Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
MART2000CUMA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Beyaz adaletin sillesini yemiş masum zenci boksörün gerçek hikâyesi: 'Hurricane' KEDt GÖZÜ VECDİ SAYAR fiingde kasırga, hücrede yazar 2© küsur yıl kadar önce. BobDylan'ın. h â l â zaman zaman belleklerde, yüksek volümde, 33 tur attıran ünlü 'Desire' plaguıın ımutulmaz parçalanndan bin olarak hayatımıza ginnişti Hurncane şarkısı. (Hurricane'ınşarkı sözleri yanda.) Lakabma uygun şekilde ringlerde kasırga gibi eser, şampiyonluk kovalarken büyük bir haksızlığa uğrayan zenci bcksör Rubin 'Hurricane' Carter'ın gerçekten yaşanmış, dramatik öyküsü, bestesi, yorumu Bob Dylan'a ait bu 'Hurricane' şaıkısının sözlerinde dile getiriliyordu. 1960'lann başından itibaren tam bir drama ve siyahlara yapılan haksızlıklann simgesıne dönüşmüş, AJBD'de olay olmuştu 'Kasırga Carter'. 'Vanhş zamanda yanhş yerde' bulunup katil damgasını yiyen boksörün ınarulmaz öyküsünün kısa geriye dönüşlerle anlatıldığı filmde, Carter'ın kitabını okuyup etkilenen küçük hayranının (ViceDous Reon Shannon) başlattığı, burokrasiyi bilen, cin gibi uyanık, melekten farksız, sivil gırişimci 3 Kanadalının (Deborah Kara Unger, J o h n Hannah, Liev Schreiber) çabalanyla mutlu sona ulaşıyor Carter'1 kurtarma girişimi. İnadına Tiyatro! 27 Mart'ta Dünya Tiyatro Günü'nü kutladık. Hem de ne kutlama! Biryanda, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve diğer "ilgililer"\n günün anlam ve önemine ilişkın mesajlan, öteyanda "ge/ene/rse/"engelleme, soruşturma ve baskılar... inanılırgibi değil, ama tam da 27 Mart günü AST'a gelen emniyet yetküileri. Van Cumhuriyet Savcılıgrmn, Ankara Sanat Tiyatrosu'nun iki oyunu hakkında soruşturma başlattığını bildırdiler. Metin Balay'ın yazıp yönettiği bu iki oyun, "İnadına Yaşamak" ve İnadına /nsan "adlannıtaşıyor. "İnadına Yaşamak"t yurtiçi ve yurtdışında 400 kez, İnadına Insan "1100 kez tek başına sergıleyen Aitan Erkekli, emniyete giderekrfadeverdi Dünya Tiyatrolar Günü'nde. Sonra da "inadına tiyatro" yapmaya devam edeceğini bildirdi. Balay da olayı şu sözlerle değerlendirdi: "Van Cumhuriyet Savcılığı tarafından gönderilen Dünya Tiyatrolar Günü tebrik kartını aldım. Çok teşekkür ediyorum." Aynı gün Demirei, "Bireylere geniş bir etkileşim yelpazesi içerisinde kendisini ifade etme yeteneği kazandıran tiyatro, aynı zamanda toplumun kültürel gelişimine de büyük katkılar sağlamaktadır" dedi. Aynı gün, Refik Erduran'ın "Cana/arCafer'oyununu oynamak üzere Muş'a giden Ankara Birtik Tiyatrosu oyunculan bir sürprizle karşılaştılar. Daha önceden Vilayet'ten izin alınan oyun için kentin tek tiyatro salonu olan Özel Idare Salonu'nun venlemeyecegi, çünkü Vali'nin "onay"ının olmadığı bildinldi. Aynı gün Devlet Tiyatrolan Genel Müdürü Rahmi Dilligil, yeni mevsımin temasının "demokrasi kültürv" olarak belıriendığini açıkladı. Genel Müdür, hakkındaki 'başkasının yapıtına imza koymak' suçlamasına ilişkin olarak, "Yasal sürecin bitmesini bekliyorum" dedi, Tam da o sırada, iki yüze yakın (Genel Müdür'e göre 6070) Devlet Tiyatrosu sanatçısı hakkında açılan soruşturmalar devam edıyordu. Neden açılmıştı bu soruşturmalar? "Ömürierinı verdıkleri tiyatronun içine düştüğü durumdan" yakındıklan, bakanlığı eleştirdikleri için. Devlet Tıyatrolanjnda genel müdürlük yapmış yedi sanatçı Turgırt Özakman, Prof. Bozkurt Kuruç, Prof. Raik Alnıaçık, Ergin Orbey, Yücel Erten, Doç. Lemi Bilgin ve Mehmet Ege kamuoyuna yaptıklan açıklamada, "Kültur bakanlan ne zamandır Devlet Tlyatrolan'nı doğrudan kendisine bağlı bir genel müdüriük gibi görüyor" saptamasını yaptıktan sonra, "Bakanhğın Devlet Tıyatrolan'nın ıçinden elini çekmesinı, yasaya ve tiyatro sanatına saygı göstermesıni talep ediyoruz" diyorlardı. "Devlet Tıyatrolan'ndaki teröre son verilmesi" dilegi ile açıklamalannı noktalayan değerli tiyatro adamlan, bakanlığa ve tiyatro yönetimine "Devlet Tıyatrolan'nın bir sanat kurumu olduğunu" hatırlatarak "cezanın akla en son gelmesi gereken bir yöntem olduğunu" vurguluyoriardı. Devlet Tiyatrolan'ndakı çalkantıya ses veren yalnızca eski genel mudurler değıldı kuşkusuz. EğitŞ^n ve KültyrŞen.deyaptıklan açıklamaJarda, Deyllt Tıyaîrolârfriıh Kımsenin babas.ının çiftliği olmâdığını söyledıler. EğıtSen'ın açıklamasında, "sanatın en fazla muhtaç olduğu özgüriük duygusunun yok edildiği" vurgulanarak "Devlet Tıyatrolan'nın özerkleşmesi" talebi dile getirildi. KültürSen, "sanatçılan bölerek yönetmeyi seçen" bir anlayışa karşı birleşmeyi önerdi. KültürSen bildinsınde, Devlet Tiyatrolan Edebi Kurul Başkanı Refık Erduran'a da. "Devlet Tiyatrolan'nda şu an kaç oyununuz oynanmaktadır" sorusu yöneltildi. Kültür Bakanlığı'nın özel tiyatrolara sübvansiyon dağıtan kurulunda da görev alan Sayın Erduran'ın, Batı'da "conflict ofınterest" (çıkar çelışkisi) denilen kavramı çok iyi bıldiğınden kuşkumuzyok. Edebi kurulunda görev aldığınız bir tıyatroda ya da devlet desteği verdiğinız bir özel tiyatroda oyunlannızı oynatmak etik kurallara uygun mudur? "Türkiye'de ne/ero/n7uyor/c/"dersenız, yerdengöğe kadar haklısınız. Dünya Tiyatrolar Günü'nde bunlan konuşacağımıza, tiyatromuzun niceliksel ve niteliksel gelışimi üzenne düşünmek çok daha iyi olurdu elbette. Ama ne yazık ki, kamu kurumlarını babalannın çiftliği sanan yetkililer yüzünden, bu sorunlara sıra gelmiyor. "Konuştuklan" için cezalandınlan sanatçılar, tehlikeli bulunduklan için yasaklanan oyunlar gündemin ilk sırasını alıvenyor. Gene de tüm kedılenn 27 Mart'ını kutlamak istiyorum. Bütün bu olumsuz koşullara rağmen tiyatronun aydınlığı ile ülkemizi aydınlatan tiyatro emekçilerine özel ve kamu tiyatrolannda çalışan tüm tıyatroculara ve tiyatroya olan inancını yitirmeyen seyircilere "Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun" diyorum. Ve yeni başlayan birkaç oyuna dikkatinizi çekmek istiyorum: Tiyatro Oyunevi'nde "Ceza Kolonisi", Bilsak Tiyatro Atölyesi'nin, KumPanya'nın ve Stüdyo Oyunculan'nın yeni oyunlan, Şehir Tıyatrolan'nda "Sersem Kocanın Kurnaz Kansı". Kendi payıma, son günlerde itatyan Kültür Merkezi'nde Mehmet Gürhan'ın yönetiminde, Filiz KutlarAytaç Öztuna tarafından başan ile oynanan ve Auschvvitz'te bir kadınlar kampındaki orkestranın öyküsü aracılığı ile Nazı vahşetine iki sanatçının farklı bakışını yansıtan Claudio Tomati'nin "Alma RoseNotalann Kanatlannda"s\n\, Şehir Tiyatrolan'nda Taner Barias'ın sahnelediğı ve Tomris Incer'le bırlikte ustalıkJa yorumladıklan Krzystof Choinski'nın "Kapıyı Aç" adlı oyununu ve Mehmet Esen'in "standup"\ "Türk Olmak Kolay Değil"\ izledim. Esen, diğer standup komedyenlerimizin önemsemediği politik eleştiri türünde ustalığını sergiliyor. Son izledığim oyun ıse "Sevılmek". Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu'nda Işıl Kasapoğlu'nun Bilge Karasu'nun radyofonık oyunundan yola çıkarak sahneledığı oyunda Tilbe Saran, Cüneyt Türel, Köksal Engür üçlüsü muhteşem bir oyun çıkanyor. Gerçek bir oyunculuk ve reji dersi... Bütün bu oyunlar "Dünya Tiyatro Günü"nü kutlamaya (hâlâ) hakkımız olduğunu kanrtlıyor. Yönetmen: Norman Jevvison / Senaryo: Armyan Bernstein, Dan Gordon / Kamera: Roger A. Deakins / Müzik: Christopher Young / Oyuncular: Denzel Washington, Deborah Kara Unger, Liev Schreiber, John Hannah, Dan Hedaya, Rod Steiger, Harris Yulin, Vicellous Reon Shannon, David Paymer/ABD1999 (Avşar FilmPinema) te yazmaya yöneliyor Carter. Aradığı iç huzurunu kendini dış dünyadan bütünüyle soyutlamakta ve ırkçılığın kemikleşmiş önyargılanna karşı vargücüyle 'yazmakta' bulan Carter'ın savaşımmdan, çok önemli sayılmazsa da ilginç, sıkı, yoğun bir film çıkarmış Norman Jevvison. Hatta artık 75'lik yönetmenın yaşlılık döneminin sıkı filmlerinden biri sayılabılir pekâlâ 'Onaltmcı Raund' Son yıllarda 'Only You', 'Bogus' gibi hafîf,ticari,duygusal güldürülerle oyalanan yıllann Jewison'undan, zaten 'Ge The Hurricane / cenin Sıcağuıda' (1967) ayannda yeni bir başyapıt beklemiyorduk. Yine de klasik anlatımlı, canlı, sağlam bir film çekmiş usta, ilgiyle izlenen. Gerilimli hapishane sahnelerinden ringdeki boks çekimlerine, başanh görüntülerinden Dylan'ın şarkısının (ve baba'nın 0 yıllarda çıktığı 'Carter'a Ozgürlük' turundan, siyahbeyaz haber görüntülerinin de) kullanıldığı müziğine kadar, ilginç bir film 'Hurricane', özetle. D. VVashington filmi surüklfiyor Kafayı yıllarca Carter'a takmış, ırkçı, kötü niyetli, beyaz bir polisin (Dan Hedaya) yüzünden, 3 kişiyi öldürmekten tutuklanıp yargılanarak haksız yere ömür boyu hapse mahkum edilen, tam da orta sıklet profesyonel boks şampiyonluğunun eşiğüıe kadar gelmış masum Carter'1 canlandıran Denzel Washington, başanlı yorumuyla filmi sürüklüyor baştan sona. 'Malcotan X'ten beri seyrettiğimiz en iyi rolünde, hazret. Zaten son dönemde, Hollywood'un yeni kuşak zenci aktörlen arasında srvrilerek Sidney Poitier'nin mirasını devralan ve Carter rolüyle en iyi erkek oyuncu Oscar'ma aday gösterilen (ancak ödülü 'American Beauty'nin KevinSpacey'sıne kaptıran) Washıngton, tıpkı yıllar öncesının Scorsese imzasını taşıyan, son derece gerçekçi boks filmi 'Ragging Buü'daki De ÎSiro gibi, Carter rolüne sıkı sıkı çalışıp hazırlanmış, 15 kilo kadar zayıflayarak. 40 yıllık, deneyimli Kanadalı yönetmen Norman Jewison'un eski usul, sağlam sinemasıyla Carter'ın hapiste yazıp 'Onaluncı Raund' adıyla yayımladığı otobiyografik kitabından smemaya uyarlanmış 'Onaltıncı Raund', haftanın öğütlenebılır fılmlennden. Irkçıhğa karşı Carter'ın savaşımı Carter'ın, 19 yılmı hapiste geçirdikten sonra nihayet özgürlüğüne kavuştuğu filmde, boksörün başına geien adaletsizlikler, Martin Luther King, Malcolm X gibi, düzene muhalif, ünlü radikal siyahi liderlerle aynı platformda değerlendiriliyor. O dönemde, apar topar demir parmaklıklar arkasına tıkılan Carter'a yapılan haksızlıklarla ilgilenen Bob Dylan'ın başını çektıği, kamuoyunda yankısını bulacak kimı sivil girişimlerden pek somut sonuç çıkmayınca hapis Denzel VVashington, Carter rolüne 15 kflo kadar zayıflayarak hazırlanmış. San Fernando vadisinde bir gün... Berlin de Altın Ayı yyı kazanan Paul Thçmas Anderson 'ın 'Manolya sı gösterimde "Son Berlin festivalinde AJtın Ayı'yı kazanan, Paul Thomas Anderson'ın 'Magnoha'sı bugün gösterime giriyor. Mevsimin en uzun filmlerinden (üç saat 8 dakika) biri olan 'Manolya', yaşamlan giderek birbiriylekesişen 10'uaşkınkarakterin 24 saatteki ilişkilerini, bir dızi gülünç ve acı verici kısa öykücukler aracılığıyla anlatarak günümüz Amerikan yaşamından kesıtler sunan. upuzun bir 'insıncıl duygular mozaiğL' 3 yıl önce, iyi eleştiriler alan, porno sektörünün mahremiyetine kamera tutan 'Boogie Nigiıte'la çıkış yapan, Amerikan sinemasınuı en çok umut veren genç yazaryönetmenlerinden Paul Thomas Anderson'ın, anılarma, gözlemlerine dayanarak senaryosunu da yazdığı 'Manolya', yönetmenin doğup büyüdüğü, (birçok Hollywood fılminin de beşiği olar) Los Angeles'm tanınmış San Fernando vadisinde yaşayan geçmişleriyle sorunlu bir gno kahramarun iç içe geçen ilişulerini canlı performanslarh hikâye eden, coşlcuntaşb n bir komedidram. çilmiş bu Kalifornıyalı, çağdaş karakterlerin bırbirine kenetlenerek anlatılmış trajikomik öykülerinin üç saatı aşkın bir süreye yayıldığı 'Manolya'da, yönetmen Anderson'ın el attığı, büyük ölçüde rastlantılara, kaderin eseri karşılaşmalara dayanan, geniş, renkli 'nuüzemenin' dalağını yardığı rahatlıkla ileri sürülebilir. Görsellik ve ses bakımından parlak bir canlılığa sahip filmde, neredeyse her sahnede duyulan müziğin zaman zaman ölçüsü kaçmış. Ilk yansı ağu bir tempoda seyreden ve merakhsının kolayca önceden tahmin edebileceğı durumlarakapı açan 'Manolya', giderek karmaşık, aynntı ve espri düşkünü, laf ebesi anlahmı, ışıl ışıl görüntüleri ve sıradışı, canlı performanslar çıkaran bütün oyuncu kadrosunun da katkısıyla yer yer ilgiyle izleniyor sonuçta. Magnolla / Yönetmen, senaryo: Paul Thomas Anderson / Kamera: Robert Elsvvit / Müzik: Jon Brion / Şarkılar: Aimee Mann / Oyuncular Jason Robards Jr., Tom Cruise, Julianne Moore, William H. Macy, Melora VVatters, Philip Baker Hall, John C. Reilly, Atfred Molina, Philip Seymour Hoffman, Melinda Dillon, Ricky Jay, Jeremy Blackman / ABD 1999 (Umut Sanat) 'Manolya' Amerikan yaşamından kesitier sunan, upuzun bir 'insancıl duygular mozaiği'. taya çıkmasıyla bozuluyor. Yıllardır değıl ilgilenmek, tamamen yok saydığı oğlunu görmek olan son arzusunu, sevrecen erkek hastabakıcısının (Philip Seymour Hofrman) yerine getireceği, çeşıtlı sağlık aygıtlanyla kuşatılmış yatağında, daha doğrusu ölüm döşeğindeki, saatleri sayılı, morfınin de artık kâr etmediği acılarla kasılmış, sık sık kanserden ölmüş eski kansı Lily'yi anan, yaşh TV imparatoru Earl Partridge (Jason Robards Jr.) ile onunla vaktiyle parası için evlenmiş ama şimdi ihtiyan seven, genç, hap yutmuş gibi ortalıkta dolanan şaşkın kansı Linda (Julianne Moore). Paragöz babasının (Mkhael Bovvea) dayatmasıyla ha bire TV'deki bilgi yanşması programlanna sokulmaktan çocukluğunu yaşayamayan, sürekli ödül kazanmaya şartlandınhnış, tuvalete bile gidemeyen bilgi kumkuması, dâhi çocuk Stanley (Jeremy Blackman). Stanley, sonunda Maurice Ravel'in Bolero'sunu bilemeyerek büyük ödülü kaçınyor, onu bir para makinesi gibi gören babasını öfkeden morartarak böylece görünürde çuvallıyor, oysa aslında çocuğun belki de 'bu âkmden' kurtuluşudur Ravel' i bilemeyışi. Tıpkı Stanley gibi, dünün eski dâhi çocugu. TV'de bilgi yanşmalannın şampiyonu olmuş ama zamanla hiçliğe sürüklenerek hayatı kaymış, biçare yaşamını ayaküstü sürekli kıvırarak sürdüren, sevgisini vereceği buitü birtürlü bulamayan, tanıdığımız zavallı Donnie (WilliamH.Mac\) Çevrenin gürültü yapıyor şikâyeti üzerine kapısını çaldıgı, sürekJi uçuşta, ruh gibi Claudia'ya âşık olan, Los Angeles pobs örgütünün acar ama biraz kütkafa elemanı Jim Kurring(JohnC.Reffly). Vb., vb... San Fernando vadisinden se 'Çocnklanma sevin!' Çok kahramanlı, kalabalık, karmaşık, birbirine paralel geUşen, etkileyici uzun hikâyeler anlatan Robert Altman ustadan behrgin etkiler içeren, özellikle 'Short Cuts' başyapıtını fazlasıyla çağnştıran 'Manokya', kanımızca bu başyapıt kadar önemli, kalıcı. büyük bir film değil kesinlikle. Ama bu yılm söz konusu etmeye değer nitelikteki, cüretkâr, eğlenceli Amerikan yapımlanndan biri olduğu lcuşkusuz, asın uzun tutuhnası dışında. Anderson, hayat, kader, babalık, yaratıcılık, ensest, vb. konularda bol bol monolog yaptınyor kahramanlanna ve seyırciyi salondan beylik 'Çocuklarmızı iyi yetiştirmek istiyorsamz onlân gerçekten sevin!' mesajıyla yolluyor fınalde. Tom Cruise'ün bile 'dökturdüğü' oyuncu kadrosunda Juhanne Moore'dan William H. Macy'ye, John C. Reilly'den Alfred Molina'ya kadar herkes göz dolduruyor genelde. Gündelik yaşamda karşılaşılan ahlaki bunalımlara ya da geçmişe gömülmüş sırlara ilişkin bilinenleri yineleyen 'Manolya', genç yazaryönetmen Anderson'ın kariyer hanesıne olumlu puan yazdınyor sonuçta.'Manolya'. 'Boogie Ni^ıts'tan daha büyük, daha keyifli bir deneme ama çok önemli ve kalıcı bir film de hiç değil. Berlinale jürisi tarafındannasıl Altıo Ayı'ya layık görülmüş, hayret doğrusu... Tnjikomik öykfiler Br anlatıcının sesi eşliğinde, parak bir açdışın ardından kahrarrıinlanm esprili, aynntılı bir şeklde peş peşe sunuyor Anderon. Bu kahramanlar: Maçp cavranışlanyla, belden aşağı eprileriyle dolu, erkek orgaruıa gerekli saygının göstenlcesini isteyen kasetleri, televzyondaki cinsellik üstüne kışarrıcı, bayağı gösterileriyle ç>k popüler ve zengin olan, acıı, yoksun geçmişüıi gizlejet baştan çıkarma ustası ve maolann guru'su, genç boğa Frak Mackey (Tom Cruise). ?) yıldır ekranda yaptıgı, çocular için bilgi yanşması progranyla bütün ülkede tanınmış, tür ailelerce sevilmiş, 40 yıllıkrvli, mutlu aile babası, ünlü "V starı Jimmy Gator (PhiİpSaker Hall) ile Gator'un, baasını reddetmiş, hayatındaı kovmuş, kokain bağımlısı, orunlu kızı Claudia (MeloraValters). Kansere yakalaniıpu, hatta günlennin sayılı oldvuınu öğrenince hayatı bonıca işlediği günahlardan deliiDİşmanlık duyarak birçok teihanet ettiği kansına (Mei m Dfflon) ıtıraflarda bulunan, cedi kızını dahi taciz etmekte i suçlanan Jimmy Gator'un yıirdır oluşturduğu imajı, aie ışammdaki gerçeklerin or YENİ BASLAYANLAR... YENİ BASLAYANLAR... YENİ BASLAYANLAR. Train de vieHayat Trenl lardır. Gizlilik içinde, heyecanla planlannı uyguiamak için seferber olan köylülerin hazırlıklan soKatıldığı festivallernunda tren yola koyulur. den dönen, 1993 yapıAncak kısa sürede sahte mı ük filmi "TrahirthaNaziler, rollerini fazlasıynefle adını duyuran Rula ciddiye alacak, sahte men yönetmen Radu sürgünlerse bütün faşistMihaileanu'nun 1988 lere, burjuvalar ve emperVenedik Festivali'nde yalistlere karşı savaşmaya yanşma bölümüne sekarar vereceklerdir... çilmiş ikinci filmi "TraindeYleHayatTrenr, AngelopouJus'unkamegeçen yıl Istanbul Fesramanı Vorgos Arvanitis'ın tivali'nde "Yaşam Tregörüntüleri ve Goran Breni" adıyla gösterUmişti. govic'in müzikleri eşliğinde anlatılmış "Havat TreFilmde, 1941 yılınm ni'', savaş dehşetiyle hayaDoğu Avrupasfndaki ta bağhhğm aranı çiziyor, bir Yahudi köyüne gömizahi bir yakJaşımla. türüyor bizi yönetmen 'Ha>at Treni' savaş dehşetij4e hayata bağhhğm ahmı çiziyor. Son yıllarda Fransa'da Mihaileanu. Nazilerin komşu köyleri yakıp yıkmakta, tüm Yaköy halkı bir plan yapar, köyun delisi çalışan Rumen yönetmen Radu Mihahudileri öldürmekte ya da birtakım nin önerisiyle. Bu plana göre bir tren ha ileanu'nun bu ilginç filminde liood "meçhul adresiere postalamakta" olzırlanacak, köylüler de hem Almanla AbalanskL, Rufus, Mkhel Müfler, Brono AbrahamKremer, Clement Herraduğu haberiyle sarsılan ve yakında sın, hem ölüme gönderilen sürgünleri ri başrollerde. ranın kendüehne de geleceğiru düsunen hem de tren görevlilerini oynayacak Yazar Antfıony Povvell öldü • LONDRA Ingilız ve 20 yıl üzerine çalıştığı 12 ciltlik destan 'A Dance To The Musıc Of Time' adlı kitabın yazan Anthony Povvell öldü. Biruıcı Dünya Savaşı'nın patlak verdiği 1914'ten 1970'lere kadar, Kenneth Widerpool'un merkezinde bulunduğu ve lngiliz toplumunu radıkal değişikliklere sürükleyen ilk toplumsal gelışme akımının öncülennden biri olan yazar, Ingıltere'nin gözde devlet okullanndan biri sayılan Eton'da okuduktan sonra Oxford'a girdi. Son yıllarda sağlıgı gittikçe kötüleşen 94 yaşındaki Povvell, çeşitli roman ve makaleler yazdı, ancak 20. yüzyıl lngiliz edebiyatında yer edinmesini 'Music Of Time' adlı yapıtı sağladı.