23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1A TEMMUZ 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Rabıt Istanbul Su ve Kanalizasyon Idaresi, Kadıköy'deki abonelerin "kanal" ve "rabıt" anzalannı ücretsiz gideriyormuş... Eğer, "rabıfınız anzalanırsa belediyenin su şirketine ya da belediye hesabına çalışan bir limrted şirkete telefon ediyorsunuz, "rabıfınızdaki anza Elektronik posta: somGposta.cumhuriyeLcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.21 £512 44 97 - Maaş uçurumu masaya yatınlıyormuş... "Masa da uçurumdan vuvarlanmasın!" şıpınişi— çözümleniyormuş... Ama bu arada "rabıt" sözcüğündeki "anza"yı gidermek için Arapça bir sözlük gerekiyon Bağlant. ugün "F" başlıklı dördüncü ve son yazı... Tek ve üç kişilik oda sistemine göre yapımı sü- ren F tipi cezaevlerine ilişkin izlenimlerimize karşılık E tipi cezaevlerinden gelen mektup- larla konuyu şimdilik kapatıyoruz... Konuya yeniden dönüş için, tutuklu ve hükümlü mektuplannda dile getirilen görüşlere, en yetkili kişi olarak Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün verece- ği yanıtları bekliyoruz... Önceki mektuplan özetlemek gerekirse, F tipi ce- zaevlerinin fıziki yapısına ilişkin dramatik bilgi yanlış- lan ve fakat aynı zamanda insanlann can güvenliği- ne ilişkin de çok ciddt kuşkutar söz varr Bendenize gelen eleştiri yüklü mektuplardan: "Ulucanlar Cezaevi'nde 60 kişinin bir arada oldu- ğu yerde gece yarısı devrimci tutsaklar katledildi. Sa- atlerce işkence gördü. Bütün bunlar başkenin göbe- ğinde yaşandı. Böyle bir durumda, bu kadar rahat, pervasız katlederken, tek kişilik hücrelerde bizlere F-4neler yapılmaz?" "Insanlan bütün çevresinden, sevdiklerinden yalı- tıp dört duvarla baş başa bırakmak... Ne bir insan se- si, ne bir dost yüzü... Ne kederini, ne sevincini pay- laşabileceğin bircanın olmaması... Uzun süre hücre- lerde kalan insan duyma, konuşma, düşünme ve in- sanlarla ilişki kurma yeteneğini yitiriyor... Yani diri di- ri mezara gömülmek... Bunu kim kabul edebilir?" "Hani, 'üç oda bir salon düzenine geçseniz yine de "kimseye beğendiremezsiniz' diyorsunuz. EveTbe-—tjf ?£tef ™ vaHst^Gottarelli korksunr5 - nacak. Tutsak yakınlan, tutsak analan sokak ortasın- da, hapishane önlerinde coplanacak, şubelere taşı- nıp işkenceden geçirilecek." "Samimi bir şekilde kendinize sorun. Devlet F tipi dediği hapishanelerle neyi hedefliyor? Bunca ekono- mik krize rağmen, trilyonlarca lirayı neden bu hapis- haneler için harcamakta?" "Halkın seçtiği acılann, yoksulluğun, sefaletin ne- denlerinden biri de örgütsüzlüğüdür. örgütlü olmak- tan, örgütlenmekten korkması gereken olmamalısınız. Korkması gereken birileri varsa Sabancılar, Koçlar1 - dır. Bırakın, bu ülkeyi emperyalizmin çiftliği halinege- ğenmiyoruz, beğenenler buyursun isterse yaz tatilini orada geçirsin. Ama kimse kendi ellerimizle diri diri mezara girmemizi beklemesin." "Devlet, hücreleri hayata geçirmek için fırsat kolla- makta. Yeni Buca'lar, Ümraniye'ler, Diyarbakır'lar, Ulu- canlar'lar yaşanacak. Belki yeni ölüm oruçlan yaşa- Son beş yılda, devlet can güvenliklerinden sorum- lu olduğu halde, hapishanelerde katledilenlerin sayı- sı 45'tir. Bugün bile can güvenliğimiz yok." Mektuplar uzun ama yer kısa... Bu arada cezaev- lerindekilere de sormak gerek: Sorunun çözümünde anahtar sözcük "tutsak" olabilir mi? Sıcak Güneydoğu, Akdeniz ve Ege Bölgesi'nde her yıl ağustos ayında yaşanan sıradan sıcaklık bu yıl Ankara'da temmuzda kendini gösterdi ve ilk işimiz Türkiye'de kamu dairelerini iki ~ gün tatil etmek oldu; "siesta" tarbşmalannı başlatük... Doğu'da yollar kardan kapansa bile Türkiye'ye kış ancak Istanbul'a kar yağdığında gelirdi... Ankara'da hava sıcaklığı biraz fazla artınca bu kez de yaz geldiğini anladık! SESSÎZ SEDASI% (!) MJRİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hatt Erdinç UTKU Elbet biıgün, yenile yenile yenilemeyi de öğreneceğiz... Taşucu'nda belediyenin aldığı para Silifke Taşucu'ndan feribotla Gir- ne'ye giden herkesten belediyenin 6 milyon 250 bin lira almasını "De- li Dumrul'un Köprüsü"ne benzet- miştik... Taşucu Belediye Başkanı Emin Gü- leç, Taşucu limanının kullanım hak- kının belediyede olduğunu ve yüzde 92 hissesine sahip olduğu bir şirket aracılığıyla işlettiğini belirtip şöyle di- yor: "Söz konusu ücret, bir haraç veya bağış olmayıp gücünü kanunlardan alan ve verilen hizmetin karşılığı bir bedeldir. Dayanağı ise Liman Inşaat- lan Hakkında Kanun ile Iskelelerin Ne Suretle Idare Edileceğine Dair Ka- nundur. Devlet Demir Yolları Mersin Liman Işletme Müdürlüğü'nce de her türlü yurtdışı çıkışlarda uygulanan tarifenin aynısı olup 10 ABD do- lan karşılığıdır." Ege'deki adalara yapılan sefer- lerde Bodrum, Maımaris, Datçagi- bi belediyeler böylesi bir gelirden yoksun... Günde dört feribot ve altı denizo- tobüsüne verdiği liman hizmetlerin- den dolayı da dünyanın parasını ka- zanan Taşucu Belediyesi'ni kutlanz... Limanlarda ücret çok yüksektir... Türkiye'nin en zengin beldesi Ta- şucu olmalı... 10'ar dolar da kadayıfın kaymağı... Lakin yine anlayamadığımız bir du- rum var: Taşucu'nda gümrük işlem- lerini yaptırabilmek için polise öde- nen 500'er bin lira neyin nesi! Irak'a Ambargo Zulmü Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV 17 Temmuz'da ulusal bay- ramını bir kez daha kutlayacak olan komşu Irak halkı, Ameri- kan güdümünde bir Birieşmiş Milletler ambargo kararının onuncu yılını da acıyla kanşık yaşıyor. Irak 1958'de, Büyük Fransız Devrimi'nin de yıldö- nümü olan 14 Temmuz'da Ara- bistan Yarımadası'nın güne- yinden Ingiliz manda yöneti- minin gelip oturttuğu Haşimî Hanedanı'nı devirerek cum- huriyeti seçti. 17Temmuz da, bundan beş yıl sonra, halka daha yakın olan Baas Parti- si'nin iktidara gelişini simge- ler. Uzun süre cumhurbaşka- nı yardımcılığı yapmış olan Saddam Hüseyin'in, Hasan el-Bekr ın aynlmasından son- ra cumhurbaşkanlığına res- men gelişi de 17 Temmuz'a rastlar. Baas Partisi, 1963'ten bu yana, Irak halkının büyük çoğunlugu için yaşam düze- yini yükseltme ve modernleş- me uğruna hizmetlerde bu- lunmuş, yabancı müdahale- lerine karşı da bir duyarlılık yaratmıştır. Bu duyarlılıkla, Irak'a karşı ambargonun onun- cu yılına girişi arasında temel bir bağlantı var. 1991'den bu yana Ameri- ka'nın ağtr baskısı altında olan Birieşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Irak'ın Kuveyt'i işga- lini ve ıkinci Körfez Savaşı'nı izleyerektemelde Irak'ı hedef- leyen bir ambargo kararı aldı. Amerika yıllardır Küba'ya da ambargo uyguluyordu. 1988'de Iskoçya semaların- da bir Amerikan uçağının pat- layarak düşmesi üzerine Lib- ya'ya da ambargo karan almış- tı. Küba'ya bu muamele in- sanlık-dışı boyutlara çoktan varmıştır. Uçak olayını da Lib- ya'daki rejime bağlama çaba- lannın peşin-hükümlülüğü Av- rupa'daki mahkeme sürecin- de ortaya çıkmaktadır. Bu nok- talara ileride tekrar dönerek, bazılanmızın yıllan kapsayan savaşımlannın ne denli haklı ol- duğunu kanıtlamayı umuyo- ruz. Irak'a karşı on yıl önceki sa- vaş da her ne kadar bir Birieş- miş Milletler damgasını taşıyor gibi görünse de, bu dünya ör- gütü silahlı çatışmanın ne za- man, nerede ve nasıl olacağı- na karar vermedi. Güvenlik " Konseyi'nde oy kullananlar bi- le olaylan CNN televizyonun- dan izlemekle yetinmek zo- runda kaldılar. Aynca, CNN'in yarattığı izlenimin aksine, he- def, aynı zamanda sivil halk ve askeri olmayan altyapıydı. Kırk üç gün süren saldın ülkeyi fel- ce uğrattı. Devletler hukuku- na uyulmadığı gibi, o huku- kun tarihsel gelişme çizgisi de zaten güçlüden yanaydı. Am- bargoyu ıçeren 687 sayılı ka- rar Irak halkını perişan etti ve etmekte devam ediyor. Irak halkının bolluk yıllannı takdir- le animsay'ârı blzler için, çocu- ğuna bir şişe süt bulabilmek amacıyla gerdanlığını satan ananın durumu unutamaya- cağımız bir acıdır. Aynca, bu ambargo güya hedef alınma- yan ülkelerden olan Türkiye'ye de büyük zarariar verdi. Bazılarımız, ambargo kara- nnın hemen ardından, sonuç- lan haksızlıklaria dolu bu yan- lış uygulamaya uluslararası düzeyde peş peşe tepkiler gösterdi. Bir Iraklı, bir Libya- lı, bir Kübalı, bir Avusturyalı- nın ve benim Birieşmiş Millet- ler'in Vıyana'daki merkezinde yıllar önce yaptığımız konuş- ma metinleri bir kitap olarak yayımlandı. Içinde bana ait olan bölüm de, Türkiye gibi (bu kez eski Yugoslav cumhu- riyetlerine uygulanan ambar- godan) olumsuz etkilenen Ma- car görüşlerine de destek ol- duğundan çevrilip kitapçık ola- rak Budapeşte'de basıldı. Ge- ne yıllar önce, New York'a gi- dip Güvenlik Konseyi üyeleriy- le, bu arada özel komisyon başkanı Rotf Ekeus'la konuş- mamı ve BM merkez binasın- daki basın toplantımı ve so- nuçlannı bugün gibi anımsıyo- rum. Bu denli eylem en baş- ta Irak halkını ambargo bo- yunduruğundan kurtarmayı amaçladığı için, yazdıklanmı ve yaptıklanmı özetleyen ve ulus- lararası örgütlerde dağıtılan (yabancı dilde) küçük bir kita- bın da ayrıca yararlı olduğu- nu belirtebilirim. Irak halkının büyük zarannın sıradan yurttaştn güntük yaşa- mına yansıyışını yıllardır ra- kamlarla gösteren gerçekler artık öyte boyutlara varmıştır ki, bazı görevlilerde bu insan- lık-dışı uygulamayı sürdüre- meyeceklerini ilan ederek bu utanç verici işlerinden aynlıyor- lar. Bu türiü istifalardan birye- nisi, daha birkaç gün önce gerçekleşti. Türkiye'ye de za- rariar veren ambargonun kalk- ması için, devlet ve kitle örgüt- leri düzeylerindeki her türlü uyan bir insanlık görevi ve ül- kemizin çıkan gereğidir. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK Wy\L Usidır T / behicak(a turk.net / - ^ . • • • - • ' ... V . . \ * ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI .. - .'"• . .. j f > . ı*.' »• ... " , , . .. . .' -"..-• $i\\<^.: -•.. ' "•M-:--S^ •••: TARlHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 14 Temmuz Ay sıntfı gemtlennJen Atılay. ~~~ AT/LAY FACMS/I. 1342'D€ BUGÜM, TÛIİK P£NIZ KUI/VETLERl 'NE SAG- Ll ATILAY PEUI2ALTI GEMİSİ, ÇAA/A&CALE BO&A- 2/ AÇlKLARIfJOA BATTt!. BA2I ALETLEIZJ /&/VTSOI İÇIN DALIŞ yAPAkl GEMİ, AULAŞIUVUtVAN gtg. NEDENLE 8O M£7TS£- DSe.'MLita-E BATMIf VE M/Çg/£ HAgEJS. AUNAMAMIŞn. fCUJ&mBM* EKlP- LBe.İNlM YOĞUH ÇAUŞAAAUiet DA SOUOÇ VEB- UBAA/Ş, S/MBAŞI SAPeTTM GuSCAAJ KOMU7XStAl- PAKt TÜM MueETTSBAT ŞEHiT OLMUÇTU. <"° ALMAU ICJSUPP Fı&UASW/Û GÖZETlMlMOE 71İR- KtYS'De YAPILAN ATfLAY, 1939'PA HİZMETE 8AŞLAMIŞTf. D£flJ<2 İÇİAIPE 3 MİL, ÜSTÜMOe İSe 2O MİL HtzA ÜCAfAS/L£A/ GEMİPE, SU/ÜtC BİH TOP VE 6 7V/2PtPO KOVAMI &ULUUMAKTAYPI. (*)Uot-- 5Subay , i8 erbaf, DENİZLİ 4. ASLÎYE HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1999/996 Davacı Emıne Allın vekilinin davahlar Ahmet Allın aleyhine açılan boşanma da\asında: Denizlı ılı Honaz ılçesi, Garaj arkası Haydar Mah. bıla No'da otunır .Mımet Alh'nın adresı tüm aramalara rağmen buluna- madığından dava dılekçesi ve duruşma gününûn ılanen teblığrne karar venlmış olup 03 10.2000 günü saat 9.00'da kendisi veya temsıl ettırece- ğı vekille davasını takıp ettirmesi aksı halde yargılamaya yokluğunda devam edıleceği ve bu şekilde karar verileceği bu nedenle dava diîekçe- si ve meşruhatı ılanen tebliğ olunur. 27.6.2000 Basın: 38550 Nüfiıs cüzdanırru kaybettım hükümsüzdür. HAEAN OBALJ İLAN T.C. - • - LÜLEBURGAZ ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ 2000/38/2000/495 Davacı arsa ofisi vekili tarafından davalılar Gülşen Çeltikli ve arkadaşlan aleyhine açılan tescil davasının yapılan açık yargılaması so- nunda: Lüleburgaz Gündoğu Mah. 365 ada 3 parsel sayılı 39.851 m2 mıktanndaki taşınmazın kamulaştırılan 7.796.36 m2'de davalı hissesi olan toplam 1/4 hissesinin 1.315.008.750 TL. bedel karşılığı davacı adına tapuya tesciline tapu kaydı üzerindeki takiyatlann kamulaş- tırma bedeli üzerine intikaline, yargılama giderlerinin davalılardan alınarak davacıya verümesıne, karar verilmiş davalı Gülşen Çeltikli tüm aramalara rağmen bulunamadığından ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde adı geçen tarafından temyiz edilmesi, aksi halde hûk- mün kesinleşeceği ilan olunur. 3.07.2000 Basın: 38558 T.C. KADIKÖY 7. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN ' ~. «• İLANEN TEBLİGAT 1999/7977 E. Alacakh: Yapı ve Kredi Bankası AŞ- Borçlu: Erol Taşdeviren- Borç: Faiz ve masraflar hariç 377.079.402.-TL Yukanda yazılı borçlunun borcundan dolayı borçlu adına çıkanlan tebligat bila iade edilmekle, yine yapılan zabıta tahkikatına göre adresinin tespiti mümkün olmadığından ilanen tebligat yapılmasına karar verümiştir. Iş bu ödeme emrinın teblıği tarihinden itibaren borcu ve takıp masraflannı 22 gün içinde ödemenız, borcun tamamına veya bir kısmına veya alacakhnm takibine karşı bir itirazınız var ise ödeme emrinin ılanından itibaren 22 gün içinde açıkça ve sebepleri ile birlikte IİK 62. maddesi hükmü gereğince dılekçe ile veya sözlü olarak ıcra müdürlüğüne bıldirmenız ve aynı süre içinde 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanız, aksi takdırde takibin bu sebeple sizden sadır olmuş sayılacağı ve mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykın beyanda bulunursanız hapis ile cezalandınlaca- ğınız, borç ödenmez veya itiraz edihnezse cebri icraya devam edileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 39291 ANKARA...ANKA... \ MUŞERREF HEKtMOGLU ' BJfimDabndakJDosilaria Bilim dalında güzel dostlanm var. Onlarla buluşun- n , ca bulmacaya dönüşür söyleşiler. Adını ilk kez duy- i duğum dallar, araştırmalarla bilgisizliğimi anlar, ne- " redeyse utanırım. Geçen akşam Bilkent tepesinde r bir dost partisinde de yaşadım bunu. Parti, mühen- N dislik fakültesinden ayrılan Ömer Benli ve eşi onu- :) runa. Sema ve Ali Kantur'un terasında, Bilkent ve v,. ODTÜ'lüler bir arada. Benli çifti, resim dalının say-'« gın ustası Nuri lyem'in yakını. Güzel tablolannı sey-^ re doyamam duvarlarında, o tablolan Los Ange-' f les'agötüreceklerşimdi. ömer Benli, ABD'nin önem-' li üniversitelerinden UCLA'ya gidiyor. Yıllarca önce -KaHforniya'ya gfttigimzaman gezmiştimKaya Apay- dın ile birtikterKaliforniya'da birçok yapıda, dâha-- . sı, bir kilisede imzası olan bir Türk mimar. ömer.^; Benli de, UCLA'nın yeni kurulan araştırma merke-tA,. zinde çalışacak, ders verecek. Merkezdeki uğraş-.jj ' ları dinlerken şaşırdım. Ama bu yazımın nedeni şaş- kınlığım ya da bir bilim adamının araştırma tutkusu»j* değil. ABD yolculuğundan önce yaşanan olay ç o k - ^ etkiledi beni. Bir ödül olayı bu. Bilkent geleneğine "•* göre yıl sonunda öğretim üyeleri için öğrenciler y a - ^ - pıyor değeriendirmeyi. Fakülteyi bir yıl önce biti-0 -'. renlerie son ders yılının öğrencileri. Bilgisini, ışığınt*2 * en güzel yansıtan öğretim üyesi onlann notlanyla sap-! ' \ tanıyor. Bu yıl da Ömer Benli en iyi öğretim üyesi ' olarak ödülleniyor. Bir bilim adamı, öğrencilerinin se- . çimiyle onurlanıyor. Bu yöntem başka dallarda da uygulanmalı ben- * ce. Sonuçlar çok ilginç olabilir. A Mühendislik fakültesinde yeni bir uygulama da çok \ etkiledi beni. Mühendislik öğrenimine, başka dal- • larda yeni bir boyut katılıyor. Dünya edebiyatının ' yapıtlarından seçilen 17 kitap yer alıyor ders prog- - ramında. Kimi Yunan klasiği, kimi çağdaş, her dil- * den başyapıtlar. Okuyarak, tartışarak, yorumlaya- ' rak yeni ufuklara yönelecek öğrenciler. Güzel bir altyapı, bir kültür birikimiyle sürdürecekler mühen- ^ dislik öğrenimini. Bu daçokolumlu bir yöntem kuş- kusuz. Altyapı olmayınca üstyapı hayli fakirieşiyor ,• değil mi? ; O toplantıda ilk kez karşılaştığım kişiler var. Biri Prof. Erdal Ankan. Uzun yıllar ABD'de kalmış, seç- ; kin üniversitelerde okumuş, master, doktora yapmış, sonra ülkesine dönmüş bir bilim adamı. Elektrik da- lında uzmanlığı var. Sade kişiliğiyle çok etkiledi be- : ni. Gizemini sonra hissettim. Konuşurken kitaplar gel- ' di gündeme. Kitap tutkusu çarpıcı boyutlarda. Tols- toy'u okumak için Rusça öğrendiğini söylüyor Prof. Abdullah Atalay Tolstoy'u özdilinden okumak is- " tiyor. Ama en çok sevdiği Rus yazarı Tolstoy değil, Dostoyevski. Puşkin'e, Lermontov'a, Nâzım'ada uzandık, Mîna Urgan'da durakladık bırden. Dıno- zorun Anılan geldi gündeme. Başkalan da katıldı söy- ! leşiye. Keşke Mîna Urgan da duysaydı konuşmala- rı. Soruları nasıl yanıtlar, yorumları nasıl algılardı acaba? Kuşkusuz, her zamanki içtenliğiyle. Orne- * ğin genç bir kadın, özel yaşamından, kocasından, oğlundan hiç söz etmediğini eleştiriyor. Istanbul'a gitmiş, Mîna Urgan'a da sormuş, ama yanıt yok. Yaz- , madıklannı konuşmaktan da hoşlanmıyor belki. Ki- ; mi zaman özümüzle de konuşmadığımız konular yok mu? Dahası, bellekler de karanyor kimi zaman. • Unutmak istediği konulan ışığa çıkarmıyor, karanlı-. ^ ğa gömüyor. Mutlu ya da mutsuz, çok özel anılan"' paylaşmak istemiyor betki de! Özüne saklıyor... ^ Prof. Erdal Ankan başka bir açıdan yaklaşıyor Di- * nozor'a. Tarihçiler için değerii bir belge, diye düşü- , nüyor. Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarını, sosyal ya- * şantıyı, devrimleri çok iyi yansıtan belgesel nitelik- te bir yapıt, diye tanımlıyor. Tanıya katılıyorum, o yıl— ların bir bölümünü ben de yaşadım. Sosyal yaşam , belli bir çizgideydi o zaman. Cumhuriyetimizi kuran- • lann öngördüğü çağdaşlaşma doğrultusunda, umut- ," lu, coşkulu bir başkent. Herkes çok şık; Pembe Köşk'te düzenlenen sergiler, yayımlanan fotoğraf- lar da kanıtlıyor bunu. Ancak etiket ve marka şıklı- ğı değil bu. Yerli Malı haftalannı kutluyor, Sümerbank'ın . çiçekli basmalarıyla dans ediyor kadınlar. Prof. Ankan'ın hakkı var. Dinozorun Anılan, bel- ) gesel niteliğinde gerçekten başkent yaşamındaki de- ğişim ve dönüşümleri açıklıyor. Uzun etekleriyle yol- ' lan süpüren kızlar, türban modası; kara sakallan, kı- ; ravatsız gömlekleriyle şimdi geçmişten hayli deği- * şik bir yaşam biçimi var. Ama ötesi de var. Dansın gizemini yansıtan gösteriler, güzel şarkılar, ekranlar- da yeteneğini kanıtlayan çalgıcılar. Müzik fakültesi de, bilimin ışığında yükselen bir yapıt Bilkent tepe- ' sinde. Çağdaş bir üniversitenin müzik devrimine bakışını yansıtıyor. Ersin Onay da anılarını yazma- lı bence. Fakültenin kuruluşunda, gelişmesinde bü- yük emeği, kocaman yüreği var. •) O emeği güzel değeriendirenlere selam olsuru , Güzel uğraşlarıyla çınlasın tepeler. : : BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDANSAĞA: 1/ Lağun çuku- ru. 2/ Açı ölç- meye ya da çız- meye yarayan araç...Birnota. 3/Patlayıcı bir 4 madde... Kent. 4/ Notada du- rak ışareti... Midyedendaha büyük kavkılı g bir deniz ka- buklusu. 5/ 9 Arap harfleri- nin en çok kullanılan el yazısı biçimi... Bir ' öğretim kurumu. 6/ Ka- 2 lın su borusu. 7/ De- 3 nızcilikte, herhangı bir 4 yükü kaldınp indirir- 5 ken istenilen durumda g tutmak için ona bağla- 7 nan ince ıp. 8/ Hz. Mu- hammed'ın aile üyele- ° rineverilenad... Birso- 9 ru sözü. 9/ Heyecan uyandıncı ve çok şaşırtıcı olay. ]—YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Küçük teknelerin yapımında, yahtım işlerinde, i lıkle plastık ve polyesterden parçalann üretiminde kullanılan sağlamlaştırma maddesi. 2/ Göriinüşe gö- re olacağı samlan .. Birgöz rengi. 3/ "Bakakalınm gi- den geminin ardından / Atamam kendımi denize, dün- ya güzel / —'de erkeklik var ağlayamam" (Orhan Ve- ü)... Sıtmatedavısınde kullanılan beyaz alkaloıt. 4/ Hin- distan'da kutsal kalıntılann saklandığı Buda ya da Cayna anıtı... tçine sulu şeyler koymaya yarayan kap. 5/ Her yiyeceği canı çeken... Bir tür ipek kumaş. 6/ Çembenn çevresmın çapına oranını gösteren sayı... Hol- landa'nm plaka işaretı... Matem. II Bir şeyden kalan kötü ız. 8/ Bir ışı yerine getırme... Asker... Japon lirik dramı. 9/ Descartes felsefesını benımsemış kımse. s E Y T T G A Z T E S E M E | H A N R E N | R A I TD G R •T s p A R T u M T T | E B E R Z E M | A L A •G E K S E E •K L E iA K A N 1IM T E K E R L E M E
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear