23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 KASIM 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA JvLJijJl LJ J\ kultur@cumhuriyet.com.tr 15 GuyRitchie'nin şiddete bolprim verenfümi 'Kapışma'da BradPittyine ringte Yumruk yumruğa elmas savaşı YENİ BAŞLAYANLAR. Gerçek Efsaneler 2/ Urban Legends: Flnal Cut Yönetmenlığıni John Ottman'ın yaptığı filmde Jcnnifer Morrison, Matthetv Davis, Hart Bochner, Joseph Lawrance, Anthony Anderson, Loretta Devine rol alıyor. Film Hollywood'da büyûk yönetmenler olarak isim yapmak isteyen sinema okulu öğren- cılen arasındakı rekabeti konu ediniyor. Amy, Travıs ve Graham, Alpıne Üniversi- tesı 'nde en iyi film tezi ıçin verilen gelenek- sel Hitchcock Ödülü'nü almak ıçın savaşır. Ancak actmasız rekabet ortamında bazılan ölümcül kazalara kurban gitmeye başlar. Amy de gerçekle masal arasındaki ilişkiyi sorgular. Bütün oklann kendisıni hedef al- dığının farkma vardığında, gerçek bır efsa- neye dönüşmeden önce bu katılın maskesi- nı düşürmesı gerektiğini anlar. 1 mllyon pound önermiştl Joseph Fiennes, Polanski 'yi reddetti Kûltür Servisi - Roman Polanski'nın yönetmenlığini ya- pacağı 'Pfyanist' fil- minin başrolü için aday olan 2000 ki- şinin umutlan suya düştü. Polanski, bu rol için amatör bir oyuncu bulmak amacıyla gazeteye ilan vermiş ve Lond- ra 'da seçmelerin ya- pılacağı tiyatronun önünde uzun ku\ ruklar oluşmuştu. Yönetmenın, tercıhıni henüz ısmi açık- lanmayan Amerikalı bir aktörden yana kul- lanmaya karar vermesi üzerine, adaylann birkaçının ancak ufak roller için seçilme ihümallen olduğu açıklandı. Polanski, ama- tör adaylardan vazgeçince ılk olarak Joseph Ffcnnes'ı ikna etmeye çahştı, fakat Fien- oes,ChristopherMariowe'ua 'ELEdvunT oyunundaki başrolü nedeniyle yaklaşık l milyon poundu reddetti. Filmin ana karakten Wladyslav Szpil- man da, Polanski gıbı toplama kamplann- dan kaçmayı başamuş Oıia Avrupalı bir Ya- hudi. îkıncı Dünya Savaşf ndan önce Var- şova'da piyanist olan Szpilman. kendisini piyano çaldığı dönemlerden tanıyan bir polis tarafından kurtanlmış ve daha sonra da iyi niyetli bir Nazi subayının yardımı sayesinde hayatta kalmayı başarmış. Ge- çen haziranda 89 yaşında ölen Szpilman'ın anılan iki yıl önce yayımlanmıştı. p ş * O y Senaryo: Guy Rrtchie /Görüntü: Tim Maurice Jones/ Müzik: John Murphy/ Oyuncular Brad Pitt, Benicio Del Toro, Dennis Farina, Vmnie Jones, Rade Serbedzija, Jason Statham, Robbie Gee/ 2000, ABD - Ingiltere yapımı/ 104dakika. CUMHUR CANBAZOĞLU Brad Pitt, serseri, sükseli ve ne dediği pek antaplamayan bir Orlanda çingenesi rohınde. Fonda, Massive Attack'in saldngan Angel'ı ile Strang- ler grubunun Goldenb- rovvn'ı eşliğinde erkeksi ve 'pis' bır film akıyor beyaz- perdede. Adı Kapışma; ilk bakışta Dövüş Kulübü'nün yeni bir versiyonu. Her ta- rafi dövmeyle bezelı Brad Pitt yine boksör; atmosfer ise Tarantino'nun Ucuz Ro- man 'ı çızgisinde. Pitt, serseri, sükseli ve ne dediği pek anlaşılamayan bir Orlanda çingenesi ro- lünde; ortağı ıse tam bir In- gılız görgüsüzü kumarbaz Benicio Del Toro (Olağan Şüpheliler). Mekân ise Londra'nın 'unurulmuş' semtlerinden Fulham; gö- rünüşte Yahudi mahallesi ama her ırktan üçkâğıtçı- nın nefes aldığı, yohmu bul- duğu tam bir batakhane. Çıplak yumrukla dövüşen- len, küçük çapta işler çevi- ren gangsterleri, fahişeleri, kaçakçılanyla karanlık bir alt kültür panoraması. Yönetmen ıse son dö- nemde sanatından çok Ma- donna'nın ikincı çocuğu- nun babası kartvizitiyle ma- gazin basınında yer alan In- giliz Guy Rhchie. Aynı bir öncekı fılmı 'Lock, Stock& Two SmokİDgBamfe'da ol- duğu gıbi yine suçun, kav- ganın, pay alma savaşının tam ortasına götürûp bıra- kıyor seyirciyi. Konu kısaca şöyle gelişi- yor: Elmas taşıyan kurye 'DörtParmakFrmnky' (Del Toro), değeri çok yüksek bir elması patronu Avi'ye (Dennis Farina) teslim et- mek için Londra'ya geh- yor. Yanmda Doug'a (Reid) ve başka adreslere bırakıla- cak diğer elmaslar da var. Ancak gıdıp sokak bok- suna para yannyor ve Bicak Borıs (Serbedzija) adına bahse ginyor, kendıne ku- rulan kumpastan habersız tam anlamıyla "yutnhıyor" ve film asıl bundan sonra başlıyor... Bugün gösterime gıren film, şiddete bol prim veren sahnelen ve etnik renkle- riyle geniş yelpazede bir se- yirci kıtlesinı hedefliyor ön- celikle. tkıncı planda ıse da- ha küçük harflerle telafluz edilen monarşi ile işçi sını- fı arasındakı çarpıkhk, suç dünyasının yapısı ve dina- mızmıyle ilgılı sılik mesaj- lar var. Oyunculara gelince, fil- mın lokomotifi olan süpers- tar Pitt'i ayn birkulvarda de- ğerlendirmek gerekiyor. Ritchie'nin Lock, Stock & Two Smoking Barrels'dan önce çekmeye niyetlendiğı projede daha başmdan be- ri Brat Pitt varmış. Film ba- şına talep etriği 20 milyon dolannyüzde 10'ukarşılı- ğı kamera karşısına geçme- yi kabul eden Pitt, aynca Irlanda aksanını kavraya- bilmek için özel dersler al- mış... Kadronun Pitt'ten sonra gelen diğer tanınmışlan Be- nicio Del Toro ve Yağmur- dan önce ile Gözlen Kapa- h'dan tanıdığımız RadeSer- bedzija da tıplennı falso- suz canlandırmayı becere- bilmışler. Ritchie bır önceki film- den de bazı elemanlannı Kapışma'ya aktarmış, mü- zikleri yazmış Murphy, gö- rüntü yönetmeni Maurice- Jones ve oyunculardan Vin- nie Jones bu fümde Ritc- hie'nin yanmda. Son bir haber daha akta- ralnn Pitt'le ılgili; Kapış- ma'daki rolüyle Oscar'a aday gösterilebıleceği söy- lenen Brad Pitt'e yapüân yeni bir teklif son günlerde sinemabasmının en çok ko- nuştuğu konu haline geldi; Pitt'e önerilen rol Cto- oney'den sonra 'Batman' olması... Lars Von Trier'in yenilikçi, ruhun derinliklerine inen bir anlayışa sahip olduğu belirtiliyor 'Duygu ve müzik güzel bir ko Yönetmenin cekim notları • Açıkçası filmdeki notalan üret- mek için kullandığım küçük oyun- lardan çok da gurur duymuyorum... Selma'mn gündelik seslerin içinde müzik duyma kabiliyeti olması ve bunlardan fanteziler yaratması fikri- ni seviyorum. Film, müzikal ve ne- redeyse belgesel niteliğinde sahne- lerin bir araya getirilmesiyle oluştu. Duygu ve müzik güzel bir kokteyl. • Müzikal sahnelere el kamerası ve video tekniğinin taşınma nedeni, canlı niteliğin etkisini korumaktır. Bir sahnede iki gün boyunca 100 ka- mera kullanarak dans ettile • Müziğinüshıbu Björk'le aramız- daki çatışmadan ortaya çıktı. Müzik hakkında bilgisi olan o ve film benim eskiden sevdiğim müzikallerin aynı- lanm seven bir kadın hakkında... • Filmleri ilginç yapan, kültürler, insanlar ve değişik yaklaşımlar ara- sındaki çarpışmadır. Catherine De- neuvne kendini işe aldırdı. Beni ara- yarak bir rol alıp alamayacağını sor- du. Ben de tabö'dedim. Ona Björk'ün ortağı rolünü vermek mantıklı geldi. • Film, Amerika'da geçiyor, çün- kü Amerika müzikallerin geldıği yer. Ama ucağa binmediğim için Ameri- ka'ya biç gitmemiş ve büyûk ihtimal- le biç gitmeyecek olmam da bir ne- den. Orası benim için bir nevi mito- lojik bir ülke. Filmi îsveç'te Ameri- ka'yı andıran yerlerde çektik. • Ben ölüm cezasına tamamen kar- fiyım. Ote yandan idam sahnelen tan- nnın yönetmenlere bahşettiği bir lü- tuflur, çok işlevseldirler. Kültür Servisi - Cannes Film Fes-' tivali'nde Altın Palmiye ödülüne de- ğer görülen Lars Von Trier'in yönet- menliğini yaptığı 'Dancer In The Dark' (Karanlıkta Dans) fılmi 'Uhıs- larası Sinema Tarih Buhışması Fttm FestivaB'nın açılış gecesinde göste- rilecek. Film, eleştirmenler tarafın- dan 'başyaprt' olarak değerlendirili- yor. Danimarkalı yönetmen Trier'in son filmi hakkında Le Point dergi- sinde bir yazı yayımlandı. Fihn, 196O'lı yıllann Amerika- sı'nda yaşayan ve kötü kaderinin esı- ri olmuş Çek göçmeni bır kadın olan Sehna'nın (ünlü rock yıldızı Björk) yaşamı üzerine kurgulanmış. Gündüz- leri birkaç dolar kazanmak için bir fabrikada çalışan Sehna, kendi kü- çük hayatından uzaklaşıp bir müzi- kalde oynayacağı ve mükemmel ko- reografıler eşliğinde sahneye çıkaca- ğı günleri düşler. Bu, onu hayata bağ- layan tek teselhdir. Fakat, Sehna bu hayalini sadece zihninde, normal ha- yattakinden çok daha net bir şekilde görebilecektir, çünkü zavallı kadın gözlerini kaybetme tehlikesiyle kar- şı karşıya kaldığı hain bir hastahğın pençesindedir. Ailenın kaderi ise yi- ne bu hastalıkla bağlantılıdır. Çün- kü oğlu Gene de ameliyat için yete- rince para bulunmazsa görme yeti- sini tamamen yitirecek kadar hasta- dır. Hikâyenin sonunun kötü biteceği- ni tahmin etmek çok da zor değil sa- nınz... Film başlamasına karşın inat- ia karanlık kalmaya devam eden ek- ran, ağır bir melodik fonda hâlâ ka- ranlık olan ekranda gerçekleşen ve üç dakika kadar süren uzun bir ko- nuşma, filmin ilerleyen sahnelerin- de karşımıza çıkacak melodramı bel- letmek için etkileyici bir başlangıç. Bu da Cannes Fihn Festivali'nde Al- tm Palmiye kazanan Lars Von Trier'in rier'in çıkış noktası müzikallere duyduğu hayranhL Gerçek duygular ileterek bunu zenginleştirmeye çalışıyor. Müzikalleri ciddiye almanın oldukça ilginç olduğunu düşünüyor. fîlm anlayışıyla örtüşüyor. Tner'in ön- ceki fıhnlen 'Epidemic' ve 'Euro- pa'ya baktığımızda da buna benzer manzaralarla karşılaşıyoruz. Le Point'dekı yazıda, Tner'in ye- nilikçi, ruhun derinliklerine inen bır anlayışa sahip olduğu belirtiliyor: Lumiere Kardeşler'den çok Meües, Pialat'dan çok Eisenstein'a benzıyor. Üzerinde çahşüdığı belli olan, fakat çok da bir şey ifade etmeyen filmler yapmakta gecikmeyen Trier -ki bu soylu bir yaklaşım, yenilik olarak da ifade edilebılir-, yandaşlanna ya da hayranlanna bazı natüralist kuralla- n hatırlatan 'Dogma 95'i yan teonk. yan kolejli bir anlayışla çektı: Kame- rayı omuzda taşıma zonmluluğu, ya- pay ışık ya da dış ses kullanma ya- sağı ve de jenerikte adım yazmama alışkanlığı... Buna bir de hoş bir şe- kılde medyaya yansıtılan fobiler seç- kisıni de eklersek yaratıcılann ba- zen kendilerinin basındaki en büyük hayranlan olabileceği teorisini bir kez daha kanıtlamış oluruz. Bir ön- cekı filmi 'Idkrts'a (Sersemler) na- zaran •Karanlıkta Dans' dogmatik bir yapıt değıl. Yasalan çiğneyen öğeler taşısa da filmin bütününde kurallara ve yasalara saygılı gözükü- yor. Film sürprizsiz bir sahneyle baş- lıyor. Devam eden sahneler ise Lars Von Tner'in her zamanki yenilikçi tavnnm izlerini taşıyor. Setaa'yı oy- nayan rock yıldızı Björk'ün dışında filmde özel bir konuk oyuncu daha var: Catfaerine Deneuve. Trier 'Les Idiots'da anlamsızlığın ve huzursuzluğun derinliklerine ini- yordu. 'L'bophal et Les Fantomes' (Hastane ve Hayaletler) televizyon di- zilerini mizahi bir şekilde ele ahyor- du. 'Karanlıkta Dans'ta ise bunlann hiçbiri ohnadığı gibi hayal kırıklığı yaratan başka bir şey de var ki o da bu filmin Cannes'da 'Edward Yang'm •Yi Yi' ya da Wong Kar VVai'nin 'In TheMoodForLove'ı gibi baş yapıt- larııun arasından seçilip Palrniye'yi alması. Dört kez aday gösterllmlstl Booker Ödülü MargaretAtwood'un MONTREAL (AFP) - Kanadah ünlü yazar Marga- ret Atvvood îngilte- re'nin en prestijli edebiyat ödüllerin- den bjri olan 'Bo- oker Ödülü'nü ka- zandı. Atwood'un şimdiye dek yayım- lanmış on romanı, çeşitli eleştirüeri ve şür toplamalan bu- lunuyor. Aynı ödü- le dört kez aday göste- rilen yazar, Bloomsbury tarafından yayunlanan 'The BnndAssassin' ro- manıyla 30 bin dolarlık ödülün sahibi oldu. 18Kasıml939'daOt- tavva'da doğan Atwood, etimolojist babasının bö- ceklerle ilgili araştırma- lan nedeniyle orrnanlar- da geçen bir çocukluk dönemi geçirdi ve altı yaşmda edebiyatla uğ- raşmaya başladı. On al- tı yaşında da yazar ohna- ya karar verdi. Toron- to'da parlak bir öğrenci- lik hayatı geçiren Atwo- od, Harvard Üniversite- si'nden burs almaya hak kazandı. 1972'de yayımlanan 'SurvKıP romanı Atwo- od'u Kanada'nın Ame- rikan karşıtı, sol görüş- lü aydınlannın sözcüsü durumuna getirdi. Hem Kuzey Amerika hem de Avrupa'da Ingilizce pro- fesörlüğü yapmış olan yazarm sınırsız düş gü- cü, 20 dile çevrimıiş 41 adet yapıtı içeren parlak bir kariyere imza atma- sını sağladı. Çoğunlukla yazann çocukluğunu geçirdiği Toronto'yu mekân alan romanlan arasında ulus- lararası ün k^^apan 'Li- fe Before Man (1979)' (Ademdeo önceki Ya- şam) ve 'Cat's Eye (1988)'(KediGözü)bu- lunuyor. Adı geçen ro- manlardan ilki, karma- şık ilişkilerle birbirine bağlı çarpıcı insan port- relerini; ikincisı ise ço- cukluğunun acı hatıra- lanyla yüzleşmek zo- runda kalanbirkadın sa- natçıyı konu ahyor. At- wood'un geçmiş kariye- rinin doruk noktesı sayı- lan romanı 'The Hand- maid's Tale (1985)', Amerikan toplumunda kadınlann konumunun, erkekler tarafından do- ğurganlıklanna paralel olarakbelırlenmesini de- rin bir bakış açısıyla in- celiyor. Romanlannda kadın karakterleri belir- gin olarak öne çıkaran ve ve yıllardır feminist bir görünüm sergileyen 60 yaşındaki Atwood, kendini feminist olarak tanımlamayı reddediyor. Ancak edebiyat dünya- sındaki eleştirel tavn, kendi hakkındaki görü- şünü haksız çıkanyor. Kanadalı yazar Gre- ame Gibson'la evli olan ve üç çocuğu bulunan Atwood, dünya çapmda saygm bir yazar olarak görülüyor. Atwood, da- ha önce Fransız ve Ka- nada hükümetleri tara- fından daödülelayıkgö- rülmüştü. SopMa Loren ödülerle kendini güvende hissedfyor • KAHtRE(AFP)- Sophia Loren, bugüne kadar kazandığı her ödülün kendisini daha güvende hissetmesini sağladığını ve her yeni ödülün kendisi için harika bir sürpriz olduğunu söyledi. ' Kahire Uluslararası Fibn Festivali'nin bu yılki onur konuğu olan Loren, bir televizyon programında, kariyeri boyunca 40'tan fazla ödül kazandığını ve her seferinde bir sürpriz gibi karşıladığını, ödüllere asla alışamadığını belirtti. Öri hafta sürecek olan festivalde Loren'e yaşam boyu başanlanndan dolayı 'Golden Pyramid' ödülü verildi. Loren, Italyan yönetmen Lina Wertmuller'in son fıhni 'Nunziata e Francesca'da oynadığı büyükanne rolüyle Oscar ödülü kazanmayı arzu ettiğini söyledi. 66 yaşındaki aktrist, bir şey söylemek için henüz çok erken olduğunu söyledi. BUGÜN • KEREM GÖRSEV JAZZ BAR'da saat 22.30'da Tüna Ötenel Trio'nun konseri gerçekleşecek. (231 39 50) • CFJVIAL REŞÎT REY'de saat 19.30'da 'Tataristan Devlet Münacat Tophduğn' yer alacak. (232 98 30) • BÎLGİ ÜNtVERSrTESİ'nde saat 19.30'da Margarethe von Trotta'nın yönettiği 'Die Verkırene Ehre Der Katnarîna Bhım' adlı film izlenebilir. (216 22 22) • BABYLON'da saat 23.00'te DJIan Poofcy yer alacak. (292 73 68) TÜYAP KİTAP FÜARI'NDA BUGUN ASALONU > • 12.30-14.30 Panel: 'Onmpiyat 2000* Değeriendinnesi' 14.30-16.00 Söyleşi: 'tmparatortuk Şehri tstanbul' • 16.00-18.00 Panel:'TürkRomannMİa YöneKşler' • 18.00-19.00 Söyleşi: 'ZOMBİLtRKtŞt Nedir, Kime Denir, Nasıl CMunur?' • 19.00-20.00 Söyleşi ve İmza Günü:'Özgûrlûk veSevgi' BSALONU • 13.30-15.00 Panel: 'Başka Bir Tarih, Başka BirTûrkiye' • 15.00-16.30 Panel: 'BiMm DiB ve Sorunlan' • 16.30-18.00 Söyleşi: Mehmet Eroğhı'nun Romancıhğı' • 18.00-20.00 Panel: 'Çağdaş Türk Şiirinde Tema'
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear