23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
11 MAYIS 2000 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Deprem çadırı Istanbul Valiliği'ne ve Istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na verilen şikâyet dilekçelerine baktığımız zaman ilginç bir iddia ile karşılaşıyoruz. Dilekçelerden anladığımıza göre belediyenin Yanıcı ve Pariayıcı Kimyevi Depolar Müdürlüğü'nde bir memur, aynı kuruluştaki amirine 1.100 dolar borç para veriyor. Memur parasını geri istediği zaman, amir borcuna karşılık depremden sonra görevli olarak gittiği Adapazan'ndan getirdiği bir çadın vermeyi öneriyor. Memur çadın kabul etmiyor, parasını istiyor ve başı fena halde derde giriyor. Şikâyet dilekçesini Istanbul Y Valiliği'nin nasıl değertendirdiğini, dilekçede yeraldığı gibi deprem çadııiannın elden ele dolaştağı iddiası karşısında ne yaptğını bilmiyoruz. Fakat Istanbul Büyükşehir Belediyesi'ndeki gelişmeleri biraz biliyoruz; şikeyetçi memur, amirinin saldınsına uğradı! Eiektronik posta: somGposta.cumhuriyetcom.tr Tefc 0.212£12 05 05 Faks: 0.212.512 44 9? - MHP'li Sadi Somuncuoğlu bakanlıktan azledilmiş... "Anavasa'nın ilaili maddesine göre ve töreye uvaun sekilde!" ört yıl önce Mardin'den Istanbul'a gelmiş Behiye Alper... Geldiğinde değil okuma- yazma, Türkçe bile bilmiyormuş... Şanslıy- mış... Karanlık tuzaklara düşmemiş, bir grup çağdaş insanın gönüllü sürdürdüğü sosyal ça- lışmaların içinde bulmuş kendini... Behiye Alper dört yıl içinde Türkçe öğrenmiş, oku- ma-yazma öğrenmiş, ilköğretim diploması almış, sürücü ehliyeti almış, biçki-dikiş kursunu bitirmiş. Başanlanyla Kadıköy'ün varoşlannda herkese örnek olmuş... Ve bir gün... Varoşları anlatmak üzere pa- nelist olmuş... Panele katılmak üzere yolu, Marma- ra Üniversitesi'nin Göztepe kampüsüne düşmüş... Yanında varoşlardan kadınlar... Kadınlann hemen hepsi, aynı eğitim çalışmalarına katılmış; yurttaşlık yolunda önemli adımlaratmış... Fakat başlarında ba- şörtüsü... Lakin siyasal Islam'ın sembolü türbana ben- zemeyen türden başörtüsü... Kimisinde eşarp, ki- misinde yemeni, kimisinde yazma, kimisinde tül- Berealtıtürbanbent... Kampüsün kapısındaki güvenlikgörevlisi "yasak" demiş... Rektörlüğün emri doğrultusunda üniversi- teye baş kapalı girilemeyeceği bildirilmiş tüm kadın- lara! Kadınlar, türbanlı olmadıklannı söylemek istemiş; tülbentin altından, yazmanın kenarından saçlannın görüldüğünü göstermeye çalışmış. Eşarplı, yeme- nili, yazmalı, tülbentli kadınlar kazandıklan yurttaş- lık bilinciyle konuşmuş ama "yasak" demiş başka bir şey dememiş kapıdaki polis... Kadınlann dikkatini, üniversitenin kapısına kadar türbanla gelen ve üniversitenin bahçesinde başla- nnda bereyle dolaşan öğrenciler çekmiş... Kapıdaki görevliye sormuşlar... Türbanlı öğrencilerin, türbanın üzerine bere geçi- rip okula girdiklerini öğrenmişler... Girişteki odanın içi bere doluymuş. Demirbaş gi- bi... Girerken türbanın üstüne bere takıyor, çıkarken çıkartıyorlarmış... Berealtıtürbanlı öğrenciler, yine bir üniforma gibi giydikleri pardösüleri ile salına sa- lına dolaşıyorlarmış üniversitenin içinde. Behiye Al- per de bere takıp girebilmiş içeri... Marmara Üniversitesi Göztepe kampüsü giriş ka- pısı bir ara türbanlılann eylem alanına dönmüştü. Son- ra ne olduysa yobazlann eylemi bıçak gibi kesildi. Şimdi anlıyoruz ki uzlaşma sağlanmış, formül tür- banın üstüne "bere" ile bulunmuş! Üniversite yönetimi sanınz kapıdaki "bere depo- su"ndan habersiz... Çünkü, "yok böyle bir şey" de- niyor. Dolayısıyla Marmara Üniversitesi'nde bereal- tıtürbanlılardayok... Varoşlarda yurttaş olma savaşımı veren kadınlar, üniversitelerimizdeki "ahenk"i bozamaz! SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Medeni Kanun eleştirisinin eleşürisi Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, Türkiye Barolar Biriiği Başkanı Eralp Özgen'in Yeni Türk Medeni Yasa Tasarısı'nın "genel gerekçe" bölümüne ilişkin eleştirilerine yanıt verirken, Barolar Birliği'nin tasanyı incelemek üzere kurduğu komisyonlannın iki yıldır çalışmalannı tamamlayamamasını eleştirmişti. Eralp Özgen, iki yılda bitirilemeyen çalışma konusunda tasarının 1030 maddeden oluştuğunu belirterek komisyonlarda görev alan avukatların günlük mesaiden arta kalan zamanlannda haftada bir iki gün çalışmak durumunda olduğunu söyledi ve beklenen "müjde"yi verdi; çalışmalar bitti, Türkiye Barolar Birliği'nin hazırladığı rapor Meclis Adalet Komisyonu'na nisanın son haftasında teslim edildi. özgen, dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt tarafından kaleme alınan genel gerekçenin Atatürk devrimlerinin felsefesini yansıttığını vurgulayarak, yeni tasarıda özetlenmeden aynen korunması gerektiği görüşünü yineiedi. 1 4 MflVIS'S PnOPİ Şebinkarahisar'dabirtarikatınişlettiğiöğren- • v I I I H J I O u e ı ı g e ı c j y u r d u Yurtta lise çağında öğrenciler kalı- yor... Bu arada liselerde, 19 Mayıs törenlerine katılacak öğrencilerin velilerin- den onay alınıyor... Çocuğu yurtta kalan bir veli onay veriyor; yurt yöneticisi dilekçeyi değiştirip, "jimnastik hareketlerine katılmasını uygun bulmuyorum" yazıyor! Yurttan, törenlere öğrenci gönderilmiyor... İdiTin yeniden yaşama dönüşünde ÇYDD örneği DENİZ BANOĞLU Çelişkiler ve zıtlıklar ülkesi Tür- kiye'de politika, iktidarı, muhale- feti ile tüm siyasetçilerimiz, borsa, ülke ekonomisi, yazılı ve görsel basını ile medyanın A'dan Z'ye, küçüğünden büyüğüne, yazanndan çizerine herkes cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlenmişken Anado- lu'muzun bir köşesindeki Idil'de tnsnıfmaz güzelllkferi ve 21'inci yüzyılın utanılası acı gerçeklerini bir arada yaşadık. Güneydoğu'da birzamanlarte- rörün kol gezdiği Şırnak'ın 50 bin nüfuslu ilçesi Idil'de yüreğindeki tükenmez insan ve yurt sevgisi ile bu bölgede dört yıldan bu yana •KırsalAlan Kalkınmasında STK'ler- Devlet El Ele" projesi kapsamında "Bizim Idil" çalışmalannı yürüten Çağdaş Yaşamı Destekleme Der- neği gönüllüleri ile devlet ve onun idealist mülki amirlerinin yoktan var etme savaşında, bu yoksul böl- geye neleri kazandırdıklanna ta- nık olduk. Bölgeye barışı, huzuru, insan onuruna yaraşır bir yaşamı getir- meyi amaç edinmiş bu anlamlı in- sanlık ve yurttaşlık savaşı bugün en güzel meyvelerini verirken bu- günlere dek ihmal edilmiş Güney- doğu ınsanının yazgtsının ne yazık ki yine ve hâlâ değişemediğini de gözlemledik. • • • Toplumsal ve topyekûn kalkınma- da eğitimin gerekliliğine inanmış bir gönüllü kuruluş olan ÇYDD'nin, Doçent Dr. Ayşe Yüksel başkan- hğvidaki kırsal alan proje ekibı, 1996 yılında başlattığı ve geçen günler- de üçüncüsünü düzenlediği "Bi- zim Idil, Eğitim, Bilim, Kültür Şen- //ğVnde kent insanı bir kez daha bu yörenin, sevecen, konuksever halkı ile kucaklaşö. ÇYDO'den mad- di manevi destek alan, okumaya, sevgiye, ilgiye, çocukluğunu ço- cuk gibi yaşamaya özlem duyan yüzlerce ilköğretim öğrencisi, ba- ğışsever ÇYDD'lilerin burslan ile üniversite eğitımi gören gençler, Is- tanbul'da, Antalya'da ve Izmir'de bölge ÇYDD şubelerince konuk edilen pınl pırıl zekâları ile her bin gelecegin ümitlerı olan lise öğren- cileri bu şenlikte büyük bir coşkuy- la buluştu. ••• Bu tablo, ÇYDD'nin yerel yöne- tim ve devletle işbirliği ile gerçek- leştirdiği projelerin olumlu ve so- mut sonuçlanydı. Bu işbirliği kap- samında, bir dönem önceki Idil Kaymakamı Hüseyin Parlak'ın gt- rişimi ile başlatılan Kendi Karde- şini Kendin Okut kampanyasında, köy okullan yeniden onarılmış, li- se mezunu gençler ilköğretim okul- larında öğretmenlik yapmak üze- re egititmiş, itçe kültür merkezi ku- rulmuş, okullar eğitim ve öğreti- me açılmıştı. Idil'i ve Idil halkını ye- niden yaşama dönüştürecek bu çalışmalar yeni kaymakam Halil Canavar döneminde de sürdü. Bu dönemde devletin girişimi ile Ana- fartalar, Fatih ve Bener Cordan da içlerinde olmak üzere belki Istan- —but'da bile &ndw görülecek bü- —yükJükte ve donanımda dört tlköğ- retim okulu^ bir liseve bir anaoku- lu hizmete açıldı. Yaşanabilir ve barınılabilir standartta aynı tip al- —çak damlı, yöreye uygun mimari- de 540 konut yapıldı. Çalışmalar bunlarla da bitmedi. ÇYDD bölge okullannda okul kitap araç-gereç- leri yardımı dışında, uzmanlara alan çalışmaları yaptırdı. Her biri kendi dalında uzman bu kişilerin tanm, hayvancılık, eğitim ve sağlık konu- lannda hazırladıkları raporlar ilgi- lilere sunuldu. ÇYDD üyesi Prof. Dr. Yıldız Tümerdem başkanlığında bölgede sağlık taraması yapıldı. Idil halkının ve gençlennin katkıla- n ile "Idil'i Güzelleştirme ve Geliş- tirme Derneği" kuruldu, üniversi- teye girmek isteyen Idilli öğrenci- lere Istanbul'da ücretsiz kurslar sağlandı, Idil köylerinde halk kü- tüphaneleri açıldı, Idil Festivali kap- samında, bölgenın su, ışsizlik, eği- tim, öğretmen ve okul sorunlannın tartışıldığı paneller, konferanslar, forumlar, spor, film gösterileri, kon- ser, tiyatro gibi toplumsal ve kül- türel etkınlıkler düzenlendi. ÇYDD'nin bir ilkı gerçekleştir- diği ve devlet-STK işbirtiğine örnek oluşturduğu bütün bu olumlu ça- lışmalar ve bugüne kadar yapılan- lar elbette yeterli değildir. Yeterlı ol- mamalıdır da. Güneşe ve aydınlı- ğa yeniden mertiaba diyebilmenin buruk da olsa sevincini tatmaya başlayan Idil'de varlığını sürdüren acı gerçekler son derece çarptcı ve yürek paralayıcıdır. • • • Su, halkın gündelik yaşamına daha henüz o da damla damla, girmeye başlamıştır. önceki bele- diye başkanının 60 milyar gibi akıl almaz bir harcama ve kötü malze- me kullanarak yaptırdığı sadece yedi kilometrelik su boru hattı, bu- gün yeniden ele alınmak durumun- dadır. Yeni belediye başkanı, bu nedenle ve doğal olarak, yöreye ön- ce suyu getirtmeyi ve yeni başla- nan kanalizasyon yapımını bitir- meyi programa aldığı için Idil'in çamur deryası sokaklan yürünebi- lir duaıma ancak bir yıl sonra ge- lebilecektir. llçenin en önemli ve yaşamsal sorunu ise hiç kuşkusuz, hızlı nü- fus artışı ve kronikleşmiş olan iş- sizliktır. Hane başına en az 7 ço- cuk düşmekte, 9 ile 13 çocuğu olan aile olağan karşılanmaktadır. Kaymakam Halil Canavar'ın verdi- ği bilgiye göre, yaklaşık 50 bin nü- fusun, 12 bini 0-7 yaş grubu olmak üzere 22 bini çocuktur. Kimi tek gözlü odalarda bannan 13 kişilik aile, yaşının küçük olmasına bak- maksızın, bu nedenle sabahın er- ken saatlerinde çocuklarını soka- ğa salıvermek zorunda kalmakta- dır. Babalann çoğu işsizdir. Ana- lar ise küçük çocuklanna baksın di- ye, yetişkin kızlannı okutmaya pek hevesli gorünmemektedir. • • • Sonuç olarak, ÇYDD'nin coş- kulu gönüllüleri ve yürekli, yurtse- ver mülki amirterinin devletin de desteği ile burada kısa zamanda gerçekleştirmeyi başardıklan gü- zellikleri tamamlayacak, bundan sonraki ilk ve en önemli uygulama "bir nüfus planlaması" olmalıdır. Ikincisi ise yetişkinlerin yörede kaf- malannı sağlayacak yeni iş ola- naklannın sağlanmasıdır. Gelişme- sini istediğimiz bölgenin kalkın- ması, dışarıdan gelecek yardım, destek ve yatırımlann yanı sıra, o yörede doğan, büyüyen ve yetişen insanlann, yine doğduklan toprak- larda üretken olabilmelen ile müm- kündür. Doğatdtrki, bu antamdayö- re rrntletvekilterine büyük sorum- iuluklar ve_görevler düşmektedir. özellikle Güneydoğu Anadolu, sa- dece seçımden seçıme hatırlanma- malıdır. Seçim öncesi söz verilen- ler ise mutlaka gerçekleştırilmeli- dir. Gözlerinden zekâ fişkıran, oku- maya hevesli, aydınlık yürekli genç- lerin yetiştiği bu bölgenin, ekono- mik ve toplumsal kalkınmadan en az ülkemizin batısı kadar pay al- maya hakkı vardır, olmalıdır da. HAYVANLAR ÎSMAÎL CÜLGEÇ KtM KİME DU^I DUMA BEHİÇAK behicak(dturk.net ÇtZCİLtK KÂMİL MASARACI ÖÖ HARBt SEMİHPOROY semihporoy@yahoo.com TARlHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN - 11 Mayıs TEKNÎĞÎ KUSURSUZDUAMA.. BUGÜN, ALMAM eesrecisi 4-5 YAŞltJDAt&L &3Mı<WrtZM SOMGASt Mİİ- Z/KÇiLE&NDetJ SAYllAAl /Z£6E&, /AR^TJ- CICİK AÇlStNPAN SfA/fgLf YAPtrA SAHİFTİ. HAIZİKA ÇOCUK CCAGAK Dc/^/rA^ GBCMİŞ, fİYANO KOUSE&LEfZİYLe OE APtNI DüYUfi- MUŞTU- BesreçjuSe 8AŞLAC><6(NPA, ZLAS//C Ç4G ÖNCESt ÇOKSESUCİSe DÖ- A/Ü? YAPMlŞ, BU ARADA M(J2İĞ£ İLHAM G A ( Oç i ç , SAF Mü^iee YÖNELMIŞTÎ. PAYfM! AZ AUUIŞrt AMA TBKAJİK 4Ç/&AN /eujscf/esaz£>u DÜZ ÇİZGİ UMİT ZİLELt Işbirlikçilep (M) Nerede kalmıştık?. Kısaca anımsayalım : Uzun yıllardır, "birinci" Cumhuriyetin tükendiği, Kemalizm'in ömrünü tamamladığı tezini dışarıdaki "görevli" odaklarla eşgüdüm içinde savunan ve gündemde tutmaya çalışan yerli malı işbirlikçiler kimlerin peşine takılmadılar ki!.. İlk efendileri CIA istasyon şefleri Paul Henze ve Graham Fuller'di. Ardından bilim adamı etiketli siyasi danışman Samuel Huntington'a sanldılar. Kuyruğuna takıldıkları, talimat aldıkları, fikirlerini yaymaya çalıştıkları kişiler değişiyor ama öne sü- rülen sav hiç değişmiyordu: -Kemalizm devrini tamamladı. Türkiye için biçilmiş kaftan ılımlı Islam'dır. Kamuoyunu bir türlü istedikleri kıvama getire- mediler. Ama hiç yılmadılar. Aynı şevk, aynı heye- can ve aynı ısraria "çalışmalannı" sürdürdüler!.. Işbiriikçilerin, son sıralarda yeni bir kahramanla- rı var: Heinz Kramer. Bu zatı size ışbiriikçilerin kaleminden tanıtmıştım. Bir kez daha anımsa- makta büyük yarar var: -Kramer, Ayrupa ve Amerika'da "görevi gereği" Türkiye ile ilgilenen kişilerden biri, bir "Türkiye uz- manıl." Bu "görevli uzman"\n "Avrupa ve ABD açısın- dan değişen Türkiye" başlıklı kitabı, Türkiye'nin nasıl "ehlileştirileceğini", ardından nasıl "sömür- geleştirileceğini", son aşamada da nasıl "kent devletlere" bölüneceğini ve bu amaca ulaşabil- mek için hangi güçlerle ittifak yapılması gerektiği- ni lisanı münasiple öğütleyen bir "rehber kitap!." 'Işbirtikçiler-ir başlıklı yazımda bu öğütlerderv bir bölümünü aktarmıştım. Örneğin; "Batı'nın her şeyi göze alarak 'azınlıkta kalan güçlere' des- tek otması gerektiği" ya da "Türkiye'nin AB üyesi olmak istiyorsa iç koşullarının sürekli değerlendirmeye tabi tutulacağını kabul etme-; si gerektiği, bu degerlendirmelerin her zaman objektif ve adil olmayabileceği ama meşru ol- duğu" gibi!.. -Gerçekten altın değerinde öğütleıi.. J • • • * Gelelim diğer "altın" öğütlere!.. « Anımsatmakta yarar var; Kramer'in kitabındaki 'Batı'ya öğütlerin bu bölümleri, bizim işbirlikçiler; tarafından aynen kamuoyuna yansıtıldı. lşte onla- nn kalemiyle diğer öğütler: ; -Batı desteğini toplumsal temeli geniş olan: gruplarda yoğunlaştırmalı. Zira, "ideolojık ter- cihlere ya da dar kafalı etnisiteye dayalı yakla- şımlar açık toplumun gelişmesine hizmet et- mez." -Siyasi Islam'ın yasa dışı ilan edilmesi akıllı- ca bir iş olmaz. Batılılann bu kesimle temast ihmal etmeleri de yanlış olur. Ancak bu kesim- le temaslar, hiçbir şekilde siyasi ideolojisine destek anlamına gelmemeli. lşte böyle!.. Heinz Kramer'in kitabından işbirlik-; çilerin sütunlanna yansıyan "Batı'ya öğütler^ in bir bölümü bunlar. Kitabın "Kemalist modelin eroz- yonu" başlıklı ilk bölümünde varılan sonuç ise Batı'nın ve yerli malı işbirlikçilerin "ne istediklerinr anlatıyor -Gerçekte gereken, yeni yerel ve uluslarara- sı gerçekler ışığında Atatürk'ün siyasi mirası- nın yeniden yorumlanmasıdır. Kemalizm, ulus devleti ortadan kaldırıp, Yeni Dünya Düzeni'nin düşlediği "kent devletlerini" y^ ratmaya çalışanlar için büyük engel. Sözü edilen "yerel gerçek" ise etnlk gruplann ya da onların deyimiyle "azınlıkta kalan güçlerin" ne pahasına olursa olsun desteklenmesi ve güçlendirilmesi!.. lşte bu nedenle istihbarat servisleriyle içli dışlı NGO'lar ve "insani amaçlar" güden ödenekli ya- bancı vakıflar Türkiye'nin dört bir yanında cirit atı- yor!.. ••• Hasan Pulur'un geçenlerde yazdığı Japon ta- rihçi Yuzo Nagata'nın "Istanbul anısı" aslında bi- zim "işbirlikçiler" dizimizde anlatmaya çalıştıklan- mızı bir çırpıda özetleyiveriyor. Prof. Nagata'nın deyimiyle "bu acı ve çarpıcı anıyı" onun ağzından nakledelim: "Amerikalı bir Türkologla Galata Köprü- sü'nden geçiyorduk, durdum ye Istanbul'a bak ne kadar güzel, dedim. Amerikalı da evet, bir de Türklerin olmasa, diye karşılık verdi..." Ne kadar açık değil mi?!. Bütün o çabaların, yazılan onca kitabın, beslenen bunca işbirlikçinin, harcanan trilyonlann ana nedeni o basit cümle; -Bir de Türklerin olmasa!.. Gelecek hafta "Türkiye uzmanı" Heinz Kra- mer'in, "görevlisi" olduğu Bilim ve Politika Vak- fı'nın "kimliğ'fnden yola çıkıp Almanya'nın besle- diği diğer vakıf ve kişilerin "kimliklerini'' anlataca- ğız. Eposta: uzileli@ixir.com Faks ve mesaj: (0212) 287 42 41 B U L M A C A SEDATYAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 1/ "Sağan" olarak da bili- nen bir kuş. 2/ Hatay ilinde 3 bir ırmak... İçinde diri ba- lık saklanan, denizden ayrıl- 6 mış havıız. 3/ -, Tann'nın varlı- ğını ve tslam 8 dininin doğru- 9 luğunu konu edinen bilim... Bir et- kinliğin geçici olarak 1 durdurulduğu süre. 4/ 2 Çıkar yol, çare... Yu- 3 nan mitolojisinde sa- 4 vaş tannsı. 5/ Bir cet- 5 vel tûrû... Sırtta taşı- Q nanyük. 6/Halkdilin- de babanın kız karde- g ~~şlne verilen adT...No- g tada durak işareti. II Kıl ve saçların dökülmesi ya da yokluğu. 8/ Pem-^ be renkli şarap... Meşrubat. 9/ Yağma, çapul... Tav-' lada üç sayısı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: \ 1/ Kuzeydoğu Sibirya'da yaşayan Türk kökenli bir, halk. 2/ Mantık... Borsada belli miktardaki hisse se-, ~~nedîni belîrtmekte kuüanılan işlem birimi. 3/ Ley-^ TaTTrengi, açık mor... Mayhoş bir içecek. 4/ Ege Denizi'nin ilkçağlarda "Eski Deniz" anlamındaki, adı. 5/ Almanya'da bir kent... Oyunda cezah çocuk. Ht Boru sesi... Sarmısağın antibiyotik etki gösteren ~ etkin maddelerinden biri. II "Başını taştan taşa urup gezer — su" (Fuzuli)... Dolma yapmak için hazırlanan kanşım. 8/ Karagöz oyununda kullanı— lan kamış düdük... Duman lekesi. 9/ Habeş soylu- su... Küçük doğranmış et ya da ciğerle yapılan bir yemek.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear