25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 SAYFA CUMHURİYET 28 MAYIS 2002 SALI • • • • HABERLERIN DEVAMI G U \ C E L CÜx\EYT ARCAYÜREK • Baitcrafi * Sayfada DSP den reyecanlı bir aynlışla kopan Sema Pişkinsıit'un ider olduğju partiden sonra; son on ;ün çrde, örce rahmetli Özal'ın "yetim yeğeni" -füsni Doğaı partisini kurdu. Ankara'nın Çetin Erre; Caddeîinde bir binada genel merkezini urdj. Çckgeçmedı, eski CHP'li, eski SHP'li (Sosyal Derrouat Hakçı Partili) Murat Karayalçın yeni îdıyla Sosyal Demokrat Halk Partisi'ni kurdu. Ka'syalçın'n eski partisiyle yenisi arasındaki <3rk sadece "ç'l Halkçı'dan Halk'a geçti. Kara^Eİçın caÇankaya Köşkü'nün arkatarafla- mdayari yeniserpilen bi r ayağı Turan Güneş Bul- van'nayakın brsemttekJ görkemli genel merkez bnasrda fiili syasete yeniden soyundu. Anksra Büyjkşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de yerel hizmetten genel hizmete geç- nrek Lzsre. Barar'ların, Menderes'lerin partisine, (tabıi gerel başkan olmak koşuluyla) Demokrat Parti'ye katılması an meselesi.. Anka-aBeleciye Başkanı'nın DP'yi ayaktatuta- bimek çh çaba harcadığı, o kadar ki DP'nin hay- H yüklü borcunınsilinmesîneyardımcı olduğu baş- kent ku is erincfe söy-le-m-yor! Yeni partilerin kurucu üye bulmalan, tüzük ve program yazmcian zor bir zanaat değil. Türkiye'de bcJ laftan dahadeğerli ne var ki... Sol pert de, sağ parti de toplum hizmetinde ak- la gelen. halkın diline düşmiiş sloganları sıraladı mı alt alta, al sana yeni bir program! Ne ki, yeni partiler henüz kuruluş halindeyken, bir parti oayrağı bile satarak gelir sağlamamışken süslü püslıi gensl merkez binalannı nasıl edindik- leri meraklı bir konu. AKP'nın genel merkez binasının 500 bin dolara satn alındığı, hayli lüks döşendiği rivayet olunu- yor. AKP'ye hesap sormak var da yeni kurulan par- tilere ayni içerikte soru niçin yöneltilmiyor? Karayalçın'ın, Hüsnü Doğan'ın, Pişkinsüt'ün ge- nel merkez binalannın nasıl kiralandığını ya da alın- dığını veya kimler tarafından parti emrine verildi- ğini sormak elbette hakkımız. Hakkımız olduğu kadar yeni partilerin bu konu- larda kamuoyuna mal beyanında bulunmaları da o denli zorunlu. Siyaset gebe ATO bir anket yapmış, sormuş 3500 Ankaralıya: Oy vereceğiniz partiyi beliriediniz mı? Ankete ka- tılanların yüzde 54.6'sı hayır demiş. Müzelik yönetici kadrolarından halk o kadar uzaklaştı ki, bu gerçeği gören az çok isim sahibi olanlar birarayageliyor, yüzde 54'ün "yeniyi"yeğ- leyeceği inancıyla bir parti kuruyor. Sloganlar da artık halk arasında beylik sözcük- lere dönüşen kimi istekler. Halk, seçım yitirse de toplum sevgisinden yok- sun kalsa da partilerin başında hâlâ kalmakta di- renenlerden kurtulmayı istiyor ya; (örneğin taze SHP'nin hayli deneyimli yeni genel başkanı Kara- yalçın açılış töreninde) genel başkanlığın 7 yılla kı- sıtlanacağını "müjdeledi". Neredeyse iki seçim dönemini kapsayan 7 yıl kı- sa birsüreymiş gibi. Oysa halk, bambaşka havalarda. Krizler sonu- cu işini yitiren 2 milyon insan, kol gezen sefaletin nereye varacağını kara kara düşünüyor. Kapanan binlerce fabrikanın tekrar nasıl yaşama dönecegi- rii öğrenmek istiyor. Daha başka bir gelişme sağduyuyu rahatsız edi- yor. Karayalçın'ın yalanlamadığı bir gelişme: Yeni kurulan Sosyal Demokrat Halk Partisi'nin Anaya- sa Mahkemesi'nde kapanma davası görülen HA- DEP'le birleşeceği ya da geniş işbirliği. Samsun doğumlu Karayalçın'ın Güneydoğu'da bir ilden milletvekili adayı olacağı da öne sürülen bir başka gelişme. Hayıriı mı olur bilinmez; siyaset pek çok yeni ge- lişmeye gebe. Rusya, Bakü-Ceyhan poliîikasını değiştiriyor MOSKOVA (AA) - Rusya'nın, Bakû-Tiflis- Ceyhan petrol boru hat- tına bir ara boru hattı ile bağlanarak kendi petro- lünün bir bölümünü Ceyhan'a çıkarmak üze- re ilgili anlaşmaya imza koyduğu bildirildi. Rusya'nın boru hattı inşa firması Rosnefte- gazstroi ve Gürcistan Uluslararası Petrol Fir- ması (GIOC) arasında, önceki gün Gürcis- tan'ın başkenti Tiflis'te ilgili anlaşmanın imza- landığı ifade edildi. GI- OC Başkanı Georgi Çanturya, Rus înter- faks ajansına dün verdi- ği demeçte, anJaşmaya konu olan hattı "Novo- rossisk-Supsa-Ceyhan hatO" olarak tanımladı. Bilindiği gibi Novo- rossisk, Rusya'nın Ka- radeniz lünanındaki en büyük petrol ihraç nok- tası. Bu limana Rus- ya'nrn kendi petrolünün yanı sıra bir süredir Ten- giz-Novorossisk petrol boru hattı ile Kazak pet- rolü de geliyor. Bugüne kadar Bakû-Tiflis-Cey- han'a alternatif olarak sunulan Tengiz-Novo- rossisk, Boğazlar'daki yûkü de arttırdı. Türki- ye'nin yıllardır Rus- ya'ya yaptığı "Sizin petrolünüzü de Bakû- Tiflis-Ceyhan'a akta- ralım, Boğazlar'ın yfi- künü azaltalım" şek- lindeki öneri, Rus tara- finda ilk kez kabul gö- rüyor. Rusya bugüne dek. Novorossisk petro- lûnü gemilerle Bulga- ristan'a taşıyıp oradan Yunanistan'ın Ege kıyı- lanna çıkarma planı üzerinde duruyordu, ancak son dönemlerde ilgili Rus resmi firma- lan bu planlara karşı çıkmaya başlamıştı. Geçen kasım ayından beri "Bakû-Tiflis- Ceyban ekonomik de- ğil siyasi bir hattır" görüşünü terk eden Lu- koil, Yukos gibi, hem ülkenin hem de dünya- nın önde gelen petrol firmalan, kendi petrol- lerini bu hatta verebil- mek için hükümetin onayını istiyorlardı. Hükümet bu konuda bir açıklama yapmaz- ken bu anlaşma eğer Rusya tarafından resmi bir açıklama ile yalan- lanmazsa, hükümetin petrol firmalannın tale- bini kabul ettiğini, poli- tikasını artık köklü bi- çimde değiştirmiş oldu- ğunu ortaya koyuyor. Hat, Rusya'nın petrol ihraç imkânlannı daha da arttıracak. Rus ve Gürcü taraflar, projeyi gerçekleştirmek üzere ortaklık kurdular. Her iki ülkede de devlet destekli olan bu iki fîr- mannı kurduklan Rus- Gürcü ortakhğı, "Gruz- rosneftegazstroi" ola- rak adlandınldı. Bu or- taklık, boru hattının in- şaatı ile ilgili bütün ça- lışmalan üstlendi. Çan- turya açıklamasında, "Bu bağlantı hattı (Novorossisk-Gürcis- tan), Bakû-Tiflis-Cey- han ana boru hattının bir parçası olarak inşa edilecek" dedi. Senatörlerle sürpriz toplantıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz ile Devlet Bakanı Kemal Derviş, dün akşam saatlerinde ABD Ankara Büyükelçili- ği'nin daveti üzerine ABD'li senatörlerle yemek yedi. Dün Istanbul'dan Ankara'ya gelişinin ardından önce IMF heyetiyle görüşen Der- viş, daha sonra ABD Büyükelçiliği'nin davetiyle gerçekleşen yemeğe katıldı. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz da partisinin Başkanlık Divanı toplantısı- nın ardmdan ABD Büyükelçiliği'ne gide- rek yemeğe katıldı. Yemeğe bir grup ABD'li senatörün katıldığı öğrenildi. AB- D'li senatörlerin gelişi ABD Büyükelçili- ği tarafından basına açıklanmazken dün akşamki yemeğin de Yılmaz'ın ve Der- viş'in resmi programlan arasında bulun- maması dikkat çekti. Akşam yemeğine, Merkez Bankası Başkam Süreyya Ser- dengeçti, Hazine Müsteşan Faik Öztrak ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı Engin Akçakoca'nın da katıldığı öğrenildi. Yemekte, Türkiye'nin ekonomik durumu, AB ve seçim tartışma- lannın ele alındığı belirtildi. Hem işsizlili hem yoksuüıık ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - "Enflasyonla mücade- le" adı altında IMF'yle yola çı- kan 57. hükümet, enflasyonu dü- şürmeyi başaramadığı gibi, Tür- kiye'yi art arda yaşattığı iki kriz- le tarihinin en derin bunalmıla- nndan birine sürükledi. Ekono- mide 2001 yılında yüzde 9.4'le tarihinin en büyük küçülmesini yaşayan Türkiye, kişi başına dü- şen gelirin 2 bin 817 dolara in- mesiyle 10 yıl geriye gitti. Res- mi verilerle işsiz sayısı 2 milyon 462 bine ulaşırken 2002 yılının ilk4aymdatoplanan 15.3 katril- yon liralık verginin tamamı 19.5 katrilyon liralık faiz ödemeleri- ne yetmedi. Halen ekonomide ciddi bir toparlanma ortaya çık- mazken hükümet IMF'nin da- yattığı yasal düzenlemelerle ekonomi yönetimini kurullar adı altında henüz oturmamış, dene- timsiz birimlere terk etti. 57. hükümet, kuruluşundan itibaren IMF'yle yeni bir stand- by anlaşması yapmak için çalış- malara başladı. Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay, IMF'yle yü- rütülen görüşmelerde Para Ku- rulu'nun da gündeme getirildiği- ne ilişkin bilgilerin borsaya sız- dınldığı iddialannın konuşuldu- ğu dönemde intihar girişiminde bulundu. Uluğbay'ın ardından görew gelen Devlet Bakanı Re- cep Önal ile Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel'in ımzasıy- la 9 Aralık 1999'da IMF'ye 64 maddeden oluşan niyet mektubu sunuldu. Böylece 2000 yılına 17. stand-by anlaşmasıyla girildi. Enflasyonla mücadele adı ve- rilen bu programla, TÜFE \e Bugün 78 yaşına basacak olan Başbakan Ecevit için Başkent Hastanesi'nde küçük bir doğum günü kutlaması yapıldı. Ecevit, kutlama sırasında minik hasta Esra Ergün tarafından beyaz kâğıda yapılan ve kendisine katlanarak verilen resmi açmakta zoriandı. (Fotoğraf: AA) Ecevit: Görevimin başındayım ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Başkent Üniversitesi Has- tanesi'nde 11 gündür tedavi gö- ren Başbakan Bülent Ecevit, dün taburcu oldu. Yürümekte ve ko- nuşmakta güçlük çektiği gözle- nen Ecevit, "lyiyim, görevimin başındayım. Sadece bacakla il- gili bazı sorunlar kaldı. Onlar da büyük ölçüde tedavi edildi. Şimdi kısa bir nekahat devre- sinden geçiyorum" dedi. Ko- nuşmasmın başında sık sık dili sürçen Ecevit, Oran'daki çalışma ofisinin bulunduğu konutuna geçti. Başbakan Ecevit, dün 11 gün- dür tedavisinin sürdüğü Başkent Üniversitesi Hastanesi'nden ta- burcu oldu. Bugün 78 yaşına ba- sacak olan Ecevit için Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal'ın girişimiyle hastane- de küçük bir doğumgünü kutla- ması yapıldı. Üzerinde güvercin veTürk bayragi olan pastamn ke- sildiği kutlamada, Ecevit'in bir süre ayakta kaldıktan sonra yığı- ln"casma koltuğa oturduğu öğre- nildi. Ancak bu olay, Anadolu Ajansı'nın ve Başbakanlık Basın Merkezi'nin görüntü kasetlerin- den çıkanldı. Ecevit'in bileğini kullanmakta güçlük çekmesi ne- deniyle pastasını kesemediği, bu sırada eşi Rahşan Ecevit'in dev- reye girdiği gözlendi. Başkent Hastanesi'nin, Ece- vit'in, damar iltihabı rahatsızlığı- nın büyük ölçüde geriledigi ve kısa bir nekahat döneminden sonra çalışmalanna başlayabile- ceği yönünde bir heyet raporu ha- zırladığı öğrenildi. 'Sayın anahtar...' Partililerin alkjşlan ve tezahü- ratlan ile hastane kapısında kar- şılanan Ecevit, konuşmasının ba- şında sözcükleri toparlamakta güçlük çekti. Konuşmasının bü- yük bölümünü hastane ve perso- neline dönük "övgüye" ayıran Ecevit, Başkent Üniversitesi Rek- törü Haberal'dan bahsederken yanlışhkla, "Başkent... Anahta- n... Sayın Haberal ve değerli üyeleri, değerli Başbakan, de- ğerli başkan, hepsi çok yakın- dan ilgi gösterdiler. Kendîlerine şükranlanmı sunuyorum" de- di. Ecevit'e, DSP'lilertarafindan "Halkçı Başbakan, Ecevit ne- rede biz oradayız" tezahüratlan yapıldı. Ecevit'in hastane merdi- venlerinden inerken tökezlediği de görüldü. Konuşma metnini kısalttı Ecevit, buradan Oran Site- si'ndeki çalışma ofisine gitti. Ecevit'in bugün saat 13.00'te Başbakanlık Konutu'nda hükü- metin 3 yılını değerlendireceği basın toplannsının konuşma met- nini kısalttığı da öğrenildi. Cumhurbaşkanı Ahmet Nec- det Sezer taburcu olmadan önce Ecevit'i telefonla arayarak geç- miş olsun dileğini iletti. Başba- kan Yardımcısı Mesut Yılmaz, dün gazetecilerin Ecevit'in tabur- cu olmasına ilişkin sorusunu, "Savın Başbakanınuzın hasta- neden çıkmış olması, spekülas- yon yapanların bir malzemesi- ni eksiîtti" diye yanıtladı. IMF'den kaynak için 3 koşul ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ikinci gözden geçirmeye ilişkin Türkiye'deki çalışmalannı tamamlayan IMF Türkiye Masası Şefı Juha Kahkonen, î.l mılyar dolarlık kaynağın serbest bırakıla- cağı lcra Kurulu toplantısı için 3 koşulun yerine getirilmesinin bek- leneceğini bildirdi. Kahkonen, er- ken seçimin IMF'yi ilgilendirme- diğini söyledi. Ancak erken seçim ve Başbakan Bülent Ecevit'in sağlık durumu gibi siyasi belirsiz- liklerin uygulanan programın ba- şansı nedeniyle piyasalarda etki- sinin sınırlı olduğunu anlatan Kahkonen, "Programa sıkı bağ- lılık sürmeli" dedi. Türkiye'den bugün aynlacak olan Kahkonen, dün düzenlediği basın toplantısmda, güncellenmiş yeni bir niyet mektubu üzerinde uzlaştıklarını bildirirken "Bu ni- yet mektubu, haziran ayı orta- sında yapılması planlanan IMF tcra Direktörleri Kurulu'nda ele alınacak" dedi. Kesin çalış- malan tamamlanan atıl istihdam konusunda zamanı geldiğinde hü- kümetin sayı açıklayacağmı söy- leyen Kahkonen, her bir KÎT için ayn ayn hesaplara dayanarak or- taya çıkan sayının 40-60 bin düze- yinde olduğunu bildirdi. Kahko- nen, özelleştirmede gelişmelerin beklenenin gerisinde olduğunu. yılın kalan kısmında bu alanda hızlanma beklediklerini kaydetti. Kahkonen, lcra Kurulu'nun top- lanma koşullannı şöyle sn^aladı: • BDDK'nin, denetim sonuç- lanna göre bankalara sermaye art- tınmına gitmelerini isteyen mek- tuplan göndermesi. • Telekom'un özelleştirilmesi- ne yönelik adımlann atıhnası. %/ Kamu îhale Yasası'nda deği- şiklik yapılması. Politika uygulamalanndaki "iyi' 11 performansın fınansal piyasalann siyasi belirsizliğe ilişkin algılama- lannı belli bir seviyede tuttuğunu söyleyen Kahkonen şöyle konuş- tu: "Öniimüzdeki dönemde hü- kümetin programa bağlılığının devam etmesi gerekiyor. Bu, ola- sı şoklann etkilerini azaltmak için çok önemli." Kahkonen, er- ken seçime ilişkin sorular üzerine de "Erken seçim Türkiye'nin kendi iç hususudur. Programın devamı için alınması gereken tedbirlerin zamanında yerine getirilmesi ve piyasanın güveni- nin devam etmesine olan inancı- mız tam" diye konuştu. Kore ör- neği anımsatılarak IMF'nin Tür- kiye'deki siyasi partilerden progra- ma bağlılıklanna ilişkin taahhüt is- teyip istemeyeceğine yönelik soru üzerine Kahkonen, spekülatif ya- nıtlar vermek istemediğini söyle- di. Ancak Kahkonen, başka ülke- lerde bu politikalann başanlı oldu- ğunu savunarak "Dolayısıyla bu politikanın uygulanması ülke için verilecek bir karar" dedi. Bilançolarda makyaj kaygısı Kahkonen, bankalann sermaye ihtiyacının başlangıçta belirtilen 4-5 milyar dolann altında çıkma- sıyla bilançolann makyajlandığı kaygısı oluşacağım, üstü kapalı olarak doğruladı. Kahkonen, bek- lentı ve tahminlerle uygulamanın yakın olmasını, alınan sonuçlann devlet-özel sektör açısından sür- dürülebilir bir sürece işaret etme- sini bekledıklenni bildirdi. TEFE'nin 2000'de yüzde 20- 25'e, 2001'de yüzde 10-12'ye, 2002'de yüzde 5-7'ye düşürül- mesi hedeflendi. Sabit kur poli- tikasıyla kısmi bir Para Kurulu sistemi uygulanmaya başlandı. Bu uygulamanın Türkiye'yi fa- iz krizlerine ve dış şoklara açık hale getirdiği uyanlan dikkate alınmadı. Programla 2000'de faizlerde beklenenden daha hızlı düşüş ya- şandı. Yaz aylanna doğru tedir- ginlikler artmaya başladı. Prog- ram, Kasım 2000'de yaşanan krizle iflas etti. Faizlerin ta- vana vurduğu bu kriz, IMF'- den gelen ek parasal destek- le geçiştirilirken program şu- bat kriziyle çöktü. Hükümet, 22 Şubat'ta dalgalı kura ge- çiş karan aldı. 19 Şubat 2001 'de 687 bin lira olan do- lar kuru, dalgalı kura geçildi- ği 22 Şubat 2001'de 964 bin liraya yükseldi. Yaşanan sü- reçte dolardaki spekülatif yükselişler, "yabancılann oyunu" tartışmalannı gün- deme getirdi. Kasım 2001 'den itibaren kurda ya- şanan düşüşler ve artış ohîıa- masıyla bu kez de kurun ger- çek değerinin altında kaldıgı tartışmalan başladı. Şubat krizinin ardından 3 Mart 2001 'de Devlet Bakan- lığı'na atanan Kemal Der- viş, "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı (GEGP)" adı altında, çöken progra- mın, kur ayağı dışında aynen sürdürühnesine yönelik pla- nnn açıkladı. Knzin başlan- gıcından 2.5 ay sonra açıkla- nan bu program ise Türki- ye'yi krizden çıkaramadı. Programm tüm hedefleri de birkaç ay içinde çöktü. Hü- kümet, 2002 yılına yeni s- tand-by anlaşmasıyla girmek zorunda kaldı. Koalisyon li- derleri, hem GEGP'de hem de 18. stand-by anlaşmasın- da IMF'ye programın arka- smda olduklannı yazılı ola- rak taahhüt etmek zorunda kaldılar. Ekonomi yönetimi IMF'ye teslim edilırken uy- gulamalar da oluşturulan ba- ğunsız kurullara bırakıhnaya başlandı. 57. hükümet döne- minde yaşanan krizlerle Tür- kiye'nin geldiği nokta şöyle: KÜÇÜIme: 57. hükümet, 1999'da yüzde 6.1'le tarihi küçülme ve 2000'de yüzde 6.3 büyümeyle 2 yılı boşa geçirirken 2001'de yüzde 9.4'lük küçülmeyle olumsuz bir rekora imza attı. Böylece 200 l'de kişi başına düşen ge- lir, 1987 yıh fiyatlanyla 2 bin 817, cari fiyatlarla 2 bin 160 dolara kadar düştü. Tür- kiye 10 yıl geriye giderken Derviş'in 2001 yılında bek- lediği canlanma belirtilen gerçekleşmedi. Sanayiüreti- mi, geçen yılın aynı ayma göre 2002 Ocak ayında yüz- de 2.4, şubat ayında yüzde 5.2 küçülmeye devam ettik- ten sonra mart aymda yüzde 18.7 arttı. Ancak geçen yıhn mart ayında, şubat krizinin ardmdan ekonomide küçül- me başladığı için 2002"de ya- şanan bu büyüme henüz ger- çek anlamda bir toparlanma- yı^östermiyor. IŞSİZİİk: 2000'de yüzde 6.6 olan işsizlik oranı, 2001 'de yüzde 8.5'e yüksel- di. DlE'nin dün açıkladığı verilere göre, 2001 yılının ilk 3 ayında yüzde 8.6 olan işsiz- lik oranı, 2002 yılının aynı döneminde yüzde 11.8'e ka- dar çıktı. Işsiz sayısı resmi Nerilerle 2 milyon 462 bine ulaştı. 1997'den bu yana iş- siz sayısı ilk kez 2001 yılının son çeyreği ve 2002 'nin ilk çeyreğinde 2 milyonun üze- rine çıkmış oldu. Buna kar- şm hükümet, kamu işçileri- nin yanı sıra memurlar için de zorunlu emeklilik uygula- ması başlatmaya çalışırken IMF'nin dayatmasıyla kamu işçilerinin işten çıkanhnası- nı da gündeme getiriyor. GUNDEM MUSTAFA BALBAY I Baştarafi 1. Sayfada da bir hükümet kurduğumuzu görüyoruz. Genel or- talamaya göre, son hükümetimizin ömrü fena değil. Görünüşe bakılırsa, geleneksel ortalamayı üçe kat- layacak! Görünüşün altına bakılırsa... 1- Yakın tarihimizin belki de en uyuşmaz üç par- tisi, 57. hükümetin kahramanı. ANAP'la MHP ara- sındaki farklı bakışın ortasına yerleşen DSP, her tür- lü sarsıntıya dayanıklı bir denge oluşturdu. Belki de hükümetin tek ve en büyük başarısı bu! 2- Çankaya-hükümet ilişkilerinde her zaman so- runlar yaşanır. Zamanında birbirine küs, cumhur- başkanı-başbakan dönemleri gördük. Ancak 57. hü- kümetin kendi seçtiği cumhurbaşkanı ile ters düş- mesi, kişisel çelişkilerden öte, hukuksal bakışla ilgi- li derin bir durum. Siyasal hırslan olmayan hukukçu bir cumhurbaş- kanı ile kendi hukukunu yaratmak isteyen bir hükü- met çelişkisi yaşıyoruz. 3- Hükümet bir başka rekor daha kırdı ve yılda or- talama 3 bakanını saf dışı etti. 3 yılda 10 bakan azil ya da istıfaya zorlamalarla değiştirildi. Bakanlann temel gidiş nedeni, hükümet politikasıyla düştükle- ri terslikti. Kemal Derviş'in 2001 Mart'ında IMF ile köprüleri kurucu devlet bakanı olarak göreve başla- masıyla birlikte, hükümetin 4 ortaklı haline geldiğini söyleyebiliriz. Son günlerde yaşanan seçim tartış- malan da bu ortaklığın bir göstergesi. 4- IMF ve AB'ye uyum yasalannın çıkış hızını da- ha çok ekonomideki durum belirledi. Kimi kurumla- nn mevcut haliyle yürümeyeceğini kabul eden hü- kümet, krize düşen IMF'ye sarılır örneği, ne dendiy- se yaptı. Bu tablo haziran ayında da böyle seyrede- cek. Canlanma nerede? 5- Uç yılın iki yılını krizde geçiren hükumete dün, Devlet Istatistik Enstitusü'nden (DİE) yaş günü he- diyesi geldı. Açıklanan verilere göre, ışsiz sayısı 2.5 mılyona ulaştı. İşsizlik oranı ise yüzde 12'ye çıktı. Iş- sizlikteki dikkati çeken unsur; nitelikli, eğitimli kişi- lerin de yığınsal olarak bu sorunla karşı karşıya kal- maya başlaması. Bu durum beraberınde, gelişmek- te olan ülkelerin başlıca erozyonu "beyin göçüne" neden oluyor. 6- Ekonominin genel göstergelennde de durum parlak değil. Tarihi bir küçülme ile karşı karşıyayız. 9O'lı yıllann hükümetleri devlet küçülmeli diye diye, ekonomiyi küçülttüler. Son hükümet de bunun üs- tüne bir istatistik daha dikti ve toplumu yoksullaş- tırdı. Ulusal gelirde en az 10 yıl geriye gittik ve 2 bin dolarlara düştük. 7- Son dönemin revaçta tümceleri şunlar: "Ekonomi kıpırdadt..." - Düzlüğe çıkmaya başladık... "Şu şu sektörierden olumlu işaretlergeiiyor..." - IMF, muhteşemsiniz. dedi... Bu tümceler güzel de kann doyurmuyor. Çalışan kesimi bir kenara bıraktık, kimi işveren yayın organ- ları bile soruyor: - Ekonomi canlandı diyorlar, acaba nerede? Yürekten dileğimiz, elbette uzun süren bu krizi bir an önce atlatmak. Ancak gerçeğe dayanmayan ve- riler, korkanz yeni krizlere zemin hazırlayacak. 8- Başbakan Bülent Ecevit dün taburcu oldu. Bugün kendisinin ve hükümetin yaş gününü kutla- yacak. Ecevit hastane kapısından iki temel mesaj verdi: - lyileştim... Görevimin başındayım... Son anda bir değişiklik olmazsa bugün bir basın toplantısı ile hükümetin 3 yıllık icraatı açık alınla an- latılacak. Sanınz hükümet cephesinden görünen, o ünlü marşımızın tersi: Battık açık alınla, 3 yılda her savaşta, Ülkenin durumu kötü ama, Hükümetimiz revaçta... ankcum@ttnet.net.tr Hükümet sağlık ve seçim laskacında ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - 57. koalisyon hükümeti, 4. yılına Başbakan Bü- lent Ecevit'in sağlık sorunlan, MHP ve ANAP arasında artan gerilim ve erken seçim tartışmalan ile giriyor. Başbakan Ecevit' in ra- hatsızlığı nedeniyle ilk kez bir hastanede ger- çekleştirilmesiyle tari- he geçen 21 Mayıs'ta- ki liderler zirvesine de erken seçim tartışma- lan damgasını vurdu. Bu toplantıda ilk kez ANAP lideri ve Baş- bakan Yardımcısı Me- sut Yılmaz seçim tari- hi önerdi. Topluca bir kabine değişikliğine yanaşmayan hükümet ortaklan, "uyuşama- dıkları" bakanları "azil" ya da istifayla değiştirdi. iki bakan ise "yolsuzluklar" nedeniyle isrifa etmek zorunda kaldı. ANAP ve MHP ise başta AB'ye uyum düzenle- meleri olmak üzere sık sık karşı karşıya geldi. 28 Mayıs 1999'da kurulan Bülent Ecevit başbakanhğındaki D- SP, ANAP ve MHP ko- alisyonu, hükümetteki 3. yılını doldurdu. Başbakan Ecevit "in sağlık sorunlan ve er- ken seçim tartışmalan ile 4. yılına giren hü- kümette, AB'ye uyum yasalan konusundaki pürüzler de aşılamıyor. Ekonomik kriz son- rasında Başbakanlık önü, "eylem alanı" haline geldi. Bir yurtta- şm Ecevit'e yazar kasa fırlatması ile başlayan eylemler dizisi, Başba- kanlık önündeki gü- venlik önlemlerinin arttınlmasına yol açtı. Koalisyon hükümeti döneminde Bakanlar Kurulu, 100 kez top- landı, AB'ye uyum ni- teliğinde anayasa deği- şikliği olmak üzere bu- güne kadar 400 "ün üzerinde yasa çıkanldı. Sayısız katil ve suç- lunun sahverilmesine yol açan Şartla Salı- vermeYasası (AfYasa- sı) başta olmak üzere pek çok yasa da kamu- oyunda büyük tepki toplayarak. hükumete yönelik eleştüiyi art- tırdı. Bu yasanın mi- marlanndan olan Rahşan Ecevit ise ka- muoyundan gelen tep- kiler üzerine "Bu be- nim yasam değil" de- mekle yetindi. Yolsuzluk ve rüşve- te karşı operasyonlann yapıldığı süreçte, ban- kacılık sektörüne yö- nelik düzenlemeler ve IMF'nin talepleri hü- kümetteki bakanlann görevden ahnmasına kadar uzanan gelişme- lere neden oldu. Eko- nomik krize "kurtan- cı" olarak getirilen Devlet Bakanı Kemal Derviş, Hazine'den sorumlu Devlet Baka- nı Recep Önal'ın gö- rev alanımn Devlet Personel Başkanlığı ile sınırlandınlmasına yol açtı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear