23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET £ OCAK 2001 SALJ 8 HABERLER Yıldız da aftan yararlandı • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Eski Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, Ankara 2 No'lu DGM tarafından çarptınldığı 4 yü 7 aylık hapis cezasından, bu cezanın Şartla Sahverme ve Cezalann Ertelenmesine îlişkin Yasa kapsamına girmesi nedeniyle kurtuldu. Yıldız dün, avukatı M. Ali Bulut ile birlikte Ankara DGM'ye gidcrek teslim oldu. Yıldız, cezasının ertelenmesini istedi. Yıldız'm istemini, Ankara DGM Savcısı Cengiz Köksal inceledi. Köksal, cezasının af yasası kapsamına girdiğimn anlaşılması üzerine Yıldız'ın serbest bırakılmasına karar verdi. Smav başvuruları • ANKARA (AA)- Yurtdışmda yüksek lisans öğrenimi için başvurular başladı. Mılli Eğitim Bakanlığı, üniversitelerin öğretim elemanı ıle Öğrenci Seçme ve Yerleştırme Merkezi "nin (ÖSYM) uzman personel ihtiyacını karşılamak amacıyla yurtdışına, 200 yüksek lisans öğrencisi gönderecek. Yurtdışına resmi-burslu statüde gidecek öğrenciler başvurma belgelerini, 19 Ocak Cuma günü mesai saati bitimine kadar aldıklan başvuru bürolanna teslim edecekler. Devlet Parasız Yatılıhk ve Bursluluk Sınavı başvurulan başladı. Sınava, ilköğretimin 4, 5, 6, 7 ve 8. sınıflan ile lise öğrencilen başvurabılecek. Başvurular, 25 Ocak Perşembe günü sona erecek. CHP Ekonomi Raporu • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - CHP Ekonomi Masası, istikrar programının yüzde 4.5 büyüme öngörmesine karşın. 2001 yılında ekonomik büyümenin sıfır olacağını ileri sürdü. Ekonomi Masası, ekonomik küçülmenin Türkiye'yi sosyal ve toplumsal bunalıma. tüm alanlarda istikrarsızlığa sürükleyeceği uyansında bulundu. Genel Sekreter Yardımcısı Algan Hacaloğlu koordinatörlüğündeki CHP Ekonomi Masası, haftalık ekonomi raporunda var olan politikalarla enflasyonun kalıcı olarak düşürülemeyeceği konusunda hükümeti bir kezdahauyardı. Yiğit, köppü zammını savundu • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Karayollan Genel Müdürü Dinçer Yığıt. otoyol ve köprü geçış ücretlerine yapılan zamlan savunarak yeni geçiş ücretlennm dığer ülkelere göre düşük olduğunu belırtti. Yiğit dün yaptığı yazılı açvklamada, otoyol ve köprülere 16 ay önce zam yapıldığını. bu sürede yüzde 71.1 oranında enflasyon yaşandıgını kaydettı. Yiğit, otoyol ücretlerine yüzde 25, köprülere ise yüzde 42 zam uygulandığını belirtti. ÇED olumlu belgesi almayan firmalara, 'üretim yapıyorsa' ek süre tanmdı Çevre yatınmlarakurban SALI • ÇED Yönetmeliği'nin 28. maddesine eklenen yeni bir fıkra ile ÇED olumlu belgesi almayan kurumlara yeni bir fırsat tanındı. îzmir'deki dokuz avukat, Türkiye'nin birçok yerinde çevreyi kirletecek şekilde üretim yapan kuruluşlara 'sının belirsiz' süre tanıyan bu yeni yönetmeliğin iptali için Danıştay'da dava açtı. ASUMAN ABACIOGLU • 2000 yılında, devlet ormanlannın, hile yoluyla özel kişilere devredilmesi konusu gündeme geldi. Oysa ormanlann bu şekilde talanı yeni bir şey değildi. Türkiye'de, orman niteliğini kaybettiği gerekçesiyle orman alam dışına çıkanlarak gerçekleştirilen 'yağma' yıllardır süregeliyordu. tZMtR - Siyasiler bir yan- dan yasalan ve anayasayı çig- nerken diğeT yandan kendile- rine ayak bağı olduğunu dü- şündüklen yönetmelikleri de- ğiştirmeye devam ettiler. ÇED Yönetmeliği'nin 28. madde- sine yeni bir fikra ekleyen ve 14 Nisan 2000 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yû- rürlüğe giren yeni yönetmelik, ÇED sürecıne başlamayan ya da ÇED olumlu belgesi alma- yan firma ve kurumlara "eğer üretim yapıyorsa" ek süre ta- nınmasım öngörüyor. lz- mır'dekı dokuz avukat, Türki- ye'nin birçok yerinde çevre- yi kirletecek şekilde üretim yapan kuruluşlara "smın be- lirsiz" süre tanıyan bu yeni yönetmeliğin iptali ve yürüt- menın durdurulması için Da- nıştay'da dava açtı. Avukatlar, yeni yönetmelikten, Berga- ma'da altın madeni işletme- leri mahkeme karan ile en- gellenen Eurogold'un da ya- rarlanabileceğme dikkat çek- tiler. ÇED olumlu belgesl ÇED Yönetmeliği'nin için- de çok önemlı bir yere sahip olan 28. madde gereğince; "ÇED Olumlu Belgesi veya 'çevresel etkileri önemsizdir' karan almadan faalhete baş- layan kuruluşun bu faaliyeti tespit edildiğinde. faaliyetin mahallin enbüyük mülkiida- reamirincedurdurulmasuuveyönetme- lik hükmü gereğince gerekli işlemler ta- nıamlanmadan durdurmakarannınkal- dınlama\aeağınj~ hükme bağlıyor. An- cak yönetmeliğin 28. maddesine, 14 Nı- san 2000 tanh ve 24020 sayılı Resmi Ga- zete'de yayımlanarak yürürlüğe giren bir yönetmelikle yeni bir fıkra eklendi. Bu fîkrada ıse eğer faaliyet üretim aşamasın- daysa, yani üretim yapılıyorsa firma ya da kuruluş ÇED sürecine başlamamış ya da ÇED sürecıni tamamlamamış veya ÇED Olumlu Belgesi almamış bile olsa. firmaya üretimmi belgelemek koşuluy- la faalıyetini yönetmeliğe uydurması ve ÇED Olumlu Belgesı'ni alması için *ye- teri kadar süre"nin verileceği belırtildi. ÇED Yönetmeliği'nin 28. maddesine ek fıkra ekleyen yeni yönetmeliğin ipta- li ve yürütmesının durdurulması için Da- nıştay'da dava açan tzmirli dokuz avukat, 28. maddenin, ÇED sürecinde, yönet- melik hükümlerine uymayan faaliyet sa- hipleri için faaliyetin durdurulması ve dolayısıyla çevrenin kirletilmesi ve bo- zulmasınrn önlenmesi için getirilmiş yap- tınm maddesi olduğunu vurgulayarak dilekçelerınde şöyle dediler: "Bu madde ik 7 Şubat 1993 tarihinden sonra ÇED YönetmetigTne tabi faafiyet- lere, çe\Te koruması anlamında bir lasıt- lanıa getirilmiş ve bu tarihten sonra yö- netmelik hükümlerine uymayan faaliye- tin, mahallin en büyük mülki idare ami- rince durdurulacağı ve yükümlülükler yerine getirümedikçe bu durdurma ka- ranmn kaldınlmayacağı açıkça kabul edilmişti. Aradan geçen senekrde bu yö- nefmeliğin çevreye ve doğaya zarariı fa- aüyet sahipleri için gerçek bir engelobna- ya başladığL, hele hele duyariı mülki ida- reamirlerinin sağduyıüu yaklaşımlan ile işinciddiyete kavuşmaya başladığigörül- müştür. Ancak doğayı ve çevreyi kendi ti- cari gelecekleri için hiç düşünmeden fe- da etmeye hazn- rant çevrekrinin siyasi baskı kurarak çevreyi korumak adına kurulmuş bir bakanhğı, iptali istenen bu yönetmeliği çıkarma noktasına getirme- leri üzücüdür, çevreye,doğaya ve gelecek kuşaklara büyük bir tehlikedir." Bu arada yeni yönetmelikle Berga- ma'da kesinleşen yargı karanyla siya- nürle altın işletmesi engellenen Euro- gold şirketine de istediği olanağın tanın- mış olduğuna dikkat çeken avukatlar, "BeUd de bu daıuşıkh dövüştür. Çünkü bu madenci fırmanın Bergama'da yasal olmasa da sembotik olarak 980 gram al- tın ürettiği ve bu üretimini belgeiediği bi- linmektedir" görüşüne yer verdiler. Vaflmaya yasal kılrf 2000 yılında, devlet ormanlannın, hi- le yoluyla özel kişilere devredilmesi ko- nusu gündeme geldı. Oysa. ormanlann bu şekilde talanı yeni bir şey değildi. Türkiye'de, orman niteliğini kaybettiği ge- rekçesiyle orman alanı dışına çıkanlarak gerçekleştirilen "yağma", yıllardır sü- regeliyordu. Var olan yasal düzenleme- lere dayanılarak orman sınnian dışına çıkanlan alan miktan, 438 milyon deka- ra ulaşmış durumdaydı. Bu talanın yanı sıra Türkiye ormanlanndan, "kamu ya- ran" adı altında, 18 milyon metrekare- si turistik tesis olmak üzere 4 milyar 392 milyon 451 bin metrekare orman alanı "bedeüi", 4 milyar 872 milyon 159 bin metrekare orman alanı ise "bedelsiz" ola- rak çeşitli kişi ve kuruluşlara tahsis edil- mişti. Orman Mühendıslen Odası Genel Baş- kanı SaHh Sönmezışık, orman yağması- nın "yasalyoQar"la yapıldığına dikkat çe- keTek -orman niteliğiniyitirdiği" gerek- çesiyle 6831 sayılı yasanın 2/B madde- si ile "orman suurtan dışına çıkanlan" alanlann, anayasaya aykm olarak "kul- laıucılanna" satıldığını, dolayısıyla or- manlann özel mülkiyete konu edildiği- ni söyledi. Bu şekilde ormancılık düze- ni dışına çıkanlan orman alanının. 1974- 1999 yülan arasında 438 milyon dekar olduğuna dikkat çeken Sönmezışık. "Bu alanlar, günümüzde 4127 sayüı yasa ge- reği orman köylüsü yerine marj ava satü- maktadır" dcdı. Sönmezışık, bu talanın yanı sıra ülke ormanlannın "kamuyaran" adı altında Orman Yasası'nın 16, 17, 18. maddele- rine göre, 18 milyon metrekaresi turis- tik tesis olmak üzere; 8483 kişı ve Vcuru- luşa 4 milyar 392 milyon 451 bin metre- kare orman alanı bedellı. 9238 kişi ve ku- ruluşa 4 milyar 872 milyon 159 bin met- rekare orman alanının ıse bedelsiz ola- rak tahsis edıldığını bıldırdi. Kırsal Çevre ve Orman Sorunlarını AraştırmaDemeği Başkanı Doç. Dr. Yü- cdÇağjar, orman kıyımının en büyük bö- lümünün, anayasa ve yasal düzenleme- lerie gerçekleştınldiğini belırterek şun- lan söyledi: tnşaat oranı arttırıldı "Yasal düzenlemelere dayandınlarak her yü 30 bin hektarhk orman alanu or- man rejiminin dışına çıkanlmaktadır. Anayasanın 169. maddesine dayanılarak orman alanı olarak kuüanılmasında ya- rar olmadığu tanm alanına dönüştürül- mesinde fa\ da olduğu ya da orman nite- liğini kaybettiği gerekçeieriyle ormanhk alanlar.orman dışınaçıkanlarakarazi tah- sis belgeleriyle saülmaktadır. 1988-1992 yıllan arasında 157 bin hektar. yani 1.6 milyon dönüm orman alanı. Orman Ka- nunu'nun 2. maddesinin b fıkrasıyla or- man sınırian dışına çıkarümışür." Bunun yanı sıra, orman alanlannın, Turizm Bakanlığı'nca tunzm merkezi ilan edılen yerlerde ve yıne Orman Ba- kanlığı'nca turizm amaçh olmak üzere önce 49 yıllığına, daha sonra da 99 yıl- lığına kiraya verildiğini belirten Doç. Dr. Çağlar, sözlerini şöyle sürdürdü: "6831 sayıh Orman Kanunu'nun 57. maddesi.devletormanlannın içinde 'özel orman' statüsünde orman yetiştirflmesi- ne izin veriyor. Öte yandan, yapılan yasal birdüzenleme>le bu özel ormanlann kan- de inşaat miktan vüzde ikkJen \iizde al- öya çıkankta." Yenl talan kapısı Tam da orman talanı basm ve medya- da tartışılırken Orman Bakanlığf nın, or- mancılıkla ilgılı bazı yasamaddelerini de- ğıştiren ve yeni talanlara kapı açan bir ta- san hazırladığı ortaya çıktı. Tasan, kızı- lağaçhklar ile kestaneliklenn "orman sayılmaması"nı öngörüyordu. Orman Mühendıslen Odası, bu değışikliği, or- mancılığa yapılan en büyük ihanet ola- rak nitelendirdi. Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Salih Sönmezışık. Orman Yasası'nın 1. maddesinin h fık- rasmda yapılan değişiklikle kızılağaç- lıklar ile kestaneliklenn onnan sayılma- yacağını belirterek şunlan söyledi: "Bu tür ormanlannyayguı otduğu Karadeniz bölgesinde orman kadastrosunun yanı sı- ra tapulama da gecmemiştir. Mülkiyet sorunlanıun çözülmediği bir ülkede şim- diye kadar orman sayılan yerlerin bu de- ğişiklikle orman sayıbnaması çoktehlike- li sonuçlara neden olacak. deyim yerin- deyse makUiklerin orman sayılmamast- nı sağlayan 1950yıhnda çıkanlan 5653 sa- vılı yasadan çok daha fazla orman talanı gerçekleşecektir. Böyiece devlet ormanla- n özeUeştirfierek onnan idaresi. mülkiyet belirsizÛgi olan çokgeniş bölgede çokbü- yük siyasi ve idaribaskı altına girecektir." TARİHİ MERKEZLER, BELGELENMEDEN, VARLIĞI BİLE BİLİNMEDEN YOK OLUP GÎDtYOR KiMhvlminısbangaltında kahh • Baraj, karayollan vediğer büyük altyapı yatınmlanna ait projelerin yıllar öncesinden hazırlanmasına karşın yatırım alanında arkeolojik açıdan hiçbir ön araştırma yapılmıyor. 2000 yılı, kültürel mirasımız açısmdan da kötü bir yıl oldu. Kamuoyunun dikkati,baraj su- lan altmda kalacak Zeugma, Hasankeyf ve Allianoi antik kentleri üzerinde yoğunlaşır- ken arkeologlar, Türkiye'de ba- raj, karayollan ve diğer büyük altyapı yatmmlan nedeniyle hiç belgelenmeden, varlığı bi- le bilinmeden yok olup giden binlerce önemli taribi mcrkez ol- duğuna dikkat çektiler. Bu tür projelerin yıllar önceden hazır- landığmı, ancakyatınm alanın- da arkeolojik açıdan hiçbir ön araştırma yapümadığını vurgu- layan bilim adamlan, böyle bir ön etüt ve kazı-belgeleme ça- hşmasının, sonradan inşaatlann durdurulmasından dahaaz ma- liyetli olduğunu vurguladılar. Ancak bu konuda hiçbir geliş- me kaydedilmedi. GAP Bölgesi Kültür Varlık- lannı Kurtarma Projesi Koor- dinatörüve ODTÜ bünyesinde- ki Tarihsel Çevre Araştırma Merkezi (TAÇDAM) Başkanı Doç. Dr. Numan Tuna, Türki- ye'nin bir yandan büyük yatı- nmlarla sürekli gelişme içınde olduğunu, diğer yandan henüz tarihi-kültürel açıdan belgelen- mesinintamamlanmadıgmıvur- gulayarak tngiltere'de 600 bin, Macaristan'da ise 60 bin tescil- li SÎT alanı bulunurken bu sa- yının Türkiye'de henüz 3 bini aşmadıfuu söyledi. Türkiye'de bu açıdan kurumlann yetersiz kaldığma dikkat çekenDoç. Dr. Tuna, "LTkHnizdeinşaatiar.mo- demgelismetabüki olacak ama bu arada her gün farkmda bile ohnadıgunızkültürfcr gjdryor" diye konuştu. OysaTürkiye'nin de imza at- öğı Uluslararası Malta Sözleş- mesi'nin, modern gelişmenin yanı sıra kültürel mirasın bel- gelenmesi hükmünü de içerdi- ğini kaydeden Doç. Dr. Tuna, yapüması gerekenleri şöyle an- lattr. "Hertüriübüyük yatmmiçin o bölgede önceden araşürma yapumangereki>Y)r.ÇEDYönet- meüği, arkeolojik açıdan hiçbir işe yaramıyor. Arkeolojik tara- ma çahşmasj, aynbir kalenı ola- rak proje tarafından finanse edflmeli. Proje kapsammda ar- keolojik etüt için ayrüacak pa- ra, örneğin bu amaçla oluşruru- laeakbir arazi teşkilanna akta- nlmak üzere Kültür Bakanb- ğj'nmOgaifonunayannlmah.Ta- bii öncelikle böyle bir araziteş- kilatıohışrurutanah.Şu anda ne müzeier nede koruma kurulla- nnm bünyesinde çahşan arke- otoglar bu işi yapabiür." tstanbul Oniversitesi Edebi- yat Fakültesi Prehistorya Ana- bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Özdoğan. dünya uygarlık tarihinin beşıği olan Türkiye'de her yıl 26 üniversi- teden yüzlerce arkeoloji öğren- cisininmezun olduğunu, ancak bunlardan hemen hemen hiç- birinin mesleğini yapamadığı- nı belirterek "Biryandandaül- kemizde karayollan, kentselge- lişme ve turistik tesis yapdaş- masryla korkunç bir tahribat var; her şey gküyor. Böyksine çarpık bir dunım var ülkemiz- de" diye konuştu. ORHAN BURSALI EceviTten Önemli Aşklama! Ankara'daki TÜBİTAK Moleküler öenetik Ens- titüsü Laboratuvan'nın önceki gün beUenmedikbir misafiri vardı. Başbakan BiMent Ecent, pazar ol- masına rağmen, sabah erkenden laboatuvara git- ti; insan genlerini analiz eden robot maunelerin ça- lışmalannı izledi. Beyaz bir önlük de gyen Ecevit, daha önce kendisi için hazırlanan bir fîboratuvar tüpünün içinden, pipet adı verilen uzua çubukla, insan genetik materyalini oluşturan zindr halinde- ki DNA'yı çıkartarak uzun uzun inceledi ve ensti- tü başkanından bilgi aldı. TÜBİTAK Başkanı Namık Kemal Pak,/eTÜBA Başkanı Engin Bermek'in de hazır bulurduğu zi- yarette, enstitünün genetik, biyomühends ve bi- yoteknoloji uzmanlan Ecevit'i bilgitendirdiBr ve in- san genom projesinin dünyada sağlık sekiöründe yolaçacağı çarpıcı gelişmeler üzerine bilğ verdi- ler. Buna göre, biyo ve gen teknolojisine ükelerin yaptığı yatınmlar, bu alandaki rekabetin veyanş- manın önemini ve büyük ekonomik potansiyeli gösteriyor. Birincisi, moleküler genetikte son getişmeer ve özellikle İnsan Genom Projesi'yle insan genlerinin çözülmesi, tıp ve sağlık alanında büyük beklenti- ler yarattı. İnsan ömrünün uzamasıyla, alzheimer ve par- kinson hasta sayısındaki büyük artış, bu hasta- lıklann sinir hücreleri nakliyle iyileştirilmesini gün- deme getirdi. Bu alanda elde edilecek gelişmeler milyarlarca dolar ciroluk ekonomik getirilere dö- nüşecek. Aynı şekilde, kalp krizleri, kalplerdeki zayıtlık- lar da, kalp kası kök rıücrelerinin kullanılmasıyJa önemli ölçüde ortadan kaldınlacak. Hepatit, diya- bet, kemik erimesi, yanıklar gibi hastalıklann da aynı yöntemle iyileştirilmesi gündemde. Genetik / kalıtsal kökenli hastalıklarda da gen tedavi yöntem- leri devreye girecek. Ikincisi, gen teknolojisi ile nıtelikleri iyileştirilmiş, verimi ve etkisi birkaç kez arttınlmış bitkiler üze- rinde çalışan şirket sayısı dünyada hızla artyor. Bes- lenme konusundaki biyoteknolojinin vaat ettikle- ri.yiyeceksektörünün klasikyapısını değiştirecek. Ecevit, bu gelişmeleri gözönüne alarak, Türki- ye'de son beş yıl içinde kurulan ve 40 bin kiştnin çalıştığı 500'den fazla küçük biyo şirketınin çalış- malannın 250 milyon dolarlık birfonla desteklene- cekierini açıkladı. Iktidarda kaldıklan sürece, ana politikalannın, odakta biyoteknoloji olmak üzere, Türkiye'nin bilim ve teknoloji üretiminin gelişme- sini desteklemek olacağını belirtti. Ecevit, "Ekonomi çok zordurumda. Enflasyonu düşürme çalışmalanndan ve yatmmlanzorunlu ola- rak kısma politikalanndan, biyoteknoloji gibi birkaç bilim dalı asla etkilenmeyecek" dedi ve şu tarihi ger- çeğe işaret ederek bir de müjde verdi: Türkiye bugüne kadar ekonomi ile bilim ve tek- noloji arasındaki sıkı bağlan göremedi. Gen kalmış- lığımızın en büyüknedeni, Türkiye'nin bilim ve tek- noloji üreten ülke olamamasıdır. Bu nedenle, en değerii beyinlehmiz, başta ABD olmak üzere ge- lişmiş Avrvpa ülkelenne göç etmiştir. Hükümeti- m'ız, bu konuda çarklan geriye çevirecek yeni bir program üzerinde çalışmaktadır. Birkaç gün için- de Türkiye'nin kalkınmasını yeni bir temele otur- tacak yeni birprogramı açıklayabileceğimizi umu- yorum. Türkiye'nin geleceği buna bağlıdır. Bunun temellerini atmak bize nasip olacağı için mutluluk ve heyecan içindeyiz". ••• Bilindiği gibi Ecevit, daha önce de, Marmara'da fay araştırmalan yapan Le Suroit araştırma gemi- sine çıkmış ve jeologlann, sismologlann çalışma- lannı izlemişti. Başbakan, Marmara faylannı gös- teren bilgisayar çıktılannı incelemiş, bilim adam- lannın muhtemel Istanbul depremi konusundaki açıklamalannı dinlemiş, çeşitli sorular sormuştu. Ecevit'te, ülke kalkınmasını yeni bir temele oturt- ma düşüncesinin, bu araştırma gemisinde filizlen- diği sanılıyor... obursali a bilimmerkezi.org.tr usulsüzlük iddiası SEKA'nın satışına soruönergesi ÖZCANÖZGÜR MUĞLA-SEKADa- laman tesislerinin Mo- pak'a sanşı, DYP tarafın- dan soru önergesiyle par- lamento gündemine de girdi. DYP Konya Mil- letvekili Mehmet Göl- han'ın. özelleştirmeden sorumlu Devlet Bakanı Yüksel Yalova tarafın- dan yanıtlanması iste- mıyle verdiği soru öner- gesinin ardından, Fazilet Partisi Ankara Milletve- kili Zeki Çelik'in de önerge vermeye hazır- landığı öğrenildi. Gerek Selüloz-tş Sen- dikası Dalaman Şube yö- neticilerinin, gerekse de kuruculan arasında iş- çiler adına sendika yöne- ticilerinin de bulundu- ğu Sel- Ka (Selüloz Kâ- ğıt Fabrikalan) AŞ yöne- ticilerinin Ankara'da ger- çekleştirdikleri girişim- ler sonuç vermeye baş- ladı. Selüloz-tş Sendi- kası Dalaman Şube Baş- kanı Mehmet Madenci, aylardır SEKA ihalesinin usulsüzlüğünü ve Dala- man tesislerinin Dala- manlılara verilmesi ge- rektiğini anlatmaya ça- lışüklannı belirterek "NV hayet derdimizi muha- kfetpartflerine anlatabfl- dfli.DYP,sorunuönerge- siyie parlamentoya taşv- dL Önümüzdekigünler- deFaziletPartiadeöner- geverecek, Soruna, ikti- dar partüeri de muhale- fetin duyartıhğmı göste- rirseDevietBakam Yük- sel Yalova'nm inadınm kn-ılacağmıve doğnıçiz- giyegenneceğiniumuyo- ruz" dedi. DYP Konya Milletve- kili Mehmet Gölhan' ın, Devlet Bakam Yüksel Yalova'nm yanıtlaması istemiyle verdiği önerge- de şu sorular yer aldı: "Ülkemizin içinde bu- lunduğu ekonomik sı- kmtKİançıkabihnesi ba- knmndan KıTlerin sü- ratie özdlestirilmesi he- pimizin arzusudur. An- cak bu özelleştirmeler yapüırken kamu menfa- atlerinin de ön planda nmümasıvekamuvicda- mmn rahatsız ohnama- sı da önemlidir. Zira ka- mu vicdanı rahatsızhğı hakh ve hakstz birtakm söytentüerevesfleotanak- ta,bu dedikodularktare- yi deyıpratmaktadır. Bı cümleden olarak, Mug la Dalaman Kâğrt ve Se Hiloz Fabrikası'nm özel leştirutnesinin tekbirfir madantekMfabnarakva pılmakta olduğu söytem mektedir. BusöylentİKB ashvarmMhr?"
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear