25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2SOCAK2000SAU CUMHURİYET SAYFA H i J v v / 1 1 \^fİTJJ. / ekonomiCŞ cumhuriyet.com.tr 13 ŞİRKETLERDEN • ROCHE Yalova Tigem ' Çadırkent'te yaptırdığı 'R-Oche Çocukevi'ni Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu'na devretti. Çocukevi, 3 prefabnke kreş, bır tuvalet ve duş konteynerinden oluşuyor. • MAVİJEANS'in Sonbahar - Kış koleksiyonunda yûzde 15- 30 arasmda değişen indirimler başladL Basic modelleri dışındaki ürünler için geçerli olacak olan indirim, 2000 Yaz Koleksiyonu vhrinlere girince sona erecek. • www.lcangurum.com.tr adresinde buluşan 20 firma, Türkiye'nin en büyük sanal alışveriş merkezini ohışturdu. Migros Sanal Market, Arçelik, HP, Divan, Vakko, Setur, Casio, Fenerbahçe ve Galatasaray'ın da aralannda bulundufu mağazalara, tüm dünyadan 24 saat sipariş veriliyor. • İPEKKÂĞlTveNValt Disney işbirtiğiyle hazırianan değişik karakterleri ile tûketkilere farklı seçenekler sunan 'Selpak Disney Serisi'ne çizgi film kahramanı Tarzan da eklendi. • YAPIKREDİ Factoring ihracatçılara 2000 yılında 200 milyon USD'lik destek veriyor. Bu destekle ihracatı 'finanse edecekuygun '""" maliyetli finansman, ihracatın hizmetine sunulmuş olacak. • SAĞLIKVEEĞİTtM VAKFTıun Adapazan Emirdağ ÇadırkentTnde kurduğu Çocuk Merkezi, 15 Ocak'ta açıldı. 4-12 yaş arasındaki çocuklara eğjtim, rehberlik ve danışmanlık hizmetleri verilecek. • DHL WORLDWIDE EXPRESS Japonya'daki hizmet ağını ve araç Fılosunu genişletmek amacıyla 125 milyon dolarlık yatınm yapıyor. DHL, Singapur'da da bir dağıtım ve toplama merkezi kuruyor. • UNITELdogal fetaketlerde arama ve kurtarma alamnda gösterdiği başanlan nedeniyle AKLT'a İridium telefonlan ile smırsız iletişim desteği sağiadı. Uydu tetefonlan AKUT Başkanı Nasuh Mahruki've tesHm edildi. • METRO GROSMARKET Metro Clup kart sahibi müşterilerine bir dizi ek hizmet sunuyor. Kart sahibi müşteriler, sağlık hizmetleri, indirimli tatil olanaklan, ferdi kaza sigortası hizmetlerinden yrrarlanabiliyorlar. L< DANONESA'nın 1997'den bu yana verdiği 'Danone Lluslararası Beslenme Ödülü'nü demirin emilimi çabşmasıyla tsveçli Profesör Leif Haüberg kazandı. Şeffaflık Örgütü'ne göre yolsuzluklar en çok enerji, inşaat ve savunma ihalelerinde Rüşvetin iilkesi yokEkonomi Servisi - IMF ve Dünya Bankası gibi uluslara- rası kuruluşlann hükümetlere kamu harcamalannı kısıtlama- lanna yönelik dayattıklan po- litikalan, meyvelerini sosyal çöküntüler ve yolsuzluklar şek- lüıde vermeye devam ediyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü tarafindan yapılan araştır- ma, gelişmekte olan ülkelerde enerji, savun- ma ve inşaat sektörûndeki ihalelerin rüsvet- le kazanıldığma dikkat çekildi. Ankete ka- tdanlann yüzde 65'ine göre gelişmekte olan ülkelerde rüşvet ve yolsuzluklann bu den- li artmasının önemli bir nedeni, kamu ça- lışanlanna yönelik uygulanan düşük ücret politikalan. Ankete kaülanlann önemli bir bötümü de kamuda çalışanlann dokunulmaz- lıklannın bulunmasının rüşvet almada önem- • Ankete katılanlann yüzde 65'ine göre gelişmekte olan ülkelerde rüşvet ve yolsuzluklann bu denli artmasının önemli bir nedeni, kamu çalışanlanna yönelik uygulanan düşük ücret politikalan. li rol oynadığmı vurguladılar. Ingiltere'de yayunlanan FinancialTîmes gazetesinde yer alan habere göre, Ekono- mik Kalkınma ve Işbirliği Teşkilat (OECD) tarafindan geçen yıl imzalanan Yolsuzluk- la Mücadele Anlaşması etküi olmadı. Ulus- lararası şirketlerin yüzde 38'inin böyle bir anlaşmadan haberi olmadığı ve yüzde 19'unun da çokuluslu şirketlerin "tüm dün- yayayayümak için her şeyiyapabilecek" an- layışta olduğu belirtildı. Anket, Uluslararası Şeffaflık Orgütü ta- • Gelişmekte olan ülkelerde özelleştirme ihalelerini kazanmak için ABD, Fransa ve Japonya başta olmak üzere kimi ülkelerin diplomatik ve siyasi yollardan baskı kurduğuna dikkat çekildi. rafindan araştırma şirketi Gallup'a yapün- lırken. her ülkeden ortalama 55 kişi olmak üzere 800 kişiyle görüşme yapıldı. Anke- te katılanlann üçte biri uluslararası şirket- lerin, üçte biri ulusal şirketlerin yöneticile- ri ve geri kalanlar da bankacüar, avukatlar, ticaret odalan başkanlan ve muhasebecüer- den oluştu. Uluslarararası Şeffaflık Örgütü, ABD, Fransa ve Japonya başta olmak üzere ihra- catçı ülkelerin diplomatik ve politik yollar- dan gelişmekte olan ülkelere baskı kurdu- ğuna dikkat çekti. Gelişmek- te olan ülkelerdeki kamu hiz- metlerinin özelleştirme ihale- lerini kazanmak için dış ülke- lerin konsolosluklanndaki ti- caret ataşelerinin kullandığı belırtılerek "Getişmis sanayi ülketeri, kendi şirketleriııin ihaleleri kazan- ması için diplomatikvepolitikkanattankul- lanıyoriar'* açıklaması yapıldı. Uluslarara- sı Şeffaflık Örgütü yetkilisi Frank Vögt ABD'li şirketlerin ihaleleri kazanması için ABD hükümetinın gelişmekte olan ülkeler- de güçlü dipiomatık baskılar kurduğunu söyleyerek "ABD dışında diğer OECD ül- keîeri tarafindan da böyle baskılar yapıkh- ğuu düşünüyoruz. Bu durum rüşvete karşı gerçekleştirilen düzenlemeierin hayatageç- mesini engeUiyor" diye konuştu. TEA5 ve TEDAŞ ÇAUŞANLARI, İŞLETME HAKKI DEVİRLERİNİN PERDE ARKASINI RAPORLAŞTIRDI Enerjide tekelleşme korkutuyor HAZAL ATEŞ ÇAKIR Enerji Bakanlığı'na bağlı TE- DAŞ ve TEAŞ çalışanlan, elektrik dağıtım ve üretim sisteminin "iş- letme hakkı devri" ile özel sektöre devredilmesinin ardından ortaya çı- kacak sorunlan raporlaştırdı. Milletvekillerine gönderilen ra- porda, devletin 4 milyar dolar ciro- ya sahip enerji sektörünü kâr eder bir şekilde özel şirketlere devret- mesi eleştirilerek "Şrketierin her tür- lûgarantisi devtettarafindan sağtan- dığı için. görev bölgelerinde 30 yıl- hk bir tekel oiuşturuluyor'' denildi. thale sürecınde de bazı usulsüz uy- gulamalann gündeme geldiği kay- dedilen raporda, "Yandaş firmalar hiçbir masraf yapmadan ve ihaieye gümeden ortak edilmislerctir" görüşü sa- vunuldu. Bu şirketlerin çok yük- sek gösterilen kayıp-ka- çak oranlanna göre verdik- leri tekliflerin gerçeği yan- sıtmadığı vurgulanarak u Bu nedenle devletin ka- sasuıa girmesi gereken 22 trilyon da haksız kazanç otarak şirketlerin ka- sasana gjriyor" denıldı. Özel sektör lehine hazırianan de- vir şartnamelerinin devlet ve şir- ketler arasında telafısi mümkün ol- mayan ihtilaflara neden olacağı be- lirtilen raporda uluslararası tahkimin de yabancı şirketlerin lehine işleye- ceği kaydedildi. AKTAŞ, Kayseri, ÇEAŞ ve KEPEZ uygulamalan ile ilgili sorunlann anımsatıldığı ra- porda, bu sorunlann artarak devam edeceği ifade edildi. Görev bölge- lerinde elektrik dağıtım faaliyetle- riyle ilgili objektif kriterlerin belir- lenmediğine işaret edilen raporda, "Elektrikler hiç yanmasa dahi şir- ketin kân hiç değjşmeyecek. Bu du- rumda görevi alan şirketler hiçbir risk taşımaksızın işletmecüik yap- maktan başka sonımluhık aimaya- cak" denildi. Işletme hakkı devre- dilen bölgeler için ABD Dolan ba- zmda belirlenen ışletme hakkı de- vir bedelinin Elektrik Eneriısi Fo- nu'ndan yatınlacağının öngörüldü- ğü anımsanlanraporda,"Fatura ke- süip kesümejecegı, KDV yükümhı- lüğü. enerji hasılatmdan indirim ya- pıup >apılnıayacağı. kredi olarak anüan devir bedelinin Fon'dan ge- rekseşirketinblancolanndanasrigös- terilecegi gibi hususlara açıklık ge- tirilmemiştir" göriişüne yer verildi. Devir bedeli olarak alınan bu para- ikM'illetvekillerinegönderüett raporda IVM tekelleşmeye dikkat çekUirken, özel sektör lehine hazırianan devir şartnamelerinin devlet ve şirketler arasında telafısi mümkün olmayan ihtilaflara neden olacağı beürtUdi run görev alan şirketler tarafindan libor+yüzde 15 gibi yüksek bir fa- izle dış kredi oJarak bulunmakta ol- duğu kaydedilen raporda, sözleş- menin yürürlüğe girmesiyle birhk- te elekttik enerjisinin saöş fiyatının şu andaki baz fıyaön yüzde 40 da- ha zamlı satıhnasına yol açacağı bildirildi. Işletme ve yatınm gide- ri aynmının da yapıhnadığı kayde- dilenraporda,şirketlerin taahhütle- ri içinde bulunması gereken bazı giderleri yannm harcamalan olarak göstererek bunu da tarifeye yansı- tacaklan anlatıldı. Devir işlemleri ile birükte TE- DAŞ'ta toplanacak personelin na- sıl değerlendirileceği konusunda da bir çalışma bulunmadığına işa- ret edilen raporda, şirkete geçecek personelin sosyal güvenliği konu- sunda da açıklık bulunmadığı vur- gulandı. Raporda, devlet lehine teklif ve- ren firmalann ihalelerde elendiği kaydedilerek a Bu firmalara bakan- lık tatimatıyla thale Üst Kurulu ta- rafindan zoraki olarak ortak en> poze edümiş ve yandaş firmalar bu işterehiçbirmasrafyapmadan >« iha- leyegirmeden ortakedflmi^lerdir. Bu durumu kabul etmek Lstemeyen fir- malar bakanhktarafindan sözleşme imzalamamakla tehdit edilnıiştir. Telafısi mümkün olmayan hukuld boşluklar var" görüşü ifade edildi. Elektnk dağıtım siste- minin işletme hakknıın de\Tİnden elde edilme- sı düşünülen toplam 2.4 milyar dolann 1.2 mil- yar dolannın şirketler- den peşin ahnacağı kay- dedilen raporda, u Bu- oun 500 milyon dolannı devlet şirketlere işletme hakkıkân obrak gerivereceknr" de- nildi. Görevh şirketlerin, kayıp-ka- çak oranlanna göre teklif verdikle- ri kaydedilen raporda, çok yüksek gösterilen bu oranlann gerçeği yan- sıtmadığı ifade edildi. Raporda, K Şirketkrin30ydsoauıı- da taahhüt ettikleri kayıp-kaçak oranlan yüzde 10-13 arasında degiş- mektedir. Yukanda açıklamadıgH mız hususlar gözönüneahndığında şirketler kendilerinin taahhüt etmiş olduklan kayıp-kaçak oranuun al- dna en fazla 3 yılda inebüirier ki bu da yüzde 2'lik bir fark demektir. Bu fark bugünkü fiyatlarla 22 trihon li- ra demektir" açıklaması yapıldı. Devirşartnamelerinin özri şirketleregöre hazniandığı befirtiliyor. Hükümetler, Biyogüvenlik Protokolü için bir araya gelirken sokaklarda protestolar yaşandı Genetikgıdada ûcarisavaşbaşladı • Sivil toplum kuruluşlan eksi 20 derecede zirvenin yapıldığı Montreal sokaklannda "Genetik olarak değiştirilmiş yiyecekleri tabaklanmızda istemiyoruz" diyerek tepkilerini dile getirdiler. Ekonomi Servisi-Genetik olarak değiş- tinlmiş organizmalann ticaretiyle ilgili uluslararası kurallann oluşturulması için dün Kanada'nm Montreal kentinde hükü- metler düzeyinde görüşmeler başlarken, ge- netik olarak değiştirilmiş gıdalara karşı yüzlerce protestocu sokaklarda gösteriler düzenledi. Greenpeace başta olmak üzere pek çok örgüt, biyolojik çeşitliliği ve insan sağh- ğını tehdit eden, genetik olarak değiştiril- miş ürünlerin üretimi ve ticaretine karşı çı- karak, eksi 20 derecedeki Montreal so- kaklannda "Genetikolarakdeğiştirflmiş yi- yecekleri tabaklanmızda istemiyoruz r> di- yerek tepkilerini dile getırdıler. Türkiye'den de çeşıtli bakanhklarda üst düzey yetkililerin katıldığı toplantüarda, "Bryogüvenlik Protokohı"nün hayata ge- çirihnesi planlanıyor. Toplantüarda, gö- rüş aynhklan nedeniyle ülkeler üç gruba aynlıyor. ABD'nin başını çektiği Miami Grubu, Kanada, Avustralya, Ariantin, Şi- li ve Uruguay ohnaküzere transgenikürün- ler ihraç eden ülkelerden oluşuyor. Miami Grubu, bu ürünlerin ticaretiyle ilgili herhangi bir düzenleme yapüması- na karşı çıkıyor. Grup, protokolün imza- lanması halinde de "pek etküi ohnavan" bir anlaşmamn yapılması yönünde baskı yapıyor. Bir diğer grup da sayüan 100'e ulasan gelişmekte olan ülkeler, Biyolojik Güvenlik Protokolü'nün imzalanmasını istiyorlar. Bu grup, hükümetlerin ne ihraç ettiğini bilme ve nüfusu tehdit eden ürünlen ihraç etmeme haklannı oluşturmaya çaüşryor. Av- rupa Grubu'nun da gelişmekte olan ülke- ler gibi bu teknolojiye karşı şüpheci tavır Kanadah çevrecikr genetik müdahale ile ûretflen gıdalan protesto ettiler. (REUTHRS) sergilediği kaydedihyor. 1992 yıunda 175 ülke, Birleşmiş Milletler çerçevesinde yapılan gö- rüşmelerde biyolojik çeşitlilikle il- gili kararlaraldı. Buna görehükümet- lerin genetik olarak değiştirilmiş or- ganizmalarla ilgili uluslararası dü- zenlemeler gerçekleştirmesi gereki- yor. Ancak şimdiye kadar yapılan birçok resmi ve gayri resmi toplan- tıda, bu konuda henüz herhangi bir uzlaşmaya vanlamadı. Bu arada New York Times'ın ha- berine göre ABD hükümeti, Pennsyl- vania Universitesi'nde gerçekleşti- rilen gen terapi araştırma programı- nı kapatn. Haberde, 18 yaşında birhas- tanm, bu program çerçevesinde ha- yatmı kaybettiği belirtildi. Tesis Trakya'da ABD 'li şirket tohum üretecek Ekonomi Servisi - Amerikan şirketleri, Türkiye'de tohumlannı denemek için adım atmaya başladı. Bayraktar Grubu'na bağlı Doysan Yağ Sanayii ile yağ, yağlı tohumlar, hububat ve diğer tarım ürünleri üreticisi Amerikan Archer Daniels Midland Company ortakhğı ile ADM Doysan Yağ Sanayi ve Ticaret A.Ş. adı altında yeni bir şirket kuruldu. Her iki şirketin yüzde 50'lik paya sahip olduğu ortaklık anlaşması, ADM International Yönetim Kurulu Başkanı Brain F. Peterson ile Doysan AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bayraktar tarafindan imzalandı. Lüleburgaz yakınlannda 60 bin metrekaresi kapah, toplam 132 bin metrekarelik alandaki tesisleriyle yılhk 150 bin ton ayçiçeği, soya, kânola tohumu işleme ve 35 bin ton paketli rafine bitkisel yağ üretim kâpasitesine sahip olan ADM Doysan, kendi markalannın yanı sua Migros ve Şok markalannı da üretmeye devam edecek. 20 milyon dolar sennaye ile kurulan şirket, Istanbul'da faaliyet gösterecek. Şirketin genel müdürlük görevini ise Faik Genç sürdürecek. İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Dikkatinize!•• Dikkatinizden kaçmamıştır. Hizbullah'ın insanlık adı- na açıklanması çok zor, uzun işkenceler sonrası insa- nı domuz yerine koyan vahşi cinayetlerinin kurbanlan- na ilişkin toplu mezarlardan ölüsü çıkanlar, bir ucundan siyasal Islama buiaşmış kişiler. Bir anlamda kendi dün- yalannda davadan dönenlere uygulanan infazlara ta- nık oluyoruz. Henüz faili meçhul kapsamındaki karşrtlanna yöne- lik siyasal cinayetlerine ulaşılmış değil. Hani şu devlet içinden, yurtdışından, gizli örgüt güçlerince PKK ve so- la karşı kullanıldıklan, kurduruluş nedenleri arasında yer aldığı öne sürülen eytemlerinden henüz tek haber bile sızmış değil. Başta Cumhurbaşkanı Demirel, konuya ilişkin açık- lamayapan tüm yetkililer, devletin Hizbullah'ın arkasın- da olmasının söz konusu olamayacağına ilişkin güven- ce veriyoriar. Ancak devlet içinde kimi görevlılerin bu- laşıklığını yadsıyamryor, varsa onaylanamayacağını vur- guluyorlar. Onaylamamak sözle olur mu? Bu ilişkilerin açığa çi- kanlması, hesap sorulması gerekmiyor mu? Hizbullah operasyonunda devletin hedefi ne? PKK'nin, askerin ağırlıklı başansı ile etkinliğini yrtir- mesinden sonra, PKK'nin karşısında işlevi kalmamış, "kendi kûpüne zarar veren sirke" konumuna düşmüş, cinayetlerini çılgınlık ölçülerine vardırmış, artık kendi başma devlet için, hatta teröre bulaşmak istemeyen si- yasal Islam için bile tehdit oluşturan Hizbullah'ı, kilit kadrolannı yakalayarak işlevsiz kılmak mı? Yoksa daha cesur bir adımla Hizbullah'ı kuruluşun- dan başlayan, günümüze uzanan bütün eylemleri, ci- nayetleri, ilişkileri ile açığa çıkarmak mı? Böyle bir he- saplaşma Demirel'in deyimi ile "varsa" devlet içindeki bağlantılannı da ortaya çıkarmayı gerektirse bile. Böy- le bir hesaplaşma kim bilir ne kadar çok sayıda, sade- ce Güneydoğu'da değil, Türkiye çapında faili meçhul siyasal cınayetin failinin ortaya çıkması anlamına gelir. Kim bilir ne kadar çok Türkiye'yi sarsmış siyasi cinaye- tin katili, iç ve dış güçlerle ilişkileri ortaya çıkanlabilir? Türkiye'de gerçekten demokrasiye, hukuk devletine geçiş kararlılığının önemli bir ilk adımı atılmış olabilir... Kamyon bir özel araca çarptığında, devletin sivil kol- luk gücü konumuna gelmiş koruculann başı ile bir dev- let gorevlisi, bir çete reisi, aracın içindeki devletin malı olması gerekli silahlardan da anlaşıldığı üzere, yeni bir suç eyleminin yolunda, suçüstü yakalanmışlardı. Böy- lesine kanıtiı bir suçüstü olayının üzerine, Türkiye'de ger- çek demokrasi, hukuk devletine geçiş için bir sorgula- maya, hesaplaşmaya araç olabileceği yolunda umut- lanmıştık. Bununla da yetinmemiş, bu ülkenin milyonlarca va- tandaşı olarak bu devletin çetelerden anndınlması ey- lemini ne kadar çok istediğimizi kanrtlamak üzere "sü- rekli aydınlık için bir dakika karanlık" eyleminde kenet- lenmiştik. Onca kanıta, Meclis araştırma komisyonla- nna karşın suçlu olduğu, ilişkileri bilinen pek çok önem- li insan, "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganlan ile aklanmaya çalışıldılar. Belki kamu vicdanında aklana- madılar, ama sıyasette seçim kazandılar. Toplum için- de önemli yerierde, önemli çıkar ve para sahibi olarak yaşamlartnı sürdürüyorlar. SÖzün özü güvenilen dağla- ra kar yağdı. Devlet içine sızmış çetelerle hesaplaşma, kamyon çarpması olayıyla bağlantlı kanıtlar üzerinden yapılamadı. , Hizbullah ile ilgili henüz karamsar olmak için belki çok erken. Ama ilk belirtiler çok da umut vermiyor. Dün Hizbullah örgütünün kendi iç hesaplaşması için- deki insanlan domuz yerine koyan cinayetlerinin ceset- lerinin ortaya çıkmış olmasının dehşeti içinde, Uğur Mumcu'yu öldürülmesinin 7. yıldönümünde biraz da- ha bilinçlenmiş, bilenmiş olarak farklı duygularla andık. Kamyon çarptığında da öyle olmuştu. Uğur'un ne ka- dar büyük bir öngörü ile, araştırmacı, yürekli gazeteci- liğin meyvelerini toplamış, hukukçu birikimini de katmış olarak bize yol gösterdiğini, yıllar öncesinden toplumu, devleti uyarmaya çalıştığını yazılanndan, konuşmalann- dan alıntılarla anımsadık. Belleğimizi Uğur'un uyanlan ile tazeledikçe, devletin vurdumduymazlığını, toplum olarak uyanmazlığımızı daha bir çıplak görüyoruz. Uğur'la ilgili pek çok haber, anma toplantısında, "uyanlan göz önünde tutulsa, so- nımlulargereken önlemleri alsaydı, ne kadarçok cina- yet önlenmiş olurdu" diye hayıflanmak çok fazla ışe ya- ramıyor. Olsa olsa gerçekleri biraz daha çıplak görmek anlamını taşıyor. Demokrasi, hukuk devleti, insan haklannın bu ülke- de yerieşmesi için, Uğur Mumcuda dahil, 1970'ler ön- cesi başlamış, darbeler öncesi çok yoğunlaşmış, dar- beler sonrası her nasılsa bir süre için bıçak gibi kesilip sonra hep kritik dönemlerde yoğunlaşan faili meçhul si- yasal cinayetlerin bir bir katillerinin bulunması gereki- yor. Konu tek başma hukuk, adaletin işletilmesi hiç değil. Ondan çok daha önemlisi, yeni terör örgütlerinin kurul- ması, kurdurulması, faili meçhul cinayetlerin işlenme- si, azmettirilmesi için ülkedeki ortamın elverişsiz kılın- ması. Uğur Mumcu, öldürülmeden önce neredeyse nasıl öldürüleceğini bile sezinlemişti. Son yüz yüze görüş- memizde, Ankara'daki evinde hem Apo-devlet içinde- ki kimi güçler bağlantısını gündeme alan bitiremediği yazı dizisinin notlanndan, belgelerinden söz etmişti; hem de evden çıkarken sevgili kansı Güklal ve çocuk- lannın canlannı güvenceye âmak için arabasının kon- tak anahtannı çevirinceye kadar sokak kapısından dı- şanya çıkmalanna yasak koyduğundan. Kontak anahtannı çevirmesiyle patlayan bomba ile bedeni parçalandı. Bize uyanma, bilinçlenme yolunda yazjlan, söylemleri kaldı. Tabii birimizin, birkaçımızjn, bir- çoğumuzun uyanması, bilinçlenmesi yetmiyor. Örgüt- lü, kitiesel, sonuç alıcı karşı duruş gerekiyor. sukransonerta yahoo.com Dünya Bankası'ndan taruıı reformuna övgü AISKARA/VVASHING- TON (AA) -Dünya Banka- sı'nm tanm sektörü refor- mu ile ilgili çahşmasmda, Türkiye'nin de aralannda bulunduğu, Arjantin, Mek- sika gibi ülkelerin tanm reformundan olumlu etki- lenecekleri savunuldu. Çahşmaya göre ülkele- rin zenginleşmesi için, ta- nm ve tanmla ilgili sek- törlere sübvansiyonda bu- lunmamalan ve tanm sek- törûndeki uyumsal çalış- mayı gerçeklestirmeleri ge- rekıyor. Clkelerin, fiyat kontro- lü ve benzeri sebeplerle ta- nmın iç ticari koşullanm zorlaştıncı politikalar uy- gulamamalan gerekiyor. Doğrudan gelir desteği- nin de vurgulandığı bu öne- rilerde, tanm reformunun, serbest piyasa koşullan içinde ve ekonomideki di- ğer reformlarla birükte gö- türühnesi gerekiyor. Önerilerde, tam olarak yapısal dönüşümü sağla- yabihnek açıstndan, diğer yapısal reformlar olmadan tek başına tanm sektör re- formunun bir etkisinin bu- lunmadığı vurgulanıyor. Yine önerilere göre ta- nm reformundaki fiyat ve vergi mekanizması serbest piyasa kurallan içinde iş- lemeü. Tanm reformunun ürünlerdeki fiyat istikran- nı da sağlayacağını behr- ten Dünya Bankası yetki- lileri, reform ile tanm sek- töründekilere gerçek an- lamda birtanmsal desteğin sağianacağmı ve verimli- liğin de artacağını vurgu- luyorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear