23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 EKİM 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA. 17 HaveCin sözlerine sansiir Çek Cumhuriyeti, Eylül ayının son gün- lerinde 'Küreselleşme Konferansı' adı ve- rilen toplantı aracılığıyla Uluslararası Pa- ra Fonu, Dünya Bankası gibi kurumlann ya- nı sıra dünyanın birçok ülkesinden gelen devlet yöneticilerine ev sahipliği yaptı. 1968 yılında Sovyet işgaline karşı direnen ve 'Prag Bahan' olarak adlandırılan top- lumsal harekete sahne olan Prag, 2000 yı- lında da küreselleşme karşıtlarının pro- testolannın yaşandığı bir kent görünümü sergiledi. Aynı zamanda bir yazar ve düşün insa- nı olan Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Vaclav Havel, hafta içinde Türkiye'ye gel- di. Gazeteciler için düzenlenen kahvaltılı sohbet toplantısına katılan kimi gazeteci- ler, Havel'in yazarlık ile ülke yöneticiliğini nasıl biıieştirebildiğini, okuduğu başucu ki- taplannın adlannı öğrenmek istediler. Hat- ta Çek Cumhurbaşkanı'nın bileğindeki ör- me bilezik bile soru konusu oldu. Türki- ye'nin AB adaylığı sürecinin yanı sıra dün- yanın geleceği ve küreselleşmeye yöne- lik yanıtlar da alındı Çek Cumhurbaşkanın- dan. Havel, küreselleşmenin olumsuzyön- lerine de değindi eibette. Çokuluslu bü- yük şirketlerin gittikleri ülkelerde sırf para kazanmak için iş yapmalanna ve oradaki anti-demokratik rejimlere destek olmala- nna değindi. Elektronik yollarla gerçek- leştirilen para akımının dünyadaki tüm bankalann rezervine eşit olduğunu vur- guladı. Bu sayede gerçek mal alışverişi- nin geriye itildiğine dikkat çekip "Hiçbirger- çek üretim olmadan, bilgisayariar üzerin- den hisse senetlerinin satılmasıyla para kazanılıyor, ticaret yapılıyor. En zenginler de, bilgisayarüzerinden hiçbirgerçek üre- timi yapmayan kişiler arasından çıkıyor" dedi. Havel'in kahvaltılı basın toplantısın- da söyledikleri ertesi gün gazetelerde, "Bilge Başkan'ın sonpişmanlığı", "Nazım yüzünden stnavda çaktım", "Milliyetçilik büyük tehlike" gibi başlıklarla yer aldı. Havel'in küreselleşmeye ilişkin görüşle- rini Cumhuriyet okurları dışında öğrenen ise olmadı, olamadı. ISIK KANST ksnsuftaımhunyctc SSK'deki kuyruklar bu kez gerçekten kalkacak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanlığı, SSK'nin yeniden yapılan- dınlmasına ilişkin kanun hükmün- de karamameyi, dayanağı olan yet- ki yasasının Anayasa'ya aykın bu- lunmasına karşın uygulamaya kal- kışacak, öyle gözüküyor. Anayasaya ve hukuka aykınlığı su götürmediği açık kararnamenin uy- gulanması halinde ne olacak? Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) hazırla- dığı rapora göz atalım: "Karamame, SSK sağlık kurum- lannın piyasa kurallanna göre reka- bet ortamında hizmet vermelerini sağlamayı öngörmektedir. Son 20 yılda hükümetierSSKsağlıkhizmet- lerindeki sonınlan çözmek için özel sektörü büyütmeyi denemişler, bu amaçla devlet kaynaktannı özel sağ- lık hizmetleri sektörûne çeşitli me- kanizmalaha aktarmışlardır. Böylece yıllardır kendisine sağ- lanan teşvikler ve kredilerfe ayak- ta tutulmaya çalışılan ve bugün önemli mali sıkıntılar içinde oldu- ğu bilinen özel sağlık işletmelehne yeni kârtılık alanlan açılmaya çalı- şılmaktadır. Bugün zaten SSK sağlık harca- malannın yaklaşık üçte biri kurum dışı sevkler yoluyla özel sağlık ku- rumlanna akıtılmaktadır. Temizlik, yemek, güvenlik hiz- metlerinin taşeronlaştınlması bu- nun dışındadır. Yeni getirilen mo- delle bu miktahann çok daha arta- cağı açıktır." Başka?.. TTB'ye göre, kararna- menin yürüriüğe sokulması şu so- nuca yol açacak: "Kararnamenin SSK sağlık hiz- metleri için getirdiği değişikliğin esası 'sağlıkta serbest piyasa mo- deli'd/r Bu modelden fayda sağla- yacak tek kesim özel sağlık işletme- leri olacaktır. Toplumun gelir dü- zeyi en düşük kesimini oluşturan SSK'lilerin sağlık hizmeti alması ise daha da zorlaşacaktır." Şimdilerde SSK'de kuyruklar- dan yakınılıyor ya, kararnamenin öngördükleri yaşama geçirilirse, kuyruklar bu kez gerçekten kalka- cak. Paralı hale getirilecek hizmet- lerden yararianabilen olmayacak daondan... Yürek daraltıcı, sıkıcı onlarca gelişmenin ara- sında Türkiye'de insanın içini ısıtan olaylar da ya- şanıyor. Değerli folklor araştır- macımız llhan BaşgÖz, Edebiyat ve Eleştiri der- gisinin son sayısında ba- kın neler anlatıyor: "Bundan üç yıl kadar önce dostum Cengiz Bektaş, Güre'debirişye- ri kurmuş. Onu ziyarete gittiğimde, daha kapıya bhan Başgöz'iin Halkevi gelir gelmez bina beni çarptı. Binanın ûzeri ça- muriasfvanmış, ikikanat- lı birkaptsı var. Bütün bun- lar bana bizim köy evle- rini hatıriattr. Cengiz ora- da heryıl on beş kadar m\- mara bedava kurs veri- yordu. Ona Türkiye'de- ki genç folklorcu arka- daşlara ders vermek is- tiyorum. Bana da böyte bir bina yapar mısın?' de- dim. Evinin hemen bitişi- ğinde birbahçe arsası sa- tılıktı, o arsayı aldık ve Cengiz oraya birbinayap- tı. Üç yıldır, yazlan -ba- zen bir ay, bazen de yir- mi gün boyunca- orada ders veriyorum. llkyrlben folklor ve halk edebiyatı dersi verdim; ayrıca Henry Glossy geldi ve üç gün boyunca gelenek- sel halk sanatı üzerine ders verdi; Halil Inalcık da Osmanlı tarihi üzerine konuştu... llk yıl gerçekten yirmi kadar araştırma görevlisi geldi. Kültür Bakanlığı'na bağlı Halk Kültürlerini Araştirma ve Geliştirme Dairesi'nden dört kişigel- di. Hepimizçokmemnun kaldık. Gelenlerin birkıs- mı köylü ailelerin yanında kaldı... Kurs bittiğinde de birbihehnden ağlaşarak aynldılar..." Hiç korkmayın, iyi in- sanlık ırmağı kendi yata- ğında akmayı sürdürü- yor. ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMİROĞLU Gecikmiş ev ödevi! Son Şeker Bayramı'nda sa- yın Özgen Acar, "Kavşak" ad- lı köşesinde intemetten bir alıntı yapmıştı. Bu alıntıda "iki inek" ekseninde çeşitli sistem- lerin tanımı yapılıyordu. Ön- celikle bu alıntıdan bazı alın- tılar yapalım: Feodalizm: İki ineğiniz var. Ağa sütün bir bölümünü alır. Faşizjp; Jki ineğiniz yar. Hü- kümet ikisini alır, sizi bakmak için çalıştınr, sütü de size sa- tar. Salt komünizm: İki ineği- niz var. Komşulannız bakımla- nna yardım eder, sütü de pay- laşırsınız. Uygulamada komünizm: İki ineğiniz var. Onlara siz ba- kar, sütünü paylaşırsınız. Oiktatörtük: İki ineğiniz var. Hükümet her ikisine de el ko- yar ve sizi vurur. Milrtarizm: İki ineğiniz var. Hükümet her ikisine de el ko- yar ve sizi askere alır. Saltdemokrasi: İki ineğiniz var. Sütu kimın alacağına kom- şular karar verir. Temsili demokrasi: İki ine- ğiniz var. Sütü kimin alacağı- na karar verecek kişiyi kom- şular seçer. Amerikan demokrasisi: Kendilerine oy vereceklere iki inek vaat eden politikacı ikti- dara gelince, inekler yatınm- dan "azledilir", basın olaya "inekgate" adını takar. Tanımlar böylece devam edi- yor ve yazının sonunda Acar, "Türk demokrasisi" hakkında "Yorumu okuriara bırakıyoruz. Isteyenler en fazla 20 kelime- likyorum iletebilirier" diyordu. Gecikmeyle de olsa, bir Cumhuriyet okuru olarak üs- tüme düşen görevi yapmak ve iki inekten yola çıkıp Türk demokrasisine çeşitli tanım- lar getirmek istiyorum. De- mokrasiye minik bir hizmetim . olabjlirse oe {nutlu bana! Işte tanımlanm: İki ineğiniz var. Bu inekler- den birini teminat gösterip banka satın alırsınız, bankanın içini boşaltırsınız, sonra suçu ikinci ineğin üstüne atarsınız. İki ineğiniz var. Birini aşırı besleyip semirtirsiniz, semi- ren ineği özelleştirip Milka ine- ği yaparsınız. Zayrf kalan, öte- ki Türkiye'nin ineği olur. İki ineğiniz var. Sütün bir bö- lümünü rüşvet olarak verip tek inek sahibi gibi vergi verebilir- siniz. İki ineğiniz var. Birini "öküz görünümlü " yaptırmak için di- ğerini satarsınız. İki ineğiniz var. Nüfus memu- ru, onlan kayıttara yanhşlıkla "sinek" diye geçirmiştir. Bu yüzden inekleri sağmanız hü- kümet tarafından yasaklan- mıştır. İki ineğiniz var. Devlet, bu iki inekten ortaklaşa "tekadam sar?/D/"olduklan için vergi ola- rak yoğun şekilde süt alır. İki ineğiniz var. Birine özel bir çete el koyar, diğerine de bu- nunla mücadele kapsamında devlet çetesi! Yeni Gazeteci' Tacifesi! Banka hortumunda aracıiık ve moral destek: 1.5 milyon dolar. Ihatede etkin rol: 1.2 milyon dolar. Hırsızlık ve vurguna, liberai sistemin dinamik pratiği kapsamında ideolojik kılıf aramak: 1 milyon dolar. övgü ve reklam yazısı: 800 bin dolar. Satın alınamayan gazetecilerin eleştirilerine sistemli savunma yazılan döşemek: 2 milyon doiar. özelleştirmede spekülasyon ve rakipleri elemek için demagoji yapmale 2.3 milyon dolar. Yanında bulunup viskisini koymak, masaj yapmak, terini silip gerektiğinde pudralamak: 550 bin dolar. Vizyon sahibi olduğunu vurgulamak; 250 bin dolar. Eften püften konulardan bahsedip okuyucunun dikkatini başka yöne çekmek: Buna değer biçilemedi, herhangi bir karşılık almadan yapan çok nasıl olsa! Gerçek 'lürnpen' ortada! "...RahsanEcevit'/n mantığını anlamak mümkün değil. Heryerde MHP'yle ortaklık yapacaksın. Biriikte hükümet olacaksın. Türkiye'nin en önemli bakanlıklannı emanet edeceksin. Her şeyi sindireceksin, ama Meclis Başkanı'nı sindiremeyeceksin. Olacak şey değil. Bu tavır bana, kimi genç kızları hatıriatıyor. Sevgilisiyle her şeyi yapar. Bir tek şey hariç. Namusu bacak arasında zannettiği için bir tek orayı korur. Sonra da namuslu, iffetli bir kız olduğunun kanıtıymışçasına 'kız oğlan kızım' der. Bu da o hesap." Bu alıntı, 12 Ekimtarihli Hürriyet'ten, Fatih Artayiı'nın "DSP'nin Bekâreti" adlı yazısından alındı. Söyleyecek fazla bir şey yok, kafa belden aşağıda olunca, en ciddi siyasal konuya bile böyle bakılır. Mahalle külhanbeyliğini dürüstlük, cahil cesaretini keskinlik, bu çağda hâlâ "kız oğlan kız" gibi bir şeyi yazmayı akıl eden köhne zihniyeti de "muziplik" sanırsan, ortaya böyle garip bir ürün çıkar işte! Sıvas Demir- Çelik'in kaderi Sıvas Demir-Çelik Fabrikası 1998 yılında bir ortak girişim grubuna 6 milyon 655 bin do- lara satılmıştı. Fabrikayı satın alanlar, 2000 ödemesini yapa- mamış. Bunun üzerine özelleş- tirmeden sorumlu Devlet Ba- kanı Yüksel Yalova, fabrikanın yine devlete geçmesıni öneri- yor: "Sıvas Demir-Çelik'i Erdemir alsın." Sıvas Demir-Çelik Fabrika- sı'nda çalışanlar, Kamu Işlet- meciliğini Geliştirme Merke- zi'ne (KİGEM) bundan epey bir süre önce sıkıntılannı aktarmış- lar ve bugün gelinen noktayı önceden bilmişlerdi: "Fabrikayı alan şirket proto- kole uymamış, 370 işçi halen işe alınmamış, işçiler mağdur edilmişlerdir. Şirketortaklan ken- di aralannda ihtilafa düşmüş- lerdir. Protokolde yer alan çe- likhane ve haddehanenin yüz- de 50 kapasiteyle üretime ge- çirilmesi maddesi gerçekleşti- rilmemiştir. Şirketyöneticilerinin amaçlan fabrikayı üretime ge- çirmemektir. Bunun altındaya- tan gerçeklerin rant kavgası ol- duğu, Sıvas kamuoyu tarafından da bilinmektedir. Şirket yöneti- cileri yerel televizyon ve gaze- telere her gün 'Fabrikayı 6 mil- yon 600 bin dolara aldık, ama fabrika elemanları olarak bizi sıkıştırmaya devam ederseniz 40 milyon dolara satanz. Bun- dan da siz zararlı çıkarsınız' diye beyanat vermektedirier." Ister misiniz, Sıvas Demir- Çelik 40 milyon dolara geri alın- sın... Olur mu, olur... KtM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(n turk.net _ r y: t •• ' _£ ÇÎZGlLİK KÂMtL MASARACI H A R B t SEMİH POROY semihporoy(a yahoo.com BULUT BEBEK NVRAYÇÎFTÇI TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ AMKAN 14Ekim INTIHARA ZORLANAN ROMMELi 1344'TE8U6ÜN,ÜUU) ALMAN 6ENBRAÜ EKWIH BOMM£{.,Hİ7l££ TAeAFtNPAM 2OHLA İNTİHAR ET- Tİ&İLMlŞrİ.JI.DUNYA SAVAŞl SMASINÛA, KUzev AFKİKA ÇARPlÇMALAIflNOA "ÇOL TİUuSİ" IÂKA6I VE.ft.iLEM ROUMEL, DÜŞMAN ÜLX£L£BD€ SiLE SAY. 6INLIK KAZAHMlÇrt. ANCAK, 1944 YIU 7EMMUZUAI- PA,HiruER'E ICARŞI YAPtLAN MSARISIZ SUİKASTİ PESmKLIYENUEK AMSINDA OLPUĞU ANLA$IUN- CA,KA8A usreye GiRiveRMişri. nın£K,/'/ei GENE- RALINİ, GlZÜCB, RöMMCL'İAJ BViNB YOLL/>MIŞ,SİYA^ NURLU HAP G0WE£Sfi£K ONU İNTİHABA ZOHLAMIŞ TI.HOMM£L,AlLBSirLE VEÛALA^ARAK OTOMOBlü'. NE 8İNMİ$,AZ İLEZPBK/ KORUDA HAPLARl YÜTMUÇTU. ERTESl 6ÜN,MALPrEN ÖLPÛ6Ü AÇIKÜWACAK,SONRA M, 8ÜYUK 8İH CENA2E TÖK£Mı DÜ2ENLEUBC£tO'iG• GÖRÜŞ EMÎN GÜRSES •3? Arafat ve Barak'ın Çıkmazı İsraiiLde muhalefetteki Likud Partisi'nin lideri olan Ariel Şaron'un 28 Eylül'de El-Aksa Camısi'ni ziya-1 retı sırasında başlayan olaylar, 10O'ün üzerinde in-' sanın ölmesıne ve yüzlercesinin yaralanmasına va- /. ran çatışmalara yol açtı. Şaron, bu ziyaretinın sade- ^ ce bir hak değil bir görev olduğunu açıklamıştı. 'J 1982'de, Beyrut'ta Filistinli mültecilerin bulunduğu^ Sabra ve Şatila kamplarındaki katliamlarla hatırlanan l 'J Şaron'un bu çıkışı, özellikle eski Likud lideri Netan-'"' yahu'nun yolsuzluk suçlamasından mahkemece ak-: '_ lanmasından sonra parti liderlığine aday olmasının '• önünü kesmeyı ve İşçi Partısi lideri Başbakan Ba-/_ rak'ı zor durumda bırakarak sıyasi kazanç sağlama- _' yı amaçlıyordu. Şaron, Filistınlilere taviz vermeyece-.*) ğini göstererek güç toplamaya çalışırken bu ziyare-'T tiyle Israil-Filistin ilişkilerinı gerginleştirmıştir. lb Temmuz ayında Arafat ve Barak, Camp David'de-';' ki görüşmelerde bir anlaşmaya varamamışlardı. İki -'ü lider, 'taviz vermedik' söyiemiyle ülkelerine dönüşle- >; rinde kahramanca karşılanmışlardı. Barak, içeride_ Likud'un ve dığer küçük radikal partilerin baskılarıy- •) la karşı karşıyadır. Ukud lideri Şaron, radikal çıkışlar ( yaparak kendi tabanını da radikalleştirmekte ve Ba- ' J rak'ın barışçı bir adım atmasını zora sokmaktadır. Ara-; '~ fat ise 13 Eylül'de devlet ilan edeceğıni açıklamış.fa- '^ kat bunu yerine getirememışti. Bu nedenle radikal Arap! ) gruplann karşı propagandası ile yüzyüze gelmiştı. Gös- •H terileri organıze eden radikal gruplara Filistin polisi- .1' nin engel olmakta gevşek davranması ise Arafat'ın H verdiği sözden cayması karşılığı birtavızdir. Her ikı,j liderin böyle gergin bir ortamda hareket alanlan son derece kısıtlanmıştır. ., 52 yıllık anlaşmazlık, 1967 savaşıyia biriikte için-:> den daha da çıkılmaz bir hal almıştı. Bugün Israil yö-"^ netimi Arafat'ın taleplerini kabul ederse 1967 önce- "A si sınırlara dönülmesini isteyen, BM'nin 242 ve 338 L. sayılı kararlarının kendisine dayatılacağını görmek- - te ve bunun yapılmasının siyası ıntihar olacağını dü- şünmektedir. Arafat ise taviz vermemek konusunda hem kendi toplumunun hem de olası taviz karşısın- da kendi ülkesindeki radikal gruplann kargaşa yara-^ tacağından çekinen Mısır Devlet Başkanı Mübarek f gibi bazı Arap ülkesi liderlerinin baskısı altındadır. s<- Uzun yıllar süren çatışmalar, ıkı toplumda da sıya- p si kültürde şiddeti önemli ölçüde egemen kılmıştır. Böyle bir siyası ortamda yönetimlerin barış yolunda- v ı en küçük olumlu adımlan atmalan bile büyük tepki- -^ lere yol açmaktadır. 1978 yılında Israil ile Mısır ara- ! '' sında yine Camp David'de varılan anlaşmayla her ikiın taraf ekonomi ve güvenlik alanlarında önemli kaza-io nımlar elde etmışlerdi. O zaman da ıkı taraf arasın-m da gerginlik söz konusuydu. Sedat, Mısır'a kaybet-cr, tiklerini gen getırdı ve uluslararası alanda önemli eko-: nomik ve siyasal destek sağladı. Bu destek sonucu düzelmeye başlayan ekonomıyle biriikte radikal grup- lann etkinliğının azaltılması sağlanmış oldu. Uzun yıllar Israıl'le özel ilişkıler içerisinde olan ABD ; yönetimi, bölgede adil ve kalıcı bir ıstıkrar ısteğinı ifa-' de etmeli ve öncelikle Israil'le bölgesel hesapları ko-j • nusunda bir anlaşmaya vararak tavizin sınırlarını be-'' lirleyebılmelidır. Israil'de yaşayan Israil vatandaşr* Arapların Flistinli gruplara destek gösterileri yapma- ya başladıkları bir ortamda Barak yönetimi çatışma-• lara askerı müdahalelerle geçıcı çare bulabılır. Fakati gelışmeler Israil'ın bölgesel güvenlığini tehlikeye sok-sd "maktadır. Barak bu nedenle ulusal birlik hükümetin-ıd den söz etmektedir. Fakat Barak barış görüşmeleri-:u nin yolunu da her zaman açık bırakmaktadır. Bunun,^ Israil'in uzun dönem güvenliği için elzem olduğunu;[ görmektedir. ,~ Çatışmaların sürmesi, Lübnan'da bulunan yakla- şık 350 bin Filistinliyi radikal Hamas ve Hizbullah'a'' doğru itecektir. Böyle gıderse bu iki örgütün etkinli-;\ ğinin Filistin özerk yönetimindeki topraklarda arta--. cağı açıktır. Bu nedenle Arafat'ın da çatışmalanrirn durdurulması ve barış görüşmelerinin yeniden baş-^ latılmasında menfaati vardır. Aksi takdirde çatışma- ' ların yarattığı toz-duman arasında Arafat'ın sesi git-' tikçe kaybolacaktır. ,\ Sedat'ın yaptığını Barak ve Arafat'ın denemesb' hem Israil'ın bölgedekı varlığını güvenceye alarak bu j? ülke insanına huzur getırecek hem de uzun yıllardır^ sahıpsiz kalan Filistin halkını yoksulluktan ve katli-,-n amlardan kurtaracaktır. Bunun ıçın, ıkı toplumda ege-fn men olan, lınç ve çocuklann hedef alınarak vurulmasıyla doruğa varan şiddet kültürü de dikkate alınarak ta-" rafsız aracıların yoğun çaba harcamaları şarttır. Bu> çabalar başarılı olursa dünya tanhinde adına en faz->' la kan akıtılaa yerlerden biri olan kutsal alanlardam masum insanların nefes alması.sağlanabılir. 3 1 •SL lö 3b -tii rA E-mail: emingursesfa yahoo.com Fax: 0212 513 85 95 BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6SOLDAIVSAĞA: 1/Konyailinde birgöl.'2/ u Gü- mfiş sepet" de denilen, pem- be ya da beyaz çiçekli bir süs bitkisi... Bir 5 cetvel tûrû. 3/ Bireyleme, bir ışe, bir etkinli- ğe katılma. 4/ 8 Asya'dabirûl- g ke... Hindis- tan'm para bınmi. 5/ Bir nota... Doğu Ana- dolu'da bir ırmak. 6/ 2 Bayağı, sıradan... Uy- 3 gun bulma, tasvip. II 4 Kırpik boyası... " — dunır yoksulluktan ni- celenn varhğı / Bunca varlık var iken gitmez gönül darlıği" (Yunus Emre). 8/ Bükiilen ya da kıvnlan bir şeyin her kıvnrru... "Dünyayı sarart, boşluğu hissetmeyelim/ Peymâneyi boş bırakma dol-v dur —" (Yahya Kemal). 9/ Yaşlı kadmlann kendile-tyl nnden daha genç erkeklere duyduklan cüısel istek..jb Notada durak ışareti. il YUKARIDAN AŞAĞIYA: . 3î 1/ Burdur kentinde, MÖ 5700-5600'e tarihlenen ün^f lü yerleşme. 2/ Müstahkem yer... Karahindibanınj sebze olarak yenen yapraklan. 3/ Tavana yakın kû-^ çük pencere... Duyu organlannın dıştan algıladığt) bir nesnenın bilince yansıyan benzeri. 4/ "Manila ke-!2 teni" denilen dokuma maddesinın elde edildığı muz/.ı ağacı... Anadolu'da kurulmuş eski uygarlık. 5/Tarih»^ öncesine dayanan efsane... Yapmacıklı davranış. 6lA Fınnda ekmek, börek, çörek çevirmeye yarayan bit* tür kürek... Samaryum elementinin simgesi. II Zam-^ biya'nın başkenti. 8/ Konusmama ilkesine dayalı bit' çocuk oyunu... Ördeğe benzerbirsukuşu. 9/Babırinî kurucusu olan efsanevi Asur kraliçesi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear