23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CumhuriyeC | İmriyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı; Orhan Erinç Genel Yayın Koordmatörü. Hikmet Çetinkaya 9 Yazıışlen Müdüriı. Ibrahim Yüdız 9 Sorunüu Müdür Fikret llkiz Haber Merkezı Müdürii: Hakan Kara 9 Görsel Yönetmen: Fikret Eser İstıhbarat' Cengiz Yıldınm • Ekonomr Özlem Yüzak#Kültür. Handan Şenköken • Spor: Abdülkadir Yücelman 0 Makaleler. Sami Karaören 0 Düzeltme: Abdullah Yazıcı 0 Fotoğraf Erdoğan Köseoglu 0 Bılgı-Belge: Edib« Buğra 0 Yurt Haberlen: Mehmet Faraç Yayın KuruJu. İlhao ScJçuk (Başkan), Orhan Erinç. Hikmet Çetinkaya. Şükran Soner, tbrahim Yüdız.Orhan Bursalı, Mustafa Balba>. Hakan Kara. Ankara Temsılcısı: Mustafa Baibay Atatürk BuJvan N'o 125, Kat:4. Bakanlıklar-Ankara Tel. 4195020 (7 hat). Faks 4195027 0 lzmir Temsılcısı: Serdar Kıak, H. Zıya Blv. 1352S 2<3Tel 4411220. Faks-44191170AdanaTemsıkısi: Çetin Yiğenoğlu, Inönu Cd. 119 S. No:l Kafl, Tel: 363 12 11. Faks: 363 12 15 MüesseseMüdürii: Cstün Akmen 0 Koordınatör: Ahmet Korulsan 0 Muhasebe. Bülent Yener 0 Idare- Hûseyin Gürer 0 Satış. Fazilet Kuza MEDYA C: • Yönetım Kurulu Başkam - Genel Müdür. Cîlbin Erduran • Koordınatör Reba Işıtman • Genel MıidürYardımcısı: SevdaÇoban Tel: 514 07 53 - 5U9580-5!384#WI,Faks.-5138463 ^atımhnan \e Basan: V'enj Gün Haber Ajansı, Basın ve Yaymcılık A Ş Tüıtocagı Cad 39 41 Cağaloğlu 34334 tslanbul PK," 246 - Sırkecı 34435 Istanbul Tel (02121 512 05 05(20 hat) Faks (O/212I5I3 85 95 www.cumhuriyet.com.tr 9 ŞUBAT 2000 İmsak:5.32 Güneş: 7.00 Öğle: 12.25 îkindi: 15.10 Akşam: 17.36 Yatsı: 18.59 Kiflah Sanat Evi • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)- Ankara Ünrversıtesi, geçen yıl bombalı bir saldın sonucu yaşarrunı yiriren yazanmrz Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı anısuıa 'Kışlah Sanat Evi' oluşturdu. Ahmet Taner Kışlalı Sanat Evi'nin açıuşı 14 Şubat'ta törenle yapılacak. Üniversitenin Cebeci Kampusu'nda bulunan sanat evinin açıhşında Kışlalı'nın öğrencilerince hazırlanan 'Hocamız Ahmet Taner Kışlalı' başlıklı kısa film gösterisı de gerçekleştirilecek. Belbaşı dünyayı gözleyecek • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-ABD'nin, 2. Dünya Savaşı'nın ardından 1951 yılında Ankara'nın 8 kilometre güneyinde kurduğu Belbaşı Sismik Gözlem lstasyonu, dün iki ülke arasında imzalanan bir anlaşmayla Türkiye'ye devredildi. ABD'nin Türkiye Büyükelçisi Mark Parns ıle Dışışlen Bakanlığı Ikılı Siyasi Işler Genel Müdürii Büyükelçi Tansu Okandan arasında imzalanan anlaşmayla, istasyonun sorumluluğu Prof. Dr. Işıkara'ya devredildi. Tımsahtan kurtuMu • DARVVİN(AA)- A\ustralya'da ailesiyle bırlikte derede kaplumbağa avına çıkan 8 yaşındakı Martina, ne olduğunu anlayamadan bir anda timsahın saldınsına uğradı. Martinayı bacağından kapan dev sürüngen, kızı suya çekmeye başladı. Baba Roy Harnngton. kürek! • hayvana vururken Martina'nın 5 yaşındaki erkek kardeşi de hayvanın kuyruğuna yumruk ve tekme attı. Tımsaha yem olmasına ramak kalan küçük kız, kazayı birkaç diş iziyle atlattı. 175 bin dolarlfk resim • HOLLANDA(AA)- Ressam Vincent van Gogh'un geçen yıl ortaya çıkanlan kurşun kalemle yapılmış, 25'e 30 santimetre boyutunda küçük bir resmi, Hilversum kentinde düzenlenen açık arttırmada, 175 bin dolara alıcı buldu. Haritacı mekik • CHICAGO(AA)- Dünyanın en kapsamlı haritasını çıkaracak olan ve eylül ayından beri uçuşu ertelenen Endeavour uzay mekiği. cuma günü firlatılacak. NASA'dan yapılan açıklamaya göre, geriye sayım dün başladı. Prof Pak, Türkiye de genetik çalışmaların başlaması için zemin hazırlamayı hedeflediklerini söyledi ÜTÜBİTAK'tanbilimsel atak• 21. yüzyıl hedeflerini anlatan TÜBÎTAK Başkanı Prof. Dr. Namık Kemal Pak, Türkiye'deki bilim adamlannın dünyadaki bilimsel- teknolojik gelişmelere göre yönlendirilmesi gerektiğini söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 2000de bilimsel etkinlik alanını genişletme karan alan TÜBÎTAK, Türkiye'nin teknolojik devrimi gerçekleştirmesi yönünde hazırlıİdara başla- dı. Ulusal Havacılık ve Uzay Çalışmalan Kon- seyi, Ulusal Biyogüvenlik Kurulu, Çevre Dos- tu Teknolojiler Çalışma Grubu oluşturacak TÜBlTAK, bir süre önce de beyin-sinir etki- lerirü araşurmak üzere Nörolojik Bilimler Ko- mitesi kurdu. TÜBlTAK Başkanı Prof.Dr. Namık KemalPak. "Tûrkiye'deki bilimsel ça- hşmalan dünyadaki gelişmelere koşut olarak yönJendirmek. stratejik planlamalar yapmak, teknolojik getişmeleri yakından izlemek, bu konudageçmişte yapılan hatalan tekrarlama- mak amacındayız" dedı. TÜBlTAK Başkanı Prof. Dr. Namık Kemal Pak, TÜBtTAK'ın 21. yüzyıl hedeflerini an- lattı. Pak, teknolojik-bilimsel gelişmelerin toplumsal genetiğe uyarlanması gerektiğini vur- gulayarak. 21. yüzyıla girerken TÜBlTAK'ı dahaetkinhalegetireceklerini söyledi. 1930'lu yıllarda fıziğin; 2000'de biyoloji bilim dah- nın "yüdızuun parladığını** kaydeden Pak, "Biyoloji; kopyalama, etik, sağhk, ölfim, yaşa- nu uzarmak, bağışıkhk gibi çok geniş bir yel- pazeyi ilgikndiriyor. Bu nedenle ülkemizdeki bilim adamlannın da dünyadaki gelişmelere göreyönlendirflmesigerekhor. Bu amaçla L lu- sal Biyogüvenlik KuruJu oluşturulacak" dedi. Pak, Sağlık, Tanm ve Köyişleri, ÇevTe, Sa- nayi ve Ticaret bakanlıklan, Dış Ticaret Müs- teşarhğı, TÜBA ve TÜBlTAK uzmanlanndan oluşucak kurulda; genetik geiişmelerle etik ara- sındaki ilişkilerin de ele alınacağını kaydetti. Klasik biyolojiden moleküler bıyolojiye doğ- ru bir geçiş süreci yaşandığını anlatan Pak, "Türkiye'de arnk genetik araşürmalar yapıl- mah. Amacımız, bu çalışmalara zemin hazır- lamak. Bu amaçla moleküler brvoloji-gen mü- hendlsliği vebiyoteknolojide ulusal polhıkalar belirfenecek. Ûniversitelerdeld bu bölümler geliştirilecek" dedi. Çaüşma gnıplan Pak, TÜBlTAK 'ta kurulacak çalışma gnıp- lan ve amaçlannı da şöyle aktardı: Nörolo- jik Bilimler Komitesi: Hacettepe Üniversite- si'ndenProf. Dr. Turgay Dalkara başkanlığın- da 5 bilim adamından oluşan bir komite. Amacı, beymdeki düşünme-yaratma yetene- ği-psikolojik sinir sistemi arasındakı ilişkile- ri araştırmak. Çevre Dostu Teknolojiler Üretim Merkezi. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Sağlık Bakanlı- ğı, Tanm ve Köyişleri Bakanlığı, DPT, Hazi- ne Müsteşarlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, Devlet Istatistik Enstitüsü, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Türk Standartlan Enstitü- sü tarafindan oluşacak. Merkezde, temiz tek- noloji üretimi için çalışmalarda bulunulacak. Ulusal Havacılık ve Uzay Çalışmalan Kon- seyi kurulacak Sivil havacılık, uzay polirika- lannın belirlenmesi alanlannda çalışmalar ya- pılacak. Atatürk' ün "tstikbal göklerdedu"" öngörüsüne koşut olarak Türkiye, uzay giri- şimlerinde bulunacak. MkheUe Pfeiffer, son filminde çocuklanm da Uunal etmemeye çabşan bir işkadınım canlandınyor. Hayali komedi filmleriDış Haberler Servisi - Bazı aktris- ler, aynanın önünde saç ve makyaj asistanlanyla birlikte saatler geçi- rirken akıllanndan aslmda kendıle- rinde bir "star* potansıyeli olduğu- nu kanıtlamak geçer. Ancak onu tanıyanlar, bunun Mk- hefle Pfeiffer'in yolu olmadığmı söy- lüyor. Beverly Hills'teki otel oda- smdan çıkan Michelle Pfeiffer, altı- na geçirdiği jean pantolonu, siyah kazagı, gözlükleri ve her zaman elin- de taşıdığı bir şişe suyuyla, böyle bir saplantısı olmasa da "star"lıktan "kurtulamıyor." Michelle Pfeiffer'in çevirdiği De- ep End Of The Ocean'da (Okyanu- sun En Derin Dibi) oynadığı rol ger- çek hayatından pek de farklı değıl. 1993 'te evlendiği David Alley le be- raber evlat edindıklen kız çocuğun- dan sonra bir oğlan çocuk dünyaya getiren Pfeiffer, filmde de hem ço- cuklanm ihmal etmemeye hem de mesleki konumunu kaybetmemeye çalışan bir kadım oynuyor. Pfeiffer, bu tarz ciddi fihnlerde oynasa da aslında hayalinin çok fra- pan komedi filmleri olduğunu söy- lüyor. 1958 doğumlu sanatçı "Came- ron Diaz'ın o> nadığı There's Somet- hing About Mar> ("Ah Mary Vah Mary' olarak çevnldı) filminde oy- namayı çok isterdim, ama tabii ki teklif bana geünedi" diyerek kome- di filmlerine duyduğu özlemi ifade ediyor. Pfeiffer, aynı zamanda, imzaladı- ğı bir kontrat itibariyle, Jodie Foster ve Meg Ryan'la birlikte "10 mirvon dolara çahşanlar" kulübünün üyesi. Bu üç sanatçının haricinde, hem ko- medi hem dram fılmlerinın kadını Ju- lia Roberts hepsını "solla\-arak'" 20 milyon dolara çalışsa da Pfeiffer mü- tevazıhğı elden buakmıyor: u JuKa Roberts hak ettiğini alıyor. Sanırmı ben de hak ettiğiıni alryorum." 4 DÜNYA MİRASI' IİSTESİNE ADAY OLACAK 'Dalyan korunmalı' e-posta : tan @ prizma. net. tr OZCA.NOZGUR MUĞLA- Nesli tükenmekte olan caret- ta caretta deniz kaplumbağalanyla tanınan ve "Özel Çevre Koruma Bölgesi" içinde yer alan Dalyan için Dokuz EylüJ Üniver- sitesi (DEÜ) de kollan sıvadı. DEÜ'nünbe- lediye ile yapacağı işbirliğinın ilk hedefi olarak Dalyan'ın "Dünya Mirası" listesine al- dınlması belırlendi. Dalyan Belediye Başkam Suat Tufan. Türkiye'nin ön- de gelen koruma merkezle- rinden biri olan Dalyan'da ünı- versite ile işbirliğinin örnek koruma projelerinin üretilme- sini sağlayacağını söyledi. Başkan Tufan, "Dalyan aynı zamanda turizm merkezi. Ama Dalyan'ı Dalyan yapan değerleri feda etmeyeceğiz. Tersine turizm için yaşataca- ğız" dedi. Caretta caretta deniz kaplumbağalannın üreme merkezi İztuzu Plajı, Köyceğiz Gö- lü'nü Akdeniz'e bağlayan Dalyan kanalı, Kaunos harabeleri ve çamur banyosu ile • Dokıız Eylül Üniversitesi ve Dalyan Belediyesi, işbirliği yaparak Dalyan'ın doğal yaşamını korumak amacıyla çalışmalara başladılar. önemli koruma merkezlerinden biri olan Dalyan, bu özellikleri nedeniyle turizmin de önemli merkezlerinden biri haline gel- di. Turizmin gittiği her yerde doğal ve ta- rihi çevrenin korunması gerekirken bunun hep tersıninyaşandığını vurgulayan Dalyan Belediye Başkanı Suat Tufan, o nedenle DEÜ ile işbirliğine gittikleri- ni belirterek şunlan söyledi: "Dalyan'a her yıl karadan ve denizden binlerce turist gel- mekte. Her yıl yatiarrvia gelen dünya ünlülerini de ağırlıyo- ruz. Ancak bu yoğun insan hareketi beraberinde birta- kım sonınlan dagetiriyor. Ya- bancı konuklarunızı ağuiar- ken Dahan'ı Dalyan yapan özeUiklerden vazgeçmemiz de mümkün değü. Bir denge kur- mak durumundayız. Dokuz Eylül L niver- sitesi ile işbirüğinde üretUecekprojelerle bu dengenin sağlanacağuu ve örnek çalışma- lar ortaya koyacağnnızı umuyorum." Prof. Dr. Tayfun Taner, "Bölgeninsonın- larmı çözecek ber rürlü projeyi yerel yöne- tim ve halk işbirüğinde üreteceğiz" dedi. F O T O C R A F I N I ÇEKENE 1000 DOLAR ÖDÜL VERtLECEK Avustralya'da 'yaratık' heyecam • Görgü tanıklannın ayıya benzettiği tuhaf yaratığa Avustralyahlar "kıllı adam" anlamına gelen "Jongari" adını takmışlar. Yetkililer bu yaratık sayesinde turizrnin canlanacağına inanıyorlar. Dış Haberler Servisi - Avustral- ya'nm doğusunda, görenlerin ayıya benzettiği gizemli bir "yaraök 1 " gö- riildüğü bildirildı. Gazeteler, henüz ne olduğu anlaşılmadığı için "gizem- li varatak" diye adJandırdıklan hay- vanın son olarak Queensland eyale- tindeki Gayndah kenti yakınlannda ikı kışı tarafindan görüldüğünü yaz- dılar. Gayndah Belediye Başkanı Peter Huth, tanıklara dayanarak yaptığı açıklamada, 1 metre boyunda, vü- cudu kıllarla kaplı tuhaf yaratığm "ayıyı andn-dığun,ancak a\ı olmadı- ğuiı" belırtti. Yerel yetkililer ıse ya- ratığın Queensland eyaletine turist çe- kebileceğini belirterek bunun kendi- leri için büyük şans olduğunu kay- dettiler. Avustralya yerlileri, tuhaf yaratığı görenler fazla olmasa da var- lığma inandıklan bu tuhaf yaratığa "kıllı adam" anlamına gelen "jonga- ri"' diyorlar. Bir ınsan gibi görüme- sıne karşm ayıya benzeyen, yürüyüp sıçramaktan çok, bir at gibi "rahvan gittigı" belirtiliyor. Öte yandan "gizemli yaratık'' sa- yesinde patlayacak "Queensland eya- leti turizmi"nin yam su-a "jongari" nın üzerinde birtakun hayaller de ku- ruluyor. Canberra'daki gizemli olay- lan araştırma merkezi,jongariyi ge- tirecek olana 6 bin 500 dolar vaat et- miş bulunuyor. Bir gazete de tuhaf yaratığın ilk fotoğrafinı çekecek ki- şiye bin dolar ödül vereceğini bil- dirmişti. Avustralya'mn bu "gizeınli yara- tığı'", Iskoçya'dabirzamanlargörül- düğü öne sürülen "Loch Ness Cana- van"m akla getirdi. Canavar, Iskoç- ya'ya çok sayıda turistin akın etme- sını sağlamıştı. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN Enver Aynen Öyle Yaptı!.. /TTSP Genel Merkezi, henüz Unkapanı'nda- l I kibinayageçmemıştı; Beyoğlu'nda Süslü- saksı Sokağı'ndayız; köhne ve harap, o küf ko- kan Meşrûtiyet apartmanının, en üst katında, Cumartesi akşamları toplanılıyor: kanı çekilmiş, soluk ampullerin san aydınlığı, sakalı uzamış iş- çiler, bir iki vatman, birkaç ustabaşı, genç aydın- lar, vs. O toplantılann birinde, Hasan fTannkut), ön sıralarda oturmuş fakülteli öğrencileri göster- mişti; içlerinden ikisi sanınm, Edebiyat Fakütte- si'nden öğrencısi; (acaba birisi Cenap mıydı?) diğerierini ben, lYTGD'dentanıyordum: Enver, Nu- rettin, Akça, Veli, vd. Doğrusu etkilendim, sebebi basrt, 'sınıfesası ûze- rine örgütlenme' yasallaşınca, TSP kuaılmuş (14 Mayıs 1940), bunu TSEKP (Emekçi Partisi) iz- lemişti (20 Haziran 1946); tahminlerimizin aksine, bu iki parti, en kısa zamanda birleşeceğine, ara- lannda çekişiyorlardı; taraflar, birbirini suçlamıştı bile, işte bu ortamda, her iki tarafı da dinleyip, iliş- kisini sürdüren Enverve arkadaşlan, bence en doğ- ru olanı yapıyor, olası ve zorunlu bir birteşmenin 'zeminini' arıyordu. Enver'i tanırdım ama, gö- zümde büyümesi ve önem kazanması, o tarihte olmuştur: bir akıl ve sağduyu adamıydı. Henüz o zamanlar, TKP'nin uzun tarihinde, hiçbir zaman, 'yekpâre' bir örgüt olamadığını bilmiyorduk; es- kiler gizler, söyleyenler 'hain' ilân edilirdi. Oysa, 'Sosyalist Sol'un Türkiye tarihi, inanılmaz bir fraksiyonlar tarihi'dir. Karınca sabrı ve kararlılığı... Paris'ten dönmüşüm, Acem'in Kahvesi'nin (Beyazıt) önünde, karşımda Enver (Ayte- kin), dost sesi, cana yakın gülümsemesiyle: "- ...döndün mü, diye soruyor, biz Küllük'te bu- luşuyoruz, arasıra gelsene!". Lâleli'de, llkokul ûğretmeni(e) Melâhat Hanım'ın katında, bir pan- siyon tutmuştum; 'Küllük' burnumun dibi, böy- lece o unutulmaz açık hava sohbetlerimiz başla- dı. Ağaçlardan üzerimize kuşlar yağıyor, fincan- larda tavşan kanı çay, onlann Paris meraklannı gideımeye çabalıyorum: Politzer'i, Duclos'yu, Aragon'u soruyorlar; CGT'yi, öteki işçi sendika- lannı! 'Soğuk Savaş'ın yoğunlaşnğı dönem, Kjsm- ı Siyasi'den hepimizin tanıdığı 'taharri' Süley- man, üç beş masa ötemizde oturmuş, bizi göz- ler; öğle olup da 'Huysuz' Köfteciye gidecek ol- duk mu, davranırsa, el işaretimizle dönecegimizi bildiririz: beyhude zahmet etmesin! Enver, Urfa'lıydı; sanınm Kürt asıllı ama, o dö- nemde, o 'sosyalist' aydınlar, öylesine içlidışlı, o mertebe kaynaşmış gençlerdi ki; nasıl Barkev'in (Şamikyan) ya da Vartan'ın (Ihmalyan) Eımeni- liği; Amato'ların Yahudiliği, bir an aklıma gelme- diyse, onun Kürtlüğü de, öyle gelmemiştir; pipo- su elinden düşmezdi hiç, gök mavisi gözleri, ay- dınlık gülümser; her şeyi 'anlamaya' çalışırdı: en ters düştüğümüztartışmalarda bile, kızdığını gör- medim; geçim zorundan, Aziz Ağabey'le (Nesin) Levend'de ortak bir kitabevi açmışlardı, yürüte- mediler; fakat bu, sonraları 'Sosyal Yayınlar' gi- bi bir işe girişip, ne kadar başarılı olabileceğinin ilk işaretiydi. Bin yıllık dostum (Fethi) Nâci, ge- çenîerde, onun 'serencamı'nı özetledi; ekleyece- ğim, son derece önemli bulduğum tek nokta var: Enver, hiçbir zaman 'ego'sunu, düşüncesinin önüne koymamıştın hiçbir zaman, düşünce- sinin bir dogma olduğu söylenemez; her za- man rasyonalist düşünür, her zaman diyalek- tik bir sentez arardı; o yüzdendir ki, arkasında tertemiz bir 'sosyalist' hayatı bırakmıştır. En son telefon muhaveremizi hatrlıyorum: "-...se- ni TRT/2'de sürekli dinliyorum, demişti. beni Kül- lükteki eski günlerimize götürüyor; ne de çok gülerdik! Yayınlanmızdan, üç beş krtap seç- tim, gazeteye ulaştırdım, eline geçti mi?" Ül- kemizde, sosyalist 'fikriyat'\n 'temel' eserlerini, yayınlamayı akıl eden; -ne demek akıl eden,- bu- nu fiiliyata geçiren, ilk aydın odur. Gönderdiği ki- taplardan, sadece üç eserin adını söylemem; onun, ne kadar geniş ve kapsamlı, bir 'Ulusal Kültür Sentezi' hayal ettiğini, onun uğruna ça- baladığını göstermiyor mu? Necmettin Halil bey'in 'Divan Şiiri Antolojisi', G. Bazin'in 'Sa- nat Tarihi', Pierre Grimal'in 'Mrtoloji Sözlüğü'! Meraklısı. ilk 'Materyalist Felsefe Sözlüğü'nü de, ilk 'Marksist Ekonomi Sözlüğü'nü de, onun ya- yınladığını elbette hatırlayacaktır. O toplumsal dönüşümün, cart curtla değil, an- cak bir karınca sabn ve kararlılığıyla çalışılıp, uğ- raşılarak gerçekleştirilebileceğini biliyordu. 'Sarı' Mustafa, ne diyordu? rzincan'dan, askerlik dönüşü: Yeşilçam ^ Macerası sürüyor; nasıl bir akılsa. o 'lüm- pen sinema' ortamından, kendi kafama göre top- lumsal bir film çıkarabileceğime inanıyorum: boş hayal! Paris'e dönmeye karar verdim, üçüncü seyahat! O günlerde, bir davetiye: TİP örgutlene- cek, Mehmet-Ali Bey (Aybar), Enver (Aytekin), Selâhattin (Hilav), (Fethi) Nâci, ipek böceği gi- bi sessiz ve özenli, programı ve tüzüğü hazırlıyor- lar. Beyazıt'ta 'Rüyam Düğün Salonu'nda bir ha- zırlık toplantısı yapılacakmış, oraya çağnlıyorum. işi gücü bırakıp gitmiştim, b«lki Enver'i görürüm! Hemen herkesi gördüm, Enver'i göremedim: gön- lüm karardı, bir süre evvel ortak bir dostumuz, ba- şına büyük bir belânın sanldığını, bu defa -hem de idam isteğiyle- yargılanacağını söylemişti. KUTV kuşağından 'Sarı' Mustafa (Börklüce) derdi ki, "-...aksiyon bir vitrin değildir, aksiyon adamı onu yaşasa da içinde taşır, mezanna gö- türür." Enver (Aytekin) aynen öyle yaptı. 'Krtaplar, kitaplar: Puşkin'den..' ıilar sonra, Sosyal Yayınlar'da ancak kar- y şılaşabildik: o, bin yıl sonra da, sohbete bı- raktığınız yerden başlayabileceğiniz, büyük bir yürekti: Ankara'dan gelmiştim, ona uğramaz mı- yım, elinde vazgeçilmez piposu, aynı aydınlık ma- vi gözler, aynı 'hayırhâh'i tebessüm, karşımda oturuyor; bana, Paris'ten getirdiğim, yayınlana- bilecek iyi kitaplar olup olmadığmı sordu. Kitap çoktu, söylediğim her isim, tebessümünü geniş- letiyor; gözlerinin aydınlığını yoğunlaştınyordu. Hiçbirisine değil ama, o sohbetimizde, mutlaka yayınlanması gerektiğinde mutâbık kaldığımız o büyük eserin, Türkçede yayınlanamamış olması- na hayıflanınm; son telefon sohbetimizde de, yi- ne adı geçmişti: ("Histoire du Mancisme Con- temporain", "Çağdaş Marksizm'in Tarihi" Haz. Fondazione Giangiocomo Fertrinelli. Fransız- cası, 10/18,1979 Paris.) Meraklısı için NOT: 'Sosyalist Sol'un amip- ler gibi bölünüp durması, bir ibrettir; meraklısı, Abi- din Nesimi'nin, o küçük ama ibretâmiz eserine, bir göz atmalıdır. (Türkiye Komünist Partisi'nde Anılar ve Değeriendirmeler 1909/1949, Pro- mete Yayınlan, 1979); ayrıca, 1946 ve sonrasın- da, iki sosyalist partinin 'dramını' aynntısıyla oku- mak isteyen, Ibrahim Topçuoğlu'nun iki ciltlik ki- tabını gözden geçirse iyi olur: (Neden İki Sosya- list Partisi? Kendi Yayını, 1976) httrx//www.prizma.nettr/AILHAN http^/www.bilgiyayınevi.com.tr/ailhan Faks/0-212/26019 88
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear