23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 EKİM 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Haklannda 'yasadışı örgüt kurma' suçlamasıyla dava açılan köylüler, tam bağımsızlık için seferber Bergama'nm direııişi süriiyorANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - llk olarak Eurogold'un siyanûrle al- tın çıkarma girişimine karşı verdikle- ri kararlı mücadeleyle adlannı duyu- ran, daha sonra nûkleer santrallar ile IMF ve Dünya Bankası'nın politika- lanna karşı eylemleriyle etlrinlik alan- lannı genışleten Bergama köylûleri, "yasadışı örgüt kurma'' suçlamasıy- la tzmir DGM Savcılığı'na verüme- lerine karşın direnışlerini sûrdürüyor. "Topraklanmızı yabancüara satma- yacağE" dıye haykıran Bergama köy- lüleri, örgüt liderlerini, ulusal önder Mustafa Kemal, merkezlerinı esld TBMM, kıtaplarını da Söylev olarak açıkladılar. Emperyalist politikalara karşı dire- nîşleri ile sembolle$en Bergama köy- 3. . ^ Yasadışı örgüt kurmakla suçlanan Bergama köylûleri, liderlerini açıkladı: "Liderimiz Mustafa Kemal, örgüt merkezi eski TBMM, örgüt kitabımız Atatürk'ün Söylev'i. söyleve göre hareket planımızı belirliyoruz ve topraklanmızı yabancılara vermeveeefrimize ant trivoni7:" lev'i. Bu lüleri, üzerlerindeki tüm baskılara kar- şın, "mücadekye devam edecekkrini" söylediler. "Yasachşı örgüt" kurmakla suçlanan Bergamalılar, eski TBMM önünde "Topraklanmızı yabancılara satan IMFnin küçûk Meclis'ine değil Mustafa Kemal'in, halkı için direnen onurhı MechVine gekfik" pankartı aç- nuş ve polis tarafından gözaltına alın- mıştı. Bergama köylülen sözcüsü Ok- tay Kaynar. ülke çıkarlannı korumak için Atatürk'ün Söylev'i doğrultusun- da her türlü mücadeleyi vereceklerini vermeyeceğimize ant içiyoruz.' vurgulayarak "Ancak hakkımızda ya- sadışı örgüt kurmak suçlamasrvia da- va açıku. Etkinliklerimizi iDegal olarak değeriendirerek tzmir DGM'ye verdi- ler. DGM ise görevsizKk karan verdi LTkeçıkarlannı savunmaksuçmu'1 di- ye tepkı gösterdi. örgütlerinin araştınlmasma gerek olmadıgı taşlamasında bulunan Yaz- ean, "Orgütümüzü deşifre ediyoruz. Orgütümûzün lideri Mustafa Kemal, örgütmerkezieskiTBMM,örgütün adı TürldyeCumhuriyeti. LJderhnizin res- mi kalplerimizin üzerinde, düşüncele- ri beynimizde, khabı Söylev eümizde- dir" sözlenyle kendilenne yönelik suç- lamalara yanıt verdı. Yazgan, Bergama köylülerinin ülke- nin tam bağımsızlığından başka bir şey istemedığine işaret ederek amaçlannı şöyle açıkladı: "Bu cumtauriyeti korumak, sonsuza dekyaşatmak, bizlerin en temel görevi- dir. Bu görevi yaşamımız pahasma ger- çekleştireceğimjzden hiç kimsenin asla kuşkusu olmasm. Atarürk diyor ki: 'Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahi- lınde iktidara sahip olanlar gaflet, da- lalet ve hatta hıyanet içinde bulunabi- lirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emellenyle tevhid edebilirler.' 'Hâki- miyet, kayıtsız şartsız milletindir.' 'Köylü, milletin efendisidir.' lşte, biz de gücümüzü üderimizin bu sözlerin- den ahyoruz. Liderimiz, dünya sömür- gedliğine karşı ilk savaşı başlatanlar- dandır. Uhıslararası sömürgecüiğe kar- şı direnen hareketierieortakeylemiçin- deyiz. El kitabımız, tiderimizin Nu- tuk'udur. En kısa zamanda Nutuk'u, yeni dünya düzenine karşı olan tüm uluslararası sivil toplum örgütkrine göndereceğiz.'' 4 KHK ONAYLANDl îşgüvencesi sosyalgüvenliği unutturdu • Iş güvencesi yasa tasansı konusunda işçi sendikalan ile birlikte hareket ettiği izlenimi veren Çalışma Bakanı Okuyan, bu süreç içerisinde sosyal güvenliğe ilişkin 4 KHK'nin Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmasının gözlerden kaçınlmasını sağladı. ANKARA (CumhuriyetBürosu)-Çalışma ve Sos- yal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan tarafından ha- zırlanan ve iş güvencesi konusunda yenı bır hak ge- tirmeyen iş güvencesi yasa tasansı tarnşmalan, sos- yal güvenlik sistemini yasalaştırmayı amaçlayan 4 kanun hükmünde kararnamenın gündemden düşme- sine neden oldu. Okuyan, bir yandan "İş güvencea getiriyoruz" söylemi ile gündemi oyalarken diğer yandan da cumhurbaşkanı tarafından onaylanan sos- yal güvenlıkle ılgıli KHK'leri uygulama hazırlıkla- nnı sürdürüyor. Işveren sendikası TlSK'in karşı çıkması ile yoğun ,• bir biçimde tartışılmaya başlanan iş güvencesi yasa tasansı konusunda ışçı sendikalan ile bırlikte hare- ket ettığı ızlenırai veren Çalışma Bakanı Okuyan, bu süreç içensmde "Iş Güvencesi Yasa Tasansı"na dflc- katleri toplayarak sosyal güvenliğe ilişkin; Sosyal Si- gortalar Kurumu, Sosyal Güvenlik Kurumu Teşki- latının Kuruluş ve Görevleri, Türkiye İş Kurumu ve Bağ-Kur ile tanmda kendi hesabına çalışanlar üze- rine 4 KHK'nin Cumhurbaşkanı tarafından onay- lanmasının gözlerden kaçınlmasını sagladı Getinlen yenı düzenleme ile "sosyal güvenlik kn- ruluslanaraandanormvestandartbiriiğisağlanu'' adı altında sosyal güvenlik kurumlannın yönetimi hükümete bırakılırken devletin sosyal devlet anlayı- şı gereği bu kurumlara yapması gereken katkı da or- tadan kaldınlmıştı. Hükümetin, sosyal güvenlik ku- ruluşlanm pıyasaya açma amacının en somut göster- gesi olarak SSK hastanelerinin "sağhk işleöneteri" haline dönüştürülmesi karan gösteriliyor. İş oûvencesl yeni halc gettrmtyor Iş güvencesi yasa tasansının en büyük dayanakla- nndan birisi olan "sendikah işçiye koruma getiren" 5. maddesmdeki düzenlemeler biie, 1963 tarihinde çıkanlan 274 sayılı Sendikalar Yasası'nın 19. mad- desinde güvence altına abnmıştı. Sendikalı işçiye iş güvencesi getiren 19. maddenin ihlal edilmesi dunı- munda ise yasa; işverenin, isçinin ücretinin bir yd- * lık tutanndan az olmamak üzere tazminat ödemesi- ni öngörüyordu. Çakşma Bakanlığı tarafindan hazır- lanan yasa tasansmda ise tazminat ödeme süresi "1 yıl* ile sımrlandınldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın hazırladığı kanun tasansını, "Türki- ye'nin uhıslararası yükümtülüklerini yerine getir- mektentümüyieuzak11 olarak değerlenduen uzman- lar, tasan üzerinde Meclis görüşmeleri sırasında de- t ğişiklikler yapıhnası gerektiğini dile getiriyodar. Iş gOvcnccsi tek konu Türk-Iş Başkanlar Kurulu'nun 18 Eylül Pazartesi ! günü gerçekleştirdiğı Başkanlar Kurulutoplantısm- » da SSK'nin yeniden yapılandınlması konusu tarn- şılmış ve yaşanan gelişmelerin kaygı ile izlendiği di- > legetirilerek Türk-Iş'indiğer demokratikkitle örgüt- ? leri ile birlikte demokratik eylemleri gündeme geti- ; receğı belırtıhnıştı. îşgüvencesi yasa tasansının Ça- • lışma Bakanı Okuyan tarafından gündeme getirildi- • ği ilk günlerde, tasan taslağının eksiklerine dikkat ' çekerek tasanya karşı çıkan Türk-Iş, daha sonra ta- - sanya tam destek vererek sosyal güvenlik kuruluş- * lan ile ilgili gelişmeleri gündeminin alt sıralanna it- , mişti. Hak-lş ve DİSK ise tasanya ılk günden ıtıba- ren tam destek vermiş ve Türk-Iş'in ilk günlerdeki tavnm eleştirmişti. \ Hak-lş ve DİSKIn tavrı İş güvencesi yasa tasansına, Hak-lş ve DİSK'in tam destek verişının altında SSK ve Türkiye Iş Ku- rumu yönetim kurullannda Hak-lş ve DlSK'e bırer temsilci ile temsil edilme hakkının verilmesinin yat- üğı iddia ediliyor. ilgili kurumlarda daha önce yal- nızca "en büyük işçi sendikasmın" temsil hakkı bu- lunuyordu. Sosyal güvenlıkle ilgili KHK'lerin gün- demden düşüsünün aJünda da yaşanan bu gelışme- lenn etkih olduğu ileri sürülüyor. Konu ile ilgili olarak daha önce bir açıklama ya- pan Hak-lş Genel Başkanı SaKm Ustu,bakanhğın ha- zırladığı tasaruun eksiklen bulunmakia birlikte ba- zı önemli düzenlemelerin de yapıldığını ve kendıle- rine temsil hakkı getirildiğini açıklamıştı. Eminönü işportaya teslim KimDeri onlan caddenin, sokağm estetiğini bozan, elindeki mah satabilmek içm vargücknyk bağırarak gürül- rü Idriüiğine yol açanlar olarak tammlar. Büyük çogunluğunu düs^ikgelirfilerin otaşturdnğu kimileri içinse, cep yakan fiyat etikeüeri karşısmda sığmdabOecek bir lünandır tşportacılar. Dünyamn en büyük 20 metropoiü ola- rak gösterilen tstanbul'da bugün, binkrce işportacı bulunuyor. Eminönü de yaklaşık 3 bin kişiyle işportaalann ön önemli üssü konumunda. Eminönü Belediyesi Basm Danışnuuu Ranuzan Aydm, bu sorunu ortîdan kakfar- mak için belirknen bir bölgenin işportacılara tahsis edüecegim kaydetii Aydm, ahnacak diğer önlemkri şöyle anlatö: "Örneğin bir sokak içinde 20 işporta tezgâtamm kuruhnası karan ataursa bu sayıyı aşmayan işportaa orada çahşacak, tşportacnara kimHgini belirten bir yaka karü ve befirlenen bir kryafet verüecek. Ayhk olarak işgaüye paraa ahnacak. Böylelikle hem belediw geftr sağlayacak hem de işportaalar denetim aHma ahnnuş o- lacak. Aynı zamanda bölgenin tarihi dokusuna da zarar verümemiş olacak." tşportacılar tarafindan da destek- lenen bu proje, sadece "proje" aşamasında bekhyor. Ancak Eminönü, bu sorunla bâlâ iç içe yaşıyor. Toplumsal yozlaşmanın, evrensel değerlere geçişle önlenebileceği vurgulandı 4 Gullağuîiıza kadar batmışız 9 tstanbul Haber Servisi- Etık De- ğerler Merkezi ve Merck Sharp Dohme ilaçlan tarafından düzen- lenen "EtikZirvesi2000 M de Türki- ye'de her alanda etik değerlerin çiğnendiği vurgulandı Gazetemız yazan Emre Kongar. Türkiye'de etik dışı davranışlann her alana ya- yıldığmı söylerken, Basın Konse- yi Başkanı Oktay Ekşi, "Basuıda etikdeğerlerin yerleşmesüıi isteyen pontikacılar. önceükle basuıa öz- gür görev yapma ortamı sağlama- hdff" dedi. "Enk Zirvesi 2000", dün Swisso- tel'de hekim, ekonomist, politikacı ve hukukçular gıbi çok değişik mesleklerden uzmanlann katılı- nuyla yapıldı. Sağhk Bakanı Os- man Durmuş, etık bakunın- dan sembol mesleklen "he- kinılik,hâknnlik,hakemBkve basm'' olarak sıraladı. Bası- nın, hekimler hakkında yalan yanlış haberler yazdığını sa- vunan Durmuş, "Meskk eti- ğine sahip ohnayanlar ayık- lanmahdn*" dıye konuştu. Türk Tabibleri Birliği Baş- kanı Füsun Sayek, sağhk ala- nında etik kurallann çok ge- niş bir alana yayıldığmı söy- ledi. Sağhk çalışanlannın öncelikli görevlerinin sağlı- ğı koruma görevi olduğunu vurgulayan Sayek, bugünkü şartlarda bunun pek müm- kün ohnadığını ifade etti. Sa- yek, fıziksel altyapı eksiklik- lerinin hastahaklannın ihlali- ne neden olduğuna dikkat çektı. Basın Konseyi Başka- nı Oktay Ekşi ise medyadaki etik sorunun çözümlenmesı için gazetecılerin mal varlık- lannı belirli arahklarlabeyan etmesi önerisini getirdi. Ek- şi aynca, 212 sayılı yasa ile iş akdi yapma döneminin ha- yata geçirihnesi gerektiğuıı söyledi. Bu yasanm yürür- lüİcte olmasına karşm uygu- lanmadığını belirten Ekşi, yasayı uygulama sorumlulu- ğunun hükümete aıt olduğu- • Etik Zirvesi 2000'de Türkiye'de yaşanan ahlaki sorunlar değerlendirildi. Gazetemiz yazan Emre Kongar, insanlan toplumun ahJaksızlaştırdığını, bunu bireylere indirgemenin yanlış olduğunu söyledi. Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi ise medyadaki etik sorunun çözümlenmesi için gazetecilerin mal varlıklannı belirli aralıklarla beyan etmesi önerisini getirdi. nu kaydetti. Yüdız Teknik Üniversitesi öğre- tim Üyesi, gazetemiz yazarlann- dan Ptof. Dr. Emre Kongar da "Gırtiağınııza kadar ahlaksızhğa batnuşE" sözlenvle başladığı ko- nuşmasında "Topluminsanlan ah- laksıztaşünr. Bireylere indirgemek doğru değU" dedı. Son günlerde gündeme gelen medyadaki kirlen- meye değınen Kongar. "Bir köşe yazannm nüfuzunu kufianarak bir- takım insanlara menfaat saglama- sı, medyamn ohışturduğu tehdh ve etik açısından hiçtir. Gazete sahip- leri bütün yasalan ihlal etmekte- dff" diye konuştu. Türkıye'dekı hiçbir hukuk müeyyidesinin bası- na işlemediğini ıfade eden Kongar, şöyle devam etti: "Türkiye'de de- mokrasrain önündeki üç büyük tehKke miffivetçi bölucüfök, şeriat devleti ve medyanm tekekfliğL Evi gayri meşru,varhğpgayri meşru bir nüfus ürettik. Şimdi onhr biri yö- neOM>r.Vbziasmatophımuniçinden gefiyor. Çare de evrensd değerlere geçişle mümkün otacaknr." Kongar aynca, "HiçbirmiBetve- küi genel başkanından izinsiz yoi- suzhık yapamaz. Hiçbir köşe yaza- n patronundan izinsiz bir milyon dolarhk işe araahkyapamaz" söz- lenyle kırlenmeye dikkat çekti. Avrupa Parlamentosuüyesi Ric- hard Bİdfe ise Avrupa Birliği'mn yolsuzluğa karşı bir vizyonu oldu- ğunu söyledi. Rüşvete karşın ko- vensiyonun TBMM'den bir an ön- ce geçirihnesi gerektiğini belırtti. Balfe, "Yobuzraklarla mücedefe kmkarşıaldıişbirbğİDeihtiyaçvar" diye konuştu. IHD: Gülkokuer'in cezası eıielensin Insan Haklan Dernegi'nde düzenlenen toplanbda, akdenizanemisi hastası hükümlü FiKz Gülkokuer'in cezasuun ertefcnmesi istendL Gülkokner'in avukaü Göksel Arsian, Fîfiz'in Bayrampaşa Cezaevi Hastanesi'nde kakbğmı anımsatarak tedavinin ancak bir öp fakültesi hastanesinde vapılabileceğmi söyiedL Gülkokner'in cezasuun ertelenmesi için temınuz aymda Adatet Bakanhğı'na basvurduklarmı annnsatan Arslaa, "Hâlâ bir yanıt alamadık. Fffiz'in de ikinci bir Mnrat Dü ohnasını istemiyonız. Dfl, dışanda öknesi için tahtiye edümişti" diye konuştu. Gülkokuer'in babası Sekhattin Gülkokuerde FBJz'in 9 yasmdan beri tedavi gördüğünü, ancak 1997\ie cezaevine girdiğinden beri tedavisinin j-apümadığmı söyledi (Fotoğraf: OZLEM GÜVEMLÎ) GENtŞ AÇI HlKMET BÎLA Doğuda İktidar Askerin siyasetteki ağıriığı azattılmalı mı? Sivilin siyasetteki ağıriığı arttınlmalı mı? Ikisi aynı şey gıbi görünüyor, ama değil. Türki- ye'nin üyeliğini tartışan ve koşullar öne süren Avru- pa Biıiiği'nin de, bu koşullann üstüne balıklamaat- layan yerii "düşünürlehn de anlayamadığı işte bu... Ya da anlayıp anlamazlıktan geldiği... Birinci Dünya Savaşı sonunda ülke işgal edildi- ğinde sivil siyasetçiterimizin çoğu ya Amerikan ya Ingiliz "manda'sını savunuyofdu. Türklerin yetersiz- liğinden dem vuran, kendini yönetmekten aciz ol- duğunu kanıtlamaya çalışan, yenık Osmanlı mille- tinin ancak Anglo-Sakson egemenlığındeki yeni dünya düzenine yamanmakla kurtulabıleceğini dü- şünen siyasetçiler sürü gibiydi. "Mütareke bastnı" sürekli bu tezlen ışliyordu. Uzatmayalım. Çünkü, mandacılann etkisiz haJe getirilmesi de, Kurtuluş Savaşı da başlı başına bir destandır. Askerin öncülügünde bağımsızlık savaşı verilirken de, cumhuriyet kurulurken de, aydınlanma devrim- leri bir bir yaşama geçirilirken de sivil mandacılann çoğu ortalarda yoktu. Ya Istanbul'da ya Avrupa'da "bir tatlı huzur" anyorlardı. Cumhuriyetin ilk yöne- ticileri, Dışişleri'nde görevlendirecek okumuş-yaz- mış adam bulamıyor, Ankara Gan'nda Istanbul tre- ninden inen kravatlı biri görülürse, kendisine he- men iş öneriliyordu. Bütün bu gerçekier göz önüne alınırsa, askerin, kurduğu ve çağdaşlaşma yoluna soktuğu ülkeye ve rejime neden bu kadar titizlikle sahip çıktığı kolay- ca anlaşılabilir. • • • Güneydoğuda savaş tam on beş yıl sürdü. Sal- dırganlar açısından son derece iyi planlanmış, ha- zırlıklı ve akıllıca uygulanan bir savaştı bu. Bölge, Türkıye'nın zayrf kamıydı ve buradan vurunca so- nuç alınması kaçınılmazdı. Üstelık, saldınya bir "te- röreylemı" süsü venlmişti. Yurtiçi ve yurtdışındaki kamplarda eğitılen binlerce "personel", binlerce uzun namlulu silah, binlerce roketatar, bomba, ma- yın, telsiz, telefon, binlerce ton mühimmat, yüz mil- yonlarca dolar para, sanki sıradan bir terör örgütü- nün sahip oiabilecegi şeylermiş gibi. Ve o persone- lin, o silahlann, o paralann komşu ülkelerde ve Av- rupa'da "serbest dolaşımı", bir terör örgütünün har- cıymış gibi... Bu saldın karşısmda kim ne yaptı? Daha başlangıçta, dönemin cumhurbaşkanı, "Üç-beş çapulcunun ışı" dedi. Sonra iş büyüdü. Oluk gibi kan akmaya başladı. Amacın insan hak- kı, demokrası değil de toprak koparma olduğu an- laşılınca, aynı cumhurbaşkanı "federasyon bile tar- tışılabilir" diyecek kadar ileri gittı. Bu partak fikir bir- çok "sivil düşûnür" tarafından hararetle savunulur oldu. Medyada "postmodem" mandacılar türedi. Güneydoğu gitti gider derken, özellikle 1994'ten sonra asker inisiyatifı ele aidı. Yeni bir strateji ve yöntemlerle sorunun askeri yönünü silahlı mücade- le ile çözdü. Bu, zaten onun göreviydi. Doğu ve Güneydoğu'ya bu yıl içinde düzenlenen iki basın turunda gördük kı, asker şimdı bölgenin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasında öncü- lük yapryor. Yol, su, elektrik hatlan döşemek, okul yapmak, onarmak, derslikJer ve kurslar açmak, oku- ma-yazma öğretmek, sağlık hizmetleri vermek, ka- dını üretime ve yaşama katmak, köylerde tuvalet yapmak... üsteyi istediğiniz kadar uzatabilirsiniz. Askerie birlikte teröre ve geri kalmışlığa karşı kah- ramanca çalışan birkaç vali, kaymakam, sivil yöne- ticiyi "sivil iktidar" olarak kabul etmek herhalde ola- naksız. Çünkü sivil iktidar, kişisel çaba ve görev an- layışının çok ötesinde bır olay. Şimdi açık açık söyieyelım mi: Doğu'da ve Gü- neydoğu'da yaşamın her alanında iktidar askerde- dir. Siz Brüksel'de ya da Ankara'da ya da Istanbul'da istediğiniz kadar "askerin siyasetteki ağıriığı azaltıl- malı" diye çırpmın. Askerin siyasetteki ağırtığının azalması için önce sivilin siyasetteki ağıriığının art- ması gerekiyor. Bunun için de sivilin, saklandığı seçim sandığının arkasından ya da banka kasalanndan meydana çık- ması gerekiyor. hikmet(S ntv.com.tr F tipi cezaevlerine eleştiri ÎHD: Devlet, göz boyamaya çalışıyor Istanbul Haber Servi- si- İnsan Haklan Derne- ği (IHD), cezaevlerinin, başta insan haklan ol- maküzere hukuk ve sağ- lık alanlannda çalışan, devletten bağımsız sivil inisiyanflerin denetim ve incelemesine açıhnasını ıstedı. IHD, Adalet Ba- kanlığı'nın hücre tipi ce- zaevlerine karşı oluşan tepkiler üzerine hazırla- dığı yasa tasanlan ile devletin "göz boyama- ya" çalıştığmı savundu. IHD, Adalet Bakanlı- ğı'nın hazırladığı "Te- rörle Mücadele Kanu- nu'nun Bir Maddesinde DeğJşikDik Yapılmasına Dair Yasa Tasansı" ve "Ceza tnfaz Kurumlan ve Tutukevleri Izleme KuruDanKanun Tasan- a"yla ilgili görüşlerini açıkladı. IHD Istanbul Şubesı'nde dernek adına açıklama yapan yönetim kıınılu üyesi Oya Ersoy, hücre tipi cezaevlennin Terörle Mücadele Yasa- sı'nm 16. maddesine da- yamlarak yapıldığını anımsatarak "DegişMk, tutukhı ve hükümlülerin birbiriden tecrit edflece- ğjgerçeğinideğiştirmeye- cektir" dedi. Ersoy, "Ceza Infaz Kurumlan ve Tutukev- leri biemeKuruOanKa- nunu Tasansı" ile öngö- rülen ızleme kurulannın tutuklu ve hükümlülerin karşılaştıklan sonmlan çözüme ulaştırma amacı taşımadığını savundu. Ersoy, cezaevi sorunu- nun çözümü içm yapıl- ması gerekenleri şöyle sıraladı: "Hücre tipi ce- zaevlerinin inşaadan derhal durduruhnahdır. Başta Terörle Mücadele Yasasıolmaküzere ceza- evlerinde sorunlara kay- nakhk eden yasal düzen- lemeler kaldınlmahdır. Cezaevkrinde tüm hiz- metler Adalet Bakanh- ğı'na bağlanmahdır. Ad- len aynmsız genel af ÇH kanlmahdır." Avukatiara taciz Avukat Ffliz Köstak ve Fatma Karakaş, Bursa Cezaevi'ne girerken ya- pılan aramada tacize uğ- radıklan için Istanbul Cumhuriyet Savcıhğı'na suç duyurusunda bulun- duklannı söylediler. IHD tstanbul Subesi Başkanı Eren Kesldn de avukatlann cezaevlerine gınşlerinde yaşadıklan sorunlar karşısmda hu- kuçulann gereken mü- cadeleyi vermediklerini belirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear