25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25-OCAK 2000 SALI CUMHURtYET SAYFA 17 Ayasofya Istanbul'daki başanlı çalışmalanyia dikkati çeken Ayasofya Müzesi Müdürü Ali Kılıçkaya görevinden alınıp Kastamonu'ya, yardımcısı Erdoğan Bilen de Trabzon'a tayin edildi. Istanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü iken Refahlılann Taksim'e cami projesini benimseyen ve DSP'liler ı tarafından AnrUar ve Müzeler Genel Müdürü yapılan Alpay Pasinli'nin, demokrat kadrolan dağıtp müzelerde kendi kadrosunu kurması bekleniyor. Çeşme Tekirdağ Çorlu'da, Osmanlı döneminden kalma bir çeşme; Silahtar Mahallesi'nde bir sokağa adını veren Hastane Çeşmesi. Yaklaşık 10 yıldır suyu akmayan tarihi bir yapı. Çeşmenin içinde altın olduğu yolunda bir söylenti çıkmış. Geçen Şeker Bayramı'nda da birileri su deposundan girip çeşmenin içinde altın aramaya kalkışmış. Sonuçta çeşmenin yan duvarianndaki mermerler ve ön kısmındaki bir parça sizlere ömür! Elektrontk posta: somQposfa.ct8nhuriyeLcom.tr D E N İ Z S O M Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Bir genel mûdür rûşvet alırken yakalanmış... "Benim memurum da müdürûmdeisinibilirt» B ir zamanlar Güneydoğu'daki Marksist PKK terörüne karşı, inanç sahibi yurttaşlann kendtlerini korumak için Hizbullah çevre- sinde buluştuğu söyleniyor. Şimdi lütfen söyler misiniz, açılan mezarlardan kaç PKK milita- nının cesedi çıktı? Örgüt, başlangıçta belki bu dü- şünceden yola çıkmış ve dahi bu amaçla yola çı- kartılmış olabilir ama din, siyasete girdiği anda baş- ka bir yolun yolcusu olduğu kesin... Cumhurbaşka- nı Süleyman Demirel. dinin sevgi ve banş öngör- düğünü söylüyor. Doğrudur. Ama Demirel de bu be- yanı ile din üzerinden siyaset yapmış olmuyor mu? Siyaset yaparken ayetlerin bir kısmını alıp konuş- maya başlarsanız, başkalan da ayetlerin kalan kı- sımlannı alıp kendince konuşma hakkını kazanır. Hizbullah'ın işadamlannı kaçırmasını bir "haraçtop- lama" yöntemi olarak değerlendirebilirsiniz, ama örgüt için bu konu kutsal kitaptan kazanılmış bir cizye yani vergi toplama hakkıdır. Ders alırlar mı? Tevbe Suresi 30. ayet: "Kendilerine kitap verilen- lerden olup Allah'a da, ahiret gününe de iman et- meyen, Allah ile Peygamberinin haram kıldığını ha- ram saymayan, hak dini kabul etmeyen kimselerle ta boyun eğerek ve size itaat ederek cizyeyi verin- ceye kadar savaşın." Hizbuliah'ın Nur tarikatından tüccarlan kaçırma- sı boşuna değildir. Başbakan Bülent Ecevit, "iyi tarikatlar"ı kollama misyonunu yüklenmeden önce tarikatlar arasında- ki egemenlik savaşımını irdelemelidir. Ecevit, Nur- culuğun kurucusu Saidi Nursi'nin Türkçe öğrenme gereği bile duymayan bir Kürt olduğunu, cumhuri- yete karşı Şeyt Sait'in başkaldınsını desteklediğini unutmamaJı ve kolladığı "iyi tarikatlar"ın bu kökten geldiği gerçeği ile din temeline dayalı bir Kürt dev- letinin peşinde olan Hizbullah'ın Nur tarikatından tüccarlan kaçınması arasındaki bağlantıyı kurmaya çalışmalıdır. örgütün birer mezarlığa dönüşmüş hücre evleri- ni dehşet verici bulabilir, örgütü Huzbul-Dehşet, ör- güt üyelerini cani diye tanımlayabilirsiniz; din üze- rinden siyaset yaptığınız sürece örgütün üstlendiği kutsal görevi yadsıyamazsıntz. Bakara Suresi'nden: "Sizinle dögüşenlerie Allah yolunda dövüşün, haddi aşmayın, muhakkak ki Al- lah haddi aşanlan sevmez. Onlan bulduğunuz her yerde öldürün, sizi çıkardıklan yerden onlan çıka- nn", "Frtneden (din namına zulüm ve baskıdan) eser kalmayıncaya kadar onlarla döğüşün. Ta ki din yal- nız Allah için ola" "Size karşı tecavüz edenlere siz de ayniyle tecavüz edin." Siyasette en küçük din motifini kullananlann bile Hizbullah'tan alacağı büyük dersler olmalı! SESSİZSEDASIZ(I) NURlKURTCEBE OA/LAB/A/ Patara'daki yangınları yorumlamak Antalya'daki antik yerleşimlerden Patara'da alevler yükseliyor; tarihi kalıntılann üzerindeki bitki örtüsü peyderpey yanıyor.-Yangınlar yöredeki rant kavgasına bağlanıyor; dikkatler Patara kazılarına karşı çıkan çevrelerin bölgeyi paylaşım hesaplarına çevriliyor. Bu hesaplardan, başta muhtar olmak üzere "işbirlikçi" köylüler de nasibini alıyor. Fakat, bu tür bir yaklaşımla en kolaycı yol seçilmiş oluyor. Aydınlanma kültürünün temelini oluşturan akıl, dostluklara ve duygulara baskın çıkıp devre dışı kalınca ortalık doğal olarak karanyor; kimsenin aklına Patara'da yakılacak bir orman olmadığı, yaban bitki örtüsünün bulunduğu gelmiyor. O halde, Patara'da şöyle bir durup çevreye bakmak ve başka sorular sormak gerekiyor: Patara'da geçerli olan rant hesaplan öteki kazı alanlannda da bitki örtüsünün yakılması için neden geçerli olmuyor? Teos'ta, Erythrai'da, Perge'de, Aspendos'ta köylüler ya da rantçılar sit alanlarını neden ateşe vermiyor? Patara'da Fahri Işık'ın başkanlığındaki kazı ekibine köylülerin duyduğu tepkinin altında nelerin yattığını, iki yıl önce bir geceyansı kazı evinin basılmasına neden olan olaylan neden kimse sorgulamıyor? Yangınlan yorumlarken Fahri Işık'ın ve yardımcısının kazılar strasında yakaladığı mutluluğa bakıp karar vermemek gerekiyor! Kültür Bakanı Istemihan Talay'ın da iki yıl önceki Patara gezisi sırasında tanık olduğu tatsız olaylan unuttuğu anlaşılıyoıi AYDINLANMA ATEŞİ tletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212.513 85 95 'Holkımızyarınlarımızın karartümasına izin vermeyecektir' 'Çarşamba ToplantılarV ^ Tank Zafer Tunaya anısına düzenlenen ve sekiz yıldır süregelen 'Çarşamba Toplantıları'nın bu ayki konuğu, Amerika Birleşik Devletleri Infaz Hukuku Uzman Müşaviri Melda Türker. "Türk Ceza Evlerinin 21. Yûzyüa Girerken Reform Sorunlarının Aşılması Nasıl Çözümlenebilir" konulu toplantıyann 17.30-19.30 saatleri arasında Beyoğlu Tünel'de Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde Galatasaray Üniversitesi Araştınna görevlisi Emre Öktem tarafuıdan yapılacak. Maltepe ÇYDD Maltepe şubesi olarak, "Devrim Şehitlerimizi" anma günümüzü Marmara Koleji Konferans Salonu'nda 30 Ocak saat 19.30'da Genel Başkanımız Türkân Saylan, Cumhuriyet gazetesi yazan Şfikran Soner ve Mehmet Başar'ın konuşmacı olarak katılımlanyla gerçekleştireceğiz. Sizleri de aramızda görebilmenin sevincini yaşama dileğiyle. Amasya ADD Uğur Mumcu ve onun gibi laikliği, demokrasiyi ve Kemalizmi savunduğu için katledilen bütün aydınlanmızı anmak için, yann saat 19.30'da, şubemizin Kocacık ^ÇarşısıÖzelJtdare î§ hanı Kat: 2 adresınde bulunan lokalinde, "Hedef: Cumhuriyet! Katledilen Aydınların Kişiliğinde Cumhuriyete Yapılan Saldırılar" konulu bir konferans düzenledik. Konferansa konuşmacı olarak Sayın Dr. A. Nejat Ölçen katıhyor. Konferans sonunda mini bir dınletı sunulacak. Çanakkale Cumok 1) Türkiye'nin aydınlık geleceğini karartmak isteyen güçler, laik ve demokratik Cumhuriyet'e gönül vermiş üç aydmımızı Prof. Dr. Muammer Aksoy, Uğur Mumcu ve Onat Kutlar'ı öldürdüler. Anılan önünde saygıyla eğiliyor, faillennin bulunamamasınm düşündürücü olduğunu yineliyoruz. Çağdaş, demokrat, laik, Atatürkçülük bayrağuıı taşıyan halkımız yannlarınuzın karartılmasına izin venneyecektir. 2) Nükleer Enerji santrallanna karşı oluşturulan Güçbirliği Platformlarının gerçekleştirdiği, eylemleri destekliyor, nükleer karşıtlanna 'geri zekâlı' diyenleri şiddetle kınıyoruz. 24 Ocak 1993-2000 24 Ocak Yedi yıl önce Uğur Mumcu şehit edilmişti! • O, Atatürkçü; • O, laik; • O, terör karşıtı; • O, hırsızlann, vurgunculann, çetelerin karşısında olduğu için öldürüldü!... • Devlet verdiği onur sözünü tutup O'nun katilini bulsaydı, Onat Kutlar, Prof. Kışlalı bugün aramızdaydı!... ) ISTANBUL KIZ USESI EĞITIM VAKFı HAYVANLAR İSMAIL GÜLGEÇ ""ÇÎZGÎLÎK KÂMİL MASARACİ r £vL—^^?-^7 HARBİ SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com MIRMIRLAR UĞUR DURAK TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAISI 25 Ocak MONROE'NUN SON E$L 1961 'DE BUGÜN, UA/İ.Ü SİMEMA OyuNCUSU MAKO.ni eşi orı/M mzyve/ AGTHUK M/tc&e, 8oşANMifrr. ILK EVUUG/M/, f6 »4- S/'/e O£MİZCtyt-E(JXM££ DOUGHE/ery} MOtJgO£~, OAHA SONRA, SeyZSOLCU JDE Oı MAG6/O I^ e M&s LİLİĞf, ÖZELLf/ZLE /KÛLTTjtZEL AÇIDAM ÇOK 4 £ LEGİ "APTKC £/Ç4Sf , CİCOF A lf£ "SCKS ANKARA 10. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1999/464 Davacı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanhğı vekili tarafından davalı Ibrahim Öktem aleyhine açılan kamulaştınna davasuun mah- kememizde yapılan duruşmasında verilen ara karan gereğince; Davalı Ibrahim öktem'in Ivedik Köyü Yenımahalle / Ankara adresine çıkartılan tebligatın yapılamadığı ve yaptınlan emniyet araştırmalannda ise adresinin tespit edilemediği emniyet yazılanndan anlaşıl- mış olup bu dava dilekçesinin HUMK'nun 213. maddesi gereğince ılanen tebliğine karar verilmiştir. Duruşmagünü 15.2.2000 günü sa- at 10.10'a bırakılmış olup durusmaya gelmediğiniz veya kendinizi temsil eden bir vekil bulmadığınız, ibraz etmek istediğiniz belge ve delillerinizi duruşma gününe kadar ibraz etmediğiniz takdirde yokluğunuzda karar verilecektir. tşbu ilan, davalı Ibrahim Oktem'e dava dilekçesi yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 21.12.1999 Basın: 1795 GÖRÜŞ FİRDEVS GÜMÜŞOĞLU* Kuduzla Savaşa Adanan Bir Yaşam: Türkiye'mn Pasteur'ü Dr. Zekai Muammer Tunçman Son günlerde özellikle Istanbul'da büyük bir sorun haline gelen kuduz köpeklerin saldınsı, halk sağlığını ciddi boyutlarda tehdit ediyor. Hekim değitim ve ku- duzun nedenleri, korunma yollan üzerine yazmaya- cağım. Yalnızca biyografisi üzerine çalıştığım, cum- huriyet tarihine Türkiye'nin Pasteur'ü olarak geçme- yi hak eden bir bilim insanını Dr. Zekai MuammerTunç- man'ı kısaca sizlere tanıtacağım. Dolayısıyla, cumhu- riyetin ilk yıllarında kudu2 hastalığına karşı verilen mü- cadele örneğinde olduğu gibi, bilim insanına ve halk sağlığına verilen öneme dikkat çekeceğim. Dr. Zekai Muammer Tunçman, Türkiye'de modern mikrobiyolojinin öncülerinden. 1895 Istanbul doğum- lu. Haydarpaşa Tıp Fakültesi'nden 1918'de mezun olur. 1. Dünya Savaşı sona erdiğinde Istanbul Bakteriyo- lojihanesi'ne asistan olarak girer ve burada ihtisas yapar. 1920 yılı, Anadolu'ya kinin, aşı, serum, frengi tedavisinde kullanılan ilaç gibi zorunlu pek çok ilacın gönderilmesinin yasak olduğu yıldır. Yüzyıllar boyu, kaderiyle bas başa bırakılan halk, bu kez hastalıktan kmlmaktadır. ıstanburun işgalini onaylayanlar, düşman- la işbirtiği yapanlar, 'Anadolu halk hükümeti'ni güç duruma sokmak isterler. Bugünlerde Dr. Zekai Muam- mer Tunçman, Anadolu'dan bir yazı alır. Acil olarak, yüz bin kişilik çiçek aşısı, pek çok bakteri aşısıyla bir- likte, kolera ve veba kültürteri istenir. Dr. Tunçman, bak- teriyoloji laboratuvannda gizlice kolera ve veba kül- türleri hazırlar. Çiçek aşısını ise çalıştığı laboratuvar- da bulunmadığı için Sıhhiye Müdürü Abdullah Cev- det'in göz yumması sonucu, bir başka laboratuvar- dan gizlice dışan çıkanr ve eşi Muazzez Hanım'la be- raber, yanlanna aldıklan aşı, serum, kültür ve deney hayvanlanyla Inebolu'ya, oradan da Kastamonu'ya kaçar. Dr. Zekai Muammer Tunçman, dört yıl boyun- ca burada aşı ve serum üretir, içme sulannın sterili- zasyonunu sağlar ve halk sağlığına yönelik yazılar ya- zar, konferanslar verir. Artık Kurtuluş Savaşı bitmiş, Kastamonu'daki has- tanenin düzene girdiğine karar verilmiştir. Dr. Tunçman, Bursa'ya tayin edilir.Uluslararası mikrobiyoloji kong- relerine tebliğler sunar. 1925'te Dr. Zekai Muammer Tunçman'ın Bursa'da çaiıştğı hastaneyi ziyaret eden Dr. Refik Saydam, Tunç- man'a uzmanlık için Avrupa sınavlanna katılmasını önerir. Tunçman, sınava girer ve kazanır. Türkiye'nin en yoksul olduğu koşullarda, kuduz hastalığı konu- sunda eğitim görmesi için, üç arkadaşıyla biriikte Pa- ris'e Pasteur Enstitüsü'ne gönderilir. Enstitünün so- rumlusu BCG aşısının kâşifi Prof. A. Calmette'tır. 1927'de ihtisasını bitiren Dr. Tunçman, önce Istanbul Kuduz Müessesesi Müdüriüğü'ne, t»rkaç ay sonra da Diyarbakır Kuduz Müessesesi Müdüriüğü'ne tayin edilir. Kısa bir süre içinde Diyarbakır'da "mükemmer diye tanımlanan bir hastane kurar. O sıralar Diyarba- kır'ın nüfusu elli altmış bindir. Kuduz, srtma, çiçek ve kızıl hastalığı çok yaygındır. Dr. Tunçman, günde üç yüze yakın kan örneği tahlili yaparak salgın hastalık- lara karşı savaşır. Dr. Zekai Muammer Tunçman, 1932'de Sağlık Ba- kanhğı'ndan bir telgraf alır: Istanbul'da kuduz hızlaart- maktadır ve kuduz müessesesi müdürlüğüne tayin edilmiştir. Acil olarak yola çıkması istenir. Tunçman he- men Istanbul'a gider. Gördüğü manzara karşısında do- nakalm "... Teşkilat noksan, ne hemşire, ne asistan, ne yardımcı vardı; kadrosunda bir tek kâtip, on hade- me bulunmakta idi. Müessese hastane hissini vere- cek rvhtan mahnımdu." Oysa dört yıl boyunca çalış- tığı Diyarbakır'da bir tek kuduz olayı dışında, kuduza rastlanmaz. 1937'de arkadaşı Ihsan Şükrû Aksel'le biriikte, dünya çapında bir ilke ımza atar ve ülkemizde ilk kez görülen yalancı kuduz (Aujeszky) virüsünü izole eder. Uluslararası dergılerdeyayımlanan bu buluşu, 1938'de Bükreş'te toplanan 'Uluslararası Kuduz Konferansı'na sunar. Dr. Zekai Muammer Tunçman, Türk Mikrobi- yoloji Cemiyeti'nin 30 yıl başkanlığını yapar. Aynca 1948'den 1970 sonlanna dek Mikrobiyoloji dergisini ve dünyada ilk kez kuduz konusunda dört dilde ya- yımlanan Rabies adlı bir de dergiyi çıkanr. Türkçe ve yabancı dergilerde yayımlanan 109 bilimsel makale- si olan Dr. Tunçman, kuduz hastalığı konusunda çok sayıda kitabın da yazandır. Bunun yanı sıra Fransa'nın verdiği en değerii bilim ödülüne sahiptir. 1928'de baş- ladığı kuduz hastalığına yönelik savaşı yaşamı bo- yunca sürdü. "Göçeöe bilim olmaz" diyen Dr. Tunç- man, bilimsel çalışmalann, devlet desteğiyle tutarlı bir biçimde kurumsallaşmasına, halkın salgın hasta- lıklara karşı bilgilendirilmesine özel önem verir. Nite- likli bir bilim insanı oiarak zamanını "köpekleröldürül- sûn mü, öldûrülmesin mi" tartışmalarıyla geçirmez. 1980 yılının ocak ayında Türkiye'nin Pasteur'ü, Dr. Zekai Muammer Tunçman'ı yitirdik. Onun, 1930'da Di- yarbakır'da kuduz salgınına karşı elde ettiği başarı, 2000'lerde, neden bütün yurtta başarılmasın... Üste- lik, arkamızda Dr. Zekai Muammer Tunçman gibi bi- lim insanlan ve devnmci sağlık politikası uygulama- lan varken... * Araştırmacı-yazar, KadınlarDünyası Dergisi Yazıiş- teri Müdürü BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 1 2 SOLDAN SAĞA: 1/ Seyrek do- • kunmuş, ince ve 2 sert bir kumaş. II Çeşitli spor- 3 larda kullanılan ölçüsü ve değe- ri değişken bi- rim... Kısa çiz- me. 3/ Açgözlü- lük, hırs... Ustün bir yetkinin gü- cünü simgele- ° yen değnek. 4/ g Işaret... Güzel kokulubeyaz çiçeği olan bir ağaççık... Yüz met- ^ re kare tutannda yüzey ölçüsü birimi. 5/ Küçük 2 torba.6/Çıkaryol,çare... 3 Dervişlerin kırk gün sü- 4 re ile kendilerine uygu- ,- ladıklanzahmediveper- hizli dönem. II İnce ve 6 uzunmetalçubuk... Za- 7 yıf yapılı, güçsüz. 8/Si- g vas'uıbirilçesi... Kaba- _ dayı. 9/ Obüslerden, bombalardan korunmak için yerin altına kazılmış sıper. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ En elverişli dunûn. II Sakağı da denilen ölümcül hay- van hastalığı... Kumarda oriatya sürülen para. 3/ "Yine yükünün kervanı geldi/ Çekemem bu derdi bölek se- ninle" (Feryadi)... Kaz, ördek, güvercin gibi kimi kus yav - rularının civcivlikten sonraki durumu. 4/ Yolsuz ya da emeksiz elde edilen şey... Eski Mısır'da güneş tannsı. 5/ Kerestelik birağaç cinsi... tskambilde birkâğıt. 6/ Bir cet- vel türü... Taşlı tarla. 7/KazDağı'nın antik dönemlerde- ki adı... Asya"da yüksek bir bölge. 8/'— Serezli": Ti- yatro oyuncumuz... Doku teli. 9/ Baharda çok erken çi- çek açan soğanlı bir bitki.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear