23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 © EYLÜL 2000 SALJ CUMHURİYET SAYFA 17 Nasreddin Hoca'yı güldürmek Akşehir Nasreddin Hoca Şenliği'ne katılan Ankara Ekin Tryatrosu'ndan bir dostumuz, ilçeye girer girmez gözüne ilişen bir görüntüyü fotoğraflayıp göndermiş... Fotoğraf şöyle: Bir bina... Binanın üst katında Ülkü Ocaklan'nın altında Milliyetçi Hareket Partisi'nin tabelatarı var... Camda uluyan kurt resmi... Binanın çatısında üç hilalli bayrak ve aşağıya sarkıtılmış bir bez pankart... Pankartta şenliğin amblemi eşeğine ders binmiş Nasreddin Hoca, ve Hoca'nın üstünde bir konuşma balonu: "Sağlığımda bende ülkücüydüm!" Necmettin Erbakan'ın "Yaşasaydı Atatürk Refahlı olurdu" sözü gibi pankarttaki bu "espri" karşısında, yaşasaydı Nasreddin Hoca da katıla katıla gülerdi herhalde... Baksanıza "ülkücü" olmuşlar ama; "dahi" anlamındaki "de"yi ayn yazamayacak denli Türkçe bilmiyoriar! Elektronik posta: som9posta.cumhuriyeLcom.tr Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Seyyar santrallar kunılacakmış... "Enerjisi yok kullanmaya. santralla aider aezmeve!" etrol-lş Sendikası Araştırma Servisi, "500 Büyük Firmanın Öteki Yüzü"nü araştırmış... Ekonomiye yön veren 500 sanayi firması- nın özel ve kamu kesimi olarak iki yönden irdelendiği araştırmayla, 1998 sonunda başlayıp 1999'da derinleşen ve ulusal gelirin yüzde 6.4 kü- çülmesiyle sonuçlanan ekonomik krizin daha da büyümemesinde kamu işletmelerinin etkili olduğu, devlet desteğine karşın özel sektörün sınrfta kaldı- ğı anlaşılıyor. Araştırma çarpıcı sonuçlar içeriyor: "Devletin sübvansiyon adı altında 1994-1999 dö- neminde 500 büyük firmaya aktardığı kaynaklann yüz- de 72'sini özel sektör almıştır." "Sübvansiyonlar, özel kesimdeki ücretlerin yüzde 13'ü düzeyindedir. Devletin sağladığı sübvansiyonun küçümseneme- yecek düzeyine karşın, özel kesimin toplusözleşme müzakerelerinde ücret artışını en alt seviyede tut- maya çalışması dikkat çekicidir." Sübvansiyon"Özel kesim, 1999'da dolaylı vergi olarak yaptığı ödemelerin yüzde 21'ini sübvansiyon aktanmı sa- yesinde geri almıştır. Kamu kesimi ise, dolaylı ver- gi ödemesinin ancak yüzde 4.9'unu sübvansiyon- lar sayesinde geri alabilmiştir." "özel ve kamu kesiminin sübvansiyon/dolaylı vergi oranlan arasındaki büyük fark, kamu kesiminin özel kesimden çok daha fazla vergi verdiğini de ortaya koymaktadır." "500 finma içinde yer alan 468 özel firmaya 1999'da sağlanan sübvansiyon, nüfusun tümüne yönelik sağlık hizmetleri için yapılan harcamalann yüzde 37'si kadardır." "Çalışan başına katma değer olarak hesapladığı- mızverimlilik, 1998-1999 döneminde özel kesimde yüzde 7.3 oranında azalmış, buna karşılık kamu ke- siminde yüzde 246 oranında artmıştır. Kamu kesimi- ni verimsiz diye horlayanlann, kriz koşullannda sağ- lanan verimlilik artışını dikkatle değerlendirmeleri gerekmektedir. "LJberalizm adına, devletin piyasalardan elini çek- mesi istenirken, devletin sübvansiyonlannın büyük kısmının özel kesime aktanlması ikiyüzlü bir politi- kanın dışavurumlanndan birini oluşturmaktadır. O ka- dar ki devletin özel kesime yaptığı sübvansiyon kat- kısı, 1999'da ödenen Kurumlar Vergisi'nin yüzde 21 'i düzeyindedir. Bir başka anlatımla özel kesim Ku- rumlar Vergisi olarak ödediği her 5 liranın 1 lirasını sübvansiyon olarak geri almıştır." Sonuç: "500 firmanın öteki yüzü, elde edilen zen- ginliklerde belirleyici role sahip işçi sınıfının gidişa- ta müdahale etmesinin yalnızca kendi çıkarları için değil, toplumun tamamı için kaçınılmaz olduğunu da ortaya koymaktadır." SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE * ' ' " . » ' * . ; ' ' ' • ' • . t , • : Yûksek Yerilhn Hattı Erdinç UTKU Bugünün işini yanna bırakmamız imkânsız, biz hâlâ dünkü işlemlerle uğraşıyoruz! Açık Radyo, 15 ay kapalı tutulmalıdır! Meşhur biri olduğunu söylüyortar ama ben tanımıyorum; Amerikalı bir yazar mıymış yoksa şair miymiş her neyse, Chartes Bukowski adında bi- ri, bir hikâye yazmış; bir yerinde ay- nen şöyle diyormuş: "Bakın bana bir daha bu sirk numa- ralannı yaparsanız, kendinizi sokak- ta bulursunuz. Sizin soytanlıklannıza ihtiyacımız yok burada. Pezevenk sen git dibini dövdür." Olacak iş değil ama elin gâvurunun yazdığı öykuyü hem de bu ve benze- ri bölümleriyle Açık Radyo'da aynen okumuşlar... Ben bu Açık Radyo'dan zaten hep kuşkulanmışımdır. Birkeresinde Ala- addin Asna dostum, programına da- vet etmişti de, gittiğimde duvariarda- ki afişlere, duyurulara dikkatlice bak- mıştım; açık seçik bir şey var mı di- ye. Görsem hemen ikaz edecektim. Benim göremediğimi duyan olmuş; geçenlerde o Amerikalının açık seçik şeyini aynen radyodan okuyarak mil- letin genel ahlakı ve aile yapımızla oy- nadıklan hemencecik ihbar ve tes- pit edilmiş. Radyo ve Televizyon Üst Ku-1 rulu, gereğini yaparak radyoyu 15gün kapatmış... Bana kalırsa 15 gün az, 15 ay ka- patılmalıydı bir... Ikincisi, hazır elleri değmişken radyonun adını da değiş- tirtsinler; dediğim gibi insanın aklına açık saçık şeyler geliyor. Milletin ahlakından şüphemiz var; korumak görevimizdir! Gezegenin , ; Doğal Dengesi... TÜRKSEN BAŞER KAFAOĞLU iklim değişikliği özellikle son yıllarda gittikçe artan bir hız- la devam ediyor. Önlemler alın- mazsa Dünya ve dünyalılar için tam bir felaket olacak. 4 Eylül 2000 tarihli Time dergi- sinden de edindiğimiz özet bilgilerle konuyu biraz açalım: Bilim insanları, son 20 yılda Alaska, Sibirya ve Kanada'nın buzlaria kaplı bölgelerinde ısı- nın 4 dereceyükseldiğini, 1980 yılına göre buz kalınlığının yüz- de 40 inceldiğini, kapladığı alanın yüzde 6 küçüldüğünü, kuzey kıyılanndaki dalgalara di- renç gösteren yeraltındakj sü- rekli donmuş toprağın erime- siyle hızlı bir erozyon olacağı- nı belirtmişlerdir. Aynca Time dergisi, bölgedeki hızlı ikiim değişikliğini, Hudson Körfe- zi'nin Churchill kentindeki ge- zi turlarını düzenleyenlerce, eskiden haziran ayı ortalann- da bölgedeki ırmağın ağzına gelen Beluga balinalannın şim- di mayıs ayı başında görül- düklerini; Eskimoların, besin- lerini depoladıkları derin don- durucularının kayboluşu ne- denryte yaşamsal sıkıntrya düş- tüklerini; Kuzey Kutbu'ndaki 1.5 kilometre genişliğindeki gölün, üzerinde çırpınan mar- tılarla birlikte 90'ıncı eyleme doğru yayıldığını; buz tutma- nın 2 hafta daha geç başladı- ğınr, yazlık evlerinden çıkma sürecinde buz tutmayan kuze- ye gidemeyip aç ve bitkin hal- de kente gelen kutup ayılan- nın doğal kaynaklar görevli- lerince oklaria uyuşturulup be- ton odalara hapsedilerek da- ha kuzeye taşıtıldıklannı; or- man ekosistemi içerisindeki geyik vb. hayvanlann da or- manla birlikte kaybolmaya başladığını örneklerie vurgu- lamış, açık yorumlar yapmış- tır. İklim değişikliğinin kutup- lar gibi ve ona ilişkin olarak dünyanın diğer bölgelerinde de büyük olumsuzluklar ya- ratacağı ortada. Kutup bölge- lerindeki ısı hızla yükselince, buradan ekvatora "okyanus konveyörü" denilen ve Ama- zon Nehri'nin getirdiği suyun 100 katı olduğu hesaplanan bir su akımına neden olur. Isı ar- tışının bir kısmı da ekvatora esen fırtınalann kaynağı olur. Kutuplar ekvatordan daha faz- la ısınırsa gezegenin hava do- laşımı azalır, üretim düşer. Pek çok bilim insanı, deniz- lerde ısı değişikliği ile su do- laşımının azalacağı, üniü gulf streem akımının sona erebile- ceği, bunun da global soğu- malara yol açabileceği yoru- munu yapmakta. Birbiri ardından gelebilecek felaketler üzerinde ülkelera- rası tartışmalar sürüyor. Pet- rol ve kömür gibi fosil yakıtla- nn karbondioksit gibi sera gaz- lanyla atmosfere verilmesinin en aza indirilmesi için 160 ül- ke ile 1997'de Kyoto Protoko- lü'nün imzalanması acaba uy- gulamada ne getirecek? En- düstri ülkeleri, sera gazı emis- yonlarını 1990'dakine göre yüzde 5.2 eksiltebilecekler mi? Bizzat etkilendiğimiz iklim de- ğişikliklerinin, amacı uygarlığı korumak olan Kyoto anlaş- masının 12 yıllık uygulama sü- recinde daha da neler getire- ceğini tahmin etmek zor. HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ igulgec(cıyahoo.com ÇlZGtLİK KÂMÎL MASARACl --< ı "-*-;- {fı HARBİ < - t ' ' SEMtH < < POROY c • — — — _ semihporoyt&yahoo.com • • - . •* „ -v r ı " TARİHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 19 Eylül İLAN T.C. KÜÇÜKÇEKMECE 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo. 1995,912 E. KararNo: 1999/1279 K. Davacı Yağbasanlılar Inş. Tic. Paz. Ltd. Şti. vekili tarafmdan dava- lılar M. Eyûp Turan, Erol Karaçam vs. aleyhine açılan menfi tespit davasında; Zeytinbnmu Cad. No: 53 Etiler/îstanbul adresinde ikamet ettiği bildirilen davah Erol Karaçam'a mahkememizin 1995/912 E. ve 1999/1279 K. sayılı 23.12.1999 tarihli ilamında davalı Murat Yılmaz hakkındaki davanın müracaata bırakılmasına, diğer davalılar hakkın- daki davacının davasını kabulü ile, davacınm Murat Yünjaz haricin- dekı davalılara borcunun olmadığımn tespıtine, bakiye 31.171.000.- TL harcın davalı Murat Yılmaz hahcindeki diğer davalılardan tahsı- line, davacı tarafından yapılan 280.000.- TL tebligat gideri, 2.500. 000.- TL tebligat gideri, 3.000.000.- TL tebligat gideri, 7.000.000.- TL. bılirkişi ücretı olmak üzere toplam 12. 780.000.- TL mahkeme masrafının davalı Murat Yılmaz haricindekı davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı vekıline 51.154.500.- TL ücreti ve- kâlet takdir olunup davalı Murat Yılmaz haricindekı diğer davalılar- dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olup işbu ka- rarın ılanen tebliğine karar verildiğinden adı geçene ilan olunur. 07.08.2000 Basın:51186 ISPARTA'DA DAGA ÇARPAN UCAK! A BU eSC£,SAAT£t-2O'O£, THY'NIN "AN1ALYA" AOLI 8OCIN6 727 YOLCU UÇAĞI, ISPAKTA YAKINLAHM, MKİ BİR OAİA (KAKATEPd) ÇARPABAK PARÇALANÛi'. UÇAK MİLANO'DAH İSTAHBuÎA S£LMİŞ, OKAOAN ÛA AA/TALYA'YA HM&CETETMİÇTİ.KAZANtN KBSİN N£P£- Nİ ANlAÇILAMAMAKiA BlHÜKTEl8AZt U2MAMLAR; KAPTAUIM ALert£ UÇU$ YAPAMSI 6EK£KT76İ HALDt/ GECB KAÜANUĞINM SĞKBRBK UÇUÇU YEĞLEOIĞİ- NİfglMUN OA KA2AYA YOL AÇTI6INI s6ritY£C£KL£K- DIR.ONLAKA SÖtSE, SAZI PtLonAR ZAMAAJ TXSAZ- RUFU İÇİN, KURALLAKA UYGUN UZUN ROTAYI I2LB- M£MEKTEYDtLEI?. TUTULMASl G&ZEK&İ HOTA, ISPAR- TA ÖZefMOeN GSÇİLMEStNl OLAHAKSIZ KILMAtcmY. Dt~ BU BÛfÛK KA2AOA ÇOĞU İTALYAN 7UHİSTt(ai Kt CÜ) OLAM tSS Klfl >n$AMIMI TİKRD Kalbinizi koruyunuz. TÜRKKALPVAKFI Muayene ve kontrol için 19MayısCd.No:8Şişlı/lSTANBUL Tel. (0 212) 212 07 07 (pbx) Faks: (0 212) 212 68 35 "' • • . İLAN .-, . -. AKÇAABAT TEKEL Y. TÜTÜN İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1 - Aşağıda aynntılan yazılı nakliyat mahallen arası karayolu ile kamyonlarla Yaprak Tütün Nakliye işi yapılacak olup taştnacak mik- tar idare lehıne yüzde 25 azalır çoğalır kaydı ile: Akçaabat-lstanbul: 300 ton, Akçaabat-Adana: 300 ton, Akçaabat-lzmir: 100 ton, Akçaabat-Malatya: 300 tondur. Yükleme ve boşalt- ma işi idaremize aittir. 2- Nakliye ihaleleri kapalı zarfyöntemiyle Akçaabat Tekel Y. Tütün Işletme Müdürlüğü'nde 19.10.2000 Perşembe günü saat 14.00'te ayn ayn yapılacaktır. 3- Nakliye işi süresi bir yüdır. 4- Nakliye işi geçici teminatı, Akçaabat-lstanbul 270. 000.000- TL, Akçaabat-Adana 270.000.000.- TL, Akçaabat-lzmir 115.000.000.- TL, Akçaabat-Malatya 255.000.000.- TUdir. 5- Ihale iştirake esas isteklilerden istemlen belgelerin şartnamesinde belirtildiği, şarmame ve eklerini 6.000. 000.- TL karşılığında Ak- çaabat Tekel Y. Tütün Işletme Müdürlüğü'nden temin edilir. 6- Ödemeler, her partı yaprak tütünün mahallince yapılacak tesellümüne esas yollama vanşmın ibrazı neticesi Akçaabat Tekel Y. Tü- tün tşletme Müdürlüğü veznesınden yapılacaktır. 7- Tekel Idaresı 2886 sayılı kanun kapsamında olmadığından ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir veya dilediğine yapmakta veya kıs- men yapmakta serbesttir. 8- Postada doğacak gecikmeler ile telgraf, faks ve teleks ile yapılan başvurlar geçersiz sayılacaktır. Isteklilerin ihale günü olan 19.10.2000 Perşembe günü saat 14.00'e kadar geçici teminatlanm idare veznesine yatırdığına dair mak- buz ve istenilen belgeleri komisyona teslim ederek ihaleye iştirak etmeleri ilanen duyurulur Basın: 50674 GÖRÜŞ Prof. Dr. SEBATİ ÖZDE3V1İR* PPO!. Dr. Uğur Derman'ın Ardından... 4 Eylül günü Anadolu Devrimi'nin en önemli gün- lerinden birinin yıldönümüdür. 4 Eylül 1919'da ulu- sal egemenlik ilkesine dayalı yeni Türkiye Cumhu- riyeti Devleti'nin kuruluşunatemel olan Sıvas Kong- resi toplanmıştı. Ulus olarak her 4 Eylül'de bu mut- lu günün kıvancını yaşarken aynı zamanda hekim- lerimiz ve bilim adamlarımız acı bir kaybımızı da ha- tırlamaktadırlar. Bundan altı yıl önce, 4 Eylül 1994 günü, Istanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakül- tesi Iç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı ve Onko- loji Bilim Dalı (kanser hastalıklan) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Derman'ı, eşi ressam Gül Derman'ı ve dostlan Erim Gözen'i genç yaşlarında Aydın-Ger- mencik karayolunda trafik canavanna kurban ver- dik. Asistanlığından başlayarak ölümüne değin geçen süre içinde gerek hekim, gerekse yönetici olarak sü- rekli aktif bir çalışma içinde olan Uğur Derman, ile- rici, çağdaş ve aydın bir kişiliğe sahip bir bilim ada- mı kimliğiyle çoğu öğrencisine ve asistanına örnek olmuştu. Asistanlığı ve uzmanlığı döneminde özel- likle kalp ve kan hastalıkları konusunda özgün eser- ler veren ve birçok ödüle layık görülen Derman, ay- nı zamanda kalp hastalıklan uzmanıydı. Doçentlik tezini kalp hastalıkları konusunda vermesine kar- şın Iç Hastalıklan kürsüsünde alt bölümlerin kurul- duğu dönemde 'sevgili abisi' Prof. Dr. Bülent Ber- karda ile birlikte çalışmayı sürdürmek amacıyla On- koloji Bilim Dalı'na yönelmişti. Dört ders kitabı, 200'ün üzerinde bilimsel araştırmalan bulunan Der- man'ın, başlıca Cumhuriyet gazetesinde olmak üze- re ülkemizde tıp eğitiminin ve biliminin, üniversite- lerin, hekim ve hasta sorunlannın irdelendiği otuza yakın makalesi yayımlanmıştı. Tüm bunlann yanı sı- ra dekan yardımcılığı, Ingilizce tıp bölümünün ku- ruluşu, fakülteyönetim kurulu üyeliği, eğitim komis- yonu başkanlığı ve anabilim dalı başkanlığı gibi yö- netsel hizmetlerde de bulunmuştu. Klinikte sürekli beyazlar giyen, iri cüssesine rağ- men koridorlarda daima koşarcasına yürüyen ve hep hafifçe yüksek sesle konuşan Uğur Derman, per- sonelden öğrenciye, hemşire ve asistandan öğre- tim üyelerine kadar herkesçe sevilen bir insandı. Ge- rek dekan yardımcılığı ve gerekse anabilim dalı baş- kanlığı döneminde (bu görevleri yürütmediği za- manlarda da olmak üzere) ayırt etmeksizin kendi- sine başvuran ve sorununu anlatan herkesi dikkat- le dinler ve çözüm üretirdi. Uğur Derman, çalışkan, çağdaş bir dünya görü- şüne sahip, öğrencilerinin eğitimini baş kaygısı ola- rak gören, kişilik haklanna ve fırsat eşitliğine say- gılı, sahip olduğu erki de bu doğrultularda kullanan bir bilim adamı ve yöneticiydi. Maalesef her geçen gün böylesine niteliklere sahip öğretim üyelerinin gittikçe azaldığı görüldükçe kaybının ne denli bü- yük olduğu ortaya çıkmakta, onun öğrenciliğini ya da asistanlığını yapma imkânına sahip olamayan- lar için bunun ne kadar büyük bir eksiklik olduğu daha da iyi anlaşılmaktadır. Ne yazık ki 1994 yılı başlannda kendi yetiştirdiği doçenti tarafındap 'cinsel taciz' suçlarnasına m^-ıt ruzKaldı. Hüm'yet gazetesinin manşetlerinetaşınari bu iddia, gazetenin Avrupa baskısında bile yer al- mıştı. Tabii ki üniversite çevrelerine bomba gibi dü- şen bu iddia hakkında hemen herkesin birleştiği bir nokta vardı ki o da; eğer böyle bir iddia söz konu- su ise, bunun -etik anlamda- gazete manşetlerine bir 'dedikodu' gibi yansıtılması değil, üniversite yö- netimi ve/ya da yargı yollarına başvurulmasıydı. Ne yazık ki bu çirkin iddia da hiçbir zaman kanıtlana- madı ve kendisine atılmış bir çamur ve klinikte -ar- tık sona erdirilemeyecek- bir huzursuzluk etkeni olarak kaldı. Çok kınlmış ve yaralanmıştı Uğur Derman... Her ne kadar böylesine karalayıcı ve aşağılayıcı bir id- dia karşısında, "Buna öğrencilerim bile gûlüp ge- çer" dediyse de kendisi gülüp geçemedi ve ölümü- ne değin geçen 6-7 aylık sürede de yüzü hiç gül- medi. Ne yazık ki bu acıyı beraberinde taşıyarak o uğursuz kazada sevgili eşiyle birlikte yaşama veda etti. Yapacağı ve üreteceği daha çok şey varken, va- kitsiz, çok erken kaybettik Uğur Derman'ı. Ama o gerek onkoloji, gerekse üniversite dünyasında ölüm- süzler arasına çoktan katılma 'başansını' gösterdi. Başan diyorum; çünkü ülkemizde ölümünden son- ra yokluğu fark edilmeyen ve hatta adı bile hatırla- namayan nice öğretim üyesi var, ne yazık ki. Sonsuzluğa göçüşünün altıncı yılında anısı önün- de saygıyla eğiliyorum. Huzur içinde yatsın... *W Cerrahpaşa TıpFak HepatolojiBihm Dalı Öğr Üyesi B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/ Herhangi bir ^ yemekten bir kimseye veri- 2 len belirli mik- tar. 2/ Serbest meslek adam- larını içinde toplayan resmı bırlik... Eskı- den mest üze- nne giyilen sa- npabuç.3/Bı- reyin kişisel görüşünden ba- ğımsız olan... Bir cet- vel türü. 4/ Arka tara- ftnda kırmalan çok, ba- 2 caklan dar bir panto- 3 lon... Kokmuş hayvan 4 ölüsü.5/Birsayı...Kü- 5 çükkıtap. 6/Tütünyap- g raklanndan çıkanlan -, çok zehirli alkaloıt. 7/ Küçük körfez... Dar, uzun ve hafif bir yanş ^ kayığı. 8/ Çıplak vücut resmi... Acınma, yerinme. 9/ "Beyaz renge boyar onlar zenciyi / gözlü yapar kör dilenciyi" (Yusuf Ziya Ortaç)... Memelilerde ana ile dölüt arasında kan alıp verme işini sağlayan organ. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Yuvarlak püskül... Bir soru sözü. 2/ Eskı Yunan'da müzısyenlerin konser verdiğı basamaklı yer... "Şu bağnm — oldu hep yana yana / Onu söndürmeğe sel gerek bana" (Karacaoğlan). 3/ Türk müziğinde bir makam... Japonlirikdramı. 4/Dıyarbakıryöresmeöz- gü, sütle yapılan bir hamur tatlısı. 5/ Bir anlatımda ve- rilmek istenen öz... Tavlada bir sayı. 6/ Romatızma ağ- nsı... Kısa çorap. II Ateş... " — Tekin": Kadınyaza- nmız. 8/ Kalite. 9/ Zincırden yular ya da ayak köste- ğı.,. Deminn simgesı,
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear