25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 5 HAZİRAN 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 3 Depremde şehircüik ve mimarhk alanındafdtemsüiyet gereksizsayıhyor Konsey 'özürlü' doğduOKTAYEKİNCİ Başbakanlık genelgesıyle TÜBİ- TAK eşgüdümünde kurulan Ulusal Deprem Konseyi'nin (UDK) kamuoyu- nun en fazla ilgisini çeken özelliği Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara'mn yer almaması oldu. Kimı gazeteler bu durumu "hayret" başhğı altında venrken kımı medya or- ganlan da olayı "polemik haberciüğT için yeni bir fiirsat olarak değerlendiri- yorlar. 9 Haziran 2000 günü UDK'yi basına taıutan TÜBİTAK. Başkan Yar- dımcısı Prof Dr Tuğrul Tankut'un, "Ügili kuruluşlardan Prof. Dr. Işıka- ra'ya destek çıkmadığı için konseyde bulunamadr şeklındekı açıklaması da bu polemiğın dayanağı olarak kullanı- lıyor. Oysa UDK'nin zaten "oluşum biçi- • Toplam 20 üyeden oluşan Ulusal Deprem Konseyi'nde, "depremi gözeten bir şehircilik" ile "depreme dayanıklı mimarlık kültürü" yeterince ele alınamayacak. Çünkü sadece "bir" plancı ve "bir" mimar var. Konseyde, bu iki kişiye de diğer alanJar başhğı altında yer veriliyor. mine" bakıldığında, "ügüJkuruluşlar" desteklemiş ve istemiş olsalar bile, Prof. Dr. Işıkara'ya pek de "uygun" bir tablo görünmüyor. Çünkü Prof. Işıkara, 17 Ağustos 1999 depreminın daha ilk dakikalann- dan itibaren "Deprem değü, binalar öt- dürüyor" dıyerek Türkiye'de deprem- leraı felakete dönüşmesinin "temeJ ne- denini" en kısa ve özlü olarak kamuoyu bılıncıne de taşımış oldu. Bınalann "ölümcül" olmalannın başlıca iki ana dayanağıru ıse "plansız ya da bflfan dışı ptanlarla yerfeşme" ve "depreme du- yarlı mimarlık kültüründen uzaklaş- ma" oluşturuyor. Nıtekım özellıkle "Adapazan- lzmit-Gölcük ve Yalova" kuşagı ile istanbuTun Avalarbölgesin- deki on binlerce kışının yaşamını yitır- mesıne neden olan büyük yıkımlann en önemli nedenınin de "Kuzey Anado- lu Fayı'nı ve arazflerin jeofizik verüeri- ni gözetmeyen imarve jw seçimi poüti- kalanyla yaranlnuş yoğun nüfiıs ve ya- pı ytğümasr olduğu, sayısız resmi ve büımsel raporda dıle getınldı. Benzer şekilde bu yoğun ve riskli yer seçimine dayalı yapılaşmanın, aynı zamanda "tarihsel deprem kültürün- den yoksun", denetimsız ya da teknıği- ne aykın "betonarme sistem egeroenli- ' ötürii onca yıkımlara ve ölüm- lere neden olduğu da ilgili uzman çev- relerde açıkça tarnşılmaya başlandı. lşte bu "gerçekkr" ile UDK'yi oluş- turan üyelenn "uzmanhk alanlan" kı- yaslandığında, hükümetın bu konsey- de "planh ve güvenilir yapdardan ohı- şan bir kentieşme" hedefı yerine, dep- remle ılgılı yorumlarda "Türkiye'nin imar gerçeğini sorgulamayan" bir ge- nel söylemin egemen olmasını ıstedi- ği açıkça gözleniyor. Böyle olunca da Prof. Dr. Işıkara'nın aynı imar gerçe- ğini özetleyen "depreme dayanıkazya- pılaşma" vurgulamasına yönelık uz- manlıklardan "şehircilik" ve "mimar- lık" gıbı tenıel iki alanı, 20 kışilik kon- Alp'in iddiası Deprem önceden ölçülecek' ERZURUM(AA)- Başbakanlık Başdanışmaru Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp, 2 Türk bılım adamı tarâfından, depremi önceden ölçecek yeni bir cihaz icat edildiğini iddia ederek bu cihaz sayesinde depremın, meydana gelmeden 1 saat ile 5 gün arasında önceden öğrenilebilecegini açıkladı. Merkezi Erzurum'da bulunan Güneş VakfVnın davetlisi olarak dün Erzurum'a gelen Prof. Dr. Alp, Atatürk Üniversitesi KültürSitesi'nde konferans verdı Türkiye'nin Marmara depremiyle büyük bir tecrübe yaşadığım belirten Prof. Dr. Alp, ÎTÜ'deki öğretim üyelerirun bu konuda ciddi çalışmalan bulunduğunu belirtti. Türkiye'de 2 bilim adamı tarâfından depremi önceden ölçecek yeni cihazın icat edildiğini beürten Alp, "Bu cihaz sayesinde deprem, meydana gelmeden 1 saat ile 5 gün arasında önceden öğrenikbüecek. Bu cihazın büimsel olarak olurunun ahnması hatinde, deprem konusunda can kaybmı en aza indirebiieceğiz. Depremden çok önce hayvanlann depremi hissetmesinden esinlenilerek yapdan rihazda, yeramndaki kayalann _ dektrUdeşmesinden doiayı hayvanlann rahatsız oiduğu tespit _edflmiştir. lşte bu iki l_bflim adamı, b tespit ederek bu cihazı yapmışlannr. Bu cihazın, muhalefet edUmeden (KSOCKKUIİICSI ifl'/MHfflF- Bu buluş, dünya üzerindeki en büyük bulustur"dedı. _ _ _ Prof. Dr. Alp, sorular üzerine, 2 bılim adamuun ismini vermedi. .ı|^ıl*V M£Z seyde sadece "üd 1051" temsil ediyor. Üstelik yıne UDK oluşumu içinde "diger alanlar" başhğı alhnda yer ve- nlerek ve dahası her iki uzmanhğın meslek kuruluşlan düzeyinde UDK'ye kahlımlan da tümüyle "dışlanarak"... 'Planlama' devre dışında Peki, acaba böylesine yaşamsal bir "ihmal", hangi anlayışın ürünü olarak karşunıza çıkıyor? örneğin, 20 kişi- lik UDK'de 8 kişi ile yer alan "yerbi- Kmciler", Anadolu'daki fay zonlan- nın yoğun yerleşme ve yapılaşma için "saİancair olduğunu söylediklerin- de, bu alanlardakı imar kararlannın "şehircüik ve mimarhk ilkeleri" ışı- ğinda nasıl almması gerektiğine, do- layısıyla "deprem riskini gözeten bir planhuna ve yapılaşma tarzı" için na- sıl bir imar ve yatırım pohtıkasının izleneceğine yine UDK içinde yanıt verilmeyecek Samsun'dakiAtatürk heykeli ilgi bekliyor derek tahrip oluyor. Siyah bronz Atatürk heykelinin rengi asit yağmurlan nedeniyle yeşüe dönmeye başladı. YıDar önce Mimar Sinaıı Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Böiümü Başkanhğı'nın. heykelin arapsabumı ve sıcak suyla yıkanması ve korunması için basit teknikier önermesine karşm hiçbir önlem aünmaması dîkkat çekiyor. Yapunı tam 4 yıl süren Atatürk heykeh\ Samsun'da 15 O- cak 1932 tarihinde açümışü. Açıhş törenine kanlan heykelüraş Krippei, "Uğraştan doğan ve uğraşı dile getiren bu heykel, GazTnin sa- vaşçı görünümünden başka bir biçimde canlandınlamazdı. Gazi taştan daha sert, çeükten daha bükühnez, yüksek ruhunun ateşinde, büyük eserini yarattL Onun yurdu kurtarma emri, yurtta yaşamı canlanduth" demiştL (Fotoğraf: CEMİL ClöERİM) GÜRELt, MEDY4NIN TİCARİYATTRIM OLARAK GÖRÜLMEMESİ GEREKTİĞİNt SÖYLEDÎ ^Editoryal bağunsızbk zedelendi' Istanbul Haber Senisi - Tür- kiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Nafl Gürefi, medya sektöründe editoryal ba- uı çok önemli olduğu- • Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği'nce düzenlenen "Medya-Toplum-Eğitim" paneline katılan gazetemiz yazan Şükran Soner, medya tekellerinin dünyada "yöneten güç" olmaya doğru gittiğini belirtti. nu vurgulayarak günümûzde Türkiye'deki medyada editoryal bağımsızlığm siyasetçi-medya sahibi arasmdaki çıkar ilişkiİe- rinden ötürü artık söz konusu ol- madığını söyledi. Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği'nce düzenlenen "Med- •paneli,ÎTÜ^ ^ p p Maçka Işletme Fakültesi Kon- ferans Salonu'nda yapıldi: Istanbul Üniversitesi öğretim ^ e « Prof. Dr. Burhan Şenata- tar'm yönettiği panele konuş- macı olarakkanlan TGC Başka- nı Güreli, medyanınbirinci işle- vinin haber vermek olduğunu vurgulayarak "Bunun yerine ge- tirüdiğini söylemek ise çok güç" dedi. Güreli, sadece Türkiye'de değil bütün dünyada siyasi çı- kar odaklannın medyayı dene- tim altma alma çabası içinde ol- duğunu belirterek "Gazete çı- karmak, televizyon sahibi ol- mak. yerel gazeteler de dahil bir itibar ve etkuüik vesilesidiıv Fa- kat medya sah bir tkari yaünm olarak görfihnemeft Medyanm diğer sektörierden farklı olması diye Ancak günümûzde füan siyasi kadronun harcanması işaretive- rildiğinde, kraldan fazla krafcı olan medya sahipieri ve yöneti- cffleri editoryal bağımsnhgı göz ardı ediyor" dedi Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi ProH Dj, Ayşe Öncü de Türkiye'de medya sektörünün «np tf) yılHa rirari tplffv Güreli, medyanın etkinliğin- den çeşitli güç kaynaklannın ya- rarlanmak isteyebileceğini be- lirterek "Editoryal bağunsızbk, tekelleşmenin zaraıiannı bir 51- çüde giderebUmekiçin elzemdir. nn yaym hayatma hâkim olma- ya başladığını vurguladı. Gazetemiz yazan Şükran So- ner de geçmişte basm özgürlü- ğü denildiğinde akla, basının si- yasi iktidara karşı korunmasının geldığini, bugün ise gazetecinin medya tekehne karşı korunma- suım da gündemde olduğunu vurguladı. Medya tekellerinin dünyada "yöneten güç" olmaya doğru gittiğini belirten Soner, "Bizde isemedvadakitekefieşme her an- lamda kuralsız olarak büyüdü. Sh-asetçüer, bu kuralsızuğı gide- recek düzenlemeferi, medyadan çekindikieri için yapmryor" de- di. Şükran Soner, Türkiye'de si- yasi iktidarlann "varhk neden- lerini medyaya borçhı otduklan içinbu konuda denetim yapmak istemedikterini" de söyledi. Paneli yöneten Prof. Dr. Bur- han Şenatalar, teknolojik geliş- me ve küreselleşmenin medya ve toplumda değişımlere neden olduğunu, medyanm tekelleş- meye yöneldığıni, bunun ide- olojik bir hegemonyaya neden olduğunu vurguladı. . mi?,,. . .öcnzer şekilde, aynı 2J) kişilik kadroda diğer b|ı><> "8 kişflik'' ağırhğa sahip olan "inşaat mühendisle- ri" depreme dayanıklı ya- pılaşma için öneri gelişti- rirken Türkiye'de inşaat mühendishği eğitıminden ve pratığınden adeta uzaklaştınbnış olan "be- tonarme sistem dtsmdaki gekneksel yapı tarzlaruun tarihsel mimariden esin- leoSerekçağdas mimarive yeni teknolojik girdilerle şeklin- deki "mimari'' arayışlar UDK'yi hiç ilgılendirme- yecek mi? Hatta betonarme kar- kas sistemin bıle "mima- ri tasanm ve uygulama sürecinde" doğru kulla- nılmasıru sağlayacak mi- mari ilkeler ve kurallar, 20 kişide 1 kişinin bu meslekten olduğu bir konseyde sadece 8 inşaat mühendisinin "uzmanhk dtşT yorumlanna mı terk edilecek? Bütün bu sorular da açıkça gösteriyor ki Baş- bakanhğın UDK oluşu- muyla ilgili genelgesi, Türkiye'de 1950'lerden beri süren ve sadece dep- remleri değil, selleri ve hatta su baskınlannı bile felakete dönüştüren, sü- reklı tahribatı da "çarpık çevre düşmanı ve tophım- sal haklara saygısız bir spekülatif kentleşme ya- ratarak" gerçekleştıren, planlama karşıtı "rant po- ütikalannın" ürünü. Bu politikalann, hâlâ terk edihnemiş ohnası da siyasetin arsa ve arazi rantıyla ne denli "bütün- leştigini'' kanıthyor... Ba- kalım, her biri kendi alan- lannda gerçekten uzman ve saygtn kişilerden olu- şan 20 kışilik UDK heye- ti, "kendi iradeleri dışın- da" gerçekleşen bu bilim ve kültür yoksunu konsey yapılanmasını, hiç değil- se çalışmalan sırasmda "konuk uzmanlaria top- bmarakx> bir ölçûde bite olsa düzeltecek mi? —Böylece belkr Jt B«jfa«-^ kanhk" yaptığı hatayı an- lar da yeni bir genelgeyle şehircilik ve mimarlık alanının da UDK içinde etkin ve kurumsal olarak temsiliyetini kısa sürede sağlar... ÂRAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Bir Rektör Adayı Tüfkiye'ntn değışik üniversrtelennde rektörlük seçimleri yapılacak. Aslında, yapılacak olan "ışle- min" ya da "oylamanm" bir seçim sayılması çok zor. Toplanan öğretim üyeleri, adaytardan bırine oy verecekler; en çok oy alan altı aday YÖK'e bıldi- rilecek ve YÖK, bu 6 adaydan 3'ünü cumhurbaş- kanına bildirecek ve nihayet Sayın Cumhurbaşka- nı, bu 3 adaydan birinı rektör olarak atayacak... Ben bu işleme, seçim değil "eğilim belırleme" diyorum, ama atanmış rektörlerin büyuk bir ço- ğunluğu, aldıklan yüzde 25-30 oyla kendilenni se- çim kazanmış zannedıyoriar ve "burunlanndan kıl aldırmıyoriar." Sırasmda, demokrasi nutukları at- maktan da geri kalmıyoriar... önümüzdeki günlerde yapılacak oylamalara a- day olan kimi meslektaşlarım, hazırlamış oldukla- n bir tür seçim bildirilerini bana da göndermek lüt- funda bulunmuşlar. Seçildikleri ve atandıklan tak- dirde neler yapmayı planladıklarını anlatıyorlar. Bunlar arasında, Uludağ Üniversitesi Rektörlu- ğü'ne aday olmuş olan Prof. Dr. Mustafa Yurtku- ran'ın gönderdiğı broşür, özellıkle ılgımı çektı. Sa- yın Yurtkuran'ın vaatleri, hem "nostaljık kımı duy- gulanmı" canlandırdı hem de beni Uludağ Univer- sitesi'nin kurulduğu günlere göturdü. Daha Önce değişık vesilelerle dile getirmıştim. Uludağ Üniversitesı'nin kuruluşuna, "kannca ka- rannca" benim de katkım olmuştu. Kaldı kı; şım- di ormana dönüşen Görükle Yerleşkesi'nde, en azından 10 ağacın dikımini de ben yapmıştım. Biraz aşağıda bazı alıntılaryapacağım bu türden güzel broşürierin, oy almakta ne denli etkili olaca- ğını bilemiyorum. Benim görebildiğım kadanyla; rektörlük seçımlerinde oy alabilmenin temef koşu- lu, haJıhazırdaki rektöre yakın olup, hatta bizzat rektör olup; fakültelere öğretim üyesı kadrosu da- ğıtmak. Dağıtılan 0 kadrolar, mutlaka "oy olarak" geri geliyor. Hele birkaç dekanın seçiminde etkili olunabıldiyse ve o dekanları peşınıze takarak fa- külteleri "turiarsanız" en çok oy alan aday olmayı neredeyse garantiliyorsunuz... Sayın Yurtkuran, bu konularda ne gibi çalışmalar yapıyor acaba? ••• Mustafa Yurtkuran, "neden rektör adayı oldu- ğunu" açıklarken Uludağ Üniversitesi'nin değer- lendirme sıralarındaki yerinı yetersiz bulduğunu açıklıyor ve şöyle sürdürüyor: "... Uludağ Üniversitesı'nin sıralamalardakı bu konumunun temelnedeni, öğretim üyelennin aka- demik coşkulannı yitırmeleridir. Öğretim üyesinin saygınlığını ve bılimsel motivasyonunu aşındıran, kurumsal ılke ve ideallerden uzaklaştıran, öğretim üyesinin yeterince katılmadığı ve doğal olarak da sorumluluğunu üstlenmedığı kararlarla yönetilen üniversite modeli, öğretim üyelennı ünıversıtesi- ne yabancılaştırmıştır. Kurumunayabancılaştınlan öğretim üyesı, aka- demik coşkusunu yitirmiş, akademik coşkunun yitirilmesi de hem eğitim ve öğretimde hem de araştırmada, akademik üretimin azalmasına ve ni- teliğinin yitirilmesine neden olmuştur..." Hiç tanımadığım. adını duymadığım ve yüzünü bile görmediğırn bujdeğarii meslektaşım, brojü- tfjjnün giriş tjölümynü şöyle sürdürmeMe: ,. "... Tüm bu sapta/nalann ı&jmai:.. - Öğretim üyesinin Uludağ universitesi'ne ya- bancilaşmasını, yüksek öğretim mevzuatı sınıria- n içinde de önleyebileceğime ve öğretim üyesi- ne akademik coşkusunu yeniden kazandırabile- ceğime inandığım için, - Yasalann akademik ve idari personele ve ça- lışmalara sağladığı haklan koruyan, yasal olmayan hiçbir uygulamaya göz yummayan, her konuda şeffaf ve katılımcı idari yapıyı birtikte kurabılece- ğimize inandığım için, Uludağ Üniversitesi Rektörtüğü 'ne aday oldum" diyor. Uludağ Üniversitesi Rektörlüğu'ne aday olan diğer meslektaşlanmı bilmiyorum. Aralannda, mutlaka çok değerii başka isimler de vardır. Hem Mustafa Yurtkuran'a ve hem de diğer adaylara başanlar diliyorum. Sayın Yurtkuran'ın broşüründe defalarca vur- guladığı "akademik coşku", benim de çok önem- sediğim bir konudur. Bundan neredeyse 20 yıl ön- ce, YÖK yaşamımıza yeni girerken 15 Şubat 1982'de Milliyet gazetesine yazdığım bir makale- de şöyle diyordum: (Bkz. "Üniversiteler, Bitmeyen Şarkı" Ümit Yayınlan, 1999 tarihli kıtabım). "Yükseköğretim Yasası, bunun öncesı ve son- rasındaki gelişmeler, yani sürekli horianma, suç- lanma, akademik meslek üyelerindeki devlete sa- hip çıkma ve devletin birparçası olma duygulan- nı derin bir biçimde yaralamıştır. Bu yaralanmışlı- ğın getirebileceği sakıncalar, yeni yasal çerçeve- nin, görünen sakıncalannm çok üzerindedir." ~ Bunca yıl sonra, geriye doğru baktığım zaman, nispeten genç bir akademısyen olarak kaleme al- dığım bu düşüncelerin nasıl doğrulandığını, derin bir üzüntü ve acıyla gözlüyorum. Ve doğrusunu isterseniz, bu acıyı paylaşan mes- lektaşlanma da hiç tanımasam bile sevgı duyuyorum. Yaz sonuna yetiştirilecek Taksim-4. Levent metrosu denenecek Istanbul Haber Servi- si-Taksim-4. Levent ara- sında hizmet verecek Is- tanbul Metrosu'nun yaz sonunda hizmete gırme- sı beklenıyor. Eski Istanbul Büyük- şehir Belediye B Nurettin Sözen minde 1992 yıhnda y pnn çalışmalanna başla- nan îstanbul Metro- su'nun tamamlanmak üzere olduğu behrtıldi. Büyükşehır Bekdıye- si yetkilılen, "Tramvay vemetronun odaknokta- de yapdacak tüp gfcçft 9e ulaşmmerkezihalbege- tirileceğini" kaydcttiier . Tamamı dış kredi !fe=fF= nanse edilen elektr3-me. kanik sistem lan yüzde 10 ve ılave ar- tışlan, kredi artışı ile il- gili sorunlar gıdenhnce- ye dek belediyenın öz- kaynaklarından karşılan- dı. Tüm ıstasyonlarda, ıs- tasyon girişlerinden bilet holü katlanna, buradan daplatforma yolcu sirkû- ^ , lasyonunu temınedeceTc olan yürüyen merdıven- lenn tamamı geldı Elektnk kesintilerin- de, metrodaki hizmetle- rin aksamaması ıçın, ıs- tasyonlann ve trenlerin acıl enerji ıhtiyaçlanm "sağlayacak Taksim ve~" LeventTekTTadet Jene ratör bınası da hizmete hazır duruma getınldi. ^ T k ik ia nnnı mimari ışleri,keşfı- nin yüzde 9O'ı o n d tamamlanırken gtn ka- 70 bın yolcunun taşına- bileceği metro haftının deneme seferlen için 4 araçlık8trenolmaküze- re 32 vagon getınldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear