23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 HAZİRAN 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAVFA HABERLER Mehmet Nuri Yılmaz, devletin dine, dinin devlete kanşmaması gerektiğini söyledi 'Diyanet yeniden yapdanacak' 'iyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yümaz, Türkiye şartlannın dinle ilgiknen bir kurumun varbğını zorunlu kıldığını söyledi. Mehmet Nuri Yılmaz, "Diyanet işlerinin cemaatlere bırakıhTiası, haliyle büyûk bir kaos meydana getirir. Bunu isteyenlerin bir kısmının gerçek amacı da bu" dedi. METİNGÜR Diyanet tşleri Başkanı Mehmet Nuri Yrimaz'la Türkiye'de dini yaşamın çeşit- lı sorunlan üzenne konuştuk. Gazetemi- zı ziyaretinde yaptığımız söyleşi sıra- sında önemlı açıklamalarda bulunan Mehmet Nuri Yılmaz, diyanetin yeni- den yapılanma içinde olduğunu belırte- rek dev letin dıne, dinin devlete müdaha- le etmemesi gerektiğini vurguladı. Dev- letın dinden elini çekmesi tartışmasına yarut veren ve 1980 askeri müdahalesi- nin dini olumsuz etkilediği imasında bu- lunan Yılmaz, Hizbullahın olası bir gi- rı^ımine karşı gerekli önlemleri aldıkla- nnı da açıkladı. - Diyanet, hem çeşnü dini akmüar ara- sında hemde Atatürkçü, demokratik ke- simler arasında en çok tarnşüan bir ku- runı. Bu taruşmalar daha çok, din hiz- nıetierinin cemaanere bırakılması, dev- letin dinden etini çekmesi noktasındayo- ğunlaşıyor. Dinle devlet arasmdaki gele- neksei ilişkinin şeriatçı kcsimi beslediği ileri sürülüyor. Diyanet bu gettşmeieri nasjl yorumluyor? YILMAZ - Türkiye nın şartlan böy- le bir kurumun varhğını zorunlu kılmak- tadır. Benım şahsi kanaatım bu. Diyanet olmazsa ne olur? Birçok diyanetler var. bir diyanetle başedemeyen, bır diyanet- ten şıkâyet eden, bu kadar diyanete na- sıl tahammül edecek? Ben böyle düşü- nuyorum. Cemaatlere bırakılması, ha- lıyle büyük bir kaos meydana getirir. Bunu isteyenlerin bır kısmının gerçek amacı da bu. 'Diyanet olmazsa işte biz teşkilati kuranz, istediğimiz gibi imam- lar, hatipler atanz, böylece tamamen keodi fikrimizi egemen kumaya çakşı- nz' düşüncesindeler. Amaçlan bu. Bu- na fırsat verilmemesi lazım. - Sizin de bikliğiniz gibi, bugfin Diya- net'e ve demokrasiye karşı olan İslamcı kuruluşlardaki birçok kişi Diyanet çtfoş- h.Cemalettin Kaplan, Adana müftüsüy- dü. Aynı kişi, Diyanet başkan varduncı- hğuıa kadar yükselmişri. 'Dine mûdahak edflmemeB' Devlet dine müdahale etmemeli. O doğru. Zaten tehlike de bu demektir. Din devlete, devlet de dine kanşmamah. Şimdi devlet dine karışıyor mu? Birta- kım kişilerin iddiası bu, kanşıyor. Öde- nek ayınyor vs. Böyle bir dûşünce var. tlk bakışta bu düşünce haklı gibi görünüyor. ama işte söylediği- miz gibi ülke şartlan gözönünde tutulduğunda böyle bir müessese- nin gereklıliği ortaya çıkıyor. Ben Diyanet'teyim, şu kadar zamandır kurumun başındayım. Devlet hiç müdahale etmedi. Şöyle görüş bil- dirin, böyle davranın şeklinde mü- dahalesi olmadı. Dinin de devlete bir müdahalesi olmamalı. Zaten uygulama bakunından yok. Meclis kanun çıkanyor, dine uygun mu, değil mi diye görüş alınmıyor. Ba- zı adamlar çıkmış, çıkabilir tabii. Her müessesede terörist çıkıyor, anarşist çıkıyor, hepsi var. Bizden Kaplan gibiler çıktı. Ama bunlann görev yaptıklan sırada böyle bir şeyleri yoktu. Cemalettin Kaplan Adana müftüsü iken hiçbir yanlış tlavranışı olmadı. - Ara rejimJerde. özeüikle 1980 askeri müdahalesinde Diyanet'te bir değişme, oldu mu? Ben, bu mü- dahalenin ardından. şeriatçı akım- laruı palazlanıp gefiştiğini düşünû- yorum, siz ne dersiniz? - Evet. olabilir!.. Belirttiğiniz gruplann. cemaatleri milleti böl- Yılmaz, Papa ile görüştüROMA (AA) - Vatikan' ın daveti üzerine iki gündür Ro- ma 'da bulunan Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yıl- maz, Papa II. Jean Paul ile görüştü. Yılmaz, "son derece samimi ve yapıcı bir ortamda" ge- çen görüşmede, Papa'nın ilk söz olarak "Türkiye'nin bü- yük bir devlet ve Atatürk'ün önemti bir lider olduğunu" söylediğıni belirterek 1979 yılında 59 yaşındayken Tür- kiye'yi ve Anıtkabir'i ziyaretini anlattığını bildirdi. Papa'nın Türkiye hakkında "çokolumlu görüşleri bu- hıhduğunu" ıfade eden Diyanet tşleri Başkanı Yılmaz, Cumhurbaşkanı AhmetNecdetSezer ve Başbakan Bülent Ecevit'in iyi dilek mesajlannı Papa'ya ilettiğini söyledi. Yılmaz, Papa'nmdakendisinden Sezerve Ecevit'e "iyi dilek" mesajlannı ıletmesıni istediğini belirtti. Yümaz, görüşmede Papa II. Jean PauPü Türkiye'ye davet etti. Ancak Papa, Huistiyanhğın 2000. yılı kutla- malan dolayısıyla bu yıl gelemeyeceğini, gelecek yılın gündemine Türkiye ziyaretini aldığını belirtti ve "Yaşa- yan görür" dedi. Görüşmede, iki tarafın da "dinler arası diyaloğun art- onlmasu dünyadaki açlık, şiddet ve terör olav lanna karşı biriikte hareket ermesi" kararlaştınldı Yılmaz, "Çokya- rariı bir görüşme oldu, iki taraf da tekrar bir araya geline temennisini dile getirdi" dedi. Görüşmede aynca, Türki- ye'de Hıristiyanlarca önemlı sayılan tarihi mekânlarda di- le getirildi. Papa, Türkiye'nin bu mekânlan korumasuıı istedi ve Hıristiyanlara Türkiye'ye gitmeleri çağnsında bulunacağını söyledi. Diyanet Işleri Başkanı Yılmaz ile biriikte Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi AltanGüven ve 5 kişilik Diyanet Işleri heyeti de Papa tarafından kabul edildi. Bu kabulden sonra Papa ve Yılmaz baş başa 25 dakikalık bir görüşme yaptı. Mehmet Nuri Yılmaz, görüşmeden sonra cuma namazı için Roma Camisi'ne gitti. memesı için Diyanet var. - Devletin bir dini kurumu olarak içe yöneKk ne gibi çahsmalarauz var? Teş- kflata bağh görevtileriniz, 28 Şubat ka- raıianndan bu yana gefişmelere paraleJ olarak eğmüyoriar mı? - Evet, yeni projelerimiz var. Eğitim merkezlerimizde genişleterek uygulu- yoruz. Örneğin, cumhuriyet nedir, laik- lik nedir, demokrasi nedir gibi konular işleniyor. Bunlann Islama ters düşüp düşmediklen görüşülüyor. Ashnda ters düşmez. Bunlan önce görevlilerimize, yuKdışında göfev yapanlara ve halka an- latıyoruz. Şimdi bütün gücümüzle buna çalışıyoruz. Almanya'da ne deniyor: "Cumhuriyet dine ters düşer." Kamp- larda ne işliyorlar: "Cumhuriyet laikb- ğe ters dûşer" diyorlar. Yeni bir eğitim seferberlıği başlattık, hizmet içı eğitim kurslannda. Geçen kurban bayramından önce yaptığımız bölge toplantılarında uyguladık Şimdi A\Tupa için ikinci bır eğitim başlaya- cak. Vatandaş birtakım akımlann etkisı altında kalıyor. Türkiye'nin bir savaş ül- kesi olduğunu söyleyenler var. - Namazdan sonra bazı camilerde hi- lâbu konulann tşlendiği beurtinyor. Bun- lan denetkme olanağuuz olmuyor mu? - Denetliyoruz, ama denetlemesi de zor. Onun için merkezi vaaz sistemi ge- tirdik, herkesin konuşmasını kesebilmek için. örneğin Ankara'da Kocatepe'den konuşuluyor, bütün camiler dinliyor. Merkezi vaaz sistemini Türkiye'de 560 il ve ılçede kurduk. Birtakun çatlak ses- ler de geldi, ama kulak asmadık. Bunu yaygınlaştmyoruz. Hemen hemen lcu- DevletAlmanya 'ya geç girdi rulmayan vilayet kalmadı llçelerin de birçoğunda kuruldu. Batman'da yoktu, şimdi orada da faaliyete geçildi. Öyle bir sistem kuruldu ki, konuşma ancak ana merkezden kapatılabilir. Konuşmasını bilenleri görevlendiriyoruz. HizbuDah sorunu - Diyanet'i tebdit eden bir yeralü ör- gütü de Hizbullah. Doğu illerinde cami imamian öldürüldü. Birçok camiyi Hiz- bullahçılar amaçlanna uygun olarak kuDandüar. Hâli bazı camilerin Hizbul- lahçüann baskıs aranda olduğu söyleni- yor. Bunlar Diysuıet'in camilerine nasıl okhı da böyle girebiMiler? - Hizbullah olayı 9O'lı yıllann başın- da başladı. Adamlar camilere gıdı yorlar, " Buradaibadetetmemizemüsaadeedm, ADah'uı evini niye kapatryorsunuz?" dı- yorlardı. Tabii bunlann niyetı ilk zaman- lar bilinmiyordu. Mülki amirler de o za- man müsamaha ettiler. Art niyetli ol- duklan sonradan ortaya çıktı. 1994'te müftülerimizden haberler gelmeye baş- ladı: "Bunlar camilerimizi işgal ediyor- lar, çocuklan okotmamıza bile engel otu- yoriar. Kendileri, çocuk okutmak. genç- leri yetiştirmek gibi bir düşünce içinde- ler" dediler. Biz. namaz vakitlennden sonra camilen kapatmalannı istedik, bunlara engel olabilmek için. Camiler kapatıhyordu, ama geceleri yatsıdan sonra anahtar uydurarak açıp giriyorlar- dı. Buna engel olmak isteyen 22 imamı- mızı öldürdüler. Bunlar ilk kez ortaya çıktıklannda, teşkilat olarak ne amaca hizmet ettiklerinı bilmiyorduk. Herhal- de başkalan da bilmıyordu. Ama kısa bir zaman sonra biz bunun farkına vardık. O zaman tüm valiliklere bir genelge göndererek Güneydoğu'da bütün cami- lerin namazdan sonra kapatılacağını bil- dirdik. Bundan sonra camıler ışgal edil- meye, imamlar öldürülmeye başlandı. - Bundan sonra ne oiabitir, neler bek- Kyorsunuz? - Artık gerekli tedbirler alınmıştır. Şimdi cami dersleri başlatıyoruz. Ekim ayından iribaren camilerde hal- ka yönelik dersler yerilecek. Bunu bel- ki bazılan eleştu-ebilirler. Bizim cami derslerinden maksadımız şudur: Vatan- daşa dini bilgileri doğru öğretmek. Bu öyle nizami bir ders değil. tlan edeceğiz. Büyük camilerde, merkezi camılerde ve tüm Türkiye 'de vatandaşlar gelip dinie- yebilecekler. - Diyanet yeniden bir yapılanma içm- (fedrvebflirrniyiz? - Evet evet, Türkiye'nin bir inanç ha- ritasının çıkanlması lazım. Buna ihti- yaç var. Bu bir zorunluluk arzediyor. Şu baknndan, dıyelim ki Güneydoğu'nun bir iline ya da ilçesine bir görevli gön- dereceksiniz. O, oranın inanç yapısını bilmeli ki ona göre konuşsun, ona göre tedbir alsın. Güneydoğunun hepsi Ha- nefı değil. Şafıi var, bazı yerlerde Şii mezhebinden, Caferi mezhebinden olanlar da var. Bizim görevlileri- miz bunlan öğrenmelidir. Bu, bir aynm yapmak için değil. Şunu özellikle belirtelim bizim amacı- mız vatandaşı bölmeye yönelik de- - Mehmet Bey, bu sorun böyk Wr aşamaya getinceye ka- dar, bu koouda neJer yapdcfağı öneoUL Almanya 'dald baş- konsolosluklannuzda görevü din ataşeleri var. Onlann de- netiminde o böigelerde görev yapan toplam 450'nin üstün- de din görevtüeri buiunuyor. Diyanet tşleri Türk İslam Bir- liği'nin (DİTİB) 750 cami derneği var. Bunlann üstünde ise elçOikte görevH Din Hizmederi Mûşaviri var. Nasd oldu da, devletin her teşkilaüyla olduğu Ahnanv'a'da din ders- leri sorunu bu noktaya getirildi, MflK Görüş bu işi başar- dı? Eksüder nerede yapıkn? Eksiklik şurada, devlet Almanya'ya geç girdi. Biz oraya seksenli yıllarda gıdebüdik. Ondan önce bütün cemaatler gitti. Cami yaphrdüar, kiliseleri ahp camiye çevirdiler, gö- revlilerini tayin ettiler. Örneğm, Ingiltere'de adamlar teşki- latlanru kurmuşlar. Biz bu müşavirlik kadrosunu iki yü ug- raştıktan sonra alabildik. - Almanv a'daki din görevüleri oisun, ataşeier olsun, Türki- ye'de sık sık istikrarsız bir potitik yapı yaşanmasuıdan. hûkü- metkrin değişmesinden etkâeniyorlar. Partiye dayah politika- lar Almanj'a'ya da yansıvor. Devlet memunı bu insanlar, "ya- rm bana uygun ohnayan biriişbaşma geMrse ben ne yapanm?' korkusunu vaşıvorlar. Yani,devlet memunı konuşamaz, açık- lama yapamaz anlaytşı var. Bo durum difi, ayağı bağh bfr din görevüsi tophıluğunu öne çıkanvor. Bunun önemK etkisi ol- duğunu düşünüyorum. Çiinkü karşıdakuer özgür, istedüde- rini söyleyebiliyoriar. Tabii tabu, doğru. Bunun da etkisi vardu". Ama o kadar et- kisi yok. Dili tam bağlı değii. Karşılıklı konuşuyorlar. Onla- nn konuştuklannın büyük bir kısmının bir mesnedi de yok. Zaman zaman bıze konuşmalar da geliyor, raporlar da gelı- yor. llmi değil. yalan yanlış duygusal konuşmalar oluyor. Bi- zim konuşmalanmız daha manükb, dine ters düşmeyen ko- nuşmalar. Onlar toplantılanna 30 bin insan topluyorlarsa, biz 50 bin toplanz. _ - Türk/tslam sentezinin kimi DİTİB'üleri etkilediği sözko- nusu, ne dersiniz? Olabilir, fazla yok ama olabilir. - Efendim. size son bir sonun, Ahnanya'daki din dersleri- nin içeriği üzerine olacak. Din derslerinin nasd verSecegi ko- nusunda üç görüş ortaya çıkıyor. Din derslerinin Almanca ve- rilmesL Türkçe verilmesi ve üçüncüsü ise din derslerinin ye- rine dinler tarihi verilmesi tarüşıüyor. AB'ye aday ohna süre- cini de gözönüne ahrsak sizin için hangisi daha uygun? Din derslerinde bütün dinlerin geçmişi ve ibadet şekli öğ- retilebilir. Bize bu kadar zaman ayırdığmız ve geniş bilgi ver- diginiz için size çok teşekkür ederiz. - Türkiye'de dini azndddar var. Bunlann içinde en güçhl otanı Ale- vüer. Her a/mhğın kendi inananı özgürce yaşayabamesi konusunda ne düşünüyorsunuz? - Ben .\leviliği azınlık kabul et- miyorum. Alevilikte olsun, öteki farklı anlavışlarda olsun dini doğ- ru, kitabı bir sekilde öğrenirlerse farklılık kalmaz. Elbette yine yo- rum farklılıklan olur. Bunu yok et- mek mümkün değil. O kadar bir aynlık olacak. - Alevierin bütçeden pay iste- melerini nasd karşıhyorsunuz? - Azınlıklann Lozan'da belırlen- miş kendilerine özgü statuleri var. Onlar farklı, ama Aleviler azuılık- lar içinde yer almıyor. Onlann da farklı düşünceleri, farklı yonımla- n var. Birçok dini cemaatlerde ken- dilerine yönelik farklılıklan göre- biliriz. Doğrusunu bulabilmek için dini doğru öğrenmek lazım. Kavakçı'nın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığmdan çıkanlmasının yasalara uygun olduğu belirtildi Danıştay'dan ABD yurttaşı Kavakçı'ya retANKAItMGumhuriyet Bü- rosu) - Danıştay tdan Davalar Genel Kurulu, 18 Nisan seçim- lerinde FP'den Istanbul millet- vekili seçilen Merve Safa Ka- vakçı'run Türkiye Cumhuriyeti yurttaşhğmdan çıkanlmasının yasalara uygun olduğuna karar verdi. Hnloıksai tüm olaaakla- n kullanan Merve Kavakçı, isteminde Kavakçı AİHM'ye gidecek. bulunduktan sonra Avrupa İn- san Haklan Mahkemesi'ne (AİHM) başvuracak. TBMM Başkanlığı, yemin etmediği için TBMM çalışmalanna katıla- mayan Kavakçı hakkındaki mületvekilliği tartışmasmı sona erdirmek için Danıştay'm ge- rekçeli karanm bekliyor. TBMM Genel Kurulu ndakı törene türbanıyla girmesı nede- niyle yemin edemeyen Merve Kavakçı'nın yurttaşlıktan çıka- nlmasmın hukuka uygunluğu Danıştay 10. Dairesi'nin ardın- dan genel kurul tarafından da kabul edildi. Danıştay Genel Kurulu. 10. Daire'nin ret kara- n üzerine yapılan temyiz başvu- rusunu dûn sonuçlandırdı. Ku- daşlıgına geçmeden önce Türlc makamlarından ızın ahnması gerektığine ışaret etmişti. Tem- yiz başvurusunu görüşen Idari Davalar Genel Kurulu. oybirli- ği ile 10. Daire'nin karanm onadı. Genel kurulun karannın ar- dından Kavakçı'nın olağanüstü hukuk yolu olan "karar dûzeK- me" ısteminde bulunma hakkı rul, Kavakçı'nın 10. Daire'nin itirazlannı yerinde görmeyerek reddetti. Danıştay 10. Dairesi, Kavak- çı'mn yurttaşlıktan çıkanlma- sına ilişkin Bakanlar Kurulu ka- ranna yaptığı itirazı reddetmiş- ti. Daire, Yurttaşlık Yasası'na göre bir başka ülkenin vatan- var. Kavakçı, karann kendısuıe tebliğinden sonra 1 ay içerisın- de bu istemde bulunabilecek. Karar düzeltme isteminı de yi- ne Danıştay tdari Davaiar Genel Kurulu sonuçlandıracak. Ankara DGM Cumhuriyet Savcılığı da Kavakçı hakkında Türk Ceza Yasası'nın 312'2 ve J69. maddelerınden dokunul- mazlığının kaldınlması iste- miyle fezleke hazırlamıştı. Bu fezleke konusunda Kavakçı'nın hukukı durumu açıklığa kavuş- madığı için ışlem yapılmamış- tı. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Kavakçı'nın milletve- killiğinin düşürülüp düşürül- memesine TBMM nm karar vereceğini açıklamışt». söyledi Vahit Erdem,^Ben hu- kokçn değumı. hukukçulanmız değerlendirme yapıvorlar. An- cak bana kahrsa başka bir oyla- maya gerek ohnadan, gerekçeH karana okunması yeterlidir" dedi. Kavakçı'nın avukatı Sah'm Ozdemir ise Avnıpa İnsan Hak- (AÎHM) Danıştayın onama karann- dan sonra gözler Meclis Baş- kanlığı "na çevrildi. TBMM Ge- nel Sekreten Vahit Erdem, Da- nıştay'ın gerekçeli karannın başkanlığın sunuşuyla biriikte genel kurulda okunmasıyla Ka- vakçı'nın milletvekilliğinin hu- kuken sona ermiş olacağuu başvuruda bulunmak için iç hu- kuk yollannın tüketi rektiğine dikkat çekti. Özdemir, " Bizim için karar sürpriz değfl. Ancak bu prosedürü tamamla- mak durumdaydık. Şimdi tas- hih-i karar isteminde bulunaca- ğız. Bundan da sonuç alamadı- ğumz zaman AİHM'e başvura- cağız" dedi. CUMARTESİ YAZtLARI ATAOL BEHRAMOĞLU İpekçi Cinayeti ve Bazı 'Etik' Sorunlar Gazeteci-yazar Abdi Ipekçi'nin 1 Şubnt 1979'da öldürülmesinin üzerinden 21 yıl geçti. Cinayet unutulmadı, unutturulmadı. Bunda, Ipekçi'nin seçkin kişiliği, cinayetin arkasındaki kanşık sorunlar yumağı ve cinayet sonrasında- ki süreçler (Papa suikastı vb.) etken olduğu ka- dar, İpekçi ailesinin "unutturmama" sava^ımı belki herşeyden daha çok etkili oldu. İpekçi 'nin sevgili kızı ve cinayetten bir yıl kadar sonra bir toplantıdaki karşılaşmamızdan ben de kalan "soyluluk"ve "incelik" izlenimleriyle her zaman anımsadığım değerli eşi, unutmayarak ve unut- turmayarak, belleksiztoplumumuzabir "ahlak- lılık" örneği verdiler. ••• Unutmak-unutmamak kavramları, bağışla- mak-bağışlamamak kavramlarını çağrıştırıyor. Cinayet bağışlanabilir mi, bağışlanmalı mı? Bu konuda, Kanadalı genç yazar ve şairAnne Mic- haelsin "Bölük Pörçük Yaşamlar" adını taşıyan (Adam Yayınları, çev. K. Atakay) romanından bir bölümü sizlerle paylaşmak isterim. Nazi ci- nayetlerini, özel bir yaşam kesitinden, özgün bir şiirsel anlatım ve felsefi bir derinlikle ırdeleyen romanın sözünü ettiğim bölümü bir "mesel": Yaşadığı yörede tanınmış bir kişi olan bır haha- mı, komşu bir köyde konuşmaya çağırmışlar. Trende birkaç saat için de olsa kendisiyle baş başa kalmak isteyen haham, yoksul bir köylü kıltğına girmiş. Bu yoksul giyimli yolcudan te dirgin olan varlıklı yolcular tedirginlıklerini ken- di aralarında dile de getirmişler. Varılan yerde hahamın gerçek kimliği ortaya çıkınca bu kez ondan özür dilemişler. Haham karşılık verme- miş. Daha sonra da özür dilemeyi sürdürdük- lerinde yine karşılık vermemiş. Bir yıl kadar son- ra, herkesin herkesi bağışlaması gereken kut- sal bir günde özür dılemek için yine geldiklerin- de hahamın yanıtı şu olmuş: "Siz bütün bu sü- re boyunca yanlış adamdan af diliyorsunu7 Trendeki adamdan afdilemeniz gerek." A. Michaels aktardığı bu küçük öyküyü şöy- le yorumluyor: "Elbette, af dilenmesı gereken her köypdür bu. Ama hahamın ortaya koydu- ğu görüş daha da zofoacadır: Hiçbir şey ahlak dışı bir eylemi silemez. Af dileme de, günah çı- karma da. Bireylem bağışlanabilseydi bile, hiç kimse ölüleradına bağışlamanın sorumluluğu- nu üzehnde taşıyamazdı. Hiçbir şiddet eylemi hiçbir zaman bağışlanmaz. Bağışlayabilecek kişi artık konuşamıyorsa, yalnızca sessizlik var- dır." (Kitabın 125-126. sayfalarından.) ••• "Etik"\e, erdemle ilgili kavramların tartıştlma- sı, gününü gün etme "fe/sefes;"nin egemen ol- duğu günümüz Türkiye toplumunda birçok ki- şiye sıkıcı gelebilir. Oysa, kalıcı degerler bunlar- dır. Bu kavramlar üstünde düşünürken, daha çok, daha derinliğine insan olabiliriz. Gerçek mutluluk duygusu da bu düşünmelerden, bu yaşantılardan geçer. Kendi adıma, İpekçi aile- sinin "unutmama", "unutturmama" savaşımı- nı, hayranlıkla, saygıyla, sadece bir toplumsal olgu - bir cinayetin arkasının bırakılmaması gi- bi değil, birahlaklılık, insanca bir vefa, birtutar- lılık örneği olarak da izliyorum. Ve sadece top- lumsal bir görev sorumluluğuyla değil, insanca bir dayanışma duygusuyla yanlannda yer alıyo- rum. • • • Ipekçi'nin katili Türkiye'de, aramızda. Yaban- cı bir ülkenin cezaevinde yatmaktayken, bizi tedirgin edecek bir yönü yoktu... Orada, görü- nüşte rahat, ashnda ciddi ceza koşullarında, cezasını çekmekte olduğunu biliyorduk ve vic- danımız rahattı... Şimdi, adalet ve infaz sistem- lerinin laçkalığı bu işin en baştaki sorumlulann- ca da dile getirilen ülkemizde, İpekçi cinayetiy- le ilgili olarak vicdanlanmızı nasıl rahatlatabile- ceğiz? Abdi Ipekçi'nin katili, belki de kısa süre sonra serbest kalıp aramızda dolaşmaya baş- layacak... Yandaşlarının ona bir kahraman gibi davranacakları kesin... Peki, sokaktaki "yan- sız" yurttaş, ülkenin seçkin biraydınının bu psi- kopat, provokatör katiline karşı nasıl davrana- cak? Onu dışlayıp cezalandırarak mı, yoksa gerçek bir katil gibi değil, neredeyse bir sine- ma oyuncusu gibi algılayarak mı? Ya medya- mız? Kiralık katilin arkasındaki güçleri ortaya çıkarma çabasında mı olacak, yoksa bir katil- den röportaj koparıp "reyting" alma yanşında mı? İşte, İpekçi cinayeti ve düşündürdüğü ba- zı "etik" sorunlar... kitap kulûbûl DİNLE TAKSIM SERGI SALONU'NDÜ Çocuklara Türküler v\Saat:18.00 Istıklal Cad. (Fransız Konsolosluğu yanı) Taksim Tel: 252 38 81/82
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear