Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SUUİ
SAYFA CUMHURİYET 11 MAY1S 2000 PERŞEMBE
OLAYLAR V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
'Cumhurfyetçi împaratorluk'a Doğru mu...
M. İskender ÖZTURANLI//*^M
Y
ıl 1973... CevdetSu-
nay'ın cumhurbaşkan-
lık süresi dolmuştur.
Koalisyon liderlerinin
tercihi sonucunda Fa-
rukGörter, Genelkur-
may Başkanlığı'ndan aynlmış, konten-
jan senatörlüğune seçılerek aday gös-
terilmiştir. Yüzde yüz cumhurbaşkanı
seçileceğı inancındadır. Zamarun ana-
yasasına göre sonuç alınana değin se-
çim sürdürülmektedir. Ne var ki ne Gür-
lerne de ikincı aday Tekm Anburun ye-
terü oyu alamadıklan için seçim çıkma-
za girmiştır.
Işte o zaman Sayın Ecevit'ın aklına,
Anayasa Mahkemesi Başkanı Muhit-
tin Taylan gelmiştir. Askerlenn yerine
birhukuk adamını seçme eğilimi belır-
mişnr. AP, CHP ve CGP, Taylan'ın aday-
lığında birleşmışlerdır Ama bırkaç gün
sonra, önce Feyzioğlu, arkasından da
Demirel, Muhittin Taylan'a verdikleri
destegı geri çekmişlerdir. Söylentilere
göre Taylan, "aşmsoku", daha doğru-
su "komünist"rir ve "borç içinde yüz-
mektedir." Ne var ki bunlann hepsı ya-
lan sözler, asılsız ye haksız suçlamalar-
dır. Gerçekte Taylan, "temel hakveöz-
gürtüklerin çiğnenmesine göz yumma-
yan, sosjaldevletkuraüannın u\ gulan-
masuuisteyen,ezflenkrm ve sömürükn-
lerin ancak bu suretle kurtulacağuıa
inanan" bu ınancını da yüksek sesle
dıle getiren bir hukuk adanudır. Ama
poütikanın çirkın yanı, doğrulan de-
ğil, yalanlangeçerli saymaktadır. Bu ne-
denle bir hukuk savaşımcısını bile çark-
lan arasında öğütmüştür
1975 yılında üğur Mumcu ile yap-
tığı bir söyleşide o günkü durumu şöy-
le değerlendirecektir Muhittin Taylan:
"Anayasayı açaüm (1961). 35. madde-
denbaşlayarak53.maddeyekadaroku-
yalını. Hemen heraen hepsi, sosyaJ dev-
let kavTammın anayasaya yanHyan ku-
raUarunr. Ama butüanyadırgayan, teb-
likeli bulan çevreler vardır. Çûnkü sos-
yal devlet, tûm gerekleriyle uygulanır-
sa, herkes hak ettiği ölçûde pay alacak
ve sömürü düzeni bozulacakbr. Bunun
neresinde aşın sol eğilimi sezerier, an-
layamıyorum."
Politıkanın çirkin yüzünü bilmeyen
büyük yargıcın bu gibi incelikleri an-
laması olanaksızdır. Anlayabümesi için
büyük değil, küçük olması gereklidir.
Muhittin Taylan'ın kûçüklügünü ise
hiç kimse görmemiş, duymamıştır.
Emekliliğinden sonra da, tüm üsteleme-
lere karşın birpartıye ginp poütıkaala-
nında boy göstermeye kalkışmamış,
köşesine çekilmiş ve düşüncelerini söy-
leyerek, yazarak sürdürmüştüryaşamı-
nı. Bilindigi gibi 1980 rejimi, yanlış
bır davranışla ülkemizdeki tüm parti-
len dışlamış ve kapatmışnr. Ancak 1983
yılından sonra yeni partilerin kurulma-
sına ızin verilmiştir. Bu suretle sol ka-
natta Halkçı Parti ve SODEP gibi par-
tiler belirmiştir. Bülent Ecevıt bunlar-
dan hiçbirine katılmamış, sosyal de-
mokrat oldugu halde, tüm çağrüara kar-
şm Halkçı Parti'ye de, SODEP'e de
güleryüz göstermemiştir.
Daha sonra DSP'yi kurma çaüşma-
lanna girmiş, siyasetten yasaklı oldu-
ğu için bazı kişilere başvurmak zorun-
da kalmıştır. tLk aklına gelenlerden bı-
ri Uğur Mumcu'dur. Ne var ki Mumcu,
"Ben gazetecikalmakistiyorunr dcrruş
ve Ecevit'in önerisini geri çevirmiştir.
Ecevit, «PeJd siz kabul etmediniz. Kze
başka biradverebflir misüıiz" dıye sor-
duğundan Mumcu, Mûnci Kapani'nın
adını getirmiştir gündeme. Ve şunları
eklemiştir sözlerine: "Kapaıü benim
hocamdırveçokdürûstbirkişidir." Bu-
nun üzerine Ecevit, Kapani'ye götür-
müştürönerisini. Bir kamu huİcuku pro-
fesörü ve bilim adamı olan Kapani'nm
yanıtı şöyle olmuştur "Efendmıben yıl-
Jarca bu konularda dersverdim,öğren-
dler yetiştirdim. Ama hiçbir deneyi-
mim yok. Parti nasıl yönetilir, bilnıem.
Bu işi nasıl yapanm, bflmryorum."
Ecevit, Kapani'nin anlayamayacağı
bir yakJaşunîa şu karşılığı vermiştir:
"Münci Bey, siz hiçbir şey yapmaya-
caksmız kL." Görüldüğü gıbı Ecevit, o
günlerde Kapani'yi bir basamak, bir
emır kulu olarak kullanmak istemiş, bu
nedenJe de Kapani öneriyi kabuJ etme-
miştir. Uğur Mumcu gazeteci, Kapani
de bilim adamı olarak kalmayı yeğle-
mişler, o günkü konumlarmın ülke için
daha yararlı olacağını belirtmişlerdir
kendi biçemlerince (üsluplannca).
Aradan yıllar geçmiştir. Ecevit baş-
bakanlık katındadır. 5 artı 5 formülü-
nü atmıştır ortaya. Belki bir sevgi bağ-
ühğıyla Saym Demirel'i, anayasayı zor-
layarak yeniden cumhurbaşkam yap-
mak istemiştir. Bu girişimde başanlı
olamamış, hem kendisini hem de De-
mirel'i yıpratmıştır.
Meclis, yeni bir cumhurbaşkanı se-
çecektir. Anayasamıza göre bu, Mec-
lis'in işidir. Bu konuda grup karan alı-
namaz. Milletvekilleri özgür biçimde
oy kullanırlar. Oy verme işlemi de giz-
lidir. Milletvekillennden herhangi bir
kişi adaylığını koyabilir. Aynca 110
milletvekili Meclis dışıadan biraday da
gösterebilır. Anayasaya göre hüküme-
tin ya da partilerin aday göstermesi ola-
naksızdır,
Ne var ki bu kurallardan kimisine
uyulmamıştır. Kamuoyuna değer ve-
rihnemiş, çeşıtli kitle örgütlerinin öne-
rileri dikkate ahnmamıştır. Demokra-
tik kurallar bır yana bırakılnuş, cum-
hurbaşkanı adayını kendi beğenisine
göre tek başına Saym Ecevit belirle-
mıştir.
Sonra da seçime iki gün kala, ortak-
lannın ve öteki iki muhalefet partisi li-
derinin olurunu almıştır. Bu arada de-
mokrasiye aykın yöntemleruygulanmış,
curnhurbaşkanlığına adayhğmı koyan
milletvekilleri hırpalanmış, örselenmiş,
kimileri de dövülmüştür. Ve bu uygu-
lamamn ne biçim bir demokrasi oldu-
ğunu anlamak güçleşmişür.
Açıkça söylemek gerekirse, Saym
Ecevit, 1983 yılmda nasıl partisıne gö-
re bir genel başkan aramış, ama bula-
mamışsa, bu kez kendisine göre bir
cumhurbaşkanı aramıştır Bulup bul-
madığı henüz belli değildir, onu zaman
gösterecektir. Ne var ki en az yırmi yıl-
dan beri önce Evren, sonra teal ve da-
ha sonra da Demird'in uyguladığı "baş-
kanhkmonarşisi"nı "başbakanlıkmo-
narşisin
sine dönüştürmek ısteyeceğı
gün gibi ortadadır. Parti içinde bir im-
paratorluk kurdugu gibi, önümüzdeki
günlerde Türkiye genelinde "cumhu-
riyetçi bir imparator" olmaya heveslen-
meyeceginı söylemek olanaksızdır. Çün-
kü, "baştakiler bizim yerünize düşün-
sün" diyen ve ımparatorluk yöntemle-
rinin egemen olmasını isteyen politika-
cılar ne yazık ki ülkemizde çoğunluk-
tadır.
Liderler sultası bunun göstergelerin-
den bıridır. Ama bu sultanın yavaş ya-
vaş gerilemekte oldugu da gözlenmek-
tedir. "Anayasal çerçeve içinde görev
yapacağmı" muştulayan Cumhurbaş-
kanımız, bu sözünü kımseye boyun eğ-
medengerçekleştirebildiği takdırde, li-
derlenn sultası da, ımparatorluk öz-
lemcileri de tarihe kanşacak, gerçek
bir demokrasiye ve hukuk devletine
ulaşmanın yollan açılmış olacaktır.
Plastik Cerrahi ve Medyatik 'Değişme'
Prof. Dr. Kemal ÖZMEN Hacettepe Üniversitesi öğretim Üyesi
"însan kendi gerçeğinden başka bir şey ola-
B
ir süredir, basmımızın "renldi''
kesiminde, "Yılmaz Guney'in
lümpenüği*' tartışmasımn ardın-
dan "Yalan Rüzgân" dizisinde-
ki "flişldler''i anımsatan yeni bır
"dizi'' tartışmabaşlatıldı. Konu:
"Cumhuriyet Gazetesi" ve adı o gazeteyle öz-
deşleşmiş köşe yazan Ühan Selçuk "Dizi''de
"roT alanJar. "Değişinı''i, "oryantal kıvrak-
hk"la "Zaman"a uyma biçiminde algılayarak
"değişnıe''ye uğramış bir grup "köşe"ci gaze-
teci-yazar. Suçlamanedeni: "CumhuriyetGa-
zetes" ve onun yazarlannın "kırk yüdır hep ay-
nı şeyi" yazdıkian iddiası...
Bilindigi gibi, tlkçağ Yunan düşünürlerinm
"ber şeyin sonsuz bir aJaş, değişim ve dönüşâm
içinde olduğu" düşüncesiyle somutlaşan *de-
ğişimin değişmezliği" ilkesi. "DoğasaLtoplum-
sal ve bilinçsel nesne ve olgular karşılıkh etkile-
şimk sürekli olarak değişirler'' görüşüne daya-
lı tanhsel ve dıyalektık materyalizmle bilimsel
bir temele oturmuştur.
Bugün, aklı başmda hiç kimse, "Ben değiş-
mem" ya da "Ben değişmeden kalabflryorum"
demiyor; "Cumhuriyet Gazetesi" ve onun ya-
zarlan da bu evrensel kurala bağımlı... Ancak,
"değişinıci" hemcınslerinden bir temel nokta-
da aynhyorlar, onlar, "değtşroek" için "yer de-
ğiştinııe''nin, kılık, ruh, vicdan ve cüzdan de-
ğiştirmenin bir "ÖDkoşul", bir mutlak "zorun-
luluk" olmadığı düşüncesindeler... "Kırkyıl''dır
değıl, yetmiş alo yıkfar da bu düşünceyi savu-
nuyorlar...
Skolastik düşüncenin dayandığı bir sav var-
dır: "Yer değişenin kendisi değişmez." Bu savı,
bizim "değişimci grup" bağlamında düşünür-
sek iki olasılık karşımıza çıkıyor: Birincisi, bu
V n i kâşifler'' zaten eskiden de
B
böyte"ydiler,
dolayısıyla "yer değjşönnek"le "değjşmiş" ol-
madılar... Öcincisi, "yer" değiştirdikleri için
"değişnıe''ye uğradılar! Çok şaşıracaksımz,
ama her ikisi de dogruf Okurlanmız anımsar-
lar, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce hü-
kümet "aııtidemokratik (bir) düzen"in sürdü-
rülmesini "istikrar" olarak duyuruyordu ka-
muoyuna; "bizünküer" de, "dünya(hk)
w
için
"MekâıTa, " a h r e t ^ ) " için "Zaman"a mü-
kemmel bir "uyum" göstererek "yer değiştir-
me"yi "değişiın'' sanıyorlar.
"Değişiıırin "değişmez (bir) gerçek" oldugu
doğrudur; ancak, "değjşme" "mutiak" değil,
"görecdi (bir) gerçek"tir; nitekim, kıme, neye
göre "değjşme''? Herhangi bir şey, birolgu, bir
durum, bir kişi "değişnıe''ye uğrayan bır baş-
ka şeye, olguya, duruma, kişiye göre "değişmez-
Kk" gösterebilir.
Işte, "bizimküer''in çıkmazı da burada; on-
lar, kendi öznel, kişisel "değişıne''lerini mut-
laklaştınyor, evrenselleştiriyorlar ve kendileri-
ne göre "değjşmemiş" olanlan, kendileri gibi
a
değişimeuğrâma''mış olanlan "çağdışılık
n
la,
"enteiektüeldariık''la, "dmozorhık"la suçluyor-
lar...
Oysa, "kırkyıl''dır değişmediklerini var say-
dıkJan bu kişilerin
a
onlar''dan bir temel farkı
var ki, o da "geçmiş"lerine sövmeden, onu "in-
kâr" yoluna sapmadan, kendilerini
tt
zorunhı"
bir "ya-degiştirnıe'*ye tabı tutmadan "değçme^yi
H
söreklilik'' içinde "tHtarhhk"a dönüştürmek...
"Itoariüık'', ne oldugu gibi kaldığını söyle-
mek ne de önceki yaşamını, düşüncelerini,
inançlannı yok sayarak *Zaman''ın sundugu ")e-
ni olanaklar"a, Darnin'ın kimi canlı türlerin-
deki olağanüstü "çevre uyumu
r>
nu kıskandıra-
cak bir biçimde kendini "uyariamak"tır.. "Ito-
tartalık", tüm çelişki ve çatışmalanyla yaşamı,
"inkâr"a başvurmadan, "öaeleştiri'' yaparak, bü-
tünlüğü içinde kavramaktır.
"RenkB", medyamızın "değişmez kendilik-
ler"i otuz yıl önce, birer sempatizanı ya da "mi-
titan"ı olduklan sosyalist düşünceyi nasıl "mut-
lak"laştırdıysalar, bugün de onu tümüyle yok
sayıp adı ister "Yeni Osmanbcüık'', ister "Fet-
hullahçıhk'", ister "Yenidünya düzencüiği" ol-
sun, bir başka "düşünce"yi "mutiak"laştınp
kutsuyorlar ve buna da "değişiın" diyorlar.. Oy-
sa, görüldügii gibi, "onlar" sadece "akhıklan
şey"dirler... "Değişınez''ler, "değişme''ye uğ-
rarlar... Şort ve tişörtle askeri birlik denetleyen
"president ÖzaFın arabesk "rransformas-
yon"udur onlann "defişim
T
'den anladıklan..
Şimdi adını anımsayamadığım bır Fransız
entelektüel, kendisine, "Üstat, biliyorsun plas-
tik cerrahi çok getişti; neden şu yüzündeki kın-
-şıldıklan\t)kettirnıiyorsun'*diyesoranbirdos-
tuna şöyle demiş: "îyi de, ben onlan yapmak
için tam effi vılımı verdim.L" "Geçmiş"lerini
"gelecek"leri, "ikbal"len için bir çupıda yok
saymakta hiç bir "sakmca" görmeyen tüm "de-
ğişimci'" ve "değişnıeci"lere saygıyla duyuru-
lur...
TV
Hem
cD çalar
Hem
DVD
i 56/
«e ofürüjrorıüz, ne sıkılıjro«üz?
mm
FETHİYE
2.ASÜYEHUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No- 1998/470-
1999/586
Davacı Orman Genel
Müdürlüfü tarafindan
davalılar Afet Özbudak
ve Hazıne aJeyhıne açılan
tapu ıptalı, mudahalenın
önienmesı ve tescıl dava-
sımn 07.12.1999 tarihve
yukanda numarası yazılı
ılamı ile;
Davanın hsmen kabu-
lü ile, dava konusu Fethı-
ye Karagözler maballesı
311 ada 13 parselin tapu-
sunun ıptali ile bu taşın-
tnazm 116.16 m2'suun
vasfı orman olarak Malı-
ye hazınesi adına tapuya
tescılıne, bu bölüme da-
valı Afet Özbudak'ın
müdahalesının önlenme-
sıne, kalan 211 34 m2'lık
bsmın Aü Rıza bzı Afet
Özbudak adına yeniden
tapuya tescilıne karar ve-
riiniş,
Davacı Orman Genel
Müdürlüğü vekılı karan
temyız etnuş, davalı Afet
Özbudak'a karar suretı
ve temyız dılekçesi teblığ
edılememiş, zabıta araş-
tınnastnda da adresi sap-
tanamamış olmakla, ila-
nın yayın tarihinden itı-
baren 15 gün içinde adı
geçen davahnın karan
temyız edebileceğı, karar
suretınin ve temyız dilek-
çesinin tebbğı yerine
geçmek üzere ılanen teb-
lığ olunur
Basın'24923
PENCERE
Dönmeyenler
Kahpolsunlar!
Değişim evrenin yasası..
Ne demiş eski zaman bilgesi: Insan aynı suda
iki kez yıkanamaz'..
Evren değişir..
Dünya döner.
•
Ama döneklik başka!..
DöneklikJe değişmenin birolmadığını yalnız söz-
lükler dile getirmez; sokaktaki en saf adamı yol-
dan çevirip sorsan, aradaki farkı söyler.
Dönek, sen değişmedin..
Başkalaştın!..
Bal gibi biliyorsun bunu, ruhun düğüm düğüm,
dönekliğin yükünü taşımak sana ağır geliyor; en
büyük düşmanın da hakça düzeni hâlâ savunan-
lar...
Tepiniyorsun olduğun yerde:
- Neden dönmediler?..
- Ah, birdönseleri..
- Yadayokolsalari..
Gerçek bu: Sen döndün, onlar dönmediler, her
brini gördükçe, okudukça, iztedikçedayanamıyor-
sun; neden bunlarteslim olmuyoriar?.. Deli mi bu
kişiler?.. Neye güveniyorlar?.. Sovyetler yıkıldı,
brtti bu işL Dönmeyip de ne yapacaksın?..
Seni çıldırtmak için mi dönmüyorlar?..
Bir dönseler, eşitleneceksiniz..
Onlar da senin gibi olacaklar..
Bir oh çekeceksin!..
•
Dönmüyorlar..
Onlann adı geçtikçe yüreğine bir agırlık basıyor,
içinde bir sıkıntı başlıyor, onlarla ilgilenmemek is-
tiyorsun, tümünü yok saymaya çalışıyorsun; ama,
nafıle...
Ulan ne lanet kişiler bunlarL
Hakça düzenmiş..
Sosyalizmmiş..
Insanlann eşitfiğiymiş..
Alınteriymiş..
Emekmiş..
Geçti bunlar, dünya değişti, farkında degil bu ap-
tallar, lanet olasılar. Cehennemin esfel-i safiline
gidesiceler, görmüyortar mı ki Amerika artık tek sü-
per güçtür, en büyük tann paradır, dünyanın yeni
düzeni piyasadır, süper kapitalizm toplumsal ada-
leti yerle yeksan etmiştir, küreselleşme kimseye sak-
lanacak delik bırakmamıştır, ulus devleti yerin di-
bine geçirmiştir, doruktaki egemenlerin karşısın-
da herkes secdeye gelmiştir...
Para babasının koltuğu altına sığınıp gününü
gün etmek varken bu adamlar ortalıkta başlan dik
nasıl da dolanıyortar?..
Nispet mi yapıyoriar?..
Adam mı çatlatıyoriar?..
Döneklere dönekliklerinin aşağılayıcı bilincini
aşılamak için mi dönmüyorlar?..
Yetti be!..
•
Durum gün geçtikçe daha vahim bir hal alma-
ya, "psiko patolojik" bir vakaya dönüşmeye. dö-
nekliğin dayanılamaz ağırlığı altında ezilen dönek
ruhlar saldırganlaşmaya başladılar.
Ne demek dönmemek ulan?..
Kimin haddine düşmüş?..
Dönmeyenlere ölüm!..
Ne cürettir bu?..
Dönmeyenler kahrolsunlar!..
Yok olsunlar!..
euRO
M u l t
The Europe-wide Contest
in Best Practice Products and Applications
Htgh guality muttimedia contents wh>ch add
value for users are the key to the Information
Soaety - for producers as we)l as consumers.
Get ready to partfcipate ın thıs competıtıon and
check out the EuroPrut categorıes. the specıal
students' competıtion. and further details at —
www.europrix.org
The EuroPrix MultiMediaArt mvıtes entnes from
the EU Member States, the countnes of the Euro-
pean Economıc Area, the Applıcant States of
Central and Eastern Europe, as well as from
Cyprus, Malta and Turkey.
The deadline for submıssıons ıs «June 30,2000.
EuroPrix Secretariat c/o Techno-Z F&E
Jakob-Haringer-Str.5/111, A-5020 Salzburg
T +43.662.2288-500, F +43.662.2288-505
<secretariat@europrix.org>
Biryürek de
sizin katkınızla çarpsın!
TÜRKKALPVAKFI
19 Mayıs Cd. No: 8 Şişli/İSTANBUL
Tel:(0212)2l20707(pbx)
Faks:(0212)2126835
xx
Dana «e isfıyonvz ki ?
tLAN
T.C.
FETHİYE 2. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 1998/472-1999/588
Davacı Orman Genel Müdürlüğü tarafindan davalılar Ismail Agah Deniz ve Ha-
zıne aleyhıne açılan tapu iptah, müdahalenin önlenmesi ve tescıl davasuun
07.12.1999tanh ve yukanda numarası yazıh ilamı ile;
Davamn losmenfcabuluile, dava konusu FethiyeiCarâgözler manalIesTJ12 a3aT
21 parselin tapusunun iptali4leHw1aşnmıazOT549r28ın2^innrvasrrörman o r k
Malıye hazınesı adına tapuya tesciline, bu bölüme davalı İsmail Agah Deniz'in
müdahalesının önlenmesıne, kalan 2H.72 m2'lık kısnun Mehmet Nuri oğlu, İs-
mail Agah Denız adına yeniden tapuya tescilıne karar venlmiş,
Davacı Orman Genel Müdürlüğü vekili karan temyiz etmiş, davalı tsmail Agah
Denız'e karar sureti ve temyiz dilekçesı teblığ edılememiş, zabıta araştırmasında
da adresi saptanamamış olmakla, ilanın yayın tarihinden itıbaren 15 gün içinde adı
geçen davahnın karan temyiz edebileceği, karar suretınin ve temyiz dilekçesinin
teblıf ı yenne geçmek üzere ilanen tebliğ olunur.
Basın: 24925