23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 MART 2000 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN 196O'lı yıllann ortasında, General De Gaulle, Elysee Sarayı'nda toplanan bakanlara başkanlık etmektedir. Toplantının bir yerinde kurt bir diplomat olan Dışişleri Bakanı Couve de Murville, "Fransa'nın dostları"deyimini kullanacak olur. De Gaulle hemen müdahale ederek şunlan söyler: Sayın Bakari, adına layık bir devletin dostlan ya da düşmanları değil, çıkarian vardır. Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'ın Ankara'y şaşırtan ve Türk kamuoyunu öfkelendiren mektubu bana bu olayı anımsattı. Dünkü gazetelerde yer aldı; Jacques Chirac Türkiye'ye baharda yapacağı geziyi "iki ülke arasındaki ilişkiler düzelene kadar" erteledi. Bu erteleme kararı da, Elysee Sarayı'na çağnlan Büyükelçi Sönmez Köksal'a, Cumhurbaşkanlığı'nda görevli bir alt düzey yetkilinin verdiği mektupla bildirildi. Mektupta Chirac, Ermeni soykınmı tasansının Senato'dan geçmemesi için ağırlığını koyduğunu, aynca Türkiye'nin AB'ye aday ülke statüsünü kazanması için bir Türk gibi çalıştığını, buna karşılık Fransa'nın, Türkiye'nin helikopter ihalesinden dışlanmasını anlayamadığını yazıyordu. llk bakışta, hatta devletlerin dostları olmayıp çıkarian olduğu yolunda Paris'te de, dünyanın başka yerlerinde de gelenekselleşmiş görüşün ışfğında bile, anlam vermesi güç bir davranış. Chirac'ın bir helikopter ihalesi için kopardığı gürültüyü gördükten sonra, hemen mektubun öbür bölümterinde ileri sürülenlere dönüp şunu söyleyebiliriz: "Herhalde Ekselanslan, Ermeni soykınmı tasansının Senato 'dan geçmemesinde ve de daha önce, Türkiye'ye AB'ye aday ülke statüsünün vehlmesinde, Fransa'nın çıkarian açısından yarargördü ki, böyle davrandı." Fransa, Türkiye'ye, FransızAlman ortak firması Eurokopter'i neden ihale dışında tuttuğunu sorabilirdi. Alacaklan yanıt da, bu firmanın mallannın talep edilen evsafa uymadığı olacaktı. Ama bu helikopter ihalesinden yola ç/karak, iki ülke ilişkilerini germek ve can sıkıcı noktalara getirmek pek doğru olmasa gerek. Kuşkunuz olmasın ki, Türkiye'de kamuoyu, bu olayda ortaya çıkan Fransa'nın bu yüzüne bakarak son derecede olumsuz bir yargıya varacaktır. Şirket çıkarian için ülkeler ve halklar arasındaki iyi ilişkileri bile bozmaktan çekinmeyen bu davranışın gerçek yüzü ne yazık ki elem vericidir. Ama, Fransa'nın bu yüzüne bakarak, ttimü hakkında yargıya varmak da, Chirac'ınki kadar büyük yanlış olacaktır. Fransa'nın ortak olduğu, şirket çıkartarını her şeyin önünde tutan bu yüzü gerçektir. Ama Fransa'nın hümanist, uygar, demokrat yüzü de gerçektir. Fransa'nın her ikisi de birbiri kadar gerçek olan iki yüzü aynı zamanda Batı'nın da iki yüzüdür. Yine de, Chirac'a hak vermek elde değil. FransızAlman ortaklığı Eurokopter'in çıkannın korunması için bu denli yanlış davranış bize bir gerçeği daha gösteriyor: Günümüzün küreselleşen dünyasında, şirket çıkarian her şeyin, hatta ulusal devletin çıkarlannın da önüne geçmektedir. 21. yüzyılın, kendi erkleri ve görevlerinden bir bölümünden şirketler adına feragat eden ulusal devleti, artık dev şirketlerin çıkarlannın sözcüsü ve savunucusu olmak konumundadır. Artık ulusal devletlerin, kamu yaran adına şirketleri denetlemesi dönemi geride kalmış, dev şirketlerin ulusal devleti kontrol etmesi, yönlendirmesi çağına girilmiştir. İyi mi olmuştur, kötü mü? Onada siz karar verin. Fpansa'mn İki Yüzü MHP'den afet ayrmıcılığı ANAP'lı ve MHP'li afet görmeyen belediyelere, depremin merkez üssünde yer alan CHP yönetimindeki Değirmendere Belediyesi'nden daha fazla yardım yapılıyor A1VKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP'li belediyeler, Bakanlar Kurulu karanyla 8 Şubat 2000'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren afet kararnamesinde hükümetin 'partizanca' tutumunun mağduru durumuna düşerken, MHP'nin hiç hasara uğramamış belediyelerini bile afete uğramış gibi gösterdiği ortaya çıktı. Daha önceki iki kararnamede hıç yer almayan, afetle ilgisi kuşkulu 46 belediye, son karamamede afet kapsamına alındı. Süjeyman Denıirel ve Basbakan Yardımcısı Hüsamettin Ozkan ıle görüşen belediye başkanlan, dün de şikâyetlerini TBMM Başkanı Yıkhnm Akbulut'a aktardılar. CHP'nin dava açarak iptalini istediği 8 Şubat 2000 tarihli afet kararnamesinde, hiç afet görmediğı halde sırf iktidar partilerine mensup olduğu için yardım kapsamına alınan belediyeler olduğu ortaya çıktı. Kararnamedeki yardım oranJannın yarattığı tablo şöyle: • Türkiye'deki 3 bin 71 belediyenin 500'üne sahip olan MHP'nin, afet kapsamındaki 343 belediye içinde 98 belediyesi bulunuyor. Belediyeler içindeki temsil oranı yüzde 16.2 olan MHP, afet yardımlarından pay alan belediyeler içinde ise en yüksek orana; yüzde 19.6 oranına sahip bulunuyor. • Türkiye'de 371 belediyeye sahip olan CHP'nin 20 belediyesi (yüzde 5.39). 782 belediyeye sahip ANAP'uı 82 belediyesi (yüzde 10.48), DSP'nin 189 belediyesinden 24'ü (yüzde 12.69), DYP'nin 738 belediyesinden 56'sı (yüzde 7.58) ve FP'nin 491 belediyesinden 63'ü (yüzde 12.83) afet kapsamında bulunuyor. • 8 Şubat 2000 tarihli Resmi Gazete'de afet bölgesine alınıp daha fazla para aJacak belediyeler listesine önceki iki kararnamede hiç yer almayan, afetle ilgisi kuşkulu 46 MHP'Ü, 16 ANAP'h, 12 DSP'li belediye afet kapsamına alınırken CHP'li 25 belediye afet kapsamından çıkanldı. • MHP'nin Ankara'daki 24 belediyesinden 14'ü, bilinengörülen hiçbir yıkrm ve hasar olmamasına karşın yüksek katsayılarla afet kapsamına alındı. Ankara'da hiç hasar görmemelerine karşın MHP'li SincanYenikent, MamakKutludüğün, Evren, ŞereflikoçhisarGülhöyük belediyelerine tller Bankası paymdan 3'er katsayı; Kazan ve Elmadağ belediyelerine ise 2'şer katsayı verildi. CHP'nin, deprem bölgesinde ağrr hasar gören belediyeleri Kocaeli Büyükşehır, GebzeÇayırova, GebzeTavşancıl ve Gölcük Değirmendere belediyelerine 2 katsayı verildi. • Kocaeli, Sakarya, Bursa, Bolu, Düzce'de (deprem bölgesinde) afet kapsamına alınan 7 belediyesi olan MHP'nin Türkiye genelinde 98 belediyesi afet yardımından yüksek katsayılarla yararlanıyor. Aynı bölgede CHP'nin 12 belediyesi bulunuyor. • Deprem bölgesinde afet yardımı alan 2 belediyesi bulunan DSP'nin, Türkiye genelindeki belediyelerinin yüzde 12.69'u afet yardımlarından yararlanıyor. •ANAP'uı afet yardımı alan belediyelerinde Rize merkez ve ilçeleri ile Trabzon'un ilçeleri çoğunluğu oluşturuyor. • iktidar partilerine seçimlerde fazla oy veren Erzurum, Zonguldak, Kınkkale gibi Ulerin Özel Idare paylan 23 kat arttınldı. Ardahan, Bingöl, Tunceli gibi Doğu Anadolu illeri yardım alamıyor. 17 Ağustos depreminden önce yayımlanan karamamede de 'hiç afet yüzü görmemiş' yerlerde MHP'li belediyeler afet yardımlarından pay almışlardı. 1, Yardım katsayüan düşürüldü MHP"nin Ankara'dakı SıncanYenikent, MamakKutludüğün, Evren gibi belediyeleri, bilinengörülen hiçbir hasar olmamasrna karşın 3 katsayıyla afet kapsamına alınırken, depremden en ağır hasan gören yerlerden biri olan Değirmendere 'nin yardım katsayısı ise 2'ye düşürüldü. Hükümetin 'partizan' uygulamasının mağduru olan CHP'li belediye başkanlannın önceki gün başlayan 'Yerel Yönetimler Toplannsr dün de sürdü. Önceki gün Cumhurbaşkanı Yümaz* AnkarOy belediyelerin önünde engel • Yılmaz, "Ankara artık belediyelerin önünde engel olmaktan çıkanlmalıdır. Aslında Ankara Türkiye'nin önünde engel olmaktan çıkanlmalıdır. Bunun yolu da vatandaşlann ve belediyelerin önünün açılmasına izin verilmesidir" dedi. ••• 7 cinayet İĞNEIİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Hizbullah tetikçisi Yeşil yakalandı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) Hizbullah'a yönelik Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nün yoğunlaştırdığı operasyonlarda, Diyarbakır'da 7 cinayet işlediği beürlenen "Şaban", "Recep", "Mahsum" kod adlı tetikçi Cihan Yeşil yakalandı. Yeşil, emniyet müdürlüğündeki sorgulamasında, 18 Mart 1993'te züccaciyecide Zulfu Akboğa ve Feridun Nergiz'ın satırla, 15 Şubat 1994 günü bakkalda Çelebi Gul, 13 Şubat 1994'te berber dükkârunda Melikahmet Mahalle Muhtan Recep Kutial, 30 Nisan 1994'te tbrahim Böckün, 18 Mayıs 1994'te Kenan Aydm ve 18 Ocak 1999 'da seyyar satjc ı Ahmet Şeran'ın silahla öldürülmesi eylemlerinı gerçekleştirdiğini itirafetti. Yeşil, 2 Nisan 1999 tarihinde Mehmet Alptekin ve 18 Kasım 1993'te Şuayip Polat ve Seyfettin Ay'ın yaralanması eylemlerine de katıldığını anlattı. Cinayetlerle ilgili tatbıkat yaptınlan Hizbullah tetikçisi Yeşil, daha sonra tutuklanarak cezaevine konuldu. ••• Avukatlık Yasası'na ve meslek kurallanna aykın davrandıklan ileri sürülüyor Barodan 10 avukata soruşturma İstanbuJ Haber Servisi tstanbul Barosu, "müvekküleri adına basın açıklaması yapnklan ve haber taşıdıklan" gerekçesiyle, aralannda ülkücü mafya lideri Alaattin ÇakıcL "Karagümrük ÇetesT lideri Nuri Ergin'in ve PKK'nin üderi AbduUah Ocalan'ın avukatlarunn da bulunduğu öğrenilen 10 üyesi hakkında soruşturma başlattı. Istanbul Barosu Başkan Yardımcısı Osman Ergjn, avukatlann müvekkılleri adma basuı açıklamalan yapmasırun veya bu tip eylemlerde, hareketlerde bulunmalannm, mektup getirip götürmelerinin, haber taşımalannın Avukatlık Yasası'na aykrn olduğunu söyledi. Ergin, "Bu ve benzeri hareketler Avukatlık Yasası'na, meslek kurallanna ve her şeyden evvel de savunmanın etiğine aykın. Dolayısryla son zamanlarda böyle davranan, yasa ve meslek kurallanna uymayan avukat arkadaşlarla ilgili olarak disiplin soruşturması başlatnk" dedi. Ergin, bazı avukatlann bu tür davramşlanmn son zamanlarda yaygmlaştığma ilişkin eleştirilere dikkat çekerek, "Söz konusu kişiler yakalarup cezaevlerine konuldular. Ya cep telefonlan ve>a başka yollarla basın açıklaînalan yapıyoriardL Şimdi maalesef bazı avukat arkadaşlanmız basın açıklamalannı basına iletiyorlar veya kamuo>ıma açıklryorlar. Avukat arkadaşlanmızın buna alet olmaması gerekir. Savunmanın görevi degü" dıye konuştu. Ergin, disiplin soruşturması çerçevesinde söz konusu avukatlardan savunmalarmı istediklerini ve bir bölümünün savunmalarmı gönderdiğini, geriye kalanlardan da göndermelerini beklediklerini kaydetti. Avukatlann savunmalannı Istanbul Barosu Disiplin Kurulu değerlendirecek. Kurulun, eylemin ağırlığma göre avukatlara uyarmadan kınamaya, para cezasından meslekten geçici olarak yasaklamaya ve meslekten ihraca kadar giden bir dizi ceza verme yetkisi bulunuyor. tstanbul Barosu "disiplin sonışturması*' başlattığı 10 avukatm adını açjclamadı. Batman Gazetecflere w' soruşturması ARİFASLAN BATMANBatman Cumhuriyet Savcıhğı, Jandarma Asayiş Bölge Komutanlığı'nın suç duyurusu üzerine, Nevnız öncesi ve sonrasında "Nevnız" yerine "Newroz" yazan 7 yerel gazetenin yöneticileri hakkında TCY'nin312. maddesine muhalefet ettikleri gerekçesiyle soruşturma başlattı. Dün sabah Batman Emniyet Müdürlüğü'ne çağrüan gazeteciler, polis nezaretinde savcılığa çıkanldılar. • Savcı, gazetelerdeki haberlerde kullanılan "Newroz" kelimesinin "Türk Dil Kurumu'na aykın olduğu, Nevnız ile flgili yayınlann böiücüiüğe ve halkı kışkırtmaya yol açOğı" gerekçesıyle gazeteciler hakkında soruştunna açıldığını ifade etti. Haklannda soruşturma açılan Batman Çağdaş, Batman Postası, Batman Ekspress, Batman, Batman Mücadele, Aydınlık Rota ve Bayram gazetesinin yazı işleri müdürleri savcılıkta ifade verdiler. Gazeteciler Arif Aslan, Muzaffer Işık, Mehmetşah Ayaz. Ercan Atay, Murat Beytük, Hamza Aydın ve Feiemez Doğan, ifadelennde kışkırtmaya yönelik herhangi bir yayınlannın söz konusu olmadığını belirterek özetle şöyle dedıler: "fikdefa böyje bir soruşturmayla karşı karşıya kakük. Nevvroz' İran'dan geime ve Farsça bir keümedir. YıDardır bu keiime böyle telaffuz ediliyor.' W harfini kasrtiı olarak yazmadık." Gazeteciler daha sonra serbest bırakıldılar. Savcılık, soruşturmanın sürdürüleceğini belirtti. 4 Yuzuak reddetti Çakıcf nın avukatı Muhıttin Yüzüak ise Istanbul Barosu'nun hakkında soruşturma açtığı ve savunmasını istediğini yalanladı. Yüzüak, kendisinden savunma istenmesi halinde vereceğini belirterek, "Ben za*en haber fHan taşımadun. Mesela çıkan şu son haberlerden hiç haberinı yok. Kendisi adamlanyta gönderip faks çektiriyor. Ben hiç basuı toplannsı yapmadım, basuı toplannsında bulunmadım. Ben bir tek, kendisi Fransa'dan Türkiye''ye iade edilirken bir basuı açıklaması verdi, onu basına verdim, o kadar. Ben zaten diğer şeylerine de kanşmıyorum fazla" dedi. PKK lideri Öcalan'm savunmasını üstlenen avukatlann bir bölümünün görev aldığı Asnn Hukuk Bürosu yetkilileri de kendilerine henüz böyle bir bilginin ulaşmadığmı kaydettiler. Cezaevinde bulunan Çakıcı, Ergin ve ocalan'ın avukatlannm dava konulan dışında basına açıklama yapmalan ve basın toplantılan düzenlemeleri hukukçular arasında ve kamuoyunda tartışmalar yaratmıştı. ANKAJIA (Cumhuriyet Bürosu) ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, Ankara bürokrasisinin belediyelerin önünde engel ohnaktan çıkanlması gerektiğini söyledi. Tüıic Belediyeciler Derneği'nin 18. Olağan Genel Kurulu dün Selim S u n Tarcan Spor Salonu'nda gerçekleştirildi. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, 18 Nisan 1999 seçimlerinde göreve gelen tüm belediye başkanlarmın, son 20 yılın en ' çok sıkıntı çeken belediye başkanlan olduğunu söyledi.' • Ekonomik kriz nedeniyle bugün belediyelerin " ü k a n d ı ğ ı n r kaydeden l ' d * ^ ı. jar<;uriv Y Yılmaz, Ankatt'mn da* . sorunlan çözme yerme, •.' • sorunlan arttırdığuıa dikkat '** w çekti. Yılmaz, "Ankara arök belediy lerin önünde engel olmaktan çıkanlmaudır. Ashnda Ankara Türkiye'nin önünde engel olmaktan çıkarümahdır. Bunun yolu da vatandaşlann ve belediyelerin önünün açılmasına izin verilmesidir'' diye konuştu. Çağdaş yerel yönetimin, mali ve yönetsel özerkliğe bağlı olduğunu vurgulayan Yıünaz, yerel yönetimlerin mutlaka güçlendirilmesi gerektiğini belirtti. Yıhnaz, "Srvil toplum örgütkrmin ve belediyelerin zayıf konumlan ülkenüzde demokrasinin geüşmesine engeldir" dedi. Parti olarak "de\1etin üniter yapısına halel geimeden" yerel yönetimlerin önünün açılmasmı savımduklanm anlatan Yıbnaz, "Bizim kültürümüzde beledhe başkanı demek, şeorin en güvenilir kişisi demeketir. Halkm güvendiğine güvenmemek bir demokrasi ayıbMÜr" diye konuştu. Mesut Yılmaz, cumhurbaşkanlığı seçiminın uzun süreden beri Türkiye'nm gündemini adeta ipotek altma aldığı nı belirterek, reformlann yaşama geçirimıesi konusundaki takvimi yavaşlattığmı söyledi. Yılmaz, "MahaDi fdareler Yasasrnm" en kısa zamanda TBMM'de görüşüleceğini ve yaşama geçirileceğmi kaydetti. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com dı Türkiye demokratik bir ülke olurdu. Onurlu, başı dik bir ülke olurdu. O arkadaşlanmız da bu onurlu ve başı dik ülkenin yurttaşlan olarak yaşamlannı sürdürürlerdi. Cunta liderleri, askeri darbe tezgâhçılan, en yüksek devlet protokolüyle ağırlanıyor. Çeteciler en itibarlı kişiler. Hırsız, uğursuz, üçkâğıtçı, ülkenin kaderine yön veriyor. Bu ortamda Mahir yaşasaydı, Deniz yaşasaydı ne olurdu diye tartışıyoruz. Biz yaşıyoruz da ne oluyor sanki? Siz yaşıyorsunuz da ne oluyor?.. Mahirler, Denizler, Ibrahimler böyle birTürkiye'yi yürekleri kaldırmadığı için öldüler. Bu ülkeyi böyle yönetmek isteyenler, onlara dayanamadıklan için öldürdüler. Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, Abdi Ipekçi, Doğan Öz yaşasaydı, Türkiye'nin kaderi daha değişik olurdu. Türkiye daha demokratik ve onurlu bir ülke olurdu. Bundan tam 28 yıl önce kurşunlanarak öldürülmüş bir devrimci yaşasaydı ne olurdu diye sormak spekülasyonlara ve tabii ki tartışmalara neden oluyor. Birgrup, yaşasaydı devrimciliği sürdürürdü, diyor.. bir başka grup ise işadamı olacağı görüşünde. Herkes şu anda durduğu yere göre bir değertendirme yapıyor. Mahir Çayan 1946 doğumluydu. Yaşıtımdı. Onunla aynı okulun öğrencisi, aynı Sosyalist Fikir Kulübü'nün üyesi, aynı dünyanın, aynı eylemlerin parçasıydık. Taa ki.. devletin ve o dönemin iktidarlannın, gençleri köşeye sıkıştınp çıldırttıklan ana kadar. Mahir Çayan, DenizGezmiş gibi arkadaşlanmız, var olan düzene ve haksızhklara ellerine silah alarak isyan etmeye karar vermişlerdi. Bugün baktığımız zaman bu isyanın çaresiz olduğunu görüyoruz. Ama onlar neden isyan etmişlerdi. Ülkenin en akıllı, en iyi yetişmiş gençleri neden daglara ve ölüme yönel Mahir Yaşasaydı Ne Olurdu? mişlerdi. O isyanın ölümle sonuçlanması kaçınılmaz mıydı? Denizler'le birlikte dağa çıkmaya hazırlanırken yakalanan Atilla Keskin'le 25 yıl sonra uzun uzun konuşmuştuk. Atilla, 12 Mart askeri darbesi döneminde yapılan yargılamalarda ilk kararda Denizler'le birlikte idama mahkum olmuştu. Karar Yargıtay'dan döndü de idamdan kurtuldu. Hayatında hiç silah sıkmamıştı. O dönemde öldürülen birçok arkadaşımızın durumu da farklı değildi. Deniz'ler, kimseyi öldürmemişlerdi, yaralamamışlardı. Kaçırdıkları Amerikalılan da bırakmışlardı. Idam edildiler. Sinan Cemgil, Alparslan Özdoğan, Kadir Manga henüz dağlara yönelirken kurşuna dizildiler. Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Sebahartin Kurt ve arkadaşlan Kızıldere'de bir intikam saldınsıyla yok edildiklerinde henüz 20'li yaşlann bi Türkler, Ümrt Doğanay neden ölraz üzerindeydiler. dürüldü? Daha eskilere gidelim.. 1970 öncesi gençler, Mehmet Can••• Tartışma yanlış yapılıyor. Mahir ya tekin, Vedat Demircioğlu, Nail Kaşasaydı ne olurdu? Deniz idam edil raçam neden öldürüldüler? meseydi ne olurdu sorusunun ger1969 yılında kanlı pazar neden tezçek cevabı: Türkiye değişik bir ülke gâhlandı? 1970 yılında Marmara geolurdu. Asıl soru şöyle sorulmalı; misi neden batınldı? Atatürk Kültür gençler sırf solcu ve muhalif olduk Merkezi neden yakıldı? ları için sokaklarda kurşuna dizilmeBütün bunlan yapanlar bugüne kaselerdi, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül dar neden yakalanıp yargı önüne çı1980 askeri darbeleri yapılmasaydı, kanlmadı? Çıkarılanlar neden cezane olurdu? landınlmadı? Soruyu biraz daha geliştirelim: 12 ••• Mart ve 12 Eylül öncesi, Türkiye bir Mahir yaşasaydı ne olurdu sorusudarbe ortarnına neden ve nasıl sü nun cevabı, bütün bunlar olmasaydı rüklendi? Önce bu sorulann gerçek ne olurdu cevabıyla aynıdır. Mahir cevabını arayalım. Örneğin Doğan Çayan yaşasaydı, Deniz Gezmiş, Öz neden öldürüldü? Abdi Ipekçi Hüseyin Inan, Yusuf Aslan, Nuretneden öldürüldü, Cevat Yurdakul tin Öztürk, Nail Karaçam, Sebahatneden öldürüldü? Cavit Orhan Tü tin Kurt, Koray Doğan, Niyazi Yıltengil, Ümrt Kaftancıoğlu, Kemal dızhan, Hüseyin Cevahir yaşasay
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear