25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 HAZİRAN 2000 PERŞEMBE 14 I LJJLI. kuttur@cumhuriyet.com.tr Pacific NorthwestBalesi, klasik bale ile modern dansı bir arada sunmayı amaçlryor 'Müzikal ve görsel denge önemli'• "Amacımız, klasik bale ile modern dansı bir araya getirerek denge sağlamak. Yeni bir koreografi yapıyoruz. tzleyicinin neye ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Gösteriyi, izleyici için nasıl ilginç hale getirebiliriz diye araştınyoruz. Böylece repertuvanmızı oluşturuyoruz." YEŞtMAKYÜZ ABD'nin en önemli dans topluluk- lan arasında yer alan 'Pacific North- west Balesi' 28. Uluslararası tstanbul Müzik Festivali çerçevesinde 11,12 ve 13 Haziran tarihlerinde iki farklı gös- teriyle izleyicilerin karşısına çıktı. 50 dansçıdan oluşan topluluk, her sezon- da Seattle Center Operası'nda ya da turnelerde tekbir yapıt veya kanşık re- pertuvann bulunduğu yaklaşık 100 gösteri sunuyor. PNB'nin repertuva- n, PNB'nin Sanat Yönetmeni ve bi- rinci koreografı Kent StovveU'ın öz- gün düzenlemeleri ile sanatyönetme- ni ve PNB Okulu'nun yöneticisi Fran- cia Russell tarafindan sahnelenen Ge- orge Balanchine'in başhca yapıtlan, topluluk tarafindan ısmarlanan yapıt- lar ile klasik bale ve modern dans re- pertuvanndan yapılan seçkilerden olu- şuyor. Topluluk, 'Coocerto Barocco', 'Sub- text Rage' ve 'Lambarena' başlıklı bırbinnden bağımsız üç ayn bölüm- den oluşan AKM'deki ilk gösterisin- de, klasikbale ve modern dansı bir ara- da sergıledi. JJS. Bach'ın müziğıyle, Francıa Russell'm sahneye koyduğu ve 1978 yılından bu yana PNB'nin repertuvanndabulunan 'ConcertoBa- rocco'nun koreografısi, Pacific North- west Balesi'nin sürekli çahştığı Geor- ge Balanchine'e ait. Orkestra eşliğin- de sergilenen ilk dansın ardından Lo- is Andriessen'in müziğiyle gerçekle- şen 'Subtext Rage'in koreografisini DonaMByrdgerçekleştirdi. Topluluk son bölümde ise koreografisini Val Caniparoü'nin yaptığı, J.S. Bach'ın müzikleri ve geleneksel Afrika ritim ve melodilerinden esinlenilerek ha- zırlanan 'Lambarena' ile klasik bale ve Afrika dansından oluşan modernbir dans göstensi sergiledi. Bölûmlerin birbirlenyle anlam yönünden hiçbir bağı olmadığını belirten Kent Stovvell, bu farkhlığı her zaman kullandıklan- nı ıfade edıyor. u Klasik baleve modern dansı bir arada kullanarak programı dengelemeye çahştık. Genelde yapb- ğutuz her bakde seyirciye zengin bir gösteri sunmayı amaçlryoruz." PNB'nin 12 ve 13 Haziran'da ger- çekleştirdiği Shakespeare'in 'Bir Yaz PNB'nin repertuvan, Kent StmveO'ın özgûn düzenlemeteri, G. Balanchine'in başhca yaprtlan ve ısmarlama yapıtiardan oluşuyor. (Fotograf: UGUR GÜNYÜZ) GecesiRüyası' (A MidsummerNight's Dream) adh yapıtuun balesinde Yıi- dız Alpar'ın okulundan 25 küçük ba- le öğrencisi, ilk perdede peri rolünde dansetti. I962'de George Balanchine'in ko- reografisini çizdiği ve prömiyeri New York'taki Şehir Tiyatrosu'nda yapı- lan yapıt, 1987 yılından bu yana PNB'nin repertuvarında yer alıyor. J997'de ise Balanchine'in koreogra« fisi temel alınarak yenilenen ve Fran- cia Russell tarafindan sahneye konu- lan 'Bir Yaz GecesiRüyasTmn müzik- leri Fefix Mendeissohn, koreografisi ise George Balanchine'e ait. 'Farklı bir tarzutuz var' -Koreograflansecerkenhangiölçût- leri göz önünde bulunduruyorsunuz? FRANCIA RUSSELL - Dünyada- ki birçok koreografla iletişim halinde- yiz. Aynca, her zaman çalıştığımız ki- şilerin bir listesi de var. Amacımız, klasik bale ile modem dansı bir ara- ya getirerek denge sağlamak. Izleyi- ciye ikisınin birlikte kullaruldığı bir gösteri sunmak istiyoruz. PNB'nin tarzına göre özgün birperformans or- taya çıkarmaya çalışıyoruz. îzleyici- ler, bazen sahnede gördûklerine ilk başta korkuyla yaklaşıyorlar, ama da- ha sonra hoşlanıyorlar. Aynı zaman- da, müzikal ve görsel denge kurulma- sı çok önemli. Buradakoreografın kat- kısı büyük önem taşıyor. Ve tabii, hiç- bir programımızı orkestrasız gerçek- leştirmiyoruz. yr y cinin neye ihtiyacı olduğunu düşünü- yoruz. Gösteriyi, izleyici içın nasıl il- ginç hale getirebiliriz diye araştınyo- ruz. Böylece repertuvanmızı oluştu- ruyoruz. - Bir yapıü sahnelerken müziği mi önce seçiyorsunuz, yoksa dansı muzi- ğe göre mi tasarhyorsunuz? STOVVELL -Ben modem bale üze- rinde çalıştığım zaman ilk önce mü- zikle başlıyorum. Çağdaş bir besteci ya da Mozart olabilir. Besteciler, ya- pacaklanm konusundabana ilham ve- rirler. Ama genelde Amerikan beste- cilerini temel ahyoruz. Müzikle baş- lıyoruz, daha sonra dansçılann yapa- büirlikleri üzerine çalışıyoruz. Ancak bazı koreograflar farklı tasanm yapı- yorlar. ilk önce dansı kuruyorlar, son- ra müziği buluyorlar. - Klasik bale ile modern dansı bir- likte kuUanıyorsunuz. Aynca, klasik baleleri de modernize ederek mi sah- neüyorsunuz? STOVVELL-Yeni koreografi yapı- yoruz.Amerika'da herkes farkh bir şey yapmak istiyor. Biz de temiz ve anla- şılabilirbir tarzırrnz olmasını amaçlı- yoraz. PNB'ninbalelerine geleninsan- lara, dansı en iyi şekılde göstermeyi hedefliyoruz. Örneğin, 'Kuğu GöhT gibi balelerde farklı bir bakış açısı ve içerikle izleyicinin karşısına çikıyoruz. Kısacası farklı bir tarzımız olduğunu düşünüyorum. 'Heyecan verici bir prodüksiyon' - 'BirYaz GecesiRüyası' nasdbiryo- rumla sahneye konuldu? RUSSELL- Hikâyenin aslına sadık kalındı. Shakespeare'in öyküsü bizim yorumumuzda çok ekonomik, basit ve açık anlatıhyor. Dansçılar, hare- ketlilik ve Balanchine'in koreografi- si de birleşince ortaya çok iyi bir gös- teri çıktı. Aynca, Türk çocuklan çok sevimli... Heyecanlandmcı bir pro- düksiyon oldu. -Repertnvanmane kadarsûredeye- nüryorsunuz? RUSSELL - Eylül ayından bu yana 6 gösteri gerçekleştirdık. Aslındayü- da yaklaşık 9 gösteri yapıyoruz. Re~ pertuvarda 2 yıl, bazen de 5 yılda bir değişiklik yapıyoruz. Çok genişbjr izleyici kklerhiz olduğu içinyeni gos- teriler sahnelememiz gerekiyor. Bi- zim için heyecan verici öluyor. 1997 yılında 25. yıldönümü kutla- malanmızı yaparken yepyeni gösteri- ler sahneledik. O yıl daha önce hiç görmediğimiz kadar bir topluluk ta- rafindan izlendik. -Buyüzyüda, klasikbaleflemodern baknin yerini nasıl görüyorsunuz? STOVVELL - Modem ya da klasik bale olması değil, iyi olması önemli. Şimdi ikisi de birbirine kanşnuş du- rumda. PNB olarak klasiğin içerisin- de modem temalar kullanıyoruz. Ben- ce bu konu, bir gösterinin klasik ya da modem olarak sahnelenmesiyle de- ğil, sahneye nasıl yansıdığıyla ilgili. Şef Trevor Pinnock, eski aletlerin renkli ve basit ses yapısmm 4 saf müziği yakaladığını belirtiyor 'Bestenin aitolduğu döneminpeşindeyim' AYŞE KÖKSAL ~ 28. Uluslararası MüzikFestivan"nde bu yıl es- ki dönem müzik aletlennı kullanan üç ayn top- luluğu izleme olanağı buluyoruz. Bu topluluk- lardan bıri olan 'The Engüsh Concert', şef Tre- vor Pinnock yönetiminde pazar günü 'Aya İri- niMüzesTnde verdığı konserde Bach'ın 'AakMat- taPasvonu'nu 'The English ConcertKorosu' eş- liğinde seslendirdı. 1973 yılında kurduğu 'The English Concert' orkestrası ile eskı dönem çalgüaria bestelerin ya- zıldığı dönemin renkliliğüü günümüze taşıyan Pinnock, hem orkestra şefı hem de klavsen vir- tüözü olarak müzikseverlerle yakın bağ kurdu. 1983 yılında 'The English Concert Korosu'nun dakatılması ile genişleyen topluluk, '18.Yuzyı- hn Önemli Dini Müzikleri' projesi üzerine çalı- şıyor. 1996"da Haendel'in 'Mesih'iyle başlayan proje, 97'de Bach'ın 'SiMinörMes' ve 98'de 'Jo- hannes Pasyonu' ve 1999 da Mozart'ın 'Requ- iem'i ile devam etti. Son olarak yonanladıklan 'Aziz Matta Pasyonu'nu ise Türkiye'nin yanı sı- ra Ispanya, ttalya, Avusturya, Japonya, Alman- ya ve Yunamstan'da da seslendirecek. - Eski müzik aletierine bu ilgmiz nereden kay- naklanıyor? nemli olan, eski enstrümanların kendilerine ait ses ve renklerini, ifade zenginliklerini ortaya çıkarmak. Böylece unutulan, geçmişte kalan teknikleri yeniden su yüzüne çikanp artık çahnmaktan özelliklerini yitirmiş TREVORPINNOCK-Eski aletlerbu tür mü- zik için en uygun olanlan. Basit yapüan saye- sinde saf ve en güzel sesleri çıkarabiliyorlar. Anlatım biçimlerini güçlerinin sonnoktasına ve sınıdanna kadar zorlayarak asû istediğimiz at- mosferi yakalayabiliyomz. Modem çalgılarla aralannda çok büyük ses farklan var. Modern çalarken n dönemin mûziğini vansıta- bnkî eski s>1<*tp* r^ien n fffSSemrhütiın saftıgı büyüsü ile yansıuyor, en iyininde iyisi. Bach bun- jjve otüara göre mûziğini diişiinrnüş-; yeniden hayat kazandınyoruz.' Ama biz 21. yüzyılda yaşayan müzisyenler ola- rak ister istemez günümüzün yorumunu da ge- tiriyoruz. Bach'a karşı gerçekçi bir yaklaşımla bugünün mûziğini yakalamaya çahşıyoruz. Fa- -katytnede bestelerin ait oldugu dönemtere çok yakffl-olduğıınu düşönüyomm." - Besteciler arasında Bach'a özel bir yer veri- yorsunuz. PİNNOCK - Bach özellikle üzerinde durdu- ğum bir besteci. O, bizim için 'bestecüerin tan- nsı'dır. Onun mûziğini tamamen anlamak im- kânsız. En azından yapabileceğimizin en iyisi- ni yaparak onu aktarmaya çalışıyoruz. Mûziği- ni çalarken Bach'v sadece müzisyen olarak de- ğil, aynı zamanda bir insan olarak da tanımaya başlıyoruz. Çünkü, inanılmazbir müzik yetene- ğine sahip, 'Aziz Matta Pasyonu' gibi en büyük yapttlannın temelini oluşturan gûçlü dini inanç- lan olan, ama aynı zamanda sigarasını içen, iç- kiye düşkün ve 20 çocuğu olan normal bir in- sandı. Biz de onun müziğiyle hem Bach hem de dehası ile ilişki kurmaya çalışıyoruz. - 'Aziz Matta Pasyonu'ndan söz edersek— PBSNOCK - Bu yapıt, görünüşte Aziz Matta Incil'ine göre tsa'nın çektiklerini anlatan, ama içinde birbirinden farklı izdüşümlerini yansıtan derinbirçahşmadır. Özellikle değişik aryalan ses- lendiren farkh insanlann yonımlanyla her ses- lendirilişinde bir diğerine göre yeni nitelikler ve yonımlar kazanabilen ender yapıtiardan biridir. îsa ya da Incil Vaizi gibi büyük ve önemli bö- lümlerin yanında, Platus ya da Judas gibi küçük - Repertuvaruuzı oluştururken dinsel mûzik- lereağjrbkverdiğinizgörulüyor^ PTNNOCK-Özellikle dini müziğe ağırîıkver- dîğimizi düşünmüyorum. Müzikte bütünlük ya- kaiaroak ıçm aym zamaadaeRströmatttal, sekö incelikle yazıhnıştır. Ayn ayn bütün küçük ka- rakterlerbir taraftan hîkâyenin döndüğü tsa üze- rine eğilirken diğer taraftan da resmi tamamla- yan kişiler olarak karşımıza çıkarlar. Onlann da kim olduklan, neleryaşadıklan veyane kadarzor görevler üstlendikleri, Bachtarafindan resminbü- tünü içinde dikkatlice yedirilmiş ve oturtulmuş- ^aMse-teiayaatoHş-ohaaaına karşın müziği ıçme katan geııiş bir—dranıatik biryapısı olaııbir çahşma. Geneide kr--^ Neden diğer aletlerle bu büyûyü bozalım ki? -Eski müzikaletierini kullanarak besteninya- zıldığı dönemi mi yakalamaya çalışıyorsunuz? Yoksa çağdaş bir yorumun mu pesindesiniz? PTNNOCK-Tabii ki o dönemin müzığine kar- şı saygı göstenyor ve sadık kalmaya çalışıyoruz. rini, ifade zenginliklerini ortaya çıkarmak. Böy- =jeee^tmttt»lan?geçmişt^kalan repertuvara cert'a koronun da katılmasuun ardında bu ne- den su yüzüne çikanp artık çahnmaktan özel- liklerini yitirmiş eski bestelere yeniden hayat kazanâınyoruz. Yine de bestelerin yazıldıklan dönemdeki yorumaçok yakın ve benzerbir ses- lendiriş yaptığımızı düşünüyorum. Tabü bunukim bilebilir? hatta drama birleşince ortaya zengin müzik çı- kıyor. Müziğin bir bütün olarakbetimlesini sah- nede tamamlıyoruz. Aynca Bach'm ve Haendel'in yazdığı bu dini yapıtların bir eşine daha müzik tarihinde rastlamak mümkün değil. Onlan çal- mak ve dinleyicilere sunmak bizi tatmin ediyor. duğum saygıdan dolayı yapıtı bütünüyle 3 saat =§=dakika oiarak sesleadiriyoram. Taiöaareft= Bach'ınyorumlanmasını istediği biçime sadıkkal- mak çok önem taşıyor. Bu yüzden yapıt ilk ça- lmdığında, Bach orkestrayı sağ ve sol olarak ve onlan 'dua-cevap'olarakikikısma aytrmışve böy- lece daha etkili kılmış. Biz de böyle yaparak bu etkiyi yakalamayı başardık. ISILDAKVEYELPAZE ATtTIABlRKİYE 1te Güzel Çocuklardık Biz' Yırmi yıl önce acaba hangi duygular içindeydik. Içindeydim. umudumu yitirmiş miydim? Içımı, bü- yük bir karam$ar1ıg|n gri bulutian mı sarmıştı? Devrim yakında değil miydi; artık devrimin olaca- ğına olan inancımız, umudumuz yitip gitmiş miydi? Aklımız böyle mi söylüyordu... Peki ya yüreğimiz ne diyordu? Yüreğimizin için- deki şiir artık söyienmiyor, okunmuyor muydu? Yirmi yıl önce bu aylarda yazın sıcaklığı, belki bi- raz da büyümemiz, sorgulamayı biraz biraz becer- memiz ve de Türkçeyi öğrenmemiz mi, acaba bizi karamsarlığa ttmişti. 78 Kuşağı olarak tanımlantyor. Ben pek katılmı- yorum 78 tarihinde bazı "dönüşûm notta/an" var, ama bizim kuşağm eytemsel başlangıa sanınm 1974 sonbahan (Kerim Yaman'ın öldürülmesi/cenazesi belki de). 78 geç birtarih bence. Çünkü durum şekiltenmiş- ti artık. Birbirine komşu, elli iki siyasal görüş olsa da aslında hepsi "romantizm" temelinde birteşiyordu. En çok biz mi romantiktik. Yalnızca öldük, ölmek- ten bâşka hiçbir şey yapamadık! "O şarabi eşkıya- lann" peşinden gitmek, beş bin ölü vermek roman- tizm değil mi? "Yenilmiş" bir kuşağın ardından gençligin toyiu- ğuyla gitmek, romantizm değil mi? "Kandınlmış', 'ah datılmış" sözcüklerini hiç kabul etmiyorum! Istemem, önceki "kuşak" ile "o şarabi eşktyalar" ile aynıydı. özcesi, daha özgür bir yaşam, daha hakça, paylaşımcı bir yaşam... Evet, sonuçta, yirmi yıl önce doğrusu "gûzel ço- cuklardıkbiz..." • • • Şair arkadaşımız Metin Celâl'in ilk romanı Gen- daş'tan yayımlandı. Şaşırdık! Bir şairin, yazann ro- man yazması aslında insanı şaşırtmamalı, ilk roman olsada. Çünkü yazmanın sınırsal alanı pek yok gibidir, ya- ni yazma eylemine girince, edebiyatın içinde yiter- seniz çeşitli türierde de ürün verirsiniz... Ama bizi şaşırtan Metin Celâl'in sessiz sedasızbu romanı yazması. Bizim kuşaktakiler (yazarlar/şair- ler), hâlâ bırbirierine, Istanbul'un kaosunda da olsa, iki satır ne yaptıklannı, ne yazdıklannı kısaca da ol- sa anlatırlar. Öte yandan bu tavır Metin'e de çok uyuyor aslın- da; ketumun tekidir, kendisi... Metin'in romanı Ne Güzel Çocuklardık Biz. Yak- laşık 1975/85 yillanndaki politik mücadeleye katıl- mış gençliği/gençleri ele almış. Ancak bu kuşağı, bir sıyasi hareketi çözümleme, sorgulama gibi bir tezi yok. Metin daha çok bir kesitin üzerinde durmuş. Bir- kaç gencin yaşadığı olaylann ekseninde, onlann psikolojik, insani durumlannı ele almış. Arka plan- daTürkiye'nin, özellikle de seksen sonrasındaki kö- şedönmeciliğin, bilimsel sahteKârlığın ipuçlannı.da vermiş. Biri daha ağıriıklı olmak üzere iki kadın (genç ka- dın) kahraman üzerine oturtmuş romanı. Bu aslında güç bir iştir. Çünkü ister istemez duy- gusal çözümlemelere gireceksiniz romanda. Birer- kek (yazar) olarak, bu anlamdaki kadınsılığı yakala- mak kolay değil. Bu yüzden de Metin kahramanlannı derin iç ça- tışmalanyla değil de çelişik duygulanyla vermiş. (Ta- bii ki yer yer çatışmaya da tanık oluyoruz.) • • • Böylece Metin'in birdenbire gelen romanıyia, kerv dimizi yirmi yirmi beş yıl öncesinde bulduk. Kaüller serbest bırakıldı. Işkence meşru sayıkJı. O- nayetleri işteyenler bulunmadı. Ülkenin anayasası- nı hiçe sayanlara hiçbir şeycik olmadı, vb. vb. özcesi Metin'in, Ne Gûzel ÇocuklardıkBiz adh ro- manını bir an önce okuyun... Sabahattin A» Kırklarefi'nde amhyor • KIRKLARELİ (AA) • 'Kuyucaklı Yusuf', 'Ses', 'Kürk Mantolu Madonna', 'Sırça Köşk' ve 'Dağlar ve Rüzgâr' kitaplannın yazan Sabahattin Ali anısına, Çağdaş Yaşamı Destekleme Demeği Kırklareli Şubesi 11. Sabahattin Ali Kültür Gûnleri'ni düzenliyor. Etkinlik çerçevesinde 'Onur ödülü' Edime'de Lozan Banş Anıtı'nı yaptıran Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman tnci'ye; gazeteci Mustafa Ekmekçi anısına verilen ödül ise eski Tanm ve Köyişleri bakanlanndan Mahmut Erdir ve Trakya Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. tsmail Hakkı Inan'a verilecek. Aynca yann TMMOB lokalüıde 'Bilimsel ve Siyasal Banş İçin Neler Yapmalıyız' konulu panel düzenlenecek. Cumartesi günü de Istasyon Gar Parkı'nda Vecihi Timuroğlu, Öner Yağcı ve Dr. Celal Küıç kitaplanru imzalayacaklar. Prograrn, pazar günü Sabahattin Ali Çeşmesi'ndeki piknikle sona erecek. „.: Hmep'm yerme Jerry HaH • LONDRA(AA) -RollingStones grubunun solisti Mick Jagger'ın eski eşi manken JerryHall, Londra'daki Gielgud Tiyatrosu'nda sahnelenen 'The"^ Graduate' (Mezun) adlı oyunda tamamen soyunacagını açıkladı. Daha önce 'Mrs. Robinson' rolünü Kathleen Tumer'ın oynayacagı —açîklannuş ve nisannyında sannele başlanan oyunâa Turner'ın tamamen y y ş ikiye katlanmıştı, Temmuz ayırun sonunda rolü =devralacak HaH'ün eski eşi Mick Jagger, ^ = ^ * oyunun sahnelendiği akşamlarda çocuklara kendisinin bakacağını açıkladı. Oyunun, l%7de çekilen sinema versiyonunda, başrollerde Dustin Hoffman ve Anne Bancroft oynamış, fıhnceki çıplak sahneler ise çeşitli hilelerle kapatılmıştı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear