23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALJK 2000 ÇARŞAMBA O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Kavşaktaki YOK!.: Prof. Dr. MUSTAFA ALTINTAŞ Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Genel Yazmanı 1 981 den bu yana, yükseköğre- tim sistemimizin belirleyicisi, yönlendiricisi ve yöneticisi ol- ma gücünükoruyan YÖK, önü- müzdeki günlerde yeni bir kav- şak noktasma gelecek. 12EylülDarbe- si'nin "ürünü olan YÖK", kurulduğun- dan bu yana sürekli olarak tartışılan, uy- gulamalan ve kararlan, çözüm olmak- tan daha çok, sorun yaratır bir kurum olmuştur. YÖK. günümüze kadar üç cumhurbaşkanı, 14 hükümet ve 5 ge- nel seçimi gerisinde bırakmıştır. Özel- likle 1990'dan sonra yapüanparlamen- to seçimlerinde YÖK'ün "yokedilece- ği", her siyasal partinin seçim söylemin- de ve seçim bildirgesinde ve her koalis- yon protokolü ile hükümet programın- da yer bulmuştur. Seçim alanlannda verilen sözler, koalisyon irotokol ve hükümet programlannda yer alan hü- kümler bir yana, YÖK'ün yükseköğre- tim sistemi içindeki yeri ve ağırhğı gi- derek artmıştır. Özgür ve özerk üniver- site özlemi, düşü, siyasal partilerin söy- lemi ve hükümet protokol ve program- lan ile kışkırtılırken YÖK, uygulama- ' r / da, baskıcı ve merkeziyetçi yönetim gücünü giderek arttırmıştır. YÖK, şimdiye kadarüç başkan eli ile yönetilmiştir. 21 Arahk 1981'den, 10 Temmuz 1992 tarihine kadar bu göre- vi, YÖK'ün babası olarak tanımlanan Prof. Ihsan Doğramacı üstlenmiş, rek- törlerin görevlendirihnesi sisteminde, öğretim üyelerinin eğilimine yer veril- mesıne olanakverici yasa değişikliği ne- deniyle çekilerek (istifa ederek) aynl- mıştır. İkinci Başkan, Prof. Sağİam, 1995 genel seçimine adaylığı nedeniy- le aynlmışör. Üçuncü başkan ise Prof. Gürüz olup 6 Aralık 1999'da, ikinci kez YÖK Başkanhğı'na atanmıştır. • Yirmiyılayalansüredircumhurbaş- kanlan ile YOK başkanlan arasuıdan, nerede ise "su sızmamışür". Bunun başta gelen nedeni, YÖK sisteminin baskıcı ve kat me±eziyetçi işleyişi ile cumhurbaşkanlannın anlayış birliği içinde olmalandır. Kurulduğundan bu yana "tophımsalsorun" olan YÖK'ün "deviet sorumTna dönüşmesi, Saym Sezer'in cumhurbaşkanlığı ile başla- mışnr. Sayın Cumhurbaşkanı ile YÖK ara- smdaki kan uyumsuzluğunun nedenle- rini üç temel noktada toplamamız ola- sıdır. Bunlardan birincisi üniversiteye bakış farklılığıdn-. Sayın Cumhurbaş- kanı'na göre üniversiteler; kurumsal özerkliğe, alcarfwniV özgürlüğe sahip bi- lün yuvalan olmannı yanında, özgür düşüncenin yaratıcı düşünceye dönüş- tüğü, her türlü düşüncenin tartışıldığı, evrensel değerlerin özümsendiği, de- mokrasi kültürünün egemen olduğu ku- rumlar olmalıdır. İkinci aynklık, Sayın Cumhurbaşkanı'nın üniversite yöneti- cilerinin seçimle işbaşına gelmelerini demokrasinin en temel ve vazgeçilmez kurah olarak görmesi ile üniversite yö- neticilerinin bilimsellik ilkelerinden ödün vermeyen, bakış yönü geniş, uf- ku açık, sağlam kişilikli bireyler olma- sına özen gösterir tutumundan kaynak- lanmaktadır. Üçuncü uyuşmazlık, Sayın Cumhur- başkanı'nm YÖK'ün işlevinin, eşgüdüm ve planlama ile snurlanması gerektiği- ni savunmasından ortaya çıkmaktadır. Bu denli yaşamsal noktalarda açığa çı- kan görüş ve anlayış farkı, YÖK Baş- kanı'na çekilme (istifa) görevini yük- lemektedir. Bu ise, önümüzdekı gün- lerde YÖK üyeliğine seçilecek ve ata- nacak üyelerin kimlikleri ile daha bir netleşecektir. 2001 yılında, 22 üyeden oluşan YÖK'ün dokuz üyesinin görev süresi bitmektedir. Bunlardan altısı 2 Ocak 2001'de,birisi 12Mart2001'deveiki- si ise 1 Eylül 2001'de yenilenecektir. 2001 yıh içinde görevleri sona erecek üyelerden üçü doğrudan Cumhurbaş- kanı tarafından seçilen, üçü Bakanlar Kurulu, biri Genelkurmay Başkanlı- ğı'nca, ikisi de Üniversitelerarası Ku- rul tarafından önerilen ve Cumhurbaş- kanı tarafından atanan üyelerdir. Yeni- lenmesi gereken üyelerden beşi, dokuz üyeli Yürütme Kurulu üyeleridir. Ya- ni, Yürütme Kurulu'nun yansından faz- lası, yeni yıl ile birlikte yenilenecektir. YÖK'ün "deviet sonınıT olmaktan çıkması, YÖK'e yapılacak üye seçimi ile atamalarda gösterilecek duyarlılık ve titizliğe bağlıdır. YÖK üyeleri ile Cumhurbaşkanı arasındau kan uyunm- nun", üniversitenin tanımı, yönetimi ve YÖK'ün işlevi konulannda gerçek- leşmesi gerekmektedir. Bunun yanı sı- ra, şimdiye kadar gözetümeyen, anaya- sa kuralına uyulmalı; doğrudan seçim ve atamalarda "rektörlük ve öğretim üyetiğinde başanb hizmet yapmış pro- fesörlere önceİik verilmelidir." Aynca, Bakanlar Kurulu, Genelkurmay Başkan- hğı ve Üniversitelerarası Kurul tara- fından belirlenecek adaylann, Cum- hurbaşkanı'na anayasanın 131 'inci mad- desinde tanınmış olan "adaylar arasın- dan" seçim yapabilmesine olanak ve- recek biçimde, boşalan üyelik için bir- den fazla, diyelim rektör adaylan gibi, üç aday önerisinde buhmulmahdır. YÖK üyeliği, anayasaya açıktan aykınlık ta- şıyan, kimi kamu görevlileri ve emek- lileri için ek bir gelir olanağı sağlayan görev yeri olarak kullanılmamalıdır. YÖK üyeliği, kapalı kapılar arkasmda kotanlan olmaktan kurtanhp üyelik ni- teliklerini taşıyanlann başvurusuna açık tutulmalıdır. YÖK üyeliği seçim ve atamalannda gösterilecek titizlik ve duyarlılık, ön- celikle "tophım ve deviet sonınu"olan YÖK'te, yeni bir dönemin başlangıcı- nı oluşturacaktır. Böylece anayasal bir kurul olan YÖK, toplumun ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın tanımladığı sınır- lar içine çekilecek ve böylece "sorun üretir" değil, "çözüm üretir" bir kim- lik kazanacaknr. Bu tarihsel olanağın iyi kullanılacağma güveniyoruz. 8 6 yıl önce bugünlerde başkumandan Eover Paşa'nın iklim koşullannı dikkate almadan, AHahuekber ve Soğanb dağlanna sürdüğü 9. ve 10. kolordulanmız tamamen donarak şe- hit olmuştu: 90 bin asker... Sankamış, asker- lik mesleğinin en kara sayfalannın yazıldığı yer.. Sa- nkamış. 90 bin Mehmetçiğin üzerini kaplayan karve buzdan daha kalın; katran kadar kara tarihsel sansü- rün adı... Ba faciayı bizzat yaşayan 9. Kolordu Kur- may Başkanı Yarbay ŞerifHakkı Bey'in anılanna bir göz atahm: "Zafim ve gaddar bir kâmutan, laf anla- maz, söz dinlemez cahfl inadı >üzünden 3. Ordu'nun en seçkin asker \e subavtm, eksi 40 derecc soğukta tipi. kar, açlık \e a>azia boğuşup donarak can venö- ier._ Enver bir mariz-i ha^ikt,bir haris-işöhrettar. Ya- ni, Eover, şöhret merakhsı bir ha>ai hastasıdır. O, bir ihtüal tin akisi. bir deti. bir çdgnidır. Ne kurm» din- ler, ne tecrübeli komutan. Çılgmca bir cüretkârhkb vatan e\ladını kumar paraa gibi harcar." 26 Aralık 1914 günü 10. Kolordu, damat Hafiz Hakkı Paşa komutasında ABahuekber Dağlan'run kuzey yamaçlanndan dağa çıkmaya başlar Sankamış'a bir an önce ulaşmak için en kestirme yol budur... Bir hafladan beri lojistık destekten yoksun birlikler yor- 26/27 Aralık 1914: Sankamış Felaketi... gun, aç ve perişan durumdadırlar. Asker, emır ve ko- muta zinciri içinde dısıplınle dağa çıkar. Dağın eni 20 km. boyu 40 km. olan bir yayladır. Ani bir kar fir- tınası başlar. Asker, düzenini yibrir. Emir-komuta zinciri kopar. Efrat (erler) dağılır, uçurumlara atıhr, kar ve buz derelerine gömülüp kalır... Bu kar cehen- nemınden tesadüfen kurtulan birtanık, olayı şöyle an- latır: "- En nihayet dağa çıknk. Bizi vahşi manzara- s^1a karlı bir yayia karşdatfa. Son derece yonıhnuş ve Wtkmdûşmöştâk.K£skin bir riizgârveşiddetfi bir ti- pi başbdL Bu andan Mibaren göz gözü gönnez oJdu. Kimsenukünseyesesiıûişittin^iınkibukalınadL Askerdb^idl.Herk« hendicaııınoı derdinedû^ü.Eıı- ginterde, dere içlerndt, onnan bucakiarmda nerede bir karanokta, duman çıkan bir ocak gördüyse ora- ya sakfcnh. Ve de kolordu uçsuz bucakaz yaytoda da- ğüdu. Subaylar çok ugraşütar,firicatknnseye söz işt- tirmek giicü katmamı^» Yoi kryBmda karbnn içiııe gömûimûş bir asker, Wr yığm kan kofanyh kucak- AdH AKTERAraştırmacı faymş,tilrryerek,feryat ederek disteri)tekemiri>w,ör- naldanyla kaayordıı— Zavalh çıknnnıştL- Bu lanet- ii zirveierde 40 bin kisilik 10. Kotordu. bir gûnde kar- bıragöaıüimüştü- Kurtubnlann çoğu çddırnuş,ayak- faui şişmiş, etferi dökukiyordu-" Aynı gün ve gece, Bardız'dan Sankamış'a hareket eden 9. Kolordu, başkumandan Enver Paşa komuta- sında Soğanlı Dağlan'nda (Molakan Komlan) düş- man ateşi karşısında aynı akıbete uğrayarak en seç- kin asker ve subaylannı kaybetti... Kolordu komutanı thsan Paşa, u Toparbuunaya,ne- fes ahnaya valdt bmüonryor. Eldeki değerfi subayla- nn Umamı lüzumsuz yere beiâk edüivor. Enver Paşa genç, tecrûbesiz ve acelecL. .Asker \e subay-a hiç a o mı>or_ Bari bir sonuç alab3se_" dıye dert yanıyor- du: Enver'i yönlendıren Alman kurmaylan Broozart ve FeJdman^Goetzetopçulara, alaylara, taburlara, bö- lüklere istedıkleri gibi emirler verdiler. Bu emirler- den kolordu karargâhının, hatta tabur komutanlannın Bayranıın ve yeni yılın son nıesajlan. Sız nc \ a/dını. ? II •• l l l l l • • •• • •••• • • «K Pnanecin? bayran şekeri aldın nı? DedeciSin? hayramn kutlu olsurı. Seni çok özledin înanriayacaksın ana rostoyu yaktım» pilavın da dibi tuttu. î'=ri Bayranlar_ .^ Hen bayran? hen yılbaşı. Eniştenin beni öpnesi çok doial deSil 0)) Çorabın kaçtı. Gelirken si'=«ah» ince» 2 nurcara alır nısın? Hindi alnayı unutna! Veni yıla sensiz başlanak çok acı_ Veni yıla birlikte sirelim wi? Gelirken tatlı alır flli'leri 6e ça%ır. flkşan bekliyoruz. yarısından sonra balkaba§ına dönüşneyece§iz di Seneye görüşürüz! Uals ni yapacaŞız? göbek mi atacaüiz? Canın anneı*»? ellerinden ÖPÜyoruz. Dino'nun nanasını verneyi unutna Zeyriep'in hediyesini unutnaJ Gelirken torcbala da setirin. necin? çerkez tauuğu da yapar nısın? Hala sonra ara ÇoctAclara annerc bakacak? yasasıııın! Bu kuaför beni yılbaşı a^acına çevirdi. Pasta Ftuzlu olsun. Rezeruasyon tanandır. Güllaç aldıı»>? iyi Ben hediye alıyorup». finahtar Hernin'de. yıim en güzei kızına_ ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••*« •• »••*••••• •••«••«•« ••••• • • •• •«c • ••• •*£• •• Bayramınız ve veni vıhnı/ kıırlu olsun. TURKCELL bile bilgisi olmadı... Bronzart ve Feldman, takım ko- mutanı gibi avcı hatnnda bulunmanın mahsurunu En- ver'e söylediler. Fakat dinleyen kim. Molakan Komlan'ndan Sankamış'a gece hücumu yapnran Enver, yol iz bilmeden çam ormanlan dip- lerinde 9. Kolordu'yu aç-susuz telef etti. Ayağında- ki çankla kar içinde bocalayan karnı aç asker, orman kuytulannda ebedı bir uykuya dalmışlardı.. Gün ağannca anlaşıldı kı kayıplar yandan fazla ıdı... Enver, kış ortasında meçhul ormanlarda gece yansı 29. Fırka ile kumar oynuyordu!.. Keskin bir soğuğun tesiriyle elden çıkmış ve derin bir kar tabakasıyla kaplı kesik ve ormanlık bir arazi- de her tarafa dağılmış, nereye gideceğini geceleyin tespit etmesı çok zor olan alaylann herkesten gelişi- güzel emirahnası, Fırka Kumandanı Miralay ArifBey'i çok zor durumda bırakmıştı. 86. Alay Komutanı Agih Bey şehit oldu. 9. Kolordu'nun 17-28-29. firkalan Enver komuta- sında Sankamış'ın kuzey yamaçlanna kadar sürük- lendi. Uzun bir yorgunluk, müthiş bir dağ tipisi al- tında uykusuz geçen gece yürüyüşü bütün efradı mah- vetraıştı. Karlı arazıde, yol yok, asker aç ve yorgun, orman anzalı, bin bir zorlukla yürüyüşe devam.. Düşmanın top ateşi altında gece yansı olduğu halde era- ü bulmak için subaylar sa- baha kadar dolaşarak tipi ve kar altında koşuşturdular... Gündüz ve gece durmaksızın aç susuz 70 km. yürüyûşle Sankamış'a ulaşan birlikler, ormanın yamaçlannda Rus makineli tüfek ateşine tutul- muştu. Enver oralı değildi. Onda ne ordu komutanlığı iktidan ve hatta ne de bir alay komutanı kabıliyeti vardı... O bir çeteci, bir komitacıdan başka bir şey değildi. Bütün karargâhıyla beraber aç kal- mış, 29. Fuka subaylanndan bir parça ekmek dılenmıştı. Kolordu bir gecede mah- vedildikten sonra vaziyeti onarmanın da olanağı kal- mamıştı. Elde kalan dökün- tûlerle saldın yapıldı. Çok kan döküldü. Fakat Enver bir türlü inadından vazgeçmedi. Üstelik harp okulundan ordu- ya gönüllü kanlan genç bir ço- cuğu kurşuna dizdirdi!.. Oğ- lumuz yaşındaki bu gûnah- sız Türk çocuğunun fersiz gözleri, zayıf bedeni, ince kollan ve bükülen boynu gö- zümün önündedir. Enver'in on yılda yaptığı cinayet ve hıyanetler, Ne- roo'un zulüm ve istibdadın- dan çoktur. Fakat böyle bir günde, bir lokma ekmek bu- lamayan bu zavalh çocuğu katletmesi kadar büyük bir cinayet. gönilmemiş gaddar- lık! Ne dağ göriir, ne tıpiden anlar, ne Allah'tan korkar... Kör inatçı, cahil, melun bir şeydir. Allah belasını verir inşallah! Kendi kendisini paşa, ve- kilve başkumandan ılan eden Enver ucubesi, izansız bir ucubeydi. 9. Kolordu'dan ebe- dıyyen çekilip Divinik'teki 10. Kolordu karargâhına git- ti. Her taraf imdat istiyordu. Hafiz Hakkı Paşa, Fransızca, "TousEstPerdu,SaufL'Hon- neur!" (Şeref hariç, her şey bitti) dedi. Binlerce mazlum Tüık ço- cuğu, o günkü hava içinde Sankamış Ormanlan ve Al- luekber Dağlan'nın vadilerin- de terk edilmişti. Hiç kimse cinayet var, cani kimdir. Hı- yanet var, haın kimdir, diye soramıyordu... Bastınlan ve idam edilen ordunun karargâhı tam on bi- rinci günde tamamen Rusla- ra esir olduk. Enver cehalet ve inadının hıyanetten gıda alan dık kafasının tesiriyle bu kar çölüne gömdüğü bin- lerce talihsiz Türk evladını çiğneyerek yalnız başına, diş- lennden kanlı salyalar akan yılgın bir canavar gibi firar etti!.. Kızakla Sıvas'adoğru kaçan, Tûrklük ve insanlık erdenüerinden soyulmuş izan yoksulu... Bu büyük cinaye- tin yegâne sorumlusu olan Enver, hiç kimseye hesap ver- memiştir... O, ihtilal tiryaki- si bir beceriksiz çılgındır. 3. Ordu, bu cahil ve diva- ne kumandanın ihtirasıyla yüksek dağlarda kara kışın tipisiyle tamamen mahvol- dîı... Bu sehitlerimizin anısı- na, yülar sonra bin saygı... ©...)...). • •••» PENCERE GokyuzundeBirNokta... Bugün Bayram... Aşağıdaki yazıyı yıllarca önce yazmıştım; bay- ram balonunu yitirmiş bir çocuğun öyküsûdür. Bayram balonunu yitirse bile, o çocuk hâlâ ya- şıyor; yazıyı sizinle birlikte bir kez daha okuya- cak... • Bayramlarzaman içinde mevsimlerde gezinirier; yaz bayramlan, kış bayramlan, güz bayramlan, ilk- bahar bayramlan yaşanır. Güneş kümelerinin, uzay dönencelerinin, gezegen yörüngelerinin, yıldız bu- lutlannın dört işleminde mevsimler değişir. Bayram- lar mevsimlerde salına salına dolaşır. Insan, ömrünün dört mevsiminde bayramlann dört mevsimini görür. Sonra uçar giderler bayramlar... Bayram balonlan gibi. Renklidir bayram balonlan; limon sansı, narçiçe- ği, zümrüt yeşili, deniz mavisi, yosun yeşili, kobalt mavisi, zehir yeşili, fes rengi, cıriak kırmızı, bej, portakal sansı, alev kırmızısı, kan kırmızısı, küf sa- nsı, azur mavisi, kızıl kırmızı, çini mavisi, türbe ye- şili, aşı boyası, siklamen, çingenepembesi, gülku- rusu, şeker pembesi ve tozpembeden bir büyük demettir. Ya da bayram balonlannda bunca renk yokturda doğanın ışınlannda çeşittenir, anılardazen- ginleşir. Bayram anılan birer balondur çocuğun eline tu- tuşturulan... • Çocuk küçüktür. Annesi satıcıdan aldığı balonun ipini çocuğun eli- ne verir, çocuk mutludur, çocuk tedirgindir, yüreği ürpermeye başlar - Ya balonun ipini elimden kaçınrsam? Çocuk bir balona bakar, bir de sonsuz gökyü- züne. Gökyüzü mavidir, masmavidir, baktıkça de- rinleşir, çeker insanı sonsuzluğuna Tanımsız birduy- gudur çocuğun gönlünde titreşen. Annesi duyarlıdır - Ne oldu sana? - Gök çok mavi... - Dur balonu bileğine bağlayalım... - Olmaz. Kırmızı balon, çocukla mavi gök arasında gizll bir uzlaşmadır. Çocukla gökyüzü, paylaşıriar balonu. Bir beyaz bulut uçuşur, atlıkannca döner, salıncak gider gelir, ipin ucundadır balon. Sakın ipi elinden kaçırma çocuk, sıkı tut emi!.. Çocuk koşmaya başlar. Balon da çocukla birlik- te koşar. Vurulmuştur çocuk balonuna; balonunun kızıl rengine, güzelliğine, süzülüşüne, uçuşuna... Balonuna bakarak koşarken çocuğun ayağı ta- kılırbirtaşa... Düşer çocuk... Balon kurtulur elinden. Yüreği kalkar çocuğun, aynlıktır söz konusu ve balonun geriye dönüşü yoktur. önce bir duraksar balon, başını sallar, sağa so- la kıvranır, çocuğa son bir kez bakar, sonra yük- selmeye başlar göğe, gökyüzüne, maviliklere, mas- maviliklere, bilinmezliklere, yalnızlıklara... Çocuk dişlerini sıkar, tıkanır. Bir damlagözyaşı- rıın merceğinden izler uçup giden balonu... Yükşeldikçe yükselir balon, uzaklaştıkça uzak- laşır, küçüldükçe küçülür... Güzel balon nerede? Gökyüzünde bir nokta. • Nerede çocukluk bayramlan? Güz bayramlan, kış bayramlan, ilkyaz bayram- lan? Nerede renk renk akide şekeri? Nerede arma- ğan mendil, mürekkepli dolmakalem, yeni kundu- ra, lavanta çiçeği kokan mendil, komşunun san kj- zı nerede? Tahta salıncak, atiıkannca, mavi gök, ko- şan bulut, evin önündeki ağaç, ağaçtaki kuş, tıp tıp atan yürek, penceredeki çocuk nerede?.. Hepsi gökyüzünde birer nokta. KULÜBÜMÜZ BAYRAM, YILBAŞI VE YILLIK SAYIM NEDENİYLE 27,28,29 ARALIK GÜNÜ; 31 ARALIK AKŞAMI SAAT 18:00'DANSONRA VE 1,2,3,4 OCAK2001GÜNLERİ KAPALIDIR. İYİ BAYRAMLAR, YENİ YILDA MUTLULUKLAR DİLERİZ ECumhuriyet kitap kulübü istiklol Cod. (Fransız Konsoloslu Türkocoğı Cad. 39/41 (Cumhuriyet Ğazetesı yanı) Coğoioğlu Tel:514 01 96 ?nnn Bugün depremin — — •• •• gunu Profesyonel gönüllülerimiz hâlâ depremzedelerin yanında! Kocaeli, Körtez Yarımca'daki Yeniköy prefabriklerinde, Çağdaş Yaşam REUTERS Rehabilitasyon Merkezl'nde ve Kabakoz'daki eğitim biriminde, hatta sonlarında, üniversite hazıriık kursiarında görev alan genç gönüllütere, kuru gıda, 6 adet katalitik soba, çocuklarımıza 16 adet bahçe güneşliği | ve çizgi filim btlgisayar CD'leri gerekiyor. Katkılarınızı bekliyoruz. Yanjımlanna ıçin (O212) 2S2 S7 27 - 2S2 08 01 (iş gOnlan sa«t 10 0O/17 OO arası)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear