23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24KASIM2000CUMA HABERLER DUNYADA BUGÜN ALt SİRMEN AmanDoktop Derdime Çare... Televizyon ekranında gördüm, kırsal kökenli ya da varoşlarda oturan orta yaşlı kadını. Boy- nunu bükmüş, çaresiz.. doktoriarın eyleminin bitmesini bekliyordu. Pek hoşnut olmadığı, yüzünün ifadesinden, meramını tam anlatamayan konuşmasından da belli oluyordu. Oysa doktorlann eylemi salt bir meslek dalı- nın haklı taleplerini dile getirmek için yapılmıyor- du. Aslında korunmak istenen, aynı zamanda hastalann haklanydı. Her zaman doktorluğun güç ve çok özveri is- teyen bir meslek olduğunu düşünmüşümdür.. ülkemizde tıp doktorunun parmakla gösterildi- ği, itibannın dorukta olduğu dönemlerde bile... Son zamanlarda ise mesleğin kendi özellik- leri dolayısıyta zaten güç olan, büyük özveri is- teyen doktoriuk artık tam bir felakete dönüştü. Üstelik, çarpık düzenden mağdur olan hasta veya hasta yakını bu düzenin mimarlannı değil, karşısında gördüğü kişiyi suçluyor, hatta horiu- yor, hakarete varan çıkışlarla zedeliyor. Hasta veya hasta yakını, kendi sağlık sorun- lanyla hortumlanan bankalar, haksız kayınlan şirketler ile onları "ekonomik suçun cezası da ekonomik olmalıdır" diyerek affetmeye çalışan- lar arasındaki doğrudan bağlantıyı gömnüyor. Amca Bey'i baba sanan biçare, karşısında hasım gibi gördüğü sağlık personelı ve doktor ile aynı gemide olduğunun bile bilincinde değil. • • • Türk Tabipler Birliği (TTB) Merkez Konseyi Genel Sekreteri Eriş Bilaloğlu, önceki günkü Milliyet'te yayımlanan yazısında, kamuda çalı- şan doktorlann ortalama ayda 300 bin lira ile ge- çinmek zorunda kaldığını belirtiyordu. Yanlış okumadınız.. 300 bin lira, yani 500 do- lar bile değil. Bu koşullaraltında, bugün sayılan 80 bini bu- lan doktorlann hepsinin full time çalışmalannı nasıl isteyebilirsiniz ki? Türkiye'de aralarında dünya çapında yetkin isimlerin de bulunduğu bir avuç doktorun mu- ayenehane kazançlarına (yanlış anlaşılmasın.. haklandır) bakanlar, doktorianmızın hangi koşul- lar altında geçinmeye çatıştıklarını, meslekleri- ni hangi yoksunluklar içinde icra etmeye çaba- ladıklannı anlamıyorlar. Yukanda verdiğimiz 80 bin sayısı da yalnızca istatistiki bilgidir ve yanıltıcıdır. Son yinmi yılda sayılan 17 den 47 ye fırlamış olan tıp fakültele- rimizin bir bölümü henüz çalışmaya başlama- mıştır ve başlayanların çoğunda da altyapj ve eğitim de yetersizdir. Bu durumda vann siz ka- rar verin.. kimi genç çocuklann eğitim eksiklik- lerinin kendilerinde ve hastada oluşturduğu tahribatın dercesine... Rakamsal verilere düşkün olan ve nitelikten çok, mezuniyet sayısıyla başarı saptayan YÖK'ün zihniyetini de ekleyin üstüne ve 80 bin rakamının anlamını bir daha düşünün. • • • Bütün bu gerçekleri görürsek eğer, boynu bü- kük hastanın düştüğü yanlışa düşmemiş olu- ruz. Çünkü, mesleklerinin gerektirdiği bilincesa- hip olan doktorlar ile onlann kuruluşlan, hasta ile doktorun aynı kaderi paylaşmakta olduğunu da haykınyorlar, duymak isteyenlere. Onlar yalnızca haklı bir bencillikle kendi koşul- lannı dile getirmiyorlar.. aynı zamanda hastayı müşteri olarak gören zihniyete karşı çıkarak, in- sana paradan önde bir yer vererek, herkese pa- rası kadar sağlık hizmeti veren bir düzenin yeri- ne, sağlığın bir hak olduğunu, herkesin bu hak- tan yararianması gerektiğini kabul eden rejimi is- tediklerini söylüyor ve eylemlerinde bu noktaya dikkati çekiyorlar. Ezici birçoğunluğun ve birbirini izleyen iktidar- lann günü kurtarmaktan; köklü, kalıcı çözümle- reeğilmediği bir ülkede, doktorlann feryatlanna kim kulak verecek? Üstelik küreselleşmenin kutsallaştınldığı bir ortamda bu olgunun mabedi Dünya Ticaret ör- gütü, sağlığın kamu hizmeti olmaktan çıkanl- masını, yani bir hak olmaktan bir ihtiyaca çev- rilmesini savunurken, bilen bilmeyen, anlayan anlamayan herkesin bu çağrıya koro halinde tempo tuttuğu bir dönemde, TTB'nin feryatlan- na kim kulak verecek dersiniz? Ama onlara kulak vermeyenler yann, öbür gün "Aman doktor derdime bir çare" türküsünü de nafile çığıracaklannı bilmelidirier. Yargıtay tarafından onandı Ziraat sanıklarından 3'ü için beraat karan Haber Merkezi - Re- fahyol hükümeti döne- minde uygulanan be- delsiz otomobil ithalatı konusundaki ilanlar ne- denıyle yargılanan Zira- at Bankası yöneticileri- ne verilen beraat karar- lanndan 3'ü onanırken 7 sanık hakkındakı ka- rar bozuldu. Sanıklar Ankara 1 No'lu DGM'de yargılanmış. verilen beraat karan temyiz edilmiştı. Yargıtay 8. Ceza Da- iresi, temyiz inceleme- sinde bankanın halkla ilişkıler müdürü Oya Muüu Olgun ile Hayri Kurşun ve Seyfettin Oz- tûrk hakkında verilen beraat karannı oybırliği ile onadı. Yargıtay karannda yönetim kurulu üyeleri Osman Akkuzu, Cemil Koç, Y. Cevat Eroğlu ile Metin Tunçcu'nun gö- revı savsaklama, genel müdür vekili S. Şevld Doruk ve yardımcılan Metin Akpınar ile Ek- rem Aydemir'in görevi kötüye kullanma suçla- n dikkate alınarak yar- gılanmalan gerektiğine karar verildi. İki işçinin yaşamını yitirdiği Hunca Kozmetik Fabrikası'ndaki olayın nedeni araştınlıyor kuşkusu L P 1 h Hunca... İki elin sesi var! Hunca... Helena Rutonsteın... Ve Fiüstin'deki kattiam B Adnan Hunca, Akit tarafindan hedef gösteriliyordu. Yiırt Haberleri Servisi - Te- kirdağ'ın Çerkezköy ilçesin- de faaliyet gösteren ve önceki akşam çıkan yangında 2 kişi- nin yaşamını yitirdiği Hunca Kozmetik Fabrikası şeriatçı Akit gazetesi tarafından hedef göstenliyordu. Fabrikanın sa- hibi Adnan Hunca, "Fabrika- ya üzülnıüyorum. İki zavalh in- san öldü. Isürap çekiyorumr> dedi. Hunca, yangında sabotaj olasılığı olmadığını söyledi. Hunca Kozmetik'te çıkan yangın dün sabah kontrol altı- na alındı. Yangında iki işçinin yaşamını yitirdiği, yarahlar- dan dördünün ayakta tedavi gördüğü. bir işçinin de Istan- bul SSK Samatya Hastane- si'ne sevk edildiği belirtildi. Çerkezköy Kaymakamı Saffet Karahisaıiı, fabrikada. alkol ve yanıcı maddelerin bulun- duğunu belirterek yangının çı- kış sebebinin söndürme çalış- malanndan sonra yapılacak soruşturmayla belli olacağmı söyledi. Yangında iki işçinin öldüğünü belirten Karahisarlı, "Ölen işçilerimizden Nazlı Acar'ın 4 aylık hamile olduğu mesai arkadaşlan tarafindan söyleniyor. Ölen kişiierin otop- sisi devam ediyor" diye konuş- tu. Hunca Kozmetik'in kuru- cusu Adnan Hunca'nın gaze- temizde 22 Eylül'de yayımla- nan "Azgınlaşan Şeriatçıhk" başlıklı yazısının ardmdan, şe- riatçı Akit gazetesi Hunca fır- masına karşı kampanya baş- latmıştı. Truva benzetmesi Karakaya yazısında şöyle demişti: "Bir 'saldın' ile kar- şı karşıyayız. Hem de' dört ko1- dan' ve 'topyekûn' bir saldın buL Bir yandan 'dış' taamız, bir yandan da içünizdeki' Tru- va atlan'nın saldınsıyla karşı karşıyayızL Peki bu' saldın'la- nn hedefl olan bizler ne yapı- yoruz? Hadi, 'topyekûn dire- nış'ten vazgectim, acaba 'fer- di tavır' alabihyor muyuz? Mesela, 'Şampuanlan' başta ohnak üzere 'Hunca'nın bü- tün ürûnleri'ne karşı 'ekono- mik boykot' uygulayabiliyor muyuz?" Karakaya, birkaç gün son- raki yazılannda da Hunca fir- masuıa karşı büyük tepki doğ- duğunu öne sürüyordu. Karakaya, Hunca fumasının kurucusu olmasının yani sıra Atatürkçülük üzerine yaptığı çalışmalarla da tanınan Adnan Hunca'yı "roteryan" ve "no- son" olarak nıtelemışti. Demirel'i bıçaklattıran Ekenler ve avukatı Çelebi gözaltına alındı Kasırga operasyonu genişliyor ANKARA/lZMtR (Cumhuriyet Bürosu) - Yahya Murat Demirel'in sahibi olduğu Akdeniz AŞ'nin Egebank'tan usulsüz aldığı kredıler ne- deniyle şirketin ortakla- nndan olan, aynı zaman- da avukatlığını yapan Su- atÇelebi, gözaltına alındı. Egebank'tan usulsüz bi- çimde 60 milyon dolar kredi alan Berdan Teks- til'in sahibi Muhteşem Ekenler de Mersin'de gö- zaltına alınarak Anka- ra'ya getirildi. Suat Çele- bi'nin avukat olması ne- deniyle sorgusu, soruştur- mayı yürüten DGM Sav- cısı Nuh Mete Yüksel ta- rafindan yapılacak. Eski Cumhurbaşkanı Sûley- man Demirel, "Kanunla- nn uygulanmasında hiç künseye ayncahk tanın- maz. Yalnız kanunlar hu- kukun içinde uygnJanır. Kanunlar Uygulanırken keyfüik obnaz" dıye ko- nuştu. Edinilen bilgiye göre, Bankalar Yeminli Mura- kıplan, Egebank'ın içinin boşalülmasına ilişkin ye- nı bir rapor hazırladı. Ra- porda, Demirel'in sahibi olduğu Akdeniz AŞ'nin Egebank'tan usulsüz kre- di aldığı belirtildi. Demi- rel'in avukatlığını yapan Suat Çelebi'nin de ortağı olduğu Akdeniz AŞ'nin Egebank'tan usulsüz ah- nan ve geri ödemesi ya- pılmayan kredilerin De- mirel'in kasasına girdiği vurgulandı. Murakıp raporlannın Ankara DGM Başsavcılı- ğı'na ulaşmasının ardın- dan soruşturmayı yürüten savcı Yüksel, Demirel'in avukatı Çelebi ile Berdan Tekstil'in sahibi Muhte- şem Ekenler'in gözaltına alınması için talimat ver- di. Suat Çelebi dün büro- sunda gözaltına alınırken Mersin'de gözaltına alı- nan Ekenler de Anka- ra'ya getirildi. Olayla il- gili olarak güvenlik nede- niyle adı açıklanmayan 4 kişinin daha arandığı bil- dirildi. Soruşturmayı yürüten savcı Yüksel, Akdeniz AŞ'nin gemi pazarlama- alığı yapan bir şirket ol- duğunu, Demireİ'in sahi- bi olduğu dönemde Ege- bank'tan usulsüz kredi al- dığının belirlendiğinı, Çelebi'nin de bu usulsüz krediyle ilgili olarak gö- zaltına alındıgıru söyledi. Demirel'in avukatı Su- at Çelebi, Ankara Emni- yet Müdürlüğü Mali Şube ekiplerince dün bürosun- dan gözaltına alındı. Gö- zaltına alınan Muhteşem Ekenler'in, sahibi olduğu Berdan Tekstil'in, Demi- rel'in sahibi olduğu dö- nemde Egebank'tan usul- süz 60 milyon dolar kredi aldığı belirtildi. Süleyman Demirel: Yıpranmadım Özel bir uçakla tzmir'e gelw wkr cumhurbaşka- nı Süleyman Demirel, bir gazetecinın "Çavit Çağ- lar'ın yakalanması için DGM karar çıkardı. Bu konuda ne düşünüyorsu- nuz, yorumunuz ne?" so- rusuna, "Benim ne yoru- mum olabilir" yanıtını verdi. Demırel, bir gaze- tecinin "Bu konularda çok yıprandınız" demesı üze- rine, "YıpranmadnmnÂe yıpranayun? Türkiye'de yargı, kanunlar vardır. Bu kanunlar uygulanir. Ka- nunlann uvgulanmasuıda hiç künseye ayncahk ta- nınmaz" diye konuştu. tĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇlN Baliııa'da vergi müdürüne tııtııklaıııa NECATİAYGaN tZMİR- "BaHna operasyonu" kapsamında gözaltına alınan tzmir Defterdar Yardımcısı Mustaf Ak- kaya ile vergi daıresi müdürlen Erol Doğan ve Tahsin Koca çıkanldıklan îzmir DGM'de sorgu- landı. Sanıklardan Koca tutuklanır- ken, diğer iki kişi serbest bırakıldı. Koca'nın sorgusunda, Maliye Ba- kanlığı Müsteşar Yardımcısı Hasan Huseyin Şener'in kardeşi Şerif Şe- ner'in baskısı ve kendisini sürdüre- bileceği kaygısıyla belgeleri onay- ladığını söylediği öğrenildi. Sanık- lar, önceki gün îzmir DGM Savcı- sı Cevdet Ulu'nun talimatıyla gözaltına alınmışlardı. tzmir Defterdar Yardımcısı Mus- tafa Akkaya'nın Yeşer Tekstil'in tüm belgelerinin ıncelenmeye alın- ması için mayıs ayı başlannda ba- kanlığa yazı yazdığını ve bakanlık- tan haziran ayı içinde gelen yanıtta inceleme ısteminin yerinde bulun- duğunu, bu yazıyı temmuz ayı ba- şmda Hasan Tahsin Vergi Dairesi Başkanlığı'na gönderdiğini ve öde- me yapılmamasını istediğini söyle- diği öğrenildi. Akkaya'nın aynca, tutuklu bulunan Basmane Vergi Dairesi Müdürü AhmetAöş'ı Yeşer Tekstil Firması'nm belgelerini onaylamaması için uyardığını, bu- na karşın bu fırmaya ödeme yapıl- dığını söylediği de bildirildi. Erol Doğan'ın ifadesinde hayali ihracat yapan firmalann beyninin Buca Çezaevi'nde tutuklu Yeminli Mali Müşavır Gahp Hahcı olduğu- nu, birkaç kez kendisini uyardığını ancak bu kişinin Oska Firması'nın KDV ıadesi işlerini takip ettiğini söylediği öğrenildi. Sümerbank sorusturması EskiGenelMüdür Biçergimltında tstanbul HaberServisi -Yönetimi, Tasarruf Mev- duatı Sigorta Fonu'na devredilen Sümerbank'la il- gili soruşturma kapsamında ifadeleri alınması ka- rarlaştınlan 40 kişiden Özel Şimşek Okullan'nın sahibi Ahmet Şimşek ile Esbank'ın eski sahibi Ya- vuzZeytinoğhı, lstanbul DGM Cumhuriyet Savcı- lığı'nda ifade verdi. Hakkında gıyabi tutuklama karan çıkanlan bankanın eski genel müdürü Cen- gjz Biçer de tstanbul'da gözaltına alındı. tstanbul DGM'ye saat 10.00 sıralannda gelen Ahmet Şimşek'in ıfadesi, soruşturmayı yürüten DGM Cumhuriyet Savcısı Ercan Ceogiz tarafından alındı. Şimşek, DGM'den aynlırken yaptığı açık- lamada Sümerbank'ın eski sahibi Hayyam Gari- poğlu ile aralannda bir gayrimenkul alışverişi ol- duğunu ancak bankadan kredi almadığını belirtti. Zeytinoğiu ifade verdi Öğleden sonra DGM'ye gelen Yavuz Zeytinoğ- lu'nun yaklaşık 1 saat süren ifadesi de savcı Ercan Cengiz tarafından alındı. Yönetimleri TMSF'ye devredilen Esbank ve Sümerbank arasında karşı- lıklı kredi kullandınlmasına ilişkin ifadesi alınan Zeytinoğiu, daha sonra DGM'den aynldı. " Sümerbank sorusturması kapsamında, îstanbul '6 No'hı DGM'Ce hakkında gıyabi rutukiama kara- n çıkanlan Sümerbank'ın eski genel müdürü Cen- giz Biçer, önceki gece geç saatlerde gözaltına al- tına alındı. , . Kayseride 11 gözaltı Postirmalar Buffalo kokuyor KAYSERİ (Cumhuriyet)- "Buffalooperasyonu" soruşturmasını derinleştiren pohs, Kayseri'de pas- tırma-sucuk imalatı yapan Başyazıcıoğlu Besi Et AŞ'nin 11 yöneticisini gözaltına alarak Ankara'ya götürdü. Şirkete ait 2 depo da mühürlendi. 5 depo- dan alınan örnekler de Ankara'ya gönderildi. Buffalo operasyonu soruşturmasını sürdüren An- kara DGM Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk'uı tali- matıyla Türkiye'nin en önemli sucuk ve pastırma imalat merkezi olan Kayseri'de II Sağlık Müdürlü- ğü'nün 6 kişiden oluşan ekibi dün kent merkezin- deki tüm market ile büyük kasaplardan et ve et ürünleri numuneleri aldılar. Yapılan incelemelerin ardından Başyazıcıoğlu Besi-Et Kombinasf ndan 11 kişi gözaltına alınarak sorgulanmak üzere An- kara'ya gönderildi. Şirket yetkililerinin gözaltına alınmasının ardından Karpuzatan'daki 5 soğuk ha- va deposundan numune alındı, içerisinde dondu- rulmuş etler bulunan iki soğuk hava deposu ise mühürlendi. Başyazıcıoğlu Besi-Et AŞ'de görevli müdür ve veterinerler, konuyla ilgili açıklama yapamayacak- lannı, şirket sahiplerinin, Ankara'dan döndükten sonra açıklama yapacaklannı bildirdiler. Şirket ça- hşanlan da, gazetecilerin kombinaya girmelerine izin vermediler. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislardyahoo.com Adalet Bakanı HikmetSami Türk, bakanlığının bütçesi komisyonda görüşülürken Adalet'e aynlan bütçe- nin komikliğine dikkat çekti. Türk, son 20 yıl içinde Adalet Bakanlığı'nın genel bütçe içindeki payının yüzde 3'ten yüzde 0.77'ye düştüğünü ve bu bütçeyle hiçbir soruna çözüm üretmelerinin mümkün olmadığını söyledi. Günlerdir Meclis'te bütçe görüş- meleri sürüyor. Ülkenin kaynaklan- nın nereye ne kadar harcanacağı gö- rüşülüyor. Ortaya çıkan manzarayı başka bir yazıda degeriendirmek is- tiyorum. Ancak Diyanet Işleri Baş- kanlığı bütçesiyle, Adalet Bakanlığı bütçesi arasındaki dengesizlik dik- katimi çekti. Diyanet Işleri Başkanlı- ğı'nın bütçesinin Adalet Bakanlığı bütçesinin kat kat üstünde olduğu bu bütçe ile bir kez daha gözler önü- ne serildi. Geçen günlerde infaz koruma me- muriarı, düşük ücretlerini protesto için cezaevleri önünde gösteri yap- tılar. Hâkimler, sayılan ve yerieri ye- terii olmadığı için bir günde onlarca dosyayı doğru dürüst incelemeden Adalet'i Diyanet'e Havale Edelim karar vermek zorunda kaldıklanndan şikâyet ediyorlar. Bir ülkenin bütçesinde din kuru- mu, Adalet Bakanlığf ndan dahafaz- la kaynağa sahipse bu ne anlama gelir? Bu ülkenin laik olduğu söyle- nebilir mi? Diyanet Işleri Başkanlı- ğı'nın Sünniliğin Hanefi koluna men- sup bir anlayış içinde örgütlendiğini biliyoruz. Halbuki bu ülkede Alevi, Şafi, Şii yurttaşlar var, onlar vergi ve- riyorlar. Onlann verdikleri vergilerin karşılığında devlet, Sünni- Hanefi ör- gütlenmesi ve propagandası yapı- yor. Bu büyük dengesizlik, aslında büt- çenin tümüne yansıyor. Ülkenin önemli kaynaklannın önemli bir kıs- mı güvenliğe, savunmaya ve din ku- rumuna harcanıyor. Kültüre, eğitime, sağlığa ve adalete ise para kalmıyor. Böyle bir ülkede, hangi soruna nasıl kalıcı bir çözüm üretilebilir? Af Kanunutartışılıyor. Siyasileri içi- ne almayan bir af çıkarmak için tas- laklar hazırianıyor. DSP Genel Baş- kan Yardımcısı Rahşan Ecevit tep- ki göstermese, kamuoyundan eleş- tiriler gelmese, banka hortumlayan- lar, siyasi cinayet işleyenler çıkacak, afiş yapıştıran, konuşma yapan, du- vara yazı yazan ise içeride kalacak. Manisa'da işkence yapan polisler affa uğrarken, işkence gören liseli öğrenciler "terör örgütü üyesi" ol- dukları gerekçesiyle af dışı kalacak- lar. Birisi işkenceci, diğeri ise duva- ra muhalif yazı yazmış bir genç öğ- renci. Türk devletini yönetenler iş- kenceciyi affa katarken, muhalif gen- ci yıllar boyu cezaevinde tutmayı iç- lerine sindirebiliyoriar. Bu ülkede habire cami ve hapisha- ne yapılıyor. Ülkenin kaynaklannın önemli bir kısmı bu kurumlann inşa- atlarında harcanıyor. Diyanet Işleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, her 6 saatte bir cami yapıldığından ya- kınmıştı. Hapishaneye yatınlan pa- ralann da bundan kalır bir yani yok. Adalet Bakanı, çok yüksek parala- ra mal olan F tipi cezaevlerini çoğal- tarak soruna çözüm bulabileceğini söylüyor. Cezayı ve hapishaneyi art- tırarak bugün içinden çıkılmaz bir noktaya geldiğimiz ortada değil mi? Yıllardır Türk Ceza Yasası değişiklik taslağı hazırianıyor, ama bir türiü bu önemli konu Meclis'in gündemine gelemiyor. Meclis, habire kanun çı- karıyor, ama bu kanunlann hiçbirisi Türkiye'nin demokrasiye yönelmesi- ne hizmet eden kanunlar olmuyor. "Avrupa, iç işlerimize kanşamaz" diye efelenip duranlara sormak ge- rekir. Siz bütün parayı din işlerine, güvenliğe, savunmaya yatırarak bu ülkeyi nasıl demokratikleştirebilirsi- niz ki! Af konusu da benzer bir anla- yışla çıkmaza doğru sürükleniyor. Bu sinirbozucu manzarayı izledik- çe, insanın aklına "O zaman Adalet'i Diyanet'e havale edelim " demekten başka çözüm gelmiyor. Cezaevinde çetelerin cirit atmasını engellemek için her cezaevine bir mescit açılsın, oraya gardiyan yerine imam atansın. Imamlar dua ederek, çeteleri yola getinmeye çahşsınlar. 12 Eylül darbesinin başında böyte bir formül uygulanmak istenmişti. Komünistleri imana getirmek için, kapıdan girince bir imamı karşımıza dikiyorlardı. Şimdi de benzer bir yo- la başvurulabilir. Birokusunlar, birüf- lesinler.. şu cezaevi sorunu çözül- sün. Bir de fetva çıkanlırsa hiç sıkın- tı kalmaz. ••• Cezaevlerinde insanlarölüyor, F ti- pini istemediklerini söylüyorlar. Di- yanet Işleri Başkanlığı bütçesi oyla- nıyor. Yeni 19 bin imam daha alınma- sı isteniyor. Türkiye'nin Avrupa Birii- ği'ne girmesinden söz ediliyor. Ko- penhag kriterleri, bu ülkeyi yörteten- lerin canını sıkıyor. En iyisi imamlann öncülüğünde duaya duralım. Her ge- çen gün bu ülkenin işleri daha çok Al- lah'a havale ediliyor. En iyisi Adalet'i Diyanet'e devrede- lim de bu iş sorun olmaktan çıksın. Aminüü
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear