABD'nin savaşmakta olduğu düşmanı destekleyen dünyada başka kutuplar vardı. Şimdi böyle bir durum yok. Herkes Rusya örneğini veriyor ve "Rusya, Afganistan'da yıllarca kaldı ve başanlı olamadı" deniyor. Tabii ki başanlı ola- madı. Çünkü o zamanki Taleban'ın arkasında ABD vardı. Şu an- da Taleban'ın arkasında böyle bir destek yok. Taleban'ın elinde ne olduğunu, ne yapabileceğını vaktiyle Taleban'ı yetiştirenler çok iyi biliyorlar. Vaktiyle Taleban'ı yetiştirenler şimdi onunla sava- şıyorlar. Dolayısıyla ABD düşmanını çok iyi tanıyor. ABD her ne kadar oraya bazı özel birlikler gönderdiyse de ne ölçüde savaşa kanştıklannı şu anda bilemiyoruz. Bu birlikler Taleban'ın içinde kanşıklıklar çıkartmak ya da pek de bir bütünlük göstermeyen Ku- zey Ittifakı'nı birbirine kaynaştırmak gibı görevleri yapıyorlar. Ben bu hava bombardımanından sonra ABD'nin klasik bir kara savaşına gireceğini sanmıyorum. Bunu Kuzey Ittifakı'na yaptrra- caktır. -Ama Kuzey tttifakı içinde beş tane aşiret var. Bunlan bir ara- ya getirip de bu kara savaşını yaptırmayı nasıl başaracak. - Bu beş aşirete şu anda 320 milyon dolar dolayında yardım ya- pılıyor. Bu aşiretlerin birbirlerine düşmemelen için özel kuvvet- ler orada; psikolojik savaş onun için yapılıyor. Şu anda öyle bir şey olmaz da bence savaş bittikten sonra tehlike başlar. Şu anda Taleban'a karşı savaşacaklar. ABD'nin desteğini göreceklerdir. Belki de şımdiye kadar hiç görmedikleri bir yaşam düzeyi onla- ra pompalamjor. Kuzey tttifakı dünyamn bütün büyük devletle- rini arkasında görüyor. Bence Taleban yönetiminin değiştirilme- si için düzenleyeceği kara harekâtında ABD bunlan kullanacak- tır. Bu beş aşiretin bir şansı daha vardır. Nasılsa günün birinde Ta- leban'la karşı karşıya geleceklerdir. Bu karşılaşmada da yine ABD hava kuvveti onlara çok büyük bir des- tek sağlayacaktır. Taleban'a artık hiçbir destek, yardım gelmiyor. Zamamnda ona yardım edenler şimdi Taleban'a karşı sa- vaşıyor. Bu savaştan sonuç alınır. Ama ondan sonra sizin söylediğiniz gibi bu beş aşiret birbirlerine düşebilir. Dinin dı- şında ortak hiçbir yanlan yok. Çok cahil- ler. Bence ışin zor tarafi orada nasıl bir yönetimin işbaşına getirileceğidir. Belki içinde Türk askerinın de olduğu, Bosna- Hersek, Makedonya modeli bir NATO gücü oraya gıderek banşı sürdürmek, olaylan kontrol etmek, istediklerini yap- tırmak görevini üstlenebilir. Önce Bin Ladin -ABD, hazır savaşı başlatmışken, ikin- ci cepheyi açıp Irak'ı da vurur mu? - Vurabilir. Biraz önce, "Bütün dün- ya bu olaylardan kârlı çıkacak" de- miştim. Gelişmiş ülkeler gelir dağılımın- daki uçurumu kaldırmak için ciddi ola- rak düşünecekler. terorizmin somut tari- fi çerçevesinde birleşmeye çalışacaklar, birleşmeseler bile terörist örgütlere daha fazla kuşkuyla bakacaklardır. Dolayısıy- la terörist orgutler eskisi kadar rahat at ovnatamayacaklardır. AB- D'nin hedefleri arasmda Saddam varsa tabii ki "Bu iyi bir ba- hanedir' diye düşünüyor olabilir. Ama bence böyle bir harekât- ta gerek Usame Bin Ladin, gerekse de El Kaide örgütü üyeleri ol- sun, önce ölü veya diri ele geçirileceklerdir. Sonra da ele geçir- dikleri dirileri konuşrurup, onlara destek veren ülkeleri onlara söyleteceklerdir. Sizin dediğiniz gibi, bu eylemlerin birhırs ve in- tikam duygusuyla yapüdığını düşündüğünüz zaman insamn ak- lına ilk Saddam ve Irak geliyor. ABD'ye karşı bu derece bilen- miş ülkelerin ve halklann başında herhalde Irak ve Irak halkı gel- mektedir. ABD, "Bu eylemlerin arkasında Irak vardır" kanıt- lannı mutlaka çıkaracaktır. ABD burada da inandmcı olacaktır. Srra Irak'a geldi. - Sıra Irak'a gelirse Türkiye nasıl tepki verir? - Biz işimize geldiği zaman, "Biz vıllardır terörden çok çek- tik. Bize hiç kimse destek olmadı. Destek olmamak bir yana, müttefık ve dost bildiğimiz ülkeler düşmanımıza destek ver- diler" diyoruz. Derken bir başka ülke terörist saldınya uğruyor. Bu durumda, "Ben oynannyorum" deyip çekilemezsiniz. Ben- ce burada en güç durumda olan, şu anda Türkiyedir. Türkiye ilk gün keşke "Terörist saldırıya uğrayanın ABD, sal- dırıyı yapanın Usame bin Ladin ya da bir başkası oluşu beni hiç ilgilendirmiyor. tnsanlıkla bağdaşmayan bazı kişiler tara- fından büyük bir insanlık suçu işlenmiştir. Bu insanlık suçuy- la mücadelenin her aşamasında Türkiye olacaktır" gibi birka- rarlıhkla ortaya çıksaydı, o zaman gerek bu olaydan dolayı yapı- lacaklar, gerekse yapılacaklann sonunda yeni oluşacak dünya dü- zeni tespit edilirken yazılacak senaıyonun senaristlerinden birisi Türkiye olabilirdi. Ama o kararhlığı gösteremediğiniz zaman se- naryo sizin dışıruzda yazılıyor, size de bir rol biçiliyor ve siz o ro- lü oynamak zorunda brrakjhyorsunuz. "Ben bu rolü kabul et- mem" diyebilecek de lüksünüz yok. Siyaseten ve ekonomik ola- rak tarihinizin en zayıf döneminde bu oiaya yakalandınız. "Ben bu işin içinde yokum" sözlerini bu nedenle diyemezsiniz. Dolayısıyla işm ucu Irak'a da gelirse Türkiye'nin, "Irak olma- sın" demesini ya da Irak'a karşı girişilecek bir harekâta engel ol- masını ben mümkün görmüyorum. "Ben yokum. Ne halin var- sa gör" demenin de bir bedeli vardır. Bu da bir kararhhktır. Ama denemenin de bir bedeli vardır. I- rak'a saldından sonra Ortadoğu'da oluşacak kavganın neresinde olmak istediğini Türkiye düşünmeli, ondan sonra da karannı ver- melidir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear