16 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1~7 HAZİRAN CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Cepten cebe fark ANAP hderi Mesut Yılmaz'ın, 1998 de satılan iki cep telefonu li- sans hakkı nedeniyle Yüce Di- van'a gitmesi içın kapı aralandı. Yine "sıyasi istikrar, iktidarortak- lan arasındakj uyum" filan derken, olayın özü gözden kaçıveriyor. Haber-Şen Merkez YÖnetim Ku- rvılu üyesi Abdullah Kahraman, küçük bir hesap yaptı köşemiz için: "0 dönemde lisans hakkının tekini500 milyon dolara devretmiş- lerdi. Aynı dönemde Almanya 'da satışa çıkanlan lisans hakkı için Mannesman fırması, Türkiye'de devredilen hakkın 60 katını öner- mişti. Demekki, Tûritiye'deki cep telefonu lisans hakkı, Almanya'da- kinin 60'ta birine verilmiş... Ayn- ca, herbıri 500 milyon dolara dev- redilen lisans haklannın abone ve altyapısı hazırdı. Oysa bugün dev- redilecek bir GSM hakkına 3 mil- yar dolar isteniyor. Hakkı alan şir- ketin abone ve altyapı için de en az3 milyardolarharcaması gerek- tiği belirtenmiş. Böylece maliyet 6 milyar dolan buluyor. Dikkatinizi çekerim: 500 milyon dolar ile 6 milyar dolar arasında 5.5 milyar dolariık bir fark var." KANSl" Gazeteci Abdi Ipekçi'nin ka- tili Mehmet Ali Ağca mahkûm ol- duktan yıllar sonraTürkiye'ye ge- ri getirildi. Davanın yeniden açılması tar- tışılıyor, Ağca'yı kullanan çevre- lerin kimler olduğu kurcalanıyor, Ipekçi'ye yönelik saldırıda yer alıp bugün ellerini kollannı salla- yarak dolaşanlar anımsanıyor... Uğur Mumcu'nun ilk basktsı 1984 yılında yapılan "Papa- Maf- ya-Ağca" kitabında ise yüzlerce ad geçiyor. Kaçakçılar, ajanlar, mafya başlan, işadamlan, siya- setçiler, Susuriuk kazası sonrası adını sık sık duyduğumuz karan- lık isimler... Mumcu, karmakan- şık gibi gözüken ilişkiler ağının kördüğürnünü tek tek çözmeye çaba göstermiş yıllar öncesin- den. Sonra gelişen olayfar, haklılı- Mumcu'nun tezi ğını, doğru iz üzerinde olduğunu kanrtlamış. Mumcu, Papa-Mafya-Ağca ki- tabında "destabilizasyon teori- si', yani "ülkelerin kargaşa, anar- şi ve teröryöntemleri ile guçsüz- leştirilmesi" üzerinde özelllkle duruyor "Destabilizasyon teorisinl, hem kapitalist blok hem de sosyalist blok için kullanırsak, daha ger- çekçl biryaklaşım sahibi oluruz. Bu bir terör pazandır. Bu terör pazahnda, silah üretilen ülkeler, silah sabşına aracılıkyapan kişi ve şirketler, bu silahlan teröristlere ulaşöran kaçakçılaraynı çokulus- lu yapı içinde çalışmaktadıriar. Iş- te bu çokuluslu ticaret ağını ye- ni entemasyonalizm olarak nite- liyoruz. Ülkeleri destabilize eden oluşum bu yeni enternasyona- lizmdir... . , . . 6u destabilizasyon ortamı, ül- kede sağlıklı bir demokrasinin ku- rulmasını engellemektedir. Bun- dan Türkiye ile çıkaıian çatışan ül- keteryarartanmaktadır. Terör, han- gl etnik, ideolojik ve siyasal ne- dene dayanırsa dayansın, böyle sonuçlar doğurmaktadır." Uğur Mumcu, Ipekçi'nin kati- linden yola çıkarak, kendi ölü- münü de içeren son 25-30 yıllık sürecin perde arkasını araştırdı, yazdı. Ardından bir arpa boyu yol gidilmediğini, gidilemediğini he- pimiz biliyoruz. Şimdi ne olur? Mehmet Ali Ağca "gasp suçu işlediği" gibi gerekçelerie bir sü- re daha cezaevinde yatar beiki ama, Mumcu'nun halen yürür- lükte olan destabiiizasyon tezi aydınlatılmayı bekler. Iş, o tezi aydınlatmakta... Ünıversite sınavlan yann. Milyon- larca genç gergin, yorgun, sıkıntılı, heyecanlı. Kapağı bir üniversiteye at- salar, ah biratsalar.. tüm sorunlarçö- zülecek!.. Eski kaymakam, yazar Asım As- lan, "Üniversite Gençliğinin Sorun- ları ve Çözüm önerileri" adıyla üni- versite adaylarına ve üniversitelile- re bir rehber hazıriamtş. Geniş ve içe- rikli bir çalışma. Aslan, çalışmasını yürütmek, genç- terle söyleşmek, konferans ve imza günleri düzenlemek için 29 üniver- siteye bağh 108 fakülte ve 38 yük- Girilecek olan üniversitelerde durum sekokulda oğrencilerte, öğretim ete- manları ile görüşmüş. Kitabında ki- mi izlenimlerini aktanyor: "İmza günü ve söyleşi için ûniver- sitelere giderken soru yağmuruyfa karşılaşacağımı ummuştum. Oysa öğrenciler, öylesine korkak, ürkek, çekingen davrandılar ki, şa- şırdım kaldım. Korkudan kimse so- ru sormuyor, kitaba dokunmuyordu bile. Bana ve kitabıma uzaydan gel- miş biryaratık gibi bakıyoriardı... Bir öğrenci, imza günü, söyleşi ve kitap satışı için rektörden, dekandan izin alıp almadığımı sordu. Başka bir öğrenci, 'Kitap, gaze- te, dergi okuduk mu, konuşup tar- tıştık mı siyasal görüşümüzü açık- lamış oluruz. O zaman da mimlenip fişleniyoruz. Üniversiteden, yurttan atılıyoruz. Üniversite, yurt yönetimi, ders kitaplan dışında kitap okuma- mızı istemiyor. Ders kitaplan dışın- da kitap okuduk mu cezalandınlıyo- ruz' dedi... Ûniversiteli öğrenci, bı- rakınız yurt ve dünya sorunlanyla //- gilenmeyi, kendi sorunlanyla bile II- gilenmiyor. Birfakültedeokulunka- loriferieri birhafta süreyleyanmamış. öğrenciler bu durumu fakülte yö- netimine 'Başımıza iş açanz' diye iletmemişler. Baska bir fakûltede, öğrenciler, pislik içinde yuzen tuvaletlehn te- mizlenmesi için yönetime dilekçe vermek istemişler, ama bu istek 'Si- yasi bir talep olur" diye korkup vaz- geçmişler." Aslan'ın anlattıklan, kazanılmak için binbir uğraş venlen üniversite- lerden yalnızca bir iki küçük kesit... ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMİROĞLU «,*'. Levent Kırca ve Oya Başar iizerme Öncelıkle hemen belırtmeli- • yim, Kırca ve Başar'ın basın toplantılarında, kameralar kar- • şısında yaptıkları tartışmanın reklamla hiçbir ilgisinin olmadı- - ğını düşünüyorum. Çünkü bu iki sanatçının, bulundukları nokta itibarıyla böyle bir reklama hiç . gereksinimlen yok! Izleyici ola- rak olumsuz bulduğum tek yön ise bu tartışmayı çocuklarının da izliyor olmasıydı. İki sanat- •-^ı-bunun öntemini almalıydı. Bunun dışında, tartışma ben- ce değişik işaretler barındırı- . yor. Bir kere, işin içinde insani çekişmeler olsa bile, iki sanat- çının arasına bozan olay, sanat- sal bir içerık taşıyor. Olayda bir oyun, değişik sanatçıların de- ğişik yorumlan ve beyinsel ola- rak uyuşamama var. "Tarab- ya 'daki ev, mankenlene bilmem nerede görünmek, vaat edilen jiplerin verilmemesi, araba vs." gibi nedenlerden dolayı çıkan polemik ve kaygalara alışkın bizTürkhalkı için, Kırca-Başar çiftinin ayrılık nedenleri yeni bir şey. Anlaşamamanın itici gücü, sanatsal iktidar gibi estetik bir • kavrama dayanıyor. CHay yeri ti- yatro sahnesi! Bu, başlı başı- na soylu bir neden. Ikincisi, yıllardırseyrettjğimiz bu çiftin, gerçekten birbirleri- ne büyük uyum sağlamış oldu- ğuna, ana haber bültenlerini izledikten sonra iyice inandım. Tartışma, negatif elektrik taşı- sa da bu iki sanatçının birbir- lerine verdikleri değer ve kan- koca olmanın ötesinde birbir- lerinı sanatçı olarak önemseyen tavırlan, kolayca hissediliyordu. O modern dram, ciddi bir ener- ji içeriyordu. Özel hayat için kimse kımseye bir şey diye- m«z, fakat sanat hayatlannda bu çiftin aynlmalan, birseyirci olarak bana doğru bir karar gi- bi gelmiyor. Olacak O Kadar'ı yazan sev- gili arkadaşlarıma bir önerim var. İlk yazacağınız bölümde Kırca-Başar tartışmasının pa- rodisini işlerseniz, güzel olur. Çünkü gündemdeki her olayın komiğini yapan Kırca, bu ba- kış açısını kendisi için değiştir- memeli. Tüm ülke kilitlendiği- ne göre bu önemli bir durum, bir. Her olayın mizahı yapılabi- lir, iki. Insanın kendisiyle dalga geçmesi bir erdemdir, üç. Tar- tışma zaten "beni teknik ak- saklık yüzünden mi boşadın?". gibi "pas veren"cümlelerle ör- tülü, dört. Ve ilk kez Levent Kır- ca, bir ünlüyü canlandınrken makyaj yapmayacak, bu da beş. :..-- - Bizi Büyütenler rVTina Urgan Dinozorlann kraliçesi, aramızdan aynldı. Ne mutlu ki ona, bir hayatı insan gibi tamamlamasını bitdi. Tüm aydınlık tutkunları gibi, yaşam boyu ışığı aradı, arar- ken de çevresine ışık saçtı. Belki bu, tüketim çağı nesilleri için uygun bir örnek değil- di, fakat iç dünyalannı sadelik ve bilinç temeli üzerine otur- tanlar için dinozorlann en güzeiiydi. Ne tanıştım, ne konuştum; aramızda da 53 yaş fark vardı, ama... O benim arkadaşımdı! İnsanlar âleminde kısa bir tur! • Türkiye'de futbol uzmanı ol- mayan yok! Denizli için her- kes bir şey söylüyor: - Abdullah'ı niye oyundan almadı?! - Suat'ı niçin oynattı?! - Oktay'ı nasıl oynatmaz?! Yahu duaın, bir maç daha sab- redin. O futbolcularla tüm za- manı paylaşan Denizli, biz gör- düğümüz 2 saatle tüm hesap- lan çözemeyiz! Belçika maçı- nın sonucunu beklemeyip, "şu- nu niye oynatmadın, bunu ni- ye oynattın?" diye coşarsak, Mustafa Denizli gerçekten oy- natacak! Futbola milliyetçilik pompalayanlara, bir oyun için * 4 j i L i î f ^ " /* y lemi yapanlara da bir sorum var: Zamanında Ingiltere'den 8 gol yerken kansız mıydık biz? Bir spor dalı bu kadar sömü- rülür mü? İlk golümüzü attık, İlk puanımızı aldık, dilerim ilk ga- libiyetimizi de alınz! • Azman medyada patron- lar işi büyütüp her sektöre el at- îjkça, ihalesinden kredisine —devtete yuktenmeleri çoğaldik- âlemde. antimedya.net • Askerliğimi yaparken, ace- mi birliği Eğirdir olan bir arka- daş anlatmıştı: Oradaki bir ağa- ca "Birgün bütün dünya beni tanryacak" yazısı kazınmış. Al- tındaki imza da "Mehmet Ali Ağca!" Gerçekten de dünya, Mehmet Ali Ağca'yı tanıdı. Ipekçi'nin tetikçisi, Meryem Ana'nın katkılanyla Italya'dan Türkiye'ye nakledildi. Tamam, Papa Suikastı'nı anladık. Fati- ma'daki çoban çocukJarafısıl- danan üç sırdan biriydı. Baka- lım, ülkücü âlemin "Memo//"si, ipekçi Suikastı'nın emrini fısıl- dayan faşist odakları da deşif- reedeeek ml? Yoksa, o konu da Allah'a mı kalacak? Aynca, bütün dünya tarafından tanın- mak marifetse, Adotf Hitler daha becerikliydi! • Fazilet Partisi'nden bir mil- letvekili, koalisyon için "Siyam üçüzlen" benzetmesini yapın- ca, ortalık karışmış. Çünkü MHP'liler "üçüz" kelimeşinL ça, yanı ılışkıieri "karmaşıklaş- tıkça"; sahibi oldukları televiz- yonlarda "bitirim kahraman" tiplerinin de artıyor olması, si- ze de ilginç gelmiyor mu? Top- lumun "kahramanlara ihtiyaç duyar" hale gelmesinde büyük sorumluluğu kimler taşıyor der- siniz? • Antimedya dergısi sanal "ö/cüz"anlamışlar Akbuiut gi- bi, Çilter gibi konuşurken gaf yapan politikacıiarı çok gör- dük, ama hiç konuşmayıp din- lerken gaf yapanlarına ilk defa rastlıyoruz. Neyse ki kavga bü- yümeden yanlışlık düzeltilmiş. • Yann "büyük" sınav günü. Aylarca, yıllarca bu sınava ha- zjrlanan tüm ûniversiteli aday- lanna başarılar dilerim. Allah zihin açıklığı versin... Taşınamayan ANAP Soruşturma komisyonlannda MHP'liler ne- den ANAP lıden Mesut Yılmaz'ı Yüce Divan'a gönderme kararı venyorlar? Gelişmeleri ya- kından izleyen milletvekillerinin değerlendir- meleri ilginç bir tablo ortaya çıkanyor: - Koalisyonun MHP ve DSP kanadında, ANAP'a yönelik müthiş tepki var. MHP'liler, bunu dışa vuruyorlar. DSP'de ise Mesut Yıl- maz'ı koruyan Bütent Ecevit faktörü tepki- lerin bastınlmasına neden oluyor. MHP'lile- rin söyledikleri çok açık: "ANAP'ı taşımakis- temiyomz." - MHP'lilerin soruşturma komisyonlann- da Devtet Bahçeli'den habersiz tavır koy- malan olanaksız. Nitekim, SEKA arazisinin be- dava verilmesi ile ilgili olarak Mesut Yılmaz hakkında venlen karar öncesi, MHP'li ko- misyon üyelerinin topluca Bahçeli'ye gittik- leri ve 'Vicdanınıza göre oy kullanın' yanıtını aldıklan biliniyor. - Koalisyon protokolünde, olası transfer- lerie MHP'nin Meclis'teki sandalye sayısı DSP'yi geçse de başbakanlığın yine DSP'de kalması öngörüldü. Ancak, ANAP devre dı- şı kalırsa yeni bir koalisyon kurulması gün- deme geleceğinden, böyle bir durumda MHP'nin başbakanlığı alması da söz konu- su olabilecek. - MHP'liler, DSP ve MHP'nin milletvekili sa- yısıoın 264'e ulaştığını göz önüne alarak, di- ğer partilerden ve bağımsızlardan 15'e ya- kın transfer yapıldığında güvenoyu için 276'ya ulaşılabileceğını, dolayısıyla ANAP'ın dışlan- dığı bir MHP-DSP koalisyonunun kurulabi- leceğini hesap ediyor olabılirler. Senaryolann yaşama geçebilmesi için Me- sut Yılmaz'ın 276 oyla Yüce Divan'a gönde- rilmesi gerekiyor. 276 oy bulunabilir mi? DYP'nin Tansu Çiller'in durumunu güvence altına aiabilmek için ANAP'a destek verme- si ve DSP lideri Ecevit'in de Yılmaz'ı Yüce Di- van'a göndermeme eğıliminde olması, bu rakama ulaşılmasını zoıiaştınyor. Bu neden- lerle TBMM Genel Kurulu'ndaki oylamalar- da Yılmaz aleyhine karar çıkması olasılığı dü- şük. Ancak, MHP'nin derinden derine farklı hükümet formülleri üzerinde çalışmaya de- vam etme olasılığı ise yüksek. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(a turk.net ÇİZGtLİK KÂMtL MASARACI HARBt SEMtH POROY [email protected] KEDt LEVO APTİJiAKA BAfM'DONEK'OiYORLAR ^ Kİ TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN UHaziran CAUFORNIA 1579 1S79'PA BU6ÛN,ÜHLU İN&LJ2 OEN'lZCJSİ FGANCIS !>&*£, AMe&İKA'NtN 8AT7 KIY( BA61ACM. KENDİSİNİN SONRA LECBKT'm. TARJHTEkü £N BÜYÜK. VENCİLBRDEU SİKİ OLAN DfZAICE, ÎS FMAJYOLLAe'/A/ 0EMİ2L&ŞE ŞSBMBAJ Oİ-OUIClARI YILLAGCA, İNGİLİZLEIi'İN SU K&NUDAK-/ 7EK NEREPEYSE YALNI2 ISPAAIYOLLA&'A VE &ÜYÜK. ZAÇAB GÖRÜS EMtN GUBSES Esad'ın Mrası ve Doğu Akdeniz' Hafız Esad, bölg*de k i AraP ülkelerinin Israil'e karşı bir sılahşörü çıbiydi. Pek sevilmese de is- rail'e karşı oluşturrnaya çalıştığı askeri denge ça- basına destek vemrnşterdi- Esad'ı 1950'ler 1960'la daki gelişmeler ortaya çıkarmıştır. 1970'te Nasır'ın ölümünden birkaç hafta sonra Urdün'dekı F^ s- tinlilerkrizinindumanlıhavasındaiktidarayeneş- meyi başarmıştı. 1950'li ve 6O'lı yıllardaki as r\ müdahaleler, Mısır'la başansız biriik girişimı, ıs- rail'le savaşta kendsinin savunma bakanı oldu- ğu dönemde Suriyeordusunun yenilgisi gibi de- neyimler, Esad'ı başan için heryönteme başvur- maya itmiştir. BAAS Partisi'nin kurucuları olan Bitar ve Aflaq'ı da^i ülkeden uzaklaştırmaktan kaçınmamıştır. Bitar, 1980'de Paris'te öldürül- müştür. Suriye'nin huzuru İÇİn Israil'in yok edilmesinin zorunlu olduğunu düşünen Esad, 1970 Şuba- tı'nda Ürdün'deki Fıüstinliler sorununa başansız birmüdahalede bulunan Şam'daki yönetimi tas- fiye etmiş ve 30 yıl sürecek yönetiminin ilk adı- mını atmıştı. Esad sürekli bir tedirginlik içerisin- de yaşamış, bu tedirginlik 1980 Haziranı'ndaki su- ikasttan kurtulunca 500 Müslüman Kardeşler üyesini kurşuna dizdirmesine, 1982'de Hama'da yaklaşık 25 bin Sünniyi katletmesine yol açmış- tır. 1976'da Lübnan'a müdahale ederken de yine güvenlikti düşündüğü. Esad var olma üzerine kurmuştu stratejisim. Bunun için her yolu dene- di. Lübnanlı Maroni fıder Mişel Aun Aralık 1993'te yaptığı bir konuşmada Suriye'nin Lübnan'da ön- ce yangını başlattığını, sonra da itfaiyeci olarak görev aldığını ifade ediyordu haklı olarak. Arafat la yıldızı pek barışık değildi. Hep kuş- kuyla baktı Arafat'a. Enver Sedat'ın 1979'da yaptığı gıbı, Arafat'ın da Israıl'le bir anlaşmaya va- racağı ve kendisinin yalnız kalacağından ko--ktu her zaman. Böyle birriski sezdiğı Kasım 1983'te, Suriye biriikleri Arafat ve taraftarlanna karşı sal- dında bulunmuş ve bunlan Beyrut'tan kovmuş- tu. Arafat, Suriye liderliği için Temmuz 1988'de "Arapça konuşan Sıyonistler" diyordu. Fakat bu düşmanlık, Arafat'ın Esad'ın Ocak 1994'te ölen oğlu Basil için Suriye'ye başsağlığına gitmesini engellememişti. PKK'ye destek vererek Türkiye'yi karşısına al- ması Şam'ın en önemli hatası olmuş, Suriye'yi Tür- kiye - Israil arasında sıkıştırmıştı. Bu tür hatalan- na rağmen bölgede oynanacak çok kart olduğun- dan Esad ayakta kalabilmişti. Tahran ve Mosko- va ile 1980'li yıllarda yakın ilişki içerisine girme- si, ABD destekli Israil'e karşı bir destek arayışın- dandı. Batı ile kapılan aralık bırakmayı ihmal et- meyen Esad, bölgede etkinliğini sürdürebilmek için en önemli kartı Lübnan'da ayaklan üzerine durabilen bir yönetimin oluşturulmasına ise hiç sıcak bakmadı. Silahşör öldü. ABD de Esad engelinden kurtul- du. Doğu Akdeniz'de yeni bir süreç başlayabilir. Ister "Muhabarat" ister asker-sivil bürokratlarol- ! sun Şam'daki yöneticiler Beşir'e cephe alamaz- lar. VaHıklan Esad aifesinin iktidarda kalmasına bağ- lıdır. Üst düzeyde olası bir anlaşmazlığın Suri- ye'de istikrarsızlığa ve Şii egemenliğine karşı ör- gütlenmelerin yeniden güçlenmesine yol açaca- ğını bilirier. • Şam'da VVashington ve Londra'nın bölgesel etkinliğini arttıracak bir ismin bulunması bölge- deki gelişmelere yön verecek. ABD, BM öncülü- ğünde Lübnan'da yeniden bir "güç bölüşümü modeli"ne dayalı düzen kurmayı başarabilirse Suriye'nin Lübnan'dan askerini çekmesi günde- me gelecektir. ABD yönetimi eğer bölgede istik- rar istiyorsa gelişmelere Israil gözlüğüyle bak- maktan vazgeçmelidir. Beşir'le ve Arafat'la işbir- liğini kolaylaştırmak için Israil'i bazı konulardata- vizkâr davranmaya ikna edebilirse, bölgeye ba- nş egemen olabilir. Doğu Akdeniz'de barışın yolu Suriye, Lübnan, Israil, Filistin hattından geçer. Bölgedeki güç ya- nşında Esad'ın da uyguladığı, bölgede egemen olan siyasi mirasın reddi ve şüphe üzerine kuru- lu ilişkiler ağının kınlması için uygun bir döneme giriliyor. Bu kadar acının sonunda acı çekenler için henüz elde var sıfır. Fakat pusuda bekleyen em- peryalizmin işini kolaylaştıranlardır bu ağır fatu- ranın asıl sorumlulan. Doğu Akdeniz'e barışın gelmesi, çoğunlukla masum Filistinlilerin sırtına yüklenen bu acılann tekrarlanmasına son vere- bilir ancak. E-mail: emingursesfa yahoo.com "~~~ B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Toprakbi- lim. 2/ Sürdür- me. devam et- tirme... Eski dildebağırsak- lar.3/Evcilbir geyik türii... "Yok" anla- mında argo 6 sözcük. 4/ 7 Kuşpalazı da denilen bula- " şıcı bir hasta- 9 lık.5/Gördek balığına verilen bir başka ad... ' — Eyü- 1 boglu":Ressamımız. 2 d/Buruniltihabı...Kö- 3 pek. II Oylumlu... "- -v=- imiş her jıe var âlemde/ Ilm bir kıyl ü kal imiş ancak" (Fu- zıüi). 8/Birsorueki... 7 Birpeygamber... Dil- 8 bilgisindeki sözcük 9 . türlennden biri. 9/ Saph tencere YUKARIDAJS AŞAĞIYA: 1/ Halk dilınde sem)zo tuna verilen ad. 2/ Büyük er- lcek kardeş.. Coşkıin; esinle dolu. 3/ DüzeJfeiz, B - -nşık. 4/ Kemiklerin %-uvariak ncu... "Ölümdûr ya- ş y şanan tek başına/ A^k — kişiliktir" (Ataol Behra- moğlu)... Dolma yapmak için hazırlanan kanşım. 5/ Kanla doku öğeleri arasında aracı görevi yapan san renkte sıvı... Uzüntülü düşünce durumu. 6/ Tan- ntanımaz... Kent. 7/ Bir filmin yapımıyla ilgili böl- gileri içeren vefilminbaşında yer alanı tanıtma ya- zısı. 8/ Yoksullara yıyecek dağıtan hayır kuAmu... Aldatma işi, hile... 9/ Dinsel tören... Serbest mes- lek adamlannı içinde toplayan resmi birlik.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear