23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 7 ARALIK 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 Su zengini eski ajan Iran'da Şah döneminde gizli polis örgütü SAVAK'ın ABD şubesinin başkanlığını yapan Mansur Rafizadeh Amerika'da köşeyi dönmüş... Toronto'daki arkadaşımız Engin Aşkın'ın bildirdiğine göre Mansur Rafizadeh, Iran Şahı Rıza Pehlevi'nin devrilmesi üzerine sığındığı Amerika'da önce kitap yazıp şahı "kana susamış adam" olarak nitelemiş sonra da Cumhuriyetçi Parti New York Milletvekili Shervvood Boehlert'in yardımı ve Tanm Bakanlığı'nın garantisiyle aldığı kredilerle 4.5 milyon dolarlık bir yatnm yaparak çtftlik kurmuş... Çiftliğinde kaynak suyu çıkınca şişeleyip satmaya başlamış ve şimdilerde New York'un en büyük şişe suyu sabcılanndan biri olmuş... Ne diyelim, dansı Türkiye'den Amerika'ya kapağı atıp açtıkları internet sayfalanyla işin suyunu çıkartarak "istihbarat" birikimlerini paraya çevirmeye çalışanlann başına... Elektronik posta: denizsom©cumhuriyet.cofn.tr Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Bugün, Bayrammış... 'Her aünkü aibi mi!" ilirkişi raporu, MısırÇarşısı'ndayedi kişinin ölümüne ve yüz yirmi kişinin yaralanması- na neden olan patlamanın "tüpgaz"dan meydana geldiğini ortaya çıkardı... Oysa po- lis, 9 Temmuz 1998'deki patlamaya "bombalama" diyordu ve PKK'nin bir eylemi olarak görüyordu. Savcılığın iddianamesiyle açılan dava da buna gö- re görülüyordu... Ve bir genç kız, Pınar Selek, "Mısır Çarşısı'nı bombalamak"tan yargılanıyor, iki buçuk yıldır ceza- evinde yatıyordu. Mahkeme, polisin birbiriyle çelişen tutanaklarını bir kenara bırakıp bilirkişi raporuna bakarak Pınar Selek'in tahliyesine karar verdi. Peki Pınar'ın yitik yıllarını kim geri verecek? Mısır Çarşısı davası, böylece bitecek mi? Bilirkişi raporunun ortaya çıkardığı tüpgaz patla- masına "bomba senaryosu" yazılması ile teröristle- rin aklındaki "alışveriş merkezlerine saldın" düşün- Mısır Çarşısıcesinin kışkırtıldığı ve Mavi Çarşı'nın yakılmasına giden yolun açıldığı sorgulanacak mı? ., . . . Ve asıl soru... Mısır Çarşısı'ndaki patlamadan önce Mısır Çarşı- sı üzerinde oynanan oyunlar anımsanacak mı? Anımsatalım... Mısır Çarşısı'ndaki dü 1 kân kiralarını arttırmak için VakıflarGenel Müdüriüğü'ne kiracılan kapı önüne koy- ma yetkisi veren özel bir yasa çıkanlmıştı... Ne ki Anayasa Mahkemesi, kira sözleşmelerini tek taraflı fesheden yasayı iptal etmişti... 1998 yılının ilkyarısıydı... Dönemin Vakıflar'dan sorumlu Devlet Bakanı Me- tin Gürdere, Anayasa Mahkemesi'nin iptal karan- na rağmen Mısır Çarşısı'ndaki esnafı dışarı atmaya çalrşıyor, çarşıyı boşaltıp onaracağını söylüyordu. Mısır Çarşısı esnafının kulağına gelen söylentiye göre ise onanm bahaneydi... Tarihi çarşının tümüyle bir holdinge tahsis edilme- si söz konusuydu. Mısır Çarşısı'nın onanlması gerektiği yolunda de- meçler veren Metin Gürdere'nin ağzından şaşırtıcı bir tümce çıkryordu: "Mısır Çarşısı'nın yanmasından korkuyorum." Mısır Çarşısı üzerinde oynanan oyunlar 12 Hazi- ran 1998 tarihli Vaziyet'e konu olmuştu: "Mısır Çarşısı yanar mı yanari" Birkaç hafta sonra, 9 Temmuz 1998'de çarşının Yeni Cami'ye açılan kapısında bir patlama oluyor ve yangın çıkıyordu. Polise göre bu bir sabotajdı. Oysa, mahkemenin de geçerli bulduğu bilirkişi raporu "tüpgaz" patlaması diyor. Bu patlama bir kaza sonucu mu oldu yoksa... SESSÎZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE J • ı«.'<1l>1l. Gençler ve çocuklar için Giinışıgı Kitaplığı Günışığı Kitaplığı Yayın Yönetmeni Mine Soysal: "Hoşgörü ve sabır aşınması yaşadığımız ve neredeyse öfke ve endişeye teslim olduğumuz bu günlerde, bir tüıiü dağılmayan/dağıtılmayan 'kara bulut' içinde bizler, çocukları ve gençleri güneşe, sevgi ve hoşgörüye yönlendirebilmek amacıyla yola çıktık. Onlara, şiddeti sevgiyle etkisiz kılmanın hâlâ mümkün olabileceğini aniatmakta ısrartıyız... Yanna ve çocuklara inanıyoruz. Bu nedenle de yalın ve doğru Türkçede iddialı ve ısrartıyız... Evrensel duygu ve düşünceleri paylaşan, yaşamın gerçek anlamı üzerinde düşündüren, tadından yitirmeyen ve kesinlikle zekâ ürünü yapıtları seçmede iddialı ve ısrariıyız..." Günışığı Kitaplığı'nın yayımladığı dokuz yaş ve üstündeki çocuklar için öyküler: Jon Scieszka'dan büyülü bir kitapla zamanda gezinen üç kafadann maceraları "Tut, Tut" ve "2095", Zeynep Cemali'den çocukların güniük yaşamlarından kesitlerin anlatıldığı "Ben, Çınar Ağacı ve Pufbereği", Mine Soysal'dan Karia'nın başkentinde tarihçi Herodot'la tanışan kız çocuğunun öyküsü "Mavı Zamanlar, Halikarnassos". Gençler için romanlar: Clemence McLaren'den Truva Savaşı'nı sorgulayan bir kurgu "Troi Suriarının Ardında", Walter Dean Myers'den yaşayan 17 yaşındaki gencin iç hesaplaşması "Canavar' Eskimeyen « / ( değerler olur mu? DENİZ BAISOĞLU "Değer yargılan değiş- ti''... Bir yeni oluşurm, olay ya da toplumun önemli bölü- münü ilgilendiren bir medya haberi karşısında, sıkça kul- landığımız bir gözlem oldu bu cümle: "Değer yargılan de- ğişti''... 21. yüzyılın değişen siyasal, toplumsal, ekono- mik ve etik dengeleri dikka- te alındığında da, toplumu- muz için genel geçer alış- kanlıkları, yerleşik âdetleri, geleneklerine ilişkin yargıla- rımız ve yaptığımız sapta- malar da böyle oluyor. Ço- cuklanmızın davranış biçim- lerinden tutun da, yeme iç- me alışkanhğımız, aile içi iliş- kiler, eğitsel, kültürel ve sa- natsal eğilimlere kadar, ya- şam biçimimizin heralanın- daki "değişimleri" ve "fark- ///aşma/an", "ne yapalım za- man değişti, artık değerler de değişti" şeklinde yorum- layarak tartışmayı başından kestirip atmak, aslında işin kolayına kaçmaktan başka bir şey değil. Biz bazı şey- leri değiştiremediğimiz, de- ğiştirmeye çaba harcama- dığımız ya da gerek görme- diğimiz için, sanayileşme- nin getirdiği yeniliklerin ya- şam koşullanna dayatmaia- rını da olduğu gibi kabulle- nip ne yapalım "değer yar- gılan" değişti diyerek işin içinden kolayca sıynlıyoruz. Kuşkusuz dün olan bazı olgular, kavramlar biçimleri ve içerikleri ile değişiklikler ve farklılıklar gösterir. örne- ğin resim, anlatımı ve biçe- mi (üslup-tarz) ile elbette dünden bugüne değişik sü- reçlerden geçmiştir. Orta- çağ resmi ile bir 21 'inci yüz- yıl resmi arasında dağlar ka- dar fark vardır. Başkası za- ten düşünülemez. Ama re- sim dün olduğu gibi bugün de bir "sanattır"... Değişme- yen de budur. Sanat anlayı- şı değişti diyebiliriz, ama "sa- nat" değişti diyebilir miyiz acaba? Günümüz pratiğine indir- gediğimizde, eğeryakınıyor- sak toplumumuzdaki "bazı yozlaşmalan ve olumsuzluk- ları", da "ne yapalım değer yargılan ve zaman değişti" di- ye geçiştırmek acaba doğ- ru mudur? Birey ve genel anlamda toplumumuzdaki beğeni ve zevklerin giderek kabalaşması, doğrunun ve dürüstlüğün yerine yalan do- lanın, erdem değerlerin ye- rine maddesel çıkariann yer- leşmesi, yerel ve yöresel be- ğenilerin yabancı hayranlı- ğına ve tüketimine dönüşme- si, "zamanın ve değerlerin değişmesiyle" asla bağda- şamaz, bağdaştırılmamalı- dır da. Geçen günlerde, bazıları- nın yine anlamsız bulacak- larına inandığım Yerli Malı Haftası nedeniyle gerçek- leştirilen bazı etkinlikler bu çağnşımı yaptı bende ister istemez. Bazılarımız yerli malı kul- lanmaolgusunu, ülkenin için- de bulunduğu son derece zor ekonomik koşullarda Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk meclisinde karar alındığı bi- çimiyle anımsadığı ve ilko- kullarda kutlanan "kuruye- mişli, meyveli" haftalann çağ- nşımı ile örtüştüğü içindir ki, günümüzün ilerlemiş (!) ko- şullarıyla bağdaştırmıyor. Ki bence çok yanılıyor... Türki- ye'nin bugün de, neredeyse aynen ilk meclis günlerinde- ki o zor ekonomik koşullar- da olması biryana, ithalatın üçe katlandığını, ihracatın ürkütücü biçimde gerilediği- ni, üretimin ise neredeyse durma noktasına geldiğini unutmayalım. Acaba, Türkiye'nin bugün bu noktaya gelmesinde, Türklerce "a la Turca" anla- şılan ve a "la Turca" uygu- lanan liberal ekonomi poli- tikasının ve bunun sonucu gelen çılgın yabancı iüks tü- ketimin hiç mi rolü olmadı? Evet nasıl dürüstlük ve say- gı eskimeyen değerler ol- mak gerekiyorsa, üretimde, sanayide "yehiliğe" prim ver- mek de eskimemeli. Tersine güçlendirilmeli... Bir zaman- lar Osmanlılann topla tüfek- le girmekle övündükleri ül- kelere 21 'inci yüzyılda Türk damgalı mallarta girsek kö- tü mü olurdu dersiniz? Gir- mek için çırpındığımız AB'ye giden yol da güçlü ekonomi- den geçmiyor mu? KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakiı turk.net • ı':\- - '4 s • ÇÎZGtLtK KÂMtL MASARACl TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 27Aralık ERZİNCAN FBLÂKETİL t359'DA BU6ÛN, SABfiHA KAKŞl O2 'DS, BltZİN- CAN ve ÇEVKESİNOE SÛYLHC BlR D€PBEU DLMU$7V. 52 SANlYE SÜeSAJ VE ÜJCMTER ÖLÇSĞİNE GÖ& ?.9 ŞIPOETİNDEKİ OEPREM,OLASANÛSTÛ BİR •fllCltutA YOLAÇMtŞTt.bePIZEtoİN ŞİPPETİYLE İ6 BİN S8S EV VE YAP1 YIKILMfÇ, KÖPRÜLEK KULUMILUAZ DUBlJMA SEUUİf, TEL&ÜAP HATLABl KDPMUÇ, KENTİN Dİ6&Z ICENTl&ZLE İLtŞKİSl tESİUAİÇTİ. BU NE&ENLB, TÜM YURTTA mBEK 6EÇ AUNACAK, YARDIU EKJPtSe/ DE AAJCAK K6P£ÛL£JZ ONA&LD'K- 7AN SONRA BKZİNCAN'A ULA$ABİLEC£KLEfi- Dİ.PEPBEMİM ASIL SÜYÛK ZARAZI İSE, İN- SAN MYBf AÇJSINPANOI. KORKUNÇ SİR SAyiYPf BU :4OgfH KİŞİ'/. TÜRKKALPVAKFI "Çocuk Kardiyolojisi" Türk Kalp Vakfı kalitesi ve titizliğiyle hizmetinizde 19 Mayıs Cd No. 8 Şışlı/İSTANBUL Tel:(0212)2120707(pbx) • Faks:(0212)212 6835 ~" — •-'. ^ ANKARA 6. ASLtYE HUKUK MAHKEMESİ " , Esas: 1995/392 Karar: 1999/290 Davacı Orman Genel Müdürlüğü vekili tarafından davahlar Zafer Erdi vs. aleyhine açılan alacak davasının sonunda verilen ka- rar gereğınce: Orman Genel Müdürlüğü müfettişlerince hazırlanan fezleke ile belırtden toplam 1.638.461.000 TL. idare zararını meydana ge- tiren davalılardan müştereken ve müteselsılen sorumlu tutulan kişilerden olay tarihinden ıtibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili- ni ıstemıştir. Mahkememizce yapılan tüm araştırmalara rağmen davalılardan Davut Aslan'ın adresı tespit edilemediğınden ve daha evvelce dava dılekçesı ve duruşma günü ile mahkeme karan ve temyız düekçesi ılanen tebliğ edümış, Yargıtay onama ilamının da ılanen tebliğine karar verıldığınden, Yargıtay onama ilamı yenne kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 20.12.2000. Basın: 77208 İSTANBUL 2. İFLAS DAİRESl MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Dosya No: 1999/19 îflas tasfiyesi maksadıyla müflis masası malvarlığına dahil ve kaydına tstanbul Emniyet Müdürlüğü Trafîk Tescil Şube Müdürlüğü'nce ıflas şerhı konularak bilirkişi marifeti ile yaptınlan kıymet takdiîinde 34.000.000.000.- TL. değer bıçilen XJ8 4.0 Executive tipinde BC9707092230 Motor, SAJJJALD4CR814277 şasi seri numaralı MT Bej renginde 34 LH 889 plaka sayılı Jaguarmarka 1998 model ara- cuı açık arttırma suretıyle satışına iflas idaresınce karar verilmiştir. Satışın ilk açık arttırmasının 23 11 2000 Perşembe günü saat 10.00-10 15 arasında Mehmet Akif Caddesı 2. Sokak, No: 20/A Şirinev- ler-lstanbul adresinde yapılacak olup. ilk açık arttırmada muhammen bedelin yüzde 75'inı bulmaması halınde aracın ikinci açık armr- masının 24.11.2000 günü aynı yer ve saatler arasında muhammen bedelin yüzde 4O'ı ile satış ve paylaştınna masraflannı karşılaması ha- linde satış yapılacak. aksı takdırde satış düşürülecektir. Satışa ıştırak etmek ısteyenlenn muhammen bedelin yüzde 20'si oramnda nakit teminatlarını satış anında iflas idaresine vermeleri gerektiği, ihale karar pulu, tellaliye resmi, KDV ve Eğıtime Katkı Payı ile satıştan son- ra doğacak her türlü masrafların alıcıya ait olacağı, satışa ıştırak edeceklenn belirtilen gün ve saatte satış mahallınde hazır bulunmalan hususu tebliğ ve ilan olunur. 10.11.2000 Basın: 66079 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU Ayinlerde Tükenen HayaUar Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin tarihine iliş- kin en "dramatik" belgeler, Stalin döneminde ya- pılan parti kongrelerinin tutanaklarıydı bence... Bir zamanlar iş edinip, şimdi olmayan Alman Demok- ratik Cumhuriyeti'nde basılmış Almanca çevirilerin- den satır satır okumuştum bu tutanaklan... Bu tu- tanaklarda "alkışlar" ve diğer "tezahürat", sözge- limi, "delegeler hep birlikte ayağa kalktılar, konuş- macıyı dakikalarca alkışladılar..." ya da "delegeler birağızdan 'Bravo!.. Bravo!..' diye bağırdılar..." bi- çiminde parantezler içinde belirtilirdi. Eldeki tuta- naklara göre 19. Parti Kongresi'nde Stalin yolda- şın konuşması tam 149 kez alkışlarla kesilmiş, co- şan delegeler 54 kez de bir ağızdan "Entemasyo- nal Marşı"nı söylemişlerdi... Leninist "demokratik merkeziyetçilik" ilkelerine göre parti örgütü kongre delegelerini, kongre de- legeleri merkez komitesini, merkez komitesi ken- di içinden politbüroyu, politbüro da yine kendi için- den sekretaryayı seçerdi. Hiyerarşinin en tepesin- de ise, "merkezi demokrasi"ri\n düşünen beyni, konuşan dili olan parti genel sekreteri bulunuyor- du... Stalin 1922 yılında, Lenin henüz hayattayken Komünist Partisi'nin genel sekreterliğine getirilmiş, 5 Mart 1953 günü ölene kadar bu görevde kalmış- tı. 1924 yılında Lenin'in ölmesi üzerine iktidannı pekiştiren Stalin'in görev süresince, merkez komi- tesinde hiçbir yöneticinin siyasal ömrü iki dönem- den fazla sürmemişti. Ya sindiriliyor, ya sürülüyor ya da öldürülüyorlardı... Örneğin, 1934 yılında Le- ningrad parti örgütünün önderi Sergey Kirov öl- dürülmüştü. 1936-1938 yılları arasında sahnele- nen "MoskovaDurvşmalan"ndaGrigori Zinovyev, Lev Kamenev, Nikolay Buharin, Aleksey Rikov ve daha yüzlerce siyasal önder "karşıdevrimcilik" nedeniyle ölüm cezasına çarptırılmış, 1937 yılında ise ünlü Mareşal Mihail Tuhaçevski ile birlikte bir- çok subay "vafana /Aıanef"ten idam edilmişti. Heryıl Moskova'da, Kızıl Meydan'da düzenlenen Büyük Ekim Devrimi kutlamalan da, trajik "Mosko- va Duruşmalan" da, parti kongreleri de "topluayin- ler"d\ özünde... Bu ayinlerde insanların ruhu kolek- tifleşiyordu. Geniş caddelerden akan kızıl bayrak- lar, binlerce ağızdan söylenen marşlar, yürüyen on- binlerin ayak sesleri arasında "birey' yok oluyor, kim- likler anonimleşiyor, insanlar kişiliksizleşiyordu... Çin'de yaşananlar daha mı farklıydı? Orada da "Kültür Devrimi" yıllannda Beethoven'ın, Mozart'ın müzığine saldıranlar, Gauguin'in, Picasso'nun re- simlerini parçalayanlar, Shakespeare'in, Moli- ere'in oyunlannı yasaklayanlar, Goethe'nin, Gi- de'in kitaplarını yakanlar benzer "ay/nter'de ano- nimleşmiş, kişıliksızleştırilmış kalabalıklar değil miy- di? İnsanlar orada da benzer bayraklar, benzer marşlar, benzer ayak sesleri arasında kopmamış- lar, kopanlmamışlar mıydı gerçeklerden, hayatJa- nndan?.. Sovyetler Birliği'nde, Çin Halk Cumhuriyeti'nde olduğu gibi Doğu Avrupa'nın sosyalist ülkelerinde de "toplu ayinler" büyük çözülmelerin, çürümele- rin, çöküşlerin, kaçınılmaz "son'un habercisiydi aslında... Özgürtüklerinı yitirmiş; üstelik bayraklar, marşlar, törenler arasında bu yitim sürecinin ken- di iradesine bağlı, kendisinin belirlediği birolgu ol- duğunu düşünen, sanan, bu süreci olumlayan in- sanlar, amacı, "emeği ve emeğin yaratıcısı insanı özgürleştirmek" olan bir dünya görüşünü, sosya- lizmi nasıl, kime karşı savunacaklardı? Bu müm- kün olsa Sovyetler Biriiği çöker, Çin Halk Cumhu- riyeti de "Coca Cola Company"n\n yeryüzündeki en büyük pazanna dönüşür müydü? Beriin Duva- n yıkılınca insanlar önce Batı'nın manav tezgâhla- nna koşmuşlar, "Çikita" muzlannı, "Yafe'portakal- larını talan etmişlerdi! Sosyalist dünyanın en güç- lü sanayi ülkesi olan Alman Demokratik Cumhuri- yeti'nin eğitimli insanı ile Türkiye'de Turgut Özal'ın "vitrin liberalizmi"n'\ göklere çıkartan gecekondulu ev kadını arasında, -en azından "Çikita" muz bağ- lamında-, bir fark olmalıydı. Ama yoktu anlaşılan! Nasıl açıklayacaktık bunu? "Reel sosyalizm"\n ta- rihi, "top/u ayı'nter'de tükenen hayatlann datarihiy- di aynı zamanda... • • • Daha keyifli yazılarda buluşmak umuduyla tüm okurlanmın Şeker Bayramı'nı kutlar, başanlar, mut- luluklar, esenlikler dilerim. Faks:0212-723 84 97 (e-posta: dkavukcuoglu(atuyap.com) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1 2 3 4 5 6 1/ Bir kimse- yi,birtoplulu- ğu temsil et- 2 meye yarayan 3 işaret; amb- lem. 2/ Çeşitli renklerde ka- 5 reli olan ku- 6 maş... Vücutta biriken azotlu madde. 3/ "Eğlenecek — bula- maa'Gönlümdeki köşk olmasa" (Âşık Veysel)... tnce yapı- 2 h. 4/Köpek...Güney 3 Amerika'da yaban hayvanlannı yakala- 5 mak için kullanılan kement. 5/ Küçük ma- ğara... Yumurtalık. 6/ E\Ten... Olumsuzluk behrten bir önek. II Ayıu adlı ottan elde edilen ve suyla kanlarak tutkal gibi kullanılan toz... Çoksesli müzikte bir beste tü- rü. 8/ Iri ve siyah taneli bir üzüm cinsi. 9/ Kakım da denilen bir kürk havvam... Argoda küfur. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/ Osmanlı devletinde padişah divanı kaleminin başı. 2/ Kurnaz, açıkgöz... Nijerya'nın para bırimi. 3/ Papağanla akraba küçük bir kuş... Yeşilırmak'ın antik dönemlerdeki adı. 4/ Duman lekesi... Acı portakal esansı ve kınakına özütü içeren soda tipi. 5/ Evcil bir geyik... Kürkü değerli yırtıcı bir hay- van. 6/ "Nazik —": Aziz Nesin'in öykü kitabı... Rad- yum elementinin simgesi. 7/ Güney Amerika yer- lilenrun oklanna sürdükleri çok güçlü bitkisel ze- hir... Geleceğı ögrenmek için kimi nesnelere bakıp anlam çıkarma. 8/ Yunan mitolojisinde kavga tan- nçası... Çıplak vücut resmi. 9/ Hıroşima'ya atom bombasını atan ABD uçağımn adı. •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear